V
PAZAR, 2 7 Aralık 1 9 9 8
U
u.
Hurrıye
j
7 7
17 yıl sonra gelen
Yücedi van'll intikam
M,
ıhmud Muhtar
Paşa asker bir aileden
geliyordu. Sicili
başarılarla ve zaferlerle
doluydu. Bir ara
politikaya girdi, birkaç
ay Denizcilik Bakanlığı
yaptı ve siyasi rakipleri
Paşa'dan hınçlarını tam
17 yıl sonra aldılar.
Meclis kararıyla
Yücedi van'a yollandı, 20
bin altın ödemeye
mahkum edildi ve bütün
malına-mülküne el
kondu... İşte, pek
bilinmeyen bir
Yücedi van öyküsü...
Mahmud Muhtar
Paşa, eşi Prenses Nimetuİlah'la
MECLİS Genel Kurulu önümüzdeki günlerde önemli bir karar verecek. Komisyonun ’Kurtköy havaalanının ihalesinde kusurlu bulunduğu’ gerekçesiyle Başbakan Mesut Yılmaz'ı Yücedivan’a sevk kararını oylayacak ve Mesut Bey'in Yücedivan'da yargılanıp
yargılanmayacağı belli olacak.
Mesut Yılmaz'ın Yücedivan'a gitme ihtimali bana eski bir politikacının bundan 69 sene önce aynı yere yollanıp yargılanmasını hatırlattı: O zamanların gündemini hayli meşgul eden bir davayı, Bahriye Nazın Mahmud Muhtar Paşa'nın Yücedivan'da yargılanıp mahkum edilmesini düşündüm...
Mahmud Muhtar Paşa asker bir aileden geliyordu. 1866'da İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi, Harbokulu'na girdi, sonra Almanya'ya gidip oradan mezun oldu. 1897'deki Türk-Yunan Harbi'ne, sonra Balkan Savaşına katıldı. 31 Mart
ayaklanmasını bastıran Hareket Ordusu'nun kumanda heyetinde o da vardı. Babası imparatorluğun son dönemlerinin meşhur kumandanı Ahmed Muhtar Paşa'ydı. Paşa kısa bir müddet için sadrazamlık da yapmış ve oğlu Mahmud Muhtar'ı Bahriye yani Denizcilik Bakanı olarak kendi kabinesine alınca hükümete "baba- oğul kabinesi" adı takılmıştı. Mısır hanedanından Prenses Nimetuİlah'la evliydi. Bir ara Aydın'a vali oldu, derken büyükelçi olarak Berlin'e gönderildi. Cumhuriyetin ilânından sonra devlet görevinden aynldı ve Fenerbahçe'deki köşküne çekildi.
Mahmud Muhtar Paşa'nın başı seneler sonra işte sadece birkaç ay süren bu Denizcilik Bakanlığı
sırasındaki bir icraatı yüzünden derde girecek ve Yücedivan’da mahkum edilecek olan Paşa küsecek, Türkiye'den ayrılıp Mısır'a yerleşecekti...
Hadise 1912 senesinden kalmaydı. O zamanki adı "Seyrüsefain İdaresi" olan Denizyolları, "Tim es Iron Works" isimli bir İngiliz şirketine gemi sipariş etmiş ve ilk taksit olarak 20 bin altın ödemişti. Para
gönderilmişti ama şirketten teminat alınması gerektiğini hatırlayan olmamıştı. Derken "Times Iron Works" bir güzel iflâs etti ve yollanan avans da uçtu gitti...
Aradan tam 15 sene geçti ve 1927'ye gelindi. Türkiye'de artık Cumhuriyet
ilân edilmiş, yeni bir devir başlamıştı ve Londra'ya yollanan 20 bin altın konusu, Osmanlı zamanının
hesaplarını inceleyen komisyonlardan birinin dikkatini çekti. Komisyon Denizyolları'ndaki hesap açığını bir türlü kapatamayınca "Zararın sorumlusu zamanın Bahriye Nazırı Mahmud Muhtar Paşa'dır" deyip topu mahkemeye attı. Önce İstanbul Asliye Mahkemesi'nin 3. Hukuk Dairesi ve hemen arkasından da Yargıtay "Zarardan Paşa'nın sorumlu olmadığı" kararma vardı ama Denizyolları kasasından çıkan 20 bin altını geri almaya azmetmişti ve konu bu defa Ankara’ya, Millet Meclisi'ne taşındı. Başkanlığım Muğla
Milletvekili Yunus Nadi'nin yaptığı Anayasa ve Adalet Komisyonları da Paşa'yı suçlu bularak Yücedivan'a sevkediverdi...
O zamanlarda Anayasa Mahkemesi henüz kurulmamıştı. Yücedivan Yargıtay'la Danıştay üyelerinden meydana gelir, "Divân-ı A lî" adım alır ve siyasilerin yargılanması bu mahkemede yapılırdı.
Mahmud Muhtar Paşa'nın davasına da "Divân-ı Alî"de bakıldı. Mahkeme 1929'un 29 Haziranında Eskişehir'de toplandı, yargılama dört ay devam etti ve karar 3 Kasım'da açıklandı: "Tim es Iron Works" şirketiyle beraber batan 20 bin altın teminat mektubu alınmada
gönderildiği için suç işlenmişti. Sorumluluk zamanm Bahriye Nazın olan Mahmud Muhtar Paşa'ya aitti ve Paşa sözkonusu 20 bin altının
tamamım devlete ödemeye mahkum edildi...
Karardan hemen sonra, Paşa'nm Türkiye'deki bütün mallanna haciz kondu. 20 bin altın, dört yıl boyunca bu mallardan getirdiği kiralardan tahsü edildi. Paşa ise küstü, karısı Prenses Nimetuİlah'la beraber Mısır'a gidip Kahire’ye yerleşti ve Türkiye’ye bir daha dönmedi. Hayata 1935'te İskenderiye'den Napoli'ye giden bir yolcu gemisinin birinci mevki kamarasında geçirdiği kalp krizi neticesinde veda edecekti...