B A Ş K E N T G Ü N L E R İ Müşerref Hekimoğlu
bugüne D orm enlertle yıld ız yağm uru
B
irkaç haftadır Kızılırmak Sokağı kahkahalarla çınlıyor gece yarısına doğru. Gülmeyi çok özlemiş başkentliler... Haldun Dormen ve arkadaşları da güldürmeyi çok seviyor. Yor gun, gergin bir günün sonunda iki saati neşey le geçiren seyircileri onlara büyük mutluluk ve riyor. “Kaç Baba Kaç” oyununu seyrederken ben de çok güldüm. Bir yandan da düşündüm, Hal dun Dormen de Metin Serezli de kaç yıldır sah- nedeler; ama eskimiyor, tükenmiyorlar. Her za man soluk soluğa, hızlı tempo hiç düşmüyor oyunlarında. Dormen grubunun özelliği de bu bence. Tempo hiç değişmiyor! “ Kaç Baba Kaç” ta da başımız döndü neredeyse.
Benim başım biraz da anılarla döndü, Kızı lırmak Sokağı’nda yürürken bir başka yola sap tım belleğimde. İstanbul’a, Çiftehavuzlar’a git tim. Cemil Topuzlu Sokağı’na, Sait Dormen’in yalısına. Sonra İstiklal Caddesi’ne Küçük Sah- ne’ye. Haldun Dormen ve arkadaşlarının ilk oyunlarına. Aşağıda kulis, barında yazarlar, sa natçılar, yakasında kırmızı karanfili ile rahmetli
Ümit Deniz. Masalar arasında Jorj. Sonra Hak kı. Arasıra güzel bir kadın başı görünür kapı
dan. Nükhet Borovalı ya da Aziz Borovalı, be yaz saçlarıyla o da güzel bir erkek, şiir söyleşi leri yapar dostlarıyla. Bir başka masada dâ Öz-
demir Asaf oturur. Soluk yüzü hâlâ gözümün
önünde. Dormen grubunda kan tazeleniyor dur
► İNGİLTERE’YE
7 TUR’LA GİDENLER,
İNGİLİZCE ÖĞRENİRLER.
Diğerlerinin
ne öğrettiği
7 TUR'uilgilendirmez.
Ayrıntılı bilgi için broşür isteyiniz. İnönü caddesi 37/2 Taksim İstanbul 152 59 21 (4 Hat)7TUR
T
kave
L S
h o
P
madan, bu son oyunda hiç tanımadığım oyun cular var. Oysa kimler geldi, kimler geçti? Gülriz
Sururi’ler, Ayfer Feray’lar, Nisa Serezli’ler, rah
metli Kâmran Yüce, yine rahmetli Hüseyin Kut-
man, Erol Keskin, Erol Günaydın, İzzet Günay, Altan Erbulak, Göksel Kortay ile bir yıldızlar
yağmuru. Bir yıldız yağmurunu yaşamak büyük mutluluk; ama yağmur dindi giderek. O yıldız ların çoğu başka sahnelerde parladı. Kimi de ka ranlığa gömüldü. Buna çok üzülürüm. Ancak kaçınılmaz bir olay, ortak bir sahnede yıldız ol mak yetmiyor, ayrı bir sahnede güneş olmaya özeniyor kimi sanatçılar. Oysa güneş de olsa lar sahneler kararıyor giderek...
“Kaç Baba Kaç” oyununu seyrederken baş ka sahneler, kulisler de canlandı gözümde. Çif- tehavuzlar’daki yalının bahçesinde kurulan sah neler, okuma provaları, Haldun Dormen’in hızlı trafiği ile tiyatro tarihimizde başlıbaşına bir yeri var o yalının. Haldun’un parasal darboğazları, Sait Dormen’in sevgisiyle genişlerdi çoğu kez.
Nimet Dormen de sevgiyle bakardı tiyatro ça
lışmalarına. Yalının bahçesinde bir evue Hal dun’un kızkardeşi Güler Erenyol (şimdi Yiğit) otururdu; Dormen’de sahnelenen oyunların kos tümlerini o yaptı yıllarca. Hâlâ öyle mi bilmi yorum, çoktan görmedim; ama vaktiyle en şık kadınlarından biriydi İstanbul’un. Sade çizgi leri, eşarpları, bilezikleriyle göze çarpardı.
Yaz gelince Dormen Yalısı’nda yoğun trafik başlar, sabah kahvesi, deniz, öğle yemeği ve gece geç saatlere kadar uzardı söyleşiler. Bahçede gül ler, yaseminler, karşıda adalar, sofrada bir başka ‘ada’ mutfağının özellikleri. Nimet Dormen Kıb rıs’tan gelen konukları da ağırlar o sofrada. Ço cukları “Nimet” derler ona, babalarına da “Sa
it”. Nimet’i de Sait’i de sevgiyle anarım her za
man. Zarif kişilikleriyle beni çok etkilediler da
ha ilk karşılaşmamızda.
Ön bahçede başka bir grup, Meral Selçuk, Se vim Kerimol, Nihal Nasulıioğlıı, Eerhunde Verdi
ile buluşurduk eu çok. Kimi günler grup geniş ler, serin akşamlarda bahçedeki şöminenin ba şında ısınır söyleşiler! Meral Selçuk, Münir Nu
rettin Selçuk’un kızı, Timur Selçuk’un ablası.
Yuvarlak çizgileriyle güzel, sevecen bir kişi. Ve falı, sağlam bir dost. Sevim Kerimol, o zaman
Yıl 1987: Haldun Dormen yine Ankara'da; sevgiyle çalışanlar yorulmuyor. Dormen grubu da bu arada sürekli kan tazeli yor. Topluluğun son oyunu "Kaç Baba Kaç”ta da Dormenler, "hızlı tempo" özelliklerini koruyor.
Frank Sinatra’yaçok benzeyen Kerim Kerimol’- un eşi. Şimdi Moda’da önde gelen bir kişi, gi yim sanayiinde yaratıcı gücü, güzel bir üretken liği var. Ferhunde Verdi, yıllar boyunca İstan bul’un en şık, en hoş kadınlarından biri. Yılla ra meydan okuyan bir rüzgârı var. Tanınmış işa damlarından Ferruh Verdl’nin eşi. İnce çizgile ri hiç değişmez modanın tüm fantezilerini çok rahat taşır. Kızı Füsun, ANAP çevrelerinde adı çok geçen Eymen Topbaş’ın eşi; türbanlı değil, ama kapalı bir şıklığı var.
Haldun’un deniz köşkü
Haldun’un deniz köşkünü özlemle düşünü rüm hâlâ. Hafta sonlarında batacak diye kor kardık. Terasta oturur, güneşin batışını seyre derdik, sonra ayın doğuşunu, denizdeki gümüş parıltıları... Gecenin maviliğinde elimizle tuta cak kadar yaklaşan yıldızları. Yanda, Nâzım
Kalkavan ve güzel eşi oturur. Nuyan Kalkavan,
Göztepe kökenli bir güzel. High School’a gider ken, Kadıköy vapurunun en güzel kızı. Doktor
Selçuk Kanatlı ile evlendi sonra. Nâzım Kalka
van ikinci kocası. O da çok hoş bir kişi; Yaşar
Kemal’in, Abidin Dino’nun, Ertegün kardeşle
rin yakın dostu. İstanbul evlerinin duvarları boş olduğu yıllarda, onun çok güzel bir resim ko leksiyonu vardı.
Dormen grubu ile sahnelere kimler geldi, kimler geçti... 6 0 ’lı yıllarda, Ayfer Feray ile Haldun Dormen sahnede: Tiyatroda, bir topluluğun yaşamı içinde bir yıldız yağmu runu yaşamak izleyici İçin de büyük mutluluk.
Biraz ötede de büyük kulüp. Briç ve bakara partilerinin sesi duyulmaz; ama danslı gecele rin müziği duyulur kimi zaman. İzzet Çintav’- ın danslarını hâlâ görür gibiyim.
O bahçede çok gördüğüm kişiler arasında Ak- bank’ın sanatsever Genel Müdürü Flamit Belli de var. O zaman genç bir bankacı, tiyatro tut kusu hâlâ sürüyor. Yurtdışına gidince son oyun ları seyrediyor her zaman. İzzet Günay, kimi za man acımasız kimi zaman çok duygusal söyle şileriyle, İsmet Ay güzel yüzüyle, Göksel Kor- tay, bir de Semiramis Pekkan canlanıyor gö zümde. O zaman, tırmanışı başlamamıştı henüz. Haldun Dormen’i okul diye tanımlayanların hakkı var. Akıllı bir öğrenci çok şeyler öğrene bilir Haldun’un çevresinde. O öğrencilerden bi ri de Semiramis idi bence. Göksel Kortay, Gö
nül Ülkü - Gazanfer Özcan ile çalışıyor şimdi.
Son rolü bir büyücü, çok başarılı olduğunu an latıyorlar. Göksel Kortay da ABD’de drama öğ renimi yapan bir sanatçımız. Beyazperdenin ünlü yıldızlarından Faye Dunavvay’in okul arkadaşı. 1969 yılında Los Angeles’a gittim. Warner Bros Slüdyoları’nda tanıdım Faye Dunawey’i. Kirk
Douglas ve Deborah Kerr ile birlikte “Arraingement” filmini çeviriyordu. Elia Kazan
onu çok övdü bana. Birlikte öğle yemeği yedik. Bir aralık Göksel Kortay’dan da söz ettik. İs tanbul’a dönüşte de selamını getirdim.
O yılları çok severim. O güzel yaz günlerini, yeni bir oyunun doğum sancılarını, Haldun Dormen’in gerilimini, tiyatrodaki ortak coşku yu, kimi tatsız sürprizlerin düş kırıklığını, o düş- kırıklığını aşmanın güzelliğini ben de yıllarca paylaştım onlarla. Yalnız İstanbul’da değil, An kara’da da. Gülmeyi özleyen başkentliler Dor- mencileri sevgiyle kucaklar her zaman. Bizim evde uzun söyleşiler yapılır. Osman Şengezer,
Oytun Turfanda da Ankara’daydılar o zaman. Meriç Sümen ile Oytun Turfanda’nın dansları.
Osman Şengezer’iıı dekor ve kostümleri gözle rimizi parlatırdı. Şimdi hepsi Istanbul’dalar, baş kent Ankara’yı arıyor, anıyorlar mı acaba?
Otuz yıldan bir armağan
Otuzuncu yıldönümüne doğru Haldun Dor men telefon etti bir gün.
— Arkadaşlarla karar verdik, sana tiyatro muzdan bir plaket sunacağız, 30 yıl boyunca dostluğunla, yazılarınla bizi çok destekledin, bu yıldönümünde seni unutmadık.
Haldun Dormen’in “unutu!mayanlar”ı ara sında yer almak beni çok mutlu etti elbet. Tö rene katılamadım; ama o plaket yaşamımı zen ginleştiren bir armağan. Aslında ben teşekkür ediyorum sanatçı dostlarıma, çünkü yıllar bo yunca en büyük sevinci onlar verdi bana. İşte bir nisan gecesi de kahkahalarla kolestrolü, li- piti atıverdim, “Kaç Baba Kaç”ı seyrederken.
Haldun Dormen’in dede olduğunu biliyor musunuz? Çankaya’da Yunus Lokantası’nda ne fis pizzalar yerken, küçük Yasemin’den de söz ettik. Çiftehavuziar’daki yalının bahçesinde do laşan küçük Ömer geldi gözümün önüne, son ra Ömer'in düğünü, Betül Mardin ile Haldun Dormen’in ortak sevinci. Çocukluğu tiyatrocu lar arasında geçti. Ama büyükbabasının mes leğini seçmiş Ömer. Petrol şirketinde çalışıyor. Babası da reklam filmleri yapıyor ona. Haldun Dormen çok yönlü bir sanatçı. Sahneye çıkıyor, oyun sahneliyor, ekranda konuşuyor, film çe viriyor, danışmanlık yapıyor, her zamanki gibi bir ekip çalışmasıyla yürütüyor bu işleri. Ufukta bir müzikal var. Kırk yaşında bir kadının yaşa mındaki kırıklıklar ve çelişkiler. Şiirlerini Çe
tin Akçan yazıyor, koregrafisini Oytun Tlırfan-
da.
Bugünlerde Arif Mardin’in de kulakları çın lamış olacak. Haldun Dormen ile sevgiyle an dık. Caz dünyasına ülkemizden bir uzantı Arif Mardin. Zenci lider Martin Luther King’in ya kın dostu, siyahlar dünyasının beyaz dostu. Har-
lem’de bir geceyi hâlâ anımsarım. Zenci şarkı
cıların ve çalgıcıların Ariı’e gösterdiği sevgi be ni çok etkiledi. Birkaç yıl önce Kanada’da Van-
couver kentinde de hissettim o sevgiyi. Vanco-
uver’da Michacl Jackson’ın konserinde rastla dım. Ama bilet yok. Kanada dışişleri görevlisi nin çabası da boşuna. Birden şimşek çaktı, te lefonu çevirdim. Dört Mevsim Otcli'nde Mic- hael Jackson’ı aradım. Telefon bağlanmadı, yi ne çevirdik. Arif Mardin’in adını verince hat bağlanıverdi. Sonra da Michael Jackson’ın gör kemli gösterisini izledik.
Kızılırmak Sokağı’ndan Pasifik’e kadar uzan dık anılarla. Sanatçı dostlarla yaşanan yılların bir başka zenginliği var doğrusu. Sahnede baş ka, kuliste başka anılar. Çiftehavuzlar, İstiklâl Caddesi, Ankara, derken Vancouver’a geldik. Sonra “ Kaç Baba Kaç”a, Toder’c, yöntem ile il gili söyleşilere döndük yeniden. “Kaç Baba Kaç" ile Ray Cooney’in üçüncü oyununu sahneliyor Dormenciler. İngiliz yazan ile Türk tiyatrosu arasında güzel bir diyalog var. O diyalog doğ rultusunda bu son oyun ilk kez Türkiye’de sah neleniyor. Yazarı da seyretseydi keşke! Hızına dayanamaz, başı dönerdi belki de, geride otuz yıl, sahnede bu hız güzel bir olay. Sevgiyle çalı şanlar yorulmuyorlar. □