2 \.
•Ik Meclisi M e b u s u n Reisi
AHMET RIZA
HATIPAI API
Abdülhamid ile ilk mülakat ve
Meclisi Mebusan Reisliğim
Avrupadan avdetimde
Cesir-mustafapaşadan geçerken, be
nim İstanbul mebusu intihab e- dildiğimi tebşir ettiler. İstanbu-
la avdetimde irticaın başlamış
olduğunu gördüm. İntihabat es nasında galeyana gelen rekabet hissi irticaa karışmış idi, gaze teler matbuat hürriyetini suiis timal etmeye başlamışlardı.
Son bir ay Avrupada bulun duğum esnada gazeteler beni hi maye ile maksada hizmet etme leri lâzım gelirken, Ahmed Rıza ile Nazım Hariciye Nazırları ile görüşüyorlarmış, onlara bu sa lâhiyeti kim vermiş gibi serze nişlerde bulunanlar olmuş, hiz metimi ve beni itibardan düşür meğe çalışmışlardı.
Meclisi Mebusan açıldı, büro teşekkül etti. Ertesi gün beni reis yaptılar. İki gün sonra Sadrâzam Kâmil Paşa, akşam Meclisten çık tıktan sonra Babıâliye uğrayıp, kendisile görüşmem için bana haber göndermişti. Gittim, tarafı
şahaneden bana ulâevveli rüt-
besile, birinci Osmanî ve Mecidî nişanlarının ihsan buyrulduğu-
nu kemali ehemmiyetle tebşir
etti.
Ben soğukkanlılığımı muhafa za ederek âzim teşekkürden son ra kabul etmiyeceğimi bildirdi ğimde Kâmil Paşa hayret içinde kaldı. Esbabını sordu. Mülki rüt belerin kaldırılması taraftarı ol
duğumu, nişan takmak felsefi
meseleğime mugayir bulunduğu nu bildirdim. Padişahın af buyur
masını rica ettim. «Efendimiz
mahzun olacaklardır, kabul etse niz iyi olur» dedi.
Ben gene ısrar ettim, ayrıldım Kâmil Paşanın maksadı, Mebu san Riyasetinin mevki ve haysi
yetini ulâevveli rütbesi dere
cesine indirmekti. Üniformayı
giydirip teşrifatta beni ûlâevveli sırasına sokmaktı.
Sırbistan ve Bulgaristan Kral ları İstanbula geldikleri zaman büyüklere nişan verdikleri sıra da, benim nişan kabul etmediğim söylendi. Nişan yerine biri gü müş çerçeve içinde resmini, di ğeri bir altın tabaka verdiler.
Meclisi Mebusanın açıldığı gün Meclisi Mebusanın ilk açıldığı gün, mebuslar Harbiye Nezare tinde toplanmışlardı. Oradan a- rabalara ikişer, ikişer binerek
alayla Mebusan Dairesine git
melerdi.
Ben arabada Ahmed Nesib Bey le birlikte idim. Yolda halk ta
rafından pek çok alkışlandım. Hiç kimseye, hattâ Sultan Ab-
dülhamide bile o kadar alkış
yapılmadığını gazeteler yazdılar. Meclisi Mebusanda Padişahın vürudüne intizârdan sonra yok lama yapıldı. Kâtiblerin muame lesi icra olunacağı sıra bu işe ri yaset etmek üzere beni çağırdı lar. Çağıran zannedersem Cemi yetten bir kaç kişi idi.
Diğer mebuslar beni tanımıyor lardı ve tanımak bile istemiyor
lardı. Ben o günü pek mütessir idim. Araba ile gelirken ahalinin bağırışması bana tesir ettiği gibi Meclisin ilk defa böyle mutantan surette açılması da âsabıma do kunmuş, beni ağlatmıştı.
Sefirler benimle görüşmek ü- zere Mecliste yanıma geldikler*
zaman kendimi tutamıyordum
Pariste on dokuz sene kavi bir imanla çalıştım, lâkin sâyimin
neticesini bizzat göreceğimden
emin değildim. Buna muvaffak olmak beni müteessir etmişti. Sultan Abdülhaınidle ilk miilâkat
ve bazı hâtıralar
Paristen avdetimden sonra ilk defa Mabeyini Hümayuna azi metimde Hafız Hakkı Bey be
raberimde idi. Başkâtib Cevad
Beyin odasına gittik. Cevad Bey arzetmeğe gitti. Yanımda rövol- ver vardı çıkardım, Hafız Hakkı
Beye verdim. Cevad Bey ben.
huzura götürdü. Yolda bir takım
adamlar dizilmişlerdi. Huzuru
Şahanede yalnız kaldım. Hünkâr iltifat etti, beni oturttu, sizi bana yanlış anlattılar dedikten sonra
taltifkârane sözler söyledi. i
Ben de dev’ sMn terakki ve
teâlisinden başka emelim ve şah sî hiç bir garaz ve ivazım olma dığını ve on dokuz yıl gurbette hep bu fikre hizmet ettiğimi ar- zettim. Müsaadei hümayunları o- lursa Bosna Hersek ve Rumelii Şarkî mesaili hakkında bazı si yasî rical ile görüşmek ve bazı
hususî işlerimi tesviye etmek
için gene Avrupaya gideceğimi bildirdim. Çok mu kalacaksınız buyurdular. Ziyaretimden mem nun olduklarını tekid ederek al-
nımdan öptüler ve üzerindeki
saati çıkararak elmaslı bir kur şun kalemile bana ihsan buyur dular. Ben elini Öperek huzur dan çıktım.
Sultan Hamidin mebuslara verdiği ziyafet
Meclisi Mebusanın küşadından bir müddet sonra da Sultan A b dülhamid mebusları saraya taa ma davet etmişti. Saraydan a- rabalar gelerek mebusları A ya-
sofyadaki daireden alıp Y ıl
dıza götürdü.
Sofrada Zatı Şahanenin sağın da Sadrâzam, solunda ben bu
lunuyordum. Mebuslar at nalı
şeklinde oturmuşlardı. Padişah, taam esnasında daima benimle
konuşmuştu. Bardağıma kendi
önündeki sürahiden su doldur muştu. Taamın sonunda Mebu san namına bir nutuk söyliye- rek teşekküratımı bildirdim.
Taamdan sonra Padişah oda sına çekildi. Mebuslar sigara, kahve içtiler. Sonra memleket memleket dizildiler. Zatı Şahane benimle beraber mebusların ya nına geldi, ben sırayla mebusları takdim etmeğe başladım. Lâkin bir takım dalkavuklar sabrede
mediler, kimi Padişahın elini,
kimi eteğini öpmek için üzerine hücum ettiler. Adamcağız ürk tü, gene odasına çekildi. Ziyafet böyle çirkin bir surette hitam buldu.
(II. Abdülhamid mebuslara Yıl diz Sarayında 31 aralık 1908 per şembe günü akşamı ziyafet ver mişti.
Bu ziyafette en fazla Ahmed Rıza Beyle meşgul oldu. Y e mekte sıra tatlıya geldiği vakit Başkâtib Cevad Bey Padişahın nutkunu okudu. Çok alkışlanan nutkun bilhassa (Saltanatın, dev letin ve memleketin nigehbanı hukuku evvel Allah sonra mil let ve Meclisi Mebusanı millet tir) cümlesi büyük tezahürata vesile oldu.
II. Abdülhamid bu alkışlara kısık bir sesle teşekkür etmiş ve
yerine
oVururken
Ahmed Rıza B eye (ömrümde bu kadar mesud olduğum dakikayı hiç tahattür etmioyrum) demişti.Ahmed Rıza Bey de Padişahın nutkuna irticalen cevab vermiş, ve Mebusan Meclisi Reisinin nut kunu Padişahla beraber mebus lar ayakta dinlemişlerdi)
(Arkası var)
Kişisel Arşivlerde lstarıDul Belleği Taha Toros Arşivi