Hatif Ziya ve çiçekler...
Üstadım Halit Ziya’nm cenaze töreninde çekilmiş bir fotoğ rafa uzun uzun baktım: gençlerin riyasız ve biraz önce gözlerin deki yaşları silmiş elleri üzerinde yükselen bir tabut ki işlemeli bir puşide ile örtülüdür. Arkasından bir köşk görünüyor: edebi yat tarihi Yeşilköy’e bu köşkte ayak basmış ve Yeşilköy’den e- debiyat tarihine bu köşk kalmıştır.Fotoğrafçının adesesi, köşkün bahçesinde ağaçlardan ek' bir çelenk kadarım alabilmiş...,
Bu ağaçlar ve onların gölgesinde üstadın — edebî bir müs veddeyi düzeltir gibi — kendi eliyle onardığı çiçekler..
Bunları da, üç gündür Bakırköy topraklarının aziz bir mi safiri olan üstadın eserlerinden saymalıyız.
Çiçek gibi adamdı..
Çiçek gibi eserler yazmıştı..
Ve nihayet çocuklarından ve edebiyattan sonra da haya tında en çok sevdiği, “çiçekler” di.
Yalnız vasiyetini yerine getirenler, onun cenazesine çiçek getirmediler.
Demek ki rahmetli, edebiyatta köksüz eserleri sevmediği, gibi, hayatta ve ölümde de kökünden kopmuş çiçeklerden hoş lanmıyordu.
Ey onun köklü eserlerini okuduktan sonra Bakırköy ve Ye şilköy semtlerine yolları düşecek olanlar, oralarda vatana katıl mış bir mezarla vatan toprağında “Solgun Demet” muharririnin sanatkâr eliyle yetiştirdiği çiçekleri ayrı ayrı tavaf ediniz!
★ ★ ★
Hüriyetten mahrum etmenin cezası!
İstanbul’da kiracısının üstüne kapıyı kilitliyerek onu bu halde üç saat tutan bir ev sahibi yargılanarak bir ay hapis ce zası giydi.
Suçun adı şudur: bir kimseyi üç saat hüriyetinden mahrum
etmek! . ✓
Yıllardanberi, hüriyetten mahrum kalan bölgelerin ve in sanların hüriyete kavuşmak üzere olduğu bir sırada verilen bu ceza, ne kadar mânalıdır!
Beyoğlu’ndaki ev sahibi, bir apartmana ve yahut apartma nın bir odasına dışından, kilit vurmuş ve içinde bir tek vatandaşı iiç saat hüriyetinden mahrum etmiş.
Yeryüzünün üç büyük kıtasında, yıllardauberidir, vatanla ra kilit vurarak milyonları hüriyetlerinden mahrum edenlere bu ölçü üzerinden ceza vermek lâzımgelse...
Ben kaba taslak bir hesap yaptım:
Üzerine kilit vurulan bir ülkede bir^ kişiyi beş sene hüriye tinden mahrum eden bir harp suçlusu, meselâ Hitler için, bizim mahkemenin ölçüsiyle 600 yıldan fazla hapis cezası vermek lâ- zımgelecek!
Ölümler, hastalıklar, yangınlar v.s. de caba. Bunları da he saba katarsanız, size şu mısraı tekrarlamam yerinde olur:
Var kıyas et vüs’ati deryayı rahmet ııiydüğün.
T. I.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi