• Sonuç bulunamadı

Tul-i ömr

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tul-i ömr"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B U R H A N

FELEK

t e .

r

TUL-İ ÖMR

B

U kelimenin, daha doğrusu bu terkibin mânası «uzun ömür» demektir, ömür, bir canlının, özellikle bir kimsenin yaşadığı süredir.

— ömrümde senin gibi densiz adam görmedim! diyen insan bu sözüyle o âna kadar karşısındakinin yaşadığı müddeti kasdetmiştir.

Buna şimdi «yaşantı» diyorlar. Bu kelimeyi be­ ğenmiyorum. Gerçi bize sorsalar da sormasalar da herkes bunu «ömür ve hayat» mukabili kullanıyor ama şekli itibariyle o mânayı taşıyacak kuvvette ol­ madığı için ben kullanmıyorum bu kelimeyi. Çünkü Türkçede ntu, ntü, ntı, nti (ile biten «isim»lerde daima bir eksiklik, bir kusurluluk, bir nâtamamlık anlamı var­ dır. Keyifli, zevkli, tatlı ifadelerde hu şekil kullanıl­ maz. Meselâ düşüntü demeyiz de, kuruntu deriz. Bu nun gibi kaşıntı, zırıltı, harıltı, süprüntü, patırtı, gü­ rültü, sızıntı, silinti, kazıntı, üzüntü deriz de yapıntı, doluntu, gülüntü, sevinti demeyiz Dilin «dehâ»sı bu­ nu böyle düzenlemiştir. Şimdi yaşantı dediniz mi eksik gedik,, tatsız tuzsuz bir Jıayat mânasına gelmelidir. Bu olsa oLsa bir sefilin, bir derbederin, bir berduşun, bir serserinin, bir bahtsızın hayat* için söylenebilir Ama çocuk elinizi öptüğü zaman:

— ömrün çok olsun! dersiniz ve diyeceksiniz. — Yaşantın çok olsun! diyemezsiniz ve dememeli­ siniz.

Bu zaruri etimolojik girişten sonra uzun ömür bahsine geliyorum. Bu konuyu seçişim, merhum İsmet Paşanın «Eğer kalbi durmasa İdi 100—110 yaşma kadar yaşayabileceğini» televizyonda söyleyen hususî hekimi Profesör Doktor Zafer Beyefendinin sözlerinin etkisi altında kalmış olmamdan ileri gelmiştir.

Herkes çok yaşamak ister. Ama bunun şartlarına uymaz. Gerçi bizim dinî inançlarımızda herkesin ece­ li ezelden tâyin edilmiştir; ama gene de «Ecel-i ka- zâ, ecel-i müsemmâ» diye iki ecel yâni iki vâde kabul edilmiştir. Bütün buna rağmen her din felsefesinde ömrü kısaltıp uzatacak «âm ll»ler ve «dua»ların mev­ cudiyeti bunun mümkün olduğu kanaatinin mevcudi­ yetine delildir.

Meselâ kan dökmek ömrün kısalmasına sebep sayılır. Ve bunu sanırım Naimâ, Dördüncü Murad ın 29 ya­ şında ölmesine, hayatında çok kan dökmüş olmasının sebep olduğunu imâ eder. Bunun yanında sadaka, ömrün uzamasına hizmet eder diye bir teşvik rivayeti de vardır. Zaten her duada tûl-i ömr dilemek bunun Allah tarafından kabulü halinde mümkün olduğunu gösterir, öyle ise yolunu tutalım, tersine gitmeyelim ve uzun yaşayalım diyebiliriz.

Aslına bakarsanız bugünün meselesi insanın uzun ömürlü olması değildir. Onun aşağı yukarı çaresi bulunmuştur. Geri kalmış ülkeler müstesna, bütün dünyada beşer ömrünün vasatisi uzamıştır. Bugün İs­ kandinav memleketlerinde bunun 75’i bulduğu söyle­ nebilir. Frenkler uzun ömre bel âge derler. Güzel yaş demektir. Tabiî iyi yaşamak, sefalet ve eziyet çekme­ mek şartiyle yaş ilerledikçe güzelleşir ve her gün ay­ rı bir kuvvet kazanır. Son turfanda yemişler gibi, ser­ de yetişen çiçekler gibi.

Vaktiyle «Ömr-i beşer» diye tercüme edebileceğim «Les .loıırs de l’homme» adında Fransızca bir kitap okumuştum, pelki 40 yıl evvel! Doktor Besançon adın­ da 80'lik bir Fransız doktoru tarafından yazılmış bir eserdi. Eserin tıbbî olmaktan ziyade edebî kıymeti ve mütalâa ettiği mevzuun ehemmiyeti dünya dillerine çevrilmesine sebep olmuştu. Bizde bile 2—3 tercümesi çıkmıştı. Bu doktora göre insanın uzun ömürlü . ol­ ması için birkaç şartın gerçekleşmesi lâzımdı. Saçma şeylerdi belki. Ama orijinal şeylerdi. Meselâ bir erkek uzun yaşamak islerse her sene daktilosunu değiştir mell İmiş. [N e demekse ol] Sonra su yerine şarap içmeli, vücuduna öteki mikropların girmesine şirret­ liğiyle. mâni olsun diye küçük bir frengi almalı imiş. [O zaman antibiyotik yoktu] Falan filân

Bunlar belki saçma şeylerdir. Belki değildir. T â ­ yinine selâhlyetli değilim. Ama bugün fennin, ömrü uzatmak değil, insanı yenilemek suretiyle ölümsüz hale getirmenin imkânlarını araştırma peşinde olduğu artık bir rivayet değil, bir gerçektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yine bu kaynaklarda Cenâb-ı Hakk’ın sıfatları üç grupta mütalâa edilir: “Zâtî sıfatlar” (bunlar sübutî ve selbî olarak iki kısma ayrılırlar), “fiilî sıfatlar”,

Bunun için insanoğlu yalnız O’na ibadet etmek ve her şeyden daha çok O’nu sevmek durumundadır.. Her şeyde bize örnek olan Peygamberimiz Allah’ı sevmede de bize en

T5 Minibus (Sürücü dahil en fazla 17 kişilik) 3 Milli Savunma Hizmetlerinde Kullanılmak Üzere Döner Sermaye T7 Pick-up (Kamyonet, sürücü dahil 3 veya 6 kişilik) 15 Milli

Madde 2; Asayiş ve inzibatı haleldâr olan ve harekât-ı askeriyenin iptidâr eylediği mahallerde bu harekâta sebebiyet ve- ren eşhas hakkında 13 Recep 1333 (27 Mayıs 1915) ve

"Esma-i Hüsna, Allah hakkında yücelik ve aşkınlık ifade eder ve kullarda saygı hissi.. uyandırır.Zikir ve duada kullanılmaları halinde kabule vesile olur ve sevap

T10 Midibus (Sürücü dahil en fazla 26 kişilik) 2 Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Hizmetlerinde Kullanılmak Üzere Döner Sermaye T05 Minibus (Sürücü dahil en fazla 15 kişilik) 1

lhaleyi alan firma cihazın teslimi sırasında cihaz için orijinal kullanım, bakım, onarlm Ve teknik servisi için gerekli dökümanlardan herbir cihaz için birer

D) Emanet eşeğin yuları gevşek olur. 157.”Bazı atasözleri töre ve geleneklerle ilgili ipuçları verir. Aşağıdaki atasözlerinden hangisi yukarıdaki açıklamaya örnek