ırf Sömürülen Atatürk''adla, Atatürkçülüğün ne o l m ası gerektiğini anlatmaya çabalayan kitabı, U r. Mine Erol tarafından derlenm iş b ilg ilerle ortaya çıkarılm ış Osmanlı İmparatorluğunun Am erika Bü yük E lçisi A. Rüstem Bey1 adlı, pek ilginç bir tip üzerindeki biyografi denemesi, bu tür konulara i l g i duyanlara sunabileceğimiz bir reçete.
Sanıyoruz ki, okuma ve kitap hastalarının özel lik le tarih, anı, araştırm a konuları m eraklılarının hastalığına bir ölçüde deva olur bu reçete.
İlhami SOYSAL
" Y E N İ O S M A N L IL A R T A R İ H İ " - Ebüzziya Tevfik'in b e lg e s e l çalışm ası. Günümüz türk- çesinc uygulayan: Şem settin Kutlu: H ürriyet Yayınları, İstanbul : 84 sayfa, ciltli, 30 lira. , B ir yazardan iki kitap : Y azar, Ebüzziya T e v
-fik, kitap ; "Yeni OsmanlIlar T a rih i" B ire r ay ara ile iki ayrı yayınevince (Kervan Yayınları,Hür riyet Yayınları) çıkarıldı. İlkinin türkçeye uygula y ıc ıs ı Ziyad Ebüzziya (yazarın torunudur), İkin ci sinin de Şemsettin Kutlu.
Ebüzziya T evfik 'in "Y en i OsmanlIlar T a rih i" , Cumhuriyetimizin kuruluşuna kadar oluşan devrim hareketlerinin başlangıcındaki ilk mücadelenin t a rihsel hikayesidir. İmparatorluğu Meşrutiyet y ö netimine kavuşturmak ve Sultan Abdülaziz'in mut - lak ve keyfi davranışlarını bir m illet meclisinin denetimi altına almak am acıyla eylem e geçen bir avuç gencin çabalarını anlatır. Bunlar arasında geleceğin ünlü kişilerinden Namık Kemal, Z iy a P a - şa, A li Suavi, Agah Efendi ve Ebüzziya Tevfik de vardır.
Bu gençlerin birlikte kurdukları "Y en i Osman lIla r " topluluğu, Türkiye'deki ilk siyasal g iz li ö r güttür. Yine ilk kez hiicro usulüyle eylem e geçon- lor de bu gençlerdir. Ebüzziya Tevfik hu örgütte bir hücre başkanı olarak çalışmış,tutuklanm ış,yıl larca zindanda kalm ıştır. Kitabında örgütün kuru luş nedenlerini, oluşumunu, eylem leri, anlaşmaz - lık la rı, ihbarları,tutuklanmaları,yurt dışına kaçış ve mücadelenin devamını ; hapisleri, başarısızlık nedenlerini en ince ayrıntılarına kadar vo tarihsel ( belgelerle okur önüne çıkarmaktadır.
"Y en i OsmanlIlar T a rih i", önce 'T a s v ir -i E l - kar'da (1909) tefrika edilm iştir. O günler de, ya za rım ız, altmış yaşındadır vc örgUlUnpckçok ü - yesi de hayattadır. Bu yüzden, kitabı-lıem bütün o- layların içinde yaşamış b ir politikacı ve gazeteci olm ası bakımından, hem de her olay için verdiği tarihsel belgeler yönünden-döneminin siyasal olu şumu açısından son derece önemli ve değerli bir kaynak niteliği taşıyor.
Türkçeye uygulanmış iki kitabın aslı ile karşı laştırılm asında ortaya kitabın bütünlüğü ve ta rih sel değerini saptıran bir takım yanlışlıklar , bir
tür "ta h r ifa f'la r çıkıyor ki, gerçekten üzücü , bir okadar daşaşırtıcı. Nedirbunlar? Gerçekte sa y ıla rı çok ve bir y azı yerine bir çok yazıya konu edilebilecek kadar da oranı yüksek. Şöyle bir grup landırma yapılabilir :
1 - Tarihsel b elgeleri aktarırken yapılan tah rifler , yanlışlar, atlamalar, çıkarm alar , e k lem eler, (M eraklısı için not: Belgelerin a sılla rıD evlet a r - ş ivlerin d cd ir.)
2 - O dönem gazetelerinde çıkmış ve Ebüzziya
Tev-
fik'in kitabında aynen verilm iş önemli yazıların aktarmasında yapılan tahrif, atlama, eklem eveyarv lışlar.
3 - Yazarın yazmadığı şeyleri yazm ış gibi gösterip yanlış olarak yapılan eklem eler. (Bunlar, y a z a r ı, okur gözünde b ilis iz bir kişi olarak nitelendirecek- tir. )
4 - Eserin aslında olayları birbirine bağlamayı ve oluşumların nedenlerini anlayıp kavramayı sağla yan yazarın büyük bir titizlik le, o dönemde kulla - nılaıı H icri, Rumi y ıl, ay ve gün, hatta baz an saat olarak bildirdiği tarihlerin hemen hemen hepsi a - tılm ış,b ırak ılan ları da yanlış saptanmıştır. 5- Güç cümle, eski deyim ve karşılıklarının bulunması güç olan k elim eler olduğu gibi atlanmış, bir bölümü de yakıştırılm ıştır. G- Yabancı adlar yanlış y a z ıl m ış ya da yakıştırılm ıştır.7 - Yazarın ,bazı y e r le r de fransızca olduğunu belirterek aynen verm ek z o - runluğunda kaldığı d eyim ler,k elim eler, değiştiril - miş ; başka anlamlar yüklenmiş, bu yü zdendeya- zar uygulamacı Kutlu eliyle yapılanlardan ötürü kı nanır duruma getirilm iştir.
Kutlu ' ııun uygulamasında ilk yanlış , daha ilk satırda başlıyor :
Ebüzziya Tevfik eseri,te frik a No. satır 1. : "1 282 Cemaziyelahirasımn 1 5 nci cumartesi günü ki, 1895 sene-i m ilâdiyesi T e şrin -i Sani1 s i nin dördüne müsadiftir. "(T a s v ir - i Efkhr, No. 1,31 Mayıs 1909)
Kutlu uygulamasında bu cümlenin yeni biçimi şöyledir ; ” 1 865 y ılı Ekiın ayının dördüncü cu m a r - tosl güllü . . . "
Ebü/.zlya'nın verdiği H icri tarihin atılmasını bir yana bırakalım ; açakça yazdığı Teşrini Sani, yani Kasını ayını Ekim diye verm ek,uyarlayıcının b il gi dağarcığının neden ibaret olduğu, daha ilk satı - rında ortaya çıkm ıyor mu?
A li Paşa'nııı Sadrazam ve Hariciye N azırı s ı- fa llariyle Devletin bütün elçi ve büyük elçilerin e yolladığı, 8 Eylül 1 869 ta r ih li,g izli genelgeden. Ebüzziya tefrikası No. 1 40, kolon 1, (T a s v ir-i Ef -• kar No. 208, 29 Aralık 1909) aynen :
"Saltanat-i Seniyenin hukuk-u m eşruave tema- m iyet-i mtllklyesince hiçbir hatır-ı sahihden havf olunmayan maddede, tarafımızdan suubat ik a 'v e ih tir a ' kılınmak istenildiğine dair.hergün çıkarılan efkar ve havatır aleyhine protesto eylediğim izi da hi, evvel be evvel, ilan ve beyan ve H idivdenatîiçin D evlet-i Aliyenin tem inat-ı kaviye talep buyurma sında olan hak ve selâhiyetnamesini, DUvel-i Mu - azzam a'ya şerh ve ityan eylemek dahi, lazimeden ad olunmuştur. "
Bugünün türkçesinde :
"Yüce Saltanatın (Osmanlı Devletinin) meşru hukuku ve toprak bütünlüğü bakımından, gerçek hiç b ir tehlikeden korkulmayan bir lıuausda,tarafımız dan güçlükler çıkarılmak ve m eseleler yaratılmak istenildiğine dair hergün çıkarılan söylentilere karşı, protestoda bulunduğumuzu da, herşeydeıı ev vel, ilan edip b ild irir iz ve Hidivden,gelecek için , (yani gelecekte yeni meseleler çıkarmayacağımı dair) Yüce Devletin (Osmanlı Devletinin), kesin Ie- minat (garant I) istemekle kİ hakkına ve muti ak yet kisine sahip olduğunu Büyük D evletlere ani at m ak ve bildirm ek zorunlu görülmüştür. "
Bu tarihi belge, Kutlu'da bakınız nasıl, tam ter si b ir anlamdadır : (Kitap sahife 350)
"Yüce Osmanlı Devletinin meşru haklarına ve ülkesinin bütünlüğü ilkesine ters düşmeyecek yolu İzlem ek en tabii hakkımız ve görevim izdir. Bu y o lu izlem ek sırasm da-m ecbur kalınırsa elbette-her türlü tehlike göze alınacaktır. Bundan hiç kimse - nin en ufak bir şüphesi bile olmaması gerek lidir . Öte yand an, llidivin de kendi geleceği İçin,Osman
l I Devletinden istediği b ir takım garantiler vardır
ki, Osmrnlı D evleti omı lu hu'usta haklı gömmek tedir. Bu görüşümüzün Büyük D evletlere açıklan - masında fayda mülahaza edilm iştir.
Ne dem eli? K işi, eski dili bilm eyebilir, resm t belge tahrifinden sakınmayıp okuduğunu ters anla ya b ilir ama koskoca Osmanlı Devletinin b ir V ali -
sinin kendisinden garanti isteyem eyeceğini düşü necek kadar da mı tarih bilgisinden yoksundur?Ali
Paşa'nın genelgesinde baştan başa llidivin haksız lık la rı, m ünasebetsizlikleri Büyük D evletlere an latılırken, birdenbire flid ivi haklı, hem de Koca Devletin kendisine geleceği için, garanti vermek gerektiği kadar haklı bulmasının bildirilm esinin m antıksızlığını olsun fark etm esi gerekm ez-m i?
Ebüzziya T e vfik 'i koyu cahil yapan bir örnek : Ebüzziya tefrikası No. 189. (T a s v ir-i Efkar No. 314, 14 Nisan 1909) aynen :
"B aladaki mektubu neşrettiğim sırada idi ki "Hakalk-Ul Vekayi" gazetesi, Â li Paşa'nın olmak üzere, bir vasiyethame neşreylem işti. Bu b ir mo da olmuştu. Çünkü iki sene evvel vefat eden Pttafr Paşa merhum ■’ lisanından da, "Levant Herald " gazetesile, böyle bir vasiyetname n eşrettirilm işti Fakat o vasiyetnameyi müteveffa Milküm Han, li - maksadın, tasni ve neşreylem işti (maksatlı olarak uydurmuş ve yayınlamıştı) çünkü merhum-u mü - şar-illeyh , Milküm Hnnı.moftur olduğu efkar - i serbestaneslle beraber, dlplömutlıktakl lfra t-ım a haret ve dirayetine mebnl, hizmet-1 I)evl«t-1 O s
m aniye'ye alarak, Hariciye, m üsteşarı'nasbeyleye- cek idi. Milküm Han ise had-di zatında İra n 'a d e - ğ il bize, ve m üşteşarlığa değil n azırlığa la y ık .. . "
Bu Kutlu'da (Kitap sahife 464-465.) şöyle : "Yukarıdaki mektup yazıyı Diyojende yayın la dığım zaman Hakayik-ul VakaayI g a zetesi-Â li P a - şa'ya ait olduğunu ile r i sürerek-bir vasiyetname yayım lam ıştı. Bu o günlerde galiba bir moda hali ne gelm işti. Çünkü iki y ıl önce Fuad Paşa'nın ölü münde de İstanbul 'da çıkan yabancı gazetelerden Levant, Herald, bu Paşa'nın kaleminden çıkmış,ol- duğunuileri sürerek,yine bina benzer bir yazı k oy
muştu. Fakat kısa şiire sonra bunun uydurma o l duğu anlaşılmıştı. Gnzetedeki bu y azı Malkom Han adlı l llndllh ir mUslümaıı Prensinin uydurnıasıyd ı. Hu adam, Fuad Paşa'nın hayranıydı, Fuad Paşn da onu az çok tutardı. Hatta b ir ara H ariciye N azırı Fuad Paşa'nın, serbest fik irle rile tanınmış bu ada mı, Osmanlı Devleti uyruğuna kabul ettirip harici ye müsteşarlığına getireceği bile ile r i sürülmüştü Aslında bu Malkom Han-dcğil Hindistan'da ya da İran'da - bizzat Osmanlı Devletine müsteşarlıktan da öte, hariciye n a zırı olacak d eğerde.. . "
Yazının aslım ve uydurmalısını karşılaştırınız. İki Uç Arapça kelimesinden başka değiştirilecek bir yanı olmayan Ebüzziya'nın bu yazısını, b ö y le- sine bozmaya, kimin, ne hakkı vardır dersiniz?Kut- lu'nun Malkom Han dediği M ilküm Han b ir İRAN ERMENİSİ'dir. No Müslümandır ne deHindlinc de Prens .' O devirdo İstanbul'da İran Büyük E lçiliği etm iştir. Hakkında ve Erm eniliğini bildiren Âli Paşa'nın, el y a z ılı belge "T a r ih -i Osmanî Encü meni Meemuası"nın 1. sayısında yayınlananbirbel- pede görüleceği gibi, İslam Ansiklooedisi'nin ç e şitli maddelerinde de y azılıd ır. Han kelimesine bakıp koskoca hıristiyan Ermeniyi Hlndll, Müslü man ve Prens diye yumurtlamak için nasıl bir ka fa sahibi olmak gerek ir, değerlendirm esini okura bırakalım. Ancak bugünkü kuşakta da bu konulara eğilenlerden, Milküm Han'ın Erm eni olduğunu b i len çok kimse vardır. Bunlar, bu koca Ermeninin Müslüman Hind Prensi yapıldığını ve bunun da o devirde yaşam ış belki de Milküm Hanı tanımış E - büzziya Tevfik Bey tarafından yapılmış olduğunu görünce, onun b ilgisizliğin e hükmedip, "Y en i O s m anlIlar TarihP'ni ciddi değil diye kaldırıp atmaz la r m ı? Kaç kişi benim gibi Ebüzziya'nm böyle bir cahillik yapamayacağını hesaplayıp gazete koleksi yonlarını karıştırıp bu yakıştırm ayı Kutlu'mın y a pıp Ebüzziya'nm sırtına yüklediğini ortaya koya - b ilir ?
Ekrem ESKİŞAR
allilâ ilhan
•
YASAK SEVİŞMEK
( i . K . 54