& X 0 kbd
İÇECEK / SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ
+
g^üRevMi________________
Kırk yıllık hatın var
Kahveyi önce Habeşistanlı bir çoban buldu, Yemen Valisi'nin sayesin
de ülkemize geldi. Sonra da kültürümüzün vazgeçilmezlerinden oldu.
“Bir fincan acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Günlük hayatımızda sıkça kullandığımız bu atasözü, aslında kahvenin
kültürümüzdeki yerini açıkça ortaya koyuyor. Yüzyıllardır dost
sohbetlerinin, hayırlı işlerin vazgeçilmezidir kahve, özel tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramı, falı ile bir kimliği vardır Türk kahvesinin... Ve bu kimliğiyle kültürümüzde önemli bir yer tutar.
Anavatanı Habeşistan olarak bilinen kahveyi rivayetlere göre MS 850 yıllarında Kaldi adında bir çoban keşfeder. Kaldi, sürüsündeki keçilerin küçük kırmızı meyvelerden yedikleri zaman, davranışlarının garipleştiğini fark eder.
Kendisi de bu meyvelerden yer ve bir canlılık hisseder. Bu
durumu gece uyanık kalmak isteyen keşişlere anlatmasıyla, insanlarda kahve tutkusu başlamış olur.
K
a h v e
t u t k u s u
Kahvenin kültürümüzdeki serüveni, Kanuni Sultan Süleyman'ın Yemen Valisi olan özdem ir Paşa'nın saraya kahveyi kabul ettirmesiyle başlar. Bugün dünyanın dört köşesinde büyük keyifle içilen kahveyi ve kahvehane kültürünü dünyaya tanıtansa yine OsmanlIlar olur. 1615'te Venedik tacirleri bu nefis tadı ülkelerine götürürken,
1650'de Marsilya'ya ilk kahve ihraç edilir. 1669'da da Paris sosyetesi Türk kahvesiyle ilk kez tanışır.
1683 Viyana Kuşatması'nda, her ne kadar Osmanlı orduları başarısız olmuşlarsa da onların yerine kahve bu kenti
fethetmiştir. Sınırda kalan kahve çuvallarını bulan tercüman Kozinski, “Blue Bottle” isimli kahve dükkanını açarak Viyana'ya Türk kahvesini tanıtmıştır.
önceleri çiğ tane olarak alınıp tavalarda kavrulan, dibeklerde dövülen ya da el değirmenlerinde çekilen kahveyi hazırlamak hayli yorucu ve zaman alıcı bir çaba gerektirir. Bu yorucu işlemi Kurukahveci Mehmet Efendi, 1871'de kahveyi ilk kez
dolaplarda kavurup değirmende öğüterek toplu üretime geçirir. Daha önce saray ve çevresinin içeceği olan kahve, toplu üretime geçilmesiyle beraber artık herkes tarafından tanınır ve içilir hale gelir. Kahvehanelerin
açılmasıyla da yeni bir iş alanı kurulmuş olur. Bu da kahvenin sadece bir içecek olmadığının, toplumda yeni bir yaşam biçimini ortaya çıkaran etkenlerden olduğunun kanıtıdır.
Günümüzde hazır kahvelerin,
meşrubatların, birçok çay çeşidinin tüketiminin artmasıyla Türk
kahvesinin papucu dama atılmış gibi gözükebilir. Ancak
kültürümüzün önemli bir parçası olan kahve, sessiz sedasız krallığını yaşamayı sürdürüyor. Çünkü kahve, iyi kötü her yaşanılan olayda bizlerin yanı başında olmaya devam ediyor.
O
zell
IKLERI
/ Türk kahvesinin dibinde kalan posası (telvesi)
içilmediği için sağlıklıdır. / Damakta en uzun süre tadını devam ettiren kahve türüdür. Sıklıkla içilse bile şişkinlik yapmaz ve kafein açısından ölçülüdür.
/ Türk kahvesi, arabica türü, yüksek kaliteli tanelerden üretilir.
k a h v e r if t s rrrr
Eğer siz de kahve pişirememekten, yaptığınız kahvenin köpüklü olmamasından şikayetçiyseniz bir de aşağıdaki yöntemi deneyin. Bu yöntem sayesinde sevdiklerinize bol köpüklü nefis kahveler ikram edebilirsiniz.
/ İçme suyunu, her kişi için bir fincan olacak şekilde cezveye boşaltın.
/ Her fincan için iki çay kaşığı kahve ve iki çay kaşığı şeker ekleyin. Şeker miktarını arzuya göre çoğaltıp azaltabilirsiniz.
/ Kısık ateşte kahve ve şekeri iyice karıştırın.
/ Bir süre sonra kabaran köpüğü fincanlara paylaştırın.
/ Kalan kahveyi bir taşım daha pişirip, fincanlara dökün.
/ Servis yaparken kahvenin yanında bir bardak su vermeyi unutmayın. Çünkü önce içilen su, damağı kahvenin saf tadına hazırlar.