t e n i Is t a n b u l m a y is 6 i968
1
- v.i
İbn-iil Emin Mahmut Kemai inal
I g e n yılının Tem
-I DuU muz aymday.
dik. Foto muhabiri Rüç- han Ankan’la üstadın o - turduğu evin adresini öğ renmek için yaptığımız soruşturmalarda, aşağı yukarı aldığımız cevap ya m olmuştu:
— Mercan’a gidiniz. îbn-ül-Emin Mahmut Ke mal deyince, herkes sîze evini gösterir.
Gerçekten şöhreti İs lâm ve Batı âlemine ya yılmış, 13 ciltlik “ Sen A s rin Türk Şairleri” 14 cilt
EŞSİZ BİR MÜVERRİH, CANLI BÎR KÜTÜPHA
NE, AYAKLI BİR TARİH OLAN ÜSTAD, ÖLÜ
MÜNDEN 7 YIL ÖNCE BANA DÜNYA EVİNE
HÎC GİRMEDİĞİNİ SÖYLEMİŞTİ.
insi.s
840 sahifelik “ Son Halife lik “ Son Sadrazamlar” ve ler” gibi biyografi şahe serleri veren üstadın o - turduğu semti öğrendik ten sonra evini bulmak hiç te güç olmamalıydı a
ma, Mercan’da önümüze ük çıkan çilingire sordu ğumuz zaman:
— Bu zat bakırcı mıdır demez mi?
Neyse ki bir postacı imda. dımıza yetişmişti de, kendi
deyimiyle «Edebiyat âlimi» üstadın evini bize göstermiş, ti.
Çocukluğundan beri Mer. can’daki konaklarında oturan üstad, o zaman 80 yaşmda i. di. Bizi sırtında şal ve başın, da takkasiyle karşıladı. Biraz rahatsızdı. Bu yüzden bizim.
le o gün konuşamıyacagını, ertesi günü gelmemizi söyle, di. Ayrılırken de:
— Hizmetime bakan askeri bir şey alması işin dışarı yol. ladığım için konağa kolaylık la girmişsiniz ama, yarın as. ker karşınıza dikilir. Adları, mzı söyleyin de yarın sizj i. çeri alması için tenbih ede. yim, dedi.
Söyledik. Nedense fotoğ. rafçı arkadaşın soyadı ile be. nim adım üstadın tuhafına gitmişti:
— Yeni yeni ne biçim i. simler çıkmış öyle?» diye söylendi. Ben size «A n ile o. ğul» derim, olur biter.
Ertesi günü, koca konakta tek başına yaşayan Üstadın kapısını çaldığımız zaman, gerçekten karşımıza bir as. ker dikildi. Kim olduğumuzu sorunca:
— A n ile oğul cevabım ver dik.
Üstad bir gün önce bize tak dığı adlan unutmamış, onun herkesçe bilinen müthiş ha. fızası, son yıllannda bile ber raklığından bir şey kaybet, memişti. Asker bizi nezaket, le içeri aldı.
Herkesi evine kabul etme, yen, yalnız Pazartesi günleri konağında yapılan fasıllarda pek sevdiği musiki üstadlan. m ve dostlanm kabul eden îbn.ül.Emin Mahmut Kemal üstadımızın hayat hikâyesini tam üç saat kendi ağzından dinlemek saadetine ermiştim o gün.
Mahmut Kemal înal, bazı okullara devam etmişse de, asıl tahsili özeldir. Tevazuu herkesçe bilinen üstad o za. man bu konuda şöyle demiş, ti:
— Bazı mekteplere girdim çıktım ama hiç birinde tah. silimi ikmal edemedim. De. mek ki istidadım müsait de. ğilmşl...
Rahmetli üstadın evi o za. man bir Darülfünun gibiydi. Haftanın bir çok günlerinde edebiyat toplantıları yapılır, dı. Bir çok şöhretlerin yanın d i genç üniversiteliler de zL
varetine gelirdi. Rahmetli üs tad, o gün Türk gençlerine şu nasihntta bulunmuştu:
ÜSTADIN JÜBİLESİNDE — Milyonlarca değerindeki pek çok yazma eserini Üniversite Kütüp hanesine hediye eden büyük mütefekkir Ibn-ül-Emln Mahmut Kemal için 1953 yılında bir Jübile tertibedilmişti. Merhum üstad, bu vesile İle kendisine gösterilen büyük ve yakın ilgiden çok
mütehassıs olmuştu. Fotoğrafta merhum, 1953 yılındaki Jübilesinde.
— Gençliğin vatanına sa. dik ve âşık olarak, onun men faatına göre gece gündüz ça. Iışnvasını, mütedeyyin, namus kâr, nefsine ve halka karşı hileden uzak olmasını arzu, lanm. Sözün kısası, gençli, ğin her suretle adam olmasını arzu ve böyle olacağını ümit ediyorum. Bilhassa bir şey öğrenmekle kendini âlim sayma maşım ve yalnız mai. şete medar olmak için tah. sil etmemesini gönlüm arzu
GENÇLİĞİ — Bundan 83 yıl önce gençliğinde çektirdiği yan dakl fotoğrafını üstad çok be ğenir: "Benim bugünkü hali me bakmayın. Gençliğimde gü zel, yakışıklı adamdım” derdi.
eder.
îbn.ül.Emin, burada bir müddet sustuktan sonra sözü nü şöyle tamamlamıştı:
timine hükmettiren insana fardı cehlidir, Ehli irfan cehlini, âlim o.
tunca anlıyor. O zamanın önemli şahsi, yetlerinden Mühürdar lâka, bıyla maruf Mehmet Emin Pa şa’nm oğlu olan, ailece mü. tedeyyin, beş vakit namazı, m ve orucunu beş yaşından beri kaçırmayan üstad, öm. rünce ağzına içki koymamış tır. Allahın bütün emirlerini yine Allahın rızası için yap. tığını söylerdi. Gençliğinde bir aralık tütün içmişse de, sıhhatine zarar geldiği İçin bırakmış ve bir daha da iç. memiçtir. Çok titizdi, ömrün de hiç lokantada, hatta tanı, dıklarının evinde bile yemek yememiş, su dahi içmemişti.
Sabahlan çok erkenden kalkmak âdetindeydi. Asabi bir karaktere sahip olmasına rağmen çok hassastı, herşey den müteessir olurdu. Baş. kalannm acısına kendi acı. siymiş gibi katılırdı. «Bu se heple ağlayışım, gülüşümden fazladır» derdi.
Üstad, kırmızı rengi pek sever, sebebini soranlara: «Babadan, ecdattan Türküm. Türk olduğum İçin kırmızı rengi seviyorum» diye cevap verirdi.
Karakterinin teşekkülünde
r s m ı —
en çok babasının tesiri Altın da kaldığını söyler: «Bende bir meziyet varsa, hepsini ba bam merhuma medyunum» diye gururlanırdı.
Hakkında hazırlamayı dü_ şündüğüm yazı serisi için, bir çok defalar üstadın evine gi. rip çıkmış, onunla adeta «Ba ba . oğul» olmuştuk. Bu ara. da üstad, pek az gazeteciye nasip olabilecek bir sırrım da bana açmış, bir çok defa te. şebbüs ettiği halde, evlenme sinin bir türlü kısmet olma, dığmı ve dünya evine hiç girmediğini söylemişti.
Süleyman Nazif’in Ibn_ül. Emin Mahmut Kemal için yazdığı şu mısraını:
Hezar gıbta o devr.t kâdim Efendisine! Yahya Kemal şöyle beyit, lemişti:
Ne kendi kimseye benzer, ne kimse kendisine. Bilmem kendisile ilk ta. nıştığım günden sonra 7 yıl daha yaşayan ve 24 Mayıs 1957 gece yansından sonra 87 yaşında hayata gözlerini yu. man îbn.ül.Emin Mahmut Kemal înal'ın bundan daha güzel tarifi yapılabilir nü?
Y A R IN : Y A H Y A K E M A L
B E Y A T L I
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi