JTT-
Ş ' L T c h *
TAKVİM DEN BİR YAPRAK
«Mevlâııâ» ııııı
IrtiIıaM
m ünasebetiyle
/ £
cuıaJd? f? f l
ULUNAY(Belli) dc doğup (Konya) da u- ful eden ilim ve irfan güneşi Mevlâna Celâleddini Rumî’nin bugün âhircti teşriflerinin 678 in ci yıldönümleridir,
14 Mayıs inkılâbından evvel memleketin cenup taraflarında yaptığım bir seyahatte Konyaya uğramış ve Hazreti Mevlânaııın ıııüze haline konulmuş olan türbe sini ziyaret eylemiştim. Yanına defnedilmek üzere oğlunun müba rek nâşı getirildiği zaman, Mevlâ- nanm bahası Sultan-ül-UIema’nın sandukasının kıyam eylediğine da
ir bir iejand vardır.
Aziz dostum İsmail Hakkı Bal- tacıoğlu, bunun bir efsane olması na karşı ııe giizcl isyan eder: «Bir babanın oğlunun büyüklüğü- uc ölümünde bile ihtiram göster, diğiııi anlatan böyle bir menki- benin hakikatini aramağa ne lü - zum var? Alimlerin sultanı ilmi kaimen karşılamış! Bundan güze) ne olabilir?» Der.
Muazzam adamın, mübarek met kadi huzurunda o kadar derin bir vecd-ü-istiğraka dalmışım ki tek
rar bu fenâ âlemine dönerek tür beden çıkacağım sırada benim huşuumu hürmetle seyreden bir hademe yanıma sokuldu:
— Beyim, dedi, ziyaret ettiğiniz bu büyük zat kimdir?
Mevlânayı ona nasıl anlatabilir dim? O, benim zavallı bilgime, nâçiz nutkuma nasıl sığardı?
— Yavrum, dedim; onu anla mak, onun arzusuyla olur. O ister se kendini sana bir ânda anlatır; ben bunda âcizim!
Sonra şu beyti hatırladım: Pürsîd yeği kü âşikî çîst Güftem kü çü men şevi bidânî
(Biri bana âşıklık nedir? Diye sordu. Ben de cevaben benim gi bi olursan bilirsin, dedim.)
Seyahatlerimde hiç bir ilim muhiti görmedim ki Mevlânayı tanımamış, bilmemiş olsun. Hattâ şarkın büyük adamları hakkında mühim bir eser yazan Baron Kar- ra dc V o ile Pariste vukubulan mülakatımda, bu seksenlik âlim, Mevlânaya olan nisbetimi anlayın ca, aradaki büyük yaş farkına rağmen, elimi öpmek hususunda ısrar eylemişti.
Büyük adamlar ölmüyorlar. Hin mera mürde mebin der zindai
(Eğer sen yaşıyorsan, beni öl - müş bilme.) Diyen Mevlânanm irtihalinin 678 inci yılını, o mu - azzam şahsiyeti bu vesile ile bir kere daha anmak için yazıyoruz. Yoksa o, hakikat sakisinin elinden âb-u-hayat içmiş, cavidani hayata ermiştir.
Mevlâna ölmez!
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi