• Sonuç bulunamadı

İbn Meserre, Muhammed İbn 'Abdillah (883-931)* / Ibn Masarra, Muhammad Ibn 'Abd Allah (883-931)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İbn Meserre, Muhammed İbn 'Abdillah (883-931)* / Ibn Masarra, Muhammad Ibn 'Abd Allah (883-931)"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇEVİRİ TRANSLATION

uhammed İbn Meserre Endülüs İslam Felsefesinin temelini atan ilk filozof olarak kabul edilir. Felsefesinin amacı akıl-vahiy arasındaki uzlaşıyı göstermekti. Hakiki filozoflar ve pey-gamberlerin yolu, aynı hedef olan Tanrı’nın birliğini bilmeye ulaştıran iki farklı yoldur. Biz Tanrı’nın doğasını değil sadece kendisinin varolduğunu biliyoruz. İbn Meserre, ilahi sıfatlar olan ilim, irade ve kudret sıfatlarının Tanrı’nın basit ve tanımsız varlığının farklı bir yönünü ifade ettiklerini ile-ri sürer ve Yeni Platoncu teoile-riye göre bütün varlıklar İlk Akıl aracılığıyla Tanrı’dan sudur ederek ya görünür ya da görünmezler. Ona göre iki bilim vardır. Biri görünmez aşkın dünya, diğeri görünen hissedilir dünya. Bilim-lerin iç anlamları harfBilim-lerin ilmi sayesinde öğrenilir. Kur’an sureBilim-lerinin ba-şındaki gizemli harfleri çalışarak bir kişi, onlarla sembolize edilen gerçeğin gizli bilgisini deşifre edebilir.

1. HAYATI VE YAŞADIĞI DÖNEM

İbn Meserre, Kurtuba Sierra’da arkadaşları ve öğrencileri için kurduğu bir inziva yerinde, kendi doktrinini Batıni bilgi ve zühdün pratiği içerisinde özverili bir şekilde öğretti. Karizmatik bir kişilik ve beceri olarak onun ile-

M

İbn Meserre, Muhammed İbn 'Abdillah

(883-931)*

Ibn Masarra, Muhammad Ibn 'Abd Allah

(883-931)

George N. ATIYEH**

Çev. Ahmet BOZYİĞİTa aFelsefe ve Din Bilimleri (İslam Felsefesi) AD,

Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Siirt,

TÜRKİYE/TURKEY abozyigit72@hotmail.com

* Atiyeh, George N. İbn Masarra Muhammad İbn 'Abdallah (883-931), Routledge Encyclopedia Of Philosophy, London, 1998, Vol. IV, s. 627.

** George N. Atiyeh (1923 - 2008): Lübnanlı bir kütüphaneci ve bilgindir. O 1991-1994 arası Kongre Kütüphanesi Yakın Doğu Bölümünün başkanı oldu. Atiyeh 1923 yılında Amioun, Lübnan'da doğmuş, 1950 yılında Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden yüksek lisans derecesi almış, 1954 yılında Chicago Üniversitesi'nden felsefe tarihinde doktora dercesi aldı. O, Orta Doğu Kütüphanecileri Derneği (MELA) kurucu üyesi oldu ve 1999 yılında MELA, toplantılara katılan kişiler için mali destek sunmak için George Atiyeh Ödülü'nü oluşturarak onu onurlandırdı.

Copyright © 2016 by İslâmî Araştırmalar

ÖZET Bu makalenin amacı, İbn Meserre'nin hayatı ve doktrinini kısaca anlatmaktır. Makalede İbn Meserre'nin Tanrı'nın sıfatları, Tanrı'nın yaratması, ezoterizm ve mistisizm hakkındaki düşüncesi anlatılmıştır.

Anahtar Kelimeler: İbn Meserre; İslam Felsefesi; Tanrı; Risaletu'l-İ'tibar; Endülüs

ABSTRACT The aim of this article is to explain the İbn Masarra's life and his doctrine. It is de-scribed in the article İbn Masarra's ideas about God's attributes, God's creation, esotericism and mysticism.

Key Words: İbn Masarra; İslamic Philosophy; God; Risalat al-İ'tibar; Andalusian

(2)

tişimdeki başarısı, Sokratik pedagoji tarzından gelmektedir. Ölümünden sonra fukaha onun öğ-rencilerine gerçek bir zulüm yaptı. Öğrencileri Meserricilik adıyla Kurtuba ve daha sonra da Almeria’da kendileri münzevi bir düzen kurmuş-lardı.

İbn Meserre’nin dört eserinden ikisi olan Risaletu’l-İ’tibar (Kitab et-Tebsıra) ve Kitab Ha-vas el-Huruf ve Hakaikiha ve Usuliha 1982’de yayımlandı. Bu kısa iki eser düşüncesinin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Ancak kısa olmaları yeni problemlere neden olmuştur. Geri kalan ki-taplarından özellikle Tanrı’nın sıfatlarını ele aldı-ğı Tawhid al-Mukınin kitabı bulunmadan felsefi düşüncelerini inşa etmek henüz imkansız gibidir.

2. DOKTRİNİ

İbn Meserre’nin hayatı ve düşüncesini tam olarak yeniden araştıran İspanyol yazar M. Asin Palacios’a göre İbn Meserre Endülüs İslam Felse-fesinin temelini atan ilk kişidir. O kendi öğretisi-ni Batıöğretisi-ni bir takım simge ve sembollerle aktardı. Asin’in tezinin merkezinde İbn Meserre’nin dü-şüncesinin ilham kaynağının Sahte – Empedokles olduğu yatmaktadır. O Plotin’in düşüncelerini tuhaf bir şekilde Bir ve beş sonsuz madde olan ilk madde, akıl, ruh, doğa ve ikinci madde üzerinde geliştiren kişidir. Asin’e göre İbn Meserre Orta-çağ Yahudi, Hristiyan ve Müslüman filozofları etkileyen felsefi- mistik okulun kurucusudur. İs-mail al-Ruayni (ö. 555/ 1268) ’den İbn el-Arabî’ye kadar, İbn el-Arif (ö. 536/ 1141) yoluyla Endülüs sufizmi Meserri okuldan gelmiştir.

İbn Meserre’nin felsefesinin amacı akıl vahiy uzlaşmasını göstermektir. İkisi de Tanrı’nın birli-ği olan “Tevhid” hedefine ulaşmak için farklı bir yol denerler. İnsanlar Tanrının kendilerini do-nattığı aklı kullanarak Tanrının işaretlerini yansı-tıp, adım adım Hakikatın bilgisine yükselirler. Peygamberlerin yukardan aşağıya doğru getirdiği hakikatı, filozoflar aynı yolla aşağıdan yukarıya doğru aynı hakikatı keşfederler. Aslında Kur’an,

yaradılışın alametleri üzerinde düşünmemizi is-temektedir. Tefekkür sadece peygamberliği teyid eder; duyularak (sima‘) öğrenilen şey soruşturula-rak teyid edilir. Bununla beraber İbn Meserre fi-lozofların Gerçek Bir’in bilgisini peygamberlik çağından önce ve peygamberliğin aracılığı olma-dan elde ettiklerini ve bunun din alimlerince ka-bul edilemez bir pozisyon olduğunu iddia eder. İbn Meserre Tanrı tarafından yaratılan iki ilim-den bahseder. Biri duyular ile kavranamaz, gö-rünmez ve akledilir gerçeklik ilmi (ilm al-ğayb), ki bir bütün ve aynı anda yaratılır. Diğeri ise gö-rünür ve duyulur gerçekliğin ilmi (ilm al şahade) (sure: 6:73).

Allah’ın kelamı Kur’an, kendi ilahi özünde bir bütündür ancak yaradılış konusunda açıklayı-cı tarzdadır. Kur’an üç yön ortaya koyar: Her biri farklı bir bilimin konusudur. Alametler, kanıtlar ve hakikat ilmi ilahiyat; inandırıcı argümanlar işaretler ve zorunlulukla birlikte peygamberlik ilmi ile kendi yasaları, vaat ve ikazları ile sıkıntı (çile, mihne) ilmi.

3. TANRI’NIN SIFATLARI

Tanrı insan düşüncesinin tümünden aşkındır ve O’nun hakkında bildiğimiz her şey O’nun varolduğudur. Onun sıfatları O’ndan yani özün-den ayrıdır. Bununla birlikte, birbirleriyle ilişki-lidirler. Gariptir ki İbn Meserre, bu ilişkiden son-luluğa veya sıfatların yaradılışı sonucuna varır. Doğudaki kendi çağdaşları olan bazı Mutezili ke-lamcılar gibi o da sonsuz olan “öz”ün özellikleri ile yaratılmış olan “eylem”in sıfatları arasında ayırım yapar. Bu, Mutezililerin insanın özgür ira-de ve sorumluluğunu korumaya karşın, Tanrı’nın tanımsız ve birliğini sağlamaya çalıştıkları yoldur. Tanrı’nın bilgisi sadece küllidir. Tanrı’nın tikelle-ri bilmesi birliğine zarar vetikelle-rir ve sorumluluğu-muzun inkarı anlamına gelir.

Tanrı'nın özü ve eylem arasındaki ayrımı yapmada İbn Meserre üç hiyerarşik sıfat belirler. En üstün sıfat Tanrı’nın varlığı (öz) ile, diğer ikisi

(3)

eylemleri ile ilişkilidir. Bunlar İlahilik (aluha), mülk ve nimet veya yaratma. Bunlar aracılığıyla Sani’ olan Tanrı ifade edilir. Bu hiyerarşi, organi-ze olan insan toplumu biçiminde yansıtılır.

4. TANRI’NIN YARATMASI

Bütün varlıklar dört kategoriye ayrılır: Aşağıda geleceği gibi bazıları diğerlerinden daha üstün-dür. İlk olarak basit, eşsiz, tarifsiz, sonsuz, hare-ketsiz Varlık veya Tanrı’nın özü (zat) vardır. Bu görünür ve görünmez son noktadır. Geri kalan varlıklar O’nu gösteren işaretlerdir. İkinci olarak şeyler için kavram veya düşünce olan “Külli akıl” vardır. O doğası gereği ruhsal ve kalıcı (ebe-di)’dır. O (Külli Akıl) her şeyin kendisinde kay-dedildiği Kitapların Annesi (Umm el-Kitab) (Al-i İmran: 3/6), Korunan Levha (El-Levh el- Mah-fuz)’dır (Burûc: 85/21).

Kitap (Kur’an)’daki bütünlük ne olursa olsun alemdeki olmuş veya olacak düşüncelerdir. Ayrı-ca o (Külli Akıl), Tanrı’nın iradesine yanıt olarak O’nun hareketini yansıtan Taht (arş) (Sure: 10:2)’dır. Aklın Tanrı ile olan ilişkisi (nispet), gü-neş ışığının gügü-neşle olan ilişkisi (nispet) gibidir. Üçüncüsü alemin cismini taşıyan “Külli Ruh” (En-Nefs el-Kübra) tur. Ruhun akılla olan ilişkisi, ayışığının güneşle olan ilişkisi gibidir. Bu ruhun maddeye bulaşması sayesinde mülk ve göksel ci-simler oluşmuştur. Mülk için devlet ve siyaset vardır. Son olarak, tamamen maddeselliğe dalmış ve bedensel varlıkların etkin sebebi olan “fiziksel ruh” (el-nefs el-tabiiyye) vardır. Taht (arş) gö-rünmez alemi (el-alem el-gayb) kapsar. Külli ruh da görünür alemi (el- alem eş-şüheda) kapsar.

Evrenin meydana gelmesi, bilgiye göre istek ve iradenin ifade edilmesiyle “ol” emri ile zaman içinde olmuştur. Birisi bir şey yapmak istediğin-de, onu “levh-i mahfuz” içerisinde açığa çıkar-manın sebebi olur. Bu, kendi içinde, kendi irade-siyle düşünceyi eyleme geçirmek için emir oluş-turmaktır. Kendi özünden dolayı hiçbirşey

O’ndan gizli olmayacağı için, kişinin davranışı için, kişiye göre Tanrı yaratmadan dolayı iki per-de ile gizlenmiştir. Çünkü dışarıdan hiçbir eylem “Bir”e atfedilemediğinden eylem, “Taht” (Arş) tarafından ayarlanır. Yaratılışın itici gücü olarak sevgi ve nefreti tasarlamış olan Sözde Empedokles’in aksine İbn Meserre, “Hak” (Ba-kara: 2/72) olarak güç ve kapasitenin tayin edil-mesi hakkında konuşmaktadır. Son tahlilde Aris-totelesçi düşüncede Tanrı hareket etmeyen hare-ket ettiricidir. Ancak Yeniplatoncu tarzda bütün yaratılanlar Tanrı’dan sudur etmiştir. Plotinus’un aksine İbn Meserre sudur ve yaradılış sürecini Tanrı’nın iradesi ve tasarlanmış eylemi olarak ifade eder. İbn Meserre ve Plotinus ikisi de maddi alemin yaratılışında “ruh” ve “akl”ı aracı roller olarak kabul ederler. Ancak Plotinus iradesiz bir feyezana inanırken İbn Meserre, iradeli yaratılış olan İslami düşünceyi göz ardı etmemektedir. Bütün yaratılanların sayısı ondört tanedir on ta-nesi ayaltı alemi içindedir: Kaos (el-'ama'), ilk toz veya bazılarınca ilk madde (el-heba'), hava, rüz-gar, atmosfer, su, ateş, ışık, karanlık ve toprak. Geri kalan dördü, kalem, levha, emir ve ruhsal mekan ayüstü alemde varolur. Bu ondörtten Taht, cennet, cehennem, yedi gök, dünya, melek-ler, cinmelek-ler, insanlar, hayvanlar ve bitki örtüsü oluşur.

5. EZOTERİZM VE MİSTİSİZM

Kendi çalışması olan “Kitab Havas el-Huruf” adlı eserinde, temelde İslami gnostik geleneği takip ederek, ondört tane ayrı harfle bazı Kur’an sure-lerini tanıtan İbn Meserre, nurani Batıni anlam-ları araştıran Batıni bir filozof olarak görülüyor. Batıni öğretiye göre, harflerin gizemi evreni tem-sil ettiği için onun bütünü, harfleri Tanrı’ının sözcükleri olan bir kitaptır. İbn Meserre tarafın-dan takip edilen “harfler bilimi”nin kehanet ya da büyü ile bir ilgisi yoktu. O sadece semboller arka-sında gizli gerçeklerin keşfi için bir yoldur. Bu çalışmada o, “harfler bilimi” üzerine bir çalışması

(4)

olan yazar Sehl el-Tusteri (ö. 283/896)’nin çalış-masından etkilenmiştir.

“İtibar” bize bütün varlığın deşifre olmasını sağlar. Temel düşünce, varlığın düzeninin yanı sıra, sureleri açan harflere uygun olarak genelde varlığı oluşturan farklı dereceleri göstermektir.

Harflerin sayısı ay evrelerinin uzunluğuna göre yirmi sekiz harfe eşittir. Ondört tanesi zahi-ri, kalan ondördü de batınidir. Bunlar Tanrı tara-fından kendi bilgisini belirlemek için kullanılır. Kur’an’da ifade edildiği gibi, onların gizli anlam-ları Hz. Muhammed’e ihsan edilmiştir. Dolayısıy-la Kur’an bütün eski ve yeni bilginin kaynağıdır. Cennet ve kurtuluşa yol açan adımlar, Allah’ın büyük ismi hariç, Kur’an ayetlerinin sayısı ile Tanrı’nın güzel isimlerinin sayısına eşittir.

İlk harf elif mademki bütün harflerin alfa ve omegasıdır, o her şeyin ilkesini temsil eder. O, Tanrı ve O’nun iradesinin ilk tezahürü, şeylerin meydana gelişi için bir metafor, adaletin, kalıcı ve değişmeyen ilk fermanının ortaya çıkmasıdır. O asla dinlenmez ve sürekli oluş ve bozuluşa sebeb olur. Bu kararın (ferman, emir) iki yönü vardır. İlki, her şeyin yazılı olduğu “Külli Akl”ın levhası olan “Levh-i Mahfuz” ile bağlantılıdır. Bu, çağrıya (dua) yanıt vermez bir hükümdür. Ayırıcı olan ikinci yön, kalıcı olmayan her şeyi tikelleşti-rendir. Diğer sıfatlar gibi, Tanrı’nın bilgi ve gü-cünü gösteren iki hüküm, Tanrı’dan başkadırlar. Hudus kavramı veya oluşum, sadece zamanda

gerçekleşir. Ancak İbn Meserre’ye göre külli veya tikel olsun Tanrı’nın bilgisi zamanda değildir. Zamanda meydana gelme, çağrıya cevap veren şeyleri tikelleştiren bu emir tarafından uygulanan bir yerde bulunan bütün varlıkların tikelleşmesi-dir.

İnsanın kurtuluşu, birçok Müslüman kelamcı tarafından sapkın bir düşünce olarak düşünülen ya tefekkür ya da peygamber üzerinden sağlanabilir. Her iki durumda da bireyler, ruhlarını maddenin esaretinden kurtarıp özgürleştirmek için bazı kural-lara uymak zorundalar. İbn Meserre, ikincisiyle bi-rincisinin prototipi (misal) oluşan ruh ve nefsin ara-sını açık bir şekilde ayırmaktadır.

Kendi öğretileri eleştirilip yalanlanmasına rağmen, İbn Meserre’nin etkilemiş olduğu büyük ilgi ve saygı duyulup zevk alınan Endülüs litera-türünde bir geleneği vardır. Diğer yandan öğren-cileri zulüm gördü. Münzevi bir toplum haline gelen öğrencileri ilk olarak Kurtuba, daha sonra da Almeria’da Batıni ve sufi uygulamalarını orta-ya koydular. O kesinlikle Endülüs’ün ilk felsefi – mistik düşünürüdür. Onun öğretilerinin yanı sıra eserleri, yüzyıllar boyunca incelenerek yayılmaya devam etti. Çok sayıdaki düşüncelerinin benzer-liği ve sonraki eserlerinde birçok kez onu refe-rans göstermesi, özellikle Tanrı’nın özünü tanım-lamak için ışık ve aydınlık benzetmelerini sürekli kullanması ile İbn Arabi üzerindeki etkisi ispat-lanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA

İbn Meserre’nin Eserleri

Ibn Masarra (883-931) Kitab al-i'tibar (On Re-flection), ed. M.K. Ja'far, Min turath al-falsafi li-ibn Masarrah: 1. Risalat al-i'tibar,

2. Khawass al-huruf, Cairo, 1982. (One of Ibn Massara's two surviving works.) Ibn Masarra (883-931) Kitab khawass al-huruf

(Characteristics of Letters), ed. M.K.

Ja'far, Min al-turath al-falsafi li-ibn Masarrah: 1. Risalat al-i'tibar, 2. Khawass al-huruf, Cairo, 1982. (One of Ibn Massara's two surviving works.)

DİĞER KAYNAKLAR

Addas, C. (1992) : 'Andalusi Mysticism and the Rise of Ibn Arabi', in S.K. Jayyusi (ed.) The Legacy of Muslim Spain, Leiden: Brill. (A well-written study on Sufism in Spain including a sizeable section on Ibn Masarrah's mystical teachings.)

Asín Palacios, M. (1972): The Mystical Philosophy of Ibn Masarra and HiszFollowers, trans. E.H. Douglas and H.W. Yoder, Leiden: Brill. (Still the major work on Ibn Masarra, although some of the conclu-sions have been challenged.)

(5)

Arnaldez, R. (1960): 'Ibn Masarra', in The Encyclopedia of Islam, 2nd edn, vol. 3: 868-72. (Concise account of Ibn Masarra's life and thought.) Cruz Hernández, M. (1981): 'La Persecución anti-Masarri durante el reinado de

'Abd al-Rahman al-Nasir li-Din Allah según Ibn Hayyan' (The Anti-Masarri Persecution During the Reign of 'Abd al-Rahman According to Ibn Hayyan), al-Qantara II (182): 51-67. (An analysis of the account of Ibn Hayyan's al-Muqtabas concerning the persecution of the disciples of Ibn Masarrah, concluding that it does not differ substantially from that of Asín.) Goodman, L. (1996): 'Ibn Masarra', in S.H. Nasr and O. Leaman (eds)

History of Islamic Philosophy, London: Routledge, ch. 20, 277-93.

(The role of Ibn Masarra in creating a distinctive philosophy and form of mysticism in al-Andalus.)

Stern, S.M. (1983): 'Ibn Masarra, Follower of Pseudo-Empedocles - An Illusion', in F. Zimmerman (ed.) Medieval Arabic and Hebrew Thought, London: Variorum. (A criticism of Asín's theory.)

Ternero, E. (1993): 'Noticia sobre la publicación de obras inéditas de ibn Masarra' (Review of the Publication of Ibn Masarra's Unedited Works), al-Qantara XIV: 47-64. (A summary of the two works of Ibn Masarra, published for the first time in 1982.)

Referanslar

Benzer Belgeler

Key Words: Sleep apnea syndrome, cardiovascular biomarkers, C-reactive protein, tumor necrosis factor-alpha, inter- leukins, adiponectin, heart-type fatty acid binding protein,

Urla’da yazarın adının verildiği Necati Cumalı Caddesi’nde bulunan evin yeni şekliyle açılışı için düzenlenen törene Kültür Bakanı İstemihan Talay, yazarın

Adölesanların özellikle 18 yaş grubunda anksiyete açısından ele alınıp, etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve ba- ğımsız yaşama hazırlanmaları sağlanmalıdır Araş-

İbn Sînâ felsefesi, felsefe geleneğinin yanında kelam geleneğini de kuşatan bir felsefe olduğundan kendisinden sonra kelam ilmi, İbn Sînâ metafiziği ile İslam

Arap gramerinde temel cümlenin ( نوكملا يوونلا) dışındaki mefulller ve diğer cümle unsurları تﻼضفلا veya تاقلعملا olarak adlandırılmıştır (Hamîde:

İlk eğitimini aynı zamanda bir alim olan babasından alan İbn Haldun, yaşadığı coğrafyanın ünlü alimlerinden de Kuran ilimleri, kıraat, hadis, fıkıh, kelam,