• Sonuç bulunamadı

Sait Faik'in bir hikayesi var

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sait Faik'in bir hikayesi var"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

24 EKİM 1997 CUMA

YAZI O D A SI

SELİM İLERİ______________

Sait Faik'in Bir

Hikâyesi Var

Genç kuşakla şimdi daha sık görüşebiliyorum. Gençler sorunlarını bize oranla çok daha cesurca di­ le getiriyorlar.

Yaşamdan ne bekliyorlar... Yarın için ülküleri... Düşlerindeki yaşama...

Anlatıyorlar. Ben de çok şey öğreniyorum o ara. Bi­ zim beklentilerimiz bugüne cevap veremiyor artık. Ül­ küler, düşler alabildiğine değişmiş. Büyük kentlerin genç insanları neredeyse sofu bireyci diyebileceğim bir dünya görüşünden yana.

Bunda edebiyat sevgisinin iyiden iyiye silinip git­ mesinin rolü var mı diye düşündüm.

Söyleştikçe ayırt ettim: Genç insanlarımız edebi­ yattan büsbütün kopartılmışlar. Dünya edebiyatını hemen hiç bilmiyorlar. Dostoyevski, Tolstoy, Bal-

zac, hatta Shakespeare... Bu adlar onlara hiçbir

şey söylemiyor.

Türk edebiyatı konuşulduğunda, bir ara, Orhan

Pamuk adı anılırdı. Gündemde olursa, Yaşar Ke­ mal’i de hatırlayanlar var. Orhan Kemal, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Kemal Tahir, Sait Faik di­

yorum, gelişigüzel sıralıyorum usta yazar ve şairleri­ mizin adlarını, sağırduyarlıkla yüz yüze geliyorum.

Nâzım Hikmet’i tanıyorlar ama ‘pek’ okumamış­

lar. Aziz Nesin’i okumuşlar ama Hüseyin Rahmi

Gürpınar’ı ilk kez benden işitiyorlar. Hemen hepsi

en azından liseyi bitirmiş bu genç insanların ne ka­ dar talihsiz olduklarını düşünüyorum. Okuma mutlu­ luğuna kavuşamamışlar. Bundan sonra kavuşsunlar dilerim.

Ortaöğretimde Nâzım Hikmet’e ya da Orhan Ke­ mal’e yer yoktu, benim öğrenim yıllarımda. Bununla birlikte Yahya Kemal’i, Abdülhak Şinasi’yi, hatta Necatigil’i az buçuk okumuştuk. Hatırlıyorum: Orta­ okul Türkçe kitabımızda Fahim Bey ve Biz’den bir bö­ lüm vardı; Fahim Bey’in giysilerinin anlatıldığı bölüm. Abdülhak Şinasi’yi o zaman sevmiştim. Gerçi yıllar sonra bütün eserini okudum, ama tanıyordum Ab­ dülhak Şinasi’yi, dedim ya, romanının bir bölümüy­ le bile sevmiştim.

Aradan geçen zaman içinde ne oldu da bu yazar- lanmıztanıtılamaz oldu? Okul kitaplannda Yahya Ke­ mal’in şiirlerinden örnekler bugün de yerli yerinde du­ ruyor. Gelgelelim Yahya Kemal bilinmiyor.

Ahmet Haşim hiç bilinmiyor. Refik Halid Karay’ı kimse tanımıyor.

Ya günümüz yazarları? Yaş ortalaması yirmi-yimni beşse; ne Tahsin Yücel, ne Enis Batur, ne Füru-

zan... Olabilir mi? Oluyor işte...

Sait Faik’ten bir hikâye okuyorum genç dostlan­ ma, “Haritada Bir Nokta"y\ okuyorum. O kadar çok severim ki bu hikâyeyi! Genç dostlarımın gözlerin­ de pırıltılar aranıyorum. Hayır, sevmiyorlar. Bir türlü sevdiremiyorum.

O zaman başka konulara, bambaşka kişilere sıç­ rıyoruz. Sezen Aksu ya da Hülya Avşar konuşulur­ sa herkesin söyleyecek bir sözü oluyor. Tarkan’ı ko­ nuşuyorlar, ama Müzeyyen Senar’ı konuşmuyorlar. Aralanndan kimileri beni ‘tiyatrocu’ sanıyor. Yazar olduğumu bilen çok az. O tiyatroculuğun da ne ol­ duğu belli değil: Aktör müyüm, yönetmen miyim, oyun yazarı mı? Sadece ‘tiyatrocu’: “Tiyatrocusunuz,

siz daha iyi bilirsiniz... ”

İşin tuhafı, tiyatrocu olmadığımı söyleyemiyorum. Kimileyin umutsuzluğa kapılıyorum. Otuz yıl geç­ ti, Yeni ufuklar dergisinde yayımlanmış ilk yazımdan bu yana. Hepsi boşuna mıydı?

Eve dönüp kendi kendime Sait Faik okuyorum:

“Yıldızlara baktım. Hani yıldızlar. Birahanede yıldız mı olur. Yıldızlara baktım. Bir sinemaya daldım. Ge­ çen gün koşa koşa caddeden geçiyordu. Vakit be­ şe çeyrek vardı. Geç kalmıştı matineye. Koşa koşa o sinemaya girdi. Ardından baktım kaldım."

Nasıl okunmaz “Yalnızlığın Yarattığı İnsan”?

“Hiçbir şey ölüm gibi güzeldir. ”

Ne oldu da artık etkilenmiyorlar bu tümceden?

“B ir açık yer bulsam. Bir bira daha içsem. Yok. Her yer kapanmış. ”

Aklımdan “Kırlangıç Yuvasındaki Kadın” geçiyor, elbette “Kalinikhta" geçiyor, “Mahalle Kahvesi”,

“Menekşeli Vadi’’...

Sait Faik’in bir hikâyesi var! Sait Faik’in birçok hikâyesi var!

Çok yazık: sadece Sezen Aksu konuşuyoruz.

Takvimde İz Bırakan:

“Yağmurlar mevsiminde gittim / renklerden annmış b ir kent/ ve beyaz teniyle Kız Kulesi/ yazdı, bir ya­ nım İstanbul/ b ir yanım suların bedeni” Refik Dur- baş, Düşler Şairi, Adam Yayınlan, 1997.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu nedenle hava sıcaklığındaki deği- şimlerden daha kolay etkilenirler ve kışın yollara göre da- ha hızlı ısı kaybederler.. Köprülerin yollara göre daha hızlı

Törende, Atatürk hakkında konuş malar yapanlar arasında Türkiyenin Birleşmiş Milletlerdeki daim!. dele­ gesi Selim Sarper, İstanbul üniversi tesinden

Hadron terapi son yıllarda kanser tedavisinde kullanılan yenilikçi radyoterapi yöntemlerinden biri.. Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için ışınların

9 - Merhume Emekli Devlet K ‘Tesa*u olduğu içir vefatı ile varislerine ödenmesi gereken kanunî ödenekler bulunmaktadır. Bu hususta da talimatınla» göre hareket

Yöntem ve Gereçler: Bu çalışmada ot poleni aşırı duyarlığına bağlı mevsimsel alerjik riniti olan hastalarda mevsim öncesi immünoterapinin klinik

Halet Çambel’in de katıldığı arkeolojik kazılarda çıkan tarihi eserlerin korunması için saçak yapmaya başlayan Nail Vahdet Çakırhan anlatıyor: Her tepede

Onun için de kendini bütün yönleriyle olduğu gibi yapıtına koyduğu düşünülen, açık sözlü bir yazarın bile yazınsal kişiliği, gerçek

Randomized comparison of ceftazidime and imipenem as initial monotherapy for febrile episodes in neutropenic cancer patients.. Dietrich ES, Patz E, Frank U,