• Sonuç bulunamadı

SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ABD’NİN KIBRIS POLİTİKASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ABD’NİN KIBRIS POLİTİKASI"

Copied!
34
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ABD’NİN

KIBRIS POLİTİKASI

Post Cold War Period, American Policy Toward Cyprus

Mesut ŞÖHRET*

ÖZET

Günümüz dünyasının süper gücü olarak kabul edilen Amerika Birleşik Devletleri yeryüzündeki birçok kriz bölgesinde kendi politik, ekonomik ve askeri gücünü göstererek adeta meydana gelen her olayda müdahil taraf olarak anılmaktadır. Bazen olayların perde arkasında bazen olayların bizzat içinde bazen de kriz sonrası izlediği yöntemlerle sürekli olarak tartışılmaktadır. Bu özelliği ile Amerika kimilerince dünyanın hegemon gücü ya da jandarması olarak adlandırılmaktadır. Bu durum şüphesiz ki Amerika ’nın dünya üzerindeki ayrıcalıklı (exceptionalist) konumundan kaynaklanmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, dünyanın en stratejik bölgelerinden biri olan ve yıllarca çözülemeyen bir sorun olarak uluslararası toplumun gündemini meşgul eden Kıbrıs Sorunu ’na yönelik olarak A B D ’nin Soğuk Savaş sonrası dönemdeki yaklaşımlarını ve politikalarını ortaya koymaktır. Bu maksatla çalışma genel olarak üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Soğuk Savaş sonrası dönemde oluşan yeni ortam ve bu ortam içinde ABD dış politikasında Kıbrıs sorunun durumu anlatılmaktadır. İkinci bölümde 1995 - 2000 arası dönemde yaşanan gelişmeler incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Annan Planına giden

süreç ve bu süreç sonarsı yaşanan gelişmeler kısaca analiz edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kıbrıs, Soğuk Savaş Sonrası, A B D ’nin Kıbrıs Politikası, Kıbrıs Sorunu, Annan Planı

ABSTRACT

In Today’s world the USA known as super power in International Relations and involved almost all crisis by using i t ’s economic, politic and military power either solve or incite the problem in order to its national interests. The USA can be seen sometimes behind the stage and sometimes directly within the events, therefore the methods and approaches o f America generally accepted as controversial in world politics. This situation based on exceptionalist characteristics o f USA because the America called as hegemonic power or gendarmerie o f world by many scholars. The aim o f this study is to examine US policy toward Cyprus after post cold war period until Annan Plan. In that case, the study is consisting generally three parts. In the fırst part, the

* Doktora Öğrencisi, Kocaeli Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü, sohretmesut@yahoo.com

(2)

new conjuncture o f the world after cold war and situation o f Cyprus Question in US foreign policy was examined. In the second part, the developments and American policy during 1995 - 2001 was determined and finally in the third part, the process before Annan Plan and later developments was examined by

considering US foreign policy.

Key Words: Cyprus, American Policy toward Cyprus, Post Cold War, Cyprus Problem, Annan Plan

GİRİŞ

İkinci D ünya S avaşı’nın galip devletlerinden olan A m erika B irleşik D evletleri (A B D ) savaş sonrası kurulan sistem de kapitalist Batı dünyasının liderliğini İngiltere’den devralarak sistem in hegem on gücü olm uş, Sovyet Sosyalist C um huriyetler B irliği (SSCB) de sosyalist dünyanın lideri olarak D o ğ u ’nun hegem on gücü olarak ortaya çıkm ıştır. Bu iki süper güç arasındaki m ücadele, iki kutuplu dünya düzenini ve beraberinde ‘soğuk sav aş’ denilen bir bakım a D oğu ile Batı dünyası arasındaki denge politikasına dayanan iki kutuplu bir sistem haline dönüşm üştür.

S S C B ’yi büyük b ir teh d it olarak algılayan A B D bu tehdidin yayılm asını önlem ek için “çevrelem e politikasını”2 uygulam aya koydu. Bu politikaya göre A m erika ve m üttefikleri Sovyetlerin tüm yaşam alanlarını sınırlandırarak D oğu bloğu ülkelerini çevreleyecekti ve bu sayede K om ünizm tehlikesi sadece bulunduğu bölgede kalacak ve dünyanın geri kalan bölgelerini etkilem eyecekti. Bu uzun vadeli ve içinde birçok öğeyi barındıran bir politikaydı. Bu uygulam a D oğu bloğunun dağılm asına kadar geçen sürede genel anlam ıyla değişik varyasyonlarda uygulanm ış ve am acına ulaşm ıştır.

Çevrelem e politikasına paralel olarak A m erika K ıb rıs’ta da Sovyet yayılm acılığını önlem ek için, sorunun ortaya çıkm asından beri en a k tif dış aktörlerden biri olm uştur. B unun nedeni K ıbrıs adasının sahip olduğu jeo-stratejik önem dir. “A B D 'li A m iral A lfred T hayer M ahan3 (1841-1914), “A sya Problem i”4 adlı kitabında, kuzey yarı küresinin, dünya hakim iyeti m ücadelesinde esas zem inini oluşturduğunu, özellikle A sya'da 30 - 40 enlem leri arasındaki kuşağın B ritanya deniz gücü ile R usya'nın kara gücü arasında sürekli b ir m ücadele bölgesi olduğunu belirtm iş; ileriye dönük olarak ise, İngiltere ve A B D gibi okyanuslara

2 George F. Kennan, “X-Article. The main element of any United States policy toward the Soviet Union 1947” http://www.state.gov/r/pa/ho/time/cwr/17601 .htm (23.12.2010) 3 Amiral Alfred Thayer Mahan (1841-1914) bir jeopolitikçi olmamasına rağmen, XVII., XVIII. ve XIX. yy. tarihleri üzerindeki incelemeleri neticesinde, dünyadaki mücadelenin genellikle denizlerin kontrolü için yapıldığı sonucuna ulaşmıştır. Bunun sonucu olarak: “Dünya egemenliğinin anahtarı, deniz yollarının kontrolündedir” tezini ortaya atmış ve savunmuştur.

(3)

hakim devletlere, R usya ve A lm anya gibi karada güçlü devletlere oranla daha fazla şans tanım ıştır.

Y ani İngiltere ve A B D 'nin en büyük avantajları, birçok devlet gibi kara sınırlarını korum ak için geniş kara orduları beslem e ihtiyaçlarının olm am asıdır. K ara K uvvetleri ile dünyada ancak belirli ölçüde y er işgal edilebilir. H âlbuki dünya egem enliği veya büyük im paratorluklar kurm ak için denizaşırı n okta ve bölgelerin ele geçirilm esi ve bunlarla anavatan arasındaki irtibatı sürdürm ek için de denizlerde egem en olm ak gereklidir.”5

Y ani, A m erik a’nın gerek A kd en iz’deki gerekse O rtadoğu’daki çıkarları açısından hayati bir önem e sahipti. Ç ünkü adanın sahip olduğu doğal konum O rtadoğu ve D oğu A kd en iz’de sabit b ir uçak gem isi şeklinde olm ası, ayrıca İngilizlerin adadan çekilm elerine rağm en adada konuşlu bulunan iki adet askeri üssü ile varlığını sürdürm esi ve bu üslerin N A T O ’nun ve B atı bloğunun em rinde olm ası, bu adanın D oğu bloğuna geçm esi A B D için kabul edilebilecek bir durum değildi. Bu nedenle A m erikan hüküm etleri soğuk savaş boyunca K ıbrıs sorununda göreceli olarak değişken olm ayan b ir politika izlem iştir. A skeri ve siyasi çıkarları nedeniyle “K ıbrıs sorunun ilk dönem lerinde A m erik a’nın K ıbrıs politikası; tarafların m üzakereler sonucunda üzerinde anlaştıkları çözüm önerilerini desteklem ek ve sessiz b ir politika izleyerek B M ’in adadaki düzenleyici rolünü tüm üyle desteklem eye dayanm aktaydı.”6

D iğer b ir deyişle hüküm etlerin değişm esi A m erik a’nın K ıbrıs politikasında kırılm alara neden olm am ış, bununla birlikte A m erikan hüküm etlerinin K ıb rıs’ta m eydana gelen krizler sırasında gösterdikleri tepkiler farklılık gösterm iş, ancak genel itibariyle A m erika N A T O ’nun güneydoğu kanadını oluşturan ve K ıbrıs’taki h er iki toplum unda anavatan olarak kabul ettikleri Türkiye ve Y unanistan arasında denge politikası izlem eye gayret etm iştir. Çünkü, A B D yönetim leri için Türkiye ve Y unanistan kaybedilem eyecek k adar önem li iki stratejik m üttefik konum undaydı. A m erikan dış politika yapıcıları bu önem i bildiklerinden h er iki anavatanı gerektiğinde ödüllendirerek ve gerektiğinde cezalandırarak kendi politikalarını uygulam a ve em poze etm e yoluna gitm işlerdir. Ö rneğin, bazı dönem lerde A B D yönetim leri Y unanistan ile daha yakın ilişkiler kurarken bazı dönem lerde T ürkiye’yi destekler görünm üşlerdir. K ısacası A B D yönetim leri kendi ulusal çıkarlarını

5 Osman Metin Öztürk, “Silahlı Kuvvetler Dış Politika İlişkisinde Jeopolitiğin Yeri, Rolü ve Etkisi”, http://www.habusulu.com/makale56.htm (23.12.2010)

6 T.W. Adams, and Alvin J. Cottrell, “Cyprus Between East and West”, Studies in International Affairs, No: 7, The Washington Center of Foreign Policy Research School of Advanced International Studies, the John Hopkins Press) s. 57

(4)

m aksim ize edecek şekilde ve konjonktürel gelişm elere göre K ıbrıs politikasını Türkiye ve Y unanistan dengesi üzerine kurduğu söylenebilir.

1. BÖLÜM

1. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMİN ANALİZİ

Siyasal ve ideolojik olarak birbirine zıt iki bloğun liderleri durum undaki iki süper gücün sahip oldukları askeri güç (nükleer silahların varlığı) bir bakım a iki kutup arasında karşılıklı olarak caydırıcı b ir etki gösterm iş ve II. D ünya Savaşı’ndan sonra ‘istikrarın’ en önem li unsuru olm uştur denilebilir. Bu durum devletler düzeyinde v ar olan gerginliğin diğer alt seviyelerde m eydana gelebilecek olası çatışm aları önlediği şeklinde yorum lanabilir.

Soğuk Savaş yıllarında A B D ’nin izlediği güvenlik politikası ancak saldırıya uğradığı taktirde karşı saldırı hakkını kullanm a biçim indeydi. Soğuk S avaş’ın ardından A v ru p a’da 1989-1991 yılları arasında B erlin duvarının yıkılm ası, A lm an y a’nın birleşm esi, kom ünist iktidarların güç kaybetm esi ve S S C B ’nin parçalara bölünm esi sonucu dünyanın jeo p o litik haritası değişim e uğradı. SSCB - A B D rekabetinin doğurduğu iki kutuplu dünya düzeninin yerini A m erik a’nın tek kutuplu ve adına “Y eni D ünya D üzeni” denilen ve h er bakım dan A B D ’nin hegem onyasına dayanan hakim politikasının aldığını söylem ek m üm kündür, bu durum dünyanın tüm stratejik dengelerini değiştiren bir anlam ifade ediyordu artık dünya on yıl öncesine göre çok farklı bir dünya olm uştu.

S S C B ’nin yıkılm ası ve V arşova Paktının dağılm ası ile birlikte tek süper güç olarak kalan A m erika kendi yeni dünya düzenini kurm ak ve bu anlam da kendisine ayak bağı olarak gördüğü sorunları çözerek kendi gücünü tüm dünyaya ispat etm esi gerektiğinin bilincindeydi. “Y eni D ünya D üzeni’nin ” lideri olduğunu gösterebilm ek için gerektiğinde ulusal çıkarlarını zedeleyen y a da uluslararası hukuka aykırı hareket eden devletleri cezalandırabilm eli, onların içişlerine karışabilm eli ve uluslararası toplum u rahatsız eden sürüncem ede kalan sorunları çözebilm eliydi.7 Bu am açla daha 1990’ların başında çıkarlarını zedeleyen Saddam rejim ine karşı 1991’de kazandığı K örfez Savaşı A B D ’nin tek Süper güç olm a arzusunu ispatlam asına fırsat verm işti.

1.2 Amerikan Yönetimlerinin Soğuk Savaş Sonrası Değişen

Kıbrıs Politikaları

1.2.1. Nelson Ledsky’ın Arabuluculuk Çabaları

A B D Y önetim i H aziran 1989’da K ıbrıs Özel K oordinatörlüğü görevine büyükelçi N elson L edsky’i atadığı zam an K ıbrıs sorununda

7 Mustafa Aydın, Cacophony ın the Eagean: Contemporary Turkish - Greek Relations,

(5)

yeni dönem de izleyeceği politikaların çerçevesinde belli olm uştu. Bu yeni dönem de A B D yönetim i sorunun taraflarına diplom atik yöntem lerle baskı uygulayıp, ‘arabulucu’ y a da ‘ikna ed ici’ güç (taraf) olm a görünüm ünde olduğunu söylem ek m üm kündür.

A B D yönetim inin özel tem silci olarak L edsky’i atam asının Türk tarafında olum suz olarak algılandığı söylenebilir, zira K K T C kurucu C um hurbaşkanı R a u f D enktaş’ın 11 Ekim 1989 da ortaya attığı İkincil (secondary) konular olarak kabul edilen ekonom i, turizm , sağlık, çevre ve spor vb. alanlarda K ıb rıs’lı R um lar ile T ürkler arasında işbirliği yapm aya dayanan “ortak iyi niyet b ildirim i8 (announcm ent o f jo in t good w ill) açıklanm ası yönündeki talebi karşısında herhangi b ir ham le yapam ayan ve bu iyi niyet bildirim ini reddederek zor durum a düşen V asilio u ’yu kurtarm ak için L edsky’ın K ıbrıs’ı ziyaret ettiği söylenebilir.

Bu durum un K ıbrıslı T ürklerin Ledsky hakkındaki algılam alarını kendilerince haklı çıkarttığı söylenebilir. B unun yanında genel itibariyle L edsky’in yaptığı açıklam alar ve söylem ler Türk tarafı karşıtı ifadelerle dolu olduğunu söylem ek m üm kündür. Örneğin: “K ıbrıs duvarı da B erlin duvarı gibi inm eli, K ıbrıslı T ürklerin self determ inasyon hakkını hiçbir zam an kabul etm eyeceğiz. K ıb rıs’ta T ürk devletini kabul etm iyoruz ve etm eyeceğiz. K ıbrıs T ürk toplum unun tek seçeneği vardır. R um toplum u ile yeni b ir anlayış içinde m üzakere etm ek”9 gibi ifadelerde bulunm ası Türklerin L edsky’a karşı bakışlarını olum suz yönde etkilediği açıktır.

B una ek olarak L edsky ile D enktaş arasında geçen b ir diyalog da Türk tarafının L ed sk y ’e karşı olum suz bakışını tam am ıyla negatife yönelttiği söylenebilir. B u diyaloga göre D enktaş, L edsky’ya B M güvenlik konseyinin 4 M art 1964 tarihli R um ları K ıb rıs’ta m eşru hüküm et olarak tanıyan 186 n o ’lu kararının haksızlığından bahsederken L edsky şunları söyleyerek A B D yönetim inin bu yöndeki tavrını vurgulam ıştı. “ 1964’ün dosyalarını incelettim . B M G üvenlik K onseyince alınan bu kararın hukuki tem ellere dayanan bir k arar değil siyasi m ülahazalarla alınm ış bir k arar olduğunu tesp it ettim. D olayısıyla, kuzeyde kurduğunuz devletin uluslararası hukuka göre m eşru olduğunu kanıtlam ak için bu gibi hukuki m ütalaalara boş yere paranızı ve vaktinizi harcam ayın A B D yönetim i olarak devletinizi hiçbir zam an tanım ayacağız.” 10. Bu söylem A m erikan yönetim ince resm i olarak

8 Ahmet Aydoğdu, Kıbrıs Sorunu Çözüm Arayışları: “Annan Planı ve Referandum Süreci, BRC Basım ve Matbaacılık, 2005, s. 200

9 Sabahattin İsmail, Self Determinasyon ve Kıbrıs Türk Halkı, Kastaş Yayınları, 1990, İstanbul, s.28

10 Nasuh Uslu, “Avrupa Birliği Kıskacında Kıbrıs Meselesi, Bugünü ve Yarını”,(Ed: İrfan Kaya Ülger, Ertan Efegil) Kıbrıs Sorunu ve ABD, HD Yayıncılık, 2001, Ankara, s.156

(6)

dillendirilm ese de bir bakım a sorunun A B D tarafından ne şekilde görüldüğünü gösterm esi açısından önem lidir. B una göre B M ’nin aldığı 186 n o ’lu k arar ile A B D yönetim i bundan sonraki süreçte G K R Y ’yi K ıbrıs C um huriyeti olarak ve A d a ’nın m eşru yönetim i olarak tanıyacağını ve bu kararın hukuki b ir tem ele göre değil siyasi tercihlere göre alındığını belirtm esi açısından d a önem lidir. Z ira ABD yönetim lerinin gerek K TFD devletinin gerekse K K T C ’nin ilanından sonra takınm ış olduğu tavrının B M ’nin 186 n o ’lu kararı çerçevesinde şekillendiğini söylem ek yanlış olm ayacaktır. A yrıca bu yaklaşım ı uluslararası toplum a dikte ettirm esi örneğin K K T C ’nin ilanından sonra bu ilanı tanım aya hazırlanan Pakistan ve B angladeş gibi ülkeleri tehdit etm esi A m erik a’nın izlediği politikanın som ut örnekleri olarak verilebilir.

Ledsky, K ıbrıslı işadam ı A sil N a d ir’le 14 A ralık 1989’da L o ndra’da yaptığı görüşm ede şu görüşleri dile getirm işti: “A B D olarak üçüncü sın ıf b ir m esele olarak gördükleri K ıbrıs Sorununa Türk - Y unan ilişkilerine atfettikleri önem nedeniyle arka kapıdan girm işlerdi. O nlara göre çözüm form ülü, tarafların refah ve güvenlik ihtiyaçlarına cevap verecek b ir form ül olm alıydı. 1960 A nayasası başarısızlığa uğram aya m ahkum du. K endisinin görevi, sadece A B D ’nin nüfuzunu kullanarak tarafları çözüm e itm ekti, zorlam ak değildi. O na göre, D enktaş ile V asiliou arasındaki tezat, V a silio u ’nun kalbinde geçm işe y er yokken, D enktaş’ın kalbinin geçm iş ile dolu olm asıydı. D enktaş, kendilerinin telkinlerini de dikkate alarak K ıb rıs’ta iki ta ra f arasındaki engellerin kaldırılm ası yolunda bazı adım lar atm ıştı am a çözüm e yönelm ek için bu türden daha birçok adım a ihtiyaç bulunm aktaydı.11

A B D yönetim lerinin sorunun çözüm ünde en büyük engel olarak D enktaş’ı gördükleri söylenebilir bu nedenle D enktaş’ı tasfiye etm ek için A sil N a d ir’e, N elson L edsky tarafından C um hurbaşkanlığı te k lif edildiği ancak A sil N a d ir’in bu teklifi reddetm esiyle D enktaş’la çalışm aya devam etm ek zorunda kalm ası A m erika için bir bakım a hayal kırıklığı olsa da, A B D yönetim lerinin dolaylı olarak S T Ö ’ler ile m u h a lif parti ve sendikalara yaptığı yardım larla yavaş yavaş D enktaş’ı m üzakere sürecinden elim ine etm eye çalıştıkları söylenebilir.

1.2.2. 1990 - 1995 Arası Dönem: Boutros Ghali ve Fikirler

Dizisi

K ıbrıs’ta toplum lararası görüşm elerin M art 1990’d a başarısızlığa uğram asından sonra, K örfez Savaşında elde edilen başarının ABD açısından oluşturduğu olum lu ortam A m erikan yönetim inin dünya

(7)

üzerinde hegem onyasının ispatı şeklinde yorum lanabilir. B u hegem onik ispatın bir yansım ası olarak A B D yönetim i K ıbrıs konusunda Türk- Y unan diyalogunun yeniden başlatılm ası için şartların uygun olduğu kanaatine vardığını söylem ek yanlış olm ayacaktır.

Bu konjonktürde genel beklenti B aşkan G eorge H erbert W alker B ush A rap-İsrail anlaşm azlıklarında olduğu gibi K ıbrıs sorununu çözm ek için de uluslararası b ir konferansın toplanm asına sıcak baktığı yönündeydi. F akat B ush, K örfez Savaşında kendinden destek gördüğü T ürkiye’yi kızdırm am ak için bu konuda baskı uygulayam ıyordu.12 A m erikalılara göre görüşm elerin önündeki en büyük engel K ıb rıs’lı T ürkler (D enktaş) ve T ürkiye’deki istikrarsız politik durum du. Z ira bu dönem de T ürkiye’deki hiç b ir politik partinin bu konuda elini taşın altına koyup karşılıklı b ir m üzakere yapabilecek durum da olm adığı söylenebilir.

F akat A B D yönetim i için Türk tarafında adeta bir kurtarıcı vardı, bu kurtarıcı K örfez Savaşı nedeniyle yakın ilişki kurdukları C um hurbaşkanı T urgut Ö zal’ın kendilerini kıram ayarak çözüm yolunda adım lar atılm asını sağlayabilecek konum da olm asıydı. G erçekten de Özal, T ürk hüküm etlerinin K ıbrıs görüşm elerine dahil olm am ası yönündeki geleneksel politikasını terk ederek 30 M ayıs 1991’de K ıbrıs konusunda bir ‘dörtlü k onferans’ toplanm asını önererek, şim diye kadar m eselelerin sadece iki toplum arasında görüşülm esi gerektiğini savunm uş olan T ürkiye’nin m evcut geleneksel anlayışına da yenilik getirm iş oluyordu. Ö zal’ın önerisine göre K ıbrıs sorunu dış m üdahaleleri ortadan kaldırarak; K uzey K ıbrıs T ürk C um huriyeti, K ıbrıs Rum Y önetim i, Türkiye ve Y unanistan arasında ele alınm alıydı. A ncak bu te k lif hem A tina hem de R um yönetim i tarafından reddedilerek bunun yerine B M ’nin G üvenlik K onseyi’nin beş daim i tem silcisinin de bulunduğu uluslararası bir konferans teklifi sundular bu teklifi de Özal kabul etm edi.13

A slında T urgut Ö zal’ın askeri darbe sonrasında T ürkiye’de B aşbakanı olm asıyla Türk - A m erikan ilişkileri adeta zirve yaparak her iki m üttefik ülke arasındaki kendine göre tek sorun olarak gördüğü K ıbrıs sorununun T ürkiye’nin dış politikasını ipotek altına alm am ası ve olum suz etki etm em esi için büyük çaba sarf ettiği söylenebilir. B u am açla Özal Y u nanistan’la da ilişkilerin K ıbrıs sorunundan bağım sız b ir şekilde en azından bu sorunun gölgesinden uzakta geliştirilm esi için politikalar geliştirm eye çalıştığı söylenebilir. B u yaklaşım ın b ir yansım ası olarak 12 Uslu, age, s.157

13 Süha Bölükbaşı, “Kıbrıs Uyuşmazlığı ve Birleşmiş Milletler: 1954-1996 Arası Barışçı Çözümsüzlük” (Ed: Faruk Sönmezoğlu) Türk Dış Politikasının Analizi, Der Yayınları, 2001, İstanbul, s.300

(8)

Özal O cak 1988’de D av o s’ta ardından da M art 1988’de N A T O zirvesi için B rüksel’de PA SO K lideri ve B aşbakan A ndreas P apendreu ile buluşm uştur; h atta Özal 1952’den beri Y u n an istan ’a resm i ziyaret yapan ilk başbakan olarak tarihe geçm iştir. D avos ruhu olarak adlandırılan bu gelişm elerde Özal Y unanistan ve Türkiye arasında geliştirilecek ekonom ik ve kültürel ilişkilerin iki ülke arasındaki sorunların çözüm ünü kolaylaştıracağını vurgularken Papendreu K ıbrıs sorununu da bu yaklaşım a dahil etm eye çalışınca D avos R u h u ’nun uzun öm ürlü olm adığı söylenebilir.14

K ıbrıs’lı etnik R um ve Türk toplum liderinin 1977 ve 1979’da ilan ettikleri iki deklarasyonda (D oruk A nlaşm aları) “iki bölgeli” ve “iki toplum lu” birleşik b ir devlet oluşturm aya gayret gösterm ek konusunda anlaşm ışlardı. A ncak zam an içinde bu yönde som ut hiçbir ilerlem e olm am ıştır N ihayet, B M him ayesinde devam görüşm elerin aradan geçen 15 yıldan sonra 1992’de olum lu sonuç verm eye oldukça yakın gibi görüldüğü söylenebilir.15 A m erikalıların adeta kol bükm e şeklindeki baskıcı davranışlarının d a yardım ıyla 1992 yılında B M G enel Sekreteri B outros G hali 100 paragraftan oluşan ve taslak halindeki b ir çözüm alternatifinin bütün yönlerini ele alan “F ikirler D izisi” (set o f ideas) ortaya k o ndu.16

Bu yöntem çözüm için uygun b ir çerçeve olduğu gerekçesiyle A B D ’nin onayını aldığı şeklinde yorum lanabilir. Zira, G K R Y C um hurbaşkanı Y orgo V assiliou 1992 yılının sonunda G h a li’nin Fikirler D izisini görüşm elerinin üzerine dayandırılacağı b ir tem el olarak kabul etti. D iğer yandan R a u f D enktaş ise başlangıçta F ikirler D izisine itiraz etse de B M G üvenlik K onseyi tarafından doğrudan ve ciddi b ir şekilde eleştirilince kabul etm ek zorunda kaldı. İlginç b ir şekilde B M G üvenlik K onseyi bu defa K ıbrıs konusuyla adeta daha ciddi bir şekilde ilgilenm e gereği duym uştu. B u nedenle G üvenlik K onseyi 10 N isan 1992’de 750 sayılı kararı kabul etti ve bu karara göre G enel Sekreter m üzakereler hakkında G üvenlik K o n sey ’ini bilgilendirecek ve gerektiğinde G enel S ekreter’in K o n sey ’in desteğini alm asını şart k oşuyordu.17 G üvenlik K onseyi’nin alm ış olduğu 750 sayılı bu kararın T ürk tarafı tarafından endişeyle ve B M ’nin R um tarafının görüşlerine sıcak baktığı şeklinde

14 Burcu Bostanoğlu, Türkiye-ABD İlişkilerinin Politikası: Kuram ve Siyasa, İmge Yayınevi, 1999, Ankara, s.506

15 M.James Wilkonson, “Esas Anlaşmazlıklar”, (Ed: Morton Abramowitz), Türkiye’nin Dönüşümü ve Amerikan Politikası, Liberte Yayınları, 2001, Ankara) s.278

16 Wilkonson a.g.e, s.278

17 UN Security Council, Report o f Secretary-General on His Mission of Good Offices in Cyprus, S/23780 (03.04.1992),

(9)

algılandığı bu nedenle görüşm eler öncesi T ürk tarafında olum suz bir havanın hakim olduğu söylenebilir.

G örüşm eler başlam adan önce “G üvenlik K onseyi’nin beş daim i üyesi K ıbrıslı T ürklerin tem silcisi D enktaş ile görüşerek K ıb rıs’ta ki m evcut statükonun kalıcı olam ayacağı ve toprakların adaletsiz dağılım ının sürdürülem eyeceğini söylediler.” 18 B u yaklaşım o dönem de G üvenlik K onseyinde dom inant güç olan A B D ’nin B M ’yi kullanarak Türk tarafın a dayatm ası şeklinde yorum lanabilir. Bu nedenle görüşm eler Türk tarafı ve özellikle D enktaş açısından zor başlam ıştı denilebilir.

F ikirler Dizi esasen Y akın G örüşm eler adı altında B M G enel Sekreteri B outros G h a li’nin taraflar arasındaki farklıları giderebilm ek için D enktaş ve V asiliou ile ayrı ayrı görüşm esi şeklinde 18 H aziran 1992’de 1. T ur görüşm elerle başladı. B M G enel Sekreteri B outros G hali bu turda kendi adıyla anılan b ir H arita sundu. B u haritaya göre T ürk tarafına % 28.2 oranında b ir toprak bırakılıyor, 37 Türk köyünün R um lara verilm esi (M araş ve G üzelyurt dahil); K arpaz'da b ir R um kantonunun oluşturulm ası isteniyor ve on binlerce R um 'un K uzey'e dönm esi öngörülüyordu.

15 T em m uz 1992'de başlayan 2.T ur görüşm eler ise B M G enel Sekreteri, kapsam lı bir çözüm planı olan "Ghali F ikirler Dizisini" (Set o f Ideas on an O verall Fram ew ork A greem ent on C yprus) diye anılan çözüm planını sundu. Bu plana göre B ütünlüklü Ç erçeve A nlaşm ası entegre bir bütün olup, h er iki toplum tarafından ayrı referandum larla onaylanıp G eçici D üzenlem eler adı altında yer alan hüküm lerin yerine getirilm esinden sonra, iki toplum ilişkilerine hükm edecek, anayasal açıdan iki toplum lu, toprak yönünden iki kesim li federal b ir tem ele dayalı yeni bir ortaklık ve yeni b ir anayasa ile sonuçlanacaktır. “Çerçeve A ntlaşm ası, 1977 ve 1979 ü st düzey anlaşm alarına dayalı olup, BM G üvenlik K onseyi'nin özellikle 367 (1975), 649 (1990), 716 (1991) 750 (1992) sayılı kararları ile uyum ludur. Çerçeve A ntlaşm asında ayrıca aşağıdaki şu noktalar dikkat çekiyordu:”19

> Çerçeve A ntlaşm ası K ıbrıs'ın K ıbrıs R um ve T ürk toplum larının ortak vatanı olduğunu ve iki toplum arasındaki ilişkilerin azınlık- çoğunluk ilişkileri değil Federal K ıbrıs H üküm eti'nin iki toplum arasındaki ilişkisi olduğunu teslim eder.

> K ıbrıs A ntlaşm ası'nın tek uluslararası kim liğe sahip bağım sızlık ve toprak bütünlüğü korunan G enel Sekreter'in 3 N isan 1992 (S/23780) tarihi raporunun 11. paragrafında ta rif edildiği şekilde siyasi eşitliğe sahip iki toplum lu, iki kesim li federasyona dayalı

18 Bölükbaşı, a.g.e., s.300

19 Butros Ghali Fikirler Dizisi, KKTC Cumhurbaşkanlığı web sayfası http://www.kktcb.org/upload/pdf/5795.pdf (22.12.2010)

(10)

b ir K ıbrıs devleti olm asını ve bu devletin kısm en v eya tam am en b ir başka ülke ile birleşm esini veya ayrılm a ve bölünm esinin yasaklam asını, güvence altına alır.

> İki toplum un siyasal eşitliğini teslim eder ve güvence altına alır. Siyasi eşitlik, federal hüküm etin tüm dallarına ve idaresine eşit sayıda katılım anlam ına gelm em ekle birlikte; federal anayasanın onaylanm ası ve değiştirilm esinin h er iki toplum tarafından kabulünün gerekliliğini, federal hüküm etin h e r organı ile kararında h er iki toplum un etkin katılım ını, federal hüküm ette, toplum lardan birinin çıkarlarına ters düşen önlem ler alınm asına fırsat verm eyecek şekilde güç dağılım ı yapılm asını ve iki federe devletin eşit ve benzer güçlere ve işlevlere sahip olm asını güvence altına alır.

> İki toplum lu ve iki kesim li federasyon, K ıbrıs R um ve Türk toplum ları tarafından özgürce kurulacaktır. İki toplum tarafından federal hüküm ete bırakılm am ış olan tüm yetkiler, İki federe devlete ait olacaktır.

> Federal C um huriyet, siyasal açıdan eşit, iki federe devletin tek toprağı olacaktır.

“K ıbrıslı T ürkler açısından F ikirler D izisi K ıb rıs’lı Türklerin egem enliğinin ve kendi geleceklerini takdir (self-determ inasyon) hakkının bulunm ayacağı b ir federal sistem öngördüğü için kabul edilm esi son derece süpriz görünüyordu. A yrıca K ıbrıslı T ürklerin diğer bir itirazı da G üzelyurt’un Rum tarafına verilm esini öngören bir haritanın çözüm önerilerine eklenm esi konusuydu.”20

K ıbrıs T ürk tarafına göre, A m erikalılar R um hüküm etini tek resm i tem silci kabul etm elerinin ötesinde, görüşm elerin taraflar arasında, serbest iradeleri ile sürdürülm esi ilkesini dikkate alm ıyorlar, “b ir anlam da Rum yönetim i adına çözüm m asasına oturarak kendi çözüm lerini Türk tarafına em poze etm eye çalışıyorlardı. K K TC içinde gazetecilere, iş adam larına, sanayi ve ticaret odalarına, siyasi partilere ve halka yönelik giriştikleri yoğun kulis faaliyeti bunun kanıtıydı.”21 Bu şekilde oluşacak olan p o zitif havayla birlikte görüşm eler sırasında iç politikada halkın fikirler dizisini desteklediği şeklinde imaj oluşturm ayı am açladığı söylenebilir.

A m erikalılar federasyona dayalı çözüm e gitm enin en önem li şartı olarak K K T C sınırlarının küçültülm esini istiyor ve sadece Rum göçm enler varm ış gibi yalnız onların durum u üzerinde yoğunlaşıyorlardı. Ö rneğin, “A B D ’nin K ıbrıs B üyükelçisi R obert L am b’ın yaptığı bir

20 Wilkonson a.g.e, s.278 21 Uslu, a.g.e., s. 157

(11)

konuşm ada K ıb rıs’taki iki halkın suni şekilde bölündüğünden bahsetm esi ve yeniden tek b ir K ıbrıs halkı arzuladığını söylem esi A m erikalıların bu konudaki yaklaşım larını özetler g ibiydi.”22 Z ira A m erikan dış politika yapıcıları, uzun ve başarılı Rum kam panyasının sonucu şu varsayım ın etkisinde kalm ışlardı: K ıbrıs’taki çözüm ü istem eyen adam , arkasında Türkiye bulunan R a u f D en k taş’tır. Y ani kısaca A B D T ü rk iy e’ye D enktaş’ın arkasındaki desteğini çekm esini istiyordu.

Esasen F ikirler D izisinin anayasal haklar karşısında toprak verilm esi prensibine dayandırılan b ir süreç olarak algılandığı söylenebilir. Bu durum A m erikalılar açısından oldukça olağan olabilirdi. Fakat Kıbrıs Türkleri kendilerinin eşit olm a hakkının tanınm ası gibi tem el ilkeler üzerinde durm aktaydılar. R a u f D enktaş F ikirler D izisi görüşm elerinden dönerken T B M M ’de yaptığı konuşm ada N ew Y o rk ’ta nasıl eşi benzeri görülm em iş baskılara m aruz kaldığını uzun uzun anlattı. B unun üzerine TB M M aynı gün tüm siyasi partilerin ittifakı ile bir bildiri yayınlayarak b ir anlam da T ü rk iy e’nin A m erik a’nın baskılarına boyun eğm eyeceğini açık b ir dille duyurdu. Bu bildiri şunları içeriyordu: “T B M M ...D e n k ta ş’ın liderliğinde yürüttüğü barışçı çabaları takdirle karşılam aktadır...U lusum uz, K ıbrıs Türk halkının razı olm ayacağı bir çözüm ü kabul etm eyecektir. TB M M , yapılan m üzakerelerin h er türlü baskı denem elerinden uzak b ir ortam da geçm esini, kalıcı bir uzlaşm anın vazgeçilm ez koşulu görm ektedir.”23

B outros G h a li’nin ortaya attığı F ikirler D izisi o dönem de tıpkı 2 0 0 0 ’li yıllarda A nnan Planı gibi kurtarıcı plan olarak görülüyordu. B aşta Rum tarafı olm ak üzere F ikirler D izisi’nin arka planını hazırlayan ABD yönetim inin de bu planı desteklediği söylenebilir. G örüşm eler boyunca B M G enel Sekreterinin ağırlıklı olarak D enktaş’ı F ikirlerin kabulü yönünde iknaya çalıştığı ve D en k taş’ı ‘oyun b o zan ’ ta ra f olarak gördüğü söylenebilir. Z ira B outros G hali görüşm eler sonunda G üvenlik K onseyi üyelerine sunduğu raporda bu durum u açıkça vurguluyordu. B u rapora göre, “D enktaş’ı çok önceden üzerinde uzlaşılm ış konularda dahi yeniden görüşm e istem ekle ve pratik sorunları öne sürerek R um m ültecilerin geri dönm e m ülkiyet edinm e haklarına karşı çıkm akla suçluyordu. A yrıca D enktaş’ın adanın % 2 8 .2 0 ’sini Türklere veren B outros G hali planının üzerinde konuşulacak b ir m etin olarak dahi kabul etm em esinden de yakındı. B una ek olarak iki ta ra f arasında derin güven bunalım ı olduğunu ve bu durum sürdükçe görüşm elerin başarılı olm asını beklem enin zor

22 Uslu, a.g.e., s. 157

23 Mehmet Arif Demirer, Türkün Onur Sorunu: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Turhan Kitapevi, 1993, Ankara, s. 58 - 63

(12)

olduğunu”24 söyleyerek durum u daha tarafsız sayılabilecek b ir bakışla özetlediği söylenebilir.

Y akın görüşm eler olarak adlandırılan F ikirler D izisi m üzakerelerinde gerek B outros G h a li’nin tavırları gerekse G üvenlik K onseyi üyelerinin dayatm aları T ürk tarafı tarafından h er ne kadar olum suz karşılansa da “D enktaş 100 paragraftan oluşan F ikirler D izisinin 91 paragrafını kabul etm iştir.”25 A ncak V asiliou tarafından da kabul edilen bu çözüm paketi R um tarafın d a yapılan B aşkanlık seçim leriyle iktidara gelen G lafkos K lerides tarafından reddedilm iştir. A slında burada B M G enel Sekreterlerinin y a da A m erik a’nın bilinçli ya da bilinçsiz olarak D enktaş üzerine yoğunlaşm ası ve sanki D enktaş’ı ‘oyun b o za n ’ olarak görm eleri soruna ne denli taraflı yaklaşıldığını gösterm esi açısından önem lidir.

G üvenlik K onseyi’nin daim i tem silcilerinin görüşm eler öncesi “D en k taş’a baskı yapm ası ve G enel S ekreter’in D en k taş’a BM organlarının gerekirse sorunu tek taraflı çözebileceği B M G enel Sekreterinin tarafsızlığına gölge düşürdüğü söylenebilir. Y ine de, eğer A B D hegem onyasındaki B M G üvenlik K onseyi G h a li’ye tarafları zorlam a, kandırm a ya d a teh d it etm esi konusunda açık çek verm eseydi, G enel Sekreter kendisini bu k adar özgür hissedem ezdi.”26

A m erikalılar F ikirler D izisinin başarısızlığa uğram asından sonra G üven A rttırıcı Ö nlem ler (C onfidence B uilding M easures) üzerinde yoğun şekilde durm aya başladılar. A m erikan yönetim inin girişim iyle M araş’la ilgili problem lere çözüm bulm ak am acıyla B M G enel Sekreteri ile K ıbrıs T ürk yönetim inin tem silcileri arasında b ir görüşm e düzenlendi. A yrıca A B D B aşkanının K ıbrıs Ö zel Tem silcisi B eattle 23 Ocak 1995 tarihinde D enktaş’a C linton’ın özel b ir m esajını iletti. C linton m esajında A m erik a’nın iki bölgeli, iki toplum lu, içinde iki siyasi topluluğun tek bir devlet olarak yaşayabileceği b ir fedarasyon kurulm asına verdiği desteğe değiniyor ve K ıb rıs’ta ilerlem e kaydedilebilm esinin yolunun ancak G üven A rtırıcı Ö nlem lerin uygulanm asından geçtiği vurgulanıyordu. C linton’ın m esajından anlaşılacağı gibi A m erik a’nın h ala K ıbrıs Türklerinin tavrından pek m em nun olm adığı sonucuna varılabilir. A yrıca K ıbrıs T ürk kesim inin 1995 sonlarından itibaren egem enlik ve self- determ inasyon hakkı üzerinde ısrarlı durm ası A m erikalıları daha da telaşlandırdığı söylenebilir.

24 UN Security Council, Report of the Secretary-General on His Mission of Good Offices in Cyprus, S/24830 (19 Kasım 1992), 4-5, 12,14-15.

http://documents-dds-nv.un.org/doc/UNDOC/GEN/N92/735/51 /img/N9273551 .pdf?OpenElement (03/01/2008) 25 Age, s.3 madde 8

(13)

2. BÖLÜM

2.1996-2001 DÖNEMİ: AMERİKA YENİ BAŞLANGIÇ

PEŞİNDE Mİ?

2.1 Richard Holbrooke’un Arabuluculuğu

A m erikan yönetim inin B osna H ersek ’te Sırpları barışa zorlayarak D ayton A nlaşm asını im zalatm ası 9 0 ’ların 2. yarısında büyük prestij kazandırm ıştı elde ettiği bu olum lu rüzgarla K ıbrıs sorununu d a çözm ek için yeni girişim lerde bulundular bu am açla B aşkan B ill Clinton, D ayton antlaşm asının m im arı R ichard H o lbrooke’u K ıbrıs Özel Tem silcisi olarak atadı.

H olbrooke öncelikle, “Türkiye ile Y unanistan arasında E g e’deki K ardak adası sebebiyle çıkan krize arabuluculuk yapm ak zorunda kalm ıştı. O cak 1996 sonu ve Şubat başı için K ıb rıs’a yapm ayı planladığı ziyareti bu kriz nedeniyle erteledi. A rdından Tem m uz 1996’daki K ıbrıs’taki sınır olayları ve Y eşil H a t’ta bir R um un T ürk bayrağını indirm ek için bayrak direğine çıkarken öldürülm esi de m üzakereler için ortam ın henüz hazır olm adığını gösterdi. B unun üzerine A m erikan D ışişleri B akanı M adelaine A lb rig h t’ın, K ıbrıs’ta askeri gerginlikleri azaltm ak ve sınır olaylarının önüne geçm ek için h er iki tarafın askeri kom utanları arasında bir toplantı yapılm asını sağlam aya çalıştı fakat A lb rig h t’ın bu çabası da başarısızlıkla sonuçlandı.”27 M ayıs 1997’de A m erikalıların girişim iyle K ıbrıs R um kesim inin, gerçekleştirilecek olan R um -Y unan ortak askeri tatbikatı sırasında Y unan askeri uçaklarının adanın üzerinden geçm eleri için çağrıda bulunm ayacakları yönünde söz verm esi, T ürkiye’nin de b una Y un an istan ’ın aynı şekilde davranm ası şartıyla K ıb rıs’ın üzerinden uçak uçurm ayacağı taahhüdüyle karşılık je s t yapm ası da pek yürüm edi.

1997 T em m uz da B ülent E cev it’in 1974 harekâtının yıl dönüm ünü kutlam ak için K ıb rıs’ı ziyaret etm esi A m erikalıları zam anlam a açısından endişelendirdi. A m erikalılara göre, 8 - 9 T em m uz tarihlerinde gerçekleştirilen N A T O ’nun M adrid zirvesinden sonra Türkiye ile Y unanistan arasında görünüşte ortaya çıkan iyi ilişkiler atm osferine bu tü r davranışlarla zarar verm em ek büyük önem taşıyordu. A rdından A m erikan D ışişleri B akanı A lbright D enktaş ve K lerides’in güvenlik konularını görüşm ek üzere L efk o şa’d a b ir araya geleceklerini açıkladı. Söz konusu toplantı 26 Eylül 1997’de yapıldı, fakat bundan da herhangi b ir sonuç alınam adı. İki ta ra f arasındaki soğuk havaya rağm en 1997 27 Clement H. Dodd, The Cyprus Imbroglio, The Eothen Pres, Huntingdon, 1998 s. 95

(14)

sonbaharında A m erikan B aşkanı C linton Türkiye B aşbakanı M esut Y ılm az ile Y unanistan B aşbakanı Sim itis arasında b ir zirve toplantısı yapılm asını önerdi. F akat bu çaba d a olum suzlukla sonuçlandı.

D iğer yandan R usya ile G üney K ıbrıs R um Y ö n e tim i’nin Savunm a ve İşbirliği A ntlaşm ası im zaladığı 4 O cak 1997’den itibaren T ürk-Y unan ilişkileri gerginleşm eye başladı. Ç ünkü bu antlaşm a, R usya’nın, G K R Y ’ye S-300 h av a savunm a füzelerinin satışını öngörüyordu. Bu füzelerin m enziline 90 m il içindeki T ürk uçakları da giriyordu. S -300 füzelerinin G üney K ıb rıs’a yerleştirilm esi yönündeki karara tepki olarak, 20 O cak 1997 günü Türkiye ve K uzey K ıbrıs C um hurbaşkanları, “D em irel-D enktaş D eklarasyonu”28 olarak adlandırılan deklarasyonu im zaladılar. D eklarasyonun içeriği özetle şu m addelerden oluşm aktadır:

> Türkiye C um huriyeti, 1960 garanti sistem i uyarınca K K T C ’ye etkin ve fiili garanti sağlam ayı eksiksiz sürdürecek, K ıbrıs Türk halkının güvenliğinin teh d it altında kalm asına izin verilm eyecektir.

> K uzey K ıbrıs Türk C um huriyeti’ne yapılacak b ir saldırı aynen Türkiye C um huriyeti’ne yapılm ış b ir saldırı telakki edilecektir > Türkiye ve K K T C ’ye yönelik tecavüz ve oldu bittiler m üştereken

ö n len ecek tir... B u am açla, Türkiye ile K K TC arasında m üşterek savunm a konsepti oluşturulacaktır.

> G üney K ıbrıs R um Y ö n e tim i’nin tek başına A vrupa B irliği üyeliği yolunda atacağı h er adım , K uzey K ıbrıs T ürk C um huriyeti’nin Türkiye ile birleşm e sürecini hızlandıracaktır. T ürkiye’nin son derece kararlı tutum unun etkisiyle, Şubat 1999’da Y unanistan ve K ıbrıs R um K esim i, S -3 0 0 füzelerini G irit’in doğusuna yerleştirm e kararı aldı. Tüm bu olum suz gelişm elerden sonra R ichard H olbrooke 11 K asım 1997’de K ıbrıs’ı ziyaret ederek K ıbrıs toplum larının liderleriyle Y eşil H at üzerindeki L edra P alas’ta b ir toplantı yaptı. A ncak toplantıdan kayıp kişiler konusunda sağlanan bazı ilerlem eler dışında hiçbir olum lu sonuç çıkm adı. H olbrooke yaptığı açıklam ada çözüm yolunda ciddi bir ilerlem e sağlanam adığını doğruladı.

Bu arada A ralık 1997’deki Lüksem burg zirvesinde AB, T ürkiye’nin üyelik m üzakeresi açılacak ülkeler arasına dahil edilm em esini ve G üney K ıbrıs R um Y önetim i ile tam üyelik görüşm elerinin açılm asını kararlaştırdı. A B D , G K R Y ile görüşm e açılm asının T ürkiye’nin aday ülkeler arasına alınm asıyla dengeleneceği görüşünü taşıdığı için böyle b ir karara karşıydı.

28 Gencer Özcan, “Sonun Başlangıcı”, Onbir Aylık Saltanat- Siyaset, Ekonomi ve Dış Politikada Refahyol Dönemi, Boyut Kitapları, İstanbul, s.201-216.

(15)

H olbrooke, K ıbrıs’ta edindiği izlenim ler ışığında, T ürk tarafını anlaşm alara gerektiği gibi eğilm em ekle suçlarken R um ları sevindirdi. A d a ’da ırkları, dilleri ve inançları ayrı iki toplum un bulunduğunu söylerken de T ürkleri m em nun etti. Ö zellikle K ıbrıslı R um lar ve A tina, A m erikan tem silcisini Türk yanlısı ve diplom asiye uygun davranm ayan biri olarak görüyorlardı. Ö rneğin K ıbrıs R um kesim inin eski BM nezdindeki tem silcilerinden A ndreas M avrom atis şöye dem işti: “H o lbrooke’un açıklam alarının bazısı, beni onun K ıbrıs sorununu hiç kavrayam adığını düşünm eye sevk etti.”29

H o lbrooke’un, 4 M ayıs 1998’de düzenlediği basın toplantısında verdiği m esajlar şunlardı: H erkes tarafından açık b ir şekilde kabul edilm ekteydi ki, G lafkos K lerides K uzey K ıbrıs halkını tem sil ve kontrol etm em ekteydi. E ğer gerçek b ir görüşm e gerçekleştirilirse çözülem eyecek sorun yoktu. A m a öncelikle taraflar gerçek anlam da görüşm eler yapm ak için m asaya oturm alıydı. Taraflardan biri görüşm ek istem iyorsa, önceden belli bir şey yapılm adan görüşm em diyorsa b ir yere varılam azdı. B una göre D enktaş’ın talepleri görüşm elere yeniden başlanam am asının tem el nedeniydi.

H olbrooke 1999 y ılına kad ar K ıbrıs özel tem silciliği görevini devam ettirdi. Türk tarafında H o lbrooke’a karşı özel b ir kızgınlık ya da rahatsızlık bulunm adığı söylenebilir. Türkiye ve K K T C yönetim lerine göre, H o lbrooke’un tem aslarından b ir sonuç elde edilm em esinin tem elinde A vrupa B irliği’nin takındığı yaklaşım bulunuyordu. R um kesim inde yaptığı basın toplantısında H olbrooke T ürk tarafı açısından oldukça rahatsız edici ifadeler kullanm ıştı am a K ıb rıs’tan ayrılm adan önce yaptığı son basın toplantısında tarzı oldukça yum uşam ış ve daha objek tif hale gelm işti denilebilir. Bu konuşm ada H olbrooke “G üney K ıbrıs’ın adanın diğer kesim i üzerinde hiçbir şekilde otoritesi olm adığını söylem esi ve K K T C ’den bahsederken ilk defa norm al ism ini kullanarak, resm i olarak tanım asa da b ir gerçek olarak K K T C ’nin varlığını kabul etm esi oldukça olum lu sayılabilirdi. H olbrooke, ayrıca D ayton y a da İrlanda m odelinin K ıbrıs’a uygulanam ayacağını fark etm iş görünüyordu. D enktaş’tan K K T C ’nin seçilm iş cum hurbaşkanı olarak bahsetm esi A m erik a’daki R um lobisinin ona saldırm asına neden olm uştu.30

A slında H olbrooke K ıb rıs’taki durum un sadece etnik bir çatışm adan ibaret olm adığını anladığını söyleyebiliriz. K ıbrıs sorunu A da dışındaki iki önem li bölge devletinin politikaları içersinde önem li bir yer tutuyor ve onların karşılıklı sorunlarının ve denge politikalarının ayrılm az

29 Uslu, a.g.e, s.160

30 Rauf Denktaş ve Bülent Ecevit’le yapılan röportajlar. Turkish Daily News, 12 ve 17 Mayıs 1998

(16)

b ir parçası durum unda bulunuyordu. A yrıca süper devletlerin K ıb rıs’la ilgili önem li stratejik çıkarları vardı ve K ıbrıs sorunu bu çıkarlarla birlikte Türkiye ve Y u n an istan ’la birlikte ilişkilerini de derinden etkiliyordu. Belki H olbrooke, “K ıbrıs sorununu çözerek T ürk-Y unan sorunlarının çözüm lenm esine iyi bir başlangıç yapm ak, T ürk-Y unan diyalogunu kolaylaştırm ak istem işti. A ncak Türk-Y unan sorunları çözülm eden ve Türk - Y unan ilişkileri iyileşm eden K ıbrıs sorunun çözülm esinin m üm kün olm adığı gerçeğini göz ardı etm işti.”31 D iğer yandan h er ne kadar Soğuk Savaş ortam ı olm asada Türkiye ve Y unanistan açısından K ıbrıs’ın sahip olduğu önem R ealist perspektiften bakıldığında h e r iki anavatan içinde ulusal çıkarları açısından hem stratejik hem de m anevi önem ini sürdürüyordu. Çünkü hem Y u n an istan ’da hem de T ürkiye’de K ıbrıs sorunu “m illi dava” olarak görülm ekte ve bu sorunda verilecek en küçük taviz m illi davanın kaybı olarak algılanacaktır.

2.2. 90’lı Yıllarda ABD’nin Kıbrıs Sorununa Genel Bakışı

A m erikan yönetim lerinin Soğuk Savaş sonrası dönem de genel olarak çok fazla K ıbrıs sorunuyla ilgilenm em elerine y a da gönülsüz ilgilenm elerine rağm en B ill C linton’ın ikinci başkanlığı dönem inde bu yaklaşım ın aksine istisnai b ir ilgi olduğu söylenebilir. Z ira bu dönem de A B D ’nin soruna ilgisi oldukça arttığını ve Türk tarafı üzerinde hissedilir baskı haline dönüştüğünü söylem ek m üm kündür. B aşkan C linton, H o lbrooke’tan sonra A lfred M o ses’i K ıbrıs özel tem silcisi olarak atarken B eyaz S aray’dan yapılan açıklam ada A B D ’nin K ıbrıs’a ilgisi şu şekilde dile getirilm işti.:32 Özel tem silci, K ıbrıslı T ürk ve Rum toplum lar arasındaki görüşm eleri kolaylaştırm a ve K ıb rıs’ta kapsam lı b ir barış anlaşm asına ulaşılm asını sağlam a yolundaki A m erikan çabalarını yürüten ve yönlendiren A m erikan hüküm etinin tem el tem silcisidir. B u m akam , K ıbrıs’la ilgili çabaların politika düzeyinde koordinasyonunu tem in etm ek ve A m erikan başkanının K ıbrıs sorununun çözüm üne verdiği önem i gösterm ek için oluşturulm uştur. Ö zel tem silci, ilgili hüküm etlerle ve K ıb rıs’taki taraflarla yakından tem as halinde bulunur, konuyla ilgili olarak K ongreyle ak tif bir diyalog sürdürür ve B M G enel Sekreteri ve onun tem silcileriyle düzenli şekilde tem aslara girer.

Bu dönem de, Türkiye ile Y unanistan arasında 17 A ğustos deprem i sonrasında gözle görülür b ir yum uşam a dönem i ortaya çıkınca A m erikan yöneticileri K ıbrıs sorununda bir ilerlem e sağlanabilm esi için kolları yeniden sıvadılar. Y az boyunca A m erikalı yetkililer A vrupalı m üttefikleri B M görevlileriyle birlikte iki yıllık bir duraklam anın ardından K ıbrıs’taki tarafları yeniden görüşm e m asasına döndürebilm ek 31 Uslu, a.g.e., s.162

(17)

için yoğun b ir çaba içine girdiler. O nların ısrarlı talepleri sonucunda K ıbrıs’taki toplum ların liderleri D enktaş ile K lerides 3 A ralık ’ta N ew Y o rk ’ta B M gözetim inde başlatılacak dolaylı görüşm elere katılm ayı kabul ettiler. Bu haberi ilk olarak A m erikan B aşkanı C linton’ın T ürkiye’de yapılacak A G İT zirvesine katılm ak için A n k a ra’ya giderken 14 Eylül 1999’da uçağında yaptığı açıklam ayla verm esi yeni süreçte A B D ’nin rolünü ve etkisini ortaya koyuyordu.

A B D B aşkanı C linton’ın hesabı, başkanlıktan ayrılm adan önce kronikleşm iş b ir uluslararası sorunun daha çözülm esine katkıda bulunarak bir anlam da tarihe geçm ekti. O na göre, herkes bilm eliydi ki, tüm K ıbrıslıların güvenliğinin sağlanm ası ve adanın bölünm esinin sona erdirilm esi de dahil olm ak üzere tarafların tem el çıkarlarını koruyacak en iyi çözüm yolu, iki ta ra f arasındaki görüşm elerle bir anlaşm aya ulaşılm alıydı. Tabi bunun hem en gerçekleşm esi beklenm iyordu.

A G İT zirvesinde C linton K ıbrıs sorununu T ürk tarafıyla yeniden görüştükten ve onları görüşm elerin başlam ası konusunda iyice ikna ettikten sonra D enktaş - K lerides dolaylı görüşm eleri planlandığı gibi 3 A ralık ’ta N ew Y o rk ’ta başladı. A ncak B M G üvenlik K onseyi'nin K ıbrıs ile ilgili kabul ettiği k arar tasarısında, K K T C 'nin karşı çıktığı, 'Kıbrıs hüküm eti', 'tek egem enlik, tek uluslararası kişilik ve tek vatandaşlık' gibi kavram ları 15 A ralık'ta kabul ederek görüşm eleri tıkadığı söylenebilir. Bu süreçte, ayrıca A B ’nin H elsinki Z irv esi’nde alınan kararlarında Türk tarafını ve özellikle D enktaş’ı zor durum da bıraktığı açıktır. Ç ünkü D enktaş, H elsinki Z irv e’sinde alınan kararların dolaylı görüşm eler açısından b ir darbe olduğunu vurguluyordu.

12-13 N isan 2000 tarihlerinde de M oses T ürkiye’yi ziyaret ederek B aşbakan E cevit ve D evlet B akanı Şükrü Sina G ü re l’le görüştü ve onlardan K ıbrıs konusundaki ayrıntılı görüşlerini aldı. “A m erikalıların tem aslarında vurguladıkları tem el husus, tarafların K ıb rıs’ta çözüm e ulaşm aları için zam anın artık geldiği yönündeydi. Türkiye ile Y unanistan arasındaki ilişkilerin yum uşam ası ve T ürkiye’nin A B adaylığının tescil edilm esi gerekli zem ini hazırlam ıştı. A B D yetkilileri T ürk dostlarına yapıcı b ir tutum takınacakları ve sonunda b ir gelişm e sağlanm asını teşvik edecekleri konusunda güveniyorlardı.

3. BÖLÜM

3. ANNAN PLANLARI VE 2004 REFERANDUM

SÜRECİ

3.1. Annan Planlarının Ortaya Çıkış Süreci

B M G enel Sekreteri K ofi A n n a n ’ın 8 K asım 2000 günü taraflara “sözlü ifadeler” adı altında sunduğu on b ir sayfa ve yirm i paragraftan

(18)

oluşan bağlayıcılığı olm ayan belge Türk tarafından belge olm ayan belge olarak adlandırılan (non paper) kâğıt ise, m üzakere sürecinin geçici olarak sona erm esine neden olm uştur. Bu belgede A nnan şu noktaların altını çiziyordu:”33

> K onunun özüne gidilm esinden m em nuniyet duyuyorum ancak gidilecek uzun b ir yol var. 12 E y lü l’de yaptığım iki tarafın siyasi eşitliğini vurgulayan açıklam aya ek olarak, m üzakereleri kolaylaştırm ak için elim izden geleni yapacağız..

> M üzakereler, B M G üvenlik K onseyi’nin ön koşul içerm eyen tüm konuların m asada tartışılm asına izin veren ve tüm BM kararlarının dikkate alınm asını öngören 1250 Sayılı karara göre yapılıyor.

> İki ta ra f da kendilerini tem sil eder, biri diğerini tem sil edemez. > Ü zerinde uzlaşılacak anlaşm a, bir uygulam a takvim i ve

m ekanizm ası içerm eli, bu uzlaşm anın tem el bir yasası olm alı. > A yrıca güvenlik düzenlem eleri, toprak ayarlam aları, m ülkiyet

rejim i ve ortak devlete ilişkin yönetim organı olm alı.

> K apsam lı çözüm iki tarafta da halkın onayına sunulacak, yapılacak değişiklikler de referandum la m üm kün olabilecek. > O rtak b ir anlaşm a m etni üzerinde çalışıyoruz. B una taraflardan

katkı bekliyoruz.

> Şim diye kad ar m eselenin özüne ilişkin konularda etiketler kullanm aktan kaçındık.

> K apsam lı çözüm yeni ortaklığı öngörm eli, çözüm de iki tarafın siyasi eşitliği açıkça tanınm alı

> Y eni ortaklığın tek b ir uluslararası kim liği olm alı. K urucu devletlerden kaynaklanan ortak tek b ir egem enliği olm alı. K urucu devletler, Türkiye Y unanistan ile adanın tam am ını birleştirem ez ve ortaklıktan ayrılam az. B ir ta ra f diğerine tahakküm edemez.

> O rtaklık devletinin tek vatandaşlığı olm alı, insan hakları ve tem el özgürlükler garanti altına alınm alı. O rtak bir devletin ortak bir hüküm eti olm alı. O rtak devletin tem el yasaları olm alı.

> Eşitliğe saygı gösterilm eli, bu eşitlik sayısal eşitliğe dayanm am alı. K urucu devletlerin kendi tem el yasaları olm alı. B ir kurucu devlet diğerinin yönetim ine karışm am alı.

> Ç özüm AB üyeliğini engellem em eli. A B , K ıb rıs’ın üyeliği konusunda özel düzenlem eler yapm alı.

33 Fehmi Gürdallı, “34 Yıllık Maraton: Kıbrıs Müzakereleri”, http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/194888.asp (23.12.2010)

(19)

> M ülkiyet konusunda uluslararası hukuk dikkate alınm alı. K işilerin tem el haklarına saygı gösterilm eli.

> M üm kün olan en fazla sayıda R um göçm en, R um tarafına verilm esi öngörülen topraklara yerleştirilm eli. Söz konusu düzenlem e sırasında, m üm kün olan en az sayıda K ıbrıslı Türk yerinden edilm eli.

> İki tarafın da güvenlik kaygıları dikkate alınm alı. 1960’taki güvenlik sistem i korunm alı. K ıb rıs’ta eşit sayıda T ürk ve Y unan askeri konuşlanm alı. T ürk ve R um orduları feshedilm eli. A d a ’ya silah sokulm ası yasaklanm alı.

> B elirli b ir süre için B M Barış G ücü ve B M polisi görev yapm alı. Bu belgede kısaca A nnan, çözüm şekline atıfta bulunm uyor, federasyon v eya konfederasyondan d a söz etm eden yeni b ir “O rtak D evlet” kurulacağını belirtiyordu. Belgede, yeni ortaklıkta iki tarafın siyasi eşitliğinin açıkça tanınm ası ve kurucu devletin tek b ir egem enliği olm ası da öngörülüyordu. B elgede ayrıca, m al-m ülk konusunda uluslararası hukuk kurallarının geçerli olm ası savunulurken, önem li bir toprak parçasının R um tarafın a verilm esi ve R um göçm enlerin kuzeydeki evlerine dönm esi öngörüldü. R um ları önem li ölçüde m em nun eden karara Türk tarafı sert tepki gösterdi. C enevre sürecinin kendileri açısından noktalandığını söyleyen D enktaş, 24 K asım ’da A n k ara’da yapılan zirvenin ardından da ‘Türk param etreleri’ kabul edilm edikçe dolaylı görüşm elere devam etm eyeceğini açıkladı. B öylece yaklaşık b ir yıl süren dolaylı görüşm e süreci de sonuçsuz noktalandı.

Bu arada Türkiye ve K ıb rıs’lı Türkler, B M iyi niyet m isyonuna desteğin sürdüğü, uzlaşm a çabalarının gerçekçi bir zem inde sürdürülm esi gerektiği, ancak ortak b ir zem in oluşturulduktan sonra başlatılacak bir m üzakere sürecinden olum lu b ir sonuç elde edilebileceğini vurguluyordu, Bu noktada T ürk tarafı "yeni b ir ortaklık" ve "iki tarafın birbirini tem sil etm ediği" gibi hususlarının altını çizen B M G enel Sekreteri'nin 12 Eylül 2000 tarihli açıklam asının R um tarafın ca reddedilm iş olduğunu, ana h e d e f olarak ta iki ta ra f arasında b ir uzlaşıya varılm ası ve yeni bir ortaklık için y o la çıkıldığı noktalarının özellikle R um tarafın ca açıkça kabul edildiğinin ortaya konm ası gerektiği yönündeki görüşlerin altını çizerek, B M 'den yeni ve yaratıcı bir yaklaşım beklenildiğini belirtilm iştir.

Bu açıklam alardan sonra kesilen görüşm eleri tek rar başlatm ak am acıyla B M ’nin yanısıra A m erikan, İngiliz ve A B tem silcileri sık sık A nkara - A tina - L efkoşa hattında tem aslarda bulundular. A ncak bu konuda en önem li gelişm e yine D enktaş’tan gelm iştir. K K TC C um hurbaşkanı, M ektup Teatisi olarak adlandırılan ve 8 K asım 2 0 0 1 ’de Rum lider K lerid es’e gönderdiği m ektupta; K ıbrıs’ta üçüncü taraflar

(20)

bulunm aksızın yüz yüze görüşm e önerisinde bulunm uştur. K lerides, bu çağrıya önce olum suz yanıt verm iş, ancak D enktaş'ın K ıbrıs konusunun süratle çözüm lenebilm esi için neler yapılabileceği hakkında görüş alışverişinde bulunulm asının yararına b ir kez daha dikkat çeken ikinci bir m ektup gönderm esi üzerine, öneriyi kabul etm iştir.

Bu çerçevede D enktaş, K lerides ile 4 A ralık 2001'de K ıb rıs’ta ara bölgede b ir araya gelm iştir. B M G enel Sekreteri K ıbrıs Özel Tem silcisi De Soto'nun da no t tutm ak am acıyla h azır bulunduğu görüşm enin başlangıcında Sayın D enktaş, b ir açış konuşm ası yapm ış ve ileriye dönük yapıcı b ir vizyon ortaya koym uş, T ürk tarafının eşit statüsüne dayanan yeni b ir ortaklık kurulm ası am acına yönelik olarak kapsam lı b ir çözüm ü m üzakereye h azır olduğunu, söz konusu ortaklığın AB üyeliğini varılacak kapsam lı siyasi çözüm ün esasları çerçevesinde destekleyeceğini ve bu bağlam da T ürk - Y unan dengesinin korunm ası gerektiğini belirtm iştir.

G örüşm enin sonunda De Soto tarafından yapılan açıklam ada, iki liderin 2002 O cak ayı ortalarında K ıb rıs’ta B M gözetim i altında, önkoşulsuz, tüm konuların m asada olacağı ve h e r şey kabul edilene kadar hiçbir şeyin kabul edilm eyeceği anlayışıyla kapsam lı b ir çözüm e ulaşılana kadar görüşm elere devam edilm esi şeklinde doğrudan görüşm eyi kabul ettikleri kaydedilm iştir. B u m aksatla D enktaş ve K lerides 11 O cak 2002 tarihinde öncelikli olarak kayıplar konusu görüşm ek üzere b ir araya geldi ardından da 16 O cak 2 0 0 2 ’de yüz yüze görüşm elere De Soto gözetim inde başladılar.

D oğrudan görüşm elerin birinci turu 19 Ş ubat’ta yapılan 14. görüşm eyle tam am lanm ış ardından 1 - 27 M art tarihlerinde yapılan ikinci tu r görüşm elere geçilm iştir. İlk tu rd a konularla ilgili görüşlerini koyan taraflar ikinci turda bu konuları özlü m üzakere etm eye başlam ışlardır. 9 N isa n ’da başlayan 3. tu r görüşm eleri çerçevesinde D enktaş K ıbrıs Türk tarafının önerilerini içeren “D raft Outline o f the Founding D ocum ent for the N ew P artnership State o f C yprus” K ıbrıs D evletinde Y eni O rtaklık için K urucu Ç erçeve B elgesi Taslağı adlı 20 sayfalık belge genel itibariyle şu kısım ları içeriyordu:34

> O rtaklık vizyonu yenilenirken, uluslararası kişiliğe sahip yeni bir ortaklığın kurulm ası öngörülüyor. O rtak devlete devredilen işlev ve fonksiyonların eşit paylaşılm ası ve ortak kullanılm ası önerilirken, eşit statüye sahip olacak ortak devletler, kendi anayasal düzenlerini de koruyabilecek. O rtak devletlerin kam u düzeni, vatandaşlık ve adalet gibi konularda yetkilerini sürdürm esi önerilen belgeye göre, iki düzeyli egem enlik (two

34 Denktaş'ın Klerides'e Sunduğu 29 Nisan Belgesi (07.05.2002), Avrupa Birliği Genel Sekreterliği web sayfası http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=24425&l=1 (23.12.2010)

(21)

level sovereignty) çerçevesinde ortak devletlerin yetkileri, ortak devletin egem enliğinde olacak.

> Y etkiler, iki taraftan eşit katılım lı bir şekilde kurulacak 12 üyeli ortaklık konseyi tarafından kullanılacak. K onseyde iki ta ra f cum hurbaşkanının yanı sıra onların tayin ettiği 5 er tem silci bulunacak.

> O rtaklık konseyine 2 yıllık sürelerle cum hurbaşkanları başkanlık edecek. E şit statüde olacak diğer üyeler arasında, yine b ir süre sona devredilm ek üzere dış ilişkiler, ekonom i, A B ile ilişkiler ve koordinasyondan sorum lu olacak şekilde görev dağılım ı yapılacak. K onsey, b ir çeşit koalisyon hüküm eti gibi çalışacak. > K urulacak ortaklık devletinde yasam a işlevini iki tarafın

m eclislerinden seçilecek eşit sayıda üyeden oluşacak m eclis üstlenirken, ortaklık konseyi ve m eclisin kurucu anlaşm aya aykırı hareket edip etm ediğini denetlem ek am acıyla, yüksek ortaklık m ahkem esi kurulacak.

> Tem el konuların yanı sıra m al-m ülk m übadelesi, garanti ve ittifak anlaşm aları, toprak paylaşım ı, ekonom i gibi konulara ilişkin de bazı açılım lar getiriyor. B una göre belge m al-m ülk m übadelesi konusunu takas ve tazm inatlarla çözm eyi önerirken, gerek Türkiye, gerekse Y u n a n istan 'ın garantisinin devam ından yana olduğunu belirtiyor.

> Toprak paylaşım ının ' güvenlik, derinlik, verim lilik ve su k ay n a k la rı'' gibi kriterlere göre yapılm asının öngörüldüğü belgede, iki ta ra f ekonom isi arasındaki uçurum un kapatılm ası gerektiğine dikkat çekiliyor.

> B elgeye göre iki taraf, gözden geçirm e m ekanizm ası çerçevesinde 5 yıl sonra gelinen noktayı değerlendirerek, işbirliğinin devam ından yana olm aları durum unda yeni organlar oluşturabilecek ve ortaklık devletine yeni yetkiler verebilecek. > B elgede çözüm önerisinde ayrılm a veya vetodan bahsetm ezken,

iki tarafta ayrı ayrı çoğunluk gerektiren bir uzlaşm anın (seperate m ajority) sağlanm ası esas tutuluyor. İhtilafların ise oluşturulacak b ir kom ite tarafından çözüm lenm esi öngörülüyor.

Rum Y önetim i tarafından 1 M ayıs 20 0 2 ’de reddedilen belgenin iyileştirilm iş halini D enktaş 11 Eylül 2 0 0 2 'd e yapılan 53. görüşm ede yeniden K lerides’e sundu. İsviçre, B elçika ve A B D başkanlık sistem leri incelenerek hazırlanan belgede, nihai ve kalıcı b ir çözüm için “üç düzlem li egem enlik” tem elinde kapsam lı öneriler getirildi. K ıbrıs R um

(22)

Y önetim i, 11 Eylül belgesini “eskisinden daha beter”35 diyerek kabul etmedi.

Bu arada 3 - 4 Ekim 2002 tarihlerinde N ew Y o rk ’ta yapılan görüşm elerde R um lar ve T ürkler arasında tem el konularda görüş ayrılıklarının devam ettiği görülm üş, çözüm ün esasları konusunda m üşterek bir zem in bulunm am asına karşın görüşm e sürecini tıkam am ak için taraflar kurulacak ortak devleti bağlayacak tarafların im zaladığı uluslararası anlaşm aları belirleyecek ve ortak devletin yasalarını hazırlayacak iki taraflı teknik kom itelerin (ad hoc) oluşturulm asına karar verm işlerdir. Söz konusu teknik kom itelerden biri olası b ir çözüm de ortak devletin yasaları, diğeri ise çözüm olm ası halinde ortak devleti oluşturacak devletlerin uluslararası anlaşm aları üzerinde çalışm alar yapm ak üzere kurulm uşlardır. “A ncak bu ad hoc kom iteleri Şubat 2 0 0 3 ’teki G üney K ıb rıs’taki başkanlık seçim lerinin de etkisiyle A nnan P lan ı’nın 3. versiyonundan önce O cak 2003 sonlarına doğru yaptıkları bir iki toplantı dışında çalışm am ışlardır.”36

3.2. Referanduma Giden Süreç: Kıbrıs Sorununun Kapsamlı

Çözümü için Anlaşma Temeli (Basis for Agreement on a

Comprehensive Settlement of the Cyprus Problemi

11 K asım 2002 tarihinde B M G enel Sekreteri K ofi A n n a n ’ın K ıbrıs Sorununun K apsam lı Ç özüm ü için A nlaşm a Tem eli olarak adlandırılan çözüm önerisi 1. A nnan Planı gündem e gelm iştir. B M G enel Sekreterince K ıb rıs’taki taraflara ve üç garantör ülkeye (Türkiye, Y unanistan ve İngiltere) sunulan çözüm planı, bir dizi anlaşm a ve bir A nayasa taslağını kapsayan b ir m etin ve iki alternatifli haritadan oluşm uştur. Sunulan Planın tem el öğelerini ortak devlet ve ortak devletin tek egem enliği, h e r iki toplum parça devletleri ve bunların eşitliği, devletin işlerliği, sosyal adalet ve güvenlik dahil dış dengelerin sağlanm ası oluşturm uştur. Planın özetini içeren on sayfalık b ir belge aynı gün B M G üvenlik K onseyine sunulm uştur.

A nnan ek olarak sunduğu m ektupta iki liderden b ir h afta içinde belgeyi görüşm e zem ini olarak kabul edip etm eyeceklerini bildirm elerini istem iştir. 18 K asım 2002 tarihinde K lerides B M G enel Sekreterinin planı ile ilgili görüşm eyi kabul etm iş; 20 K asım 2002 tarihinde D enktaş, A nnan planında eksiklikler bulduğunu ve bunlar giderilm eden planın zem in olarak kabul edilem eyeceğini açıklam ış; bu gelişm e üzerine A nnan 25 K asım 2002 tarihli m ektubuyla, taraflardan p lanla ilgili ilk 35 Kıbrıs’ta Kritik Süreç Başladı, Hürriyet Almanak 2002,

http://dosvalar.hurrivet.com.tr/almanak2002/news detail.asp?nid=127&sid=14 (23.12.2010)

(23)

değerlendirm elerini b ir h afta içinde kendisine iletm elerini istem iştir. Rum tarafı, planı m üzakere etm eyi kabul ettiğini bildirm iş; ancak K lerides daha sonraki beyanlarında “planda değişiklik olm azsa kabul etm eyeceğini” açıklam ıştır. Türk tarafı olarak D enktaş, 26 K asım 2002 tarihinde “planı m üzakere edilebilir b ir hale getirebilm ek için m üzakereye h azır olduğu” yanıtını verm iştir.

B M G enel Sekreterinin K ıbrıs özel danışm anı A lvaro De Soto taraflara 10 A ralık 2002 tarihinde K ıbrıs Sorununun K apsam lı Çözüm ü için A nlaşm a T em eli’nin değiştirilm iş halini (2. A nnan Planı) Genel Sekreterin iki lideri 12 A ra lık ’ta A B zirvesinin toplanacağı K openhag’a davet eden m ektubu ile sunm uştur.

D enktaş, “planın pek de yeni olm adığını, eski plan olduğunu” açıklam ıştır. 10 A ralık 2002 de hem A n k a ra’d a hem de L efk o şa’da “ barışa evet, bu plana hayır!” m itingi yapılm ıştır. İki tarafta da yoğun tepkilere neden olan A nnan planın gözden geçirilm iş şeklinde, eş başkanlık 3 yıldan 2,5 y ıla indirilirken K arp az’da R um ların denetim inde b ir kanton bölge oluşturulm ası ve kuzeye dönecek R um ların anayasal haklarına bazı sınırlam alar getirilm iş ve iki h arita birleştirilerek tek harita olarak sunulm uştur.

A ncak son dakikaya k adar çözüm çabalarının sürdüğü K openhag’da hem R um hem de T ürk tarafı plana im za atm ayı reddetti. Z irvenin sonuç bildirgesinde, K ıbrıs’ın A B ’ye b ir bütün olarak üye olacağı vurgulanırken, anlaşm a olm am ası halinde topluluk m üktesebatının K uzey’de uygulanm ayacağı kaydedildi. T ürk tarafının “R um ların üyeliğini erteleyin” yönündeki talebinin göz önüne alınm adığı zirve kararlarında, tarafların planı 28 Şubat’a kad ar m üzakere etm eyi taahhüt ettikleri de ifade edildi.37

G üney K ıb rıs’taki Şubat 2003 başkanlık seçim lerinden sonra 13 A ralık 2002 tarihli K openhag (C orrigenda) içeren planın üçüncü revize halini 26 Şubat 2003 tarihinde taraflara sunm uştur. D enktaş “planda genelde değişen b ir şey yok” açıklam asını yapm ış bunun üzerine A nnan 27 Ş ubat’ta D enktaş, K lerides, Papadopulos ile ara bölgede b ir araya gelerek liderlerden planın 30 M art’ta referandum a sunulm asını ve on gün içinde kendisine yanıt verilm esini istem iştir. A ynı zam anda yanıtlam alarını açıklam aları içinde 10 M art’ta L ahey’e davet etm iştir.

Bu süreçte 27 Ş ubat’ta L efkoşa İnönü M eydanı’nda yapılan “çözüm ve A B ’ye hazırız” m iting alanına A B D D ışişleri B akanlığı K ıbrıs özel koordinatörü Thom as W e sto n ’un gitm esi son derece dikkat çekm iştir. 28 Şubat’ta A nnan D enktaş ve P apadopulos’la tekrar görüşm üş h er iki liderde L ahey’e geleceklerini belirtm işlerdir. K ofi A n n an ’ın yeni

Referanslar

Benzer Belgeler

ABD,AB ve Türkiye başta olmak üzere bir çok devletin dış politikalarının şekillenmesinde ve uluslararsı güvenlik ittifaklarının oluşmasında yine Rusya’nın

İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü

Öte yandan devletin insan benzeri bir aktör olarak kabul edilmesi, onun organik anlamda insanın birebir kopyası olduğunu varsaymayı gerekli kılmaz. Devlet, işlevi

Fakat ortaya çıkan bu olumlu algının etkisi uzun sürmemiş GKRY’nin AB’ye üye olması birliğin dolaylı bir şekilde müdahil olduğu sorunun tam anlamıyla taraflarından

Ortak Eylem Planı sonrası Türkiye, Geri Gönderme Merkezleri’nin sayılarının arttırılması, deniz yoluyla gerçekleşen düzensiz göçlerin azaltılması için

ABD’yi nükleer anlamda tehdit edebilecek veya ona karşı koyabilecek tek ülke olması nedeniyle, hala Avrupa, Orta Doğu ve Asya’da ABD’nin ulusal güvenlik

Sovyetler Birliği’nin çöküşü şüphesiz tüm dengelerde değişimler meydana getirmiş, görevleri belli olan uluslararası örgütler, görevleri açısından, yeniden

Bu çalışma Hindistan dış politikasında Soğuk Savaş sonrasında görülen dönüşüm, Orta Asya'daki güç mücadelesinde Hindistan'ın yeri gibi konuları inceleyecek ve