Ölümünü
bile yazdı
Türk
şiirinin büyük ustası C an Y ücel, ö lü m ü n d en beş dakika önce yazdırdı ğı dizelerle ölüm ünü kağı da döktü. Yarın D atça’da toprağa verilecek olan sa natçı için İzm ir’de yapılan an m a gecesin d e G ü le r Y ücel’in eşinin fotoğrafı nı okşam ası herkesi duy gulandırdı. Sayfa 27'deYöneten: Bülent Berkman
C u m a rte si 14 Ağustos 1999
Milliyet
4
~kültür
sanat
Hastanede
şiirli anma
C
an Yücel için Dokuz Eylül Üniversi tesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Ser visi önünde dün gece bir anma töreni dü zenlendi. Sinevizyon gösterisinin yapıldığı törene, Yücel’in kendi sesinden şiirleri ça lındı, belgeselleri yayınlandı. Geceye,Yü-cel’in yakınları, sevenleri ve Ö D P ’lilerin ya nı sıra eşi Güler, oğlu H asan’la kızları Su ve Güzel de katıldı. “O nu çok özleyeceğim” diyen G üler Yücel’in 43 yıllık eşinin fotoğ rafını okşaması ve karanfiller bırakması herkesi duygulandırdı.
Mert İlkutluğ, Erdoğan Tokatlı, Taylan Yıldırım İzmir/Datça
■ zmir’de tedavi gördüğü Dokuz Eylül
Üniversi-I
tesi Tıp Fakültesi’nde önceki gece ölen Can Yü cel, vasiyet ettiği gibi yarın Datça’ya gömülecek. Datça’ya aşık olan Yücel, son kitabına da “Mekâ nım Datça Olsun” adını vermişti.Hayatının son yıllarını geçirdiği Datça’da geçtiği miz ay belediye meclisinin karanyla evinin bulun duğu sokağa adı verilen Yücel, kitabında vasiyetim de şiirle aktardı. Yücel şiirinde Datça’ya gömülme isteğini İstanbul ve Ankara’da mezar fiyatlarının çok yüksek olmasına bağladı.
73 yaşında hayata veda eden Yücel için ilk tören dün saat 09.00’da kanser tedavisi gördüğü Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde yapıldı. Yücel’in naaşı daha sonra Bodrum üzerin den Datça’ya götürülmek üzere yola çıkarıldı.
Pazar günü toprağa verilecek
Bodrum Kalesi’ndeki törenin ardından saat 17.00’de vasiyetine uygun olarak ünlü şairin naaşı feribotla Bodrum'dan Datça’ya geçirilecek ve pazar günü toprağa verilecek. İzmir’den Bodrum’a gidene kadar yol üzerinde Yücel’in naaşı çeşitli yerlerde karşılanacak. Yakınları ise Yücel’in günebakanlarla uğurlanmak istediğini hatırlatarak, “Törene katıl mak isteyenler günebakan çiçekleriyle gelsinler” de di. Yücel’in eşi ve çocukları ise uzun süredir kendi lerini bu sonuca hazırlamaya çalışmalarına rağmen, ünlü şairin ölümüyle adeta kahroldu. Yücel’in eşi Güler, kızları Su ve Güler ile oğlu Haşan önceki ge ce saat 02.00’de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakül tesi Hastanesi’nden ayrılırken son derece bitkindi.
Şiirle *Vasiyet'
Bir ay önce yazdığı kitabında vasiyetini de şiirle aktaran Yücel’in D atça’ya gömülmek istediğini anlatan “Vasiyet"şiiri şöyle:
Beni kuzum Datça'ya gömün Geçin Ankara'yı İstanbul’u! Oralar ağzına kadar dolu Alabildiğine de pahalı Bir mezar 750 milyona Burası nispeten ucuzluk Ortada kalma tehlikesi de yok Hayır dua da istemez
Dediğim gibi beni Datça'ya gömün Şu deniz gören mezarlığın orada Gömü sanıp deşerlerse karışmam ona!
Ölmeden
ölümü yazdı
Can Yücel’in ölümünden beş dakika önce kendi ölümünü kağıda döktüğü şiiri şöyle:
"Ölümü g ö r ölüm ü gör ölüm ü g ö r dedi gördüm ölümü babacandı canbabaydı
şim di n eye karşıydı tabii ki ölüm e aldı o ölüm ü g ö tü rd ü..."
Mekânı
Datça
olsun!
| Filiz AygündüzG
itti. Hayatta en çok babasmı se ven adam, Can Baba, gözlerinde ki mısraları yumup, babasının yanma gitti, çağın en güzel gözlü maarif mü fettişinin yanma... Türkiye’deki en u- zun koşunun en güzel -en acılı metrele rini, içeride ve dışarıda, kalemiyle koş tu o. Deniz’e sitem ediyordu ya, kendi si de erken göğüsledi ipi. Gençti, yaşa mak, şiir yazmak, sövmek istiyordu hâ lâ... Ama gitti. Yaşamla ölüm arasında ki köprünün Beylerbeyi kavşağında, a- ma bu kez son durakta, otobüsten in meden önce tüm bitimsizliğiyle, olası nihayetlere inat bir kez daha baktı biz den yana... İlerde siyah önlüklü bir de ğil, bir alay çocuk, onun şiiriyle büyü yen, parmaklığa çökmüş ağlıyoruz. “Yaraşır mı ağlamak?” diye sordu şii rindeki gibi, sakalsız yüzündeki kanser- siz gülüşle... “Sen” diye bağırdık, gözle rimizi yumruklarımızla silip,“Tükenmez kalemini kaybetsen ağ lamaz mısın?”
• • •
Can Baba’yı kaybettik. Tükenmez kalemimizi... Hastalıkta, sağlıkta, evde, hastanede yazmaktan vazgeçmeyen, şi ire durmuş bir tükenmez kalem, tüken meden gitti. Mekânı Datça olsun!
U stan ın ardından: Yeri doldurulamayacak
Ahm et Oktay:
"Çok üzüldüm. Can Yücel çağdaş Türk şiirinin önde gelen ilginç ve değerli bir adıydı. Yerinin kolay kolay doldurulacağını sanmıyorum. Metin Eloğlu'ndan sonra kara alayı şiirine sindirmiş ve toplumsal siyasal boyutunu hiçbir zaman yitirmemiş bir kişilikti."Gülten Akın:
"Dünyaya mizahla, küfürle dayanabilen, çünkü dürüst ve doğru olan, siyaset ve insanlık anlayışından ödün vermeyen bir sanat ve kültür insanımızdı. Yalnız iyi şiir yazmakla kalmadı. Çevirileriyle,yazılarıyla Türk dilinin bir büyücüsü gibi kültürümüzü ve edebiyatımızı bugüne taşıdı. Adının süreceğine inanıyorum. Ülkemizin başı sağolsun".
Refik Durbaş:
"En zalim ölüm inanılması güç ölüm olmalı. Can Yücel'inki de binim için inanılması güç bir ölüm. Birçok ortak anımız oldu yurtiçinde ve yurtdışında. Hemen hemen bütün şiir kitaplarına önsözler yazdım. Yaşadıklarından çok şey öğrendiğim gibi yazdıkları da şiirimin rehberiydi. Son nefesini ölümün rüzgârınabırakırken sözden sevgi, sözcükten öfke damıtıyordu. Şiirimizin hem 'Çok Bi Çocuk'u idi hem de 'Rengahenk' Can Baba'sı. Bundan sonra adı sevginin renginde, soyadı öfkenin ahenginde bir 'Rengahenk' sevdası olarak yaşayacak hatıramızda".
Tomris Uyar:
Şiirimizde'gerçekten' yeri doldurulamayacak bir şair. Humoruyla, şiire bakışıyla, toplumsal olayları şiire katışıyla, kendine özgü üslubuyla benim için ayrı bir önem taşıyor. Mizahın ve şiirin başı sağolsun".
İlhan Berk:
"Neredeyse beraber büyüdük. Uzun bir arkadaşlık. Şiiri yerinden oynattı. Yırttı bıraktı. Ölümüne kendi ölümüm gibi bakıyorum. Gene de kavramak zor".Adalet Ağaoğlu
"Can Yücel, eşit, adil, bu yolda bağımsız yani özgür bir Türkiye için yaşadı, yazdı. 'Yazma' kitabıyla başlayıp içeriye girip dışarılara çıkarak haksızlıklara yatkınların yüzüne güle güle tükürerek yazdı. "Can Yücel, sevdiğini iyi ve güzel sevdi. Muhalefetini hep neşeli, amaçok ciddi yaptı. 'Vasiyet' şiiriyle Datça'nın sessizliğine ve ucuzluğuna gömülmeyi vasiyet etti. Bizler ıssızlığa gömmeyeceğiz Çan'ımızı. ÖDP'de yan yana
bulunduğumuzu bilmek, umudu yitirdiğim bir zamanımın direnci oldu.
Kendisi acılar içindeyken 'Alavara' kitabının şiirlerini yazarken herkese umut ve direnç aşılayıp durdu. Yine son şiirlerinden birinde 'yaşamayı ölecek kadar sevmek' dedi bize. Bütün yakınları ve sevdikleri kadar acı içindeyim. Hepimizin başısağolsun."