• Sonuç bulunamadı

Fikret ve oğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fikret ve oğlu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TAKVİMDEN

III YAPRAK

Fikret

ve eğin

İnan, Halûk, ezelî bir şifâdır aldanmak.

— Tevfik Fikret —

B

İRKAÇ giuı evvel bir gazetede hocam Tevfik Fikret’in bi­ ricik oğlu Halûk'un mürted olarak Hristiyanlığı kabul ey­ lediğini ve elyevm Amerikada bir kilisede papazlık ettiğini okudum. Hiç şaşmadım, teessüf de etmedim. İslâmiyet gibi bir dinin ulviyetini anlamaktan âciz bir adam Nasrânî olmuş, Mecusî olmuş, bundan ne çıkar? Madem ki onun benliğinde İs- lâmiyete yer verecek bir istidat yokmuş, İslâm câmiasmdan çıkıp gitmesi isabet olmuş.

Altı yüz milyon içinden bir iki hattâ beş on mürted çıkabilir. Bu, o kadar ehemmiyet verilecek bir hâdise değildir ve biz Müs- lümanlarda büyük bir tesir yapmaz, bu beş on mürtede karşı İs- lâmiyeti kabul ederek hidayete erişenlerin adedi hayli yüksek­ tir, böyle olmakla beraber biz bununla da öğünmüyoruz ve öğünmeyiz de... İslâmda ne dm propagandası, ne de misyoner vardır. İslâmiyet yayılmış, Asya’da tâ Çin’e kadar gitmiş, Afri­ ka’nın en hücra yerlerine kadar sokulmuş, şimdi de yine kendi kendine Avrupa’ya yayılmakta ve bilhassa Almanya’da dinimizi kabul edenler günden güne çoğalmakta bulunmuştur.

Cenab-ı-Hakkın resulüne:

«Sen de insanların Allahın dinine fevc fevc gireceklerini görürsün.«

Hakikati asırlardan beri tecelli ederken bir Halûk Fikret’in tanassur ederek dinden çıkmasmm ne ehemmiyeti olur?

Açık söylemek icabederse ben bu adama kızmam, acırım ve bunda kusuru tamamen ailesine bulurum.

Tevfik Fikret, bu memleketin yetiştirdiği en büyük şairlerden biri idi. Edebiyatımızda büyük inkılâb yapmıştır. Gayet namuslu, dürüst ve medenî cesarete sahipti. Fakat pek çoklarmda olduğu gibi o da ruhî bir isyan buhranına tutuldu ve bu buhrandan kur­ tulamadı.

Allâhü Ekber, Allâhü Ekbez Bir samt-ı-ülvî, gûyâ tabîat Hâmûş, hâmûş eyler ibâdet.

diyen Fikret, «Tarih-i-Kadim» manzumesinde Kur’ân İçin: Yırtılır ey kitâb-ı-köhne yarm

Medfen-i-fikr olan sahîfelerin

diyecek hale gelmişti. Fikret’in benliğini saran bu buhrana onu ümitsizliğe düşüren vakıaların da büyük tesiri olmuştur. 1908 de İkinci Meşrutiyet ilân edildiği zaman Fikret hürriyete kavuşan memleketin kurtulduğunu zannetmiş ve en ağır hükümleri ihti­ va eden (Sis) manzumesini:

Hayır, hayır, sana râci’ değil bu tel’inât diye başlayan (Rueû’) manzumesiyle tashih eylemişti.

Fikret (Rucû’) da da yanıldı, çünkü İttihat ve Terakki öyle bir idare kurdu ki memleket Mutlakıyet devrini arayacak hale geldi.

Süleyman Nazif bile Sultan İkinci Abdülhamid’e: Pâdişâhım, gelmemişken yâde biz, İşte geldik senden istimdâde biz Öldürürler başlasak feryâde biz Hasret olduk eski istibdâde biz

diye hltab ediyordu. İşte Fikret’i, kâinatı simsiyah görmesinin en acı sebebi budur. Ondan sonra artık ruhî ıztırabı günden güne fırtmış, Fikret bütün mukaddesata taan edecek hale gelmişti. Ga­ latasaray müdürlüğünden iki defa istifa etti. Son sınıfta bulun­ duğumuz için bütün mektep namına gittik, ellerine sarıldık... Biz orada iken Maarif Nezareti de Fikret’in eski arkadaşlarından Sü­ leyman Paşazade Sami beyi gönderdi. O da yalvardı, Fikret isti­ fasını geri aldı. Bir müddet sonra Maarif Nazırı Emrullah efendi ile araları açıldı. Fikret yine istifa etti. Emrullah efendi istifayı kabul etti ve yerine Salih Zekiyi tâyin etti, gazetelere: «Şairin yerine âlim geldi.» diye saçma bir beyanat verdi. Bunun üzerine mektepte kıyamet koptu.

Fikret’in kurucularından olduğu (Tanin) İttihat ve Terakki­ nin organı olduğu için Fikret’i müdafaa şöyle dursun onun mü­ düriyetten çekilmesini gayet sudan bir makale ile âdeta tasvip ediyordu. Ben o zaman (Tanin) de çalışıyordum. Bir gün Hüse­ yin Cahit’e posta ile bir (Tanin) gazetesi geldi. Fikret (Tanin) başlığını çizmiş, yanma büyük yazı ile (Lain) yazmış ve sahife- nin boş tarafını tamamen doldurmuştu. Cahit, buna ağır bir mek­ tupla cevap verdi ve birbirleri ile alâkalarını kestiler. Bir gün Cenab Şahabettin bana:

— Siz, dedi, Fikret’i hasta zamanında tanıdınız. Fikret, (Ser- vet-i-Fünun) da iken nükteleri, cinasları, târizleri ile sohbetine doyulmaz adamdı.

Onun ruhî ıztırabı gitgide vücudunu da sardı. Daha genç denilecek bir yaşta hayata gözlerini kapadı. Öldükten sonra da isyanının cezası devam etti ve hâlâ devam ediyor.

Fakat onun için en büyük ceza, maalesef (Hüseyin) adını ta­ şıyan oğlu Halûk’un İslâm doğmak saadetini idrâk edemiyerek papaz olmasıdır. Mehmet Akif’in:

Protestanlara zangoçluk eder sözü maalesef bir hakikat imiş.

illin mı ıııııı 11 m ini m m ııııı ilim ııııııı ıı; ıııııııı ıııııı ilil ııllııılı ıı ıııt illi tıııiiiıif ıı (tıı,ı,ıılııı, ılı,,ll„ l ,ııl I H , , , l ı

Kişisel Arşivlf irde İstanbul Belleği " - Tahr-j Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

In spite, V however, of the loss of their temporal authority, the spiritual prestige of the Abbaside Caliphs in the Sunni world was so high that the Moslem

Kültür endüstrisinin ideolojisi, panzehirini yine kendi içinde taşır (Dellaloğlu, 2001: 96). Endüstri’nin kendisiyle çelişir hale gelebilmesi için, belirli bir

Verilen bilgilere göre ayrıca darülkurra, Cumhuriyet döneminde önce sağlık müzesi, ardından müftülük binası, 1968’den sonra Kültür Bakanlığı’na bağlı

Çalışma sonucunda, (1) öğretmenlerinin okul müdürlerine güvenmelerinin; öğretmenlerin okul müdürünün, yeterli, etik davranan ve öğretmene destek davranışı

Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Büşra GÖNENÇ SOLSUN‟un “Aksaray Üniversitesi

Bununla birlikte kontrol grubuna göre RFRP-3 + RF9 grubunda istatistiksel olarak anlamlı azalış yalnızca Nestin mRNA düzeyinde kaydedilmiştir ve 3,51 kat azalma

Ziya Gökalp, Durkheim’i benimser ve kendi düşünceleri­ nin de sürgeçinden geçirerek o- nu, Türk cemyetinin müessese- lerini tetkik için bir vasıta ola­ rak

[r]