• Sonuç bulunamadı

Madde kullanım risk faktörleri ve madde kullanım davranışının sonuçları: madde kullanıcılarının deneyimlerine ilişkin nitel bir çalışma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Madde kullanım risk faktörleri ve madde kullanım davranışının sonuçları: madde kullanıcılarının deneyimlerine ilişkin nitel bir çalışma"

Copied!
29
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İlk Revizyon: 22 Mayıs 2018 Son Revizyon: 20 Eylül 2018 OnlineFirst: 25 Temmuz 2019

Başvuru: 20 Şubat 2018 Kabul: 5 Ocak 2019

Copyright © 2019  Türkiye Yeşilay Cemiyeti ISSN 2148-7286  eISSN 2149-1305

http://addicta.com.tr/

DOI 10.15805/addicta.2019.6.3.0007  2019  6(3)  509‒536 Araştırma Makalesi

Atıf: Görgülü, T. (2019). Madde kullanım risk faktörleri ve madde kullanım davranışının sonuçları: madde kullanıcılarının deneyimlerine ilişkin nitel bir çalışma. Addicta: The Turkish Journal on Addictions, 6, 509–536.

http://dx.doi.org/10.15805/addicta.2019.6.3.0007

1 Yetkilendirilmiş yazar: Tuğba Görgülü, İstinye Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü, Topkapı İstanbul. Eposta: tgorgulu@istinye.edu.tr

Department of Psychiatry, University of Rochester Medical Center, 300 Crittenden Blvd, Rochester, NY 14642. Email:Tugba_ Gorgulu@URMC.Rochester.edu

Öz

Madde kullanım davranışı, önlenmesi ve müdahale edilmesi gereken önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu sorunla mücadele edebilmek için madde kullanım davranışına yol açan risk faktörlerinin ve madde kullanım davranışının neden olduğu biyopsikososyal sorunların belirlenmesi önemlidir. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, bireylerin madde kullanmaya ilişkin deneyimleri üzerinden, kendilerini madde kullanmaya iten faktörleri ve madde kullanmaya başladıktan sonra yaşadıkları biyopsikososyal sorunları nitel araştırma yöntemiyle belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda madde bağımlılığı grup çalışmasına katılmış ve ölçüt örnekleme tekniğiyle seçilmiş olan 50 erkek katılımcıya “madde kullanım davranışlarına ilişkin deneyimleri, madde kullanmaya başlama nedenleri, hangi faktörlerin kendilerini madde kullanmaya ittiği” ve “madde kullanmaya başladıktan sonra hayatlarında gerçekleşen olumlu ya da olumsuz durumların neler olduğu” sorulmuştur. Katılımcı ifadelerine uygulanan içerik analizi sonuçları, aile sistemi, adölesan dönem, akran ve arkadaş etkisi, stres ve baş etme mekanizmasında zayıflık, önemli bir kişinin kaybı ve yas, madde kullanım davranışının yaygın olduğu sosyal bir çevrede yaşama, maddeye ulaşabilirlik ve merak duygusu faktörlerinin bireyi madde kullanmaya iten başat risk faktörleri olduğunu göstermiştir. Ayrıca bireylerin, madde kullanmaya başladıktan sonra akademik veya iş yaşantılarına ilişkin problemler, ailevi sorunları, sosyal dışlanma, depresyon, hatta intihar girişimi gibi farklı psikososyal problemlerle baş etmek zorunda kaldıkları saptanmıştır. Bu bulgular göz önünde bulundurulduğunda, madde kullanım davranışının önlenmesine yönelik stratejiler belirlenirken söz konusu risk faktörlerinin ve yol açtığı sorunların dikkate alınmasının, müdahale ve rehabilitasyon çalışmalarının bütüncül bir bakış açısıyla planlanması ve uygulanması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler

Madde kullanım • Bağımlılık • Madde kullanım nedenleri • Madde kullanım sonuçları • Nitel araştırma

Tuğba Görgülü1

İstinye Üniversitesi University of Rochester

Madde Kullanım Risk Faktörleri ve Madde Kullanım

Davranışının Sonuçları: Madde Kullanıcılarının

(2)

Önemli bir halk sağlığı sorunu olan madde kullanım davranışı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gün geçtikçe artmakta olup bu durum, ilgili kurumlarca gerçekleşti-rilen istatiksel çalışmalarla da teyit edilebilmektedir (United Nations Office on Drugs and Crime [UNODC], 2013). Yapılan çalışmalar Türkiye’de saflık oranı yüksek uyuş-turucu maddeler dâhil olmak üzere madde kullanım davranışının her yıl neredeyse iki kat arttığını ortaya çıkarmıştır (Kulaksızoğlu, Kulaksızoğlu, Ellidağ, Yılmaz ve Boz-kurt, 2015). Aynı bağlamdaki bir diğer çalışmada da madde kullanım yaşının düştüğü ve ilk ve orta düzeydeki okullardaki adölesanların %16’sının en az bir madde kullan-dığı bulgusuna ulaşılmıştır (Ögel ve ark., 2004). Madde kullanımındaki bu dramatik artış, sadece fiziksel ve ruhsal problemlerdeki artışı değil okul, iş, aile ve diğer birçok biyolojik, psikolojik ve sosyal sorunun da artmasına neden olmaktadır.

İlgili birçok çalışmada, madde kullanım davranışının etiyolojisi ve altında yatan risk faktörleri araştırılmış ve madde kullanım davranışının tek bir risk faktörüyle açıklanamayacağı, farklı pek çok biyolojik, psikolojik ve sosyal (biyopsikososyal) faktörün birleşiminin bireyi madde kullanmaya ittiği sonucuna varılmıştır (Gorsuch ve Butler, 1976; Stone, Becker, Huber ve Catalano, 2012). Madde kullanım davra-nışının risk faktörleri üzerine yapılan çalışmalar, daha çok adölesanların madde kul-lanım davranışına odaklanmaktadır. Adölesanların birçok maddeyi deneyimledikleri biliniyor olsa da madde kullanım sorunu, genç bireyin maddeyi düzenli kullanma-ya başlamasıyla tanımlanmaktadır. Bununla birlikte birçok çalışmada adölesanlarda madde kullanım davranışlarının ciddi boyutlara ulaştığına işaret edildiği unutulma-malıdır (Kassaye, Sherief, Fissehaye ve Teklu, 2017; Klevens, Jones, Ward, Holt-zman ve Kann, 2016).

Madde kullanım davranışının nedenlerinin incelendiği çalışmalarda, daha çok psi-kososyal faktörlerin vurgulandığı görülmektedir. Bu çalışmalarda madde kullanım dav-ranışının öne çıkan risk faktörleri arasında çocukluk travma ve tacizi (Dube ve ark., 2003), ailede madde kullanım davranışının olması (Chassin, Pillow, Curran, Molina ve Barrera, 1993), ailevi problemler, psikolojik sorunlar (Substance Abuse and Mental Health Services Administration [SAMHSA], 2006), bireyin sosyal çevresinde madde kullanım davranışının olması (Flay, 2000), duygusal arayış içinde olmak ya da farklı bir deneyim arama davranışı (Shedler ve Block, 1990), stresör faktörlerle baş edememe (Jacobsen, Southwick ve Kosten, 2001) ya da sosyal öğrenme (Akers ve Lee, 1999) vb. etkenler sayılmaktadır. Bununla birlikte adölesanlar söz konusu olduğunda akran ve arkadaş etkisinin madde kullanım davranışının öğrenilmesi için kritik olduğu da belir-tilmektedir (Lundborg, 2006; McDonough, Sabiston ve Wrosch, 2014).

Biyopsikososyal problemler madde kullanım davranışına neden olduğu gibi mad-de kullanım davranışı da birçok biyolojik, psikolojik ve sosyal soruna yol açmakta-dır. Bu sorunlardan en önemlileri olarak depresyon, anksiyete, mental problemler,

(3)

önemli medikal sorunlar, umutsuzluk, kendine zarar verme davranışı ve hatta intihar (Görgülü, 2017; Gratz ve Tull, 2010; Swendsen ve Merikangas, 2000) gösterilmekte-dir. Aynı zamanda madde kullanımının beraberinde getirdiği aile ilişkilerinin bozul-ması, sosyal ilişkilerde zayıflama, dikkat bozuklukları, öğrenme güçlükleri ve hafıza sorunları gibi nöropsikolojik fonksiyonlarda bozulma, akademik başarısızlıklar, iş kaybı, psikolojik ve fizyolojik sağlık sorunları gibi biyolojik, psikolojik ve sosyal sonuçlar, bireyin işlevselliğini olumsuz etkilemektedir. Bir diğer deyişle önemli bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlanan madde kullanım davranışı, birçok farklı halk sağlığı sorununa da zemin hazırlamaktadır (Bryant, Schulenberg, O’malley, Bach-man, ve Johnston, 2003; Gossop ve ark., 1998; Volkow ve ark., 2016).

Madde kullanım davranışı bakımından bazı grupların daha büyük risk taşıdığı, özellikle suçlu popülasyonunda madde kullanım davranışının normal popülasyona göre daha yüksek olduğu bilinmektedir. Madde kullanım davranışının kendisi bir suç olması yanı sıra, suç işleyen bireylerin büyük bir bölümünün madde kullanımı ne-deniyle suç işledikleri bilinmektedir. Buna göre suç tanımı içinde yer alan madde kullanımı, aynı zamanda başat bir suç nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim ilgili istatistiklere bakıldığında, cezaevindeki suçlu popülasyonun %70-80’ine teka-bül eden kısmının en az bir bağımlılık yapıcı madde kullandığı ya da madde kullanı-mı nedeniyle suç işledikleri görülmektedir. Ayrıca bu bireylerin büyük çoğunluğun-da geçmiş madde kullanım çoğunluğun-davranışlarının olduğu ya çoğunluğun-da hayatlarının bir döneminde madde kullanım bozukluğu tedavisi gördükleri belirtilmektedir (Belenko ve Peugh, 2005; Mumola ve Karberg, 2006).

Ülkemizde giderek yaygınlaşan ve dolayısıyla daha öncelikli bir sorun hâline gelen madde kullanım davranışına yönelik önleme ve müdahale programlarının geliştirilmesi büyük bir önem arz etmektedir. Söz konusu programlarının geliştirilmesi kapsamında ise madde kullanımına ilişkin risk faktörlerin belirlenmesini amaçlayan bilimsel çalış-maların arttırılmasının daha işlevsel olacağı öngörülmektedir. Her ne kadar ülkemizde madde kullanım davranışıyla ilgili bilimsel çalışmalar yapılıyor olsa da, belirtilen ko-nuyla ilgili alan yazının henüz yeterli düzeye ulaşamadığı da ortadadır.

Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri almış ve madde kullanım davranışı olan bireylerin yaşam deneyimlerini araştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda, bu bireyleri madde kullanmaya iten nedenler ve madde kul-lanmaya başladıktan sonra yaşamlarında olumlu ya da olumsuz ne gibi değişiklikler olduğu psikososyal bir perspektiften nitel araştırma yöntemiyle ele alınmıştır. Elde edilen verilerden içerik (content) analizi yöntemiyle madde kullanım davranışına iliş-kin risk faktörleri ve madde kullanım davranışının neden olduğu olumlu/ olumsuz durumlar tespit edilmiş ve ulaşılan bulgular katılımcı ifadelerinden de yararlanarak ilgili bölümde sunulmuştur.

(4)

Yöntem Araştırmanın Modeli

Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanıl-mıştır. Bu yöntemde gözlem, görüşme, günlük ya da notların analizi yapılır (Green ve Thorogood, 2018). Son yıllarda sosyal bilimlerde çok sık kullanılmaya başlanan nitel araştırma, gerçekliği anlamak, sosyal dünyayı tanımlamak, açıklamak ve açıklayıcı model ve kuramlar geliştirmek için uygulanan bir araştırma yöntemidir. Bu yöntemle bir olguyu, durumu gözlem, görüşme ya da kayıt ve günlük gibi dokümanlar aracılı-ğıyla tanımlamak amaçlanmaktadır (Morse ve Field, 1996). Bu yöntem çerçevesinde yapılan çalışmada, katılımcılardan madde kullanım davranışları ve madde kullanım deneyimleriyle ilgili bir metin yazmaları istenmiştir. Bu kapsamda kendilerine iki soru yöneltileceği ve bu soruları diledikleri gibi cevaplayabilecekleri belirtilmiştir. Katılımcılar tarafından yazılan metinler herhangi bir değiştirme/ düzeltmeye gidil-meden tırnak işareti içinde olduğu gibi verilmiş ve o ifadenin hangi katılımcıya ait olduğu paranteze alınan numaralarla gösterilmiştir. Söz konusu sorular şu şekildedir: 1. Madde kullanmaya başlama nedenleriniz neydi? Sizi madde kullanmaya ne gibi

faktörler itti?

2. Madde kullanmaya başladıktan sonra hayatınızda olumlu ya da olumsuz neler ya-şadınız?

Örneklem

Bu araştırma, hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiş ve Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne yönlendirilmiş olan madde kullanıcıla-rıyla yapılmıştır. Katılımcılar, 10 seanslık Sigara Alkol ve Madde Bağımlılığı Prog-ramı grup çalışmasına katılmış ve grup çalışmasının en az beş seansını tamamlamış olan erkek madde kullanıcılarından ölçüt örnekleme tekniğiyle seçilmiştir. Bunun için katılımcılarda Sağlık Bakanlığına bağlı merkezlerde görev yapan bir psikiyatrist tarafından madde kullanım bozukluğu tanısı konmuş olma ya da idrar örneklerinde madde metaboliti tespit edilmiş ve bu nedenle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri altına alınmış olma şartı aranmıştır. Adı geçen programdaki kadın katılımcıların ye-tersiz sayıda olması nedeniyle bu çalışmaya tümü erkek katılımcılardan oluşan 50 birey dâhil edilmiştir.

Çalışmaya başlanmadan önce, katılımcılara bu araştırmanın bilimsel bir araştırma olduğu ve çalışmanın ceza ya da tedavi ve denetimli serbestlik süreçleriyle ilişkisi ol-madığı belirtilmiş, araştırmaya katılmayı kabul eden bireylere bilgilendirilmiş onam formu verilmiştir.

(5)

Araştırma için gerekli onaylar Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile Hacette-pe Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır.

Veri Analizi

Araştırmanın verilerinin analizinde geleneksel içerik analizi yöntemi kullanılmıştır (Hsieh ve Shannon, 2005). İçerik analizinin amacı, toplanan verilerdeki içerik ilişkileri-ni belirlemektir. Geleneksel içerik analizi; verilerin kodlanması, temaların belirlenmesi, kodların ve temaların organize edilmesi ve sonuçların yorumlanmasından oluşan dört aşamada tamamlanmaktadır (Downe-Wamboldt, 1992). Dolayısıyla bu çalışma kap-samında da öncelikle katılımcıların yazdıkları metinler dikkatlice okunmuştur. Daha sonra kodlama aşamasına geçilmiş ve çalışmanın amacı doğrultusunda katılımcıların madde kullanmaya başlama nedenlerini tanımlayan yedi tema belirlenmiştir. Bunlar aile sistemi, adölesan dönem, akran ve arkadaş etkisi, stres ve baş etme mekanizma-sında zayıflık, önemli bir kişinin kaybı ve yas, madde kullanım davranışının yaygın olduğu sosyal bir çevrede yaşama, maddeye ulaşabilirlik ve merak duygusudur.

Bulgular

Çalışmanın bulguları iki ayrı bölümde sunulmuştur. Bunlardan ilkinde katılımcı-ların psikososyal verilerinden elde edilen tanımlayıcı bulgular, ikincisinde ise ken-dilerini madde kullanmaya iten risk faktörlerini tanımlayan temalara yer verilmiştir.

Örnekleme İlişkin Bulgular

Katılımcıların demografik ve psikososyal özellikleri incelendiğinde şu bulgulara ulaşılmıştır: Örneklemi oluşturan katılımcıların yaş ortalaması 34.44’dür. Katılımcıla-rın %55,8’i bekâr, %41,9’u ilkokul ve %28,9’u ortaokul mezunu, %53,5’i ise işsizdir. Suç davranışları bakımından katılımcıların %58,1’i daha önce suç işleyen, suç işleyen katılımcıların %4,9’u şiddet suçu işleyen, %25’i ise maddenin etkisiyle suça karışan bi-reylerdir. Ayrıca örneklemi oluşturan katılımcıların %27,9’u hayatlarının bir dönemin-de en az bir kez intihar girişimindönemin-de bulunmuştur. Maddönemin-de kullanımı bakımından %7’si 12 yaşından önce, %39,5’i 12-17 yaş aralığında ve %39,5’i ise 18-25 yaş aralığında madde kullanmaya başlayan bireylerdir. Ayrıca %58,1’i birden fazla madde kullanan, %25,6’sı aile üyelerinde ve %76,7’si de arkadaş çevresinde madde kullanım davranışı olan bireylerdir. Kullanılan madde bakımından %97’si esrar, %72,6’sı ekstazi, %18,6’sı eroin, %20,9’u kokain ve %39,5’i alkol kullanan bireyler olduğu öğrenilmiştir.

Nitel Bulgular

Bu bölümde, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri altındaki madde kullanıcılarının deneyimleri ve kendilerini madde kullanmaya iten risk faktörleri incelenmiştir.

(6)

Katı-lımcılardan, kendilerini madde kullanmaya iten faktörleri düşünmeleri ve akıllarına gelen her şeyi açıklayıcı bir şekilde yazmaları istenmiştir. Katılımcıların yazdıkları metinler içerik analiziyle incelenmiş ve böylece yedi tema belirlenmiştir.

Katılımcıların Madde Kullanmaya Başlama Nedenlerine İlişkin Nitel Bulgular

Katılımcıların yazdıkları analiz edildiğinde aile sistemi, adölesan dönem, akran ve arkadaş etkisi, stres ve baş etme mekanizmasında zayıflık, önemli bir kişinin kaybı ve yas, madde kullanım davranışının yaygın olduğu sosyal bir çevrede yaşama, maddeye ulaşabilirlik ve merak duygusu gibi faktörlerin bireyi madde kullanmaya iten en önemli risk faktörleri olduğu anlaşılmıştır. Belirtilen faktörler aşağıda ayrıntılarıyla açıklanmıştır.

Aile sistemi. Madde kullanımı olan bireylerin büyük çoğunluğu, madde kullanım

davranışının nedenleri arasında aile içi sorunlara atıfta bulunmaktadır. Nitekim aile sisteminde yaşanan sorunların madde kullanım davranışına yol açtığı birçok araş-tırmacı tarafından da ortaya konmuştur (Hawkins, Catalano ve Miller, 1992; Tel-zer, Gonzales ve Fuligni, 2014). Konuyla ilgili araştırmalarda, özellikle aile içindeki madde kullanım davranışı, aile içi şiddet ya da aile üyelerinde suç davranışı gibi olumsuz faktörlerin bireyi madde kullanım davranışına yönelten etkisine vurgu ya-pılmaktadır. Ayrıca zayıf ebeveyn ilgisi, ebeveyn ile çocuk arasındaki zayıf iletişim ve aile üyelerinin sevgisinden yoksun büyüme gibi olumsuz yaşantılara sahip çocuk-ların madde kullanım riskinin daha yüksek olduğu söz konusu çalışmaçocuk-ların bulguları arasında yer almaktadır (Hawkins ve ark., 1992). Bir katılımcı, aile içi sorunların, aile üyelerinin desteğinden yoksun kalmanın ya da aile üyelerinin çocuğa yönelik za-yıf ilgisinin madde kullanımına etkisini kendi deneyimi üzerinden şöyle açıklamıştır:

O dönemde çok fazla ailevi sorunlarım vardı. Ben doğar doğmaz annem ve babam beni terk etmiş, bana babaannem baktı. Çocukken hep bir annem ve babam olsun diye dua ederdim. Anne ve baba sevgisi çok başka. Ben yaşamadım. Anne-baba sevgisi görmemek çok tuhaf. Her gün ağlıyordum. Arkadaşlarım içiyordu o dönem, içerken gülüp eğleniyorlardı. Ben de eğlenirim, sıkıntılarımı unuturum diye düşündüm. Hata etmişim. (42)

Aile sisteminde, madde kullanımı açısından risk faktörü olarak tanımlanan etken-lerden biri de aile içi şiddettir. İlgili çalışmalarda, aile içinde şiddete maruz kalan ya da tanık olan çocukların madde kullanmaya eğilimli oldukları belirtilmekte, üstelik adölesan ve yetişkinlik döneminde de bu riskin devam ettiği kaydedilmektedir ( Es-helman, Messman-Moore ve Sheffer, 2015; Espelage, Low, Rao, Hong, ve Little, 2014). Bir katılımcı, aile içi şiddetin madde kullanmaya başlamasına ve bunu sürdür-mesine etkisini şu şekilde ifade etmiştir:

Ben maddeye aile sorunları nedeniyle başladım. Annem ve babam ayrıydı zaten. Babam an-nemi çok sık döverdi, annem de evden kaçtı falan… Ara ara biz de (kardeşlerinden bahsedi-yor) yaşadık bunları… Mahallede de abiler içerdi. Akşam sık sık onların yanına gide gele… Ben de iyice alıştım… (22)

(7)

Birçok çalışma, aile üyelerinde görülen suç ve benzeri yıkıcı davranışların, bire-yin madde kullanım davranışı üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Bu çalışmalarda, aile içinde sadece madde kullanımının değil, diğer suç davranışlarının olmasının da adölesanlarda madde kullanımı dâhil çeşitli yıkıcı davranışlara sebebiyet verdiği yö-nünde bazı bulgulara ulaşılmıştır (Dishion ve Loeber, 1985; Sokol-Katz, Dunham ve Zimmerman, 1997). Ailede suç davranışının neden olduğu olumsuzlukların madde kullanım davranışı üzerindeki etkisini, bir katılımcı şu sözlerle açıklamıştır:

Benim babam yıllardır cezaevinde. Babam başımızda olsaydı belki bunlar başımıza gelmezdi. Bundan dört yıl kadar önce abimin biri askere gitti, o askere gider gitmez diğer abim de ce-zaevine girdi. Evin tüm sorumluluğu bana kaldı. Çok yoksulluk çektik, çok isyan ettim, okulu da bıraktım. O dönem işe başladım, aileme destek olmak istedim ama bir arkadaşım vardı uyuşturucu kullanıyordu. Bir abisi varmış ondan alıyormuş hapları, 2 tane attık. Alkolden çok daha iyiydi… Böyle böyle devam etti işte… sonra bonzai, eroin… Zaten böyle başlanıyor. (48) Adölesan dönem. İlgili alanyazında madde kullanım davranışı için en riskli

döne-min adölesan dönem olduğu belirtilmektedir. Aynı zamanda bu çalışmalarda madde kullanım yaşının giderek düştüğüne ve madde kullanım davranışının adölesanlar ara-sında hızla yaygınlaştığına da dikkat çekilmektedir. Konuyla ilgiliülkemizde yapılan bir çalışma, ilk ve ortaokul dönemindeki adölesanların %16’sının en az bir madde kullandığını ortaya çıkarmıştır (Ögel ve ark., 2004). Bu durum, yasa dışı maddeler için de geçerlidir. İstatistiklere göre 12-17 yaş grubundaki bireylerin %12’si yasa dışı bir madde kullanmaktadır (SAMHSA, 2006). Her ne kadar yaş faktörü tek başına madde kullanımı için yeterli bir etki oluşturmuyorsa da söz konusu döneme özgü bazı sorunların bu dönemi madde kullanım davranışı için daha riskli hâle getirdiği açıktır. Adölesan dönemin madde kullanım davranışı için önemli bir risk faktörü olduğu, katılımcılardan birinin aşağıda yer alan ifadesinde de açıkça görülmektedir:

Maddeye ilk 15 yaşında başladım, çocuktuk. Gerek zevkine gerekse sıkıntılardan dolayı iç-tik. Tavsiye edildi ve içmiş bulundum ben de. Yine de bağımlı olmasam da ara ara gidip arkadaşlarla içmeye devam ediyorum. (16)

Bir katılımcı, 17 yaşında yasa dışı madde kullanmaya başladığını belirtirken, o sırada zaten sigara içiyor olmasının yanı sıra maddenin olumsuz etkileri konusundaki yetersiz bilgisinin, maddeyi (esrar) denemesi ve kullanmaya devam etmesini kolay-laştırdığını şu şekilde anlatmıştır:

17 yaşında başladım, esrar içtim o dönem. Kimsenin etkisi olmadı aslında esrar kullanmam-da, merak ettim ve başladım. Sigara içiyordum, sigara gibi bir şey olduğunu düşündüm. Ken-di kenKen-dime içsem mi içmesem mi Ken-diye sordum, nasıl olsa bir daha içmem deKen-dim ama şimKen-di beş senedir kullanıyorum. Bırakmayı çok istiyorum. (7)

Bir diğer katılımcı, madde kullanmaya arkadaşlarının etkisiyle 15 yaşında başladı-ğına değindiği ifadelerinde, adölesan döneme ait kimlik oluşturma, aidiyet duygusu kazanma vb. özelliklerin bu sürece olan etkisine aşağıdaki cümlelerle işaret etmiştir.

(8)

Okulda arkadaşlarım içiyordu, daha 15 yaşındaydım. Aslında yapacak da bir şey yoktu her-halde o dönem. Boşluktan takıldık arkadaşlara… Biraz da büyüme isteği var, kendini kabul-lendirme… Hala içiyorum, cehalet çok kötü… (20)

Akran ve arkadaş etkisi. Akran ve arkadaşlar, adölesanların değer, tutum ve

davranışlarını oluşturmalarında etkilidir. Dolayısıyla madde kullanım davranışına yol açan başat etmenlerden biri de arkadaş çevresi ile akran etkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar akranlarının davranışları, adölesan bireyin davranışlarının şekillenmesi ya da yeni davranış biçimlerini öğrenmesi ve taklit etmesi için belirle-yici olsa da, özellikle akranlarıyla ilişkilerin gücü ve arkadaşlık bağı, alkol alma ve madde kullanma davranışları için belirleyicidir. Adölesan bireyin bu davranışı kazan-masında yakın arkadaşlarının alkol kullanımı rolü, diğer arkadaşlarının alkol kullanı-mı rolünden daha etkili bir faktördür. Yapılan çalışmalar, akran ve arkadaş etkisinin adölesanın madde kullanımındaki tetikleyici rolünü ortaya koymuştur (Mason, Men-nis, Linker, Bares ve Zaharakis, 2014; McDonough, Jose ve Stuart, 2016). Nitekim bu çalışmanın katılımcıları da madde kullanmaya başlama nedenleri arasında akran ve arkadaş etkisine atıfta bulunmuşlardır. Katılımcılardan biri, arkadaş baskısının kendisini madde kullanmaya ittiğini şu sözlerle anlatmıştır:

Madde kullanmaya arkadaş ortamında başladım. Bir kereden bir şey olmaz, küserim gibi laflar ettiler… Bir kereden bir şey oluyormuş. Başlaması çok kolay ama bırakamıyorsunuz sonra. Ailevi ve maddi sorunlar da eklenince, beni böyle ortamlara attı, kendimi içinde bul-dum. Artık alışmıştım, istemesem de içmek zorunda kalmıştım… (17)

Bir başka katılımcı, ailesiyle yaşadığı sorunların baş etme stratejilerini zayıflattı-ğını ve arkadaşlarının etkisiyle madde kullanmaya başladızayıflattı-ğını şu şekilde belirtmiştir.

Ben uyuşturucuyu ilk kez kuzenimle kullandım, O’nun kullandığını biliyordum ama hiç ya-nımda içmemişti. O dönem ailemle ilgili sorunlarım da vardı. Bazı şeyleri kaldıramıyordum. Ailemle tartıştığım bir gün kuzenimle buluştum. O da arkadaşlarıyla buluşacaktı, beraber Onlar’ın yanına gittik. Şırıngayla eroin kullandılar, ben de istedim ve aldım. Bağımlılığının olduğunu bilseydim kesinlikle kullanmazdım… (44)

Bir diğer katılımcı maddenin olumsuz etkisini bilmediğini, arkadaş çevresinde çok fazla madde kullanan olması nedeniyle madde kullanmayı denediğini ve arkadaş çev-resinin madde kullanmasındaki olumsuz etkisini şu sözlerle açıklamıştır:

...Madde kullanmanın kötü olduğunu bilemedim önce. Arkadaş çevremde çok fazla uyuştu-rucu kullanan vardı. Zaten bu arkadaş yüzünden içilir. Ben de bir iki deneyeyim derken ister istemez bayağı içmeye başladım. Önceleri bağımlı olmam sandım ama esrar, ekstazi derken bayağı alıştığımı gördüm. Bana verdiği zararları görünce, ailemin de desteğiyle yavaş yavaş tedavi olmaya başladım. Önce arkadaş çevremi sildim. Arkadaş çevresinden uzaklaşmayınca bırakılmıyor… (39)

Madde kullanım davranışının edinilmesinde etkili olan faktörler arasında roman-tik ilişkiler de yer almaktadır. Şöyle ki birey, romanroman-tik ilişki yaşadığı kişi tarafından

(9)

kabul görmek için madde kullanmayı denemekte ve/ veya madde kullanmaya başla-maktadır. Romantik ilişkilerin madde kullanma üzerindeki güçlü etkisinden bahse-den bir katılımcının ifadeleri aşağıda verilmiştir:

…. Nerden bileyim bu kadar hayatımı mahvedeceğini? Kız arkadaşım ara ara içiyordu. Benim yanımda içmesine izin vermiyordum. Bir gün canım çok sıkkındı. Kız arkadaşım, sana sigara vereyim iyi gelir dedi. Önce denemek istemedim ama bir kereden bir şey olmaz dedim. İçtim ama bonzai denen sentetik uyuşturucu içtiğimi bilmiyordum. O da sonra söyledi zaten. Kafası hoşuma gitti, sonra da kullanmaya devam ettim. Daha sonra vücudum uyuşturucuyu istemeye başlayınca fark ettim başımın belada olduğunu. Maalesef içinden çıkılması artık çok zor. (47) Stres ve baş etme mekanizmalarında zayıflık. Ebeveyn baskısı, ailevi sorunlar,

iş problemleri, fiziksel veya seksüel kötüye kullanım ve benzeri olumsuz yaşantıların bir veya birkaçına maruz kalan bireylerin bağımlılık geliştirme riskinin yüksek oldu-ğu bilinmektedir. Bunun aksine aile bağlarının ya da sosyal destek mekanizmalarının güçlü olması gibi destek faktörlerinin, bireylerin olumsuz yaşam olayları ile baş et-melerine yardımcı olduğu ve madde bağımlılığı dâhil farklı sorun davranışlara yö-nelmelerine de engel olduğu görülmektedir. Nitekim farklı katılıcımlar, karşı karşıya kaldıkları stresörlerle baş edememeleri nedeniyle madde kullanmaya başladıklarını ifade etmiş olup bunlardan biri şu şekildedir:

O dönem zor bir dönem geçiyordum. Karımdan yeni ayrıldım, kızım vardı o zaman çok kü-çüktü. Çok özlüyordum O’nu. Çok büyük bunalım yaşadık. Boşlukta hissettim kendimi. Bu boşluğu maddeyle kapatmaya çalıştım herhalde. O zamanlar alkol ve esrar zevk veriyordu, sorunlarımı düşünmüyordum ama sonra baş edememeye başladım. Doğru bir yöntem değildi ama artık çok geç kaldım. (37)

Bir başka katılımcı, akademik sorunlarla baş edemediğini, madde kullanmayı bir kaçış yöntemi olarak kullandığını ancak bir süre sonra madde kullanmanın stresör faktörlerle baş etmede etkili bir yöntem olmadığını anladığını şöyle anlatmıştır:

…Yoğun okul temposu beni çok bunaltmıştı. Biraz nefes almak için eğlence mekânlarına gidiyordum. Mekânlarda arkadaşlarıma denk geldiğimde içiyordum, kafamı dağıtıyordum. Hiç bağımlısı olmadım ama ara ara bu tarz yerlere gittiğimde almaya devam ediyorum. Yaşa-dığım sıkıntılarla ancak böyle baş etmeye başladım, ancak artık faydası olmuyor. (19)

Önemli bir kişinin kaybı ve yas. Önemli bir bireyin kaybı ve buna bağlı yas

süre-cinin, hemen herkes için baş etmesi zor bir durum ve dönem olduğu aşikârdır. Ancak bazı bireylerin yas sürecini sağlıklı yönetemeyip normalin üstünde zorlandıkları, baş etme mekanizmalarının zayıflamasıyla da depresyon, umutsuzluk, sosyal destek al-gısında zayıflama gibi çeşitli psikolojik ve sosyal sorunlar yaşadıkları ve hatta madde kullanımı ve intihar gibi benliğe yönelik saldırgan ve yıkıcı davranışlara yöneldikleri bilinmektedir. (Provini, Everett ve Pfeffer, 2000; Walters, Simoni ve Evans-Camp-bell, 2002). Bir katılımcının bu husustaki ifadesi aşağıda verilmiştir

(10)

…Annemi kaybetmiştim o dönem. Ne yapacağımı bilemediğim bir dönemdi aslında. Zaten arkadaşlarım arasında esrar kullananlar da vardı. Bir gün düğünde masa kurdular, beni de davet ettiler. İlk kez denedim esrarı. Kafası hoşuma gitti, bir tanesi nerdeyse beş kutu biraya değerdi. Devam etti sonra… (12)

Bir diğer katılımcı ise hayatındaki benzer bir deneyimi ve bunun madde kullanma-sına etkisini aşağıda yer alan cümlelerle anlatmıştır:

Bekâr evine ilk çıktığım dönemde Gözde diye bir arkadaşımla yaşıyordum. Kanser hastasıy-dı, hiçbir şekilde tedaviyi kabul etmedi. 3 ay sonra fenalaştı hastaneye yatırdık, ne yaptılarsa kurtaramadılar. O’nun vefatı sonrası boşluğa düştüm, yaşamak istemiyordum. İntihar ettim olmadı, yoğun bakımda kaldım bir hafta. Çıktıktan sonra daha çekilmez oldu hayat. İlk kez o zaman başladım esrara. Sonra yetersiz gelmeye başladı. Hap (ekztazi), sonra da eroin… Böyle devam ediyor zaten… (24)

Madde kullanım davranışının yaygın olduğu sosyal bir çevrede yaşama.

Mad-de kullanım davranışı bakımından olumsuz sosyal çevre önemli bir risk faktörüdür. Zira bireyin yaşadığı sosyal çevrede madde kullanımının olması, bu davranışın öğre-nilmesi ve taklit edilmesiyle sonuçlanmaktadır. Yapılan bir çalışma, yaşadığı çevre-de madçevre-de kullanım davranışı yaygın olan bireylerin, özellikle adölesanların, madçevre-de kullanma risklerinin diğer bireylere göre daha yüksek olduğuna işaret etmektedir (Altonji, Cattan ve Ware, 2016). Olumsuz bir sosyal çevrede yaşadığını belirten bir katılımcının aşağıda yer alan ifadeleri de bu durumu doğrulamaktadır.

…Babam o dönem cezaevine girdi. Annem de tek başına bize bakmakta zorlanıyordu zaten. Para da yok o dönem… Biz de kardeşlerimizle başı boş kaldık. Mahallede abiler vardı, onlar içerdi. Zaten benim yaşadığım ortamda herkes içerdi, gayet normal aslında. 15-16 yaşla-rındaydım, onları göre göre içmeye başladım (esrar). Bize siz içmeyin derlerdi ama içerdik işte… Nerden bileceğiz... (30)

Bir başka katılımcı ise yaşadığı sosyal çevrede madde kullanım davranışının yük-sek olduğunu, maddeye kolaylıkla ulaşabildiğini ve madde kullanan bireylerin içinde bulundukları rahatlama duygusunu merak etmesi nedeniyle madde kullanmaya baş-ladığını şu cümlelerle ifade etmiştir:

Uyuşturucuya 5 sene önce başladım. O zamanlar mahalledekiler içiyorlardı. Bakıyordum onlara çok güzel gülüp eğleniyorlardı. Onların halini görünce çok özendim ben de, iyi bir şey sandım uyuşturucuyu. Ben de içmek istediğimi söyledim, önce hepsi karşı çıktı, hiçbiri ver-medi bana ama ben bulup içtim gizlice. Sonra da onlara başladığımı söyledim. Artık beraber eğleniyorduk. Önceleri sıkıntılarımı geçireceğini düşündüm ama maalesef olmadı. Artık her şey daha zor. (42)

Maddeye ulaşabilme ve merak duygusu. Bireyin maddeye kolay ulaşabilmesi ya

da maddenin etkisini merak etmesi, madde kullanım davranışında öne çıkan risk faktör-leri arasındadır. Özellikle bağımlılık yapabilme potansiyeli olan ilaçların eczanelerde reçetesiz satılması ya da laboratuvar gibi ortamlarda aynı türden kimyasalların kolay

(11)

ulaşılabilmesi, bireyi madde kullanım davranışına yöneltebilmektedir (Can, 2015). El-bette bu risk adölesan bireylerde çok daha yüksektir. Çünkü maddenin kendilerine olan zararları konusunda bilgisi yetersiz olan adölesan bireyler, maddenin etkisini merak et-mekte ve sadece merak duygusuyla madde kullanmaya başlayabilet-mektedir. Katılımcı-lardan biri, lise döneminde laboratuvarda uçucu maddeye ulaşabildiğini ve bu nedenle arkadaşları ve kendisinin madde kullanmaya başladığını şu şekilde belirtmiştir.

…Aslında hayatımda her şey normaldi, herkes gibi okula gidiyordum. Daha 14 yaşındaydım. Liseye başlamıştım, meslek lisesi 1.sınıftaydım. Sıhhi tesisat ve doğal gaz bölümünü seç-tim. Bir gün laboratuvar dersinde hoca bize tinerle temizlenmesi gereken malzemeler verdi. Biz malzemeleri temizlerken kendi aramızda şakalaştık ve tinerci taklidi yapmaya başladık. Nerden bilecektik ki o sokaklardaki dalga geçtiğimiz çocuklar gibi olacağımızı. Artık tinerin etkisiyle zaman su gibi geçiyordu. Bir sonraki dersi dört gözle bekler olmuştuk. Çok sonra dikkatsiz davranıp yakalandık ama iş işten çoktan geçmiş oldu… (49)

Bir başka katılımcı ise sadece merak duygusuyla madde kullanmaya başladığını belirttiği açıklamasında, madde kullanmanın sonuçları konusundaki zayıf farkındalı-ğı nedeniyle bafarkındalı-ğımlılığa varan bir süreç yaşadıfarkındalı-ğının altını çizmiştir.

…Maddeye aslında zevk uğruna başladım. Arkadaşlarım içiyordu, farklı oluyorlardı. Merak ettim ben de o duyguyu. Çocukluk işte. Eğlenceli olduğunu düşündüm. Bu merakımı gider-mede arkadaşlarım da etkili oldu tabi, bir kereden bir şey olmaz diye içtim… İlk içtiğimde bir şey olmadı, olmadığını görünce devam ettim. Alıştık bir şekilde. (27)

Daha önce açıklandığı üzere sosyal çevre, madde kullanımı bakımından önemli bir risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bireyin sürekli veya sıklıkla madde kul-lanılan ortamlarda bulunması merak duygusunu pekiştirmekte ve madde kullanım riskini yükseltmektedir. Nitekim bu yaşantıyı deneyimleyen bir katılımcının ifadeleri şöyledir:

…Ben çok geç başladım madde kullanmaya. 35 yaşındaydım. Aslında tamamen merak ettim ve başladım. O dönem arkadaşlarla kumar oynuyorduk kahvehanede. Orda çok içilir, ben de tek tük deneye deneye içtim. Zaten ortamda birileri içiyorsa sen de otomatik içiyorsun işte… (32)

Yukarıda açıklanan tüm bulgular dikkate alındığında madde kullanım davranışını tek bir faktörle açıklamanın mümkün olmadığı açıktır. Her ne kadar kişiye ve duruma göre değişiyorsa da, bazı risk faktörlerinin madde kullanımındaki tetikleyici etkisinin göz önünde tutulması gerektiği ortadadır. Söz konusu bağlamda bu çalışmanın ortaya çıkardığı risk faktörleri aile sistemindeki sorunlar, sosyal öğrenme, akran ve arkadaş etkisi, stresle baş etme mekanizmasında zayıflık, yaşanılan sosyal çevrede madde kullanım davranışının olması ile merak ve maddeye kolay ulaşabiliyor olma şeklinde sıralanabilir. Ancak bu noktada, birden çok faktörün etkisiyle ortaya çıkan madde kullanım davranışının tek başına birçok ciddi probleme neden olduğu unutulmamalı-dır. Dolayısıyla çalışmanın bu bölümünde, madde kullanan bireylerin madde kullan-maya başladıktan sonra hayatlarında ne gibi değişimlerin olduğu ve madde kullanım davranışının beraberinde getirdiği sorunlar üzerinde durulmuştur.

(12)

Madde Kullanımının, Kullanıcının Hayatında Neden Olduğu Olumlu ve Olumsuz Değişimler

Katılımcılara, madde kullanmaya başladıktan sonra hayatlarında olumlu ya da olumsuz nelerin değiştiğine dair deneyimleri sorulmuştur. Katılımcı cevaplarına ya-pılan içerik analizi sonucunda belirlenen zevk, keyif, hafif sarhoşluk hâli, eğlence gibi temalar olumlu olarak nitelenebilir. Bununla birlikte katılımcıların, olumlu ola-rak ifade ettikleri etkilerin kısa süre devam ettiğini, sonrasında birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını özellikle vurgulamış oldukları göz ardı edilmemelidir. Katılım-cılar, genel olarak madde kullanmaya başladıktan sonra ailevi sorunlar yaşadıklarını, aile bütünlüklerinin bozulduğunu, sosyal dışlanma ve sosyal izolasyona maruz bıra-kıldıklarını, maddi kayba uğradıklarını depresyon vb. psikolojik problemlerle karşı karşıya kalarak kendine zarar verme ve hatta intihar girişimi gibi yıkıcı davranışların ortaya çıktığını belirtmişlerdir. Katılımcılardan biri madde kullandıktan sonra yaşa-dığı olumsuz sosyal durumları şu şekilde ifade etmiştir:

Olumlu hiçbir yanını görmedim. İlk başlarda keyif alıyordum ancak bu keyif çok kısa sürdü. Sonrasında bağımlı olduğumu fark ettiğimde hayatımdaki herkesi kaybettiğimi fark ettim, eziyete dönmüştü. Ailemi ve arkadaşlarımı yavaş yavaş kaybettim. Nişanlımdan ayrıldım; çünkü uyuşturucu kullanan biriyle daha fazla beraber olamayacağını söyledi, haklıydı da… Kim ister ki yanında bağımlı birini... (1)

Diğer bir katılımcı, madde kullanmaya başladıktan sonra akademik sorunlar yaşa-maya başladığını, sonrasında okulu bırakıp işe girdiğini ancak bu kez de işe devam ve uyum sorunları yaşadığını şu sözlerle anlatmıştır:

Hayatımda hiç olumlu giden bir şey olmadı. Tüm dengeler bozuldu. İlk 16 yaşımda başlamış-tım, sonra okulu bırakmak zorunda kaldım. Derslere giremiyordum. Sonra bir iki işe girdim ama hiçbirinde başarılı olamadım. Ya işe gidemiyordum ya da işe kendimi veremiyordum… (6)

Bir başka katılımcı da madde kullanmanın ilk başlarda kendisini rahatlattığını, ancak bir süre sonra hem aile hem de iş yaşantısında ciddi sorunların baş gösterdiğini şöyle ifade etmiştir:

…Önceleri keyifliydi, hafif sarhoşluk yaşatıyor ve sıkıntılarımı unutturuyordu sanki; ama sonra büyük sorunlar yaşamaya başladım. Ailemle aram bozuldu. Ticaretle uğraşan iş ada-mıyım ben, işlere kendimi verememeye başladım. İş yaptığım firma sahipleri artık benimle çalışmamaya başladı, farklı gözle bakmaya başladılar. Şu an bıraktım, o kadar rahatladım ki. Madde kullanmak günümüzde çok popüler bir eğlence. Gençler içinden çıkamayacakları bir batağa giriyorlar ama farkında değiller… (9)

Madde kullanmak ailevi ve sosyal sorunların yanı sıra bazı fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlara da neden olmaktadır. Katılımcılardan biri, önceleri keyifle başlayan madde kullanımının bir süre sonra ciddi sağlık sorunlarına neden olduğuna dair deneyimine aşağıda verilen cümleleriyle değinmiştir:

(13)

…Önceleri keyifliydi de sonra öyle olmuyor. Çevremden, ailemden uzaklaştım, daha yalnız biri olmaya başladım. Sağlığım iyice bozulmaya başladı, vücudumda yaralar çıkmaya baş-ladı, zona olmuşum. Sonra görme kaybı yaşadım, kör oldum. Şimdi nerdeyse göremiyorum. Doktor vücut vitaminsiz kalmış dedi, vitamin mi kalıyor o kadar alkol alınca… (20)

Madde kullanım davranışı ve intihar davranışı arasında önemli bir ilişki vardır. İki değişken arasında belirgin bir ilişki olduğu bilinmekle birlikte henüz madde kullanım davranışının mı intihar davranışına, yoksa bireyi intihara iten bazı psikososyal sorun-ların mı madde kullanımına neden olduğu sorusu cevaplanamamıştır. Yine de madde kullanımının dürtüsel davranışları tetiklemesi ve yargılama yetisini zayıflatması ne-deniyle intihar riskini yükselttiği bilinmektedir (Gvion ve Apter, 2011). Katılımcı-lardan biri madde kullanmaya başladıktan sonra oldukça ağır psikososyal sorunlar yaşadığını, hatta birçok kez intihar girişiminde bulunduğunu şu şekilde belirtmiştir:

…Maddeye ulaşmak için paraya ihtiyacınız var. Zaten çalışmıyorsunuz nasıl para bulacak-sınız? Ben annemin çok parasını çaldım, annem kahroluyordu ama ne yapsın? Kaç kez inti-har edip ölmek istedim, birinde gözümü hastanede açtım. Vücudumda da çok yaralar çıktı, yüzümde iğrenç sivilceler… Her şeyi unutuyorsunuz zaten… Şu hâlime baksanıza… (47)

Madde kullanımının bir diğer sonucu suç davranışıdır. Madde kullanan bireylerin, esasen bir suç olan madde kullanım davranışıyla birlikte, madde kullanımına bağ-lantılı olarak yaralama, cinayet, hırsızlık vb. suçlara yöneldikleri de görülmektedir. Madde kullanımı nedeniyle para bulamayıp sonunda hırsızlık yapmak zorunda kaldı-ğını belirten bir katılımcı, madde kullanımıyla ilgili şunları söylemiştir:

…Madde kullanmak zor. Sağlığın falan bozuluyor da bir de daha kötü bir insan oluyorsun. Uyuşturucu almak için paraya ihtiyacın var. Çalışamıyorsun da uyuşturucu kullanınca, hırsızlık yapmak zorunda kalıyorsun. Çok suç işle-mek zorunda kaldım uyuşturucu bulmak için. Arkadaş ortamın da değişiyor, herkes suçlu oluyor çevrende… (22)

Tartışma

Bu çalışma, madde kullanımı nedeniyle hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı bulunan ve Sigara, Alkol ve Madde Bağımlılığı grup çalışmasına ka-tılan 50 erkek bireyle yapılmıştır. Katılımcılara kendilerini madde kullanmaya iten nedenler ve madde kullanmaya başladıktan sonra yaşamlarında nelerin değiştiğine ilişkin iki soru sorulmuştur. Katılımcıların yanıtları geleneksel içerik analizi yönte-miyle analiz edilmiştir.

Bu çalışmada, aile sistemi içindeki birtakım sorunların madde kullanım davranı-şına yönelimde etkili olduğu ortaya çıkarılmıştır. Zayıf aile desteği, aile üyelerinde suç davranışı, ailede madde kullanım davranışı ya da aile içi şiddet gibi bazı sorunlar, bireyin madde kullanım davranışına yöneliminde etkili önemli risk faktörleri olarak

(14)

karşımıza çıkmaktadır. Özellikle adölesanlarda bu riskin daha yüksek olduğu bilinmek-tedir. Nitekim 571 lise öğrencisiyle yapılan bir çalışmada, aile dinamikleri ve madde kullanım davranışı arasındaki ilişki incelenmiş ve aile dinamiklerinin zayıf olmasının adölesanlarda olumsuz duygusal semptomların ortaya çıkmasına ve psikoaktif madde kullanımına yol açtığı bulgusuna ulaşılmıştır (Trujillo, Obando ve Trujillo, 2016). Aile sisteminden kaynaklanan bir diğer sorun ise aile üyelerinin madde kullanım davranışı-dır. Yapılan çalışmalar sonucunda, özellikle çocuklar ve adölesanlarda madde kullanım davranışının edinilmesinde sosyal öğrenmenin etkili olduğu, yani yakın çevrede madde kullanım davranışının görülmesinin, bu davranışın taklit edilmesine ve içselleştirilme-sine neden olduğu anlaşılmıştır (Chassin, Pillow, Curran, Molina ve Barrera, 1993; Johnson ve Pandina, 1991). Ayrıca erken dönemde maddeyi deneyen çocukların, hayat-larının ilerleyen dönemlerinde madde kullanım davranışı için daha büyük risk taşıdığı da tespit edilmiştir (Griffin, Botvin, Scheier ve Nichols, 2002). Bu bulgular göz önüne alındığında, ailelere yönelik mikro, mezzo ve makro boyutta çalışmaların yapılması gerektiği açıkça görülmektedir. Bu amaçla Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan-lığı ve Millî Eğitim BakanBakan-lığı iş birliğinde, aile sistemi zayıf olan ailelere ya da aile üyelerine yönelik bireysel ve grup çalışmaları yapılması öngörülmektedir. Belirtilen kapsamda ailelerinin psikososyal ihtiyaçlarının giderilmesine ilişkin yapılacak çalış-maların yanı sıra madde kullanımı olan aile üyeleri için medikal tedavilerin planlanma-sı ve uygulanmaplanlanma-sının gerektiği de düşünülmektedir.

Bireyleri madde kullanmaya iten diğer bir risk faktörü akran ve arkadaş etkisidir. Katılımcılar, arkadaş çevrelerinin madde kullanmaya başlamalarında öne çıkan ne-denlerden biri olduğunu belirtmişlerdir. Elbette bireyin arkadaşıyla ilişkisinin gücü madde kullanım davranışının öğrenilmesi ve içselleştirilmesi için önemli bir faktör olsa da, çevresinde madde kullanan akranlarının olması bu olumsuz davranışı taklit etmesi için bir risk faktörü oluşturmaktadır. Nitekim yapılan çalışmalar, madde kulla-nım davranışında akran etkisine odaklanmaktadır (Mason ve ark., 2014; McDonough ve ark., 2014). 6., 8., ve 10. sınıf öğrencisi 1028 adölesanla yapılan boylamsal bir çalışmada, yakın arkadaş faktörünün sigara ve alkol kullanımı üzerindeki etkisi in-celenmiş ve yakın arkadaşlarda sigara ve alkol kullanım davranışı olmasının, öğren-cilerin mevcut hâldeki sigara ve alkol kullanım davranışına aracılık ettiği sonucuna varılmıştır (McDonough ve ark., 2014). Belirtilen bulgular göz önüne alındığında, madde kullanım davranışının önlenmesinde okul rehberlik servisinin kritik bir öne-mi olduğu görülmekte ve okul rehberlik servisi görevlilerinin madde kullanan ya da madde kullanım riski olan öğrencilerle psikososyal çalışmalar yapmaları gerektiği düşünülmektedir. Aynı zamanda adölesanlar arasındaki madde kullanım davranışına yönelik önleme ve müdahale çalışmaları makro boyutta bir devlet politikası olarak da ele alınmalıdır. Bu bağlamda madde kullanımına ilişkin psikososyal müdahale programlarının geliştirilmesi ve Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki tüm okullara yönelik psikososyal çalışmalar yapılması gerektiği düşünülmektedir.

(15)

Yaşanılan sosyal çevrede madde kullanım davranışının olmasının, bireyin mad-de kullanmayı öğrenmesi, madmad-deyi mad-denemesi ve kullanmayı sürdürmesi bakımından neredeyse aile içindeki madde kullanımına denk bir risk faktörü olduğu söylenebilir. Yaşanılan çevrede madde kullanım davranışının olması, sadece adölesanlarda değil, yetişkinlerin de madde kullanmaya başlamasında önemli bir risk unsurudur. Nite-kim bir katılımcının “…kahvedeki arkadaşlar içiyordu, ben de ara ara onlara eşlik

ediyordum, sonra kendimi sürekli kullanırken buldum.” ifadesinde bu etki açıkça

görülmektedir. Maddeye kolay ulaşabilirlik, bireyin merak duygusunu kuşkusuz pe-kiştiren bir etkendir. Özellikle çocuk ve adölesanların maddenin tadını ve etkisini merak etmelerinin ve/ veya kimlik oluşturma sürecinde rol arayışı içinde olmalarının (Rosario, Hunter ve Gwadz, 1997; Wills, Sandy, J. M., Shinar ve Yaeger, 1999) mad-de kullanmaya başlamalarında etkili olduğu açıktır. Ülkemizmad-de madmad-de kullanım dav-ranışının suç olduğu düşünüldüğünde, madde kullanım ve satışının olduğu mahalle, çevre ya da sosyal mekânların denetimlerinin yapılması, satışını engellemeye yönelik makro politikaların üretilmesi ve bu politikaların sürdürülebilir olması önemlidir.

Madde kullanım davranışı için diğer bir risk faktörü adölesan dönemin getirdiği bazı sorunlardır. Özellikle stresör faktörlerle baş edemeyen adölesanların, kolaylıkla madde kullanım davranışına yönelebildikleri bilinmektedir. Nitekim son yıllarda adölesanlar arasında madde kullanım davranışının hızla arttığı gözlenmektedir (McCance-Katz, 2017). Adölesan dönemde yaşanan aile içi sorunlar, iş sorunları, fiziksel ya da seksüel kötüye kullanım, akademik, mental ve psikolojik sorunlar vb. birçok psikososyal sorun madde kullanım davranışına neden olmakta, ayrıca bu sorunların yoğunluğu ve süre-sine bağlı olarak bireyin baş etme mekanizmaları zarar görmektedir (Alfven, Östberg ve Hjern, 2008; Armstrong ve Costello, 2002; Molina ve Pelham, 2003; Steinberg, Fletcher ve Darling, 1994). Konuyla ilgili çalışmalarda, bu dönemde maruz kalınan birçok stresör faktör ile madde kullanım davranışı arasındaki ilişki tespit edilebilmiştir (Low ve ark., 2012). Mevcut hâlinde stresle baş etme becerileri zayıf olan adölesanın, döneminin getirdiği sorunlarına akademik, ailevi ya da akran zorbalığı gibi sosyal so-runlar da eklenince madde kullanım riski artmaktadır. Bu nedenle adölesanlarla karşı karşıya kaldıkları stresör faktörlerin minimize edilmesine yönelik çalışmaların yapıl-ması, stresle baş etme stratejileri, öfke kontrol ya da iletişim becerileri gibi eğitimlerin verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Aile çalışmaları, adölesanlara ilişkin çalışmaların diğer önemli bir ayağıdır. Bu kapsamda ailelere yönelik olarak adölesan dönemin özel-likleri, bu dönemde yaşanan sorunlar gibi konularda psikososyal destek çalışmalarının yapılması gerektiği düşünülmektedir. Zira belirtilen tüm bu çalışmaların adölesanlarda madde kullanımını önleme bakımından işlevsel olacağı öngörülmektedir.

Bu çalışmada katılımcılara, madde kullanmaya başladıktan sonra hayatlarında olumlu ya da olumsuz nelerin değiştiği sorulmuştur. Katılımcılar, madde kullanma-nın başlarda keyif verdiğini, sorunları unutmada etkili olduğunu söylemişler, ancak

(16)

zaman geçtikçe ciddi bir biyopsikososyal sorunla karşı karşıya kaldıklarının farkına vardıklarını belirtmişlerdir. Dünya Sağlık Örgütüne göre madde kulanım davranışı, bireyin işlevselliğini bozan en önemli sorunlardan biri olmakla birlikte psikolojik, ailevi, sağlık, iş sorunları, şiddet, suç, kendine zarar verme ve intihar gibi biyopsiko-sosyal sorunlara ve diğer başka birçok halk sağlığı sorununa zemin hazırlaması nede-niyle de önlenmesi gereken bir problemdir (WHO, 2014). Dolayısıyla madde kullanı-mı sadece bir sağlık sorunu olarak değil, aynı zamanda eğitimin, adli sistemin, ulusal ve uluslararası güvenliğin ve esas itibarıyla bir bütün hâlinde devletin ve kamunun sorunu olarak görülmelidir. Bu kabul bağlamında, madde kullanım davranışını önle-meye yönelik politikalar oluşturulurken geniş bir biyopsikososyal perspektifin belir-lenmesi ve ilgili çalışmaların multidisipliner kapsamda yapılması bir zorunluluk ola-rak ortaya çıkmaktadır. Söz konusu çalışmaların ışığında ilgili tüm disiplinlerin ortak çalışabileceği madde kullanım rehabilitasyon ve tedavi merkezlerinin kurulması, bu merkezlerde doktor, psikolog, sosyal çalışmacı ve diğer disiplinlere ait uzmanların istihdam edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Madde kullanımı bakımından kuşku-suz en önemli sorun, eğitim sorunudur. Buna göre Millî Eğitim Bakanlığının okul rehberlik servislerini güçlendirme noktasındaki gerekleri yerine getirmesi öncelikli olup rehberlik servislerinde çocuk gelişim uzmanları, sosyal çalışmacılar ve hatta sosyologların istihdam edilmesine yönelik çalışmaların başlatılması önerilmektedir.

Bu çalışma, Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde tedavi ve rehabilitasyon tedbiri altındaki 50 madde kullanıcısıyla nitel araştırma yöntemi kullanılarak gerçek-leştirilmiştir. Her ne kadar nitel bir çalışma için mevcut örneklem yeterli sayıda katı-lımcıyla oluşturulmuş olsa da (Baxter ve Jack, 2008) daha büyük örneklem sayısıyla çalışma olanağından yoksun olunması nedeniyle çalışmanın genellenebilirliği zayıf-tır. Ayrıca objektif ölçümlerin yapılmaması ile standardize edilmiş test ve ölçeklerin kullanılmamış olması, madde kullanmaya etki eden psikososyal faktörlerin istatistiki olarak ölçülemeyişine sebebiyet vermiştir. Bu sınırlılığı ortadan kaldırabilmek için bundan sonra yapılacak olan çalışmalarda hem nitel hem de nicel ölçümlerin alınabi-leceği karma modelin uygulanması önerilmekte olup, bu yöntemin hem psikososyal faktörlerin madde kullanım davranışı üzerindeki etkisinin ölçülebilirliği hem de ula-şılan sonuçların genellenebilirliği için daha işlevsel olacağı düşünülmektedir.

Bu çalışmanın örneklem grubunun Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü rehabi-litasyon çalışmalarına katılan madde kullanıcılarından oluşturulmasından ötürü durum-sal faktörlerin madde kullanım davranışı üzerindeki etkisi incelenememiştir. Bu konuy-la ilgili yapıkonuy-lacak ardıl çalışmakonuy-larda, örneklem grupkonuy-larının diğer denetimli serbestlik müdürlüklerinin gözetimindeki bireylerden oluşturulması hâlinde, durumsal faktörlerin madde kullanımı üzerindeki etkisinin ortaya çıkarılabileceği öngörülmektedir.

Çalışmada kadın madde kullanıcılarının sayılarının yetersiz olması nedeniyle veriler sadece erkek madde kullanıcılarından toplanmış olması bir sınırlılık olarak

(17)

kaydedilmiştir. Bu sınırlılık nedeniyle madde kullanım risk faktörlerinin cinsiyet ile ilişkisi incelenememiştir. Konuyla ilgili yapılacak ardıl çalışmalarda kadın madde kullanıcılarıyla da çalışılmasının, madde kullanım risk faktörlerinin cinsiyet bakı-mından bir fark oluşturup oluşturmadığının ortaya çıkarılması açısından önemli ol-duğu düşünülmektedir.

Ne yazıktır ki ülkemizde madde kullanım davranışı bakımından önemli bir artış söz konusu olup, bu durum madde kullanımının öncelikli sorun olarak devletin ve kamuoyunun gündeminde olmasını gerektirmektedir. Çünkü bilindiği gibi madde kullanımı tek başına bireyi değil aynı zamanda bireyin ailesini, sosyal çevresini ve bütün toplumu olumsuz etkileyen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Ancak ülkemizde bu konuyla ilgili yapılan çalışmaların henüz arzu edilir düzeye erişemediği de orta-dadır. Bu nedenle madde kullanım bozukluğuyla ilgili alanyazının zenginleştirilmesi ve madde kullanım davranışına yönelik tedavi ve rehabilitasyon programlarının bi-limsel çalışmaların ışığında geliştirilmesi için konuyu ele alan araştırmaların nicel olduğu kadar nitel yönden de üst seviyeleri göstermesi öncelikli görülmektedir. Bu noktada, yapılan çalışmanın alanyazına katkı sağlayacağı, aynı zamanda risk fak-törlerinin anlaşılmasının madde bağımlılığını önleme çalışmaları için bilimsel da-yanak sağlayacağı düşünülmektedir. Daha önce de üzerinde durulduğu gibi madde kullanımı sadece biyolojik değil, aynı zamanda psikososyal bir sorun olup önleme ve müdahale çalışmaları multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Dolayısıyla bu alandaki uzman sayısının yeterli düzeye erişmesi gerekli görülmekte ve bunun için de üniversitelerde konuyla ilgili uzmanlık programlarının sayısının ve kapasitesinin arttırılması önerilmektedir.

Bildirimler

• Bu makalede çıkar çatışması olmadığı bildirilmiştir. • Yazar, bu çalışma için finansal destek almamıştır.

(18)

Manuscript Received: February 20, 2018 First Revision: May 22, 2018 Last Revision: September 20, 2018

Accepted: January 5, 2019 OnlineFirst: July 25, 2019

Copyright © 2019  Turkish Green Crescent Society ISSN 2148-7286  eISSN 2149-1305

http://addicta.com.tr/en/

DOI 10.15805/addicta.2019.6.3.0007  2019  6(3)  509‒536 Research Article

To cite this article: Görgülü, T. (2019). Substance use risk factors and the results of substance use behaviors: A qu-alitative study on the experiences of substance users. Addicta: The Turkish Journal on Addictions, 6, 509–536. http://dx.doi.org/10.15805/addicta.2019.6.3.0007

* This is an extended abstract of the paper entitled “Madde Kullanım Risk Faktörleri ve Madde Kullanım Davranışının Sonuçları: Madde Kullanıcılarının Deneyimlerine İlişkin Nitel Bir Çalışma” published in Addicta: The Turkish Journal on Addictions. 1 Correspondence to: Tuğba Görgülü, Social Work Department, Faculty of Health Sciences, Istinye Üniversity, Topkapı,

İstanbul Turkey. Email: tgorgulu@istinye.edu.tr

Department of Psychiatry, University of Rochester Medical Center, 300 Crittenden Blvd, Rochester, NY 14642. Email:Tugba_Gorgulu@URMC.Rochester.edu

Abstract

Substance use is an important public health problem that needs to be prevent and intervent. Identifying the risk factors that lead to substance use behaviors and identifying the biopsychosocial problems caused by substance use behavior are important in order to cope with this problem. Therefore, the aim of this study is to determine the reasons that lead individuals to substance use, their life experiences of substance use behaviors, and the biopsychosocial problems related to substance use using the document analysis method. For this purpose, 50 males were studied who were participating in addiction group work and who had been directed to probation services. The participants were asked about their life experiences related to substance use behaviors, their reasons for beginning substance use, which factors led them into substance use, and what pros and cons were in their lives after they had begun using substances. The participants’ answers were analyzed through the traditional content analysis method, a qualitative research method. According to the results, the most important risk factors that cause individuals to use substances are found to be family system, adolescence, peer and friend influence, stress and weakened coping mechanisms, loss of a significant object and mourning, accessibility and curiosity about a substance. Moreover, substance users stated that after they had begun using substances, they had to cope with psychosocial problems such as academic problems, family problems, social exclusion, depression, and suicide attempts. According to the results, many risk factors should be taken into consideration to prevent substance use behaviors, and intervention and rehabilitation studies should be planned and implemented in a hollistic perspective.

Keywords

Substance use • Addiction • Reasons for substance use • Results of substance use • Qualitative research

Tuğba Görgülü1

Istinye University University of Rochester

Substance use Risk Factors and the Results of Substance

use Behaviors: A Qualitative Study on the Experiences

(19)

Substance use behaviors, an important public-health problem, are increasing day by day in Turkey as in the rest of the world. The increase in substance use behavior is clearly seen when analyzing statistics (United Nations Office on Drugs and Crime [UNDOC], 2013). For example, substance use behaviors, including high-purity drugs, have increased almost two-fold every year in Turkey (Kulaksızoğlu, Kulaksızoğlu, Ellidağ, Yılmaz, & Bozkurt, 2015).

Many studies have investigated the etiology and underlying risk factors of substance use behaviors. Studies have shown that substance use behaviors cannot be explained by a single risk factor but that a combination of many biological, psychological, and social factors leads individuals to substance use (Gorsuch & Butler, 1976; Stone, Becker, Huber, & Catalano, 2012). Studies have shown the most important risk factors for substance use behaviors are childhood trauma and abuse (Dube et al., 2003), family problems, substance use behavior in family members (Chassin, Pillow, Curran, Molina, & Barrera, 1993), and psychological problems (Substance Abuse and Mental Health Services Administration [SAMHSA], 2006). The impact of peers and friends has been stated as critical in adolescents learning and internalizing substance use behaviors (Lundborg, 2006; McDonough, Sabiston, & Wrosch, 2014).

Coping with substance use behaviors is an important problem for Turkey and has become very difficult to deal with. Therefore, determining substance use risk factors, increasing scientific studies on this subject, and developing prevention and intervention studies are important. As such, the aim of the study is to investigate the life experiences of substance users who are in the probation system. For this purpose, the reasons individuals lead to the use of substances and the pros and cons in their lives after beginning to use substances have been investigated using the qualitative research method from a psychosocial perspective. In addition, the results of the risk factors for substance use behaviors and the results of substance use behaviors have been analysed using document analysis and content analysis from the participants’ own expressions.

Method

Document analysis method which is one of the qualitative research method, was used in this study. The content analysis method was used to determine the themes. Participants were asked to write a text about substance use behaviors and substance use life experiences. The participants were asked two questions and were informed that they are free to write whatever they want. Each text written by the participants has been provided in quotation marks without any modification; the participants have been numbered, and statements indicate which participant it belongs to in parentheses. The participants’ statements were translated as they wrote. The questions are as follows:

(20)

1. What were your reasons for using substance? What factors led you to use the substance?

2. What positive or negative experiences did you have in your life after you began substance use?

Sample

The study has been carried out over 50 substance users who had been directed to Ankara Probation Services and been proven to be using substances.

Data Analysis

The study’s data was analysed using the content analysis method (Hsieh & Shannon, 2005). According to the results, seven themes were determined as the reasons for beginning substance use: family factors, negative peer and friend effect, adolescence period, stress and weakening of coping mechanism, significant loss and mourning, substance abuse in the environment, and lastly accessibility and curiosity. The study’s findings are detailed below.

Results Sample Description

The participants’ demographic and psychosocial characteristics have been examined, with participants’ mean age being 34.44, 55.8% of the participants were single, and 41.9% primary school, 28.9% were secondary school graduates and 53.5% were unemployed. When examining the results of their criminal behavior, 58.1% of the participants were found to have committed a crime and 4.9% to have committed a violent crime, 25% of the participants were involved in a crime while under the influence of a drug. In addition, 27.9% of the participants in the sample had attempted suicide at least once in their lives. When examining the results related to substance use, 7% of the subjects were found to have used a substance before the age of 12, 39.5% of them had begun using between ages of 12-17, and 39.5% of them began to use substances between the ages of 18-25. Of the participants, 58.1% were found to have used more than one substance, 25.6% to have substance use among family members, and 76.7% to have substance use behaviors among friends. When examining the type of substance used by participants, cannabis use is found to be the most common at 97.6%, 72.6% of the participants have used ecstasy, 18.6% have used heroin, 20.9% have used cocaine, and 39.5% have used alcohol.

(21)

Qualitative Results

Qualitative findings about the reasons of participants began substance use.

This section examines the life experiences of substance users and risk factors that led them to substance use.

Family system. Many studies have shown the negative effects of family problems on

substance use behaviors (Hawkins, Catalano, & Miller, 1992; Telzer, Gonzales, & Fuligni, 2014). The effects of negative factors such as substance use behavior in the family and domestic violence or criminal behavior among family members have been emphasized on substance use behaviors. In particular, poor parental interest, poor communication between parents and children, and a negative parenthood model are negative factors for substance use behavior (Eshelman, Messman-Moore, & Sheffer, 2015; Espelage, Low, Rao, Hong, & Little, 2014). Criminal behavior among family members is another important risk factor for substance use behavior (Dishion & Loeber, 1985; Sokol-Katz, Dunham, & Zimmerman, 1997). One participant expressed the negative impact of domestic problems, poor family support, and poor family interest on his substance use behavior as follows:

I had a lot of family problems at that time. As soon as I was born, my parents left me, and my grandmother looked after me. When I was a kid, I always prayed that I had a mother and father. Parents’ love is important. I didn’t experience it. It’s strange not to have parents’ love. I was crying every day. My friends were drinking. They had a lot of fun while drinking. I thought I’d have fun, I’d forget my troubles. I’ve made a mistake. (42)

Adolescence. The riskiest period for substance use behavior is stated to be adolescence.

Studies have shown substance use behavior among adolescents to be increasing daily with the age of substance use behavior getting lower (SAMHSA, 2006). One participant stated adolescence as an important risk factor for substance use behavior.

I began to use drugs when I was 15, I was a child. I drank because of pleasures or troubles. I was recommended to use drugs and I had been drinking. Although I am still not addicted, I sometimes continue to drink with my friends. (16)

Family and peer effect. Peer relations and friendships are an important factor in

how adolescents form their values, attitudes, and behaviors. One of the most important reasons for substance use behavior is the friendship and peer effect, it is very critical to substance use behavior, especially during adolescence (Mason, Mennis, Linker, Bares, & Zaharakis, 2014; McDonough, Jose, & Stuart, 2016). Another important factor is the effect of romantic relations on substance use. According to this, an individual uses a substance or tries to use a substance to be accepted by the person with whom one has or wants to have a romantic relationship. Participants also refer to negative peer and friend impacts as reasons for beginning substance use.

I began to use the substance in my social environment. They said that I try to use the substance once, it doesn’t make me addicted. But that’s not true. It is very easy to start but once you try

(22)

it you can not stop using it. When family and money problems were added, I found myself using substance. I can’t stop using myself anymore. (17)

The other participant states that:

How would I know it’s going to ruin my life? My girlfriend used drugs from time to time. I didn’t let her use it. One day I was very upset. My girlfriend said, “Let me give you a cigarette (cannabis), you’ll feel better.” I didn’t want to try it first, but I thought I wouldn’t be addicted on it. I used it, but I didn’t know I was using a synthetic drug called bonzai. She said it later. I liked being drunk, and then I kept using it. Then I realized that when my body started to want for drugs, I realized I was in trouble. Unfortunately, it is very difficult to quit now. (47)

Stress and weakness in coping mechanisms. Individuals who have been exposed

to negative life events have a high risk of developing addiction. Such events may include parental pressure, family problems, business problems, and physical or sexual abuse. The participants stated having begun substance use because they could not cope with the stressor factors they were experiencing. One participant stated:

I was having hard time then. I had just broken up with my wife. I have a daughter, she was very young at that time. I missed her so much. We had a great crisis. I felt like I was in space. I’ve probably tried to cover this gap with drugs. At that time, alcohol and marijuana were enjoyment for me, I wasn’t thinking about my problems when I drank, but then I started not to cope with my problems. It wasn’t the right method, but it is too late for me. (37)

Loss and mourning. The loss of an important person for an individual is a difficult

situation and a difficult process to cope with for everyone. Some individuals cannot manage the mourning process healthily. In this case, various psychological and social problems can be experienced such as depression, desperation, and loss of social support, as well as aggressive behaviors such as substance use and even suicide (Provini, Everett, & Pfeffer, 2000; Walters, Simoni, & Evans-Campbell, 2002). One participant stated the loss of a significant person in his life to have led him to use drug and even to suicidal behavior.

I was living with my girlfriend named G. She had a cancer diagnosis and refused any treatment. Three months later, she was hospitalized. She could not be saved despite all efforts. I fell into an emptiness after her death, I did not want to live. I tried to commit suicide. I stayed in intensive care for a week. Life became even more unbearable for me. That was the first time I used marijuana. Then it became insufficient for me. Pills (ectacy), then heroin… It still goes on. (24)

The presence of substance use in the social environment. A negative social

environment is an important risk factor for substance use behaviors. The presence of substance use in one’s social environment results in learning and imitating this negative behavior. A study has shown that the prevalence of substance use behaviors in individuals who have substance users in their social environment; adolescents in particular are at a higher risk for substance use than others (Altonji, Cattan, & Ware,

(23)

2016). Participants expressed the negative impact of negative social environment on substance use as follows:

My father was in prison at that time. My mother had trouble taking care of us on her own. We had no money at that time. We were left alone with my brother. There were some guys in the neighborhood, they used some drugs. In fact, everyone does in the environment where I live, it is quite normal. I was 15-16. I imitated them and began smoking (marijuana). They used to tell us not to drink, but we did. How were we to know? (30)

Being able to access substances and being curious. Being able to access substances

and being curious are together an important risk factor for substance use behavior. In particular, selling medicines in pharmacies without prescriptions that have potential addictive effects and having access to these substances in an environment such as a laboratory can facilitate substance use behaviors (Can, 2015). One participant stated:

In my life everything was normal; I went to school like everyone. I was in vocational high school... I chose the plumbing and natural gas department. One day in the laboratory class, the teacher gave us materials that need to be cleaned with a thinner. While we were cleaning the materials, we joked among ourselves and started to pretend to be thinner addicts. How would we know that we’re going to be like the kids we’ve been messing with in the streets? Under the effect of thinner, time flew. We were looking forward to the next lesson. And then we got careless and got caught, but it was too late. (49)

Positive and negative changes in their lives after beginning substance use.

Participants were asked about their life experiences and about the pros and cons in their lives after they began substance use. According to the results from the content analysis themes such as pleasure, light drunkenness, and fun were found to have emerged as positive life experiences after beginning substance use. On the other hand, the participants stated that the effects they expressed as positive changes lasted for a short period of time, and then they faced many problems. Participants generally stated that they experienced family problems, disrupted family integrity, social exclusion and social isolation problems, financial losses, and psychological problems such as depression and even suicide attempts after beginning substance use. One substance user stated negative social conditions after substance abuse as follows:

I’ve never seen anything positive. I enjoyed it at first, but it lasted a very short period. I realized that I had lost all of my life. I lost my family and my friends slowly. I was left by my fiancée because she said she couldn’t be with a drug user anymore, she was right. Who wants to be with an addict. (1)

Another participant stated starting to have academic problems after beginning substance use, then he quit school and got a job, but he also continued to have work problems. He stated:

I’ve never had anything positive in my life. All the balances are broken. I began to use when I was 16, then I had to drop out of school. I couldn’t get into classes. Then I got a couple of jobs, but I succeeded at none of them. I couldn’t go to work or give myself to work. (6)

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmamızda adölesan gebe gru- bunda doğum ağırlığının reprodüktif yaştaki gebe grubuna göre daha düşük olduğu ve düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma prevelansının (tüm

Test puanları dağılımının çarpıklık değeri uygulayıcıya testin güçlüğüne dair bir fikir verir.... *Testteki ortalama puan ve testin ortalama

Test puanları dağılımının çarpıklık değeri uygulayıcıya testin güçlüğüne dair bir fikir verir.... *Testteki ortalama puan ve testin ortalama

Madde kullanımı sırasında ya da hemen sonra geli- şen, maddenin merkezi sinir sistemi üzerindeki etki- sine bağlı olarak ortaya çıkan, klinik açıdan belirgin bir biçimde

Mortalite ile iliùkili risk faktörleri; erkek cinsiyet, çocuk yoüun bakÕm ünitesinde yatÕù, ventilas- yonla iliùkili pnömoni, immün yetmezlik, böbrek hastalÕüÕ,

Madde ku llanımında önemli risk faktörleri olarak ele alınan düşük sosyodemografik yapı, düşük sosyoekonomik yapı, cinsiyet, yaş, düşük eğitim düzeyi,

Analitik düşünceye dayalı bir eğitim sistemi bireylerini eğiten ve yetiştiren çağdaş bir toplumda madde kötüye kullanma ve bağımlılığı ile mücadele daha

Kendisi ile barışık olmama ve yaşadığı çevre ile sağlıklı iletişim kuramama yukarıdaki sözü edilen bazı etkenlerden kaynaklanabileceği gibi bağımlılık