• Sonuç bulunamadı

Yenilikçi, çapkın bir ressam...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yenilikçi, çapkın bir ressam..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

• 3 Mart lyyı Kazar m şayia /

Bedri BAYK AM

Él

KSMK

• Hazırlayan: Dilek ÖNDER

I Yenilikçi, çapkın bir ressam...

B E D R İ Baykam'\ resimleriy­

l e tanıyanlar, resimlerini bilmeden açtığı sergilerinden tanıyanlar bir de freakliği ve kadınlara düşkünlüğüyle tanı­ yanlar vardır.

Bunlardan resimleriyle ta­ nıyanlar, onun sanatını değer­ lendirirler. Sergilerinden tanı­ yanlar. resimlerine bakıp “Ne

var yani, bunu ben de ya­ parım' derler. Diğerleri ise

Adama bak. Bu sefer de ki­ minle beraber" diyenlerdir.

Aslında her üçü de doğru ama hiçbiri diğerinden ba­ ğımsız değil. Yani Bedri Bay-

kam ne sadece bir ressam,

ne sadece yenilikçi ne de sa­ dece çapkın.

Yenilikçi, çapkın bir res­ sam diyebiliriz.

Cümlenin yapısı gereği ressamtrğr sona geldi. Ama genelde de Bedri Bay kam'ın en fazla şikâyet ettiği konular­ dan biri, bu. İlişkilerinin sanat­ çılığından daha fazla ilgi gör­ mesi. Bu onun mu, yoksa onunla ilgilenenlerin suçu mu acaba?

Açtığı bir sergide, kıvırcık saçlarının altındaki umur­ samaz ama kendinden emin bakışlarıyla bir kolunu güzel bir kızın boynuna dolamış, di­ ğer eli cebinde bir resmini mutlaka görmüşsünüzdür. Resimlerini, güzel kızı ve ifa­ desini karıştırın, işte karşınız­ da Bedri Baykam. Hiçbiri, di­ ğerinden daha önemsiz değil.

Bedri Baykam, 2-3 yaşla­

rında resim yapmaya başla - m ış. Tabii bunlar her çocuğun karaladığı şeyler gibi değil­ miş. Ayrıca bunların herhangi bir çocuğun yapabileceği re­ simler olmadığını anlayacak anne babası varmış.

6 yaşında sergi açmış biri­ sine “Resme nasıl başla­

dınız?" diye soramıyorsunuz. “Kendimi bildim bileli tanın­ mış bir ressam ım " diyor. "Ben doğuştan sanatçıyım”

diyenler biraz düşünsünler di­ ye herhalde.

Sanıldığı gibi Harika Ço­ cuklar kanunuyla okumamış. Kendi imkânlarıyla yurt dışın­ da eğitim görmüş. Mimar an­ nesinin malzemelerini kulla­ narak yaptığı resimleri, Paris, Londra, Münih, Strasbourg, VVashington'da sergiler iz­ lemiş. Bu arada çok küçük yaştaki bu ününe karşı ailesi önlemler almış. Bir peda­ gogun yardımıyla çocuklu­ ğunun doğal geçmesi, şımar­ maması sağlanmış.

Ama Bedri Baykam, kendi­ sinin de bildiği gibi şımarık, ukala, burnu havada tanını­ yor. “İnsanın kendine güven­

mesi mütevazı olmamasını gerektirmez " diyor. Sokaktaki

insana da zaman ayırırmış. (Aynı anda sokaktaki insan da ona zaman ayırmış olmuyor mu?) Hiçbir insanı küçümse- mezmiş. Hatta kendisi hakkın­ da önyargılı insanları bu ön­ yargıdan kurtarmak için

on-• İÇTİĞİ SİGARAıGünde bir iki tane filtresiz Camel • PARFÜM:... Armani, Calvin Clain • SEVDİĞİ İÇKİ: Yemekten önce Blady Mary, yemek­ te kırmızı şarap, yemekten sonra Martel konyak

• OKUDUĞU SON KİTAP: Balodaki Yalnız Adam • GÖRDÜĞÜ SON FİLM :... Şüphe Altında

• SEVDİĞİ SPOR: Tenis, futbol

• NASIL BİR TATİL: Kız arkadaşımla birlikte, denizin

çarşaf gibi olduğu, kumu sıcak ve ince ve hiç iş düşün­ meyeceğim bir yer. Mesela Hawaii

» KULLANDIĞI OTOMOBİL:.. Doğan ve Mercedes • SEVDİĞİ MÜZİK TÜRÜ: Rock, punk, Space Music

ve aptal romantizm olmadığı sürece pop

• İZLEDİĞİ SON KONSER:

düzenlediği blues konseri

Efes Pilsen'in Hilton'da

• SEVDİĞİ RESSAM: Tapies, Schnabel, Kiefer, Rob

Scholte

• OKUDUĞU DERGİ VE GAZETELER: Hürriyet. Mil­

liyet, Sabah, Güneş, Günaydın, Newsweek, Herald Tri­ bune________________________________________

• SEVDİĞİ KAĞIT OYUNU:... Blöflü pişti • BEĞENDİĞİ KADIN TİPİ: Çok zayıf olmayan, güzel

gözlü, güzel ama bunu kullanmaya çalışmayan, seve­ cen. mütevazı, entelektüel, çalışan

• DOĞUM TARİHİ: 26.04.1957 • EVLİLİK TARİHİ: Bekâr • BUR­ CU: Boğa • YABANCI DİLLER: İngilizce, biraz Almanca • EĞİTİ­ Mİ: California Collage of Arts and Crafts

• BEĞENDİĞİ ERKEK TIPI:

Niro, Mickey Rourke

Al Pacino, Robert De

iarla demokratik bir diyalog kurarmış. “Şansımı denerim" diyor.

“Boyalı basın, kızlarla fo­ toğrafımı çektiği için insanlar bana duyarsız, serseri ruhlu bir playboy imajını yakıştırı­ yorlar. Ben playboyken bile romantik bir playboy um ” söz­

leriyle başladığı Bedri Bay­

kam, “kadın hayatı "na şöyle

devam ediyor: “Kadın konu­

sunda iki değişik Bedri Bay­ kam var. İlki, aynı anda bir­ çok kız arkadaşı olan, bir ha­ re m i’ olan, değişik kişilerle flörtünü saklamayan playboy kişiliğim. Diğeri ise her şeyini banko bir kadına oynayan, bütün enerjisini tek kıza kon­ santre edebilen, çok idealist bir âşık olan Bedri Baykam."

“RESSAM

İMAJINI

DEĞİŞTİRDİM”

Aşık olduğu zaman harem hayatı biten Baykam bu konu­ da çok şanslı sayılmaz. Şim­ diye kadar 2-3 kere âşık ola­ bilmiş, onda da karşısında­ kiler enerjisini kaldıramamış­ lar. Fazla gelmiş. “Bu erkeksi

bir enerji değil. Sanatsal enerjim de o kıza bağlı oluyor. Bunu kaldırmak kolay değil” diyor.

Bir ilişkide çok idealist bir alışveriş istiyormuş. Her şeyi alıp vermek istiyor. Kıskançlık üzerine ise şunları söylüyor:

“Benimle olan kız, kıskançlık normlarımı iyi bilir. Bir kız beni kıskandırdığı zaman ha­ yatımdan çıkar" diyor. Aşk ve

kıskançlığı birbirinden ayrı yaşayamayacaklarını düşü­ nenler Bedri Baykam’i hiç âşık olmamakla suçlayabilir­ ler ama o bunu becerdiğini söylüyor.

“Kadınları seviyor olmam, halka sanatı sevdirmek için tanıtıma, röportajlara önem vermem, erkek ve kadın mo­ da dergilerinde çıkmam, alışılmadık şekilde propagan­ da yapmam, yani afişler bro­ şürler hazırlamam, popüler olmam 80’lerde Türk sanat ortamını tedirgin etti. Aradan 10 yıl geçti. Zaman beni haklı çıkardı. Şimdi afişsiz, broşür- süz sergi açılmıyor" Bedri Baykam, aslında bu konuda

hayli dertli. Onu kıskanan genç ressamlar grubuna si­ temler yağdırıyor. “Onlara yol

açtığımı bildikleri halde çok sattığım için ego krizine giri­ yorlar" diyor.

Bedri Baykam yeni bir res­

sam imajı yarattığı için de tabii ki mutlu. “Alkolik, bereli,

pasif ressam imajı yerine ak­ tör kadar ünlü, politik sorum­ luluk alan, pahalı resim satan, sanat tarihini tanıyan, düzenli çalışan bir ressam imajı ya­ rattım " diyor. Artık ressam­

ların ek bir iş yapmaya ve bunu söylemeye gerek duy­ madan “ Ben ressamım" di­ yebilecekleri bir ortamın kuru­ cusu olduğunu söylüyor.

Kimilerinin ben bile ya­ parım dediği, kimilerinin de hayranlıkla karşıladığı resim­ leri için kendisi şunları söy­ lüyor: “Resimlerimde bir yan­

dan hayal dünyasının dışa vu­ rumu var. Resmi yaparken hem her şeyi bileceksiniz

hem de o anda her şeyi unut­ muş olacaksınız. Benim re­ simlerimde tabuları yıkma ar­ zusu var. Son 4 yıldır politik sanat da yapıyorum. Sağ veya sol görüşü desteklemek için değil, insan hakları, de­ mokrasi, kişilik gibi insanın ve insan ruhunun içinde yeşere­ bilecek şeyleri koruyabilmek için ”

Bedri Baykam başından

beri resimlerini iki eliyle yapı­ yormuş. Hatta iki eliyle de ya­ zabiliyor. Hem de tersten. Ya­ ni kâğıdın sağ tarafından baş­ layarak sol eliyle tersten yazıyor. Kabiliyeti tek elinde değil yani. Onun için iki elinizi de kaybetseniz ne yaparsınız diye sorduğumda, hiç düşün­ meden “Resimlerimi yaptı­

rırı m ” cevabını veriyor. Şu

rengi şuraya koy, şuraya bu­ nu çiz diye tarif ederek yine resimle uğraşırmış. Neye inanmak lazım şaşırdım. Ben bile yapabilirim o halde.

Resim ve kadınların dışın­ da Baykam’ın bir özelliği de

biraz evhamlı olması. “Para­ noyak bir tarafım var" diyor,

sağlığımla ilgili problemler yaşarım dediği, herhalde has­ talık hastası olması. Bir de annesi ya da kız arkadaşı bi­ raz geç kalırsa ortalığı ayağa kaldırırmış.

“Bazen çabuk sinirle­ nirim " diyor. Herkes gibi ba­

ğırıp çağırmanın, birşeyler fır­ latmanın dışında onun siniri. Bir ressama yaraşır biçimde, sinirlendiğinde beyaz peyniri, tereyağını alıp reçelle ya da balla karıştırıp uyumsuz çor­ balar yaparmış. Onların da değeri var mıdır acaba?

Bedri Baykam koyu bir Fe­

nerbahçeli. Öyle ki “Sizin için

en büyük keyif nedir?" diye

sorduğumda ilk cevabı “Bü­

yük bir Fenerbahçe galibiye­ tinden sonra gazeteleri oku­ m ak" oldu. Sırada, seviştikten

sonra kola içmek, ılık bir yaz akşamı Bodrum'da sevdiği in­ sanla kahvede oturmak ve anne babasıyla çay içmek var.

UÇUK SORULAR

- Bir gün telefonunuz hiç çal­

mazsa ne hissedersiniz?

- Çok bozulurum. Ama üst üste üç kere çalarsa yine bo­ zulurum.

- Hırsınızı ille de birinden çıkarmanız gerekiyorsa kimi seçersiniz?

- Annemi.

- Tahminen kaç değişik kişi­ liğe sahipsiniz?

-Ü ç.

- Sizce öldürülmek için en uygun zaman?

- Herhalde bütün kitaplarım çıktıktan sonra.

- İnsan olmasaydınız ne ol­ mayı tercih ederdiniz?

- Yarış atı.

- Hangi zamanda kim olmak isterdiniz?

- Dünya kupası elemeleri son maçında 60. dakikada frikiği gol yapmış olsaydı Rıdvan ol­ mak isterdim.

- Bir başka yer, bir başka za­ man ve bir başka meslek?

- ¡iki, Hawaii plajında genç bir sörf hocası, İkincisi, Peru'da dağlık bir yerde dört ayda bir müşterinin geldiği bir otelin resepsiyon memuru.

- Bir gün ellerinizi kaybeder­ seniz ne yaparsınız?

- Yaptığım işe devam ederim. Resimlerimi başkalarına tarif ederek yaptırırım.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Liu investigated the tunable light wave propagation in 2D hole-type PCs infiltrated with nematic liquid crystal and the tunable absolute band gap in 2D anisotropic photonic

(12) yaptığı 4 ülkeden 8221 kadını içeren konrollü kord çekme, uteretonik ile kontrollü kord çekme veya uterus masajının karşılaştırıldığı deneysel

Prospektif yapılan çalışmaya, Eylül-2010 ve Ağustos-2011 tarihleri arasında hastanemiz çocuk kardiyoloji servisinde enfeksiyon dışı çeşitli nedenler (kalp

kübist ve konstrüktif yaklaşımını benimsememiş, Dufy ve Matissc’i kendi­ ne daha yakın bulmuş, Paris’ten döndük­ ten sonra da Anadolu ve Trakya gezile­ rinde

Direkt ya da yüksek akımlı KKF’de internal karotis arter ile kavernöz sinüs arasında; indirekt ya da düşük akımlı olanlarda ise internal veya eksternal karotis arterin

zamanlarda okum ak, grafik değerlendirm ek gibi bir şey; çünkü estetikte araç, amaca dönüştürüldü: yâ­ ni dil, onun kullanılış biçimi; yâni ses, onun kullanı­ lış

Bu araştırmada, İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencileri ile Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencilerinin İngilizce dersine ait tutumları ile akademik başarıları arasındaki

Katılımcıların yaş gruplarına göre tükenmişlik envanterinin alt boyutları Duy- gusal Tükenme, Duyarsızlaşma ve Kişisel Başarı arasında fark olup olmadığını be-