• Sonuç bulunamadı

Yahya Kemal'i yeniden yorumlamak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yahya Kemal'i yeniden yorumlamak"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

________________________________________________________________ -TT-Ta g/S ^

EDEBİYAT NOTLARI________________'3 I W + §™fÖ

n a ra n /

Yahya Kemal’i yeniden yorumlamak

Y

ENİ şiir anlayışları değişik değer yargıları getiri­yor. Eski bir şaire başka açıdan bakmanın ilgi çeken anlamı var. Edebiyat dünyamıza yeni gelen Gergedan adlı derginin araştırma bölümünde “Eski Bir Anahtar Deliğinden Yeni Bakışlar” genel baş­ lığı altında Yahya Kemal yeniden yorumlanıyor (Nisan 1987, sayı: 2). Burada Cemal Süreya’nın yazısı üze­ rinde durmak yararlı olacak.

Cemal Süreya, Yahya Kemal’de üç dönem görü­ yor. Eski Şiirin Rüzgârıyla yazdığı divan çalışmaları­ nın sanatına bir şey kazandırmadığı, bu tür şiirlerinin çoğunda Nedim’i çıkış noktası yaptığı kanısındadır.

Cemal Süreya’nın Divan şiirini bilmediğini düşün­ mek fazla iyimserliktir. Bizim kuşak Divan şiirine özel bir ilgi duysa bile onu yeterince anlayamaz. O dünya görüşünü oluşturan nice aynntıyı bilmek gerekir. Yahya Kemal, Divan kültürünü özümsemiş bir şairdi. Ataç’ın Servet-i Fünuncular için söylediği “olmayan bir dille” yazmaya sürüklenenler arasında Yahya Kemal’i

de varsaysak bile, o divan şiiri yorumlamalarında eski

dilin altındaki sağlam şiir yapısı şaşırtıcı güzelliktedir. Divan şiiri yorumlaması deyişim belki o eski dille yazıl­ mış şiirlere yeterli açıklığı getirmiyor. Yahya Kemal, Divan şiirinin devamı değildi. Divan şiirine benzemeyen

değişik bir şiir geliştiriyordu. Cemai Süreya nın Kendi

Gök Kubbemiz’de başyapıt olarak gördüğü şiirler

arasında bu eski dille yazılmış şiirlerin de yeri olduğunu sanıyorum.

Kendi Gök Kubbemiz’de yer alan şiirlerin önemli

bir bölümü, zamanla güzelliği yıpranmayan, şiirimiz­ deki büyük çalkantıyı yapan, yalın, sağlam, “bakımlı” şiirlerdir. Gerçekten bu şiirler başyapıt niteliğindedir. Ne var ki şiiri iyi tanımayan kişiler Cemal Süreya’nın Yahya Kemal’de üçüncü dönem olarak gördüğü “ahiret” şiirlerini daha bir önemser.

Fahir Iz’den dinlemiştim: “Ahiret” şiirlerine neden bu denli düştüğünü soruyor. “Halk bunlardan hoşlanı­ yor, ben de yazıyorum”diyor Yahya Kemal. Demek kendi inanmışlığı söz konusu değil. Kendi şiir olanakla­ rını kullanarak geniş okur kitlesini kazanmaya çalışı­ yor. Başyapıt niteliğindeki şiirlerinde de “ahiret” düşüncesi vardı. Artık kendini aşamayınca, alışılmış bir şiiri kullanınca, “ahiret” dünyasını anlatmak ölüm düşüncesinin yinelenmesine dönüşüyor.

Yahya Kemal, Mehmet Akif gibi inanmış bir insan değildi. Onun amacı şiir yazmaktır. “Ahiret” şiiri yaza­

caksa dinsel bir havaya girmek gerektiğini duymakta­ dır. S afah at’ı başucu kitabı yapmışsa, o havaya girmek özlemini duyduğu içindir.

Hikmet tlaydın’dan dinlediğim bir anı var: Yahya Kemal Paris’te Kadri Yörükoğlu’yla birliktedir. Kadri Yörükoğlu, uzun yıllar Talim Terbiye Bakanlığı yap­ mış, Yahya Kemal’in “Kadriye Gazel” adındaki nefis şiirini adadığı arkadaşı, eski bir eğitimcidir. Yahya Kemal Paris’te Yörükoğlu’nu bir camiye gitmeye zor­ lar. Ancak namaz kılmaya eğilse bile diz çökemez. “Olmayacak bu iş” diye namazı bırakıp çıkarlar.

Yahya Kemal içitı önemli olan namaz kılmak, iba­ det etmek değil, şiirine malzeme olsun diye o havayı yaşamaktır. Ne denli inandığını pek bilemeyiz. İç dün­ yasına yansıyan dinsel duygulanmalara, bunlann şiirle­ rinde nasıl bir biçime girdiğine bakalım. Çünkü o, şiiriyle bu dinsel duyguyu okuyucusuna aktarma çabasındadır.

Yeni şiirin çarpıcı etkisine karşı korunma içgüdü­ sünden mi geliyor bu şiirler? Pek sanmıyorum. Yeni şiirin gücünü seziyordu. Adını sürdürebilmek için sıkça şiir yayımlatmak gereğini duyuyor, şiirlerini uzun süre bekletmeyi göze alamıyordu artık.

Bir de Necati Cunıalı’nın beiirttiğı gibi çevresine hayranlıklarıyla bir duvar örüyordu (İkibin’e Doğru, Etiler Mektupları, ’’Yahya Kemal”, 5-11 Nisan 1987, sayı: 14): “Kendi akranları ya da en genci kendisinden on yedi yaş küçük olan Ahmet Hamdi Tanpmar gibi hayranları arasında yaşıyordu Yahya Kemal. Daha sonra gelenlere yer yoktu masasında. Kuşağından olup da yeteri kadar bağlılık görmediklerinin kimine küskündü, kimini de kendinden uzak tutmaya dikkat ediyordu.”

Cemal Süreya’nın yazısında iyi anlayamadığım bir görüş var: “Divan’dan sonra şiirimiz işe bir sıfır nokta­ sından başlamıştı” diyor. Daha önceki değerlere önem vermeyen, yeni değerler yaratan bir anlayış mı söz konusu? Oysa “ 1900’lü yılların başına kadar hemen tüm şairlerimiz, şiir sanatı yönünden ve elbet birikmiş deneyler mirasından yararlanamadıkları için, ilkeldiler’ ’ sözleri önceki görüşle bağdaşıyor mu?

Yahya Kemal’i yeniden yorumlamak!

Elbette Yahya Kemal’in şiiri dışında bir şiirin varlı­ ğını kabul etmeyen kimselerin harcı değil bu iş. Bu iş için şiire çok yönlü bakmak, ayrıca Yahya Kemal’in şiirini iyi tanımak gerek.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tam tutulma ortası: 22.13 Tam tutulma sonu: 23.03 Parçalı tutulma sonu: 00.02 Yarıgölge tutulma sonu: 01.01.. Tutulma, parçalı tutulmanın başlayacağı 20.23’ten sonra

İstanbul’a dün sabah gelen ve Karaköy Yolcu İskelesi kıyısına demirleyen dünyanın en büyük beş yıldızlı yüzer oteli Grand Princess, basm.. mensuplarına Setur

Ancak, Ratip Efendi dü~manlar~~ taraf~ndan olmad~k iftiralara u~ra- m~~~ ve bu iftiralar onun önce görevinden azledilmesine, daha sonra Rodos'a sürülmesine ve daha sonra da

Strese giren çekirgelerin şekerli şeyler yemesi, streste olmayanlara göre karbonca daha zengin fakat azotça daha fakir besinler almaları anlamına geliyor. Bu arada vücutları

Daha zor bir şey düşünemiyorum, titriyorum her rolü elime aldığımda, onun için kolay kolay da oynamak istemiyorum artık.. Bundan sonra Edremit’in Çamlıbel köyüne

Genel anestezi altında total abdominal histerektomi operasyonu geçiren hastalarda gerçekleştirilen bu çalışmada, intraoperatif remifentanil dozunun belirlenmesinde

Ümit ALEMDAROGLU İZMİR-Ayvalık’da de nizi kirlettikleri gerekçe­ siyle kapatılan 16 zey­ tinyağı fabrikasının sa­ hip ve yöneticileri fab­ rikalarım yeniden

İstanbul Belediyesi tarafından devralındığı 1937yılından beri boş kalan ve harabeye dönen İlidir Kasrı, 1982yılında Kurum tarafından onarılmaya başlanmış