8
E Y L Ü L
1 9 6 8
Dâriilbedayi'nin ilk Türk kadın sanatkârı
BediaMuvahbil sahneye çıkışııı
44 yıl önce nasıl anlatıyordu ?
I
6 6 Bir ay öncesine
| kadar kocamın annesi
İ sahneye çıktığımı
|
bilmiyordu
9 9
Bedia Muvahhit in 1925 yılında (Y ıld ız ) mecmu asının kapağında çıkan bil resmî.
= 4 4 C A K N E Y E çıkan ilk
V
Türk hamımı Bedia— * Muvahhit, bundan 44
— yıl önce bir gazeteye hayatını — şöyle anlatıyordu:
— « — Babam Mısırlızade mer-— hum Şekip Bey. Ben Moda’da —- (Dame de Sion) da okudum.
E:
Türkçe tahsilim hususidir. Göz-EE
tepe Sultanisinde Fransızca — muallimeliği yaptım. Fakat mıı- = allimlik çok yorucu bir iş ol-— duğu için bıraktım. Üç buçuk — sene evvel Muvahhid’le evlen-— dim. Şimdi iki buçuk yaşında — Sina isminde . bir oğlum var.En evvelâ «Ateşten Gömlek» te — Ayşe rolünü oynadım. Tiyatro- = ya ilk defa olarak İzm ir’de çık- = j tim. Fakat onlar çok basit ve = çalışılmamış rollerdi.»
EE Hayatmın bundan sonrasını ^ eşi Muvahhit şu sözlerle anlat- ~ mıştı:
~ «Doğrusunu isterseniz bize — ilk teşvik, bugün memleketin — en yüksek mevkiini işgal eden —- bir zattan gelmiştir. Behzat, — Şadi ve ben bir gün kendisini
Es
ziyarete gittik. Bize: «Heyeti~ temsiliyeniz meyanında Türk
— kadmları da var m ı?» diye sor- ~ du. Kendisi (Ateşten Gömlek) i ~ görmüş ve pek beğenmiş zan-— nederim. Bizi teşci edecek söz-— 1er söyledi. Ve eski zihniyeti
E:
tamamiyle kökünden yıkmak = lâzım geldiğini ilâve etti. Bu- = nun üzerine Bedia i l i defa ola- == rak İzm ir’de Manisa’da, Akhi- " sar’da tiyatroya çıktı.Biliyor-— sunuz ki bizde aktristik pek iyi
ş r görülen mesleklerden değildir, r ş Fakat tuhaf değil mi, bir Türk — kadınının sahneye çıkması
ŞŞ Bedia hanımın eşi merhum Mu- — vahhit beyin 1915 de bir Alman ~ ressamı tarafından yapılmış
resmi..
Anadolu’da bir suitesir bırak madıktan başka fevkalâde bir hüsnü tesirle karşılandı. Bu, ihtimal Bedia’nın bir aile ka dını olması dolayısiyledir.»
Bedia Hanım da tamamlıyor du hikâyeyi:
«Orada birçok memurin aile leri vardı. Bana haber gönderi yorlar ve muttasıl beni davet ediyorlardı. İstanbul’da ilk de fa Varyete’de Othello’yu oyna dım. Ondan sonra işte Ferah Tiyatrosunda temsillere başla dım.»
PROVALAR
Y ıl 1924 Dariilbedayinin bu ilk sanatkâr hanımı o günler de evvelâ provalardan, sonra da gazetecilerden şikâyet edi yor, diyordu ki:
« — Bu provalar insanı çok yoruyor. Düşünün bir kere, sabahleyin saat onda provala ra başlıyoruz. Tâ akşama ka dar devam ediyor. Ondan son ra gece 10’da oyun başlıyor. İkiye kadar ayak üstündeyiz. Bize tam saat 3’te uykuya yat mak kısmet oluyor. Böyle ça lışıyoruz.»
Ferah Tiyatrosunda Vatan muhabiri ile sohbet eden Be dia Muvahhit, gazetelerden teşvik görmediğini, sızlanarak anlatmıştı:
«H ele bazı gazeteler adetâ insanın izzetinefsine dokunacak tarzda tenkidler yapıyorlar. Evet tenkid yapılır, anlarım amma bu kadar değil. Biz da ha dün sahneye çıktık. Bizden bundan fazla ne beklenebilir? Tutuyorlar bizi Elize Hanım la kıyas etmeye kalkıyorlar. Elize Hanımla biz kabilikıvas mıyız? Sonra tenkidlerin hiç biri, efendim, birbirini tutmu yor. B iri iyi oldu diyor, diğe- risi de fena! Velhasıl bizi teş vik edecek hiçbir şeye tesadüf etmiyoruz. Daima, daima şevki mizi kırmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Tabiîdir ki Eli ze Hanımla ve Kınar Hanım la kendimi mukayese et mek aklıma bile gelmez. Biz bir haftada rollerimizi ezber ledik, diğer hafta sahneye çık tık. Sabahleyin dokuzdan gece ikiye kadar. Biraz olsun mad dî istifademiz de yok. Benim burada aldığım paranın iki misli esvap parama verişmi yor. Çünkü her oyuna yeni el bise ile değişik kıyafetle çık mak lâzım.»
REŞAT NURİ.
NEYİRE NEYİR...
44 yıl öncesinin Bedia Mu- vahhit’i: «Türk müellifleri ara sında en çok hangisini tercih edersiniz?» sualini, daha ta mamlanmadan cevaplandırmış tı:
« — Reşat Nuri Bey. Yeni bir piyesini prova ediyoruz. «Gece Faciası». Aman «Gece Faciası» içinde rolüm olmasa da baş kaları oynasa ben seyretsem diyorum. Reşat Nuri Beyin ge rek telif, gerek adaptasyonları çok kıymetlidir, çok beğeniyo rum.»
1924 yılında, sahne arkadaş ları hakkında da ilk kadın sa natkârımızın görüşleri şunlar dı:
« — Her arkadaşın kendine göre kıymeti var. Herkes ken di janrı dairesinde muvaffak oluyor. Behzat, Nurettin Bey, Raşit, Vasfi, Muhsin hepsi öy le samimî arkadaşlar ki. Kınar Hanımı da çok seviyorum. Cid den sanatkâr. Beni çok teşvik ediyor. Geçen akşam (Eski Rü ya) yı oynuyorduk. Fena bir şey yaparsam diye o kadar korkuyordum ki. Çünkü ben den evvel bu rolü Elize oyna mıştı. Eyvah şimdi onunla be ni mukayese edecekler diyor dum da bir daha diyemiyor- dum. Kınar Hanımın teşvikle ri sayesinde sahneye çıkabü- dim.
«Yeni yetişen artistler ara sında Neyire N eyir Hanım hiç şüphesiz ki çok iyidir. Tema şanın istikbali kendisinden çok şey bekleyebilir. Fikirleri ve kafası tamamiyle hazırlanmış bir kız. Okuduğunu anlıyor ve tatbik edebiliyor.»
44 yıl önce, hanımlarımız ne şartlar altında sahneye gelebi liyordu? Vatan gazetesinin mu habirine Bedia Muvahhit o günlerdeki güçlükleri de şöyle anlatmıştı:
« — Birçok genç kızlar geldi. Fakat hep ailelerinin tahtıte- sirlerinde. Tabiî olmaz. Bizim bile ailelerimiz, ne Muvahhid’- in ailesi, ne benim ailem hiç bu işten memnun değiller. Hatta bir ay evveline gelinceye kadar Muvahhid’in annesinin benim sahneve çıktığımdan ha beri voktu. Evde elli, altmışlık hir dadımız vardı, o. benden hamseden gazetelerin hepsini gelir gelmez kaybederdi.»
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi