• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet devrinde Çukurova

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cumhuriyet devrinde Çukurova"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT- r&o y

r

C u m h u r iy e t D e v r in d e

Ç U K U R O V A

Y a z a n : TAHA TOROS

Akbaşlı muhteşem Toroslarla mavi ve şirin bir denizin arasındaki düzlüğe (Altın Ova ) diyoruz.

Altın sarı bulunduğundan mı, yoksa başak altın renkli olduğundan mı ona bu adı verdiler! Yalnız bütün meziyetleriyle (Çukurova) yüce ve azgın Toroslarla, uysal ve sıcak bir denizin çiftleşmesinden doğan ve deniz ruhiyle dağ kafasını perçinliyen bir varlıktır.

Baharda yeşil, koyu gökten ve durgun denizden daha yeşil olan Çukurova yaz mevsiminde tatlı, cıvıltılı kanarya göğsü gibi sapsarı, Sonbahar girerken yurdun hayatını elyafına bağlıyan ve insanlarının bahtını tanzim eden bir pamuk aklığına sahibdir.

Bu ülkenin her karış toprağında bereketin ve hayatın sırları saklıdır. Buraya belki, ulusların dökülen kızıl kanları özlülüğü, bu feyizkârlığı vermişlerdir. Tarih kadar eski bir düzlük olmasına rağmen Çukurova her an enerjik bir varlık gibi gençtir.

Meşhur (Pier Loti) ( Adana Türkiyenin kalbidir.) demişti. İlık seması, gözalıcı ye­ şilliği ve toprağının fışkıran bereketi ve bol mahsulü ile Adana Türk vatanının özlü bir köşesidir.

(2)

Bu vatan parçasının her köşesi feyzin şaha kalkmış bir remzidir. Onun yoluna ha­ yatını bağlıyan yalnız, üzerinde yaşıyan insanlar değil İktisadî ıüşdünü idrak eden bütün bir Türkiyedir.

Devirlerin ve devrimlerin bile bu ovanın kıymeti üzerinde rolleri vardır. Saltanat devrinin kapitülâsyonu hiç bir ülkeyi, Çukuıovayı sarstığı kadar sarsmamış ve öşür belâsı hiç bir köşede arza Çukurovaya iliştiği kadar ilişmemişiir.

Osmanlı imparatorluğunun son günlerinde ana vatanın parçalanmasına karar veril­ diği zaman bütün Emperyalistlerin kanlı gözü hırs dolu bir bakışla Adana topraklarına çevrilmiştir, insanı caniliğe sevkeden dünya güzeli dilber bir kız gibi, tamah ve hırsı da­ marlarında kan olarak gezdiren eli uzun adamların gözüne çarpan mücevher dolu bir ha­ zine gibi düşmanların gözlerini kana boyıyan Adana diyarı, emperyalist duygulara kolay kolay esir olamazdı. Nitekim bu diyarda Fransızların olduğu gibi İngilizleri'h, Ingilizlerin olduğu kadar Moskofların ve daha birçok devletlerin körleşmiş emelleri gömülü idi. Niha­ yet bir anlaşmadan sonra Fransızların haksız istilâsına uğrıyan altınova, sahiplerinin ken­ disini kurtarmak için nasıl yurdu teıkec’eıek birer aslan gibi boğuştuğunu az zamanda gördü.

Bu ovanın her karış toprağı Tüık kan ariyle yoğrulmuş ve özlenmiştir. Kuvvetli oluşu, göz kamaştırışı, keskin bir güneşi emdiği kadar Türk kanını da emmiş olmasındandır.

Onun her karışına binlerce insan harcamayı göze alan asit Türk, nihayet onun nurlu toprağından düşman çizmesini bir süpıüntü gibi dışarı atmıştır.

Tarihte, kılıçların, kınından çıkmasına, milyonlarca insanın boğazlaşmasına hep müm­ bit toprakların göz alıcı verimi sebeb olmuştur. Bunu son defa denemek istiyen emper­ yalizmin zehirli tohumlarını Türkün gösteıdiği yüksek kahramanlık temizlemeye kâfi gel­ miş ve bu toprağı hüriyetine kavuşturmuştur.

arihe kahramanlığın ö ı r t k ’n ı i gösteren istiklâl savaşından sonra cumhuriyetin

(3)

nuriyle bir kat daha ününü ve meziyetini artıran Çukurova Türkün göğsünü kabartacak kadar yüksek bir bereket diyarı olmuştur.

İstiklâl mücadelasinde Adananın kurtuluşu; pamuğun kurtuluşu, portakalın kurtuluşu, buğdayın kurtuluşu idi. Bugün 15 inci cumhuriyet yılına girerken o kurtuluştan bugüne kadar feyizli yılların eserine ve hızına hayretle dönüp bakıyoruz... ve bu bakıştır ki, bizi eski devrin ziraî inkişafı öldüıcn eıemli yıllarını ve bugünkü rejimin nur saçan tekâmül etmiş eserlerini mukayeseye sevkediyor. Böyle az zamanda gözle görülür bir meseleyi mukayese bile etmek caiz değildir. Hiç gece ile güodüz mukayeseye sığar mı ?

Atatürk reji.r.iniıı bu mümbit topraklarda bir tohum ürer gibi hızla inkişafı Çukuro- vanın kahramanca öğünebileceği bir meziyettir.

İstiklâl ve mücadele fikrini ilk defa bu diyardan aldığını söyliyen o büyük başın ar­ dından bu diyarın çocuklarının da nasıl bir coşkunlukla coştuğunu ve memleketin kurtuluş savaşında ve inkilâbın her safhasında her zaman ilk hıziyle yer tutmakta olduğunu hepimiz biliyoruz.

Az bir zamanda Türk vatanının her köşesindeki ziraî, sınaî ve İktisadî kalkınmanın eserlerini doya doya seyrederken yarın için en büyük bir hızın gözbebeklerimizden Jcal- bimize doğru akın yaptığını hissediyoruz. Ve biliyoruz ki, her işaret bir İnkilâbın yapılması demektir. Bu topraklar da üzerine düşen devrim vazifesini her zaman başarmış ve başar­ maya hazır bulunmuştur.

(Mısır) ın elimizden çıktığına yanmıyalım," şimdilik (Ç u k u ro v a) yı oraya benzeten garb mütefekkirleri yarın orayı buraya benzetmeye özeneceklerdir.

Cumhuriyet rejiminin toprağa verdiği köklü benliğin burada şahlandığım ve mu­ vaffakiyetin ayaklandığını her an görmek mümkündür.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kafenin hem ortaklarından hem de işletmecilerinden Melih Doğan, Türk kahvesi ve neskafenin yaru sıra zamanla filtre kahvenin, ardından da espressonun hayatımıza

This study examined the problem of sustainable supplier performance evaulation and selection based on the TBL approach for supplier selection operations in supply

Ekonomik büyüme ile enerji tüketimi arasındaki nedensellik ilişkisinin, enerji tüketiminden ekonomik büyümeye doğru mu yoksa ekonomik büyümeden enerji

The second objective is to explore the influence of the four cognitions of psychological empowerment: meaning cognition, competence cognition,

Nadiren de olsa antidepresan ilaçlarla ortaya çýktýðýna dair olgu bildirimleri bulunmakta olup trisiklik antidepresanlar, serotonin noradrena- lin gerialým inhibitörleri ve

sınıfta öğrenim görmekte olan öğrencilerin matematik dersine yönelik motivasyonu, matematik kaygısı ve matematik başarısı arasındaki ilişkinin öğrencinin cinsiyeti,

Alper Ak ınoğlu , "Tarımımızın geleceğine yönelik uygun fikirler üretme amacı taşıyan kurultayda, Türk tarımının dünü ve bugünü ele al ınırken,

Eski Türk Topluluklarında mahalli şartlara ve örf, adete göre yardım kurumları doğmuştur. Genellikle kendi muhitlerinin idari hükümlerine bağlı kalan Türkler, günlük