T%
f'ü
3 1 1
5
i
I
• m
“BEN BİR IŞ BANKALIYIM”
Onut Yaşar Oğuz can'm 1952 yılında girdiği İş Bankası'ndaki ilk görevi Niğde Şubesinde muasebecilikti.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Çoğu kişi bilmez benim 37 yıldır bir İş Bankalı olduğumu. 1947 Ma- yıs'ında başlayan, 1977‘deki gönüllü emekliliğimle virgüllenen İş Bankalı- lığım yaşamımın en önemli serüven lerinden biridir bence. Ancak, ölümüm le noktalanacak bu inişli-çıkışlı, bu renkli, bu onurlu serüven.
Ben de çoğu İş Bankalılar gibi, onun görkemli çatısı altında yaşadım ilk gençliğimi, o çatı altında ev-bark çoluk-çocuk sahibi oldum. Şairliği min en coşkulu yıllan orada geçti, eserlerimin çoğunu orada verdim. Bunun sonucunda doğal olarak, şair liğimin bankacılığımı gölgelemesiyle sayısız haksızlıklara uğradım, derin acılar çektim. Ancak: 1970"li yıllarda bulabildim yerimi, kendimi kanıtla mam için önümde 6-7 yıl vardı sade ce. O hızla sanidini Bankanın Kültür Yayınlanna ve kültür hizmetlerine. 0 süre içindeki: üç genel müdürümüz "F. Basmacı, S. Karahan, C. Kocaö- mer", bağlı bulunduğumuz Genel Müdür Yardımcımız Talat örhon'un ve müdürüm-dostum sevgili Vedat Va- rol'un güvenleri, anlayışları ve verdik leri olanaklar çerçevesinde Kültü/ve Sanatımıza yadsınamayacak katkılar da bulunabildiğimizi gönül rahatlığıy la söyleyebilirim. Bu süre içinde ya yınladığımız 100’e yakıtı kitap ve İs tanbul'daki ilk İş Sanat Galerisi olumlu çalışmalarımızın ürünleridir.
İş Bankası'yla ilgili anılarım bir yazıya, hatta bir kitaba sığmayacak kadar çok. 1947-1951 yılları arasın daki Adana'da delice çalışma yılları mız, sonra Turgutlu, Niğde derken Ankara. Yıl 1954 olmuş. İler memu run o yıllardaki ön önemli sorunu ge çini sıkıntısı. Hiçbir sosyal güvence
nin bulunmadığı yokluk-darlık yılla rı. O yıllardan birkaç dizeyle anlata yım o yıllan: Adanadasın şiirinden; "Adanadasın. Mevsim kış vakit
akşamdır Düşüncenin biri gelir biri gider O esmer tenli kadınları bu şehrin İnsanı deli eder.
Adanadasın. Canın eğlenmek gezmek ister de Yarınki sigara param düşünürsün ömrün beklemekle geçer Gündüz hayal, gece rüya görürsün. Adanadasın. Koca saat altıyı vurur Simsiyah düşünceler kucaklar seni öleyim dersin, ne iki adım ötedeki
Akdeniz Ne Seyhan paklar seni."
Derken Adana'dan dillere destan kaçışım. Şimdi Hak'kın rahmetine kavuşmuş olan müdürümüzün keke meliğimden ötürü beni terfi ettirme- yişi ve bunu bana söylemesinden son raki ilk patlayışım...
"Bir kekeme bilirim garip garip Dolaşır bu şehrin daracık
sokaklarında Kelimeler zincire vurulmuş gibidir Dudaklarında."
Sonra Turgutlu yıllan. İkinci oğ lumun da dünyaya gelişi. Diz boyu fakirlik-yokluk günlerimiz.
"İki çeşit yemek bizim harcımız değil Nemize yetmez kuru fasulye? Ve yanında 250 gram tahin helvası İşte böyledir canım bu kahpe dünya. Falan beyin karısı türlü türlü giyinir Sabah-akşam allı morlu boyanır Şeninse nasibin topralkodaıı,
basmadan Buna can mı dayanır?"
Can dayanmaz amma dayandık iş te yıllarca. Hiçbir sosyal güvencemiz olmadan, soğanı ekmeğe katık ede rek ve günde en az 12 saat çalışarak.
Niğde'de muhasebeciydim, sıra sında şeftim, memurdum, müdürdüm, veznedardım, odacıydım hatta.
Evimden karlı dağlar görünür Niğde'de Baktıkça hüzünlenir, efkârlanırım Sığmaz bu dağlara kederim sığmaz, Dayanılır dert değil bu Tanrım! Evimin önünde pazar kurulur her
hafta Ben ecelle can pazarlığındayım Günlerimi aydınlatan güneş değil Karanlık gecelerin en
karanlığındayım
Gönlümde eser rüzgârları Niğde’nin B.ir gariplik çöker üstüme her akşam Düşündükçe, ağlamak gelir içimden Ağlayamam."
Ve... 1954'de başlayan baş-şelıir serüvenimiz. Geçim sıkıntımızın daha da artması. Gün gün büyümesi, oğul larımın, ihtiyaçlarının giderek çoğal ması. Bol şiirli ve bol yutkunmak yıl lar.
Türkiye İş Bankası, 1973 yılında "Cumhuriyet "in 50. yılı dizileri"ni yayınla- dı. Bankanın kuruluşunun yıldönümü olan 26 Ağustos'ta, kitapların yazarları bir araya geldiler. (Soldan sağa doğru): Prof. Metin And, Semih Bulcıoğlu, Unut Yaşur Oğuzcun, Ferit öngören, Prof Metin Sözen ve Rauf Mutluay or tada Mustafa Baydar.
''Seıı unutulmuş bir adamsın Şu yarım milyonluk şehirde Gençliğini bir deli rüzgâr götürmüş Ümitlerin kimbilir nerde
Hangi sevgilinin kollarında kalmış?" Daha yaş 29. Delifişek gençliği mizin o zaman farkına varamadığı mız altın yıllan. Düşlerin ve gerçekle rin içimde amansız savaş verdiği yıl lar.
"Bu eller benim ellerim kirli Bu ayaklar benim ayaklanın tozlu Bu gökler benim gözlerim dumanlı Yıllardır kahroldu eğilmekten Bu baş benim başını değil Zavallı!"
Hep isyan dalu, çaresizlik dolu o dönemin şiirleri.
"Ben sersemin biriyim Oturmuş senin için aşk şiirleri
yazıyorum Ellerinin beyazlığından
Gözlerinin güzelliğinden
bahsediyorum Oysa ki sen bir ettir, ekmektir
tuttumıuşsun
Gözün dünyayı gönııüyor Al bu şiirimi götür sat Para ederse
Bir ekmek yanın kilo da pirzola al Otur zıkkımlan!""
Şu anda 1957 Martinin soğuk bir Ankara gecesinde, 90ü mısralık İKİ KİŞİYE BİR DÜNYA adlı şii rimi, gün ağarana dek bir solukta biti- rişimi ve ardından büyük bir depres yona girişimi anımsıyorum.
Türkiye İş Bankası, Altın Kumbara Yarışması (1975) büyük jürisi: (Soldan sa ğa doğru): Ahmet Muhip Dranas, Oktay Rıfat, Necati Cumalı, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Rauf Mutluay ve Behçet Necutigil. Ayakta ise Ümit Yaşar Oğuz
cun. "
"Gelme diyorsun Bu gel demektir Birazdan akşam olacak Dolu dizgin atlılar geçecek
yüreğimden Seni düşüneceğim gümüş
mahmuzların parlaklığınca Ve yağmur nal izlerini örtmeden Sana geleceğim
Bekle beni."
Ankara yıllarının unutulmaz insa nı Alıuıed Dallı. Haftanın birkaç ge cesi yinelenen içki alemleri. Başta Genel Müdür Dallı ve Müdürüm sevgili İzzet Çintav olmak üzere tüm banka erkânını sık sık lıicvedişim. Küsüşme ler, kırılmalar, darılmalar gırla gider ken hiciv oklarımdan kendim dahil herkesin nasibini alışı. Oallı'nın bu günkü gelişmiş saatlere taş çıkartan ünlü Eşref Saati. Ve bir sabah ansızın gelen İtiliri ili!¡İnlinden sonra başla yan komediler, dramlar, facialar. Da ha 1955'lerde hicvetmeye başladığı mız D.I1, iktidarıyla birlikte rahmetli Dallı'nın da gidişi. Yerine gelenlerin, dostu olmamız nedeniyle akla hayale gelmez çirkin, onur kırıcı davranış ları, utanç verici suçlamalar, haksız lıklar dönemi ve benim de istifayı ba sıp İstanbul'a kapağı atışım. İstan bul'un üstüme varışı... İstanbul'da da 3 kez daha girişim İş Bankası'na ve 3 kez daha istifa edişim. Meraklıları için söyleyeyim. 1- Fatih Şubesi Kontrolörlüğü, 2- Beyazıt İkinci Mü dürlüğü, 3- Kasımpaşa Un Fabrikası Kontrolörlüğü. Sonuncusu hele? Ayrı bir alem.
"Bir iş vermemek için gerçi çok atlattılar Sonunda bizar kalıp değirmene
attılar Yine rahat etmemiş olmalı ki içleri; Benden kurtulmak için Değirmeni
sattılar." Evet benim tayinimden birkaç ay sonra Banka Kasımpaşa Un Fabrika sını bugünkü sahiplerine sattığı için ben yine bir süre, bermutad açıkta kalmıştım. Ne kader! Fakat, açıkça belirteyim ki hiçbir şey, benim İş Bankası sevgimi azaltmamış, İş
Ban-Ünlü halk ozanı Aşık Veysel, İstanbul'du İş Bankahhr lokalinde (1972).
kaldığımı elimden alamamıştır. Hat la; emekli oldııklan soııra görevimi zi devralanların mevcudu tükenmiş bulunan kitaplarımıza yeni baskı yap mayı reddetmeleri (ki benim derle yip düzenlediğim Aşık Veysel'in ünlü Dostlar Beni Hatırlasın'ı da bunun içinde) bile, belki kalbimizden bir tel kopanııış ama İş Bankası sevgimize gölge düşürememiştir.
Görevdeki dostlarımız bu satırla rı okuduktan sonra; kendilerince hak lı bazı gerekçeler bulup söyleyecek
lerdir ama, hiçbir şey bu konudaki vefasızlığı silemeyeceklır. Tuııı şairlik yaşamım İş Bankası'nda geçtiğine göre, tüm yapıtlarımı da bir arada İş Bankası Kültür Yayınları'mn çı karması gerekmez miydi?
Bu minik sitemden sonra Banka ma, Bankamıza gelecek yıllarda da üs tün başarılar dilerken, Türk Kültür ve Sanatına daha nice unutulmayacak katkılarda bulunacağına inanıyor ve övünçle yineliyorum: "Ben bir İş Bankalıyıııı."
Türkiye iş Bankası Barmakkupı İş Sanat Galerisi'niıı açılışında merhum res sam Hikmet Onat ve ümit Yaşar Oğuz can (7 Ocuk 1977)
17
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi