• Sonuç bulunamadı

Ansiklopedist Bir Dergi: “Hafta”

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ansiklopedist Bir Dergi: “Hafta”"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Muammer Öztürk

AN ENCYCLOPAEDIST JOURNAL: “HAFTA”

ÖZ: Türk düşünce ve edebiyat hayatının önemli isimlerinden olan Şemsettin Sami, edebî eserlerinin ve dil çalışmalarının yanında süreli yayınlar sahasında da nitelikli ürünler ortaya koymuştur. Bu çalışmada onun en önemli süreli yayınla-rından biri olan Hafta dergisi biçim ve içerik açısından incelenecek ve düşünce hayatımızdaki yeri tespit edilecektir. Dergideki makaleler sosyal bilimler ve fen bilimleri olmak üzere sınıflandırılıp değerlendirmeler yapılacak, devrin diğer yayınlarıyla kıyaslanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Şemsettin Sami, Hafta, sosyal bilimler, fen bilimleri.

ABSTRACT: Along with his literary works and language studies, Şemsettin Sami who is among the important figures of Turkish literary and intellectual life produced many qualified works in the field of periodicals. In the current study, being one of the most significant periodicals of Sami, the journal namely Hafta will be analyzed in terms of style and content along with its position in our intel-lectual file will thus be determined. The articles in the journal will be classified and evaluated under the titles of social sciences and physical sciences, and will be compared to other publications of the same period.

Keywords: Şemsettin Sami, Hafta, social sciences, physical sciences.

...

Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 11, Nisan 2015, s. 109-120.

(2)

Tanzimat dönemi aydınları düşüncelerini okurlara gazeteler ve dergiler vasıtasıyla aktarmışlar, bu dönemin edebiyatçıları ilk yazı deneyimlerini Tercüman-ı Ahval ve

Tasvir-i Efkâr gibi gazetelerde kazanmışlardır. Tercüman-ı Ahval’den başlayarak süreli

yayınlarda devrin edebiyatçılarının edebî ürünleri tefrika edilmiştir. Kısacası Tanzi-mat dönemi düşünce ve edebiyat hayatını bu gazetelerden takip etmek mümkündür. Gazetelerle başlayan bu süreç, dergilerle devam etmiştir. Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler Türk düşünce hayatında önemli bir yere sahiptir. Gazetelerde edebî eserlerin yanında güncel ve siyasî konular da yer bulurken dergiler daha kalıcı bilgiler içeren ve kitaba göre daha geniş bir okur kitlesine sahip olan yayın türleridir.

Tanzimat dönemi dergileri sadece edebî ürünlerin yayımlandığı yayın organları değildir. Bu dönemin dergileri fen bilimlerinden felsefe, dil ve edebiyat konularına kadar çok değişik alanlarda yazılmış makaleleri içeren yayınlardır. Bu dönemde çıkan dergiler, Batı düşüncesinin ürünlerini halkın anlayacağı bir dille okurlarına aktarmış-lardır. Bununla birlikte Batıdan yapılan tercümeler de bu dergiler vasıtasıyla Türk okuruyla buluşmuştur.

Ahmet Hamdi Tanpınar, bu dönem edebiyatçılarını gazetelerin yetiştirdiğini ifade ettikten sonra şu tespiti yapar:

1873’ten sonraki senelerde şiir alemini iki kutup gibi paylaşan Recaizâde ile Muallim Naci gazetede yetişirler. Ancak Hamid ve onun nesliyledir ki gazete yetiştirici olmaktan çıkar. Hamid’in dil ve kelime meselelerindeki inzibatsızlığının belki de hakiki sebebi gazetenin nizamından geçmemiş olmasındandır.1

Süreli yayınların düşünce hayatımıza en önemli katkılarından biri de yeni nesir dilinin doğmasına vesile olmalarıdır. Kenan Akyüz’ün ifadesiyle bu yayınlarda cümle, eski nesrin kelime ve sanat oyunlarından temizlenerek yalnız fikrin taşıyıcısı konumuna getirilmiştir.2 Devrin edebiyatçılarının çoğu gazetecilikle yazı hayatına başlamakta ve bu tecrübe de onların eserlerinde kullandıkları dili etkilemektedir.

Biz bu yazımızda Tanzimat dönemi basın hayatının önemli isimlerinden Şemsettin Sami’nin çıkarmış olduğu Hafta dergisini incelemeye çalışacağız. Yanya vilayeti sınırları içinde bulunan Fraşer köyünde 1 Haziran 1850 tarihinde dünyaya gelen Şemsettin Sami, ilköğrenimini köyünde, lise öğrenimini ise birden çok Batı dilinin ve fen bilimlerinin öğretildiği Yanya’daki Zossimaia Skoli adlı okulda tamamlar. Özel hocalardan Arapça ve Farsça da öğrenen yazar, 1871’de İstanbul’a gelir ve kardeşi Naim Bey ile birlikte Matbuat Kalemi’nde çalışmaya başlar. Matbuat Kalemi’nde çalışırken edebî ürünler veren yazar, bir taraftan da Ebuzziya Tevfik’in yanında gazeteciliğe başlar.

1 Tanpınar, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, s. 250. 2 Akyüz, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, s. 71.

(3)

Şemsettin Sami, Tanzimat döneminin diğer sanatçıları gibi özellikle de Ahmet Mithat Efendi’ye benzer bir anlayışla Osmanlı toplumunu her yönden bilgilendirmeyi görev bilmiş bir aydındır. Bu amaçla Hadika, Siraç, Trablusgarp gibi gazetelerde çalışır, kendi başına 8 Mart 1876’da Sabah gazetesini çıkarır. Bu gazete kapandıktan sonra yayına başlamış olan Tercüman-ı Şark gazetesinin 22 Haziran 1878 tarihinden itibaren sorumluluğunu üstlenir. Bu gazete onun kendi başına çıkardığı son gazetedir. Toplumu bilgilendirme konusunda bu dönemin aydınlarının kullandığı vasıta-lardan biri de dergilerdir. Şemsettin Sami de dil ve sözlük çalışmalarına başlamadan önce dergiler çıkarmış ve toplumun değişik kesimlerine yeni bilgiler aktarmıştır. Onun ilk dergi tecrübesi Muharrir’de olmuştur. Ebuzziya Tevfik, 1873 Nisan’ında Rodos’a sürülmüş ve 1876 Haziran’ında İstanbul’a dönebilmiştir. İstanbul’a dönmeden önce sürgün hayatının son zamanlarında bir dergi yayımlamayı istemiştir. Fakat kendisi sürgünde olduğu için derginin ilk dört sayısını onun adına Şemsettin Sami çıkar-mıştır.3 Toplumda zihniyet değişimi için ilk önce aile bireylerinin eğitimin önemli olduğunun farkında olan Şemsettin Sami, haftalık olarak yayımlanan Aile dergisini kendi başına çıkarmaya karar verir. İlk sayısı 27 Mayıs 1880’de yayımlanan, devrine göre zengin bir içeriğe sahip olan ve üç sayı çıkan dergi 10 Haziran 1880’de yayın hayatına son vermiştir. Muharriri Şemsettin Sami, imtiyaz sahibi Mihran’dır. Derginin alt başlığında “Aileye, kadınlara yani çocuklara ve ev işlerine müteallik mebâhis-i mütenevviayı câmi’ mecmuadır.” yazılıdır. Dergi 16 sayfa kapaksız basılmaktatır. İlk sayısındaki “İfade-i Merâm”da derginin çıkış amacı şöyle anlatılmaktadır: “Bu mecmuanın tahririnden garaz, unvanından dahi anlaşıldığı üzre aile yani ‘familya’lara bir hizmet etmektir.”

Aile ve çocuklarla ilgili bilgileri içeren dergideki yazılar, yalın bir dille hazır-lanmıştır. İlk sayıda dergide bulunacak bölümler şöyle sıralanmaktadır: aile, ihtar, ev

idaresi, sıhhat, iğne ve makas, çocuklara hikâye, oyun, mesâil, lugaz. Dergideki yazılar

diğer sayılarda da ev, aile, kadın ve çocukların eğitimi konularındadır.

Şemsettin Sami’nin edebî ve fikrî hayatının ve dönemin en nitelikli yayınlarından biri Hafta dergisidir. Hafta’nın ilk sayısı 22 Ramazan 1298 (18 Ağustos 1881) tarihinde yayımlanır. Derginin alt başlığında “Edebiyat ve Fünûn ve Sanayie Dair Mecmuadır” ifadesi bulunsa da dergide roman, hikâye ve şiir gibi edebî yazılar mevcut değildir, sadece Abdülhak Hamit tarafından Hoca Tahsin için yazılan bir mersiye bulunmaktadır.4 Derginin imtiyaz sahibi Mihran Efendi olup muharriri Şemsettin Sami’dir. Dergideki yazılar imzasız yayınlansa da bu yazıların, derginin muharriri Şemsettin Sami tarafından kaleme alındığını söyleyebiliriz. Dergi ilk sayıdan itibaren numaralandırılmıştır. Her sayıda hem sosyal hem de fen bilimleriyle ilgili makale vardır. Genelde her sayının 3 Gür, Ebuzziya Tevfik Hayatı; Dil, Edebiyat, Basın, Yayın ve Matbaacılığa Katkıları, s. 267.

(4)

sonunda “Emsal”, “Letaif”, “Garaib”, “Lugaz” başlığı altında genel okura hitap eden bilgiler verilmiştir. Ö. Faruk Akün Hafta dergisi hakkında şu değerlendirmeyi yapar:

Şemsettin Sami dergi sahasında asıl faaliyetini 1881’de tesis ettiği devrinin en ciddi mec-mualarından biri olan Hafta’da gösterir. Her hafta çıkan ve bütün yazılarını kendi yazdığı bu mecmuada tam bir ansiklopedist hüviyetle kendini gösteren Şemsettin Sami, burada çeşitli fennî bahislerden lisan, umumî edebiyat meseleleri ile ahlak ve sanata kadar çok değişik mevzuları ele alır.5

Şemsettin Sami, derginin ilk sayısında “İfade-i Meram” adlı yazıda dergiyi çı-karma amacını şöyle açıklar:

Bu mecmuanın cem’ ve tahririnden maksad umumun istifadesini mûcib olacak birtakım ma’lûmat ve mebâhis-i nâfianın enzâr-ı âmmeye arzıyla, ümemin îkaz ve ihyâsı içün bir iksir-i saadet ve âb-ı hayat-ı ma’nevi hükmünde olan maârifin ta’mim ve intişarı yolunda evlâd-ı vatana âcizane bir hizmet etmektir.6

Dergiyi çıkarma amacını bu şekilde açıklayan Şemsettin Sami, aynı yazıda der-gilerin uzun süre çıkamayışından şikâyet eder. Bunun sebebi olarak da okurların ilgi-sizliğini, okuma alışkanlığının olmamasını gösterir. Fakat bu olumsuzluklara rağmen “muhabbet-i vataniyesi ve gayret-i milliyesi bulunan ashab-ı kalemin” daha çok çalış-ması gerektiğini vurgular. Şemsettin Sami’nin derginin ilk sayısında devam meselesini ele alması onun sistemli bir fikir inşasına başlayacağının göstergesidir. Çünkü ileride de üzerinde durulacağı üzere bu dergideki yazılar belirli bir düzen ve fikrî arka plan içermektedir. Bu açıdan bakıldığında yazar bu dergi için zihinsel hazırlık yapmıştır, diyebiliriz. Bunun en önemli göstergesi derginin çıkarılmasından önce yazarın çıkardığı cep kitaplarıdır. Bunun için derginin devamı konusunda ısrar etmekte ve herkesi yar-dıma çağırmaktadır. Dergide birbirinden farklı konulardaki yazılar da yazarın bundan sonra yazacağı sözlükler ve ansiklopedi için malzeme oluşturmuştur.

Şemsettin Sami’nin dergideki ilk makalesi önemlidir, çünkü derginin çıkış amacını açıklar niteliktedir. “Terakki ve Maarif” adlı makalede yazar ilerlemeyen milletlerin geri kalacağını vurgulayarak maddi ve manevi ilerleme kavramları üzerinde durur. Ya-zar, maddi ilerlemenin “kuvvet” ve “servetle”, manevi ilerlemenin de “akl-ı selim” ve “kalb-i selim”le mümkün olabileceğini öne sürer. Ona göre her iki alanda da ilerlemek ise ancak “maarif” le mümkün olabilir. Yazar, terakki ve maarif konusunda insanlığa iki türlü hizmet edilebildiğini bunlardan birinin eski bilgilere yeni buluşlar ilave etmek, diğerinin de şu ana kadar gerçekleştirilen buluşların toplum tarafından öğrenilmesi için o bilgilerin neşrine çalışmak olduğunu ifade eder: “Bizim keşfiyat-ı cedideye şimdilik 5 Akün, “Hayatı, Hizmetleri ve Eserleri ile Şemseddin Sami” s. 8.

(5)

ne iktidarımız ne de ihtiyacımız vardır. Bizim terakki ve temeddünümüz ancak Avrupa asar-ı medeniyesinin vatanımıza nakl ve ta’mimiyle ve Avrupalıların gittikleri yola süluk etmekliğimizle olabilir.” Avrupa maarifinin ülkemize nakledilmesi için ulum ve fünuna dair kitapların tercüme edilmesi gerektiğini ifade eden yazar, bu kitapların sadece okullarda okutulmasının yeterli olmayacağını, sadeleştirilerek halka lazım olan bilgilerin toplumda yayılması gerektiğini ifade eder. Okula gitmeyen kesimleri de bilimsel bilgiyle buluşturmayı amaçlayan yazar, bunun için “Cep Kütüphanesi” adıyla kitaplar çıkardığını okurların dikkatine sunar. Bu fikirleriyle Ahmet Mithat’tan etkilendiğini söyleyebileceğimiz yazarın ondan farkı, bilimsel konulardaki zengin birikimidir. Bu yönüyle o, Beşir Fuad ve Münif Paşa’ya daha yakındır.

Hafta dergisindeki makaleleri sosyal bilimler ve fen bilimleri olmak üzere iki

bölümde inceleyebiliriz.

1. Sosyal Bilimlerle İlgili Makaleler

Dergideki sosyal bilimlerle ilgili makaleler dil, edebiyat, felsefe, ahlak, eğitim, hukuk, güzel sanatlar gibi birbirinden çok farklı konularda kaleme alınmıştır. Bu makalelerde Şemsettin Sami, düşüncelerini sistemli bir şekilde açıklar. Dillerin sınıf-landırılması, şiir ve medeniyet konularında ise birden çok makale yazar.

Dergide, “Lisanların Ensab ve Taksimatı”7 başlığı altında altı makale yer almak-tadır. Bu yazılar daha çok dilbilimiyle ilgilidir. Şemsettin Sami, ilk yazıda dillerin doğuşuyla ilgili farklı düşünceleri açıkladıktan sonra Darwin’den söz ederek “evrimci” görüşü öne çıkarır ve yazının devamında tezlerini ayrıntılarıyla şöyle anlatır:

Nev-i beşerde lisanın sûret-i zuhûru hakkında pek çok ihtilafat vâki olmuştur; kütüb-ü mukaddesede ilk yaratılan insana Hâlik’i tarafından her bir şeyin ismi talim olunduğu beyan olunuyor, hükema ise iki fırkaya taksim olunarak, birtakımı insanların düşünerek her bir şeye isim vaz’ ve tahsis etmiş olduklarını iddia etmişlerdir; hükemanın birtakımı ki, meşhur İngiliz Darvin dahi bunların en büyük imamlarındandır, lisanın nev-i beşerde tedrici tedrici ve bir taraftan ihtiyaç ve zaruretin icbarıyla, bir taraftan dahi tabiatın reh-berliğiyle zuhur ve gittikçe tevsi’ ve terakki ettiğini iltizam ediyorlar.8

Dillerin nasıl çoğaldığı konusuna da değinenerek, aynı dili konuşan insanların değişik coğrafyalara dağılması sonucunda dillerin farklılaştığını söyler. Mösyö Balbi adında birinin dilleri Asya, Avrupa, Afrika, Amerika ve Cezayir-i Bahr-i Muhît olmak üzere beş grupta incelediğini aktarır ve bu dil gruplarını ayrıntılarıyla sıralar. “Baş” 7 Ş. Sami, “Lisanların Ensab ve Taksimatı 1-6”, Hafta, nr: 1-8, 22 Ramazan - 12 Zilkade 1298. 8 Ş. Sami, “Lisanların Ensab ve Taksimatı 1”, Hafta, nr: 1, 22 Ramazan 1298.

(6)

kelimesinin değişik dil gruplarındaki adlarını vererek diller arasındaki benzerlikleri tespit eder. Bu da onun Avrupa’daki dilbilim çalışmalarından haberdar olduğunu göstermektedir.

Bu makalelerde Arnavutça ve Türkçe üzerine söyledikleri önemlidir. Arnavutçayı en eski Hint Avrupa dillerinden biri olarak görür:

Alel-umum elsine-i Aryaniye’nin en kadîmi Sanskrî lisanı olduğu gibi Plasiç lisanından münşaib olan bu zikrolunan lisanların dahi en kadîmi ve aslı Arnavutça lisanı olduğu bugün lisaniyun ulema ve muhakkikîni indinde müsellem ve müttefakun aleyhtir.9

Türkçenin Dünya dilleri arasındaki yerini ve yapısal özelliklerini de belirleyen Şemsettin Sami, Türkçenin “elsine-i Tûrâniye” ailesinin bir bölümü olduğunu tespit eder ve konuşulduğu yerleri belirler.

Lisân-ı Türkî “Çağatay” ve “Osmanlı” lisanı namıyla iki büyük şubeye taksim olunabilir ki birincisi Türkistan ile Asya-yı Vustâ ve Rusya’da ve ikincisi İran’ın cihet-i şimâliyesiyle Anadolu ve Rumeli’nde söylenmektedir.10

Görüldüğü gibi Şemsettin Sami, Türkçenin konuşulduğu coğrafyalardan ve onun yapısal özelliklerinden haberdardır. Yazara gelinceye kadar Türkçenin tarihi ve yapısal özellikleri konusu Osmanlı basınında yeterince ele alınmamıştır.

Şemsettin Sami, şiir hakkındaki görüşlerini Hafta dergisindeki “Şiirin Mahiyeti ve Hakikati”11 adlı makalesiyle kaleme almaya başlar. Bu makalenin devamında ise “Şarkta Şiir ve Şuara”12 adında üç makale daha kaleme alan Şemsettin Sami “mevzun ve mukaffa” söze şiir denmeyeceğini söyleyerek geleneksel şiir anlayışını reddeder. Bu düşüncesini Molla Cami’nin şiir tanımını örnek vererek destekler. Aynı zamanda ona göre Arap şairleri şiirde çok ileri oldukları halde ölçüsüz ve uyaksız Kur’an-ı Kerim’e şiir demişlerdir. Rumlarla Arnavutların çok eskiden yazdıkları şarkıları da ölçüsüz ve kafiyesiz şiire örnek olarak verir. Derginin ileriki sayılarında resim ve mü-zik konusunda bağımsız makaleler de yazarak şiirle resim, mümü-zik ve mimari arasında ilgi kurar, şiiri güzel sanatların bir bölümü olarak değerlendirir. Şemsettin Sami, bu fikirleriyle Recaizade Mahmut Ekrem’in Talim-i Edebiyat’ta ortaya koyduğu yeni fikirlerin takipçisidir.

Arap ve İran şiiriyle ilgili değerlendirmeler yapan yazar, Fars şairlerinden Firdevsi’ye hayrandır, onun şiirlerinin halis Farsça ile yazılmasını, benzetmelerin-deki somutlaştırmaları çok değerli bulur. Yazar, Fars edebiyatının diğer şairlerini de 9 Ş. Sami, “Lisanların Ensab ve Taksimatı 5”, Hafta, nr: 7, 5 Zilkade 1298.

10 Ş. Sami, “Lisanların Ensab ve Taksimatı 6”, Hafta, nr: 8, 12 Zilkade 1298. 11 Ş. Sami, “Şiirin Mahiyeti ve Hakikati”, Hafta, nr: 2, 29 Ramazan 1298. 12 Ş. Sami, “Şarkta Şiir ve Şuara”, Hafta, nr: 4 , 13 Şevval 1298.

(7)

sıralayıp onları Batı edebiyatının önde gelen şairleriyle kıyaslar. Bu kıyaslamayla Fars şairlerinin Batı edebiyatının yetiştirdiği önemli şahsiyetlerle boy ölçüşebileceğini ortaya koymaktadır.13

İranlıların İslamiyet’i kabul edince alfabe değiştirmelerinin edebiyatlarını gerilet-tiğini düşünen Şemsettin Sami, Arap şiiri ile Fars şiiri arasında benzerlik olmadığını ifade eder. Yazar, Fars şiirinin Hind, Yunan ve diğer kültürlerden daha çok etkilendiğini bu yönden Arap şiirinden daha zengin bir hayal dünyasına sahip olduğunu öne sürer. O, Fars şairlerini aşk konusunda doğal olmamaları ve sürekli aynı mazmunları tekrar edip durmaları yönüyle eleştirir.

Türk şiirinin tarihi gelişimi üzerine de değerlendirmeler yapan yazar, Türk edebiyatının ilk şairlerinin İslam öncesinde aranması gerektiğini söyler. Bu kay-naktan uzaklaşmamızın Anadoluda kendimize özgü bir edebiyat oluşturmamızı engellediğini iddia eder. Ona göre bunun nedeni alfabe değişikliği ve İslam öncesi edebî ürünlerinin küfür olarak görülmesidir. Bunun yanında İslamiyeti kabul ettik-ten sonra Türk şairlerinin Farsça şiir yazmalarının Türk şiirinin gelişimini olumsuz etkilediğini ifade eder.

Şemsettin Sami, Halk şiirini gerçek Türk şiiri olarak görmektedir. Bu düşüncele-rinde Namık Kemal’in ve Ziya Paşa’nın etkisi görülmektedir. Şemsettin Sami’ye göre Türk şiirinin en güzel örnekleri, Timurlenk zamanında verilmiştir ve bu dönemin de en büyük şairi Ali Şir Nevai’dir.

Şemsettin Sami, Divan edebiyatı hakkında dönemin eleştiri yazarları Namık Kemal ve Recaizade Mahmut Ekrem gibi düşünmekte, Divan edebiyatını gerçeklikten kopuk, kapalı, biçime son derece düşkün, anlamı dışlayan, Fars edebiyatının mukallidi olarak görmekte ve onu özgün bulmamaktadır.14 Bütün bu olumsuz yaklaşımına rağmen saygı ile anılmaya layık olan Divan şairlerini ise şöyle sıralar: Fuzuli, Ruhi, Nabi, Baki, Haşmet, Şemi, Nefi, Leyla, Fıtnat. Özellikle Fuzuli’nin Leyla ve Mecnun adlı mesnevisini başarılı bulur, bunun yanında Osmanlı şairlerinin en çok başarılı oldukları alanın hezliyat türündeki şiirler olduğunu ifade eder.15

Türk edebiyatının geçmişi hakkında düşüncelerini böyle açıklayan yazar, Tanzi-mat dönemindeki şairleri de değerlendirir. Ziya Paşa ve Namık Kemal’in eski şairle-rin tarzında fakat yeni fikir ve gerçek şairlik hisleriyle şiir söyledikleşairle-rini ifade eden Şemsettin Sami, şiirimizin İran etkisinden uzaklaşıp Avrupa şiirinin etkisine girdiğini ifade eder. Avrupaî tarzda ilk şiir söyleyen kişinin Abdülhak Hamit Bey olduğunu, onun edebiyat tarihimizde yeni bir sayfa açtığını öne süren yazar, Recaizade Mahmut 13 Bilgin, “Şemseddin Sami’nin Edebiyatla İlgili Eseleri ve Görüşleri”, s. 48.

14 Topaloğlu, Şemsettin Sami’nin Süreli Yayınlarda Çıkmış Dil ve Edebiyat Yazıları, s. 111. 15 Ş. Sami, “Şarkta Şiir ve Şuara 3”, Hafta, nr: 7 , 5 Zilkade 1298, s. 104-109.

(8)

Ekrem’in de kaleminin gücüyle ileride bir Lamartine olabileceğini söyleyerek genç şaire desteğini açıklar.

Şemsettin Sami Hafta dergisinde “medeniyet” üzerine üç makale kaleme alır.16 Bu makalelerin birincisinde insanlık tarihini vahşiyet, bedeviyet, hadariyet ve medeniyet olmak üzere ilerlemeci bir anlayışla sınıflandırır. Dünya medeniyet tarihini bu bakış açısıyla inceleyen yazar, din ve medeniyet ilişkisi temelinde eski Yunan, İslam ve Avrupa medeniyetlerini değişik açılardan karşılaştırır. Medeniyetin ilerlemesinin önünde en önemli engel olarak taassubu görür. Avrupanın medeniyet-i hazırasını oluşturan zih-niyetin rönesans ve reform hareketleriyle oluştuğunu ifade eden yazar, Avruplalıların akâid ve kelâm alanında önemli sorgulamalar yaptıklarını öne sürer. Fransız ihtilalinin Avrupa medeniyeti üzerine etkilerini de açıklayan yazar, Araplardan Avrupaya geçen pusulanın keşifler üzerindeki etkisini de özellikle belirtir. Yazar, Avrupa’da ortaya çı-kan ve insanların hayatını kolaylaştıran buluşlardan buhar ve elektrik üzerinde durur. Bu buluşların vapur, demiryolu ve telgrafın ortaya çıkmasına vesile olduğunu belirtir. Yazar, medeniyet alanında ilerlemek için yapılması gerekenleri “25 Senede Islah-ı Alem”17 makalesinde anlatır. Bir toplumdaki insanların ilk önce eğitilmesi gerektiğini ifade eden yazar, eğitim olmadan yapılacak kalkınma faaliyetlerinin kalıcı olamaya-cağını iddia eder. Osmanlı ülkesinin yaşa göre nüfuz dağılımını da vererek on beş yaşın altındakilere eğitimin zorunlu olmasını ister, ona göre toplum ancak bu yolla kalkınacaktır.

Şemsettin Sami, bu makalelerinde hali hazırdaki Avrupa medeniyetini en üs-tün medeniyet olarak görür. Bizim de geçmiş medeniyetlerle uğraşmak yerine ilim ve fenni bu medeniyetten almamız gerektiğini savunur. Bu düşüncesini somut hale getiren Darül-Fünun’un ilk müdürü Hoca Tahsin18 hakkında onun ölümü üzerine iki yazı kaleme alır. Onun ilim aşkını, evrensel düşüncelerini ve İslam hakkındaki farklı yorumlarını okurlarıyla paylaşır. Yazar, Aydınlanma çağının öncü isimlerinden olan Volter ve Russo19 hakkında da makaleler yazarak bilimsel düşünme biçiminin geliş-mesine katkıda bulunur.

Hukuk alanında da makaleler yazan Şemsettin Sami, Atinalı devlet adamı ve şair Solon’un yaptığı yenilikleri, uyguladığı kanunları ayrıntılarıyla anlatır. Solon’un gücünü İlahî güçten değil aklından ve halktan aldığını belirterek pozitivist yaklaşı-mını ortaya koyar.20 Bu görüşler Tanzimat dönemindeki hukuk alanındaki arayışlar düşünüldüğünde daha anlamlıdır.

16 Ş. Sami, “Medeniyet 1”, Hafta; nr: 9, 19 Zilkade 1298; “Medeniyet 2”, Hafta; nr: 10, 26 Zilkade 1298; “Medeniyet 3”, Hafta, nr: 11, 3 Zilhicce 1298.

17 Ş. Sami, “Yirmi Beş Senede Islah-ı Alem”, Hafta, nr: 3, 6 Şevval 1298. 18 Ş. Sami, “Hoca Tahsin”, Hafta, nr: 5, 20 Şevval 1298.

19 Ş. Sami, “Volter ile Rosso”, Hafta, nr: 18, 24 Muharrem 1299.

(9)

Şemsettin Sami, felsefeyle ilgili makalesinde ilk önce “felsefe” kelimesinin anla-mını ve tarihsel süreçte kazandığı anlamları ayrıntılandırır. Sonra felsefenin kurucusu kabul ettiği Tales’ten başlayarak yaşadığı döneme kadar bütün felsefî akımları anlatır. Okullarda felsefe derslerinin okutulmamasını eleştirir.21

Yayın hayatına gazetecilikle başlayan Şemsettin Sami, süreli yayınlarda kullanı-lacak dilin sade olmasını ister. Konuşma diliyle yazı dili arasındaki farkın anlamsızlığı üzerinde durur. Yazışma dilinin meramı anlatmaktan uzak oluşu üzerinde duran yazar, “Kitabet ve İnşa”22 adıyla makale yazar. Bu makalede resmi tabirlerin sadeleştirilmesini ve Arapça ve Farsça söyleyişten kurtarılmasını ister. Bunun için de Türkçenin kendine mahsus kurallarının oluşturulmasının gerekliliğini savunur.

Şemsettin Sami, bu dergide uzmanlık gerektiren konularda makaleler kaleme aldığı gibi genel okura hitap eden konularda da yazılar kaleme almıştır. Bir toplu-mun sadece üst tabakasının eğitilmesinin o toplumu kurtaramayacağını, toplutoplu-mun alt sınıflarının da eğitilmesi gerektiğini ifade ederek her sınıfın ihtiyacı olan bilginin sade bir şekilde okurlara sunulmasını ister. Bu amaçla “Okuyup Yazmak”, “ Ahlak-ı Umumiyye”, “Cemiyet-i Beşeriyye”, “Taksim-i Mesai ve İdare-i Kuvvet”, “Kesb ve Kâr”, “Semerat-ı İlim”, “Kitab-ı Ahlak”, “Tahsil-i Elsine”, “Tayin-i Vezaif”, “Usul-i Merasile” başlığı altında yazılar kaleme alır.

2. Fen Bilimleriyle İlgili Makaleler

Yazar, derginin ilk sayısındaki “Hikmet-i Tabiiyye ve Kimya”23 makalesinin girişinde diğer makalelerinde de kullanacağı yönteme dair bilgi vermektedir. Onun amacı ilim ve fenne dair konuları olabildiğince sadeleştirip halkın anlayacağı düzeyde okurlara sunmak ve halkın bu konulardaki yanlış bilgilerini düzeltmektir. Bunu şöyle açıklamaktadır:

Hikmet-i tabiiyye” ve “kimya”nın ne demek olduğunu bilir ve anlar bugünkü günde vatanı-mızda, hamdolsun, pek çok zevat bulunur. Ancak “hikmet” kelimesini işitince ürküp bunu zihn-i beşerin kuvvet ve isti’tadı fevkinde bir ilim mevhum ve “kimya”yı dahi “ecsam-ı sefile” yi “ecsam-ı âliye”ye mesela bakırı altına tebdile alet-i sihr kabilinden bir şey zann edenlerin dahi az olmadığı inkar edilemez. Biz ise başlıca bu ikinci kısmın istifadesini nazar-ı i’tinaya olduğumuzdan böyle bazı şeylere eliften başlar gibi başlamaklığımız teaccüb veya i’tiraz olunmamalıdır.24

21 Ş. Sami, “Felsefe”, Hafta, nr: 9, 19 Zilkade 1298. 22 Ş. Sami, “Kitabet- İnşa”, Hafta, nr: 2, 29 Ramazan 1298.

23 Ş. Sami, “Hikmet-i Tabiiyye ve Kimyanın Mahiyeti”, Hafta, nr: 1, 22 Ramazan 1298. 24 agm., s.1.

(10)

Yazar kimya ve hikmet-i tabiiyye( fizik) arasındaki ilişkileri anlattıktan sonra bu ilimlerin toplumların ilerlemesine katkılarını örneklerle anlatır. Aynı zamanda halkın yanlış inançlarını da sorgulayarak kimyanın bakırı altına çevirmediğini ama eğer bu ilimler gelişirse çiftçilerin tarlalarından ve hayvanlarından daha çok verim alacağını söyler. Bu makaledeki fikirlerinden anlıyoruz ki Şemsettin Sami, bilimsel düşüncenin toplumun her kesiminde yayılmasını istemektedir. Bu makalesinde kimya ve hikmet-i tabiiyyenin ne olup ne olmadığını anlatarak bundan sonraki sayılarda bu ilimlerin ayrıntılarını ortaya koymuş ve “Havanın Mahiyeti ve Terkibi”, “Hararet”, “Elektrik” gibi başlıklar altında bilgiler sunmuştur.

Pozitif bilimlerle ilgili makaleleri fizik, kimya ve coğrafya olmak üzere üç alt başlıkta toplayabiliriz. Şemsettin Sami, bu makalelerinin hepsinde nesnel bilgiler vermekte, halkın inandığı bazı yanlış bilgileri düzeltmektedir. “Havanın Mahiyeti ve Terkibi”25 adlı makalede havanın temelde üç gazdan oluştuğunu, bu gazların özelliklerini ve havanın insan yaşamındaki yerini ayrıntılı olarak anlatır. Havanın insan yaşamına en önemli katkısının nefes alıp verme olduğunu ifade ederek “Teneffüs” adında bir yazıyla konuya devam eder. Havanın insan vücudundaki işlevlerini, odunların yan-masıyla oksijenin insan vücudunda yanması arasında ilişki kurarak havanın canlılar için önemini kimya terimleriyle anlatır.

“Ecsamın Terkib ve Enva’ı”26 adlı makalesinde kimya ve fiziğin konularını belirler. Fiziğin maddenin dış yapısıyla, kimyanın ise maddenin içyapısıyla ilgilendiğini ifade eder. Kimya hakkında ayrıntılı bilgiler verilen “Terkibat-ı Kimyeviye”27 makalesinde ise kimyasal bileşiklerden bahseder ve o güne kadar tespit edilen elementleri tasnif eder. Bu yazının devamı niteliğindeki “Istılahat-ı Kimyeviyye”28 adlı makalede kimya terimlerini ve elementlerin işaretlerinden söz eder. “Hararet”29 adlı makalede sıcaklık konusunda bilim adamları tarafından yapılan tanımları sıralar ve hararetin fizik ve kimya ile ilgili yönlerini ortaya koyarak onun “ecsam-ı i’tibarî” den olduğunu bu yüzden hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olamadığımızı ifade eder. Yazara göre hararetin menbaı üçtür: Güneş, eletrik ve ateş. “Hararet” makalesinin ardından bu konuyla ilgili olarak “Ziya-Elvan”30 yazısını kaleme alır . Bu makalede ışık ve renkler konusunda da ayrıntılı bilgiler verir.

Yazar, Osmanlı toplumunun bilimsel yönden gelişmesini ve bilimin yaygınlaş-masını istediği için akademik kitaplarda anlatılabilecek konuları genel okurun da anlayacağı biçimde okurlara sunmuştur. Osmanlı Matbuatında elektrikten bahseden 25 Ş. Sami, “Havanın Mahiyeti ve Terkibi”, Hafta, nr: 2, 29 Ramazan 1298.

26 Ş. Sami, “Ecsamın Terkib ve Enva’ı”, Hafta, nr: 16, 8 Muharrem 1299. 27 Ş. Sami, “Terkibat-ı Kimyeviyye”, Hafta, nr: 17, 10 Muharrem 1299. 28 Ş. Sami, “Istılahat-ı Kimyeviyye”, Hafta, nr: 18, 24 Muharrem 1299. 29 Ş. Sami, “Hararet”, Hafta, nr: 8, 12 Zilkade 1298.

(11)

ilk makalelerden birini Şemsettin Sami yazmıştır. Elektriğin “cezb ve def’”, “ziya”, “hararet” olmak üzere üç özelliği olduğunu bildirerek “ovmak”, “sıkmak” ve “ısıtmak” la elektriğin ortaya çıkabileceğini anlatır. Elektriğin üretilmesi, muhafaza edilmesi ve taşınması konularına da değinen yazar, elektrikle çalışan aletlerden söz eder. Elektrikle bağlantılı olarak “Mıknatıs” adlı bir makale de yazar.31

Şemsettin Sami’nin bu dergideki makalelerinden büyük bir kısmı da coğrafya ile ilgilidir. Yazarın bu konudaki ilk makalesi “ Teşhis-i Arazi 1”32 dir. Bu yazıda yaşa-dığımız arz hakkında niçin bilgi sahibi olmamız gerektiğini anlatarak işe başlar. Bu alanda çalışma yapan coğrafya ve ilmül-arz ilminden ve bu ilimlerin ilgi sahalarından söz eder. Toprak türlerini ve toprakta bulunan elementleri ayrıntılı olarak anlatan yazar, toprak verimliliği üzerinde de durur. Bu makaleden sonra toprağın nasıl ıslah edileceğini anlattığı “Islah-ı Arazi 1”33 adıyla üç makale kaleme alır ve bu makalelerde toprağın ıslahının yollarını ayrıntılarıyla anlatır.

Güney ve kuzey kutbu üzerine “Küre-i arzın Kutubları”34 başlıklı makalelerinde bu bölgelerin iklim özelliklerini ve yeryüzü şekillerini ayrıntılarıyla ele alır. Bu yazının devamı olarak “Kutub-u Şimâlinin Ahvâl-i Tabiiyyesi”35 adlı makaleyi yazar. Rüzgar, yağmur, kar gibi coğrafi olayları bilimsel bir bakış açısıyla anlattığı yazısının dışında36, takvim üzerine iki makale daha kaleme alarak bu konuyla ilgili yazılarını bitirir.37 Bu yazılarda da insanlığın zaman algısı üzerinde durur ve milletlerin kullandığı takvim-lerin özelliktakvim-lerini anlatır.

Hafta dergisi Tanzimat döneminde çıkan Hazîne-i Fünûn, Mecmua-i Fünûn, Ma’lumat, Hazine-i Evrak, Maarif, Haver, Güneş gibi dergilerin içeriğiyle benzerlik

göstermektedir. Şemsettin Sami, birden çok Batı dilini bildiği için Batı’da yayımlanan bilimsel yazıları Türk okuruna aktarmış, birbirinden çok farklı konularda yazılar kaleme almıştır. Yazılarda bilimsel niteliğin ağır basması yönüyle Beşir Fuad ve Münif Paşa’nın etkisi görülürken dil ve üslup yönünden Ahmet Mithat’ın etkisi görülmektedir. Dergi basım tekniği, içeriği ve üslubu açısından da devrin en nitelikli yayınlarından biridir.

31 Ş. Sami, “Mıknatıs”, Hafta, nr: 15, 1 Muharrem 1299. 32 Ş. Sami, “Teşhis-i Arazi”, Hafta, nr: 4, 13 Şevval 1298. 33 Ş. Sami, “Islah-ı Arazi 1”, Hafta, nr: 11, 3 Zilhicce 1298. 34 Ş. Sami, “Küre-i arzın Kutubları”, Hafta, nr: 14, 24 Zilhicce 1298.

35 Ş. Sami, “Kutub-u Şimâlinin Ahvâl-i Tabiiyyesi” Hafta, nr: 16, 8 Muharrem 1299. 36 Ş. Sami, “Bulut, Yağmur, Kar, Dolu, Çiğ, Kırağı”, Hafta, nr: 20, 20 Safer 1299. 37 Ş. Sami, “Takvim”, Hafta, nr: 18, 24 Muharrem 1299.

(12)

KAYNAKLAR

Akün, Ö. Faruk, “Hayatı, Hizmetleri ve Eserleri ile Şemseddin Sami” Temel Türkçe Sözlük 1, İstanbul, 1991.

Akyüz, Kenan, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İstanbul: İnkılâp Yayınları, 1990. Bilgin, A. Azmi, Şemseddin Sami’nin Edebiyatla İlgili Eseleri ve Görüşleri, Selçuk Üniversitesi

Türkiyat Araştırmaları Dergisi, nr: 22 Güz, Konya, 2007.

Gür, Âlim, Ebuzziya Tevfik Hayatı; Dil, Edebiyat, Basın, Yayın ve Matbaacılığa Katkıları, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1998.

Sami, Ş., “Hikmet-i Tabiiyye ve Kimyanın Mahiyeti”, Hafta, nr: 1, 22 Ramazan 1298. , “Lisanların Ensab ve Taksimatı 1-6”, Hafta, nr. 1-8, 22 Ramazan - 12 Zilkade 1298. , “İfade-i Meram”, Hafta, 22 Ramazan 1298.

, “Kitabet-İnşa”, Hafta, nr: 2, 29 Ramazan 1298. , “Kitabet-İnşa”, Hafta, nr: 2, 29 Ramazan 1298.

, “Şiirin Mahiyeti ve Hakikati”, Hafta, nr: 2, 29 Ramazan 1298. , “Havanın Mahiyeti ve Terkibi”, Hafta, nr: 2, 29 Ramazan 1298. , “Yirmi Beş Senede Islah-ı Âlem”, Hafta, nr: 3, 6 Şevval 1298. , “Teşhis-i Arazi”, Hafta, nr: 4, 13 Şevval 1298.

, “Şarkta Şiir ve Şuara”, Hafta, nr: 4, 13 Şevval 1298. , “Hoca Tahsin”, Hafta, nr: 5, 20 Şevval 1298. , “Şarkta Şiir ve Şuara 3”, Hafta, nr: 7, 5 Zilkade 1298. , “Hararet”, Hafta, nr: 8, 12 Zilkade 1298.

, “Ziya- Elvan”, Hafta, nr: 9, 19 Zilkade 1298.

, “Medeniyet 1”, Hafta, nr: 9, 19 Zilkade 1298, “Medeniyet 2”, Hafta, nr: 10, 26 Zilkade 1298, “Medeniyet 3”, Hafta, nr: 11, 3 Zilhicce 1298.

, “Felsefe”, Hafta, nr: 9, 19 Zilkade 1298.

, “Solon’un Kanunu”, Hafta, nr: 10, 26 Zilkade 1298; “Solon”, Hafta, nr: 12, 10 Zilhicce 1298.

, “Islah-ı Arazi 1”, Hafta, nr: 11, 3 Zilhicce 1298. , “Küre-i arzın Kutubları”, Hafta, nr: 14, 24 Zilhicce 1298 , “Mıknatıs”, Hafta, nr: 15, 1 Muharrem 1299.

, “Kutub-u Şimâlinin Ahvâl-i Tabiiyyesi”, Hafta, nr: 16, 8 Muharrem 1299. , “Ecsamın Terkib ve Enva’ı”, Hafta, nr: 16, 8 Muharrem 1299.

, “Terkibat-ı Kimyeviyye”, Hafta, nr: 17, 10 Muharrem 1299. , “Volter ile Rosso”, Hafta, nr: 18, 24 Muharrem 1299. , “Istılahat-ı Kimyeviyye” Hafta, nr: 18, 24 Muharrem 1299. , “Takvim”, Hafta, nr: 18, 24 Muharrem 1299

, “Bulut, Yağmur, Kar, Dolu, Çiğ, Kırağı”, Hafta, nr: 20, 20 Safer 1299.

Tanpınar, Ahmet Hamdi, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul: Çağlayan Yayınları, 1988. Tarhan, Abdülhak Hamit, “Mersiye”, Hafta, nr: 10, 26 Zilkade 1298.

Topaloğlu, Yüksel, Şemsettin Sami’nin Süreli Yayınlarda Çıkmış Dil ve Edebiyat Yazıları, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2012.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bugün ailemle birlikte pikniğe gitmiştik. Ağaçların açmış oldukları çiçekler çok güzel bir görüntü oluşturmuştu. Hemen annem ve babamla birlikte boş bir

• Uygulama alanı olarak ilaç, gıda, boya, ham metal ve kaplama gibi üretime dayalı sanayide, Tıp, eczacılık, kimya ve biyolojinin tüm alt alanlarında araştırma ve

WMO tarafından 22 Eylül 2020 günü yayımlanan basın bültenine göre; Grönland Buz Levha Projesi sırasında Grönland Zirvesi çevresindeki meteorolojik koşulları

Maddenin yapısı , atomlar moleküller, elementler, bileşikler, tepkime ,sentez kavramları2. Mol kavramı, Stokiyometri,

Bu nedenle daha önce hiç almadığınız bir genel kültür seçmeli dersini seçmeniz gerekmektedir. Önemli Not 2: Genel Kültür seçmeli derslerden GKS013-Sanat ve Estetik

Yatılı ilköğretim bölge okullarında görev yapan ve anket uygulamasına katılan 653 fen ve teknoloji dersi öğretmeninden 203’ü (%31,09) laboratuvarlarının alan olarak

Yapacağımız kalıp taşıyacağı yükünü tam bir emniyet ile taşıyabilecek şeklide teşkil edil- melidir.. Bunun için kaliD tağyiri şekil etmiye- cek surette

Bu sınava DİL puanı ile öğrenci alan bölümleri tercih etmeyi düşünen adaylar katılır. Sınav Tarihi : 16