• Sonuç bulunamadı

Çoksesli müziğimizin öncülerinden besteci, eğitimci, piyanist, orkestra yöneticisi Cemal Reşit Rey anıldı:C. R. Rey, 'bir medya öncüsüydü'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çoksesli müziğimizin öncülerinden besteci, eğitimci, piyanist, orkestra yöneticisi Cemal Reşit Rey anıldı:C. R. Rey, 'bir medya öncüsüydü'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çoksesli müziğimizin öncülerinden besteci, eğitimci, piyanist,

L

1

1

orkestra yöneticisi

C .R .R ey, 4 bir m edya öncüsüydü’

J '

J

a

J

^rr- 57AO05

3 T Î I H .. Kültür Servisi- Türk müzik ta- Kültür Servisi-Türk müzik ta­

Gecede. Kültür Bakanlığı Müstesan Emre Kongar. Semiha Berksov. Faruk

Ş ey kadar kendine özgü özeffii rihine çok sesli müziğin öncüle­

rinden biri olarak imzasını atan Cemal Reşit Rey için önceki ak­ şam kendi adını taşıyan salonda bir anma gecesi düzenlendi.

Geceye, aralannda Kültür Ba­ kanlığı Müsteşan Prof.Emre Kongar, İstanbul Kültür İşleri Dairesi Başkam Şenol Demiröz, Nurettin Sözen, Şehir Tiyatrola- n Genel Sanat Yönetmeni Erol Keskin, Turan Oflazoğlu, Metin Toker ve çok sayıda sanatçının olduğu kalabalık bir davetli top­ luluğu katıldı.

Gecenin açılış konuşmasını yapan Cemal Reşit Rey Konser Salonu Genel Sanat Yönetmeni A n la Aydoğan, sanatın yüceltil­ diği toplumların tüm alanlarda öne geçtiklerini söyleyerek Türk sanatına emek veren sanatçıları anımsatma görevini üstlendikle­ rini söyledi. Yaşamını Türki­ ye’de çoksesli müziğin gelişimi­ ne adayan Cemal Reşit Rey, bu çabanın ilk örneğiydi.

► Gecede, Kültür Bakanlığı Müsteşan Emre Kongar, Semiha Berksoy, Faruk

Yener, Hikmet Şimşek ve Evin llyasoğlu konuşma yaptılar. Aydın Karlıbel ile

Vedat Kosal çeşitli yapıtlarını ve şe f Erol Erdinç yönetimindeki İstanbul

Devlet Senfoni Orkestrası ’ 10.Yıl Marşı’nın seslendirdi.

Daha sonra Şenol Demiröz, kültür ve sanat alanındaki katkı­ ları için Emre Kongar’a bir pla­ ket sundu. Yaşarken ve iktidar­ dayken aldığı bu plaketi çok an­ lamlı bir mesajın belirtisi olarak algıladığını söyleyen Kongar, bu geceyi, Türkiye’de çoksesliliğin gelişmesinde bir sanatsal adımın tekrar vurgulanması gerekliliği olarak tanımlıyordu: “Ata­ türk’ün kurduğu cumhuriyeti onların bize kanlarıyla emanet ettikleri söylenir. Doğrudur, bu cumhuriyet kanla kurulmuştur ama o Mustafa Kemal’in arka­ sında başka K em al’ler, Namık Kemal gibi düşünce ve sanat Ke­ m al’leri, C em al Reşit R ey’in “Onuncu Yıl Marşı ”nın sözleri­ ni yazanlar arasında olan Behçet Kemal gibi, düzyazılarıyla İstik­ lal Savaşı’na katkıda bulunmuş

Yahya Kemal gibi, ve günümüze gediğimizde Orhan Kemal, Yaşar Kemal gibi Kem al’ler vardır”. Kongar, konuşmasının sonunda çoksesli müzik, çoksesli siyaset, çoksesli sanat ve çoksesli de­ mokrasiyi bize yaşama olanağı tanıyan Mustafa Kemal adına 'forte bir alkış’ istedi.

Birden TRT Ankara Televiz­ yonu’nun arşivinden alman gö­ rüntüler kapladı perdeyi. Cemal Reşit Rey’le yapılan söyleşi, konser görüntüleri, “Lüküs Ha­ yat” müzikalinden parçalar, bu büyük müzisyeni bir kez daha anımsattı izleyenlere.

Ve ardından onu yaşamlarının bir döneminde tanımış ve hiç unutmamış olan dostlan birer bi­ rer sahnede yerlerini aldılar. Ön­ ce “ Ben size Cemal Reşit Rey’in hatırasıyım ” diyen Semiha

Berksoy, onunla tanışmalannı, yıllar süren dostluklannı anlattı: “ Ben Cemal Reşit Rey’i çok genç yaşta tanıdım. Ben I928’de kon- servatuvara giriyorum, Cemal Reşit R ey’i orada görüyorum. Sanşın, pem be yanaklı bir genç. 28’de giriyorum, 29’da beni halk önünde konsere çıkarıyor. Çün­ kü sesim kendiliğinden büyük ve oturmuş bir ses. Cemal Reşit Rey de Ekrem Reşit Rey de hayrandı bana. Ben de onlara platonik, de­ rin bir aşk duyardım ama ölüm kötü şey, göçüyor insan”.

Son olarak Cemal Reşit Rey’in operetlerinden bölümler okuyan Berksoy alkışlar arasın­ da yerine dönerken, uzun yıllar ünlü bestecinin komşusu olmuş Faruk Yener sözü aldı: “ Haya­ tımda pek çok büyük müzisyen tanıdım. Bunlar arasında Cemal

Bey kadar kendine özgü özellik­ leri olan, duygulan olan birine rastlamadım. Son günlerine ka­ dar ayrılmadık. Bana çok güzel hatıralar, m em lekete çok güzel eserler bırakarak gitti. Am a o eserleriyle hep yaşayacak ve ken­ disi de o çok inandığı öbür taraf­ tan bunu görerek mutlu olacak”. Hikmet Şimşek ise yaptığı bu­ ruk konuşmada Cemal Reşit Rey’in bestelerinin çoğunun ka­ yıp olduğunu belirtti ve başta ar­ tık hayatta olmayanlar olmak üzere tüm Türk bestecilerinin yapıtlarının bulunup arşivlenme- si ve seslendirilmesi için tüm il­ gilere çağrıda bulundu.

Evin tlyasogiu, ‘bir medy a ön­ cüsü’ diye tanımlıyordu Cemal Reşit Rey’i ve onun daha 1920’lerde Analiz M üzik’ ders­ lerinde bir opera yapıtını tüm ka­ rakterleri ve orkestra bölümleri ile piyanoya uyarlayarak, Fran­ sızca sözleri ve Türkçe açıkla­ malarıyla, tüm karakterleri tek tek canlandırarak ve yazıldığı dönemi de anlatarak öğrencileri­ ne sunduğunu anlattı.

Sözlerden sonra müzik anlat­ maya başladı Cemal Reşit Rey’i. Önce Şafak Mualla, Ülkü Koper, Tuba Özkan Genç, Suzan Altı- ner, Seher Tannyar ve Ece Idil, Cemal Reşit Rey’in “Sextuor” (Altılı) adlı yapıtının ilk seslen- dirilişini gerçekleştirdi. Aydın Karlıbel “ Im provisation”, “ 10 Halk T ürküşünden ”, “Süpürge­ si Yoncadan”, “Türkiyem senfo­ nik şiirinden rapsodik parça No.5” ve “S a n Zeybek Dansı”, Vedat Kosal da “ 10 Halk Türkü- sü’nden”, “Helvacı Helva”, “Ha­ lay”, “Tin Tın Tinimini Hanım ” ve “Osman Paşa” adlı yapıtları sundular. Şef Erol Erdinç yöne­ timindeki İstanbul Devlet Sen­ foni Orkestrası’nın seslendirdiği “ lO.YıI M arşı”yla gece sona er­ di.

Referanslar

Benzer Belgeler

Zekâya hay­. ran, duyguyas

tın bu keşmekeşleri içinde yavaş ya­ vaş vücudünün tabii inhitatlarını duy- mıya başlaması, bazı davetlerini din­ lediği ve bazı seslerini gönlünde

Mebruke Cemal’in kızları, Dilek Tulça ve Arzu Atakan’ın sevgili anneleri, Melih.. Tulça ve Hakan Atakan’ın sevgili kayınvalideleri, Murat, Yasemin

Ancak, onun saray tarafından ne kadar tutulduğunu bilmediğinden kendi azledilerek yerine Cevat Paşa tayin olundu ve bir süre sonra da mareşallik rütbesi

Necip Fazıl ’ın eserleri, oğullan Mehmed ve Osman Kısakürek tarafından devam ettirilen Büyük Doğu tara­ fından yayınlanıyor. Hitabeleri, makaleleri, sohbetleri,

Ancak ne yazık ki Schumacher’in erken takipçilerinden pek çoğunun gayreti, teknik açıdan yetersiz veya deneyimden yoksun kalmıştır: gelişmekte olan neredeyse

Soğuk bir gün olduğu için çorbayla başlamaya k arar verdik ve birimiz Çinliler için havyar kadar değerli bir yemek olan balık yüzgeci çorbası, di­ ğerimiz

Osman Hamdi’nin tablosu ile sayısı 30’u bulan ve hepsi Türk ressamlarına ait olan tablolarla birlikte vakıftan müzayedeye çı­ karmak için alman eserlerin toplamı