• Sonuç bulunamadı

Bedri Baykam sergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bedri Baykam sergisi"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

"RESM İN M O ZART'I"

L'Aurore gazetesinde, Rafael Valensi'nin"Resmin Mozart'ı^ olarak nitelediği 1957 Ankara doğumlu Bedri Baykam ( 1 ) 6 yaşından bu yana açtığı sergilerle, Tages Nachricten (Musingen) sanat yazarının da söylediği gibi uluslararası bir heyecan dalgası yaratmaktadır.

Henüz 6 yaşındayken, Cenevre Güzel Sanatlar Okulu Direktörü Prof. Palfi tarafından olağan üstü bir istidat olarak gösterilmişti o. Ondan sonra, Türkiye'nin ve batı­ nın birçok sanat otoriteleri, eleştirici ve eğitimcileri onun biçimsel yeteneklerinin üstünlüğünü, olağanüstü başa­ rısını kuşkuya yer bırakmıyacak bir biçimde ortaya koydular. Bu ortak beğenimin nedeni, yapıtlarının düzen, ritm v.b. gibi biçimsel değerlerle, (ekspresif) dışa vurumlu gerçekçi bir çizgide kendini gösteren algısal değerleri ortaklaşa taşımasına dayanır. Prof. Raymond Legeult'ün işaret ettiği, çizgideki zariflik ve beyaz kâğıt üzerinde özenli arabeskler halinde akıp giden duraksama bilmeyen kesinlik (2) Bedri'nin "biçimleme gücüyle, dikkat çekici görsel belleği ve şaşırtıcı gözlem duyusu" (3) sonucudur.

(3)

Bedri'deki biçimleme özelliği, çok doğal olarak, dışa- vurumlu gerçekçi çizgi gücünün bir sonucudur. Çizginin arabeskler halinde akıp gitmesi, bunlarla artistik bir düze­ ne ulaşabilme, herşeyden önce doğayı, nesneleri doğru olarak görebilme, belleğinde tutabilme yeteneğiyle, ya da görsel algı yetkinliğiyle açıklanabilir. Başka bir deyimle yapıtlarının genel biçimsel özelliği, dışavurumlu gerçekçi çizgisinin özelliğine uygun biçimde oluşmuştur. En iyi algılanmışı en olanaklı koşullar içinde ortaya koymak...

Bedri'deki sonucu belki böyle özetliyebiliriz. M A D D E — BİÇİM İLİŞKİSİ

Genç sanatçının çalışmalarının çoğunluğu desen ve si- yah-beyazdır. Hemen hepsi çizgiyle gerçekleştirilmiştir. Bunlar maddesinin (çizginin) hafiflik karakterini taşırlar. Bunun için hepsi de, maddenin gerektirdiği, biçimini bul­ muşlardır. Kompozisyonlarında bir kaç leke uygulansa bile bunlar yapıttaki formun karakterini değiştirmezler. Bu nedenle yapıt daima çizginin o hafif, akıcı karakterindedir. Bu madde-biçim uyuşumu Bedri BAYKAM 'ın çalışma­ larının temelini meydana getirir. Bunun içindir ki "Onun resimleri Paul KLEE'nin (4 ), M ATISSE'in (5) ya da geniş çizgilerle çalışılmış sadelik dolu tarih öncesi mağara re­ simlerine yaklaşmaktadır" (6)

D Ü Z EN LEM E Ö ZELLİĞİ

Bedri'nin 7. yaş sonrası resimleri biçimleme bakımından özellik göstermektedir. 6-7 yaşları arasında daha çok açık düzen biçimi gösteren resimleri, daha sonraları kapalı düzen karakterine girmiştir. Bu kompozisyon biçimine geçişte büyük güçlü bir kendini aşma dönemi başlamıştır ressam için. Şöyle ki, "daha önceki dönemin kompozis­ yonlarında resme bir şey ekliyemeyiz ama, bir bölgeyi bir parçayı çıkarabilir ya da kompozisyonu bölebiliriz. Fakat bu yeni dönemin çalışmalarında en ufak bir parçanın çı­ karılması kompozisyonu yerle bir eder. Çünkü ayakta dur­ maları birbirine bağlı elemanlardan kurulu bir düzen, toplu organik bir bütünlük var bu dönemin çalışmaların­ da. (7 )

D EN G E, U YU M

Kapalı düzen biçimi yeni bir denge sistemi de getirmiştir Bedrinin resimlerine. Özellikle 7. yaş döneminde başla­ yıp yıllar geçtikçe artan bu durum onlara bir özellik ka­ zandırmaktadır. Bu, kâğıtta bırakılan büyük boşluklar (açıklar) ya da koyuluklardır. Bunlar gözü dinlendiren

(4)

güçlü bir denge sağlamaktadır. Şayet çizgi kalınlaşmış lekeler artmışsa boşlukların (açıklar) azaldığı, aksine leke­ lerin hafiflemesiyle boşlukların çoğaldığı görülür. İşte Bedri'deki bu güçlü denge, bu ters orantılı leke düzeniyle gerçekleşmektedir. Sorun karşıtlar (kontrastlar) yasasıyla ilgilidir. Koyu lekelerin artması ya da çizginin kalınlaş­ masıyla kâğıdın beyazlık etkisi şiddetleneceğinden, ancak, alan olarak küçüldüğü takdirde bir dengeye ulaşabilir. Aksine hafif çizgiler ya da hafif koyuluklarla çalışıldığı zaman kâğıdın beyazlığı artmadığından yüzeyce çok büyük olması gerekir. Her iki uygulamada açık koyu ara­ sında çok büyük farklar oluşmaktadır. Bu durumla birlikte, kompozisyonun çarpık (asimetrik) düzeni, Bedri'yi az bulunur yeni bir biçime götürmektedir.

Daha önce de söylediğimiz gibi Bedri'nin resimleri bir konu, bir olay çerçevesinde gelişir. Bu bakımdan o an­ latımcıdır. Bu durum yalnız kompozisyonlarının oluşumunu etkilemez, ayni zamanda çizginin tek başına dışa vurumlu olmasını da sağlar. O kadar ki "çok zaman bu çizgiler dramatik bir akıcılık kazanırlar" (8 ). Yalnız, bu anlatım­ cılık onu ayrıntıcılığa (detaycılık) götürmemiştir, "onda

(5)

çizgi ne bir fazia ne eksiktir" (9 ). Ve o en zengin anlatım­ lara, bu en ekonomik çizgi ve leke düzeniyle ulaşmıştır. "Portrelerinde dış görünüşlerin arkasında gizlenen ger­ çekler güçlü bir seziş yeteneğiyle ortaya konulmuştur. Bir kaç çizgi modelin ruhlasal durumunu göstermek için yeterlidir Bedri'de" (10)

RİTM LER ve STİL

Kompozisyonlarında değişik öğelerin ayni karakterdeki bir bütün durumuna geldiği görülmektedir. Yapıta bir stil kazandıran bu durumun, ressamca bazı kaygular sonucu, Bedri'ye özgü bir yorumlamayla oluştuğunu sanıyorum. Yapıtlarındaki o "olağanüste ritm" (11) de gerçekten bu kayguların sonucudur. Ayni karakterdeki hareket, arabesk ve motiflerin devirsel tekrarlarıyla oluşan ritmlerinde, temeli eski Türk yazı ve süsleme sanatlarına, minyatürlere dayanan bir karakter sezilir. Genellikle Bedri Baykam eğik hareketlerle oluşan dalgalı ritmleri uygulamıştır. Yapıt­ larında Avrupa'ya yaptığı kısa yolculuklarda esinlediği konularda bile bu özellikleri görebiliriz. Raymond Le geult’nün dediği gibi Bedri'nin bütün yapıtları yaşadığı toprakların havasını yansıtır. (12)

KAYIHAN KESKİNOK

1. Raphael VA LEN Sİ-L'Aurore 14 Ekim 1964 2. Prof. Raymond Legeult (Paris Güzel Sanatlar Yüksek

okulu Resim Bölümü Şefi)

Paris Elçiliğine gönderilmiş rapordan.

3. Mme. J.Fa lk CUENOD (Martenod Güzel Sanatlar okulu Profesörlerinden)

Paris Elçiliğine gönderilmiş rapordan. 4. Washington Post

5. Jo se Antonio A LCA RA Z, Musical Mexico, 1 Marti 964 6. Marcel PERR ET, Journal Feuille d'Avis du Valais et

de Sion 14 Ekim 1963.

7. Kayıhan KESKİNOK, Cumhuriyet, 16 Haziran 1963 8. Berner T A G B LA T T , Berne, 11 Ekim 1963. 9. Prof. Arturo BOVI, Roma, (Sergi defterine yazdıkla­

rından)

10. Jeanine FALK-CUEN O D (Paris Martenod Güzel

Sanatlar Okulu Profesörü) Paris Elçiliğine gönderilmiş Rapordan.

11. J.L .D ., Le Courrier, Geneve, 22 Ocak 1964. 12. Raymont LEG U EU LT , (Paris Güzel Sanatlar Yüksek

Öğretmen Okulu Resim Atölyesi Şefi) Paris Elçiliğine gönderilmiş rapordan.

(6)

A Ç TIĞ I S E R G İLE R

Sanat Sevenler Kulübü AN KARA 1963

Gen-Ar Galerisi İS TA N B U L 1963

Tanıtma Bürosu Salonu BERN 1963

Galeri Difar CEN EVRE 1963

Tanıtma Bürosu Salonu VİYAN A 1964

Galerie Du Bac PA R İS 1964

Belediye Sarayı İSTA N B U L 1964

Sanat Sevenler Kulübü AN KARA 1964

Turizm Bürosu Salonu LONDRA 1964

Galene De La Madeleıne B R Ü K S E L 1965

Gailene Romane ROMA 1965

Greer Gallery NEW -YORK 1965

American Frıends Gallery W ASHINGTON 1965

Doğuş Galerisi AN KARA 1966

Gen-Ar Galerisi İS TA N B U L 1966

Evinde Devamlı Serginin Açılışı AN KARA 1967

Galene Schumacher Güzel Sanatlar Akademisi

MÜNİH 1967

Milli Galerisi STOKHOLM 1967

Galene Intercontinental Fransız Kültür Merkezi

FR A N KFU RT 1967

Galerisi AN KARA 1968

Galeri Hörhammer H ELSİN Kİ 1969

(7)

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

çesine çeviren çok sayıda çelenk için­ de, eski parti başkaplan ve millet­ vekilleri Ue Başbakan Turgut Özal, SOD EP Genel Başkanı Erdal İnö­. nü, TBMM

amacı ortaya koymuştur” dedi. TBMM’de grubu olan siyasal partiler siyasal yasakların kaldı­ rılması için ne önce ne de sonra bir halkoylaması yapılmasının

Türkçe oruç ayı deriz Ahmet Vefik Paşa’nın “ Lehçe-i Osmanî” adındaki lügat kitabında oruç kelimesinin aslının “ oruz” olduğu, belki de Farsça “ rûze”

Arsıulusal cihanda teknik politik, eko­ nomik ve sair bütün işler için çıkan fikir­ ler, vesikalar, yapılan fevkalâde fihris- lere, lügatlere rağmen böyle

Fakat ümitsiz aşkı tasvir e- den (Werther) i yazınca o ümit­ siz aşktan lıalâs olan Goethe gi­ bi, Mahmut Yesarî engin sefaleti tasvir eden romanla o

Bir gün konuşulurken Enver Pa­ şa için “ Germanofl!!” demişler, ya­ ni Alman yanlısı, Maliye Nazırı Ca- vit Bey için “ Francöfil” demişler,

Bir ara, Eyüboğlünu gördüm, koşa­ rak, Genel Kurul salonuna giriyordu, durumu anlat­ tım, yoklamaya yetişecekti, «ben sizi ararım» dedi ve hemen salona

Ömer çocukluk ar­ kadaşım, büyük bir mektep arka­ daşım, büyük bir yazı arkadaşım, büyük bir meslek arkadaşım ve büyük arkadaşımdır.. Onun ölümü