• Sonuç bulunamadı

Biz de edebiyat var mı, yok mu?:Yerli hikayecilerin başında Ahmet Rasim B. vardır:Aka Gündüz'ün "Bu Toprağın Kızları", mahalli eserler içinde birinciliği kazanır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Biz de edebiyat var mı, yok mu?:Yerli hikayecilerin başında Ahmet Rasim B. vardır:Aka Gündüz'ün "Bu Toprağın Kızları", mahalli eserler içinde birinciliği kazanır"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bizde edebiyat var mı

,

yok mu? ^

“Y erli hikâyecilerinbâşm-

da Ahmet RasimB. var dır,,

“ A k a Gündüz’ün “Bu toprağın kızlan,,

mahallî eserler içinde birinciliği kazanır,,

Maarif dairesinde müfettişler odasmdayız.. Geniş yeşil örtülü masanın üstünde fransızca, İngi­ lizce, almanca gazeteler dağınık bir halde duruyor... Ara sıra telefon çalıyor..

— Allo.. Ali Canip beyefendi! İlâh ilâh...

Ali Canip bey bütün bu meş­ gale arasında beni de ihmal etmedi.. Suallerime birer birer cevap verdi. Sordum:

— Edebiyatı cedideciler, fecri* aticiler, hececiler, harpten evvel­ kiler, harpten sonrakiler ve bu­ günküler de dahil olduğu halde edebî hüviyetler arasında kimlerin istikbale intikal edeceğini sezi­ yorsunuz ?

— Hani Tevfik Fikreret bir şiirinde:

O bir cenin ki bu günden tevellüt eyliyem ez

d iy or, bugünden yarma intikal

A li C ânip bey

edecekleri, yani istikbalde unutul- mıyacakları kestirmek ancak ke­ hanete mütevakkıftır. Bu suale

(2)

cevap verebilmek için yarınki umumî “ conception,, un maşerî zevkin ne olabileceğini keşfetmek icap eder ki bu mümkün değildir. Fikretin dediği gibi:

O bir cenin ki bu günden tevellüt eyliyernez

Divan edebiyatı nesrine asırlarca hakim olan, o devrin bütün mün­ şilerince ideal sayılan Veysiyi, Nergisiyi okumak bugün kimin hatırına geliyor. Bakınız bendeniz şahsan şairlik itibarile Cenabı Fikrete, Haşımı bütün muasırla­ rına tercih ediyorum. Amma yarım ne bileyim, bir de bakarsınız istikbalde öyle bir şey olur ki bütün şairler meselâ Mehmet Emin beyin ifadesini taklit ederler.

Daha yeniler hakkında bugün için bile bir hüküm verilemez, Edebiyatı Cedide başlangıcında Faik Âli bey, Ali Ekrem bey çok dikkate şayan bulunuyordu.Bu gün bu iki isim bizi o kadar alâka­ dar etmiyor, değil mi?

Fecriaticiler arasında da mer­ hum Tahsin Nahit ve Şehabeddin Süleyman ilk anlarda ne kadar parlamış görünüyorlardı. Bugün isimleri anılmıyor.

Yeni yazmıya başlayanlardan da yarına kimin intikal edebile­ ceğini, hattâ bugün kimin tutuna­ bileceğim iddia edebilmek müm­ kün değildir. Bendeniz şimdilik nesirde Valâ Nûreddin beyi çok dikkate şayan buluyorum. Onda ne ince ne şeytan bir espri var..

Nâzım Hikmet beyi soruyor­ sunuz; “ Fort comme la mort „ . Nâzım Hikmet beyin orijinal bir şair olduğunda şüphe etmek hayli güç. Telkin ettiği zihniyet ayrı bir mesele. Üslûp itibarile dünden müntekil şeyleri zirüzeber ettiği meydanda.

Bu marezde şunları da ilâve etmek isterim:

Yazı lisanında vukua gelen inkilâp neticesinde bu inkilâptan müteessir olmıyan şiir ve nesir, bugünkü fransızcaya nazaran lâ- tince ne ise öyle kalacaktır sanırım. Yarınki nesil bir Rübabı şikesteyi, bir Aşkı memnuu asıl metinlerinden bilmem okuyabile­ cekler mi? Zannetmem.

Eğer bu eserler kiymetlerini kaybetmezlerse istikbaldeki genç­ lik onların sade ve güzel türkçeye tercümelerini okuyacaklardır; me­ ğer ki “ üç lisandan mürekkep osmanlıca „ ayrı bir lisanmış gibi tedris edilsin.

Zaman gafillere, inatçılara çok merhametsizce ceza veriyor: Bütün edebî kıymetleri farisî “ vasfı ter­ kibi,, lerin muhafazasında topla­ yanların dili istikbale bir muamma gibi kalıyor. Fransız inkılâbından sonra haikı ihmal ederek halka rağmen bir müessesenin yaşaya­ cağına kail olmak, ne büyük gaf­ lettir... Türk halkının konuşma­ dığı bir lisan, bir Osmanlıca devam edebilir miydi ?

Zevkin tahavvül ve tekâmülü noktasından istikbale kimlerin intikal edeceği ne derece kestri- lemezse halkın dilindeki güzelliği anlamıyarak konuşulmaz bir ucube ile meydana konulan eserlerin istikbalde o iz bırakamıyacağı derece şüphesizdir... Onların güzel çirkin veya çok güzel olması ayrı bir meseledir.

— Bizde yerli şair, yerli hikâ- yeci, yerli muharrir olarak kim­ leri tanıyorsunuz.

— Bu sualden maksat yazıla­ rında “ yerli rengi veren,, muhar­ rir, hikayeci, romancı demek olduğuna nazaran, ben bunu Ahmet Hikmet bey müstcna

Edebiyatı cedidecilerden hiç bi­ rinde bulamamakla meyusum . Bu yaşa kadar yazdığım ve bu mevzua teallık eden yazılarımın hemen hepsinde izah etmiştim.

Burada uzun söz söylemiyerek arzedeyim ki bizde yerli rengi veren muharrir ve hikâyecilerin başında Ahmet Rasim beyle Hüseyin Rahmi bey vardır. Ahmet Rasim beyin her yazısı bugün için tatlı tatlı okunduğu gibi yarın için de her şeyden evvel en kıymetli tarih ve İçtimaî hayat vesikası olacaktır. Ahmet Rasim bey olmasaydı yarınki nesil dünkü ve bugünkü İstanbul’u tanıya­ mazdı. O kıratta yeni nesil içinde bir muharrir tanımıyorum.

Hikâyede yerli rengi vermek noktasından da üstat Hüseyin Rahmi beyin adını hürmet ve muhabbetle yâdederim. Yarebbi o ne sehli mümtenidir. Edebiyatı cedide zihniyeti ortadan kalktıktan sonra her muharrir hikâyesinde romanında “yerli rengi vermek,, lüzumunu takdir etti. Yani bugün hikâye ve roman yazanların hemen hepsinde bu cihete itina edildiği görünüyor. Aka Gündüzün “ Bu toprağın kızları,, mahallî rengi vermek hususundâ birincidir sa­ nırım ve bendenizce onun en kuv­ vetli hikâyesi budur.

Sualinizde “ yerli şair,, tabiri de var. Mesele bu tabir yüzünden çatallaşır. Şairler orijinal oldukları derecede kıymet bulurlar. O kud­ rete malik olduktan sonra tahas­ süsleri bittabi yerli dem ektir. Şiirin mevzuu ne olursa olsun.

— Yeni nesil hakkında düşün­ celeriniz ve beğendikleriniz.

• — Bu sualinizi hayli müphem buluyorum . “ Yeni nesil „ den maksadınız ne? Yeni yazmağa başlıyanlar mı. Eğer böyle ise bu husustaki sualinize, birinci sualinize verdiğim cevap kâfidir. Yarının conceptionu ve zekâsı nasıl tecelli edeceği meçhul iken bugünden ve dünden istikbale kim­ lerin intikal edeceğini keşfetmek ne derece müşkül ise kelimenin maruf manasile henüz eser ver­ memiş , teessüs etmemiş kalem sahihleri hakkında hüküm ver­ mek te o kadar zordur.

Yeni yazmıya başlıyanlar ara­ sında meselâ bendenizin biraz bir şahsiyet seçen? e; işim kendime ait bir kusurdur. Belki yarın bunlar­ dan biri bir

ekol

sahibi olacaktır, ne bileyim; daima Fikretin dediği g ib i:

O bir cenin ki bu günden tevellüt eyliyernez.

H. F.

Referanslar

Benzer Belgeler

Effects of the aryl hydrocarbon receptor antagonists, alpha-NF and resveratrol, and the antioxidant, N-acetylcysteine, on DNA synthesis in human umbilical vascular endothelial

Sanayi devriminden sonra kentlerde yaşanan hızlı ve şiddetli genişleme, ulaşım aksları ile ilgili bağlantılarının yeni ölçekler için oluşturulması,

Bu çalışmada, Çorlu’da taksi durakları, durakların mevcut konumları, taksi sayıları, türlerine göre plaka sayıları, mahallelerin nüfusları, mahallelerin nüfus

maddesine “Bi- reysel başvuru neticesinde Devlet tarafından başvurucuya tazminat ödenmesi halinde sorumlu hâkime karşı açılacak rücu davası ilk derece ve bölge adliye

Bu yüzden, sürdürülebilir gelecek için güzel sanatlar eğitimi bölümlerinde ecoprint çalışmalarının sanat eğitimi alan öğrenciler için gerekliliği ve

tissue, BAT)的重要關鍵 ST32da,透過小鼠實驗發現,不僅有助減重,還能改善脂 肪肝,抑制肝發炎指數及肥胖造成的糖尿病現象。

Sistematik olarak traverten ocaklarından alınan örneklerden elde edilen yaş (U/Th), izotop (O ve C) ve palinolojik verilere göre, Kocabaş travertenleri, Neotektonik

The Hyderabad request read : “ In view of the officially proclaimed intention of India, as announced by its Prime Minister, to invade Hyderabad, and in view