• Sonuç bulunamadı

Yaşamın Tadı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yaşamın Tadı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

14 Bilim ve Teknik

İnsanlarda cinsel istemin meka-nizmasını araştıran Fransız psikiyat-ristler, cinsel uyarı sırasında beyinde etkinleşen bölgeleri saptamayı başar-dılar. Buluşun, iktidarsızlık ya da cin-sel soğukluk gibi sorunların tedavi-sinde yarar sağlayacağı sanılıyor. Fransa’nın resmi bilimsel araştırma kurumu INSERM’de görevli bilim adamları, bulgularına cinsel yaşamı normal olan sekiz erkek üzerinde yü-rüttükleri deneyler sonucu ulaştılar. Serge Stoleru ve ekibi, deneklere cinsel uyarılar açısından zengin film-ler izlettifilm-ler. Seanslarda tarama aygıt-larıyla deneklerin beyin etkinlikleri ölçülürken, bir yandan da cinsel or-ganlarına bağlanan cihazlarla ereksi-yon düzeyi ölçüldü. Elektronik tara-malar, cinsel uyarı sırasında beynin üç bölgesinde etkinliğin yükseldiği-ni gösterdi. Görüşle ilgili olan alt temporal korteksin iki yanında da bir hareketlenme gözlendi. Görsel bilgi-yi işleyerek bilinçli bir fiziksel tepki oluşturduğu sanılan insula ve alt ön korteksin sağ yanlarında da etkinlik arttı. Hareketlenen üçüncü bölgey-se, istem dışı tepkileri yöneten üst singulat korteksi oldu. Deneklere komedi ya da belgesel filmler göste-rildiğinde, üç bölgede de olağanın dışında bir hareketlenme gözlenme-di. Ekip, ortaya çıkan bulguların, cin-sel sorunlara yol açan mekanizmalara ışık tutarak ileride bunların

tedavisi-ne yardımcı olacağına inanıyor. Pa-ris’in Bicetre Hastane’sinde görevli olan Stoleru, araştırmayı normal cin-sel seçimli ve lezbiyen kadınlarla, homoseksüel erkeklere de yayarak genişletmeyi planlıyor. Ancak "arzu edilen şeyin niteliği, uyarılan beyin bölgeleri açısından fazla önemli gö-rünmüyor" diyor.

New Scientist, 6 Mart 1999

Beyinde Cinsel Uyarı

"Yaşamın tatlı ve acı duygularını", dilimiz-deki tat hücrelerine gi-rip gigi-rip çıkan bir çift proteine borçluyuz. Bu tat algılayıcılarını orta-ya çıkaran buluşun, be-sinlerin tatları üzerinde kontrolümüzü

güçlen-dirmesi bekleniyor. Araştırmacılar ayrıca beslenme biçimi konusundaki seçimlerin genetik temellerini de bu yolla aydınlatabilmeyi umuyorlar.

Biyologlara göre biz insanlar, bün-yemize uygun bir beslenme için anahtar olmak üzere bir tat duygusu oluşturduk. Washington’daki Ulusal Dişçilik ve Kafa-Yüz Araştırmaları Enstitüsü’nden Nicholas Ryba şöyle diyor: " Tatlı, şeker anlamına geliyor ve bu da enerji sağlıyordu; demek ki iyi bir şeydi. Buna karşılık aşırı acı, zehir demekti ve kötüydü."

İnsan dilinin , beş ayrı tat algıladı-ğı öteden beri biliniyordu: Tatlı, acı, ekşi, tuzlu ve "umami" (monosodyum glutomat tadı). Ancak tat duygusuyla ilgili moleküler mekanizma doğru dürüst bilinmiyordu. Ryba ile, Kali-forniya Üniversitesi (San Diego) araş-tırmacılarından Charles Zuker, sıçan dilleri üzerindeki tat algılayıcıları ko-nusunda geniş çaplı ortak bir araştır-ma başlattılar. Canlılarda bulunan genler, RNA (ribonükleik asit) mad-desinden kendilerinin birer kopyası-nı yaparlar ve bunlar da proteinleri oluşturur. İki araştırmacı da, tat algı-layıcılarını saptayabilmek için, dili-mizdeki tat tepeciklerinde var olan

ancak dilin bunları çevreleyen bölge-lerinde bulunmayan RNA’ları arama-ya başladılar. Sonunda tat algılama iş-levi için gerekli donanıma sahip görü-nen ve TR1 diye adlandırdıkları bir protein üreten bir gen bulmayı başar-dılar. Adı geçen protein, hücrelerin zarları üzerinde bulunan ve zardan içeri yedi kez girip çıkan G-protein’e bağlı almaçlar (reseptör) denen bir protein ailesinin üyesi. Bu türden proteinlerin, görme duyusu için ışık algılamak ve koku duyusu için farklı kokuları ayırt etmek gibi çok önemli roller üstlendikleri öteden beri bilin-mekteydi. Araştırmacılar, TR1’in

ar-dından, TR2 adını verdikleri ikinci bir protein daha belirlediler. Gördü-ler ki iki protein de dilin ayrı ayrı bö-lümlerinde toplanmış bulunuyor. TR1 tatlıyı algılayan bölgelerde, TR2’yse acıyı algılayan yerlere dağıl-mış durumda.

Araştırmacılar, bu almaçların biçi-mini inceleyerek, bunlara yapışacak bileşimler üretilebileceğini, bu yolla besinlerin tatlarının değiştirilebilece-ğini düşünüyorlar. Yöntem, ana ve babalarla, çocuk doktorlarının ezeli derdine de bir çözüm vaat ediyor: Çocuklara ilaç yutturabilmek. Özel-likle bebekler ve küçük çocuklar acı bir ilaç ya da şurubu bir kez tattıktan sonra bir daha ağızlarına götürmüyor-lar. Araştırmacılar, acıyı algılayan al-maca yapışan özel maddeler kullana-rak ilaçların acı tatlarının algılanması-nın önüne geçebileceklerini söylü-yorlar.

Besin ve ilaç sanayiinde önemli yankılar yapması beklenen araştır-malara hız veren Ryba ve Zucker, TR1 ve TR2 genlerinin insan vücu-dundaki karşılıklarını bulmuşlar bile, Şimdi hedefleri, öteki tatları algıla-yan proteinleri belirlemek.

New Scientist, 6 Mart 1999

Yaşamın Tadı

Ön singulat korteks İnsula ve iç frontal korteks İç temporal korteks

Referanslar

Benzer Belgeler

Özürlü çocuğun, özel bakıma gereksinimi olduğu bilincinden hareketle bu maddenin 2 nci fıkrası uyarınca yapılması öngörülen yardım, çocuğun ana- babasının ya

• Sık sık kabus görme, aşırı derecede canavar ya da görünmeyen nesnelere ilişkin korku.. •

 Biseksüellik(Erkeğin erkek ya da kadına; kadının kadın ya da erkeğe); Bireyin hem kendi cinsine, hem de karşı cinse yönelebilmesi,.. 4.Farklı Cinsel Kimlik(Different

Biz bu makalede Orhun Yazıtları’ndan Bilge Kagan Yazıtı’nda geçen sab(ım) sözü ve bu münasebetle Bilge Kağan Yazıtı’nın, yukarıda ifade edilen sabım sözünden

Sıcak presleme yöntemi ile üretilen 85/15 Bronz numunelere ilave edilen Ni-Co katkı maddeleri arttıkça, sinterleme sıcaklığı ve basıncındaki artışa bağlı

Genellikle uzmanlarýn normali aktarmaktan çok konuyu "patolojize" etme eðilimi içinde olduklarý gözlenmektedir (Lenderyou 1994). Eðiticilerin herþeyi bilmiyor gibi

özelliklere de dikkat edilmediği görülmektedir. Sonuç olarak incelenen metinlerin çoğunluğunun öğrencilerde okuma isteği ve alışkanlığı kazanmasına yeterli

Çalışmada cinsel sağlık eğitimi dersinin cinsel mit puanları- na etkisine bakıldığında öğrencilerin cinsel mit puanlarının son testte azaldığı belirlenmiştir..