• Sonuç bulunamadı

Süreyya'dan kimler gelip geçmedi ki!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Süreyya'dan kimler gelip geçmedi ki!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H-

2

.1 -íf%í

,

S O F R A Bekri Çeşnici

Süreyya’dan kimler gelip geçmedi ki!

1

stinye’de, Boğaz’ı enlemesine değil de de­rinlemesine seyrederken önünüze serilen sofranın çeşnisinin öyküsü, taa Çarlık Rusyası’nın yıkılışına kadar uzanır. On do­ kuzuncu yüzyılın sonlarında doğmuş olan

Serge tarihin değiştiği bir anda, yanlış yan­

da kalmış, Wrangel ordularında subay ola­ rak savaşmış, kaçınılmaz olarak da soluğu İs­ tanbul’da almıştır. 1920’ler lstanbulu’nda Serge, Istinye tersanesinde çalışmaya başlar. Yıllarını orada geçirirken, Ankara’da yeni bir başkent kurulmaya başlamıştır ve bozkırın ortasından fışkıran bu yeni kentte diplomat­ ların gideceği bir yer açılması için, daha o za­ manlar, “ Atatürk” adını almamış olan Mus­ tafa Kemal, Baba Karpiç’e kredi sağlayarak bir lokanta - lokal açtırmıştır. Serge’in yaz­ gısını ikinci kez değiştirecek olan da kendisi gibi bir beyaz Rus, Baba Karpiç’tir. O za­ manlar dil bilen garson bulmak güçtü. Ama hünerli Serge’in bu işi yapacağını, birileri Mustafa Kemal’e mi duyurmuştu, yoksa o mu Ankara’ya gidip işe başlamıştı da bir gün “ Gazi Paşa” , kendisini Karpiç’te mi görmüş­ tü? “ Süreyya” , renkli anılarını bir türlü tam olarak anlatmaya yanaşmadığı için, ulayın bu yanı karanlıktadır. Ama A tatürk’ün Sürey­ ya’ya şunları söylediğini, yakınları kesinlik­ le açıklamaktadırlar:

— Burada çalışmak için bizim uyruğumu­ za geçmelisin. Sana bir de Müslüman adı

bu-Tarihi “ Süreyya" lokantasının İstanbul’daki son mekânı: Süreyya’nın ölümünden sonra, 1988 yılında Istinye'de yeniden yaşama kavuşturulan “ Süreyya Restoran’da mutfağın lezzeti, eski günlerin “Süreyya’sını aratmıyor

lalım. Adın ‘Süreyya’ olsun. Bu bir formali­ tedir. Unutma Tanrı birdir. Sen adın

.? •; >)

i v

ıT;

Kırklı yıllat'0 M ® ' ra g ecelerin de, diplomat, politika­ cı ve sanatçıları, aazetecileri barın­ dıran “Süreyya nm im za defterini ka­ rıştırırken Je a n C o c t e a u n u n , (18 8 9 -19 6 3 ) bir ^ desenine de rast- \!}ç »ayabilirsiniz. savaş arasın ın avant-garde sanat­ çılarından Fransız şairi, oyun ve se­ naryo y a M r ıC o c_ te a u , 1 946<) a “ Süreyya mn ye­ meklerim tatmış ve bunların birer “harika" olduğunu

belirtmiştir-16

‘Süreyya’ olduktan sonra da ister camiye is­ ter kiliseye gidersin.

Serge, böylece ‘Süreyya’ olunca, karısı

Asia da bir anda “ Asiye” oluverir ve “ Ba­ ba Karpiç’H yıllar” başlar. Süreyya 1920’lerin

ortasından 1943 yılına kadar Karpiç’te çalı­ şır ve sonra Ankara’da bugün artık yok olan yerini açar.

Karpiç’ten sonra Süreyya, Ankara gecele­ rinde diplomatları, politikacıları, sanatçıla­

rı, gazetecileri barındırır ve Ali Han’dan tu­

tun Jean Cocteau’ya kadar (Süreyya’nın im­ za defterini karıştırırken, birden karşınızda bir Cocteau deseni bulmak öylesine şaşırtıcı

oluyor ki) kimler gelip kimler geçmez oradan.

“Sende gerçek oluyor geceleri rüyalarımız Yeraltından göklere yükseliyor dünyamız Başka yıldızda gibi yüceltiyorsun bizi Ey Bozkır Ankara’nın cenneti Süreyya- mız. ”

Bu dizeler Behçet Kemal Çağlar’mdır; an­ laşılmaktadır ki, 1940’lı yıllarda ozanımız Sü­ reyya’da güzel günler geçirmiştir ve daha Ali H an’ın aynı yere gelmesine 10 yıl vardır.

Süreyya’nın İstanbul’a gelişi ise 1965 yılı­ na rastlar. Bebek’te Shell’in üzerindeki yeri­ ni ilk açtığında, uçakla Ankara'- İstanbul ara­ sında mekik dokur Süreyya ve sonunda An­ kara’daki Süreyya kapanır.

1969 Noeli’nde (24 Aralık), “ Eski bir dos­

tun çatısı altında mutlu dakikalar yaşadım. Varol Süreyya’cıgım” diyen Muhsin Ertuğ- rul, bu satırları İstanbul’da yazmıştır.

Süreyya olan Serge’in yaşam öyküsü 1983’te biter. Eşi Asiye Hanım, 1955’te An­ kara’daki yerinde Süreyya’ya katılan Doğan

Uzun ve İstanbul’daki restoranın açılışında

kadroya giren Halil Demirkaya ile birlikte, bir süre daha götürür işi. Sonra bina satılır ve bir süre için İstanbul’un seçkin sofrası yok olur.

Ama, 1988 yılı başında Doğan Uzun ve Halil Demirkaya Istinye’de bugünkü yeri ki­ ralarlar. Eski mobilyaları, dekorasyonu, 35 yıllık aşçısı Ali Baran’ı da buraya getirerek,

Süreyya Restoran’ı yeniden yaşama kavuş­

tururlar. Artık müşterisine göre hesabı zaman zaman indiren, gözü tutmadığı kişinin gelme­ sini pek istemeyen güngörmüş Süreyya yok; ama mutfağın lezzeti ve “ ambiance” hâlâ sü­ rüyor. Belki yeni binanın alçak tavanları, çev­ reyi biraz daha gürültülü kılıyor ve masalar­ da konuşulanlar, bu yüzden istenmeyen bi­ çimde yansıyor; ama sofra aynı sofra.

Süreyya’nın en büyük özelliği, Rus mut­ fağından örnekler sunması. Kendi imalatı olan sarı votkanın lezzetine diyecek yok. Özel hazırlanmış votkanın yanında, salatalık tur­ şusunu tadın derim.

Haftanın çeşnisi: Sarı votka ile turşu

S

üreyya’nın iki spesiyalitesini, daha yemek başlamadan sofraya konan turşusu ile sarı vot­

kasının yapılışını aktaracağız sizlere:

Şafii VOTKA: 3 şişe Tekel votkasını bir tencereye boşaltıp 40-50 derece olacak kadar ısıtın. So­

nunda bir miktarı buharlaşıp elinizde iki şişe kalacak; ama alkol azalacak, içkiniz daha lezzetli ola­ caktır. Sonra bir şişe için bir limon kabuğunu, içi dışı sarı olacak, iç cidarında hiçbir beyazlık kal­ mayacak biçimde zar gibi soyup şişelerin içine koyun. Tencerede ısıttığınız votkayı soğuttuktan sonra, şişelere boşaltın ve şişenizin ağzını kapayıp, bir hafta oda sıcaklığında tutun. Bir hafta so­ nunda şişelerinizi buzdolabınızın buzluğuna koyabilirsiniz. Şişeler üstü buz bağlayacak kadar so­ ğutulmak, hatta bu içkiyi sek olarak içeceğiniz küçük kadehler de, servisten birkaç saat önce boz- lukta soğutulmadırlar. İsteyenler votkaya 5-10 adet karabiber de atabilirler. Artık sarı votkanız ha­ zırdır. Kolay içimi sizi aldatmasın. Alkolü temizlenmiş ve hafiflemiş olmasına karşın, yine de serttir.

SiRKESİZ TURŞU: 18 kiloluk bir tenekeye yıkanmış, ama kabukları soyulmamış hıyarları dikine

dizin, ağzına kadar suyla örtmeden önce, 300 gram yabani dereotu, 20-30 kadar defne yaprağı,- bir miktar tane karabiber, bir baş kesilmemiş sarmısak atın. Suya 1.5 kilo da tuz karıştırın. Teneke­ nin kapağını iyice kapayın. Turşunuz hazır olunca, sarı votkanın yanında çok güzel bir meze ola­ cak ve sirkesiz olduğu içinizi yakmayacaktır. O

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneğimizin resmi yayın organı olan Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi de, 2014 yılından itibaren yayın hayatına

İlaç+cerrahi tedavi ve sadece cerrahi tedavi uy- gulanan hastaların semptomlarının genel ortalaması kıyaslandığında; burun tıkanıklığında İlaç+cerrahi te- davinin

İstanbul halkının en çok rağbet ettiği mesirelerin başında şüphesiz ki Kağıthane gelmektedir.. Ahmet'in saltanatında yani Lâle Devri'nde Kağıthane Mesiresi,

Bu kitabı tahkik ederek neşreden Muhammed Muhyiddin Abdulhamid ise, bu esere bir mukaddime yazarak hem İslam dünyasında ortaya çıkan fırkalaşmanın tarihi sürecini ve o

From the findings of the current study we can conc- lude that, infiltration of gallbladder bed with lidocai- ne during laparoscopic cholecystectomy is associa- ted with

Anaokulu Bilgilendirme ve Yönlendirme Tasarımlarının Görsel İletişim Tasarımı Açısından İncelenmesi: Sadıka Sabancı Kreşi Örneği Investigation of Information and

ren kavramlardan olan ve Web 2.0 temelli uygulamaların gazetecilik alanındaki kullanımı olarak nitelenen Gazetecilik 2.0’ın, içeriklerinin kullanıcı tarafından

Bu çalışma Prof. Filiz Özer’in Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans Programı ‘Çağdaş Mimari Tasarlamada Eski Yeni