• Sonuç bulunamadı

İkinci yeni şiirinde adların sıfat alma potansiyellerinin işletim değeri ve özellikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İkinci yeni şiirinde adların sıfat alma potansiyellerinin işletim değeri ve özellikleri"

Copied!
631
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İKİNCİ YENİ ŞİİRİNDE ADLARIN SIFAT ALMA

POTANSİYELLERİNİN İŞLETİM DEĞERİ VE

ÖZELLİKLERİ

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yüksek Lisans Tezi

Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yeni Türk Dili Programı

Kadriye SAKUR

Danışman: Doç. Dr. Özgür Kasım AYDEMİR

Ağustos 2019 DENİZLİ

(2)
(3)
(4)

ÖN SÖZ

Türk diline ve Türk şiirine yeni bir soluk kazandıran İkinci Yeni şiiri üzerine yapılmış bu çalışma, anlam odaklı dilbilimsel bir çalışmadır. Eserler, salt dilbilgisi yöntemiyle değil; içeriğe yönelik, dilbilimsel ölçütler ve anlambilimin sunduğu veriler ışığında incelenmiştir. Bu bağlamda çalışma, günümüz şiirine büyük oranda etki eden İkinci Yeni şiirindeki sıfat işletimleri üzerine yapılmış bir tasnif çalışmasıdır.

Çalışma olarak bu konunun seçilmesinin nedeni, adlara ve sıfatlara anlambilimin ışığında farklı bir açıdan bakmaktır. Böylece Türk dilinin engin zenginliklerinin ortaya çıkarılmasına bir nebze de olsa katkı sağlayabilmektir.

Tezin ana planını “Giriş, Adlar, Sıfatlar, Sonuç” bölümleri oluşturmaktadır. Giriş bölümünde dilbilim ve alt dalı olan anlambilim hakkında kısaca bilgi verildikten sonra İkinci Yeni şair ve şiirlerine değinilmiştir. Ayrıca bu bölümde çalışmanın ele alınış şekli, yöntemi verilmeye çalışılmıştır. Adlar başlığı altında incelediğimiz birinci bölümde, örneklem olarak seçilmiş eserlerin ad işletimleri, metnin bağlamından koparılmadan ele alınmış ve toplamda 42 ana başlık altında tasnif edilmiştir. İkinci bölümde ise sıfatlar, yine sözlük anlamına ve bağlamına dayalı olarak ele alınmış ve 43 ana başlık altında değerlendirilmiştir. Böylece İkinci Yeni şiirinin kavram alanlarına geniş bir yelpazeden bakılmaya çalışılmıştır.

Çalışmam boyunca hiçbir zaman anlayışını ve desteğini esirgemeyen, değerli bilgilerini paylaşarak yol gösteren saygıdeğer danışman hocam Doç. Dr. Özgür Kasım AYDEMİR’e içten teşekkürlerimi sunarım.

Hayatımın her aşamasında olduğu gibi bu aşamasında da yanımda olduklarını ve güvendiklerini hissettirdikleri için aileme sonsuz teşekkür borçluyum. Özellikle de bana her zaman bir abladan çok daha fazlası olan Yeşim TAŞDEMİR’e ve ailemden ayıramadığım Aysel ALGÖZ’e tez süresi boyunca verdikleri destek için minnet ve teşekkür borçluyum. Yakınlıklarını her koşulda hissettiren arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Kadriye SAKUR Denizli 2019

(5)

ÖZET

İKİNCİ YENİ ŞİİRİNDE ADLARIN SIFAT ALMA POTANSİYELLERİNİN İŞLETİM DEĞERİ VE ÖZELLİKLERİ

SAKUR, Kadriye Yüksek Lisans Tezi

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yeni Türk Dili Bilim Dalı

Tez Yöneticisi: Doç. Dr. Özgür Kasım AYDEMİR Ağustos 2019, XVI+615 Sayfa

Çalışmada Türkçe’nin sınırsız anlam zenginliğini şiirlerine ustaca yansıtan İkinci Yeni şiiri dilbilimsel açıdan ele alınmıştır. İkinci Yeni şairlerinden Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever, Tevfik Akdağ ve Ece Ayhan’ın şiir kitapları örneklem olarak incelenmiştir. 48 şiir kitabından tespit edilen 24.644 sıfat işletimi, çalışmanın ana malzemesini oluşturmaktadır.

Giriş, Adlar, Sıfatlar, Sonuç bölümlerinden oluşan bu çalışmanın giriş bölümünde, tezin temel dayanağı olan dilbilim ve anlambilimden kısaca bahsedildikten sonra İkinci Yeni şiiri ve şairleri ana hatlarıyla ele alınmıştır. Ayrıca çalışmanın yöntem kısmına da ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir. Adlar bölümünde, adlar malzemeden yola çıkılarak oluşturulan 42 ana başlık altında incelenmiştir. Sıfatlar bölümünde de sıfatlar yine malzemeden yola çıkılarak oluşturulan 43 ana başlık altında incelenmiştir. Her iki bölümde de bir tasnif denemesi yapılmıştır. Yapılan bu tasniflerde ana ölçüt, çalışılan eserlerin bağlamı olmuştur. Öncelikle bağımsız adlandırma dünyası sonra da eser içindeki kullanım çalışmanın ana hareket noktasıdır. Sonuç bölümünde ise tek tek ele alınan adlar ve sıfatlar, niteliksel veriler ile değerlendirilmiştir. İkinci Yeni şiirinin belirlenen beş şairinin eserleri etrafındaki kavram alanlarının zenginliği ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

Anahtar sözcükler: Türk Dili, İkinci Yeni şiiri, ad işletimi, sıfat işletimi, dilbilim, anlambilim.

(6)

ABSTRACT

IN THE İKİNCİ YENİ POEM OPERATING VALUE AND PROPERTIES OF ADJECTIVE POTENTIALS OF NAMES

SAKUR, Kadriye Master Thesis

Department of Turkish Language and Literature New Turkish Language

Thesis Advisor: Assoc. Prof. Dr. Özgür Kasım AYDEMİR August 2019, XVI+615 Pages

In this work,İkinci Yeni poem, which skillfully reflects the infinite richness of meaning of Turkish into their poems, is discussed from a linguistics perspective. The poem books of Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever, Tevfik Akdağ and Ece Ayhan, who were the İkinci Yeni poets, were analyzed as a sample.The 24,644 adjective operations identified from 48 poem books constitute the main material of the study.

In the introduction part of this study, which consists of Introduction, Nouns, Adjectives, Conclusion, after briefly mentioning the linguistics and semantics, which are the main basis of the thesis, the İkinci Yeni poem and poets are discussed. In addition, the method part of the study is given in detail. In the names section, the names were examined under 42 main headings, which were formed from the material. In the adjectives section, the adjectives were also examined under 43 main headings, which were formed from the material. In both chapters, a classification experiment was conducted. The main criterion in these classifications was the context of the works studied. Firstly the world of independent naming and then the use within the work is the main starting point of the study.In the conclusion part, the names and adjectives discussed individually are evaluated with qualitative data.The richness of the concept areas around the works of the five poets identified in the İkinci Yeni poem was tried to be revealed.

Key Words: Turkish language, İkinci Yeni poem, name operation, adjective operation,linguistics, semantics.

(7)

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ……….……….……….………i ÖZET...ii ABSTRACT... ...iii İÇİNDEKİLER...iv TABLOLAR DİZİNİ...xi GRAFİKLER DİZİNİ……...xii KISALTMALAR DİZİNİ………...xiii GİRİŞ…………...………...……1

BİRİNCİ BÖLÜM

ADLAR

1.1. Tabiatla İlgili Adlar………...23

1.1.1. İnsan ve Hayvan Fizyolojisiyle İlgili Adlar………….…...23

1.1.2. İnsanlarla İlgili Adlar………...33

1.1.2.1. Kişi Adları……….………...35

1.1.2.2. Kavim, Boy, Millet ve Mensubiyet Bildiren Adlar…………..…………..37

1.1.2.2.1. Dil, Şive, Lehçe ve Ağızla İlgili Adlar……….………...38

1.1.2.3. Cinsiyet Bildiren Adlar………..………38

1.1.2.4. Yaş Bildiren Adlar……….….………...45

1.1.3. Hayvanlarla İlgili Adlar…….………….………...48

1.1.4. Bitkilerle İlgili Adlar…….……….…55

1.1.4.1. Çiçek Adları…………..………..58

1.2. Sanatla İlgili Genel Adlar………..………..61

1.2.1. Müzikle İlgili Adlar……….………..61

1.2.2. Resimle İlgili Adlar……….………...64

1.2.3. Heykelle İlgili Adlar……….……….65

1.2.4. Tiyatro ve Sinemayla İlgili Adlar……….……...………..65

1.2.5. Edebiyatla İlgili Adlar………...66

1.3. İfade/Söylem Adları………...………70

1.4. Kavramlarla İlgili Adlar………...…71

1.5. Pozitif Bilimlerle İlgili Adlar……….………..73

1.5.1. Matematik ve Geometriyle İlgili Adlar………….………73

(8)

1.5.3. Kimyayla İlgili Adlar………..………...74

1.6. Sosyal Bilimlerle İlgili Adlar………...74

1.6.1. Coğrafyayla İlgili Adlar……….……74

1.6.1.1. Atmosferle İlgili Adlar………..………..80

1.6.2. Tarihle İlgili Adlar………..……….………..87

1.6.3. Dilbilgisiyle İlgili Adlar.……….………. ……….88

1.7. Sağlıkla İlgili Adlar………..………89

1.8. Yönetimle İlgili Adlar………...………...90

1.8.1. Askerî Yapıyla İlgili Adlar………...……….91

1.8.2. Hukukî Yapıyla İlgili Adlar………..91

1.8.3. Sivil Yapıyla İlgili Adlar………..……….……92

1.9. Değerler Sistemine Yönelik Adlar……….………..92

1.9.1. Kültürel Yapıya Ait Adlar……….………94

1.9.1.1. Kültürel Yapıya Ait Doğaüstü Varlık ve Kavramlarla İlgili Adlar……....95

1.9.1.2. Kültürel Yapıya Ait Mitolojik Adlar……….……...96

1.9.2. Dinî Yapıya Ait Adlar……….……..….96

1.9.2.1. Dinî Yapıya Ait Doğaüstü Varlık ve Kavramlarla İlgili Adlar…….……..97

1.10. Toplumsal Yapıyla İlgili Adlar………..98

1.10.1. Akrabalık ve Yakınlık Bildiren Adlar……….………...100

1.10.2. Toplulukla İlgili Adlar ……….………...101

1.11. Duyu Odaklı Adlar………...102

1.11.1. Görmeyle İlgili Adlar……….………102

1.11.2. İşitmeyle İlgili Adlar……….……….104

1.11.3. Koklamayla İlgili Adlar……….………107

1.11.4. Tatmayla İlgili Adlar……….……….108

1.11.5. Dokunmayla İlgili Adlar……….………...108

1.12. Duygu Odaklı Adlar……….109

1.13. Düşünce Odaklı Adlar………..…116

1.14. Durum Bildiren Adlar………..118

1.14.1. Güçlülük/Güçsüzlük Bildiren Adlar……….……….122

1.15. Estetikle İlgili Adlar……….123

1.16. Fıtratla İlgili Adlar………...123

1.16.1. Karakter ve Davranışlarla İlgili Adlar…….………..124

(9)

1.17.1. Zamanla İlgili Ölçü Adları……….………125

1.17.2. Miktar Belirten Ölçü Adları……….………….….139

1.17.3. Ağırlık Belirten Ölçü Adları……….……….140

1.17.4. Boyut Belirten Ölçü Adları……….…………...140

1.17.5. Mesafe Belirten Ölçü Adları……….…….141

1.18. Yer Adları………141

1.18.1. Özel Yer Adları……….………...142

1.18.2. Genel Yer Adları……….………...142

1.18.3. Bina Ve Yapı Özelliği Taşıyan Yer Adları……….………...155

1.18.3.1. Binanın Bölümleri ve Yapı Malzemeleri İlgili Adlar……….……160

1.19. Eşya/Alet Adları………...163

1.19.1. Değerli Madenler ve Süs Eşyalarıyla İlgili Adlar………….……….176

1.19.2. Giyimle İlgili Adlar………….………...177

1.20. Beslenmeyle İlgili Adlar………..180

1.20.1. Yiyecek Adları……….………..180

1.20.1.1. Meyve Adları……….……...……….…182

1.20.1.2. Sebze Adları ……….….183

1.20.2. İçecek Adları……….……….…183

1.21. Yaşamla İlgili Adlar……….…185

1.22. Ölümle İlgili Adlar………...186

1.23. Bilgi ve Bilgi Aktarımıyla İlgili Adlar………...188

1.24. Spor, Oyun ve Eğlenceyle İlgili Adlar……….…189

1.25. Çalışma, Emek ve Meslekle İlgili Adlar………..…190

1.26. Belirsizlik Bildiren Adlar……….196

1.27. Kesinlik Bildiren Adlar………....199

1.28. Olasılık Bildiren Adlar……….199

1.29. Yoksunluk/Eksiklik Bildiren Adlar……….………200

1.30. Tür ve Tasnif Adları………...……..……200

1.31. Şekil ve Biçimle İlgili Adlar………200

1.32. Renklerle İlgili Adlar………...201

1.33. Sayılarla İlgili Adlar……….……….…..203

1.34. Ekonomiyle İlgili Adlar……….………..203

1.34.1. Parayla İlgili Adlar……….………..………..203

(10)

1.35. Taşıtlarla İlgili Adlar………...…...204

1.36. Yaptırımla İlgili Adlar……….…207

1.37. Savaş ve Şiddetle İlgili Adlar ……….208

1.38. Kargaşayla İlgili Adlar ………...209

1.39. Doğal Afet, Yıkım ve Hasarla İlgili Adlar ………..………209

1.40. Zararlı Edimlerle İlgili Adlar………...210

1.41. Argo Adlar………...211

1.42. Kimyasallarla İlgili Adlar………...….212

İKİNCİ BÖLÜM

SIFATLAR

2.1. Tabiatla İlgili Sıfatlar……….213

2.1.1. İnsan ve Hayvan Fizyolojisiyle İlgili Sıfatlar…….….………….………...213

2.1.2. İnsanlarla İlgili Sıfatlar……….………...215

2.1.2.1. Kavim, Boy, Millet ve Mensubiyet Belirten Sıfatlar……….…………...215

2.1.2.1.1. Dil, Şive ve Lehçeyle İlgili Sıfatlar……….………..216

2.1.2.2. Cinsiyet Bildiren Sıfatlar………….……….216

2.1.2.3. Yaş Bildiren Sıfatlar……….………216

2.1.3. Hayvanlarla İlgili Sıfatlar……….……….…..217

2.1.4. Bitkilerle İlgili Sıfatlar……….………....217

2.2. Sanatla İlgili Sıfatlar………..218

2.2.1. Müzikle İlgili Sıfatlar……….………..218

2.2.2. Resimle İlgili Sıfatlar……….……….….218

2.2.3. Tiyatro ve Sinemayla İlgili Sıfatlar……….……….219

2.2.4. Edebiyatla İlgili Sıfatlar……….……….….219

2.3. İfade/Söylemle İlgili Sıfatlar……….….219

2.4. Pozitif Bilimlerle İlgili Sıfatlar……….……….220

2.5. Sosyal Bilimlerle İlgili Sıfatlar……….….220

2.5.1. Coğrafyayla İlgili Sıfatlar……….……….………..221

2.5.1.1. Atmosferle İlgili Sıfatlar……….……….…….221

2.6. Sağlıkla İlgili Sıfatlar ………...…….222

(11)

2.7.1. Hukukî Yapıyla İlgili Sıfatlar……….……….223

2.7.2. Sivil Yapıyla İlgili Sıfatlar ………...………...……….224

2.8. Değerler Sistemine Yönelik Sıfatlar……….….224

2.8.1. Kültürel Yapıya Ait Sıfatlar……….………228

2.8.1.1. Kültürel Yapıya Ait Doğaüstü Varlıklarla İlgili Sıfatlar………...228

2.8.2. Dinî Yapıya Ait Sıfatlar……….…...………229

2.9. Toplumsal Yapıyla İlgili Sıfatlar………...229

2.9.1. Akrabalık/Yakınlık Bildiren Sıfatlar……….………...231

2.10. Duyu Odaklı Sıfatlar………231

2.10.1. Görmeyle İlgili Sıfatlar……….……….231

2.10.2. İşitmeyle İlgili Sıfatlar……….………..……241

2.10.3. Koklamayla İlgili Sıfatlar……….……….……242

2.10.4. Dokunmayla İlgili Sıfatlar……….………243

2.10.5. Tatmayla İlgili Sıfatlar……….………..244

2.11. Duygu Odaklı Sıfatlar………..…245

2.12. Düşünce Odaklı Sıfatlar………...…250

2.13. Durum Bildiren Sıfatlar………...252

2.13.1. Güçlülük/Güçsüzlük Bildiren Sıfatlar……….………...…262

2.13.2. Yenilik/Eskilik Bildiren Sıfatlar……….………...…268

2.14. Estetikle İlgili Sıfatlar………..272

2.15. Fıtrat Belirten Sıfatlar………..…………274

2.15.1.Karakter ve Davranışlarla İlgili Sıfatlar……….………….275

2.16. Ölçüyle İlgili Sıfatlar………...277

2.16.1. Zamanla İlgili Ölçü Sıfatları………….……….277

2.16.2. Miktar Belirten Ölçü Sıfatları………….……….……..279

2.16.3. Ağırlık Belirten Ölçü Sıfatları……….……….…….281

2.16.4. Boyut Belirten Ölçü Sıfatları……….………281

2.16.5. Mesafe Belirten Ölçü Sıfatları……….………..……286

2.17. Yer Belirten Sıfatlar……….287

2.17.1. Özel Yer Belirten Sıfatlar……….……….…287

2.17.2. Genel Yer Belirten Sıfatlar……….………...287

2.17.3. Bina ve Yapı Özelliği Taşıyan Sıfatlar……….….…289

2.17.3.1. Binanın Bölümleri, Yapı Malzemeleri ve Özellikleriyle İlgili Sıfatlar..289

(12)

2.18.1. Değerli Madenler ve Süs Eşyalarıyla İlgili Sıfatlar………...…291

2.18.2. Giyimle İlgili Sıfatlar……….………292

2.19. Yaşamla İlgili Sıfatlar………..292

2.20. Ölümle İlgili Sıfatlar………293

2.21. Bilgi ve Bilgi Aktarımıyla İlgili Sıfatlar………..…294

2.22. Spor, Oyun ve Eğlenceyle İlgili Sıfatlar………..296

2.23. Çalışma, Emek ve Meslekle İlgili Sıfatlar………...297

2.24. Hareketlilik Bildiren Sıfatlar………298

2.25. Belirsizlik Bildiren Sıfatlar………..300

2.26. Kesinlik Bildiren Sıfatlar……….…350

2.27. Genelleme Bildiren Sıfatlar……….351

2.28. Sınırlandırma Bildiren Sıfatlar……….355

2.29. Süreklilik Bildiren Sıfatlar………...356

2.30. Sıralama Bildiren Sıfatlar………...…….357

2.31. Çokluk Bildiren Sıfatlar………...359

2.32. Yoksunluk/Eksiklik Bildiren Sıfatlar………...……362

2.33. Karşılaştırma Bildiren Sıfatlar……….…363

2.34. Benzetmeyle İlgili Sıfatlar………...…364

2.35. Göstermeyle İlgili Sıfatlar………366

2.36. Tür ve Tasnifle İlgili Sıfatlar………...377

2.37. Şekil ve Biçimle İli Sıfatlar……….….380

2.38. Renklerle İlgili Sıfatlar………381

2.39. Sayılarla İlgili Sıfatlar………..387

2.40. Ekonomiyle İlgili Sıfatlar………398

2.40.1. Ticaretle İlgili Sıfatlar………….………..………….398

2.41. Savaş ve Şiddetle İlgili Sıfatlar………399

2.42. Kargaşayla İlgili Sıfatlar………..400

2.43. Zararlı Edimlerle İlgili Sıfatlar………400

SONUÇ………..401

TABLOLAR VE GRAFİKLER…………..………...406

KAYNAKLAR………..428

EKLER/SIFAT İŞLETİMLERİ………....……432

(13)

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. Adlar………...406

Tablo 2. Tabiatla İlgili Adlar………407

Tablo 3. Sanatla İlgili Genel Adlar………...408

Tablo 4. Pozitif Bilimlerle İlgili Adlar……….408

Tablo 5. Sosyal Bilimlerle İlgili Adlar……….409

Tablo 6. Yönetimle İlgili Adlar………410

Tablo 7. Değerler Sistemine Yönelik Adlar……….410

Tablo 8. Toplumsal Yapıyla İlgili Adlar………..411

Tablo 9. Duyu Odaklı Adlar……….412

Tablo 10. Durum Bildiren Adlar………..412

Tablo 11. Fıtratla İlgili Adlar………...413

Tablo 12. Ölçü Adları………...414

Tablo 13. Yer Adları……….414

Tablo 14. Eşya/Alet Adları………...415

Tablo 15. Beslenmeyle İlgili Adlar………..416

Tablo 16. Ekonomiyle İlgili Adlar………...416

Tablo 17. Sıfatlar………..417

Tablo 18. Tabiatla İlgili Sıfatlar. ……….418

Tablo 19. Sanatla İlgili Sıfatlar……….419

Tablo 20. Sosyal Bilimlerle İlgili Sıfatlar………420

Tablo 21. Yönetimle İlgili Sıfatlar………...421

Tablo 22. Değerler Sistemine Yönelik Sıfatlar………421

Tablo 23. Toplumsal Yapıyla İlgili Sıfatlar………..…422

Tablo 24. Duyu Odaklı Sıfatlar………423

Tablo 25. Durum Bildiren Sıfatlar………423

Tablo 26. Fıtrat Belirten Sıfatlar………...424

Tablo 27. Ölçüyle İlgili Sıfatlar………425

Tablo 28. Yer Belirten Sıfatlar……….425

Tablo 29. Eşya/Alet ile İlgili Sıfatlar………426

(14)

GRAFİKLER DİZİNİ

Grafik 1. Tabiatla İlgili Adların Dağılımı………407

Grafik 2. Sanatla İlgili Genel Adların Dağılımı………...408

Grafik 3. Pozitif Bilimlerle İlgili Adların Dağılımı………..409

Grafik 4. Sosyal Bilimlerle İlgili Adların Dağılımı………..409

Grafik 5. Yönetimle İlgili Adların Dağılımı……….410

Grafik 6. Değerler Sistemine Yönelik Adların Dağılımı………..411

Grafik 7. Toplumsal Yapıyla İlgili Adların Dağılımı………...………411

Grafik 8. Duyu Odaklı Adların Dağılımı………..412

Grafik 9. Durum Bildiren Adların Dağılımı……….413

Grafik 10. Fıtratla İlgili Adların Dağılımı………413

Grafik 11. Ölçü Adlarının Dağılımı……….414

Grafik 12. Yer Adlarının Dağılımı………...415

Grafik 13. Eşya/Alet Adlarının Dağılımı……….415

Grafik 14. Beslenmeyle İlgili Adların Dağılımı………...416

Grafik 15. Ekonomiyle İlgili Adların Dağılımı………417

Grafik 16. Tabiatla İlgili Sıfatların Dağılımı……….419

Grafik 17. Sanatla İlgili Sıfatların Dağılımı……….420

Grafik 18. Sosyal Bilimlerle İlgili Sıfatların Dağılımı……….420

Grafik 19. Yönetimle İlgili Sıfatların Dağılımı………421

Grafik 20. Değerler Sistemine Yönelik Sıfatların Dağılımı……….422

Grafik 21. Toplumsal Yapıyla İlgili Sıfatların Dağılımı………..422

Grafik 22. Duyu Odaklı Sıfatların Dağılımı……….423

Grafik 23. Durum Bildiren Sıfatların Dağılımı………424

Grafik 24. Fıtrat Belirten Sıfatların Dağılımı………..…424

Grafik 25. Ölçüyle İlgili Sıfatların Dağılımı………425

Grafik 26. Yer Belirten Sıfatların Dağılımı……….426

Grafik 27. Eşya/Alet ile İlgili Sıfatların Dağılımı………427

(15)

KISALTMALAR DİZİNİ

AH. : Arz-ı Hal

BKK. : Bakışsız Bir Kedi Kara BO. : Bezik Oynayan Kadınlar BÖ. : Beni Öp Sonra Doğur Beni BRB. : Ben Ruhi Bey Nasılım CS. : Cemal Süreya

ÇEA. : Çok Eski Adıyladır çev. : Çeviren

ÇM. : Çanakkaleli Melâhat 'a İki El Mektup ÇS. : Çıplak ve Sevinçle

ÇY. : Çağrılmayan Yakup

D. : Divan

DD. : Dirlik Düzenlik

DGA. : Dünyanın En Güzel Arabistanı

DT. : Devlet ve Tabiat Ya Da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler DY. : Dün Yok Mu?

EA. : Ece Ayhan EC. : Edip Cansever EİS. : Eski İnsan Sözleri ES. : Eylülün Sesiyle

G. : Göçebe

GB. : Güz Bitiği

GDA. : Gül Dönüyor Avucumda HP. : Her Pazartesi

İŞ. : İlk Şiirler İÜ. : İkindi Üstü

İYŞ. : İlkyaz Şikâyetçileri K. : Kalanlar

KA. : Kirli Ağustos KDİ. : Kayayı Delen İncir KHD. : Kınar Hanımın Denizleri

LK. : Lacivert Kanatlı Bir Kuştur Gece NA. : Nerde Antıgone

O. : Ortodoksluklar OK. : Oteller Kenti ÖK. : Öncesi De Kalır P. : Petrol

s. : Sayfa

SK. : Sonrası Kalır SN. : Sıcak Nal SS. : Sevda İle Sevgi SŞ. : Son Şiirler

ŞSD. : Şairin Seyir Defteri T. : Toplandılar

TA. : Tevfik Akdağ TDK : Türk Dil Kurumu TI. : Tütünler Islak

(16)

TRA. : Tragedyalar TU. : Turgut Uyar UA. : Uçurumda Açan UP. : Umutsuzlar Parkı Ü. : Üvercinka

vb. : Ve Benzeri Y. : Yitiksiz

YK. : Yerçekimli Karanfil ZP. : Zambaklı Padişah

(17)

GİRİŞ

Dil, duygu ve düşüncelerin ortaya çıkması, iletişimin sağlanması ve böylelikle de milletlerin özü olan kültürün oluşması için yüklendiği göreviyle insanı değerli kılan önemli bir öğedir. Ayrıca duygu ve düşüncelerimizi biçimlendiren bir dizgedir. Bu bağlamda, Doğan Aksan dili şöyle tanımlamıştır: “Dil, sözlü ve yazılı olarak iletişimde kullandığımız, doğduğumuzda hazır bularak edinmeye başladığımız, doğrudan doğruya insana özgü, çok güçlü, büyülü bir düzendir; düşünme ve düşünüleni aktarma dizgesidir (Aksan, 2006: 13).”

Toplumların gelişimi için önemli bir yere sahip olan dil öğesini yalnızca konuşma aracı olarak düşünmemek gerekir. Çünkü dil, en geniş anlamıyla “fikir anlatan bir işaretler sistemi (Dilâçar, 1968: 4)” olarak karşımıza çıkar. Aslında dil, düşünmenin bir vasıtasıdır ve bu da insanların gelişmesi, medeniyetlerin oluşması, geçmişin ve kültürün varlığını sürdürebilmesi için dilin ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda Özgür Kasım Aydemir’in “Dilsel üretimler; özelde üretimin gerçekleştirildiği toplumun, genelde ise insanlığın düşünsel gelişimi ve evren algısı için temel veri tabanı özelliği taşımaktadır (Aydemir, 2014: 31)” saptaması da dil ve dil üretimlerinin önemini belirleyici niteliktedir.

Yukarıda önemine değindiğimiz dil öğesini inceleyen bilim dalı ise dilbilimdir. Berke Vardar dilbilimini, “Genel olarak dil olayını ele alan, özel olarak da dilin çeşitli gerçekleşmeleri sayılan doğal dillerin hem belirli bir evredeki işleyiş düzenlerini, hem de çeşitli evreler arasındaki değişimlerini inceleyen bir insan bilimi (Vardar, 1982: 16)” olarak tanımlar. Dilbilimin hem evrensel geçerlilik taşıması hem de doğrulanabilir nitelikte olması, özünde insanı merkeze alan bu dalın bilimselliğinin kanıtıdır. Bu bağlamda dilbilimin uğraş alanı “kendisidir” ve dile, dilbilgisinde olduğu gibi kuralcı ve eğitimsel yaklaşmaz; amacı dilin kendi gelişimini sağlamasıdır. Buna da dillerin betimlemesini yaparak ulaşmaya çalışır ve bu noktada dili ele alırken ne kendisini ne içinde yaşadığı toplumu ne de sahip olduğu kültürel yapıyı görmezden gelir.

Kökeni felsefeye dayanan dilbilim, inceleme konusunun dil olması dolayısıyla çok eskilere götürülebilir. Çünkü bilinmektedir ki dil, insanlıkla yaşıttır ve her ne kadar dilin ele alınış biçiminde farklılıklar görülse de asırlar boyunca süregelen çalışmalar ve dilin işleniş şekilleri modern dilbilimin oluşumda önemli bir yere sahiptir. Ancak dilbilimin geleneksel yöntemlerin aksine tam anlamıyla bilimsel bir yapıya bürünmesi,

(18)

19. yüzyılda Cenevreli dilci F. de Saussure ile başlar ve böylece Saussure, dilbilimin kurucusu olarak nitelendirilir.

Dilbilim, Saussure ile yepyeni bir boyut kazanmış, betimlemeye dayalı bir bilim dalı olarak yeni ufuklar açmıştır. Ölümünden sonra öğrencileri tarafından yayınlanan “Genel Dilbilim Dersleri (Cours de Linguistique Generale, Paris 1916)” isimli eseri hem dilbilim alanında hem de düşünce hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Saussure, bu eserle dilin bir dizge olduğu fikrini getirmiştir. Ayrıca, “Günümüz dilbiliminin yaygın akımı yapısal dilbilimin temellerinin de Saussure tarafından atıldığını, daha doğrusu, Saussure kuramından yararlandığını söylememiz gerekir (Aksan, 2015: 22).” O zaman denilebilir ki dil incelemelerine hâkim olan yapısalcı yaklaşım, Saussure’ün “dil bir dizgedir” sözüyle özetlenebilen akımının 20. yüzyılın ilk yarısında daha da gelişerek kendini göstermesidir. Yapısalcılık anlayışı, dilbilimin sahip olduğu çeşitli alt dallarda da kendini göstermiştir. Bu alt dallardan biri olan anlambilim de yapılan çalışmanın temelini oluşturmaktadır.

Dili anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan bir bilim dalı olan anlambilim, dilbilimin en son ortaya çıkan bilim dalıdır. Dilbilim çalışmalarının çok eskiye dayanmasına karşılık anlambilimin bir bilim dalı olarak ortaya çıkması 19. yüzyılı bulmuştur. Bu bilim dalının doğrudan anlama yönelişi K.Reisig’le olmuş; ancak onun dilbilgisiyle bağdaştırdığı anlambiliminin geçen uzun yıllardan sonra temelini sağlamlaştıran M.Breal olmuştur.

Saussure’e kadar anlam üzerine yapılan çalışmalarda, bütüne değil sözcüğün tek başına ifade ettiği anlama dikkat edilmiş ve çalışmalar bu doğrultuda gerçekleştirilmiştir. Oysaki Saussure, dilbilimin doğrudan sözcüğün kendisine verdiği öneme karşı çıkmış ve dili göstergeler arası sıkı ilişkiler içerisinde bulunan bir sistem olarak ele almıştır. Bu noktadan hareketle de anlambilimde ilerlemeler olmuştur. Doğan Aksan bunu şu şekilde ifade eder: “Dilin bütün öğelerinin birbirleriyle sıkı ilişkili ve birbirleriyle bütünlenir biçimde görev gördükleri yolundaki ilke benimsendikten sonra anlam alanındaki çalışmalarda da sözcükten öteki birimlere ve dilin bir bütün olarak işleyişinin anlam yönüne geçilmiştir (Aksan, 1991: 51).”

Dilbilimsel anlambilimin başlıca “sözcük anlambilimi” ve “cümle anlambilimi” olmak üzere iki alt alanı bulunmaktadır. “Bütün dillerde en az iki tane birim vardır: En büyüğü, bir ibarede bulunan anlam birimi ki, onun sayesinde dil belli bildiriler verir,

(19)

yani cümledir. Ötekisi daha kısadır, sözlükte yer alır, ona da kelime deriz (Bayrav, 1998, 87).” Artzamanlı çalışmalardan beri varlığını sürdüren sözcük anlamında esas alınan unsur temel anlam, yan anlam, eşadlılık, eşanlamlılık, çokanlamlılık, ters anlamlılık vb. gibi konular olmuştur; ancak bu defa geleneksel dil çalışmalarından farklı şekilde ele alınmıştır. Sözcükler bir bütünün parçaları olarak görülmüş ve dizgeden koparılmamıştır. Guiraud’un şu sözleriyle de bu konu daha anlaşılır hale gelmektedir: “Anlamlama, bir nesneyi, bir varlığı, bir kavramı, bir olayı bunları anlığımızda canlandırabilecek bir göstergeye bağlayan oluştur: Bir bulut yağmur göstergesi, at hayvan göstergesidir (Guıraud, 1999: 23).”

Cümle anlambiliminde ise önceleri sözcükler üzerinde durulmuş fakat 20.yüzyılın ikinci yarısından sonra cümlenin anlamına daha çok önem verilmeye başlanmıştır. “1960’lı yıllardan başlayarak, özellikle düşünürlerin ön ayak oldukları söz-eylem kuramı, metin dilbilimi/söylem çözümlemesi gibi akımlarla edimbilim (kullanımbilim) çalışmalarını tümce ve sözcüklerin anlam açısından görünümlerini ve burada etkili olan dil dışı etkenleri ön plana çıkarmış, değerlilik dilbilgisi (Alm. Valenzgrammatik) gibi akımlar tümcenin kuruluş ve çözümlenmesinde yeni doğrultular göstermiştir (Aksan, 1999: 139).” Bu da cümleyi tek başına bağımsız bir birim olarak ele almanın, aslında dili nasıl dar kalıplara sokacağını göstermektedir.

Cümleden daha büyük bütünler olan metnin anlambilim çalışmalarından ayrı düşünülemeyeceğinin üzerinde duran ilk isim Amerikalı Dilbilimci Harris olmuştur. Ancak yazılı ifadelerde her ne kadar metin olarak karşımıza çıksa da sözlü ifadeler de durum çok farklı bir boyut almaktadır. Bu konuda Özgür Kasım Aydemir, şu saptamada bulunmuştur: “Yazın ifadeleri karşılayan metin adlandırması karşısında söylemin kapsamı, sadece sözlü ifadeleri değil yazılı ifadeleri de içermektedir. Söylem terimi ile metin arasındaki önemli ayrımlardan birisi de söylemin toplumsal bağlam ile olan ilişkisidir (Aydemir, 2012: 250).” Bu sebeple anlambilim çalışmalarını ne metin dilbilimden ne de söylem çözümlemesinden ayrı tutmak mümkün değildir. Dilin düşünce ve toplum hayatı üzerindeki etkisine bakıldığında, dilbilimin aslında gerek felsefe gerekse de yukarıda bahsedilen dallarla ne kadar iç içe olduğu görülmektedir. Bu noktada da aslında hepsi, bir anlama ya da anlamlandırma çabasının ürünüdür.

Konu, anlam ve anlamlandırma olunca da yol, anlam ve düşünce derinliğinin çok fazla görüldüğü İkinci Yeni şiirine çıkmıştır.

(20)

Ana hatlarıyla değinilecek olursa, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında önemli yere sahip olan İkinci Yeni, herhangi bir ortak şiir kuramı geliştirmeksizin kendiliğinden oluşan bir şiir hareketidir. Cemal Süreya, “İkinci Yeni bir akım olarak doğmadı. Bir programı, ortak bir bildirisi bile olmadı, şairlerin çoğu birbirini tanımıyordu bile, yazışmıyorlardı da. Sözgelimi ben Edip Cansever’le 1956’da, Turgut Uyar’la daha sonra tanıştım. İlhan Berk’le çok daha sonra. Sanırım metinlerin tanışması oldu. Ancak çok kişinin de katılmasıyla şiirsel bir devinim doğdu (Bezirci, 1996: 40)” diyerek bu hareketin ortaya çıkışını özetler. Ortak ve yeni bir şiir hareketi olarak onları birleştiren öğe, aralarında olan temel noktalardaki yakınlıklar olmuştur. Her biri kendi şiir evreninde ilerlerken zamanla birbirlerini sıkı takiple etkileşime girmiş ve metinlerarasılık bağlamında da birbirlerinden oldukça etkilenmişlerdir.

İkinci Yeni şiirinin edebiyat dünyasında en çok kabul gören öncü şairleri: İlhan Berk, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever, Ülkü Tamer’dir. Bununla birlikte Asım Bezirci, İkinci Yeni’nin kurulmasına, gelişmesine ve yayılmasına en az onlar kadar emeği geçmiş şu şairleri de ekler: “Oktay Rifat, İlhan Berk, Sezai Karakoç, Kemal Özer, Tevfik Akdağ, Nihat Ziyalan, Özdemir İnce, Seyfettin Başçıllar, Ercüment Uçarı, Alim Atay, Faruk Ergöktaş, Ersun Korkut, Ömer Nida, Gökalp Erturan, Ali Çulha, Güran Tatlıoğlu, Yavuz Örten, Tekin Kipöz, Öksel Demir, Tekin Alagöz vb. (Bezirci, 1996: 111).” Böylece bu şiir hareketinin sadece kendi dönemiyle sınırlı kalmayarak, kendisinden önceki ve sonraki dönemlerde de etkili olduğu görülmektedir.

İkinci Yeni şairleri, Türk şiirinde anlama ve dil meselesine hassasiyet gösteren bir yapıya sahiptirler. Şiirde anlam konusunda Walter G. Andrews’in “anlam terimi doğrudan doğruya, gerçek dünyadaki belirli bir nesneyi ya da fenomeni göstermez, indirgenemez nitelikte geniş ve karmaşık bir fenomenler dizisini gösterir (Andrew, 2009: 18)” ifadesi İkinci Yeni şairlerinin anlamı ele alış şekillerinin bir özeti niteliğindedir.

İkinci Yeni şiiri, Türk şiirini 1950’lerden sonra köklü bir yenilik hareketiyle derinden sarsmış, o zamana kadar alışılagelen şiir anlayışını kırmış ve modern şiir ekolünde önemli bir yere sahip olmuşladır. Bu dönemki şairler, edebiyatımıza daha önce görülmemiş yeni ve farklı bir şiir anlayışı getirerek hem içerik hem de şekil bakımından pek çok yenilikler kazandırmış ve böylece Türk şiirine büyük bir katkıda

(21)

bulunmuşlardır. Bu bağlamda Turan Karataş’ın: “İkinci Yeni, tüm kusurlarına rağmen, bir kesintiden ya da duraklamadan sonra iyi “şiire yeniden dönüş”tür (Karataş, 2008: 227)” ifadesi yerinde bir tespit olmuştur.

İkinci Yeni şiiri, Türk Edebiyatında dil ve anlatım bakımından bir kırılma noktası olarak görülür. Bu bağlamda şairlerin dile yaklaşım ve dili kullanış biçimleri klasik şiirden çok farklı bir hâl almıştır. Cemal Süreya, “Şiir dil işidir. Dilde yangınlar yaratmak sanatı (Süreya, 2002: 123)” diyerek dile bakışını ortaya koyar. Yani denilebilir ki, şiirin malzemesi dil olunca bu hareketin şairleri geleneğe karşı tepkilerini dile yaklaşım biçimleriyle ortaya koymuşlardır. Alâattin Karaca’nın bu noktadaki ifadeleri kayda değerdir:

“İkinci Yeniciler, -yanlışlığı veya doğruluğu tartışılabilir olmakla beraber- alışılagelen gerçekliği yıkmak ve yeni bir gerçeklik, yeni bir mantık/düşünme ve algılama biçimi kurmak için ilkin dilin değiştirilmesi gerektiğini düşünmüşler, bu nedenle öncelikle dili ele almışlar, deyim yerindeyse didik didik etmişler, alışılmış dil mantığını ve kurallarını bozarak ya da yıkarak öncekinden başka bir şiir dili; dolayısıyla öncekinden farklı bir gerçeklik yaratmaya çalışmışlardır (Karaca, 2008: 278).”

Sözcüklere yeni anlamlar yüklenmiş, alışılagelmiş sözcük kullanımlarının önüne geçilmiş, sıra dışı bağdaştırmalar yapılmış ve böylelikle de anlam kapalılığı sağlanmıştır. Kolay anlaşılan şiire karşı çıkılarak anlam ikinci plana atılmıştır. Bu noktada şair için önemli olan “anlatmak” değil “hissettirmek” olmuştur. Bunu gerçekleştirmek için de gerek sözcükleri bağlamlarından koparmışlar gerekse de kavramların farklı anlamlarını imgeye bağlı olarak vermeye çalışarak nesneleri, görünümleri ve insanları soyutlama ile anlatmayı tercih etmişlerdir. Ki bu naktada imge, çağdaş şairin en büyük sığınağı da denilebilir. Şairler adeta, Roland Barthes’in “Klasik dilde, sözcükleri bağıntılar yönlendirir, bağıntılar her zaman tasarlanmış bir anlama doğru götürür; çağdaş şiirde bağıntılar yalnızca sözcüğün bir yayılmasıdır; konut olan Sözcük’tür (Barthes, 2006: 44)” ifadesinin şiirini yazmışlardır. Cemal Süreya’nın “Çağdaş şiir geldi kelimeye dayandı (Süreya, 2006: 192)” ifadesi de şiire olan yaklaşımlarını açıklar niteliktedir.

(22)

İkinci Yeni şiirinde özellikle sözdizimi deformasyonları ve dilbilgisi sapmaları sıklıkla görülen unsurlardır. Alışılagelmiş, sıradan sözdizimleri yerine dil kurallarını görmezden gelen mantık dışı bir anlayışla oluşturulmuş sözdizimlerini kullanırlar. Bu sebeple anlamsızlık ve dili bozma eleştirilerini alsalar da, onlar “şiir dilinde hem sözcüklerin ses ve biçim niteliklerinden, hem dilin sözdizimi özelliklerinden bilinçli olarak ayrılma, dilde bulunmayan yeni sözcük ve anlatım biçimlerinin kullanma anlamına gelen “sapma”lara gitmişlerdir (Aksan, 2006: 166).” Bunu da kimi zaman sessel sapmalarla, kimi zaman yazınsal sapmalarla, kimi zaman sözcüksel sapmalarla, kimi zaman da sözdizimsel sapmalarla gerçekleştirmişlerdir. Buradaki amaç dili bozmak değil; okuyucunun dünyasında farklı, zengin, kişiye göre değişen özgür çağrışımlar oluşturmaktır.

İkinci Yeni şairleri için dilbilgisi kurallarının dışına çıkarak sıfatlar, fiiller ve yapım ekleriyle yeni kelimeler kurmak bir eğlence haline dönüşmüştür. Ayrıca yazım kuralları ve noktalama işaretlerinin kullanımı konusunda da geleneğin tam tersi hareket etmişlerdir. Gerek büyük-küçük harf yazımında gerekse de noktalama işaretlerinin kullanımında kasıtlı olarak kuralların dışına çıktıkları görülür. Ayrı yazılması gereken kelimeler bitişik, bitişik yazılması gerekenler ayrı yazılmış, kesme işaretiyle ayrılması gereken ekler de kasıtlı olarak ayrılmamış ve kelimeler, ağız özelliklerini yansıtacak şekilde günlük konuşma dilindeki şekliyle yazılmıştır.

İkici Yeni şiirinin getirdiği farklılıklar bütünüyle şöyle sıralanmıştır: “Gelenek kopma, biçimciliğe kayma, değiştirim karıştırım, özgür çağrışım, soyutlama, anlamsızlık, imgeleme, usdışına çıkma, güç anlaşılma, okurdan uzaklaşma, halka sırt çevirme, çevreden ayrılma ve kaçış (Akkanat, 2012: 104).”

Söyleyişteki rahatlığın yerine şiir dilini zorlamayı, anlaşılırlık yerine anlamca kapalılığı, somuta karşılık soyutlamayı ve sözcüklerle oynamayı seven bu şairlerin neden bu yolu seçtikleri ise modernizm etkileri, toplumsal yaşam şartları ve tesiri altında kaldıkları akımlarla açıklanabilir. Bu bağlamda Hulusi Geçgel’in saptamaları oldukça bilgilendiricidir:

“Modernizm, diğer bütün sanat dallarında olduğu gibi edebiyatta da, özellikle biçim bakımından gelenekten kopmayı getirmiştir. Sanatçılar, dikkatlerini içerikten biçime, somuttan soyuta çevirmişler ve sanatı bir düşünüş tarzı olmaktan çıkararak bir sunuş/yapış tarzı olarak algılamaya

(23)

başlamışlardır. İkinci Yeniciler de, bilimsel gelişmelerin ve teknolojik ilerlemelerin etkisi altında kabuk değiştiren “gerçeklik”in yeni durumunu, “neo-realizm (yeni-gerçekçi)” olarak isimlendirmişler ve bu gerçekliği şiirle işlemeye çalışmışlardır. Ancak, algılanması kadar temalaştırılması da çok zor olan bu yeni-gerçekliği yansıtabilmek için, yeni biçimlere ve anlatım tekniklerine ihtiyaç duymuşlardır. Yabancılaşan kentli insanın gerçekliğini, kendilerinden önceki şiirin konu öyküleme ve şiir dili teknikleriyle anlatmanın neredeyse imkânsız olduğunu görmüşler ve Batı’nın Gerçeküstücülük, Dadacılık, Varoluşçuluk gibi modern şiir akımlarının tekniklerinden yararlanmaya çalışmışlardır (Geçgel, 2005: 11).”

Son olarak toparlanacak olursa, İkinci Yeni dönemindeki ideolojik çatışmalar, iktidar-muhalefet tartışmaları, kapitalistleşme ve kentleşme şairlerin ideolojik öz ve söylemden uzaklaşmalarına, dile, anlatıma ve yapay yaşamlara bir çeşit başkaldırma olarak görülmüş ve sanatçılar yukarıda bahsedildiği gibi şiirde köklü değişimlere giderek kendilerini toplumdan uzaklaştırmışlardır. Bu bağlamda kendilerini alışılmış dil ve biçimden koparan, akıl ve mantığı geri plana atan, imgelerle dolu bir sanat alanı olan Dadaizm ve Gerçeküstücülerin sanat anlayışı içinde bulmuşlardır. Aslında değişen sadece dil ve biçim değil; aynı zamanda gerçeklik anlayışlarıdır. Ayrıca şairlerin yaşadıkları başkaldırı ve yabancılaşma, temsilcilerinin arasında A.Camus, J.P. Sartre, S.Kierkegaard, Henry Bergson vb. gibi isimlerin bulunduğu varoluşçuluktan da etkilendiklerini göstermektedir.

Buraya kadar değinilmiş olan İkinci Yeni şiiri, çalışmanın malzemesini oluşturmaktadır. Bu bağlamda belirlenmiş olunan beş örneklem şair üzerinden anlambilimsel bir sıfat çalışması yapılmıştır. Bu beş şair hakkında genel bir bilgi verildikten sonra yöntem kısmına geçilecektir.

İlk olarak değinilen şair “Cemal Süreya”dır. “İkinci Yeni” şiir hareketine bağlı şairlerden biri olan Cemal Süreya, bu hareketin öncülerindendir. 1931 yılında Erzincan’da doğmuştur. Eski edebiyata ve halk edebiyatına yabancı olmayan şair, kendi anlayışını “ Ben eski edebiyatımızın değerleriyle de, Batı edebiyatının değerleriyle de beslendim. Şiirim bu iki edebiyatın çelişkisidir. Birleşmesi, uzlaşması değil (Ercan, 1991: 171)” diyerek özetlemiştir. Süreya’nın şiirleri konuşma diline yakın, imgesel ve

(24)

dil-sözcük oyunlarıyla yüklüdür. Soyut, biçimi önemsemesi ve edebi sanatlarla dolu şiirlerini yazması onun kelimeye ve dile verdiği önemin göstergesidir. Gelenekten yararlanırken yeni imgelere tutunur, böylelikle Doğu ve Batı şiirini harmanlayarak kendine özgü üslûpta şiirler ortaya koyar.

Şiirlerindeki çarpıcı dili ve alışılmamış imgeleriyle İkinci Yeni hareketinde adından fazlaca söz ettirmiş olan Cemal Süreya, birçok eserin de yaratıcısı olmuştur. Şairin eserlerini şu şekilde verebiliriz:

Şiir Kitapları: Üvercinka (1958), Göçebe (1965), Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973), Sevda Sözleri (1984, Üvercinka, Göçebe,Beni Öp Sonra Doğur Beni, Uçurumda Açan-1984 ile birlikte), Güz Bitiği (1988), Sıcak Nal (1988), Sevda Sözleri (1990, 1995, Tüm Şiirleri)

Denemeler- Eleştiriler: Şapkam Dolu Çiçekle (1976), Günübirlik (1982), 99 Yüz (1992), Uzat Saçlarını Frigya (1992), Folklor Şiire Düşman (1992), Aydınlık Yazıları/ Paçal (1992), Oluşum'da Cemal Süreya (1992), Papirüs'ten Başyazılar (1992), Toplu Yazılar I (2000, Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar), Toplu Yazılar II (2005, Günübirlikler)

Günceler (Günlükler): 999 Gün/ Üstü Kalsın (1991), Günler (1996) Mektuplar: On üç Günün Mektupları (1990)

Çocuk Kitapları: Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (1993) Söyleşiler: Güvercin Curnatası (1997)

Şiir Çevirileri: Yürek ki Paramparça (1995)

Çeviriler: Gelinlik Kız (E. Ionescu- 1964), Küçük Prens (A. De Exupery- 1965), Bir Aşk Kırgınının Şarkısı (Apollionaire- 1965), Günümüz Sağcı Fikirleri (S. De Beauvoir- 1966), Sade'ı Yakmalı mı? (S. De Bauvoir-1966), İhtilalin Özü (Mao Zedung-1967), Amerika Birleşmemiş Devletleri (V. Pozner- 1967), Aşkın Suçları (M. De Sade-1967), Palto (Gogol-1968), Yeşil Papa (Asturias-1967), Gök Cephesi (N. Dinh- 1968), Küçük Prens (A. De S. Exupery- 1975), 32 Saat Özgürlük (G. Hernadi- 1968), Milli Kurtuluş Cephesi (D. Bravo- 1969), Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması (Lenin- 1974), Dine Karşı Düşünce Tarihi (A. Bayet- 1970), Bir Aşk Kırgınının Şarkısı (Apollinaire-1970), Büyük Ahlak Doktrinleri (F. Gregoire-1971), Vadideki Zambak (Balzac-1985), Nekrassov (Sartre-1971), Gönül ki Yetişmekte (Flaubert- 1971), Goriot Baba (Balzac- 1974), Meyhane (E. Zola- 1974), Çin Uyanınca (A. Peyrefitte- 1975),

(25)

Venezuella Makiliklerinde Douglas Bravo Konuşuyor ( 1976), Mutluluk Getiren Seks (1976), Emeğin ve Emekçinin Tarihi (P. Brizon- 1977), Faşizmin Analizi (Macciocchi-1977), Kırmızı Balon (Lamorisse- 1980), Yarını Bilen Adam Nostradamus (Fontbrune- 1982), Bir Tanem (Marceau- 1991), Sosyoloji Tarihi (Bouthoul- 1995)

Antolojiler: 100k Şiiri (1967), Mülkiyeli Şairler Antolojisi (1966)

Ödülleri: Yeditepe Şiir Armağanı (Üvercinka-1956), Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü (Göçebe-1966), Behçet Necatigil Şiir Ödülü (Sıcak Nal, Güz Bitiği-1988)

Örneklem alınan ikinci şair ise İkinci Yeni edebi akımının önemli öncülerinden biri olan “Turgut Uyar”dır. 4 Ağustos 1927 tarihinde Ankara’da doğan şair, 1985’de vefat etmiştir. İlk dönem şiirlerinde bazen Hececi şiirin bazen de Garip şiirinin izleri görülse de sonradan kendine özgü şiir tarzı oluşturmuştur. Turgut Uyar’ın sanat anlayışını kendi sözleri açıklar niteliktedir: “Bilimsel bir veri değildir şiir, anlaşılıp anlatılmaz. Kabaca birtakım bilgiler dışında, kuralları yoktur. Her iyi şiir kendi kuralını, kendi gerekirliğini içinde taşır. Bu yüzden, büyük ölçüde, şiir bazı bilgilerle değil, sezgilerle, duygularla ayırt edilir önce (Uyar, 1967: 596).” Yoğun imgelerle dolu, simgeci bir söyleyişle şiirlerini kaleme alan Uyar, bilinçaltının çeşitli yansımalarını kullanarak şiirlerini yazmıştır. Türk şiirine zenginlikler katan Uyar şiirleri, toplumsal koşullardan soyutlanmamıştır.

Sanat hayatının neredeyse tamamını şiire ayıran Turgut Uyar’ın eserleri şunlardır: Şiir Kitapları: Arz-ı Hal (1949), Türkiyem (1952-1963), Dünyanın En Güzel Arabistanı (1959), Tütünler Islak (1962), Her Pazartesi (1968), Divan (1970), Toplandılar (1974), Toplu Şiirler (1981, ilk dört kitaptaki şiirleri), Kayayı Delen İncir (1982), Dün Yok mu (1984)

İncelemeler: Bir Şiirden (1984)

Ödülleri: 1963 Yeditepe Şiir Armağanı Tütünler Islak ile, 1975 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü Lucretius'tan Evrenin Yapısı çevirisi ile (Tomris Uyar'la birlikte), 1981 Behçet Necatigil Şiir Ödülü Kayayı Delen İncir ile, 1984 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü Büyük Saat ile

Örneklem olarak alınan üçüncü şair de, 8 Ağustos 1928’de İstanbul’da doğan “Edip Cansever”dir. Şair, şiirlerinde makineleşmenin ve kentleşmenin insanda

(26)

yarattığı bunalımı, iç çatışmaları, yabancılaşma sorunsalını alışılagelmiş şiir dilinin aksine kendine özgü bir dille işler. Ancak bu dil toplumdan tamamen kopuk değildir. Bu bağlamda Cansever, toplumdan kopuk, yalnızca şairin anlayabileceği bir şiir dilini doğru bulmaz. İkinci Yeni anlayışının getirdiği anlamsızlık tartışmasını reddederek yalnızca şiirdeki yoğun ve anlaşılması zor olan duyguları anlamanın kolay olmadığını kabul eder. Şiiri anlam bakımından kapalı bulmanın mümkün olmadığını düşünen Cansever, şiirlerinde uyak ve ses sanatlarına yer vermez.

Edip Cansever’in eserleri şunlardır:

Şiir Kitapları: İkindi Üstü (1947), Dirlik Düzenlik (1954), Yerçekimli Karanfil (1957), Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961), Tragedyalar (1964), Çağrılmayan Yakup (1969), Kirli Ağustos (1970), Sonrası Kalır (1974), Ben Ruhi Bey Nasılım (1977), Sevda ile Sevgi (1977), Şairin Seyir Defteri (1980), Yeniden (Bütün Şiirleri, 1981), Bezik Oynayan Kadınlar (1982), İlkyaz Şikâyetçileri (1984), Oteller Kenti (1985)

Düzyazılar: Gül Dönüyor Avucumda (Ölümünden sonra 1987), Şiiri Şiirle Ölçmek Ödüller:1958 Yeditepe Şiir Armağanı (Yerçekimli Karanfil ile), 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü (Ben Ruhi Bey Nasılım ile), 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (Yeniden ile)

Örneklem alınan dördüncü şair de İkinci Yeni hareketinin kurucularından biri olan “Ece Ayhan”dır. 10 Eylül 1931’de Çanakkale’de doğmuş ve 16 Temmuz 2012’de de vefat etmiştir. İlk şiirlerinde Garip akımının izleri görülse de daha sonra şair İkinci Yeni şiir hareketi içeriğine uygun şiirler yazmıştır. Özgün şiir dilini oluşturmaya çalışan Ayhan şiirinin temelleri gerçeküstücülük ve varoluşçuluk akımları üzerine kuruludur. Şiirlerindeki bunaltı, sıkıntı, mücadele varoluşçuluk etsilerini gösterirken, akla karşı çıkış ve bilinçaltına yönelişte sürrealizm etkilerini göstermektedir. Kendi şiir anlayışını ise “Gerçek nereye gidiyor, onun peşindeyim (Ayhan, 1993: 150)” sözüyle vermeye çalışmıştır. Ayrıca farklı sözdizimleri ile uzak çağrışımlı sözcükleri bağdaştırarak kapalı bir anlatıma yönelmiştir. Cumhuriyet dönemi Türk şiirine marjinal yenilikler getirerek, şiirin kapısını anlamsızlığa açmıştır.

(27)

İkinci Yeni’ye “sıkı şiir”, “sivil şiir” gibi isimler veren Ece Ayhan’ın eserlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

Şiir Kitapları: Kınar Hanımın Denizleri (1959), Bakışsız Bir Kedi Kara (1965), Ortodoksluklar (1968), Devlet ve Tabiat ya da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler (1973) , Yort Savul (1977), Zambaklı Padişah (1981), Çok Eski Adıyladır (1982) , Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991), Son Şiirler (1993) , Bütün Yort Savul’lar! (1994)

Anı, Günlük, Deneme, Söyleşi Kitapları: Defterler (1981), Yeni Defterler (1984), Yalnız Kardeşçe (1985), Kolsuz Bir Hattat (1987), Şiirin Bir Altın Çağı (1993), Başıbozuk Günceler (1993), Sivil Şiirler (1993), Aynalı Denemeler (1995), Dipyazılar (1996), Morötesi Requiem (1997), Sivil Denemeler Kara (1998), Hay Hak! Söyleşiler (2002)

Örneklem olarak alınan son şair ise 29 Şubat 1932’de doğup 28 Eylül 1992’de vefat eden “Tevfik Akdağ”dır. İkinci Yeni şairlerinden Tevfik Akdağ’ın şiirlerinde, biçimsellik ve çağrışımlara dayalı imgesel dil belirgin olarak görülmektedir. Şiirlerinde gerçeküstücülüğün izlerinin görüldüğü gibi aynı zamanda İkinci Yeni hareketinden farklı olarak akılcılıkta görülür. Tevfik Akdağ’ın eserleri şunlardır:

Şiir Kitapları: Lacivert Kanatlı Bir Kuştur Gece (1969), Çıplak Ve Sevinçle (1977), Eski İnsan Sözleri (1940), Kıpırda Ey Karanlık (1944, Tüm Şiirleri, Ölümünden Sonra)

Yöntem

İkinci Yeni şiiri üzerine yapılan bu çalışmada beş şair örneklem olarak alınmıştır. Bu şairler ve ele alınan 48 şiir kitabı sırayla şunlardır:

Cemal Süreya: Üvercinka, Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Uçurumda Açan, Sıcak Nal, Güz Bitiği, Kalanlar

Turgut Uyar: Arz-I Hal, Türkiyem, Dünyanın En Güzel Arabistanı, Tütünler Islak, Her Pazartesi, Divan, Toplandılar, Kayayı Delen İncir, Dün Yok Mu, Yitiksiz

(28)

Edip Cansever: İkindi Üstü, Dirlik Düzenlik, Yerçekimli Karanfil, Umutsuzlar Parkı, Petrol, Nerde Antıgone, Tragedyalar, Çağrılmayan Yakup, Kirli Ağustos, Sonrası Kalır, Ben Ruhi Bey Nasılım, Sevda İle Sevgi, Şairin Seyir Defteri, Eylülün Sesiyle, Bezik Oynayan Kadınlar, İlkyaz Şikâyetçileri, Oteller Kenti, Gül Dönüyor Avucumda, Öncesi De Kalır

Tevfik Akdağ: Lacivert Kanatlı Bir Kuştur Gece, Çıplak ve Sevinçle, Eski İnsan Sözleri

Ece Ayhan: İlk Şiirler, Kınar Hanımın Denizleri, Bakışsız Bir Kedi Kara, Ortodoksluklar, Devlet Ve Tabiat Ya Da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler, Zambaklı Padişah, Çok Eski Adıyladır, Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup, Son Şiirler

Öncelikle çalışma, İkinci Yeni şiirlerinin sıfat işletimleri üzerine gerçekleştirilmiş bir çalışmadır. Ele alınan dönem, şiirlerine yükledikleri derin anlamlarla bilinen İkinci Yeni olunca bir sıfat çalışması yapma isteği de kaçınılmaz olmuştur. Çünkü bilinmektedir ki İkinci Yeni’nin kendisi şiire sıfat olmuş, eserlerine çok zengin anlamlar yüklemişlerdir. Bu bağlamda, hangi adlara nasıl anlamlar yüklendiği üzerine dilbilimsel bir inceleme gerçekleştirmek istenmiştir. Bu doğrultuda yapılan çalışma bir gramer çalışması değil; anlam odaklı bir dilbilim incelemesi, bir tasnif denemesidir.

İncelemenin yapılması için öncelikle yukarıda isimleri verilen şiir kitaplarındaki 24.644 adet sıfat işletimi tespit edilerek bilgisayara aktarılmıştır. Aktarım yapılırken ifadelerin kitaplarda geçen şekillerine (büyük-küçük harf, yazım, imla vb.) müdahale edilmemiştir. Sıfat olan kısımlar italik, ad olan kısımlar ise kalın gösterilerek belirgin hale getirildikten sonra sıfat işletim cümlesinin geçtiği eserin sayfa numarası hemen ardına verilmiştir. Çalışmada her bir sıfat işletimi numaralandırılmıştır. Metin içi gösterimimiz şu şekildedir: Yazılan soldaki ilk sayı (865.CS/BÖ.208) tüm sıfat işletimlerinin genel sayısını verirken, sağdaki sayı (865.CS/BÖ.208) her bir şiir kitabının içindeki sayıyı vermektedir. Ortadaki kısaltma ise (865.CS/BÖ.208) hangi şairin hangi kitabında geçtiğini gösterir niteliktedir. Örneğin 865.CS/BÖ.208 kısaltması, Cemal Süreya’nın Beni Öp Sonra Doğur Beni kitabında geçen 208. sıfattır; bununla birlikte genel sıralamada ise 865. sıradadır. Karşısındaki sıfat işletimi

(29)

olan “mavi gözlü bir aslan (s.88)” ifadesinin eserdeki geçtiği sayfa numarası ise 88’dir.

Çalışmanın inceleme kısmı ise “adlar” ve “sıfatlar” olarak iki başlıkta ele alınmıştır. Bu bağlamda 24.644 ad ve yine 24.644 sıfat incelenerek tasnif edilmeye çalışılmıştır. Kendi içinde adlar 55 alt başlığı olan 42 ana başlıkta (toplam 97 başlık), sıfatlar ise 40 alt başlığa sahip 43 ana başlık (toplam 83 başlık) altında incelenmiştir.

Yapılan tasnif çalışmasında başlıklar bir anda değil malzemeye göre, yavaş ve sancılı bir süreçte oluşturulmuştur. Bu bağlamda hem malzemenin çokluğu hem de Türkçe’nin sınırsız anlam zenginliğinin bolca kullanıldığı İkinci Yeni şiirinin geniş kelime yelpazesi, ana ve alt başlıkların belirlenmesinde titizce bir ayıklama ve ayırma işlemini zorunlu hale getirmiştir. Bazı sözcüklerin çok keskin sınırlarla ayrılmayışı da çeşitli sıkıntı ve güçlüklere sebep olmuştur.

Tasnif denemesinin ölçütleri verilecek olursa, hem ad hem sıfat tasnifinin her ikisinde de bağlama dayalı anlamlar ele alınmaya çalışılmıştır. Bu noktada ölçüt, ilk etapta temel kavram alanı olup; ancak belirgin bir farklılaşma olduğunda bağlama göre hareket edilmiştir. Yani temel kavram alanı dışında özgün bir imgelem yüklenmişse, ki İkinci Yeni şiirinin bu anlamda dili zengindir, o zaman bağlam merkezine göre değerlendirilmiştir. Bu noktadaki hareket noktası dilbilimdeki üç temel kodlama üzerinden olmuştur. Birincisi temel anlama dayalı olan denotative koddur. Aksan bu kodlamayı şu şekilde açıklar:

“Anlambilim açısından biz dünyadaki nesnelere, adlandırılan şeylere gönderge (referent) diyoruz. Eğer belli bir bağlam ve konu içinde olmaksızın tek tek sözcüklerden yola çıkarak örneğin bir kedi, bir çiçek, bir balık göstergelerini ele alacak olursak bunlar söylendiğinde ya da yazılı olarak önümüze geldiğinde zihnimizde bir tasarım, bir görüntü oluşturdukları görülür ki, bu görüntüler köpek, ot ya da kuş göstergelerinden bütün bütün farklıdır. İşte biz, örneğin kedi sözcüğü söylendiğinde zihnimizde beliren bu tasarıma temel anlam öğesi (denotation) adını veriyoruz (Aksan, 1999: 50).”

İkincisi yan anlama dayalı olan connotative koddur. Toplumlar zamanla uğraşları, uzmanlaşmaları ve yoğunlaşmalarına dayalı olarak kelimeleri toplumun belirli

(30)

kesimlerince ortak uzlaşı ile ikincil anlamlar yüklemişlerdir, ki buna yan anlama dayalı connotative kod denilmektedir. Bu bağlamda Bahattin Sav: “Sözcüğün anlamı başlangıçta tektir. Yeni kavramlara ad vermemiz gerektiğinde başvuracağımız iki yol vardır. Ya yeni gösterenler bulacağız, ya da var olan bir gösterenin anlam alanına yeni anlamlar yükleyeceğiz (Sav, 2003: 158)” diyerek konuya açıklık getirmiştir.

Üçüncüsü de imgesel anlama dayalı olan figurative koddur. Ancak özgünlüğü yakalayabilen sanatkârların ya da o dilin derinliğine vakıf olan mütefekkirlerin öncülüğünde ilgili sözcüklere ya da söz öbeklerine özgün anlamlar yüklenmiştir. Bu, sancılı ve yavaş bir süreçte toplumda yer alan bireysel bir yaratımdır. İmgesel anlamı Nizamettin Uğur şöyle açıklamıştır: “Mecaz (değişmece) anlam ise bir kelimenin, kullanım içinde bir başka kelimenin anlamını “geçici” olarak üstlenmesiyle edindiği, ancak bir bağlam (tamlama, deyim, cümle) içinde oluşan anlamdır (Uğur, 2003: 23).”

Yukarıda kısaca bahsedilen üç kodlama türünden hareketle, İkinci Yeni şiiri örneklem olarak zengin anlamlı kelime yapısına sahiptir. Bu bağlamda denilebilir ki imgesel anlamın önemli kuluçka merkezlerinden birisidir. İkinci yeni sanatkârlarının hem bu özelliği hem de kelimeleri aykırı yerlerde kullanışları çalışmada bağlama götüren temel etken olmuştur. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki İkinci Yeni için çağrışım oluşturmak çok önemli olsa da dilin işlevselliğinden kaynaklı kaçınılmaz durumlarından biri de temel anlamdaki sözcüklerin kullanılması zorunluluğudur. Bu bağlamda İkinci Yeni şiirlerini tek bir kodlama türü içinde düşünmemek gerekir. İncelenen şiirlerden birkaç örnekle kullanılan yöntem açıklanmaya çalışılacaktır. İlk olarak ad bölümünden ‘kafa’ sözcüğünün kullanım alanlarına örnek verilirse:

“4609.TU/DGA.1013 sarışın kafalar (s.191)” ifadesinde geçen kafa kelimesi “İnsan başı, ser (TDK).” anlamında kullanılmıştır. “24615.EA/SŞ.175 küçük kafa (s.247)” ifadesinde geçen kafa kelimesi ise “Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü (TDK).” anlamında kullanılmıştır. Bağlamda kastedilen ilkinde insanın kafası ikincisinde bağlamdan hareketle kumrunun kafası olduğu için fizyolojik adlara dâhil edilmiştir.

“17947.EC/SS.401 bir yığın ıvır zıvır satırla dolu kafa (s.148)” ifadesinde geçen kafa kelimesi ise artık temel anlamdaki bir fizyolojik unsur olmaktan çıkmıştır. Yani bu ifade de sözcüğün “Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin, bellek. (TDK).” anlamı vardır. Bu sebeple artık “kafa” kelimesi temel anlamıyla değil imgesel anlamıyla

(31)

kullanıldığı için fizyolojik unsurlar kategorisinde değil; anlama ve düşünme edimleriyle ilgili unsurların yer aldığı düşünce odaklı adlar kategorisine dâhil edilmiştir.

Aynı örnek üzerinden gidilecek olursa, sıfat incelemesi yaparken de aynı durumla karşılaşılmıştır. Örneğin “22265.TA/ÇS.74 kafamdaki sürgünler (s.69)” ifadesinde sıfat unsuru olarak geçen kafa kelimesiyle kastedilen temel anlamlı fizyolojik bir unsur değil; imgesel anlamlı düşünsel bir unsurdur. Bu sebeple düşünce odaklı sıfatlar kategorisinde incelenmiştir.

Başka bir örneklem üzerinden de değerlendirebilir: “889.CS/BÖ.232 yaktığın ateş (s.90)” örneğinde geçen ateş kelimesi metnin bağlamından hareketle “Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr (TDK).” anlamıyla geçmektedir. Bu sebeple atmosferle ilgili adlar başlığı içinde değerlendirilmiştir.

“4307.TU/DGA.711 yaşamamı tazeleyen bu ateş (s.166)” örneğinde ise ateş kelimesi “Coşkunluk (TDK).” anlamında kullanılarak temel anlamından çıkmış; imgesel bir anlam kazanmıştır. Bu sebeple dâhil edilen yer, duygu odaklı adlar bölümü olmuştur.

“16327.EC/SK.508 masmavi iki ateş (s.620)” örneğinde geçen ateş ise “Genellikle hastalık etkisiyle artan vücut sıcaklığı, kızdırma (TDK).” anlamıyla geçtiği için sağlıkla ilgili adlar başlığı altında incelenmiştir.

İkinci bölümde ele alınan sıfat incelemesinde ise bu bölümde adlara göre daha fazla sıkıntının yaşanmıştır. Bu durumun sebebi ise bugüne kadar birçok çalışmada sıfatların biçim temelli ve izlenimci bir bakış açısıyla ele alınmış olmasıdır. Bağlam merkezli işlevsel değeri göz ardı edilerek yapılan sıfat çalışmaları bu noktada biçimci görüşe kurban gidebilir. Sıfatların biçimci bir bakış açısına itilmesi aslında kelimelerin anlam derinliğinin ve zenginliğinin tam anlamıyla kavranamamasına sebep olacaktır.

Yapılan araştırmalar sonucunda sıfatlar konusunda anlam odaklı yapılan en geniş çaplı çalışmalar arasında Zeynep Korkmaz’ın çalışmasından bahsedilebilir. Korkmaz, sıfatları gramere dayalı gruplara ayırdıktan sonra nitelik sıfatlarını anlam odaklı 16 alt türe ayırmıştır.1

Bir diğer çalışma Engin Yılmaz’a aittir. Yılmaz da Korkmaz gibi semantik açıdan sadece niteleme sıfatlarını baza alarak 5 alt grupta

(32)

incelemiştir.2

Doğan Aksan’ın çalışmasında da nitelik sıfatlarının alt grubu olarak geçmiştir.3

Ayrıca çeşitli tez çalışmalarında da bu konu ele alınmaya çalışılmıştır. Ancak tüm bu çalışmalarda tasnif çok belirli özellikler üzerinden yapılmıştır (renk, duyu, yoksunluk vb. gibi). Bu noktada Hacı Ömer Karpuz’ un zarflar üzerine yapmış olduğu çalışma ufkumuzu açma açısından yol gösterici nitelikte olmuştur.4

Yapılan çalışmada sıfatların anlam boyutunda ayrıntıya inilmeye çalışılmıştır. Yaklaşım tarzının daha iyi anlaşılması için örnek verilebilir: “5051.TU/TI.273 resimsiz kitap (s.218)” işletiminde resimsiz ifadesinin sadece yok olma durumu baza alınmamıştır. Anlama daha fazla inmeye çalışılmıştır. Bilindiği gibi varlık paradigmasının iki alt birimi vardır: Varlılık ve varsızlık (ki buna yoksunluk denilir). Her defasında ayrı bir kelime üretmeyip bir yapım ekiyle türetme gerçekleştirilir (resimli-resimsiz gibi). Bu noktada her sahip olunmama anlamı bildiren yapım eki, yoksunluk bildirmeye koyulmamıştır. Her ne kadar yoksunluk anlamı olsa da, aksi yapılsaydı kelimenin anlamı belirsizleştirerek ek ön plana çıkarılmış olunurdu. Bu noktada özellikle sahip olma ya da olmama belirten yapım eklerinin bu işlevine dayalı bir ayrım işletmemiştir; kelimenin anlamı birinci derece belirleyici tutulmuştur. Ama yapım ekinin işlevi de tamamen göz ardı edilmemiştir. Bu bağlamda da “resimsiz” işletimi yoksunluk başlığında değil; sanatın bir alt dalı olma özelliğiyle resimle ilgili sıfatlar başlığı altında incelenmiştir.

Sıfat işletimlerinin nasıl ele alındığının daha iyi kavranabilmesi adına birkaç örnek daha incelenebilir:

“10513.EC/DD.82 deredeki balık (s.70)” örneğinde “dere” kelimesinin almış olduğu yer bildiren eki, belirleyici unsur olarak görülmemiştir. Burada dere, coğrafî yapıya ait bir unsur olduğu için bu bağlamda değerlendirilmiştir.

Başka bir örnekle de bir sıfatın aslında çok farklı anlamlara geldiğini ve işletimin çok çeşitli şekillerde görüldüğü söylenebilir:

“582.CS/Ü.582 büyük bir demir sesi (s.64)” örneğinde “büyük”, sesin derecesini yani güçlülüğünü göstermesiyle işletilmiştir. Bu sebeple güçlülük/güçsüzlük bildiren sıfatlar başlığı içinde değerlendirilmiştir

2

Ayrıntılı bilgi için bakınız. Yılmaz, 2004

3

Ayrıntılı bilgi için bakınız. Aksan, 2003

(33)

“1844.CS/SN.81 büyük Ş’ler (s.206)” örneğinde “büyük”, Ş’nin yazılış biçimini gösteren bir işletime sahiptir. Bu sebeple şekil ve biçim bildiren sıfatlar başlığı içinde değerlendirilmiştir.

“3615.TU/DGA.19 büyük oteller (s.115)” örneğinde “büyük”, otelin genişliğini, boyutunu göstermesiyle işletilmiştir. Bu nedenle boyut bildiren sıfatlar başlığı içinde değerlendirilmiştir.

“6611.TU/HP.1404 büyük tirajlar (s.337)” örneğinde “büyük”, tirajın çokluğunu gösterir nitelikte işletilmiştir. Bu yüzden çokluk bildiren sıfatlar başlığı içinde değerlendirilmiştir.

“15190.EC/KA.835 büyük ozan (s.515)” örneğinde “büyük”, ozanın değerini ortaya koyması yönüyle işletilmiştir. Bu yüzden değer bildiren sıfatlar başlığı içinde değerlendirilmiştir.

“23639.EA/DT.50 büyük bir çocuk (s.123)” örneğinde “büyük”, çocuğun yaşını belirtmesi yönüyle işletilmiştir. Bu yüzden yaş bildiren sıfatlar başlığı içinde değerlendirilmiştir.

Görüldüğü gibi anlam odaklı ilerlenmiş ve her kelimenin nasıl işletildiğine dikkat edilmiştir. Böylece de geniş anlam yelpazesiyle eşsiz bir dil olan Türkçeyi ve Türkçe’nin olanaklarını iyi derecede yansıtan İkinci Yeni şiirlerini daha iyi kavrama ve anlamlandırma fırsatı olmuştur.

Bir başka dikkat çekici unsur ise, incelenen şiirlerde sıfat işletimlerinin dizimsel farlılığını ortaya koyan iki farklı işletim tespit edilmiştir:

“1946.CS/SN.183 Lokman şair (s.227)” örneğinde anlamca asıl olan Lokman’dır, şairlik onun bir özelliğidir. Dizimsel olarak farklı yerlerde olsalar da “şair Lokman” olarak ele alınmıştır ve bu bağlamda da Lokman adını kişi adları başlığı altında, şair sıfatını da meslek belirttiğinden dolayı çalışma, emek ve meslek belirten sıfatlar başlığı altında incelenmiştir.

“6191.TU/HP.984 börklüce gibi sabırsız (s.305)” örneğinde de asıl olan Börklüce’dir ve sabırsız onun özelliğidir. “sabırsız börklüce” olarak ele alınan işletimde Börklüce’yi kişi adlarında, sabırsız sıfatını ise onun karakter özelliğini

Referanslar

Benzer Belgeler

Kalem in rengini belirtilen d eğer kadar değiştirm ek için kullanılır.. Kalem in rengini belirtilen renk y a p m a k için

başlık arasına metin eklemek istemiyorsanız, başlığın sonuna nokta ekleyin ve sonra alt başlık ile alt başlık metni için yeni bir paragrafa geçin.] [CITATION Makale \t \l

Şunu da ilâve edelim ki, kümelere göre sondaj'da S x mümkün olduğu kadar küçük çıkacak şekilde bir örnekleme plânı tanzimi esas iken, zümrelere göre sondajda S 2

2.23- KATILIMCI, FESTİVAL’in ORGANİZATÖR tarafından düzenlenmediğini, bu nedenle ORGANİZATÖR’ün elinde olmayan nedenlerle FESTİVAL veya işbu SÖZLEŞME

Elde edilen verilerin analizi sonucunda araştırma alanındaki habitatlar, 9 ana ve 27 alt başlık altında sınıflandırılmıştır: Alanda yer alan ana habitatlar,

Kapsanan görevler genelde şunlardır: Devlet kanun ve yönetmeliklerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla ulusal sınırlarda devriye gezilmesi, kişilerin, taşıtların, seyahat

Prof. Ateş Karateke TJOD Başkanı Prof. Volkan Kurtaran TJOD Genel Sekreteri Op. Selçuk Söylemez TJOD Sayman Prof. Fatih Şendağ TJOD YK ÜYESİ Op. Samet Bayrak

İdari personelin kadrolu akademik personele oranı Kadrolu ve 657/4b personel sayısı 5 /Enstitümüz bünyesinde kadrolu akademik personel bulunmamakta olup, 2547 sayılı