stâîi'M
ieM rh
V / iK J / d mÇinileriyle meşhur tarihi Rüstempaşa camiinin minberi.
■ ■ - The minber of the historical Rüstem Pasha Mosque, famous for its tiles. _
M İD H A T SERTOĞLU Fotoğraflar: SAM İ GÜNER
anunî Sultan Süleyman Hanın 45 yıl, 11 ay ve 7 günlük padişahlık süresi boyunca
kendi-K
sine dokuz sadrıâzâm hizmet etmiştir. Bunların birincisi Pîrî Mehmed Paşa sonuncusu So- kullu Mehmet Paşadır. İçlerinden yalnız biri ise bu mevkide iki kere bulunmuştur. O da Damad Rüstem Paşadır. İlk sadrıâzamlığı 28 Kasım 1544 - 6 Ekim 1553, ¡kincisi ise 29 Ey lül 1555 - 10 Temmuz 1561 tarihleri arasındadır. Kendisine Damad ünvanının verilmesinin sebebi ise Kanunî Sultan Süleyman Hanın Hürrem Sultandan doğma kızı Mihrimah Sultanla ev lendirilmiş olmasıdır. ,Peçevî tarihine göre Rüstem Paşa «Hırvatiy'ül-asl» yani Hırvat asıllıdır. Ancak ne zaman ve ne rede doğduğu, hattâ ne zaman devşirilip İstanbul'a getirildiği belli değildir. Bilinen taraf, devşi- rildikten sonra saray hizmetine verilmiş olmasıdır. Acemî Ocağına girmeden doğruca saray hizme tine verilmek ise devşirme kanununa tâbi tek müslüman topluluk olan Boşnak'lara mahsus bir im tiyaz olduğundan kendisinin Hırvat asıllı değil, Boşnak olduğu kesinlikle anlaşılmaktadır. Esasen eski kaynaklarda birbirinden tamamile ayrı iki millet olan Hırvat'larla Boşnak'ların karıştırıldığına sıkça rastlanmaktadır. Sicill-i Osrnanî Arnavud olduğunu kaydediyorsa da böyle bir bilgiye
ka yere Taşlanmadığından bunu bu eserin mu- tad hatalarından biri crlarak kabul etmek lâ zımdır.
Rüstem Paşa sarayda enderun hizmetinden ye tişerek sıra ile yükselip Silâhdar ve imrahur ol muş, Rikâb Ağalığı görevinde bulunduğu sıra da dış hizmete verilerek Diyarbakır Valiliğine ta yin edilmiştir. Kendisi pek okur yazar değildi. Buna karşılık ata binmekte, her türlü silâhı kul lanmakta çok ustaydı. Daha sonraları ise mü kemmel bir idareci ve büyük bir askerî kuman dan olarak şöhret kazanmıştır. Kaynaklar on dan, aynı zamanda çok çirkin bir kimse olarak bahsederler.
Rüstem Paşa'nın Damadlığı
Mihrimah Sultan, yetişip evlenme çağma ge lince, kendisine bir koca arandı. Bir çok nam- zed vardı. Bunlar gözden geçirilirken saraydan yetişme olup hânedana bağlılık ve sadakatiyle tanınmış olan Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa üzerinde duruldu. Kendisi üstelik bekârdı. So nunda Kanuni Sultan Süleyman Han ile sev gili zevcesi Hurrem Sultan, biricik nazlı kızları nı ona vermiye, bu suretle kendilerine damad
edinmiye karar verdiler.
Lâkin her zaman olduğu gibi, birçok hasedciler ve onun başına böyle bir ikbal kuşunun kon masını çekemiyenler, ortaya bir dedikodu attı lar:
— Rüstem Paşa cüzzam illetine müptelâdır, hattâ bı nun eseri yüzünde bellidir.
Tabiî, hakikat olduğu takdirde bu korkunç bir şeydi ve Rüstem Paşayı damad namzedleri lis tesinden derhal silerdi. Hünkâr, onu bir devlet ve idare adamı olarak çok beğendiği, ayrıca da sadakatından gayet emin olduğu için bu işe son derece sıkıldı, ancak meselenin onu çekemiyen- lerin bir dedikodu ve iftirası da olabileceğini dü şünerek saray Hekimbaşısını çağırtıp sordu: — Cüzzam illetinin en belli delil ve alâmeti ne ola?
Hekimbaşı Şâh-ı Cihanın önünde yer öperek cevap verdi:
— Saadetlû Hünkârım, cüzzam illetinin bi«- çok delil ve alâmeti olup amma en bellisi şudur ki.
Rüstempaşa camiinin mahfil tarafı. - The mahfil section in Rüstem Pasha Mosgue. KARŞIDA : İstanbul'da ve dünyada en eski çinilerden olan İznik yapısı Rüstempaşa camiinin çini panolarından bir detay. - A detail from one of the tile panels in Rüstem Pasha
o illete müptelâ kimsede kehle-yani bit mevcut olmaz.
Kanunî Sultan Süleyman Han, bunun üzerine saray hekimlerinden Mehmed Halife'yi çağırtıp kimseye söylememesini tenbih ettikten sonra meseleyi anlattı ve onu bu işi «Gereği gibi teftiş ve tahkike memur» etti.
Mehmed Halife hemen yola çıkıp süratle ilerli- yerek Diyarbakır'a vardı. Ve Paşanın huzuruna çıkıp fermanı eline tutuşturdu.
Mehmed Halife, bütün vücudunu gözden ge çirdi. işte bu sırada bir «Kehlecik» bulup : — Ulu devlet ve Şehriyâr hazretlerinin da matlığı mübaret ola, sultanım. Diye elini öpüp artık bir sakınca kalmadığı için meseleyi anlattı. Rüstem Paşa, bunun üzerine İstanbul'a davet edilip parlak bir düğünle Mihrimah sultanla ev lendirildi.
Bundan sonra da süratle yükseldi. 1538 yılında Anadolu Beylerbeyisi, ertesi yıl Vezir, daha son ra Kubbe Altı'nda ikinci Vezir ve bu suretle hü kümet üyesi oldu. Kubbe vezirlikleri, bugünkü Devlet Bakanlıklarına benzetilebilir.
Bir gün Divan'da Sadrıâzam Hadım Süleyman Paşa ile Üçüncü Vezir Deli Husrev paşa ara sında şiddetli bir münakaşa çıktı ve kısa za manda kavgaya kadar dönüştü. Sonunda iki Vezir işi birbirlerine hançer çekmiye kadar var dırdılar. Meselenin tafsilâtını Rüstem Paşadan dinliyen Padişah, canı fena halde sıkılarak her ikisini azledip Sadrıazamlığa Rüstem Paşayı ge tirdi. Hatta, onların arasını açıp kavgaya tutu şarak azledilmelerine bu gibi entrikalara çok istidadı olan Rüstem Paşanın sebep olduğuna dair bir riayet de vardır.
Rüstem Paşa'nın azli ve ikinci sadrazamlığı
Bu sırada Hurrem Sultan, Kanunî Sultan Sü leyman Hanın eski gözdesi Gülbahar hatun dan olan büyük oğlu Şehzade Mustafa'nın Ve- liahd bulunmasından huzursuzluk duyuyor ve yerine kendi sevgili oğlu Bayezit'ın geçmesi ni istiyordu.
Mihrimah Sultan da ana bir erkek kardeşi Şeh- zâde Bayezit'i çok sever ve babasından sonra Osmanlı tahtına onun çıkmasını isterdi. Bunun üzerine ana kız, Rüstem Paşa vasıtasiyle Şeh-
reket etti. Veliahde de kuvvetleriyle orduya ka tılması bildirilmişti. Baba oğul, 5 Ekim 1553 gü nü Konya Ereğlisi civarında, Akhöyük mevkiin de konakladılar, Ertesi Cuma günü Şehzade ba basını ziyaret edip elini öpmek için çadırına geldiyse de karşısında cellâdları bularak «Şa hadet şerbetini nûş» etti. Ancak, bu haksız ve yersiz davranış, büyük bir üzüntü yarattı. Hatta orduda isyan alâmetleri belirdi. Hünkâr bunun üzerine herkes tarafından bu işin kışkır tıcısı olarak bilinen Sadrıâzam Rüstem Paşayı azledip yerine ordu tarafından sevilen ve sa yılan vezirlerden Temeşvar Fatihi Kara Ahmed Paşa'yı tayin etti. Kara Ahmet Paşa kendisinin bir süre sonra, yani ortalık yatışınca azledilip yerine yine Rüstem Paşanın getirileceğini bil diği için bu vazifeyi kabul etmek istememiş, Hünkâr bunun üzerine kendisini azletmiyece- ğine yemin etmişti. Hakikaten de azletmedi, an cak Hurrem Sultanla Mihrimah Sultanın ısrar ları karşısında Rüstem Paşayı tekrar Sadrıâ- zâm yapabilmek için. Kâtip Çelebi'nin ifade siyle «Azletmem deyu yemin etmişti, filva ki katledip» yerine Rüstem Paşayı ikinci kere Sad- rıâzâmlığa getirdi.
Rüstem Para 10 Temmuz 1561 tarihindeki ölü müne kadar bu vazifede kalmıştır. Osmanlı Dev letinde ilk önce rüşvet kapılarını onun açmış olduğu söylenir. Aynı zamanda gelip geçmiş sadrâzâmların en zenginidir.
Öldüğü sırada yetmiş yaşlarında bulunduğu tahmin edilen ve Şehzade camiindeki türbe sinde gömülen bu yüzü gülmezlikle tanınmış sert ve amansız sadrıâzâm, Anadolu ve Ru- melinin birçok yerinde cami mektep, medrese, imaret, çeşme, han ve hamam gibi tesisler kur muş, masraflarını vakıflara bağlamıştır. İstan bul'daki en meşhur eseri Rüstempaşa Camiidir.
Rüstempaşa Camiî
Rüstempaşa Camii Tahtakale'de, Nalburlar Çar şısı yakınında, Uzunçarşı caddesiyle Hasırcılar caddesinin birleştiği yerde, deniz seviyesinde, «Fevkani» denilen üstkat şeklinde, tek kubbeli, tek minareli güzel bir mabeddir. Galata tarafın dan bakıldığı vakit Süleymaniye ve Yenicami ile birlikte çok hoş bir kompozisyon teşkil ettikleri görülür. Bulunduğu yerde evvelce Hacı Halil Ağa adlı bir zatın mescidi varmış ve cami onun yerine inşa edilmiş. Altına onaltı mahzen ve mağaza yapılmıştır. Bunlar, evvelce camiin mas raflarını karşılayan gelirleri sağlarlardı. Hâlen bir kısmı şahıslar eline geçmiştir.
m A
* *
V 'Wi
Ö V 5?
/ » / , JkN/| - f w !> O Û U © fe 0 rv r/ i / l j ! o :İznik işi vazo ve çiçek şemsell Rüstempaşa panoları. - Rüstem Pasha tile panels decorated with vases and floral rosettes.
Tarihi değeri eşsiz olan Rüstempaşa camimin revaklar la süslü son cemaat yeri. - The portico and colonnades in Rüstem Pasha, a mosque of unique historical value.
Rüstempaşa camiinin revaklarla çevrili son cemaat yeri.
- The portico and colonnades in Rüstem Pasha Mosque.
Camiin sade ve alçak kemerli sahnından minberin gö rünüşü. - View of the minber and the mosque’s simple and low-arched interior.
bulunmadığından ibadete açılması büyük bir ihtiyaca cevap vermistiı.
Rüstempaşa Camii, dar ve çukurca bir alanda, yukarıda söylemiş olduğumuz gibi, fevkani ola rak bina edilmiştir. Mâbed, mimari tenasüp ve ahenk bakımından büyük bir ustalık eseridir. Çini süslemeleri bakımından ise son derece de ğerli ve önemlidir. Aynı değerde çini süslemele rine bu camiden başka İstanbul'daki ancak beş yapıda raslarız': Topkapı Sarayı, Çinili Köşk, Süleymaniye Camii, Takyeci Mehmed Efendi Camii ve Zal Mahmudpaşa Camii.
Rüstempaşa Camiinin dış cemaat avlusuna, dört köşesindeki dört koridordan çıkılır. Burası bir saçakla kapatılmış olup baklava başlıklı 22 sütuna dayanmaktadır. Son cemaat yerini ise sarkaç başlıklı altı adet mermer sütuna daya nan beş kubbe örtmekte olup orta kubbe öbür lerinden biraz yüksekçedir.
Asıl bina enlilemesine dikdörtgen şeklinde ve ortaya rastlıyan tek kubbelidir. Kubbenin ağır lığını, filayağı denilen dört kalın taş direk vası tasıyla ön ve arka duvarlara yarı gömülü du rumdaki sekiz ayak taşımaktadır. Dört yarım kubbe hem büyük kubbeye estetik bir görünüş vermekte, hem de yanlara doğru olan baskısı nı önlemektedir. Ayrıca sivri kemerlerle arala rına doldurulmuş üçgen şeklindeki dayanma yer leri, buna yardımcı olmaktadır. Kapı üstü, yan mahfiller, müezzin mahfili iç mimari armoni
Camiin iç süslemelerinde en çok çiniye önem verilmiştir. Bunlar, kubbelerden ve yukarı ışık pencerelerinden zemine kadar bütün duvarları kaplar. Genel olarak ele alınırsa XVI. yüzyıl Türk çiniciliğinin zengin renk ve motifleri bunların hepsinde müşterek bir vasıf olmakla beraber, yüzden fazla karo ve yirmiye yakın küçüklü bü yüklü değişik panolardan meydana gelmiş ol duğunu görürüz. Pek az istisnalarla hemen hep si İznik yapısıdır. Evvelce hepsinin İznik çinisi olup zamanla herhangi bir sebep yüzünden ek silenlerin yerine Kütahya veya başka kaynaklı olanların konulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Çiniler, Camiin mimarisine göre kompoze edilip yerleştirilmişlerdir. Panolar dış cemaat avlusun da saçak altlarında veya iç kısımdaki sivri ke merlerin aralarında, kapı, pencere ve mihrab üzerlerinde yer almışlardır. Camii yapısı si metrik olduğu halde, bu çini süslemelerde simetri aranmamak suretiyle emsalsiz bir kompozisyon meydana getirilmiştir ve bu ca mideki çini süslemelerin en büyük hususiyeti de budur. Çini karolarsa, en az on onbeşi dört yönden yan yana getirilerek dekoratif gruplar hasıl etmektedir. Her grubun etrafını bir bor dür çevirmekte ve hepsi birden heyecan verici bir manzara yaratmaktadır. Ayrıca yanyana ge len gruplar, renk ve motif olarak bir bütün teş kil etmemekte, buna karşılık bediî bir ahenk vücuda getirmektedir. Bu karolar da İznik işi dir. Bunlarda lâcivert, kırmızı, mavi ve firûze hakim renklerdir. Bazılarının zemini beyazdır. Birleşmelerinden stilize edilmiş gül, lâle ve yap rak motifleri meydana gelmektedir.
Sonradan ilâve edilmiş bir parça hicri 1071 (M. 1651) tarihini ve «Ekmekçizâde Mehmed Beşe» imzasını taşımakta olup Kütahya işidir ve Kâbe resim-plânını göstermektedir.
Şaheser Çiniler:
Rüstempaşa camiinde minber yanma rastlayan çini pa nolarla kaplı duvar. - Wall faced with tile panels imme diately beside the minber in Rustem Pasha Mosque.
RUSTEM PASHA AND
HIS MOSQUE
Rüstempaşa camii çinilerinden bir detay. - A detail of the tiles in Rüstem Pasha Mosque.
Midhat SERTOĞLU