Cumhuriyet 7
Önlü yazar Yasar Kemali sayısız gidtş-gelişlerl ara sında bir yerde oturmaya razı edip, bir kaç saat ko- nuşturabilmenin güçlüğünü, bu İşi gerçekleştirmeye kalkmadan önce doğrusu bilmiyordum. Belki bin kez «Ne zaman konuşacağız Ya şar Bey?» şeklindeki foru ma «ııe zaman İstersen ağa...» yanıtım aldıktan son ra herhalde «İstediğim za man» geldi ve aşağıdaki konuşmayı yaptık.
— Yaşar Bey söze adını» la başlamak istiyorum. Ger çek adınızın Yasar Kemal olmadığını biliyorum. Ne den değiştirdiniz adınızı?»
— Asıl adım Kemal Sadık Gökçeli’dlr. Adana’da map- husa girip çıkmıştım. Son ra İstanbul’a gelin Cumhu riyet gazetesinde röportaj yazan olarak çalışmaya başlayınca değiştirmek zo runda kaldım. Yaşar Ke mal adı böyle çıktı. Bu ad la tanınınca da öyle kaldı.
— Adana’da akla hayale gelmedik bir siirü işe girip çıktığınız da biliniyor. Ir gatlık, çobanlık gibi işler galiba. Tahsiliniz de ta mamlanmamış. Sanırım or ta okylu bitirmediniz. Bu durumda Yaşar Kemal gi bi ünlü bir yazar olmak zor olmadı mı?
— Ben ırgatlık ve çoban lık yapmadım İliç- İrgat ka. tipliği yaptım. Pamuk üret me çiftliğinde. Bak sana yaptığım işleri sayayım. Savrun suyunda su bekçi liği yaptım. Bu iş yazarlı ğımda çok önemlidir. Son radan anlatacağım. Traktör sürücülüğü yaptım. Tarla sürdüm. Ayakkabıcılık yap tım. Ama bu işleri yapar ken hep edebiyatla ilgim vardı. Savrun suyunda su bekçiliği yaparken «Bebek» adlı öykümü yazıyordum. Sonra kütüphane memur luğu.. Memurluğu da aeğil de kapıcılığı yaptım. Bir çok kitabı orada okudum. Ama hangi işi yaparsam yapayım edebiyatla uğra şıyordum.
— Peki zor olmadı mı buralardan sıyrılıp yazar olmak? özellikle bu kadar ün kazanmak..
— Valla bilmiyorum ben hep kendi muhitinde tanı nan bir adam oldum. Ada na’da halk şairi İdim. Se kiz yaşından beri çevrem de herkes tanır henl.
Cıımhurlyet’e girdikten sonra da üç av İçinde ta. turmuş bir röportaj ya zan oldum. Biraz da talih yardım etti galiba. Çok talihli bir adamım.. ben„
A Talihin rolü
— Anlattıklarınız pek ta lihli bir adamın durumuna uymuyor.. Cok sıkıntı çek mişsiniz..
— Bak şimdi anlatayım da talihin rolünü gör. Ada na’da en son arzuhalcilik yapıyorum. Dört tane öykü yazmışım ama., biri «be bek» işte.. İnce Memet’in de bir kaç bölümü fıazır.. Ama üstte yok., basta yok., cebimde beş lirayla kamyo na binip Ankara’ya geldim. İstanbul’a geleceğim.. Cum- huriyet’e gireceğim.
— Nasıl emin olabiliyor sunuz gireceğinize..
— Beni Arif Dino gönder mişti.. Adaııa’dan tanıyo rum Arif’i. Nadir (Nadi) Bey’e yazdığı mektupta hiç unutmam «sana çifte kav rulmuş bir delikanlı gönde riyorum» diye yazmıştı. An kara’ya geldim beş lirayla.. Kamyona binip geldim.. O- rada Abidin Dino’lara git tim. «Nereye gidiyorsun» falan dediler. «İstanbul'a gi diyorum» dedim. «Paran var mı» diye sordu Güzin Di no.. «Beş liram var» dedim- Aslında Orhan Kemal- o da Adana’dan arkadaşım., o da İstanbul’a gelecek. Ba basından 600 lira miras kal. mis onu bekliyor.. Onunla sebze alıp, sebze satacağız.. «Beş lirayla olmaz» rledl Abidin. Sonra ieeri gitti, bir torba dolusu bozuk pa rayla geldi., «bu elli lira» dedi. «Bir av geçinirsin bu nunla» Neyse Ulus’a geldik, beni otobüse bindirivoriar. Birden Abidin Dino durdu. «Neden durdun» dedim.. «Bsna 75 kuruş ver ordan» dedi.. Bütün narasını bana vermiş- dönüş narası isti yor.. Çıkardım., verdim, öy le geldim İstanbul’a.
Gülhane
Parkı’nda
yattım
— Sonra bu parayı öde diniz mi para
kazanmca-— Yok canım ne verece ğim. Abidin Dino benim can ciğer arkadaşım- Bizde pa ra falan verilmez. İşte böy le geldim İstanbul’a.. Sonra Orhan Kemal geldi. AUıyüz lirayı almış da yolda yemiş bile.. Bir arkadaşının Ka sımpaşa’daki evinde bal konda vatın kalkıyor- Ben Cıımhurlvet’e «Bebek» hikâ yemi Nadir Bev’e gönder dim. Bekliyorum. Bu sıra da da Gülhane Parkında ya tıyorum.. Derken- cevap geldi.. Nadir Bev beni çağı rıyor.. Gittim ama kılık kı yafetim dökülüyor. Kapıcı almıyor içeriye- Bir gün «Avrupada» diyor. Wr gün «Ankara’da» diyor. Sonunda
ü •>
' JŞ: ■' : '
YAŞAK KEMAL yazdığı 26 kitaba karşın «tembellikten» yakmıyor
Yasar Kemal:
“Dünyanın belki de
en tembel yazarıyım,,
uyandım- Karşıdan telefobettim. Dedim «Efendim ben geldim» «Neden gelmiyor sunuz, dedi. Ben sizi çağır mıştım». «Geliyorum efen dim kapıcı almıyor» falan., neyse.. galiba kapıya İndi., beni aldı. Bebeği çok be ğenmiş «Röportal ynzan olur musun»» dedi. «Nasıl olur bilmem ki» «Olur olur, sizin gibi insanlar gerek» dedi- «Peki dedim, aşağı inin para alın» dedi. Git tim aşağı., blnbeşyüz lira galiba., çok büyük bir para yahu o zaman.. «Ben ne ya pacağım bu kadar parayı» •ılyorum, «bana 300 Hra ve rin -yeter». Neyse., ben rö portajlar için Dlvarbakır’a gittim. Bebek de Cumhur).
Ama sorunlarım var. Kitap larıma yetmiyor.. Daha bir sürü kitap var depoda- Üç aydır kitap alamaz oldum.
— Neden daha büyük bir eve taşınmıyorsunuz?
— Yok anam Türklyede hiç bir yazar yapamaz bu nu. öyle kolay değil ev fa lan almak..
— Yaşar Bey, Türkiye’de en çok satan yazarlar ara- sındasımz. Yurt dışında da öyle., özellikle yurt dışın da çok para kazanılır gibi geliyor bana. Bir ev aımak mümkün olamaz mı u n larla?
— Almak istesem hclk:’ alırım ama aklının atmaya cağı kadar sıkmtıva '-'¡üşe rim. Halbuki ben sıkıntı
Is-«Daha çalışkan olmak isterdim. Yılda üç ro
man yazmam gerek benim. Altmışıma geliyo
rum. Yirmi altı kitap.. Hepsi roman da değil.
Kafamda onbeş - yirmi roman konusu var
ama yazmıyorum. Tembel adamım.»
yet’te yayınlandı ve ilk telif hakkım olan 110 lirayı or- dan aldım. Yani Nadir Bey gibi, o zamanın Yazı tşlerl Müdürü Cevat Fehmi gibi İnsanlara rastlamak büyük bir talih oldu benim için.
— Gazetecilikten ne kadar alıyordunuz ayda?
— Doksan liravla haşla dım. Cumhuriyetle uzun yıllar 180 lira aidim. 1863’- de ayrıldığımda 710 Ura idi maaşım.
— Sonradan herhalde çok para kazandınız. Ne ka dar kazanıyorsunuz çimdi?
— Valla bilmlvnrom. Hiç para hesabı yapmadım. Dü zenli bir kazancım yok.
, — Florya’da Basın Sitesin de bir kooperatif evinde otu ruyorsunuz. Herhalde bura yı sevdiğiniz için..
— Burayı çok seviyorum.
temiyorum. Bu ev çok ra hat.. Tek sorun kitaplar.. Blr raf daha vaptırsam İki sene idare eder.
A İki tür yazar
— Demek sanıldığı kadar para kazanmıyorsunuz?
— İki tür yazar var dün yada- Bir türü edebiyatçı yazar- Ben öyleyim. Bu tür yazarlar arasında en çok para kazanan benim ama bunlar fazla para kazan maz. Diğeri «best seller» yazarlar. Onlar büyük para kazanıyor. O da yılda., iki yılda bir Amerika’da çıkar. Beş ıpilyon dolar kazanan var. Ben de iyi yaşıyorum kazandığımla., pars sıkıntı sı çekmiyorum.
AORU GERÇEKLEŞTİRMEK — Ünlü yazar Yaşar Kemal’i bir yerde oturmaya razı edip, bir kaç saat konuşturabilip sohbet etmek epey zor bir iş. Fotoğraf bu zor işin gerçek leştiği aıu gösteriyor. (Fotoğraf: Ender ERKEK)
— îyi yaşam derken neyi kasdediyorsunuz. Bol para lı bir yaşam mı?
— Para işi değil. Benim bütün sorunum evdir. Ev ve yürümek- Rahat bir ev ol madan yazamam ben.. Son ra yürünecek yol çok önem- ii.. Düşünerek yürümek- Sağlıklı yaşam mı ne onun İçin değil.. Spor yapmam ben- Otomobil çarpmadan., ezilmeden- düşünerek yü rüyeyim. Sonra gelip rahat bir evde yazayım..
— Yürümeyi çok sevdiği niz için galiba arabanız da yok.
— Kullanamıyorum., Kul lanmasmı bilmem...
— öğrenilebilir ama her halde istemiyorsunuz..
— VaUa hiç aklımdan geçmedi- Şimdi sen so-un- ca düşünmek zorunda kalı yorum- Neden otomobil al madım ben- Yani onu so ruyorsan otomobil alabili rim. O kadar param var. Aklıma gelmedi... para ko nusunda sana başka bir şey anlatayım. Stockholm’de Zülfü Livaneli ile alış-veriş yapıyorum. Zülfü birden durdu. «Paraya köpek mua melesi yapıyorsun» dedi. Hiç tutumlu değilim vani. Hatta savurgan derler y* epey savurganım.
— Oysa çok para sıkıntı sı
çekmişsiniz-— Zaten öyledir.. Çok pa ra sıkıntısı çekenler paraya köpek muamelesi yapar lar... ve işte şunu söyleye yim su kadar para tutabil- seydlm... ayıp etmiş olu rum aksini söylersem... bir değil, htr kaç kat alırdım., çok müthiş param olnrdu. ama olmadı...
Yürüyerek
yazmak
— Bu yürüme alışkanlığı nasıl doğdu?
«Modayla ilgim yok
gibi görünürüm ama.
dikkat etmem gibi
görünürüm ama dik
kat ederim. Ayakka
bı meraklısıyım.. A-
yakkabıcılık yaptım
ya.. İyi ayakkabı alı
rım kendime.. Şekli
ne değil de derisine
falan bakarım. Raha
tım için. Çok yol yü
rüyoruz ya..»
«Öyle kolay değil ye
ni bir ev almak.. Al
mak istesem belki alı
rım ama aklının ala
mayacağı kadar sı
kıntıya düşerim. Hal
buki ben sıkıntı iste
miyorum.»
«İki tür yazar var
dünyada. Bir türü
edebiyatçı yazar, ben
öyleyim. Diğeri «best
seller» yazarlar. Bun
lar çok para kaza
nırlar.»
-— Hah işte onu anlata caktım. Ben su bekçiliği yaptım diyorum ya- Kırk- yedi’den elli bir’e kadar Ka- dirli’de Savrun çayının bek çlliğinl yantım. Suyun kay nağına kadar... ellidokuz kilometredir- gider döner dim haftada iki kez- üu sı rada da «Bebek» hikâyesi ni yazıyorum. Yolda düşü nüyorum- çadıra dönüp ya zıyorum- Diğer hikâyeleri de öyle yazdım- ince Me- met’i de İstanbul’da Cağal- oğlu , Beşiktaş yolunda dü şüne düşüne yazdım- O za man Beşiktaş’ta oturuyor dum. Akşam sabah yürü yordum Cağaloğlu Beşiktaş arasında- Bu alışkanlık ol du. Şimdi günde üç kere yü riiyiişe çıktığım olur... Ye şilköy • Yeşilyurt arasında.. — Bu kadar yürüyebiıdl- ğinize göre sağlığınız iyidir herhalde.
— Sağlıklı bir adam sayı lırım- Yani yazı yazdığım zaman sigara içmem- İçki içmem., eğer zorlanırsam da içersem o sabah vazı yaz mam- Tanı sağlildi olmalı yım yazı
yazarken-Tarzan ca
— Yurt dışında kitapları nız yayınlanıyor. Sık sık yurt dışına gidiyorsunuz. Yabancı dil durumunuz na- sil?
— Hiçbir dil bilmiyorum tabii- Tarzanca diyebilir- sin..
— Peki nasü anlaşıyorsu nuz yurt dışında yabancı larla. Yayın evi yöneticile riyle konuşmalar
falan-— Arkadaşlarım tercü manlığımı yapar- Biraz da İngilizcem var ama zorlanı yorum.
— Moda il« İlgileniyor musunuz?
— Modayla ilgim yok gi bi görünürüm ama... dik kat etmem görünürüm a- ma dikkat ederim. Ayakka bı meraklısıyım... Ayakka bıcılık yaptım ya. İyi ayak kabı alırım kendime. Şekli ne değil de derisine falan bakarım. Bu da rahatım i- çin. Çok yol yürüyoruz ya..
— Peki eğlence hayatınız nasıl. Sizi en çok eğlendi ren şey nedir?
— Beni en çok eğlendi ren şey kitaplarımın yeni baskılarına bakmak. Yüz- otuz üç tane kitabım var dünya dillerinde basılmış.. Baskıian çok güzel oluyor yabancıların... En büyük zevkim kitaplar geldiği za man oluyor.
— Başka bir eğlence... — Yok başka bir eğlen ce... Öyle gazinoya lalan gitmem. Bilmem oraiarı. Denize çıkarını. Balıkçıla ra yardım ederim. Denizi severim yani.
— Nasıl yazıyorsunuz ki taplarınızı? El yazısıyla mı, daktilo ile mi?
— Romanları el yazısı ile yazarım. Hiç bir romanı daktilo ile yazmadım. Ama hikâyeleri, makaleleri fa lan... röportajları... doğru
dan daktiloda yazarım...
O Tembellik
hastalığı
— Yaşar Bey yapmak is teyip de yapamadığınız bir şey var mı?
— Şimdi anacığım bizim yazarların en büyük hasta lığı tembellik. Bu yüzden Aziz Nesin’e hayranım. En çalışkanımız o... Hala üre tiyor... Yetmiş iki kitap yazmış. Ben de daha çalış kan olmak isterdim. Bana «çok yazıyorsun» diyorlar.. Çok yazmıyorum. YUda üç roman yazmam gerek be nim. Altmışıma geliyorum.. Yirmi altı kitap işte... Hep si roman da değil... derle me var... makaleler var... bir romancı için çok az... Tembel işi... Dünyanın bel ki de en tembel yazarıyım. Elin adamı bak... Örneğin Faulkııer günün yirmi dört saatinde yirmi dört saat roman yazıyor. Başka tür lü olmaz be... Kafamda on beş - yirmi tane roman ko num var. Sadece konu de ğil... Çünkü roman sadece konu değildir. Atmosferi de var içimde. Ne yapaca ğımı da gayet iyi biliyo rum ama yazmıyorum... Tembel adamım.
— En çok yapmak istedi ğiniz iş roman yazmak mı halâ?
— Bir de gidip Adana’ya sabaha kadar traktör sür mek istiyorum. Bu işi yap tim çünkü gençliğimde. Gündüz sıcak olduğu için gece sürerdik toprağı sa baha kadar. Sabahleyin... şafakta sürülmüş topra- ğnı... taze toprağın koku su inanılmaz bir doğa ola yıdır. Hiçbir şeyi toprağın kokusu kadar sevmedim. Deniz] bile o kadar sevme dim. insan sevinçten uçar, ö duyguyu bir daha yaşa- yamadım. Ona benzer bir duyguyu şimdi yeni kitap larım çıktığı zaman duyu yorum.
— Son bir soru Yaşar Bey... Yazar olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
— Yazar olmaktan baş ka bir şey istemedim.
Taha Toros Arşivi