-7^SCL2
95 u
“ Sinema Günleri 86” da tecrübeliler ile genç yönetmenlerin ödül mücadelesi var
^ALTiN LALE* sahihini
• H e r y a r ış m a d a kaç f a v o r i o lu r . Y a r ın başlayacak 15 f ilm in y e r al
d ığı b ö l ü m d e ise t e k ö d ü l e h e rk e s a d a y . Ü n lü y a b a n c ıla r arasın
d a "K u y u c a k lı Y u s u f ' v e " B u g ü n ü n Saraylısı" da T ü r k sineması
a d ın a yarışacak
r i - ~ | STANBULLU bütün sinemaseverler değil, am a İstanbullu sinemaseverlerden, bir “ mutlu azınlık” bu iki hafta bo yunca sinemaya doyacaklar. 14 günde 27 ülkeden tam 80 film... Yıllarca "İstanbul Festivali içinde üvey evlat mua- L L J melesi gören ve son 2 yıl içinde kendi kanatlarıyla uçmaya başlayan sinema için bu olağanüstü başarı... Öyleyse
söze, biziere 27 ülkeden 80 fiim göstermeyi sağlayan ilgililere teşekkürle başlayalım.
Ve bir küçük noktaya değinmeden geçmeyelim. "Sinema Günleri" sinemaseverlerin elbette büyük ilgisini çekmektedir am a, acaba gelecek yıllarda konuklar listesine birkaç ünlü yıldız da eklenemez mi? O yıldızların gelişiyle "Sinema Günleri” hem burada, hem de dünya sinema kam uoyunda çok daha fazla akis yapabilir, çok daha büyük bir ilgi odağı oluşturabilir. Ünlü Andre Delvaux'nun gelmesi elbette büyük bir olaydır. Yönetmen Goubenko’nun gelmesi de öyle ama, birçok yabancı şenlikte jüri başkanları (veya sözcüleri) Jean Moreau veya Simon Signoret oluyorsa vardır bunun bir sebebi...
TRT’ YE DÜŞEN GÖREV
Bu yıl "Sinema Günleri"nin biletleri günlerce önce satışa çıkarıldı ve bir iki gün içinde bitti. Yani, 50 milyonu aşan Türkiye’de bu filmleri sadece 30-40 bin kişilik bir mutlu azınlık seyredecek.
Öte yandan bu güzellikleri paylaşmak isteyen birçok kişi daha var.
Bu durum da TRT’ye bir görev düşüyor. Hiç olmazsa şenliğin en gözde filmlerini alıp, “TV’de Sinema" saatinde yayınla yabilir. Böylece hem saatlerce kuyruklarda bekleyip de bilet bulamayanlar, hem de İstanbul dışında oturduktan için “ Sine ma G ünleri” ne ulaşamayan milyonlarca insanı memnun eder. Bu TRT için büyük bir fırsat.
Hem kimsenin kuşkusu olm asın... Bu filmlerin her biri ekranda en az Artistik Patinaj gösterileri kadar ilgi toplar.
" K u y u c a k lı
Y u s u f "
“ Sinema
Günleri-86’ ’ da yarışmalı bölümde “ Altın Lale” ödülü için iki Türk filmi var. “ Bugünün Saraylısı” TV dizisinden film yapıldı. “ Kuyucaklı Yusuf” İse 1900 ’ lü yıllarda bir Anadolu kasabasındaki toplumsal değişimi anlatıyor. Feyzi Tuna’ nın yönetmenliğini yaptığı filmde Derya Arbaş ile Talat Bulut başrolde oynuyorlar.
“ ALTIN L A L E ” YARIŞMASI
“ Sinema Günleri 86” da “Altın Lale”
Film Yarışması da yer alıyor. Bu bölüm de çeşitli ülkelerden gelmiş, 15 film Altın Lale Ö dülü’nü kazanmak için yarışacak. Bunlardan ikisi "Kuyucaklı Yusuf” ile
"Bugünün Saraylısı” bizden... Bunlardan
Bugünün Saraylısının şansı pek yok. Çün kü bir TV dizisi olarak yapılan, sonra bu yarışma için kısaltılan bir yapım bu... Yeni kurgu ne kadar ustalıkla yapılırsa yapıl sın, kesilip çıkarılan bölümler, film için bir dezavantaj. O bir yana, son derece önem li bir konuyu ele alan tarihsel bir panora ma içinde toplumsal bir değişimi başarıy la sergileyen bu filmin yabancı jüri üyele ri tarafından bir tür “ mavi melek” gibi algılanıp, daha baştan kategori dışında tu tulması tehlikesi var.
Y A R IŞ M A
VAR MI YOK MU?
Hepsi sinemacılardan oluşan jüriyi ti yatro çevrelerinde geçen, tiyatro oyuncu larım anlatan “ Lill Âşık” adlı Macar- A m erikan filmi etkileyebilir. Asıl
“ Önemsizlik" adlı film için bu durum söz
konusu. Einstein ile Marilyn Monroe'yu bir araya getiren bu film de jüriye sempa tik gelebilir. "Varyete” adlı Yunan filmi nin de şansı var. Çünkü o filmde aslında
"film içinde çevrilen bir başka film” hi
kayesi anlatılıyor. "Amedeus” un büyük başarısının izini süren "Biz Üçümüz” de yabana atılacak film değil. “ Amadeus” . Mozart ile Salliari çekişmesini anlatıyor.
Bu film ise M ozart’ı 14 yaşındayken ele
alıyor ve o dönemi anlatıyor. Salyaji! Ray’in tüm şenliklerde şansı vardır. Öyleyse bu listeye “ Ev ve Dünya” adlı filmi de eklememiz gerekiyor. "Biz
Üçümüz” gündeme gelirse, onun komşu
su olan “ Beethoven’in Yeğeni” de ödülü kapıp götürebilir. Adaylar arasında "Kap
lumbağa Güncesi" de var. Gerek senar
yosu, gerek kadrosuyla göz dolduran bu film de aday listemizde.
Özetleyelim ¡sterseniz. "Altın Lale" öy le bir yarışma ki, ganyanı, plasesi yok. Her filmin şansı var. Kim kazanırsa, sürpriz değil.
TÜRK SİNEMASI
“Sinema Günleri” içinde bir de “Türk Sineması 85-86” bölümü var. Bu bölüme
16 bölüm katılıyor. Jüri en başanlı filmi seçecek ve bu seçilen filmin yönetmenine, Eczacıbaşı Vakfı tarafından 2 milyon li ralık para ödülü verilecek. Tabu bu ödü lün manevi tarafı, en az maddi tarafı ka dar önemli.
Bu dalda asıl önemli olan, jürinin tu tum u... Bu bölüme katılan 16 film içinde eski kuşaktan sadece Atıf Yılmaz var. Orta kuşaktan Şerif Gören, Ömer Kavur, Ze
ki Alasya... Ötekiler hep genç Türk sine
ması içinde anılanlar. Asıl ağırlık ise bi rinci ve ikinci filmini yapan yönetmenler de: Nesli Çölgeçen, Muammer Özen, Ba
şar Sabuncu. Atilla Candemir. Ümit El çi, Yusuf Kurçenli... Jürinin işi gerçekten
zor. Çünkü bu daldaki sonuç, sadece bir yönetmene para ödülü vermekle sınırlı de ğil. Sonuç, jüri "tecrübeyi mi ödüllendi
recek, yoksa gençleri mi yüreklendirecek"
sorusunu da vanıtlavacak.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi