• Sonuç bulunamadı

Ataç'tan çizgiler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ataç'tan çizgiler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANILAR VE SÖYLEŞİLER

A ta ç 'ta n çizgiler...

Sigaranın külleri bembe­ yaz çarşafların üstüne dökü­ lüyordu. Eşi durmadan tabla­ yı uzatıyor, 'Yatak kirleni - yor Nuru ilah bey' diyordu. Hastaydı Ataç, Saraçoğlu ma­ hallesindeki katında yatağına uzanmış konuşuyordu 1950 sonları. Demokratlar ileti - dara g elm işler, Bayar Cum­ hurbaşkanı olm uş, Ataç da görevden ayrılmak zorunda kalmış. İlgihç bir öyküsü var­ dı bu ayrılığın: İnönü Cum­ hurbaşkanı'yken Ataç Cum - hurbaşkanlığı baş çevirgeniy- di. İnönü ile birlikte yerdi öğle yemeğini. Ama Bayar tutmuş Ataç'ı öteki görevli ­ lerin masasına göndermiş. Bunu kendine karşı yapılmış bir aşağılama saymış Ataç, verm iş istifa dilekçesini.

Birden kızdı: "Dünyanın en temiz şeyi bu sigara kü­ lüdür". dedi. "Yanm ış, kül olmuş, ne mikrop var ne bir şey." Bu mantıklı konuşma - ya diyecek söz yoktu! Kül te­ mizliğine tem izd i, ama yine de yatağı kapkara yapıyordu. Neydi hastalığı? Mide bozuk­ luğu, ateş. Üstüste bir sürü şey yem iş! Turşuya dek. Si - nirlenm iş, öfkelenmiş. Hep kızgın adam görüntüsündey - di. o . Şöyle sessiz, huzurlu bir konuşmasını hatırlamı - yorum. Yatakta köpürüyordu. Bayar'dı o geceki yerme ko­ nusu. ..

'Resmini banyoya astım' dedi. 'En yakışan yer orası'. Önce Bayar'ın resm i sandım. Bir şey diyemeden bekledim, sorsam kızacak biliyorum.

"Tutmuş da Karaşi ' den telgraf çekmiş 'İlk meşru Cumhurbaşkanını kutlarım ' diye. İlk meşru Cumhurbaş­ kanı. . . Atatürk meşru değil miydi ? Ya İnönü.. . " Yahya Kemal'di bu işi yapan. Ba - ya r'a böyle bir telgraf çekti­ ğini duymuştum. Atatürk, İ - nönü sanki M eclis çoğunlu - ğuyla seçilm em işler Başkan­ lık g ö re v in e !.. Belki Yahya Kemal genel seçim kazana - rak iktidara gelen b ir parti

-nin lideri olmasından dolayı 'm eşru' buluyordu Bayar' ın Cumhurbaşkanlığını.. .O za­ man da kendisinin de m illet­ vek ili, elçi olarak görev a l­ dığı eski dönemlerdeki so - rumluluğunu unutuyordu. .E - vet, çirkin bir şeydi bu.

Gittim baktım, banyoda duvara asılıydı. "A z iz Nurul- lah Ataç'a" diye im zalı re - sim. Önceki gelişlerim de o resmi salonun baş köşesin - de görmüştüm. Yahya Ke - m al'e büyük saygısı, hayran­ lığı vardı. B ir davranış, bir söz herşeyi birden d eğiştirir Ataç bundan böyle Yahya K e ­ m al'e eskisi kadar hayran olmayacaktı. Onun küçük yan­ la rı, şiirindeki başarısız yön­ ler daha çok batacaktı gözü - n e ...

İkim iz de Demokratlarca 'kıyılan' kişilerdik. O emek­ liye ayrılm ıştı. Bense ça - lışmakta olduğum Tercüme Bürosu'ndanuzaklaştırılmış - tim . M. E. B. Tercüme Bü - rosu başkanlığına DP ' nin Adana m illetvekili Rem zi O - ğuz A rık getirilm işti. A rık, bağnaz b ir kişiydi. B ir gün

konuşurken şöyle dedi: "B i - zim kendi sanatlarımız var - d ır, onları korumalı, g e liş ­ tirm e liy iz, tezhip, ortaoyu­ nu, karagöz vb. Nedir opera? Babalarım ız opera gördüler m i? "

"Benim babam görmüş - tü ," dedim. "Viyana'da S of­ ya'da görevliyken ilk dünya

savaşında, görmüş, çok sev­ miş. Hem babalarım ız, de­ d elerim iz uçağı da görm ed i­ le r , radyo da d in lem ediler, buzdolabı da kullanmadılar. Ne çıkar bundan?"

A rık konuşmayı değiş - tirdi. Ama izinli olarak İ s ­ tanbul'a gittiğim in haftasında Büro'daki işimden çıkarıldı­ ğımı öğrendim.. Ne olacak, E cetvelinden 180 lira aylıklı bir küçük görevliydim , kos - k ocabirprof. milletvekilinin fiskesi yeterdi beni ordan

atmaya!

Döndüm Ankara'ya. Zor durumda kalmıştım. İş siz, parasız. Ataç'tı halden anla­ yanlardan b i r i . .. İnönü A n ­ siklopedisi o sırada Türk adı­ nı almıştı. Levent görevden ayrılm ış, Avni Başman geti­ rilm işti Ansiklopedi yöneti - ciliğine. Ataç'ın dostuydu Başman. B iri öztürkçeye tut­ kun, öbürü düşman, iki grup d ost! Ataç " Git Başman'ı g ö r" dedi. Gittim , konuştuk Öztürkçenin yanlış bir yol ol­ duğundan söz etti Başman. A - nayasa'nın Teşkilâtı Esasiye olduğu günlerdeydi. Başmar da katılmıştı Köprülü'nün o önerisine. Bana karşı da u - zun uzun savundu. Sonra be - nim Ansiklopedide redaktör olarak çalışmamı önerdi. Hiç değilse okuduğum dosyalar sayısında ücret alırdım . Bir şeydi bu d a ...

Dönüşte Ataç'ı buldum Ak ba Kitabevi'nde. Başladık Sıhhiye'ye doğru yürümeye. Ankara'ya ilkyaz g e lm iş ti... Ben olup bitenleri anlattım Başman iyi karşılam ıştı, a - ma gelip geçici bir işti bu, ’nem daha kesin de değildi. Ataç, Başman’ la bir daha ko­ nuşacağını söyledi. Ben hep \ bu konudan söz edelim is ti­ yordum. Bir iş , biraz para, b ir olanak, başka bir şey yoktu kafamda. Önce politi - kadan sözü açtı Ataç, D e ­ mokratlar iktidara gelm iş - lerd i, aydına, şaire, yazara karşı b ir hükümetti bu. Poli­ tikaya atılmak gerekiyordu , hiç değilse siyasal yazılar yazmak. " Sizi m illetvekili seçsin ler" dedim. "İnönü de sizi s e v iy o r."

Tam Ziraat Bankası önün­ deydik. Durdu. Şöyle bir bak­ tı: " B ir şey söyleyeyim mi sana," dedi. "Sen de İstan - bullusun, bende. Şunu bil ki biz hiçbir zaman milletve - kili seçilem eyiz. Bilmemhan- gi ilden olsaydım, belki, bir umut vardı, bizim bir Ataç

va r, onu seçelim diyenler çıkardı. Ama İstanbullu o - lunca, oh o h .. . "

Gençlik parkı önünde baş­ ladı birden Karacaoğlan'dan dizeler okumaya. B ir, bir daha. B ir, bir daha.. Belleği öyle de güçlüydü ki.' Öncele­ ri dinliyordum, severek,ben de arada bir iki dize ekleye­ rek. .. Sonra sıkılmaya baş - ladım, dinler gibi yapıyor, dinlemiyordum. Aklımda baş­ ka şeyler vardı, geçim sı - kıntısı, para derdi, beni bek­ leyen bir sürü üzüntü...

"B ize gidelim , b ir kahve iç e lim ," dedim. Serçe so­ kakta zemin katındaydı ev. Konuk odasında oturduk, bit­ memişti K aracaoğlan 'lar... "Nedendir de kömür gözlüm

nedendir", "Öldürmeli beni dövmeli d e ğ il", "Gözüm açık gider sarmasam sen i", "D il­ beri küstüren d iller perişan." Birbirini izleyen d izeler, di - z e le r . . .Sesli bir antolojiydi o akşam üstü Ataç! Demok - ia tta rı, iş s izliğ im i, sıkıntı­ m ı, herşeyi herşeyi bırak­ mıştı ötelere, gelsin Kara - caoğlan! Karacaoğlan'dan da, şiirdendebıkm ıştım , usan - mıştım. Ataç dalmış gitmiş dizelerin dünyasında...

Nice nice yaşantılar var. Zaman zaman çıkıp geliyor - lar bilinçaltı sularından. Ge­ çip gidecekler ötelere. Yaka­ lamalı onları, kâğıt üstünde yaşatmalı. Bizim le beraber ölüp gitmemeli yaşantılar.

■ O K TA Y AKB AL

Referanslar

Benzer Belgeler

Günefl, öteki y›ld›zlara göre bize çok yak›n oldu¤u için, Günefl gözlemleri bize öteki y›ld›zlarla ilgili bilgi..

«Suriye ve Kilikya’da Fransa Yüksek Komiseri» General Gtıro’- nun emri ile Antep, Maraş ve Urfa sancaklarındaki Fransız kuvvetleri­ nin kumandanlığına

Fakat Curiosity’nin sönmüş bir volkanın etrafında yaptığı ölçümlerde yüksek miktarda feldspata (granit türü kayaların içinde bulunan bir mineral türü)

fiimdiyse, bir grup araflt›rmac›n›n sürekli donmufl durumdaki tortul toprak tabakalar›ndan elde etti¤i bitki ve hayvan DNA’lar›, Sibirya’y› ye- niden verimli bir

Patoloji sonucu polip olan hastalarda olduğu gibi reinke olan hastalarda da tedavi öncesi ve sonrası Jitt, Shim ve NHR ölçümleri arasında istatistiksel olarak

Gökalp, uluslararası banş balonundan çok önemli olan milletlerarası kuruluşlara gerekli­ liğine inanır.. Bunun için dünya kamuoyunun milli kamuoyundan jayıf

Nüfusu milyondan pek de u- zak olmayan Istanbulda, sade kış mevsiminde oynayan bir dram ve bir komedi tiyatrosu mevcuttur; Ankarada devlet tiyatrosunun çe­ kirdek

Halbuki Hakkı Celis, ona bir tanrıça gibi tapan Hakkı Celis, bireyci kişiliği yavaş yavaş de­ ğişirken bile ne yaptığının tam farkında değildir.... Ruhları