• Sonuç bulunamadı

İzmir'in yetiştirdiği kıymetler:nota bilmeyen meşhur bestekar Rakım Hoca:amcamın dayağı beni adam etti, diyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzmir'in yetiştirdiği kıymetler:nota bilmeyen meşhur bestekar Rakım Hoca:amcamın dayağı beni adam etti, diyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Izmirin yetiştirdiği kıym etler

Nota

bümiy en meşhur

bestekâr

~ H â k i m

ı i

oca :

- Amcamın dayağı bani adam etti, diyor

İzmirin güzel bir akşamı... Karantina sahil kahvelerinden birindeyiz.. Yanımda, Yusuf Kıza okulunun değerli müdürü Adnan ve Eğenin biricik bestekârı Rakım Hoca var...

Adnan Avrupada uzun ■ müddet bulunmuş ve garp sanat hareket­ lerde yakından ilgilenmiş olduğu halde, şark musikisini de seven bir arkadaştır.

Bana, «Hoca» nm dostluğunu ka­ zandırdığı için, kendisine teşekkür etmeliyim...

Güneş, âğır ağır Çatalkayamn ar dma çekilirken, İstânbuldan gelen bir vapur körfeze girdi... Vâpur «Vatan» ı hatırlattı; ve bu tedai ile «Hâkim Hoca» yı sayın okuyucula­ rımıza tanıtmak arzusunu duydum. «Hoca», beyaz sakalının çevrele­ diği sevimli ve sıhhatli yüzünden tebessümünü eksik etmeyen «ehli­ dil» lebdendir...

İik sorum, damdan düşer gibi şu oldu:

— Üstadım, kaç yaşındâsmlz?. güldü:

— İyi yârden başlamadın evlât. Eiâleme ihtiyarlığımızı ilân eyleme nin manası var mı?

— Yazacak, değilim ama... — İstersen yaz.. Doğma, büyü­ me İzmirliyim. Tevellüdüm de: 1288...

— Sizde ilk musiki hevesi nasıl uyandı?

— Ha... Bu cihet mühimdir: Rah metli amcam Emin Dede, musikiye hakkîyle âşir.a bir zattı;. Daha 16 - 1? yaşlarında iken, bana, birçok

îUsul» leri ve bazı «âyini şerif» leri öğretti.

Bu arada bir hayli dayak yediği­ mi de söylemeliyim. Lâkin, dayak­ lar beni adam etti doğrusu...

— Niçin dÖğerdi sizi?

— Gençtim; gezmek, dolaşmak dururken oturup ağır besteleri geç­ mek zor geliyordu. Emin Dedenin

verdiği «meşk» 3er, istediği gibi ol­ madı mı, gözümün yasma bakma­ dan çekerdi sopayı...

— Bestelerinizi nasıl yapıyorsu­ nuz?

r--- Y azan

:---Fuat Edip Baksı

— Ben notadan anlamam... Fa­ kat hafızam çok kuvvetlidir. Bul­ duğum nağmeleri, bütün incelikle­ rde kafamda saklıyor ve arzu edil­ diği zaman tekrarlayabiliyorum.

Şunu da biliniz ki, bir eseri bes­ telemem için «güfte» nin ruhumu okşaması şarttır. Besteyi yaptıktan sonra notasını başkalarına Çektiri- veriyorum...

— İlk besteniz nedir? — İlk bestem:

«Kayranı cemal olmaçja cidden emelim var;» «Kulbâm visal olmağa azmi eze­

lim var.» mısrâlarile başlayan bjr şarkıdır... Bunu, «Dügâh» makamından ve «Bengin semai» usuliyle yaptım. Bu eseri ortaya koyduğum vakit, henüz 19 yaşımda idim..

— 'En çok hangi bestelerinizi be­ ğeniyorsunuz?

— Hemen hepsini... Şimdiye ka­ dar aşağı, yukarı 300 beste yapmı- gımdır. Bunların içinde en çok sev­ diklerim, Fuzulinin:

«Ey keman ebru şehidi hançeri

müjgânımm» gazeli ile «O nihali bağı işve...» dir. Birincisini «Uşak» makamından, İkincisini de «Puselik aşiran» dan

besteledim.

— Eserlerinizden maddî istifade­ leriniz olmuştur tabiî?...

— Bugüne kadar metelik bile almadım. Bütün bestelerim pir aş­ kına gidiyor! Kazancım, zevkimi tatmin etmekten ibaret kalıyor. Türk musikisine âcizane hizmette bulunduğumu sanıyorum.

Bildiğiniz gibi Hisar câmii hati­ biyim; maaşımla geçinmeğe çalışı­ yorum.. Şunu da hatırlatmalıyım ki, değerli ses sanatkârlarımızdan «Safiye» ile «Muallâ > İztnirde, bü­ yük bir kadirşinaslık eseri olarak benim için birer gece tertip ettiler.

— Sazlardan hangisini çalıyorsu­ nuz?

—- Hiç birisini... En çok «tam­ bur» dan hoşlanırım...

— Bugünkü bestekârlardan kim­ leri beğeniyorsunuz?

__ tefe bu olmadı!.. Döstlanmk

aramın açılmasını istemem. Yalnız eskilerden- Sultan Selim, Itrî, De­ de ve Tellâlzade îsmaili s ö y liy iîili- rim... Makamlardan da «Scgâlı» ve

«Neva» yı seviyorum. — Ya yenilerden?

— Mutlaka isim göstermek lâzım sa, en çok «Salâhattin Pınar» ni besteleri hoşuma gidiyor. Salâhat­ tin, içli ve yüksek bir sanatkârdır, eserlerinde kuvvetli duyuşlar var...

Sadettin Kaynak oğlumuz da, takdir ettiklerim arasındadır.

— Sırası gelmişken, ses sanatkâr lam d an beğendiklerinizi söyler mi siniz?

— Yine beni müşkül duruma sok tun...

— Neden?

— Nedeni var .mı? Hepsi, beste­ lerimi okuyan arkadaşlardır. Güzel ses olduktan sonra sevmemek müra kün mü? Bununla beraber erkekıe« den, «Münir Nurettin» in; bayan­ lardan «Safiye Ayla» nin hayranı­ yım. Hele Münirin bu işteki vuku­ funa diyecek yok...

— En. son besteniz hangisidir? — Elimde yeni bir kıt’a var.. Bu­ günlerde bunu bestelemekle meş­ gulüm.. Öİcüyayım size:

«Hergün yeni bir naz yaralan yâr; dan usandık.» «Arlık gece, gündüz yine meyhane

bizimdir...» «İşveyle geçen vusleii az yıllara yandık,» «Yâr yok diye gam çekme ki pey.

mane bizimdir...»; İyi bir şey çıkaracağımı umuyo­ rum...

Kendi kendini yetiştiren, şark musikisinin en canlı bestelerini ya­ ratan ve söylediği gibi, pir âşkına çalışan bu değerli bestekârdan ay. nlırken şunları düşünüyordum:

Kafasının içinde bir ses cihanı saklayan ve bu cihanı gönlünün en­ gin heyecanile dile getiren «Râkmi Hoca» himaye edilemez mi? Sanat­ kâra hasret çeken bu memleketin, bu ihmali neden?...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kendisi hakkında açılan bir dâvayı bile roman konusu yapacak kadar eseriyle gü n lü k hayatını bir- araya getiren Hüseyin Rahmi G ürpınar, insan içine fazla

Neyzen Akagündüz Kut- bay, dün İstanbul Radyo- evi’nde program yaparken vefat etmiştir.Ses sanatçısı Süheyla Kutbay'la evli ou- lunan A kagündüz Kut- bay’m

U zun bir bekleyiş döneminden sonra Türkiye’nin ilk ha- vadan erken uyarı ve kontrol uçağı (Barış Kartalı) bu yılın Şubat ayında, ikincisi ise Nisan’da Boeing firması

Kelam ilmi bağlamında engellilik sorununa özellikle üç temel yaklaşım tarzı olduğu görülmektedir. Bunlardan ilki Mutezile’ye aittir. Onlar meseleyi ilahi adalet bağlamın-

Bugün bilinen bas›nç ölçme yöntemleri, örne¤in bas›nç alt›n- da direnci de¤iflen cisimlerin di- rençlerinin ölçümü gibi yöntem- ler, manometrik yöntemlerden

Hemen ayni saha üze­ rinde çalışarak, (Çığır) kitabevi A- tatürkün bir takım güzel ve kuv­ vetli düşüncelerini küçük bir cild halinde neşretmiş

Transfusion associated Graft versus Host Disease (TA-GVHD) is a well-known but rare complication that follows infusion of histo-incompatible lymphoid cells, often seen in

Sonra yıkılan yalnız bir minare ve camii değildir. Türk mimarisinin muvaffak olmuş bir eseridir. Eşi İs­ tanbul’da yok gibidir. Kapı üzerinde zelzeleden bile