• Sonuç bulunamadı

"Ada Sahillerinde bekliyorum..."

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Ada Sahillerinde bekliyorum...""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M illiy e tin *^ Cuma 4 Ağustos 1995

Garbıs ÖZATAY

balıkların ın burada padişah sofrası kurduğunu öğrenin. Gidin, hastası o- lanın neler çektiğini, okumak hatta evlenmek isteyenin nasıl terk - i ada ettiğin i, görün. Gidin, K a ra d e n iz’ i, Marmara’yı kurutan insafsız trolcula- rın lim an larda n asıl perva sızca üs kurduklarını, ağızdaki izmaritle dina­ mitlerin balıklara doğru nasıl ateşlen­ diğini gözleyin. A ltyapıyı, üstyapıyı, belediyelerin tüm iy i niyetlerine rağ­ men çaresizliklerini, SİT alanlarını ko­ rumak için nelerle uğraştıklarını din­ leyin. Niçin yatırım götürmediğinizi, niye bir gün gitmediğinizi düşünün ve ada halkından özür dileyin.

VE BO ZCA A D A 'D A

Saym akla bitmeyen sorunlarla dolu Gökçeada’y ı mahzun bırakıp ayrılıyo­ ruz. Dönüşte yine Ege’nin maviliği, a- ma bizim tersliğimiz üzerine rota tutu­ yorsun. Nerede görülmüş. Hem turizm diye çırpınacaksın, hem de bir sürü in­ sanı eski bir araba vapuruna koyup E- ge’nin ortasına salacaksın. Ya arıza yapsa, yapmıyor mu, ya yangın çıksa, çıkmadı mı? İkinci- adamıza gitmek i- çin başka yol yok. Adalar arası mo­ dem gemiler işletmek o kadar zor mu? Üç saate yakın acabalarla dolu seyir sonrası Kabatepe’ye dönüş. O gece yapacak iş yok. A- raban yoksa sahilde uyukla, varsa ver elini Eceabat. Oradan, binbir rezillikle Çanakkale. Ne o, Bozcaada’ya gideceksin.

KU YRU K ÇİLESİ

Boğaz köprülerinin yokluğunda Silivri’lere kadar uzayan araç kuyruklarının benzerleri Eceabat’ta kuruluyor. H ele kam yoncu ve T IR ’cı dehşeti. Adam, yollarda yaptığını kuy­ rukta yapıyor. İskele m em urlarının da ne­ dense hepsi onlara yer açmak için yarışıyor. Çanakkale’de bir gece uyku, sonra yine kuy­ ruklu çile ve tekrar Eceabat’a geçiş. Buradan da bas gaza Geyikli İskelesi. G eyikli’yle adayı yine İstanbul eskisi bir araba vapuru bağlı­ yor. Neyse ki bu kez mesafe yarım saati bi­ raz aşıyor.

K arşım ızda adı gibi boz bir ada görünü­ yor. Bizim bu. Tarihi kalenin burçlarında ni­ ce

fırtınaların

atamadığı al bayrak dalgalanı­ yor. Gökçeada gibi değil. İner inmez adaya geldiğin in farkındasın. Bozcaada milattan

çok önceleri Tru va K ra lı C yn n u s’ un oğlu Th en es tarafından nüfuslandırılm ış. The- nes’in adası anlamına gelen Thedos adıyla a- nılmış. Finikelilere koloni olmuş, Persler, A- tinalılar, Makedonlar, Yunanlılar, Cenevizli­ lerin elinde kalmış. Sn'a bize gelmiş. Fatih ’ in kaptanı Ham za Bey’nı donanmasmca 1455’te Venedik ve Cenevizlilerin ellerinden alman ada, el değiştirir gibi sık sık da isim değiştir­ miş. “ Boşçaada, Bohçaada,' Bozada” olmuş. „ 1912 Balkan Savaşı’nın ardından Yunanis­ tan’ın eline verilen ada 12 yıllık bir esaretten sonra H ız ır R e is gambotumuz tarafından kurtarılmış.

MİSAFİR SEVERLİK

Y o l boyunca sohbet etiğimiz kaptana veda edip, soluklanacak bir yer ararken, mis gibi ada çayı içip, sigara dumanlarını Ege’ye sa­ vuran insanlar bizden önce d a vran d ıla r. “ Hoş geldiniz” . Balık kokan, bağ kokan elleri aslında hoşgeldinden çok hasrete kalkıyor. Bırakmak istemiyor adamlar. Ada insanı bir başka. Yanık tenlerinde unutulnıuşluğa baş­

k a ld ırıs ın iz le r i var. D eniz kestanesi, deniz yıld ızları ve admı bilmediğimiz birçok de­ niz hayvanının kabuklarıyla süslenmiş çınaraltı kahvesin­ de, selamlaşmanın yerini de­ rin bir sessizlik alıyor.

S öze kim başlasın, biz mi onlar mı? M avili, yeşilli, kara gözler dolaşıyor etrafımda. Si­ gara dumanları yüzümü yala­ yıp geçiyor halka halka. B ir yaşlı adalı “ H a y ırd ır beyler bizim buralara pek gazeteci uğramaz” diye giriyor sessiz­ liğe. “ Hayırdır baba.” Gözüm sahildeki kalenin burçlarına takılıyor. Sonra bir genel gö­ rüntü alıyorum iki gözümle. Yunan mitolojisinde Laocoon ve oğullarını öldüren yılanın bu kalede yaşadığı yazılı. A- p o llo n burada hüküm sür­ müş erkek güzelliğiyle. A şil, Ten es’i öldürdüğünde halk a- dma büyük bir mabet yapmış. Truva Kralı, P a ris ’in kaçadı­ ğı güzel H elen ’i kurtarmak i- çin ünlü “ tahta at” h ilesin i burada düşünmüş. Tarih bu. Devir devir değişmiş. Mitolo­ jis i bitmiş, gerçeği başlamış. Ada, Osmanlı döneminde M idilli Sancağı’na bağlı bir kadı tarafından yönetilmiş. Şimdi de belediye yö­ netiyor. Ama sancılı bir başkan, devletten gelecek yardımı, uzanacak eli sahilden dür­ bünle gözleyen bil' başkan, adasının sokakla­ rını günde birkaç kez dolaşmadan edemeyen, eski binaları neredeyse elleriyle onaracak ka­ dar sevdalı bir adam. Dansı her ün yağmala­ nan, betonlar altında bunaltılan İstanbul’un ilçelerinin başına.

Bozcaada’da Gökçeada gibi öldüren sıcak­ lık yok. N ereye gitseniz rüzgar peşinizde. Yerleşim merkezinin hemen sahile kurulma­ sı bir ayrıcalık getirmiş kendisine. Kahvede­ ki sohbeti ada sorunlarını dinleyerek noktalı­ yoruz. Bozcaada T ü rk iye’de köyü olmayan tek ilçe. Varını yoğunu sahile dökmüş. Balık­ çı lokantaları, pansiyonlar, cami, k ilise ve imrenilecek güzellikte tarihi evler. Hepsi bir tablo içine sığmışlar sanki.

YARIN: SOKAK SOKAK ŞİKAYET

SANKİ BİR ADA

TABLOSU

Masmavi denizin koynunda salınan tekneler, arkada huzur veren silüet. Hele güneş batarken, duruyor gibi zaman. Bozcaada’da doyumsuz bir ada manzarası her zaman (üstte).

İşte bir biblo ev. Ne İstanbul’da ne de başka bir yerde bulabilirsiniz böylesini. Koruyanı gidip tebrik etmeli. Tertemiz sokağın kenarında kaç yıldır ayakta duruyor dün gibi (yanda). ■ • ' - ¿ i v — .-'«a »

m

-■•V

Bozcaada’nın arkasındaki manastır koyu. Ege burada rengarenk. Adaya gelenler neredeyse başka bir yere uğramadan buz gibi suya atıyorlar kendilerini. Tuzlu olmasa içilecek kadar temiz, besbelli

A

D A L I olmanın sıkıntıları çok elbet. Bırakın Ege’nin ortasın­ da yaşamayı, İstanbul’un ada­ ları bile zaman zaman rezalet. Lodosta vapurun gelmez, has­ tan hastaneye yetişemez. Hafta sonları p ik n ikçileri ki, şimdi adları “ yangıncıya” çıktı, “pis­ liklerini” temizlemez. Ege’deki yadigarlarda yaşayanlar ise, her nedense hükümetlerin ak­ ima gelmez. Denizin ortasına attığın insanla­ ra niçin yardım edilmez, neden hiç kimse git­ mez. Sahi, E vren Paşa dışında hiçbir siyasi­ nin zahmete girip de şu iki adamızı bir göre­ lim, nesi var, nesi yok dediğini duydunuz mu hiç. Yanıt: “ Asla” .

H afta sonları tatil yörelerine özel uçak bi­ le kaldırabilen siyasilerimizin ada meraklan sadece Anadolu Kulübü’nün bulunduğu Bü- yükada’ya olsa gerek. Gidin beyler, hanımlar bir görün. Ağlayanları, “ ada krizi” içinde u- fukta silü etlerin izi gözleyenleri b ir görün. Sizlere ikram edecekleri birer fincan ada çay­ ları, dibek kahveleri, hatta buz gibi yıllanmış şarapları bile var. Ama ya anlatacakları...

H a y v a n c ılığ ıy la ünlüyken bugün Çanak­ kale’den et getirten Gökçeada’da 20 - 30 bin keçi nasıl balıklara yem olmuş bir sorun. A- dada birkaç yıl öncesine kadar süren saçma­ lık, yani “ et çıkarma yasağı”nın delindiği y ıl­ lar çok çalışmaktan yorulan! Sonra binbir macerayla satılan ETB K’nın binlerce hayva­ nı nasıl kokuttuğunu, Ege’nin neredeyse tüm

Şirin bir kahve ve restoran. Sabah erkenden kapılarını açmış. Ancak ne gelen var ne giden

D e n iz in ortasına

attığın insanlara niçin

yardım edilmez, neden hiç

kimse gitmez. Evren Paşa

dışında hiçbir siyasinin

zahmete

girip “ Şu iki

adamızı bir görelim, neleı£

var, neleri yok” dediği

duyulmamıştır

B o z c a a d a ’da denii

kestanesi, deniz y ık ıla rı ve

adını bilmediğimiz derfız

hayvanlarının kabuklarıyla

süslenmiş çınaraltı

kahvesinde selamlaşmanın

yerini derin bir sessizlik

alıyor. Yaşlı bir adalı,

“Hayırdır, bizim buralara

pek gazeteci uğramaz” diye

giriyor söze...

ÇARDAK ALTI

işşizliğin, özlemlerin, ada sorunlarının konuşulduğu bu mekanlarda zaman akşam

olunca duruyor. Sonra herkes evine koşuyor. Sabah martıların sesleriyle uyanıyor

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Figure 7. Contrast-enhanced magnetic resonance imaging performed on the 28 th day of admission, before discharge. A) T2-weighted images showing vasogenic lesion in the left

statistics [12]. Standridge and Marvel [31] has also answered the question of “Why lean needs simulation” by giving industry-based case examples. Using simulation,

His funerai included the saddest Sema because Konya had lost its great spiritual guide and Anatolia one of its dazzling cultur­ al figures.. Significantly, the

Selçuk Pananos sahillerinde askeri araçların deneme sürüş alanı yapılan koruma altındaki kumullarla ilgili tepkiler devam ediyor.. Selçuk Pananos sahillerinde askeri

Gecekondunun sahibi 'malulen' (neden malul?) emekli astsubay Oktay Yıldırım, Reina'nın kapısından gözaltına alınıp daha sonra da tutuklanmıştı.. Me ğer benim Vicdani

Aurelia aurita: ay denizanası Rhizostoma pulmo: deniz ciğeri denizanası Pelagia noctiluca: mor sokar denizanası Cotylorhiza tuberculata: maviş denizanası Chrysaora hysoscella:

pneumoniae, disk difüzyon yöntemi ile penisilin (zon çap›: <20 mm) ve seftriak- sona (zon çap› <15 mm) dirençli olarak saptand› (36).. Mikrobiyolojik olarak tetkiklerde

Yapılan bir çalışmada, eğitim düzeyi yüksek olan kadınların doğum öncesi bakım alma oranının daha yüksek olduğu ve stresle daha iyi baş edebildiği ve eşin