CUMHUKÍYET
<*■ ■ — — ---1— i - t —u - t r ~ i,- i_r- i_r- Lrx n L - i- L.- L n .—i L - i.
|
4 3 6 n cı Yıldönüm ü V esilesile
|
Çaldırandaki Cenkler Cengi
<
Yazan
İsm ail H ahih Sevük
J
biz hücumu düşmana bırakıyoruz. Düşman iki cenahtaki azeplere yüklenince onlar manevra ile açı lıp sözü toplara bırakacaklar ve gülle baskınile şaşıran düşman sü varilerine karşı bizim iki cenah süvarileri harekete geçip., yani ■•biz en çok ateşli kuvvetle iş göre
ceğiz...
Şahın maksadı
Yavuz bir dâhise, Şah da bir dâ hiyedir. Gayet cesur, hareketli, a- teş gibi adam. Zaten iki ordu cesa retçe denk. Çünkü ikisi de aynı ırktan. O gün orada Türkle Türk men cengedecek. İki tarafın asker yekûnu da birbirine eşit. İki taraf yüz yirmişer bin raddesinde. Y al nız bizim 75 bin kadar süvarimize karşılık Şahın yüz bin süvarisi var. Üstelik bizim atlı yorgun argın onlarınki dipdinc. Hele o süvarile rin mühim bir kısmı da zırhlı, vo hele Şahın on binlik hassa askeri demir kütle gibi. Ustaçlıoğlu Meh- med Han 40 bin süvarile sol cenahta. 60 bin süvarile Durmu? Han ve Nuri Ali Halife sağ cenahta. Cephe muhafızlığı merkezdeki pi yadelerle Abdiilbaki Hana verildi Şahın maksadı açık: Cephede ye niçerilere karşı harekete geçilmeyip iki cenahın üstün süvari kuvvetle rde azepler çiğnenerek toplanı- ateşe geçmesinden evvel onların arkasına düşmek. Şah bizzat sağda olduğuna göre, belli, asıl can alacak darbe o taraftan vurulacak.
Bizim solla onların sağı Şahın yüz binlik süvarileri iki cenahtan da şiddetle harekete geç tiler. Ön saftaki azepler bu süvari leri ok yağmuruna tutmuşlardır. Fa kat 60 binlik sağ cenahları Şahın fi’lî kumandasile o kadar şiddetli ve o kadar gülle gibi saldırmışlardı ki azeplerin manevra ile topların ününden çekilmesine meydan kal madan Şahın süvarileri bu zayıf piyade kuvvetlerimizi çiğneyip ez dikten sonra Rumeli süvarileri üzerine yüklenerek onları bozguna uğratıp yana atmak suretile topçu ların arkasına düştükleri için onlat da ateşe imkân bulamamışlardı Cenah kumandanı Haşan Paşa şe- hid düştü. Şah kuvvetleri bizim bozgun süvarileri yana ve gerivt süre süre yeniçerilerin arkasına adar gelmesinler mi? Eyvah; bi zim asıl üstünlüğümüz ki yeniçeri lerin kurşunlarda topların- güllesin - deydi, işte bütün sol cenah topla
rımız ateşe imkân bulamamış ve işte yeniçeriler de arkadan sarıl mıştır. Vaziyet korkunç. Zafer ku şu Şahın miğferi üstünde kanad çırpıyor. Fakat ne o?
Şahla Padişah
Her şeyi olduğu gibi görüp me tanetini bir an bile kaybetmiyen Yavuz, iki mühim tedbiri bir anda alarak bir yandan yeniçerilere cep helerini bizim tarafa çevirmeleri emrini verdiği gibi, diğer yandan ihtiyattaki kendi hassa süvarilerde bozguna uğrayan Rumeli süvarile rini toplayıp Şahı iki ateş arasında bırakacak bir vaziyet ihdas etti Cephe çok tuhaf bir hal almıştıt Yeniçeriler siperler önündeki ma niaların öte tarafına geçerek yüzle rini doğudan batıya çevirmek sure tile arkalarına düşen düşman sü varilerine ateş edecek bir vaziyel alınca düşman bizim, biz düşma nın yerine geçmiştik. O kadar kı geriden Yavuzun hassa askerlerde Rumeli süvarileri gelirken yeniçeri kurşunları onlara da isabet etmeğe başladı. Ne yapalım zararı yok Şahın kuvvetlerini yeniçeri kur şunlarile hassa askerinin kılıçları arasında bırakmak için kendi kut1 şunlarımızla şehid vermemize razı yız. Peki ama yeniçeriler böylt yüzlerini bizim tarafa çevirince on
ların önündeki Abdülbaki Hanın piyade kuvvetleri onları da Şahta onun arasına sıkıştırmış olmıyacak mıydı? Hayır, öyle olsa yeniçeri, arkasını düşmana verip böyle dö nebilir mi?.
Bizim sağımızla düşmanın solu Yeniçerilere siper içinde tersyü züne cephe değiştirmek imkânını veren bizim sağ cenahtaki hare ketlerdi. Ustaçlıoğlu da Şalım öte- cenahta yaptığı gibi bizim sağımıza kırk binlik süvarisile yüklenmişti. Fakat Sinan Paşa azebleri tam vak tinde topların önünden çektiği için düşman süvarileri yakın mesafeden gülle yağmuruna tutulunca bir kı yamet kargaşalığıdır koptu. Atla- rile beraber devrilen gövdelerin maniaları geriden gelen atları da duraklatmaktadır. Tam o anda S i nan Paşanın otuz beş binlik süva risile ihata taarruzu yapması üze rine düşman kuvvetleri kanlı bil çember içine alındılar. Ustaçlıoğlu Mehmed Han iki oğlıle beraber maktul düştü. Vaziyetin vahametini gören düşman merkez cephesi ku mandam Abdülbaki Han toparla yabildiği piyade kuvvetlerde imda
da geldi amma iş işten geçtiği içir bizim süvariler onun piyadelerin imha ederek Abdülbaki Hanı dt maktul düşürdüler. Bunlar tabi' kolay olmadı. Savaşlar hem uzur saatler sürmüş, hem bizim taraftar da bir çok namlı emirler ölmüştü Nihayet önündeki kuvvetleri imha eden Sinan Paşa yeniçerilerin kar şısındaki son piyadeleri de arkadar gelip vurunca... işte yeniçerilerin siperler içinde doğudan batıya cep he değiştirmeleri bu suretle müm kün oldu.
İki otağ
Öte yanda Şah yeniçerilerle hassa askerlerinin çifte tazyiki arasında kaldığını görünce bu berzahtan kurtulmak için çok çevik bir rical hareketi yaptı. Eğer biraz daha ge- cikse o da Ustaclı kuvvetleri gibi mahvolacaktı. Şah kurtulmakla yetinsenmedi. Çarçabuk toparlanan kuvvetlerde yeni baştan ve bu se fer daha açıktan bir çevirme ha reketine girişiyor. Yavuzun otağih ordugâh bizim sol cenah gerisinde ki tepededir. Şahın ilk hedefi bı otağlı ordugâhı alıp ordumuzuı arkasına düşmek. Öteyanda Şahu kendi otağile ordugâhı da kend sol cenahının gerisinde olduğu içil Sinan Paşa kendi karşısındaki düş manı mahvettikten sonra düşma! ordugâhını ele geçirdi. Beride dt Şahm süvarileri bizim ordugâhı girmiştir. Harb tarihleri hiç böyle bir şey kaydetmez. Biz onların ota ğında, onlar bizimkinde.
llcsab tamam
Yalnız iki otağın mahiyetindi büyük bir fark var. Sinan Paşı kuvvetleri Şah otağını altın tahtı kansı ve lıerşeyile ele geçirdiği halde Şah kuvvetleri bizim ordu gâhta çok çetin bir istihkâma çar parak şaşırakaldılar. Yavuzun bü tün gece orayı tahkim ettirmesi meğer ne kadar kerametli bir iş miş. Manialar ve barikadlar önün de Şahın atlıları sürçüp yuvarlan maktadır. B ir yandan da oradak ardcılar içeri giren düşman süva risile boğuşuyor. Şah «Ya hep, yi
hiç» azmile mütemadiyen saldır makta. Korkunç bir mukaddera ânı iki kuvvet arasında titreşiyor Yavuzun hassa askerleri ve yeniçe riler hep ordugâhın imdadına koş tular. Boğuşma çok kanlı. Şahın verdiği zayiata aldırış ettiği yok B ir kere şu ordugâhı alıp bizin kuvvetlerin arkasına düşse zafeı onun. Fakat Şah geriye baktığı za man bizim Sinan Paşa kuvvetleri nin doludizgin arkadan geldiklerin görünce... O bizi çevireyim derken kendi çevrilmişti. Boğuşan asker lerini bırakarak kendini kurtarmak için canhevlile kaçıyor. Akçay k ı yısında bir kurşunla kolundan ya ralanarak bataklığa düştü. Yetişen mızraklı onu esir alacak. Maiyet zabiti Mirza Sultan Ali debdebeli elbisesile kendini Şah diye göste rerek bizim nefere teslim olur. Ş a hın Hızır isimli seyisi de kendi atı nı efendisine vererek kurtulmasını temin etti. Yüz yirmi binlik Şah o: duşundan Şahtan başka kurtulan yor. Hesab tamamdı.
Çengin mukaddes heybeti Evet, 436 yıl önceki bu büyük cenkler, Erzincandan Mardine, Di- yarıbakırdan Bitlise, Vandan Mara- şa kadar yarı Anadolu vatanın ebe diliğine girmişti. Onun yıldönümü sadece bir çengin hatırasını anış
I
23 ağustos 1514 teki bu cenğin yalnız yıldönümünü anmış olmu yoruz. O cenk bize bütün bir Do ğu Anadoluyu kazandırdı. Yarı A - ; nadolu o cenk sayesinde dört bu
çuk asrın ezelinden akıp vatanın ebediliğine uzanıyor. Cenğin ken- ı di de askerlik tarihinin en ön safta bir destanı olduğu kadar istikbal bakımından en hayırlı derslerle de yüklüdür.
Mesafenin fethi
1514 yılının 20 martında Ediıne- den hareket eden Yavuz Sultan Selim, iki bin beş yüz kilometre lik bir mesafe aşarak beş ay iki . gün sonra Çaldıran ovasına varır. ! Bu mesafenin Sıvastan cenk saha- j sına kadar kırk konaklık kısmı çe- . tinler çetini b ir savaş olmuştu. Şah i İsmail Sıvasın biraz ilerisinden
başlayan hududdan itibaren İrana kadar olan yerleri baştanbaşa yıkıp yaktırarak boşalttığı için ordu bu kırk konaklık yol boyunca hep ıs- j sız harabelerde yürüyor. Ordunun içinde Şahın abeşinci kol» rolünü , yapan gizli kızılbaşları var. Ordu- i yu geri döndürmek için Hemdera ’ Paşa gibi çocukluğundanberi arka- 1 daşı olan vezirlerinin kellelerini ı uçurtmaktan çekinmedi. Otağına
kurşun atacak kadar azgınlaşan yeniçerileri, küheylân üstünde or- . talarına atılacak kadar heybetli Lir ■ celâdetle önce şaşkına döndürüp,
üç, beş cümlelik bir haykırış hita- besile de onların iç merdliğini şan- landırarak kendine râm etmek gibi ı harikalar göstere göstere o çetinleı ’ çetini mesafeyi yendi.
Kalemin zaferi
Korkunç olan tâ İrana kadar gi dip de cenk yapmak değil, tâ oraya kadar gidip de cenk yapamamaktı, işte Erzincandanberi uzun zaman- ’ dır Şahm ülkesinde yüründüğü halde onun göründüğü yok. Kılıcı ■ kadar kalemi de keskin olan Pa dişah, Şaha mektub üstüne mektub yağdırıyor. «Belki askerimin çok
luğundan korktun diye kırk bin askerimi Sıvasta bıraktım» dedi. ■ Nafile: «Bir hükümdarın ülkesi onun namusudur, bu kadar za mandır namusunu çiğniyorum, n e ye karşıma çıkmazsın» dedi, nafile «sen Şah değil, şeyhsin, al şu cüb beyi» dedi, nafile. Nihayet bir hile li mektub. Gûya Türk ordusundaki Türkmen ve K ürt reisleri kendi emin adamları olan Şeyh Haşanı bir mektubla Şaha yolladılar. Bu reisler harb başlar başlamaz bütün maiyetlerile Şah tarafına geçecek ler. Şeyh Hasâtı, Şahm cevabını getirdi: Cenketmek için Çaldıranda bekliyor. Şahm cengi kabul etme mesi ihtimalde bu kadar zamandır hafakanlar geçiren Yavuz, Şeyh Haşanı ihsanlara garkeder. Cengi kıho kazanacak. Fakat o cenge im kân veren kalem oldu. İlk zaier kalemindir.
İki tarafın kararı
22 ağustos akşamı Türk ordusu i Çaldıran ovasındaki Akçay vadisi
ne'girdi. Bu çay, Kotur ırmağının 1 ayaklarından olup Tebrizle şimdiki , hududumuz arasındadır. B ir hafta
dır Şahm ordusu bu çayın sağında 1 yani doğusunda karargâh kurmuş-■ tu. Yavuz, çayın batısındaki tepe
ye yerleşti. Ordu da, atlar da çok yorgun. Harb meclisinde ileri ge-ı lenler yirmi dört saatlik bir din lenme teklif ediyorlar. Defterdaı Piri Mehmed Paşa «orduda bir çok gizli kızılbaşlar var, onların karşı tarafla temaslarına meydan verme- ; meli» deyince Başkumandan Yavuz j «işte bana böyle bir vezir lâzım» , deyip asıl fikrini açıklayarak şa
fakla beraber cenge başlanmasına • karar verdi. Ötede Şahın karargâ
hında da bütün Doğu Anadolunıtn Valisi ve ordu sol cenahının kuman . dam olan Ustaçlıoğlu Mehmed Han Türk ordusu daha vadiye inerken t taarruza geçilmesini teklif etmişti | Fakat sağ cenah kumandanı meş
hur Durmuş Han bu fikre itiraz - etti. Şahm da bunun fikrini kabul etmesi belki, son aldığı mektubla, ’ Türk ordusundaki Türkmen ve , Kürt reislerinin kendilerine iltihakı
için zaman ve imkân bırakmak 1 emelinden ileri gelmiştir. Türk or- ’ duşu cenğin ilk büyük şansını kar
şı tarafm o kararile kazandı.
değil, yarı vatanın mazhariyetini takdistir. Çengin bütün şehidleri de, gazileri de gufranın ebediliğinde azız olsunlar.
• Yavuzun tabıyesi
, Yorgun ordu, sabaha kadar uyu- . mıyarak mevzileri hazırlamakla > uğraştı. Yavuzun ilk hayırlı işi te- 1 pedeki ordugâhı müstahkem hale
koymasıdır. Hendekler, barikadlar, . arabalar ve çadır iplerile perçinli > manialar sayesinde bu ordugâh hem 1 icabında ordu için bir istinad yeri,
hem de düşman taarruzuna karşı J bir sed olacaktı. Şadi Paşa Kuman
dasındaki beş, on bin piyade orada ı ardcı olarak bırakıldı. Şafakla be-* raber tepeden takım takım asker- 1 1er iniyor. En önde kırmızı börklü
başlıklarile azepler, cenk sahasının ; sağ ve solunda oklarile mevzi al- ■ dılar. Toplar onların arkasına sak- ( lanarak tabiye edildi. Bu topların
arkasında ve yanlamasında da., sağ , cenahta Anadolu Beylerbeyi Sinan - Paşanın 35 bin kadar atlısı iki ka- ' deme şeklinde, sol cenahta da J Rumeli Beylerbeyi Haşan Paşa . 40 binlik süvarisile aynı surette - yerleştiler. Beyaz börklü külâhla-- rile yeniçeriler merkezde hazırlakülâhla--
nan manialı siperlerine girmişti. Yeniçerilerin arkasında da Yavuz, . yanında Sadrazam ve vezirler, has- . sa askerlerde beraber ordunun kalb - yerini tutmaktadır. Bu vaziyetle