• Sonuç bulunamadı

Akşam'ın büyük edebi anketi:Muharrir neden yetişmiyor?:Sait Faik diyor ki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Akşam'ın büyük edebi anketi:Muharrir neden yetişmiyor?:Sait Faik diyor ki"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

'vW

Ç G ~

U

-*æ r*rm naren>jiM Æ a

nharriı neden netismiııori

Sait Faik diyor ki:

•‘Bugün eskiler diye adlandırılan yaşlı muharrirler,

hayata, cemiyete yukardan bakarlardı.

Hâlâ da öyledirler,

»»

«Bize

himayesiz tiyatrolar lâzım. Salonları küçük de olsa böyle

bir kaç tiyatro bizi açıverir.

Eskiyle olan son

bağlarımızı

ancak yeni dille koparabileceğim ize kaniim. D il devrimini yeni

edebiyatım ız için büyük bir şans sayıyorum

Anketi yapan: Sadeddin 6ÖKÇEPINAR

Son yıllarda edebiyatımızın iki kolu büyük hamleler yap­ makladır. Bu iki kol, hikâye İle şiirdir. Bunlar biribirlerilc ya­ rış edercesine süratle gelişiyor. Şiirde hakiki kıymetler ara­ sına bir takını taklitçilerin de karıştığım ar!ıadaş;mız Şevket Rado belirtmişti- Hikâye saha­ sında da aynı şey ileri sürüle­ bilir. Fakat bu sahada büyük bir kitlenin tanıdığı bir kaç isim var ki eserleri başka dil­ lere de çevrilse güzelliklerinden çok şey kaybetmiytcekleri mu- • hakkaktir. Bunların arasında Sait Faik, büyük bir kıymet o- Iarak en başta yer almaktadır. Fakat son zamanlarda onun az yazdığı gözden karmıyor.

Değerli hikâyecinıizi Burgaz adasındaki evinde ziyaret etti-

m

¿¡ın zaman ona ilk sözüm ni­ çin az yazdığım sormak odu.

Sanatkârın düşüncesi

hudutlaııamaz

Sait Faik, karşı karşıya o-tıırduğumuz balkonda başını

relerden ibaret. Bunlardan artık boşlanan kaldı mı bilmiyorum-

Biz kendimizi onlar gibi halktan üstün ve halktan uzak görmüyoruz. Bilâkis halkla be­ raber yaşamak, halkı anlatmak İstiyoruz. Bu kitlenin İçine ha­ kikaten girdiğimiz gün ortada ne hürriyetsizlikten ne de insan lar arasındaki korkunç uçu- ■ rumlardan eser kalacaktır. Bu­ günkü edebiyatçının vazifesi, halkı anlatmaktır. Bu bazıla-, rmın zannettiği gibi siyaset, değildir. Hattâ siyasetle alâka-, lı bile değildir. Sanatkârın sa-

j

mimiyetinden şüphe edilmeme-

^

lidir. Bir sanatkarın satılmış olmasına imkân yoktur. Bu maalesef bizde henüz anlaşıl­ mamıştır.

t

Sait Faik Abasıyanık yor. Mevzuu sipariş olacak, su­ ya sabuna dokunmıyacak.

O arkadaşım Iııgilteredeki mecmuaların bir hikâyeye 100 sterling verdiklerini yazıyor. deniz tarafına çevirerek bir Biz bundan vazgeçtik. Bari göl-müddet düşündü.

— Şu karşıdaki sandalı

görü-ge etmeseler.

Bizim gazete ve mecmuaların yor musunuz? dedi. Bakın. Sa- sabıpıerl, kendilerine ufacık hile yâklaçıyor. Onu yürüten bir mesu]iyet gelmesini iste- şey nedir? Kürekleri değil mi? mezıer. Hele para vermekten

Ya su uçuşan marliler! Kanad- kopar. Bu sebeple yayın- . w . , , „ lan yolunsa artık uçabilir-: larumz tercümelerle dolup taşı- rir vars* tekk eye deg ■ Aba* ler mi? Düşünce de böyledir. yor Bundan âlâ şey olur mu? d^ uya dnha doğrusu Şarka Dört duvar arasına kapatılmak Ne para Vennek, no de malı- Sondeıilsin,

istenirse kanadsız kuş, küreksiz kemeye çağırılmak korkusu ' c " J _

sandal oluverir ve bütün mâ-

1

•?,lrae vaziyeiim iz

Devlet adamları da sanatkâ­ ra lâkayıttırlar. İstiyorlar kİ sanatkâr kendilerini hep öğ- sün- İşlerini iyi görüyorlarsa bu esasen vazifeleridir. Kötü gö­ rüyorlarsa sanatkârdan ancak tenkid beklemeli. Bizde ise bu­ na tahammül yok. Burada yine gazetelere kabahat bulurum. Bu memlekette yapılacak sayısız iş varken gözümüz hep dışarda Hele bazı gazetelerin Hacca muharrir göndermelerine ne dersiniz! Gönderilecek

muhar-nasmı kaybeder. var.

Düzensizlikten de şikâyetçi- - vaziyetimiz nedir? «Medarı maişet, isimli bir , r

\

7,

cfliro vazifp verivor musu

h!!;âye M U )» ç.ternMUm Ha- » Me“ ‘ “ “ ? « “ > ^ ”

1

risi çıkıp da bu kitap zararlı- nuz'

yatı toz pembe görmüyorum . , , „ . , . , diye mahkemeye verildim. Üç dır dedi mi Haydl - Slirdeki gelişmeyi takip beş kuruş kazanalım derken teplanıverlyor- Neden zararlı? edemiyorum. Mamafih gençler iki bin lira mahkeme masraf! AraylP * >ran yok Bunun arasında pek beğendiklerim ödedim. üzüntüsü de caba. rarh olduğuna kim karar ve- var. Meselâ Fazıl Hüsnü Dağ-Kahramanlarım rahat etmek recck? Bu da malum değiL larca- Bence ^air dc hikayeci İçin haplse giriyorlardı. Bütün Sorgusuz, sualsiz vc mahkeme- K,bi hakikl hayatı ve büyük ı sebep bu! siz eser toplatılmamak. Her kitleyi ifade etmelidir. Bunun- ] Geçenlerde arkadaşım Eyüp

^ yde

olduğu eibi bu ^ te de la beraber şiir hedefli olunca oğluna edebiyatla uğraşmak- emnlyet esastır- Yazdıklarmam tatsızlaşır. Hiç değilse şiir, şiir tan bıktığımı ve artık yazım- okuynrunun eline ulaşacagm" olmak

W*

biraz realitenin ta ­ dan emin olmazsanız iştahınız tüne yükselmelidir- Şiirdeki yacağımı söyledim. Bana, son

mütalâaca seni okuyan bir li­ se talebesi varsa onun için yaz­ malısın. dedi. Ben de şimdi on­ ları düşünerek yazıyorum.

.Kestaneci dostum, diye bir edebiyat yoktur diyt. dışardaki hikaye yazmıştım. Orada çocu- kıymetlerl inkâra kaıkly0rlar. fun mangalına tekme vurulu- Mal§çt kaygU£İle böyle yapı­ yordu. Ertesi gün polisten ça- lar diye düşünsek de zarar- ğırdılar ve kestanecinin man- . . ______

kalır mı? patlıcan dolmasından hoşlan-Şunu da ilâve edeyim ki za- mıyorum. Mamafih güzel alay rar gördüğümüz bir hal daha ediyorlar. Bunları gelecek ne-var: Başını bir yere sokmuş siller okuyacak mı? Bunu kes-bazı muharrirler var ki bizde tirmek güçtür.

lan büyük oluyor.

Bize himayesiz

tiyatrolar lâzım

— Edebiyat cemiyette her şey galına tekme vuranı sordular.

Ben ne bilirim, hatırlayamadım

Edebiyat değişiyor

yaPablllr mi?

ki. Belki bir bekçi vurmuştur,! ‘ | — Tabiî yapamaz Onun için dedim. ! — Yeni edebiyat diye bahse- bjze tiyatrolar lâzım. Fakat

— Bari bu çocuğu buluıı da dilen cereyanın bildiğimiz ede- bunlar Devletin, Belediyenin okutalım, kestaııecilik etmesin, biyattan ne farkı var? himayesinden uzak olmalı, adanı olsun, dediler. j — Cemiyetimizin gelişmeslle Zengin hâmiler de istemez.

Güçlükler bundan ibaret de- edebi telâkkiler değişiyor. Hat- Kendi kendilerini yaşatsınlar. Sildir. Patronlardan gelenler de tâ ahlâk telâkkileri de değişi- i KlrdarslZı Muhsir. siz tiyat- var. Bir zamainar Varlık da yor. Bugün eskiler diye adlan— j-olar lâzıni bize Bunda çok iş muntazaman hikâyeler yazı- dırılan yaşlı muharrirler, haya- ?ar Kitapçılardan, gazeteciler- yordum. Mevzuların! hoşlarına ta, cemiyete yukardan bakar- den bayır yok Böyle tiyatro- gltmedi. Başka şeyler yazmamı lardı. Hâlâ da öyledirler. Ha- larda sanatkârlar işbirliği ya- söylediler. Ismaıhıma şeyler yata karışmıyorlar. Yalnız tepe- pabj]irıer. Halka her şey ser- yazamıyorum, ayrıklım. Zaten den seslenerek cemiyeti düzelt- söylenir hayat 0jdugu gi-verdikleri ne? Bir hikâyeye 5, mek sevdasındalar. Bize gelin- w gösteriUr. Salonları küçük de 7.5, haydl bilemediniz 10 lira, ce: Cemiyeti düzeltmek huşu- olsa bir kaç bizi Ayda dört hikâye yazacaksınız sunda hiçbir icktiamız yo£. açıverir, kısa zamanda her şey da bu zamanda kazancınızla Biz cemiyette insanlarımızla düzelme yoluna girebilir geçineceksiniz! ! birlikte aynı hayatı yaşamak

Mamafih daiıa fazla para İstiyoruz. Yeni edebiyatın yer-

Değişen dilin tesiri

verenler oldu, ole’.u amma bu le beraüer olmasını, hattâ

ça-sefer başka şeyler çıktı- Aile rR1ıra bulanmasını, istiyoruz. — Değişen dilin edebiyatımı-mecmuaâna yazdığım hikâye- mahdut bir ™ nire lÇ‘n de' , za tesirt 0,du m,:?

lere 25 lira veriyorlardı. Bir &11 büyük kütle için yazıyorum. — Elbette oldu. Dil değişmesi gün Vedat Nedim Tör, kendini- Fikrimce sanatkâr cemiyetin fevkaiâde güzel bir şey. Yeni zi aşacak hikâyeler getirin, de- bam insanlarile meşgul olma- edebiyatçının hitap ettiği züm- di. Bu da bir başka türlü sipa- lldır- Olmuşlar zaten olmuş. re esasen eskd dıu anlamıyor, ris. Oradan da vazgeçtim. Endişem onlara hoşça vakit g u sebeple dilin değişmesi

*a-Hikâyeci genç bir arkadaşım ^ m e k , değil, büyük kütleye ^ lâzımdı. Bu işte yalnız Nu- var. Şimdi İngilterede okuyor. hitabotmek’ 0,11:1,1 olgunlaştır- rullah Ataç tek başma çajışı. O kadar güzel yazıyor ki... Ta- maktır- yor. Hep beraber yiırüyemiyo-tilini Aııkaracla geçirmişti. İş- Bir gün elbette onlar da o- ruz- Ancak bu yeni dille eski çilerle beraber işe gitmiş, yaşa- kuyacahlar, onların da parası edebiyatuı son tozlarından sil- yışlarım tetkik etmiş ve bir hi- olacaktır. Bir de yaşlıların e- kinebiliriz. Eskiyle olan son kâye yazmış. Bunu mecmualara serlerine bakın! Hayatla ne bağlarımızı ancak bu yeni dille koyduramadım. Neden? Çünkü derece alâkaları var? Gülden, koparabileceğimize kaniim. Ye- mevzuu işçi. Vaka ila işyerin- bülbülden, Ada çumlarından, ni fikirler yeni kalıplar içinde de geçiyor- Görüyorsunuz ya, 5 akşamlardan kukla kahraman- anlatılmalıdır. Yeni edeblyatı- liraya hikâyenizi vermeğe razı lardan, prenseslerden, süslü mız İçin dil devrimini büyük olsanız da iş bununla bitm i-, gemilerden, teşbihlerden, istia- bir şans ve kazanç sayıyorum.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

老年人的慢性疾病對心理上造成什麼影響? 當年齡逐漸增大後,身體的組織器官也隨著老化,因此身體上就容易發生很多的病

4 Venüs sinek kapan en ünlü etçil bitkidir, ancak keseotu olarak da bilinen Utricularia Antarktika dışındaki tüm kıtalarda en yaygın bulunan etçil bitki türüdür..

He- men hemen MAST ile ayn› fiziksel boyutlara sahip olan NSTX düzene¤inin ana görevi, çok yüksek bt toroidal beta, MA’ler düzeyinde plazma ak›mlar›, küçük, hemen hemen

The wording of the creed was designed to emphasize the divinity and eternity of the Son as being equal to that of the Father. Now, since Nicene orthodoxy and Arianism

toplumsal ‘ben’ liğin biçimlenme kuramı olarak ortaya koymaktadır.”(Lazar, 2001:17) Nitekim biz de çalışmamızda yaşantı, tüketim ya da gösteri toplumu olarak

Pa­ ris Türk Turizm Bürosu ve Kültür Ateşeliği, Paris ve Tok­ yo’daki Türk Büyükelçilikleri, New-York Türk Evi, Türki­ ye iş Bankası'nın yanısıra yurt içi ve

Türk gölge oyununun vazgeçilmez unsurları Karagöz ve Hacivat.. Karagöz and Hacivat, the indispensable characters of the Turkish shadow

Şiire yeni dünyalar, yeni in­ sanlar sokarak, yeni söyleyişler bularak şiirin sınırlarını biraz da­ ha genişletmek istedik.. İlk işimiz, bilinen sanatları