• Sonuç bulunamadı

Posa (Fiber), Beslenmedeki Yeri ve Hastalıklarla İlişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Posa (Fiber), Beslenmedeki Yeri ve Hastalıklarla İlişkisi"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Posa (Fiber), Beslenmedeki Yeri ve

Hastalıklarla İlişkisi

G ülgun K A S A P * / Sema ATTİLA * * / Prof. Dr. Orhan K O K S A L***

GİRİŞ

Son yılla rd a posa (fiber) insan beslenmesinde önemli bir yer tu tm a y a ve ilg ile ri çekm eye başlamıştır. Epidemiyolojik araştırmalar ö z e llik le g e lişm iş batı toplum larında «Medeniyet Hastalığı» olarak ta n ım la n a n kolon hastalıkları (konstipasyon, divertiküler hastalık­

lar, irrita b il kolon sendromu, apandisitis, hemoroid, ülseratif kolit, kalın b a rsa k kanse rleri), safra taşları, koroner arter hastalıkları ile d iye tin posa içe riğ i arasında paralellik olduğunu göstermektedir. Fazla posalı d iye tle beslenen A frika toplumlarında bu grup hasta­ lık la r ta n ın m ıy o r denecek kadar az görülmektedir.

Bu yazıda, insan sağlığı ve beslenmede son yıllarda artan önemi gözö n ü n d e b u lu n d u ru la ra k diyet posasının ne olduğu, vücutta kul­ lanım ı, h a s ta lık la rla ve diğer öğelerle etkileşimi konusunda yapılan a ra ş tırm a la ra ye r verilm iştir.

TA N IM I VE TARİHÇESİ

Y iy e ce kle rin sulu asit, ve sulu alkali çözeltilerde ısıtıldığında erim eyen b ö lü m le rin e posa denir (1,2,3). Posanın sindirim aygıtın­ da d e ğ iş ik liğ e uğram adığı ve böylece sindirilmeyen öğelerden oluş­ tu ğ u d ü şü n ü lm e kte d ir. Southgate (2) diyet posasını bitki dokularının in sa n d a ki s in d irim enzim leri tarafından hidrolize edilmeyen kısım­ la rıd ır şe klin d e tanım lam aktadır. Bu, günümüzde halen geçerli sayı­ lan ta nım dır.

( * ) H a c e tte p e Ü n iversites i Beslenme ve Diyet Bölümü Asistanı.

( * * ) H a c e tte p e Ü n iversites i Beslenme ve Gıda Bilimleri Enstitüsü Araştırmacı D iy e tis y e n

(2)

6 2 POSA [Fİ(İER), BESLENMEDEKİ YERİ ve HASTALIKLARLA İLİŞKİSİ

Posanın insan yiyeceklerinde ne oranda bulunduğu hakkında kesin ve rile r henüz elde edilm em iştir (1). 1974 ABD Ulusal Beslen­ me A raştırm a Konseyi, diyet posasına olan ih tiyaçla ilgili denem e­ lerin ve fizyo lo jik önemiyle ilgili yeterli incelem elerin henüz ya p ıl­ madığını belirtm ektedir (4).

Posa ile ilgili temel çalışm alar 1806-1809 yılları arasında Einhof tara fından yapılm ıştır (1). Son yıllarda ise hastalıklarla ilişkisi konu­ larıyla ilgili olarak çalışm alar hızlanmış ve konunun incelenm esinde önce posanın bileşiminin ne olduğu, lignin, selüloz, hem iselülozun tanımının yapılması, vücutta kullanılması konularında açıklam alar yapıldıktan sonra hastalıklarla ilişkisi konusunda çalışm alar ya p ıl­ masının gerekliliği üzerinde durulm uştur.

Posa kelimesi genellikle yanlış anlaşılm akta ve kullan ılm aktadır (2,4). Posayı oluşturan öğelerin çeşitli olması aşağıdaki tanım ların yapılmasına neden olm uştur.

Ham-saf posa (Crude fiber): Selüloz, hem iselüioz ve lignin içe r­

mektedir.

Diyet posası (Dietary fiber): G astro intestinal enzim lerle « in d i­

rilemeyen fakat, kom pleks lip itle r ve benzeri kim yasal b ileşiklerle b ir­ likte hücre duvarında yer alan, doğal yüksek posa kaynaklı d iy e t­ lerin bileşimi olarak tanım lanm aktadır.

Posayı oluşturan selüloz, hemiselüioz, lignin pektin gibi öğelerin kimyasal yapıları ve vücuttaki görevleri yapılan çalışm alarla açıklığa kavuşmuştur.

Selüloz: B itkilere desteklik görevi yapar. L ifle r esas itib a riyle selülozdan yapılm ışlardır. Selüloz glikoz m oleküllerinin polim erizasyo- nu ile olm uştur. Nişastanın aksine selüloz suda dağılmaz. Selüloz 3000 yada daha fazla glikoz m olekülünün bir araya gelm esiyle o lu ş ­ muş uzun bir zincirden ibarettir. Konsantre asit ve alkali ile m uam e­ le edildiği zaman glikoza hidrolize edilebilir. S indirim sistem inde de­ ğişikliğe uğramaz. Bu bakımdan selüloz yiyeceklerin sindirilm eyen kısımlarıdır. Batı toplum larının diyetleri yenilen sebze, meyva ve tahıl m iktarına bağlı olarak günde 1-9 gram kadar selüloz içe rm e k­ te d ir (3,5,7).

Hem iselüioz : Glikoz galaktoz, Xylose ve üronik asitten m eyda­ na gelm iştir. Bugün hem iselülozun zamk ve sakız şeklinde b ir ka r­ bon hid rat tü rü olduğu ileri sürülm ektedir. Daha önceleri selüloz m e­ tabolizm asının ara ürünü olan bir molekül olarak kabul edilm ekteydi. Selüloz gibi hem iselüioz da in sanlar için faydalanılam ayan ka rb o n ­ h id ra tla rd a n d ır (3,5,7).

(3)

BESLENME VE DİYET DERGİSİ 63

Lignin : S e lülozla b irlik te bitkilerde odunsu kısmın temel par­ çasını o lu ş tu ru r. Fenil propan ünitelerinin birleşmesiyle meydana g e lm iş tir, k a rb o n h id ra t değildir. Barsakta zayıf katyon değiştirici re­ çin e ö d e v in i g ö rü r (7).

Pektin (Pektik asit): Pektik öğelerin suda eriyen kısımlarına p e ktin d e n ir. P o lig a la k to u ro n ik asitlerin metoksilasyonundan meyda­ na g e lm iş o lu p p ro te in le rle birleşm iş halde bitki hücre zarı duvarın­ da y e r a lır. Ö nem li ö lçüde diyet posası kapsadığından selüloz kadar ö n e m lid ir. K e lle y Tsai % 5 oranında pektinle beslenen farelerde-diyet k o le s te ro l e m iiim i ve serum , karaciğer kolesterol düzeyinin düştüğü­ nü a ç ık la m ış tır. Ham m eyvalarda protopektin olarak bulunur.

S akız ve zamklar: Pektin ve kısmen metoksile edilmiş poliga- , la k to u ro n ik a s it kapsar. Ç eşitli sakızlar kimyasal benzerlik göste­ rir ve p lazm a k o le ste ro l düzeyini düşürürler. Hidrolizleriyle çoğun­ lu k la g a la k to z , a ra b in o z ve Xylose oluşur. Daha çok sanayide kul­ la n ılırla r.

G uar : A ra b in o z ve galaktouronik asit bileşiminde bir polisak-

k a rittir. S e rum ko le ste ro l düzeyini düşürücü etkiye sahip olduğu g ö rü lm ü ş tü r.

PO SA NIN V Ü C U TTA KULLANIMI

Son y ılla rd a yapılan araştırm a lar posalı öğelerin gerçekte bir m ik ta r e n e rji sa ğ la d ıkla rın ı gösterm ektedir (1,3,6). Posalı yiyecekle­ rin d iy e tte a rttırılm a s ın ın çiğnem e ve tükürük salımmını arttırdığı ve to p la m besin alınım ını azalttığı ileri sürülm üştür (1,3). Daha önce- y a p ıla n ç a lış m a la r m ide boşalması ve mide asiditesine hemiselülo- zun e tk is in in az olduğu nu gösterm iştir. Mide salgısının uyarılmasın­ da sebze ve ıneyvalar, etlerin ancak % 60’ı kadar etkin olmakta­ dır. Buna g ö re posalı yiyeceklerin midedeki sindirim ve midenin bo şa lm a hızını b ir m ik ta r azalttığı söylenmektedir.

, Y a p ıla n b ir a ra ştırm a da gastro intestinal problemi, yiyecek al- le rjis i, y u tm a ve çiğnem e zorluğu olmayan sağlıklı 6 kadın denek­ te y ü k s e k ve d ü şü k posalı diyetlerin etkisi incelenmiştir. Araştırma sü re s in c e dışkının ağırlığı, defekasyon sıklığı, yiyeceklerin barsak- tan g e ç iş za m a n la rı ve dışkıda besin öğelerinin artık oranları sap­ ta n m ış tır. D eneklere verilen her iki diyetin de karbonhidrat, protein, yağ o ra n la n b irb irin e ço k yakın olmasına karşın düşük posalı d i­ y e t 0.8 g ra m posa, yüksek posalı diyet ise 8.9 gram posa içermekte­ d ir. D ü şü k posalı d iy e t alan deneklerde dışkılama 33 saatte bir o l­ m asına karşın yü kse k posalı diyet olan deneklere 19 saatte bir

(4)

ol-6 4 POSA (FİBER), BESLENMEDEKİ YERİ ve HASTALIKLARLA İLİŞKİSİ

m uştur. Yiyeceklerin barscıktan geçiş zamanı düşük posalı diyette 48 saat iken, yüksek posalı diyette 12 saat olarak bulunm uştur. Gene düşük posalı diyet aian grupta defekasyon sıklığı yüksek posalı diyet alan deneklerden daha az bulunmuş ve dışkının barsaktan geçişi da ­ ha zor, rengi daha koyu ve sert, olduğu gözlenm iştir. Düşük posalı d i­ yette .sırasıyla fekal protein atılımının günde ortalam a 6.2 gr. karbon­ hidrat atımının 3.9 gr. yağ atımının 2.5 gr. posa atımının 0.5 gr; yük­ sek posalı diyetlerde ise bu oranların prstein atımı için 12.6 gram, karbonhidrat atımı için9.8 gram, yağ atımı için 6.1 gram ve posa atımı için 3.7 gram gibi değişik değerlere ulaştığı, yüksek posalı diyetlerde fekal atımın bu derece farklı olmasının gerek yiyecek b i­ leşiminin, gerekse emiiime uyumun yüksek posalı diyet alanlarda sağlanamaması sonucu olduğu belirtilm iş ve yüksek posalı diyet olan denekler, düşük posalı diyet alan deneklerle aynı kapsamda diyet almalarına karşın daha fazla yiyecek yediklerini h issettiklerini söy­ lemişlerdir. Diyetteki posa oranının değiştirilm esinin barsak em ilim oranında önemli değişiklik yaptığı saptanm ıştır (8).

Posanın görevi genellikle kalın barsaklarla ilgilidir. Değişmemiş olarak ince barsaklardan kalın barsaklara geçen posa, bakteriler tarafından kullanılmaya başlar (3). Barsak florası diyetin özelliğine ve bireylere göre değişiklik gösterir. Örneğin diyetle alınan selüloz ince barsak sindirim enzimlerinden etkilenmez, ancak barsak m ik­ roorganizmaları sellülozu parçalar (7).

Hemiselülozun da ince barsak enzimleri tarafından hidrolize edilmediği ama ince ve kalın barsaktaki bakteriler tarafından bile­ şiklerine ayrıldığı, bunların da te kra r em ilerek vücuda az m iktarda enerji sağladığı bulunmuştur. Daha önceki çalışm alarda deniz yo­ sunu ve likenlerden elde edilen hemiselülozun dünyanın çeşitli kesim ­ lerinde yenmekte olduğunu, bunun vücutta değişik oranlarda kullan ıl­ dığı ve yendiği zaman enerji değerinin % 10 dan % 100 e k a d a r de­ ğiştiği de açıklanm ıştır (7). Hemiselülozun bakteriler tarafından yı­ kımıyla yağ asidi, asetik, propiyonik ve bütirik asit oluşm aktadır. Ase­ tik asit ve bütirik asit yağ metabolizmasına katılır. Propiyonik a sit ise glikozun takibe ttiği yolu izlemektedir.

Lignin ise barsakta sofra tuzlarıyla birleşerek suda erim eyer kom pleksler yaparak emilememekte ve safra tuzlarının atımını a rt­ tırarak serum kolesterol düzeyini azaltabilm ektedir (7). Posa içinde lignin m iktarı yüksekse bakteriler tarafından parçalanm a oranı da ­ ha azdır ve aynı şekilde lignin-selüloz bileşiği de parçalanam am ak- tadır.

(5)

BESLENM E VE DİYET DERGİSİ 65

POSANIN KAYNAKLAR!

Posa yönünden yiyecekler ayrıcalık göstermektedir. Henüz tek te k y iye ce kle rin selüloz, hemiselüloz, lignin, pektin değerlerini vere­ cek ta b lo la r düzenlenm em iştir. Ancak yüksek posalı ürünlerden bazılarının ya kla şık diyet posa m iktarları saptanmıştır (3,6,7). Fakat y iye ce kle rd e ki ta yin i için kullanılan yöntemler yetersiz olduğundan g e rçe k posa değ erleri doğru olarak saptanamamaktadır (2,3).

Posası en fazla olan yiyecekler sırasıyla kurubaklagiller (% 4-5), ta h ılla r (% 2-2,5), taze sebzeler (% 1-2), taze meyvalar (% 0.5-1) o la ra k s ıra la n a b ilir (3). Kurutulmuş yiyeceklerde suyun uçurulması nedeniyle hacm in azaldığı ve taze yiyeceklere oranla daha fazla ye­ n ile re k d iy e t posa oranının arttığı bilinmektedir. Tablo 1,2 ve 3 de bazı b e sin le rin posa değerleriyle, posanın bileşimi görülmektedir.

Tablo : 1 — Y ü ksek Posalı Ürünlerden Birkaçının Posalarının Bileşimi (2)

K u ru tu lm uş y iy e c e k Selüloz % Lignin % Hemiselüloz

Tahıl kepeğ i 8 4 35

M ıs ır koçan, c e v iz veya badem kabuğu 40 5 38

Yonca (kö k v e yaprak) 31 9 15

Üzüm ve ya ş e k e r kam ışı posası 40 16 20

Havuç posası 94 1 5

Ş ek eri a lın m ış pancar pulpu 62 5 32

Tablo : 2 — Buğday Kepeği ile Bazı Büsküvilerin 100 Gramlarının Değerleri Enerji Posa Protein Demir Thiamin Riboflavin Niacin

Kal. gr. gr. (mg.) (m g.) (mg.) (mg.)

Kepek 213 48.0 16.0 14.9 0.72 0.35 21.0

Büsküvi 462 5.4 0.4 0.02 0.07 0.03

K epekli büsküvi 400 7.7 3.2 0.16 0.13 4.22 (% 20 ke p e k e k len m iş)

(6)

66 POSA (FİBER), BESLENMEDEKİ YERİ ve HASTALIKLARLA İLİŞKİSİ

Tablo : 3 — Bazı Sebze ve M eyvalar ile Buğday Ü rünlerinin D iy e t Posası Bileşim i

Total D iyet Posası g /1 0 0 g.

YİYECEK Taze Kurutulmuş

Diyet Posanın Bileşim i Polisakkarit

(selüloz hariç) Selüloz

% %

S elüloz D ışındaki Bölüm lerin Bileşim i

Lignin Hexoz Pentoz %

Uronik asit Lahana (pişm iş) 2.83 32.6 37 63 Az 16 55 28 Havuç (pişm iş) 3.70 28.6 60 40 A z 20 35 45

Bezelye (çiğ) 7.75 47.6 69 27 2 48 22 30

Domates (çiğ) 1.40 21.9 47 32 21 14 42 44

Elma (etli kısmı) 1.42 9.16 66 33 11 20 35 40

Muz 1.75 5.97 64 21 15 54 19 27

A rm ut (etli kısmı) 2.44 14.7 54 28 19 20 46 35 Erik (etli kıs. ka.) 1.52 9.56 65 15 19 28 46 25

Ç ilek (çiğ) 2.12 19.1 46 16 38 22 33 45

Beyaz un % 72 3.45 80 19 1 80 11 9

Esmer un % 90-95 8.70 72 18 10 44 45 11

Tam buğday unu 11.0 72 20 8 39 48 13

Kepek 48.0 74 18 7 19 69 12

Kepek eklenen bisküvilerde, norm al şekerli b isküvilere kıyasla B grubu vitam inlerde (Thiamin, R iboflavin, Niacin) artış, buna k a r­ şılık enerjisinde düşüş görülm ektedir.

POSANIN VÜCUTTAKİ ETKİLERİ VE DİĞER ÖĞELERLE ETKİLEŞİMİ

Diyetteki posa içeriği ile bazı hastalıkların oluşum sıklığı a ra ­ sında ilişkile r olduğu öteden beri bilinm e kted ir. H a stalıklarla posanın ilişkisi konusunda yapılan çalışm ala r posanın vü cu tta bazı besin öğeleri, ilaçlar, kim yasal boyalar ve katkı öğeleriyle olan e tkileşim i sonucunda bu görevi başardığını açıklam aktadır.

DİYET POSASI VE KAN LİPİDLERİ

Son 'birkaç yıl içinde ileri sürülen hipotezlerde, diye t posasının plazma lipidlerine olan etkisi üzerinde de ça lışm a la r ya p ılm ıştır (12). Ç eşitli posalar özellikle tahıl posaları fazla m ik ta rla rd a alındığı za­ man, uzun süreli deneylerde plazma lip id le rin i düşürdüğü rapor edilm iştir.

Diyet posasının serum kolesterol düzeyini e tkile d iğ i, yüksek yağlı, az posalı diyetlerin deney hayvanlarında yüksek serum lipid ve serum kolesterol düzeyine yol açtığı ve daha fazla a th e ro je n ik etkiye sahip olduğuna işa re t edilm ektedir (9,10,13). Yapılan ç a lış ­ m a la r sonucunda posanın serum kolesterol düzeyini azaltıcı e tk is i­

(7)

BESLENM E VE D İY E T DERGİSİ 67

nin d iy e t posa içe riğ i yanında diyetin yağ ve kolesterol miktarı ile de iliş k ili old u ğ u orta ya konmuştur.

Posanın serum kolesterol düzeyini düşürücü etkisi, onun bar- sa kta s a fra tu zla rın ı bağlayarak geri emilimine engel olduğu, böylece k a ra c iğ e rd e s a fra asidi sentezini arttırarak kolesterol katabolizma- sını a rttırd ığ ı şe klin d e açıklanm aktadır (9). Ayrıca diyet posası safra a s itle rin i kısa zam anda barsağa geçirerek safra asitlerinin geri emilimi için g e re k li olan zam anı kısaltmada rol oynamaktadır.

F arklı ka yn a kla rd a n sağlanan posaların safra tuzlarını bağlama ka p a s ite s in in fa rk lı olduğu, bu farklılığın posanın kimyasal ve fiziksel ya pıla rının fa rk lılığ ıy la açıklanabileceği savunulmuştur (9,18).

G e n e llik le pektin, selüloz ve pancar posasının serum trigliserit d üze yini d e ğ iş tirm e d iğ i, ancak 100 gr. gibi yüksek oranda selülozun d iy e te e kle n m e sin in to ta l lipit ve fo sfo lip it düzeyini etkileyebileceği so n u cu n a v a rılm ış tır (21).

PO SA NIN ANTİTOKSİK ETKİSİ

W o dley ve K ra m p itz’in yaptığı araştırmalar sonucu % 5-10 ora­ nında s a fla ş tırılm ış glikoa skorb ik asitle beslenen farelerde büyüme g e riliğ i, d iyare , d e ria ltı kanamaları, halsizlik, tüy dökülmesi ile ka- ra k te riz e edile n b irtakım bozuklukların oluştuğu ve bunların farelerin d iy e tin e posa eklenm esiyle giderilebileceği saptanmıştır (15). Bu, insan sağiığı için önem li bir bulgudur. Sonuç olarak, bazı posaların to k s ik e tk iy i ö n le yici özelliğinin suyu alındıktan sonra pulp denilen katı kısım da kaldığı biliniyorsa da bu maddenin ne olduğu henüz kesin o la ra k açıklanam am ıştır.

POSANIN KOLONİK FONKSİYONLARLA İLİŞKİSİ

Posanın kolon fonksiyonlarını önemli ölçüde etkilediği bilindi­ ği için, bu konuda ç e şitli araştırm alar yapılmıştır. VValker, Burkitt ve P a inter (16) d iy e t posa oranının kolon fonksiyonlarını etkilediğini a ç ık la m ış la r ve yüksek posalı diyetlerde artıkların barsaktan geçiş zam anının 25-40 sa a t ve dışkı ağırlığının günde 300 gr olmasına karşın d ü şü k posalı diyetlerde artıkların barsaktan geçiş zamanı­ nın 70 saat, g ü n lü k dışkı m iktarının ise 100-150 gr olduğunu sap­ ta m ışla rd ır. K arışık diyet alan toplumlarda ise bu oranlar ikisi ara­ sında b u lu n m u ştu r. Ham posanın (crude fiber) su tutma oranının fa zla lığ ı nedeniyle dışkının daha yumuşak olduğu ve barsakta geçiş zam anını a rttırd ığ ı bulunm uştur.

(8)

68 POSA (FİBER), BESLENMEDEKİ YERİ ve HASTALIKLARLA İLİŞKİSİ POSANIN BAZI MİNERALLERLE İLİŞKİSİ

Posanın yakın zam anlarda, d iyetteki kalsiyum , dem ir ve çin ko üzerine de e tkili olabileceği rapor e d ilm iştir. Bu nedenle tam buğday unundan ekm ek ve buğday ekm eği eklenm iş d iye tle rin serum de­ m iri üzerine e tkile ri m etabolik olarak ko n tro llü b ir d iy e tle in c e le n ­ m iş tir (23). Deneklerin kan örnekleri alına ra k serum d e m ir dü ze y­ leri saptanm ıştır. Serum dem irinin yüksek posalı d iy e tle beslenen deney grubu deneklerde deney sonucunda düşüş g ö s te rd iğ i ko n tro l grubunda ise değişm e olmadığı bulunm uştur. A ra ştırm a sonu cunda ise kepek veya saflaştırılm ış unlardan yapılan e km ekle rin serum çinko, kalsiyum , dem ir iyonları düzeylerini düşürdüğü ve e m ilim le ri- ni e tkilediği, bunu kısmen ince barsaklarda suda erim eyen, fytatLar- dan oluşan fy tik asidin ya da selüloz gibi posanın bağlayıcı d iğer öğelerinin etkisi ile yapabileceği açıklanm ıştır.

POSANIN HASTALIKLARLA İLİŞKİSİ

Diyetin posa kapsamı ile bazı hastalıkların oluşum sıklığı a ra ­ sında bazı ilişkile r olduğu ileri sü rü lm ü ştü r (3). Ö zellikle Batı top- lumlarında gelişm iş ve gelişm ekte olan ülkelerde d iye tin s a fla ş tı­ rılmasına bağlı o la ra k hastalık oranlarının arttığı, s a fla ş tırılm a m ış yüksek posa içeren d iyetle beslenen A frika to p lu m larınd a ise bazı hastalıkların oranının daha az olduğu, hatta kolon d iv e rtik ü l h a s ta lık ­ larına hiç rastlanm adığı saptanm ıştır (19). Ayrıca batılı ü lkele rde dive rtikü l hastalıkları oranının 1930-1940 yılları arasında % 5-10 c i­ varında iken son 30-40 yılda % 40 a rtış g ö ste rd iğ i sa p ta n m ıştır.

Düşük posalı d iye tle rin neden olduğu h a sta lıkla r ta b lo 4 de g ö s te ­ rilen şekilde sıra la n a b ilm e kte d ir (7).

T a b lo : 4 — Düşük Posalı D iye tle rin Neden O lduğu H a s ta lık la r.

Kolon h astalıkları G astroin testin al Kalp h astalıkları D iğ er h a s ta lık la r

a n o rm allikler _____ _____

Safra taşı Vena trom bozu Ş işm an lık Hiatus herni Iskem ik kalp D iş h asta lık la rı Barsak irrita b le hastalığı D iab at

sendromu Konstipasyon Hem oroid D ivertikü l has­ ta lık la rı A p p en disitis Kolonik polip Kolon kanserleri

Kolon hastalıklarından olan konstipasyon (kabızlık), ekon om ik düzeyi yüksek olan ülkelerde önem li bir sorundur. (16,20). Esas ne ­ de n le rin in d iyetteki posa yetersizliğinden olduğu sa n ılm a kta d ır ve

(9)

BESLENME VE DİYET DERGlSl 69

fe ç e s in ko lo n d a norm alden daha fazla süre kalması diye kısaca ta r if e d ile b ilir. B irço k kimse sağlıklı ve rahat yaşam sağlamak için b a rs a k la rm in norm al çalışmasına gerek duym aktadır Hergün bir d e fa d ışkılam a rahatlatm aktadır. Buna karşın kişiler dışkılama sü­ re le rin in g e n e llik le 2-3 günde bir, hatta' daha fazla aralarla olduğu­ nu sö y le m e k te d irle r.

K o n stip a syo n durum larında diyete sebze, meyva, baklagiller ve ta h ıl g ib i posa oranı yüksek rafine edilmemiş yiyecekler eklenerek d iy e t te d a v is i yapılm aktadır. Günde yaklaşık 800 g sebze ve meyva- nın d iy e te eklenm esinin normal barsak hareketini sağladığı bilin­ m e kte d ir. Ö ze llikle kuru eriğin laksatif etki yaptığı, bunun da için­ de b u lu n a n d ife n il izatinden ileri geldiği, diğer yiyeceklerde bu lak­ s a tif ö ğ e n in daha az bulunduğu bilinmektedir.

D iv e rtik ü l hastalıklarının da düşük posalı diyetle direkt olarak iliş k ili o ld u ğ u açıklanm ıştır. Çünkü katı olan dışkıyı dışarı doğru ile rle tm e k için norm alden daha fazla kas kasılması olmakta ve dış­ kı b a rs a k lüm eninde toplanıp basınç yaratarak divertikülü oluştur­ m a kta d ır. D iv e rtik ü l hastalıklarında posalı yiyeceklerin barsak hare­ k e tle rin i a rttıra ra k hastalığın oluşumunu engellediği, fakat hastalı­ ğın te d a v is in d e ise kolonu irrite etmeyen düşük posalı yiyeceklerle besle n m e n in g e re k tiğ i bilinm ektedir. Appendisitis'in ise diyette posa y e te rs iz liğ i nedeniyle dışkının çok katı halde olması ve appendiks

lü m e n in i sıkıştırm a sı sonucu olduğu sanılmaktadır.

K olon k a n se rle rin in de posa yetersizliğinde sık görüldüğü yapı­ lan ç a lış m a la rla a çıklan m ıştır (16,19). Barsaklardaki malign ve benign tü m ö rle rin o luşum unda en büyük riskin barsaktaki bakteri topluluğu­ nun a rtm a s ı ve d iğ e r fekal öğelerin azlığı ve kanserojen öğelerin o lu şu m u ile düşü k posalı diyetlerde yiyeceğin barsakta uzun süre k a la ra k ka rs in o je n ajanların barsak mukozasıyla uzun süre temas e tm e si so n u n d a olduğu sanılm aktadır. Posanın olumlu etkisini, yiye­ c e k le rin b a rs a k ta kalış zamanlarını kısaltarak barsak lümeninde k a rs in o je n ik ü rü n le ri, örneğin lithokolik asidi absorbe ederek veya s a fra tu z la rın ın salgılanm asını arttırarak bunların uzun süre barsak lü m e n iyle tem asını önlem ek suretiyle yaptığı açıklanmıştır.

D iye t posa oranının kolon hastalıkları, gastrointestinal bozukluk­ la r ve ka lp h a sta lıkla rıyla ilişkisinden başka diş hastalığı, şişman­ lık ve d iy a b e tle de in d ire kt ilişkili olabileceği saptanmış ve bu konu­ da ç a lış m a la r ya p ılm ıştır (21,22). Diyet posa miktarının modern ya­ şam a p a ra le l o la ra k azalmasının yüksek posalı diyetlere o ranla

(10)

7 0 POSA (FİBER), BESLENMEDEKİ YERİ ve HASTA LIKLAR LA İLİŞKİSİ

yiye cekle rin dişlere yapışmasını a rttıra ra k diş ç ü rü kle rin e neden olduğu hakkında bulgular da m evcuttur (7).

Bazı araştırıcılar ise düşük posalı d iyetlerin daha konsantre, yenm esinin daha kolay olması ve enerjinin daha ve rim li kullanılm ası nedeniyle daha fazla enerji sağlayarak şişm anlığa yol açtığını savun­ m uşlardır (8).

SONUÇ VE ÖZET

Son yıllarda yiyeceklerdeki posanın vü cu tta kullanılışı, bazı hastalıklarla ilişkilerin i ortaya koymak am acıyla yapılan ç a lış m a la r­ dan elde edilen sonuçlara göre, norm al, sağlıklı yaşam s ü rd ü re b il­ mek için diyetlerde yeterli m iktarda posa bulunm ası ö n e rilm e k te ­ dir.

Toplum lar ekonom ik yönden g e liştikçe daha çok s a fla ştırılm ış yiyecekleri, örneğin sebze, meyva yerine meyva suları; tam tahıl ürünleri yerine şeker, nişasta ve kepeği alınm ış un ve p irin ç; kuru- baklagiller yerine et ve yum urta tü ke tm ektedirler. Bu d iy e tle r enerji ve besin öğeleri açıöından yeterli ve dengeli olm asına karşın posa içeriği yönünden yetersiz durum dadırlar.

Günlük diyetlere yeterince taze sebze, meyva ile k u ru b a kla g ille - rin eklenmesi ve tahıl ürünlerinin fazla sa fla ştırılm a d a n yenilm esi «Medeniyet Hastalığı» adı verilen hastalıkların yaygınlığını a za lta ca k ve kişilerin daha sağlıklı yaşam sürm elerine olanak v e re c e k tir

SUMMARY

According to the results of the researches having been ca rrie d out in recent years, adequate am ount of fib e r in d ie t is recom m ended fo r health. Econom ically developed societies consum e fo o d s m ostly refined rather than natural form s, such as, fru it ju ices instead of fresh fruits, sugar, polished rice and w hite flo u r instead o f who!e vvheat products, meats and eggs rath er than dried legum es. Such diets in su fficie n t in fiber, althcu gh they may be adequate and balan- ced in energy and the nutrients. C onsum ption of s u ffic ie n t a m o u n t of fib e r by ıncluding fresh fru its and vegetables, w hole vvheat p ro ­ ducts and dried legumes in diet, incidance of diseases ca lle d «Civi- lization disease» vvould be reduced in population, so th a t people may have o p p o rtu n ity to live longer and healthy.

KAYNAK LA R :

1. A lb e rt I M en d elo ff; D ietary Fiber. N u trition Revievv 3 3 : 321, 1975.

2. A.T. Southgate; The D efin itio n and A nalysis o f D ieta ry Fibre, N u tritio n Revievv 35 : 31 1977.

(11)

BESLENME VE DİYET DERGİSİ 71

4. The L ancet; R esearch on dietary Fibre 2 : 1259; 1974.

5. D a vid s o n , S. Passm ore R, J. F. Brock; Human Nutrition and Dietetics. The VVilliam s and VVilkins Com pany 1972.

6. A.T. S o u th g a te ; Fiber and th e other Unavailable Carbohydrates and their effects on th e e n erg y value of the diet. The proceedigs of the nutrition Society

3 2: 1 3 1, 1 9 7 3. ,

7. F ran klin C. Bing; D ieta ry f ib e r - in historical perspective J. of the American D ie te tic A s so ciatio n 69 : 498, 1976.

8. M a r g a re t A Flynn, P eter L Beyer; Effects of high, and - low fiber diets on hum an fe c e s J. o f th e Am erican D ietetic Association 7 2 : 271, 1978

9. N. B. M y a n t; The Influ en ce of some Dietary Factors on Cholesterol Metabo­ lis m . The P roceedings of the Nutrition Society 3 4 : 271, 1975.

10. Hugh T ro w e ll, F ib er a natural hypocholesteriemic agent, American Journal o f C lin ic a l N u tritio n 25 : 464, 1972.

11. A la n , C. Tsai, Jocl Elias, James J. Kelley, Rayshiang C. Lin and John R.K. Robson; In flu e n c e of C ertain Dietary Fibers on Serum and Tissue Cholesterol Levels in Rats. The Journal of Nutrition 106: 118, 1976.

12. Stevvor T ru s w e ll, Food Fiber and Blood Lipids. Nutrition Revievv 35 : 51, 1977. 13. N u tritio n Revievv; Plant Foods and Atherosklerozis, Nutrition Revievvs 3 5 : 148,

1977.

14. B. M o rg a n , M o n iq u e Heald, Sandra, D. Atkin and Green, E. B. Chain: Dietary F ib re and S tero l M etabo lism in the Rat. British Journal of Nutrition 32: 447, 1974.

15. B eniam in W . E rshoff; Effects of Plant Fiber. American Journal of Clinical N u tritio n 27 : 1395, 1974.

16. B u rk itt, P; E didem iology of Large Bovvel Diease. The Role of Fiber. The P ro ceed ing s o f th e N u trition Society 32 : 145, 1973.

17. N u tritio n Ravisvv : D ieta ry Fiber and Colonic Function an effect of Partide size? N u tritio n Revievv 33 : 70, 1975.

18. N u tritio n Revievv : D ieta ry Fiber As A Binder of Bile Salts. Nutrition Revievv 35 : 183. 1977.

19. A la s ta ir M . C o n nell; VVheat Bran As An Etiologic Factor in Certain Diseascs, Journal o f th e A m erican D iete tic Association 71 : 235, 1977.

20. M a rie V . Krause; Food N utrition and Diet Therapy Diet in intestiııal Disease VV. B. S au n ders Com pany Philadelphia and London. 249, 1966.

21. Hugh T ro w e ll; D ie ta ry Fibre, Ischaemic Heart Disease and Diabetes Mellitus. T he P ro ceed ing s o f the Nutrition Society 3 2 : 151, 1973.

22. T ae. G. K ieh m , Jam es W . Anderson, Kyleen Wcrd. Beneficial Effects of a High C a rb o h y d ra te High Fiber D iet Hypergliycem ic Diabetic Men. The American Journal C lin ic a l N u tritio n 29 : 895, 1976.

23. A . Jenkins., M .S . H ill, J. H. Cummings., Effect of VVheat Fiber on Blood Lipids. Fecal S te ro id Excretion on Serum Iron. The American Journal of Clinical N u tritio n 128 : 1408, 1975.

24. June. L. K elsay., A Revievv of Research on Effects of Fiber İntake on Man. The A m e ric a n Journal of Clinical Nutrition. 31 : 142, 1978

25. C o m p o sitio n o f Foods. United Ctate Departm ent of Agriculture Handbook N o : 8 A a ric u ltu ra l Research Service, USA VVashington D .C . 1963.

26. K oksal, O ; U zel, A; Pekdur U, Gıda Kompozisyon C etvelleri. 1969.

27. Köksal, O ; ve D e m ire l. S. (1978). Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Gıda B ilim le ri Enstitüsü tarafınd an S.S.Y. Bakanlığına gönderilen rapor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sibirya’n›n kuzeydo¤usunda Lena nehri ile ayaklar›n›n sulam›fl oldu¤u yer- lerde oturan ve kendilerine ‘Saha’ ad›n› veren Yakutlar, atalar sözüne ‘xohono’,

* Öksürüğü ve pnömoni bulguları olan kişiler antibiyotik tedavisi başladıktan 48 saat sonra veya balgam kültürü negatif oluncaya kadar izole durumda olmalıdır. *

[r]

H÷LWLPGH PDOL\HW HWNLOLOL÷L YH H÷LWLP \DWÕUÕPODUÕQÕQ JHUL G|QúQ EHOLUOHPHGH NXOODQÕODQ ³52,.. 5HWXUQ

2. Standart Model kuark ailelerini gösteriniz. Kuarkların özellikleri hakkında bilgi veriniz. Dört temel etkileşmeyi dikkate alarak aşağıdaki tabloyu doldurunuz. Aracı parçacık

sonra laktat arasında p<0,05 düzeyinde pozitif yönde (r=,537), maksimum kalp atışı arasında p<0,05 düzeyinde pozitif yönde (r=,664), ortalama kalp atışı

Dördü 35 ten büyük olan 6 farklı çift doğal sayının toplamı

Tekirda ğ Ziraat Fak ültesi Der gisi Tekeli ve Ate ş 200 6 3(2 ) Journal of Tekirdag Agricultural