• Sonuç bulunamadı

Servetifünun'la başladığı "edebiyat savaşını" 61 yıldır aynı inançla yürüten Cevdet Kudret:Devrimler bir bir yok edildi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Servetifünun'la başladığı "edebiyat savaşını" 61 yıldır aynı inançla yürüten Cevdet Kudret:Devrimler bir bir yok edildi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına İstanbul Haberleri; Erbaa Akyıldu, I b j Haberler: E lg in Bakı, Ekonomi: Osman IJlagay, Kültür: (M al Osier, *«wn w yayan ( umhuriyet Matbaacılık ve tiazcıecilık r a y Turk Ocağı Cad 3»/4l Caialoglu ISadl

0

Genel Yayın Müdürü: Haşan Cemal, Müessese Müdürü: Emine Spor Paniftnanı: Abdulkadlr Yüceitnan, Düzeltme: Refik Uorbay, Bilim-Ejititn: Şahin Alpay, Iş-Sendika. MÎM Isı. t'K 246-İstanbul tel. 512 05 05 (20 har), Teles 22246 Eaa: (l) 326 60 72

0

gü, Yazı lylerı Müdürü: Okay Gönensin, 41 Haber Merkezi Müdürü Şükran Ketenci, Yurt Haberleri: Necdel llogan, Dizi Yazılar: Kerem Çalışkan, Bursa: Ieveril Geııçetli,

0

bürolar Ankara: Ziya Gokalp Blv. İnkılap s No 19/4, Tel 135 11 ti a7, Teles: 42544 Fax: Bayer, Sayfa Düzeni Yönelmeni. Ali Acar,

0

TtmsUcUer: ANKARA Koordinatör: Ahmet Kurulsan,

0

Malı İsler: Erol Erkul,

0

Reklam: Ayşe lo ru n , Ek Yayınlar; Hülya (4) 155 82 64

0

Irnm H Zıya Blv. 1552 S.2/5, Tel: 15 12 50, Telex 52559 Tax: (51) 15 12 50 ü o |a n , İZMİR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Celal Başlangıç. Akyol

0

İdare. Hüseyin Gurer, İsletme: ö n d er Çelik, Bilgi işlem: Nail İnal. • Adana:lnönU Cad. DOS. No: l Kat I, Tel 114550-119751, Telex: 62155, Fa»; (71) 528 056

TAKVİM 18 NİSAN 1988 imsak: 4.41 Güneş: 6.14 öğle: 13.08 İkindi: 16.52 Akşam: 19.53 Yaısı: 21.19

Servetifünun’la başladığı “edebiyat savaşını” 61 yıldır aynı inançla yürüten Cevdet Kudret:

D evrim ler bir bir yok edildi

«izler, 1907-1908

doğumlular, cumhuriyet

dönemi edebiyatının ilk

kuşağıyız. Bizim

övüncümüz ilk cumhuriyet

kuşağı oluşumuzdur.

Devrimlerin içinde yaşadık,

onlarla arkadaş olduk.

Arkadaşlarımın hepsi öldü,

ben bütün devrimlerin

sonradan teker teker yok

edildiğini gördüm.

Osmanlıcanın dikenli

yollarından geçmek

zorunda kaldığımız için

‘Dil Devrimi’ne dört elle

sarıldık. A tatürk’ün

kurduğu Türk Dil

Kurumu’hun doğal üyesi

saydık kendimizi. Dil

devrimini baltalamak için.

Atatürk’ün kanuni

mirasçıları olan Dil ve

Tarih Kurumlan özel bir

kanunla kapatıldı.

Cevdet Kudret — ‘Yalnızca roman ve şiirle uğraşacak ka­ dar rahat vaktim olmadı." (Fotoğraf: Esat Pala)

PORTRE

CEVDET KUDRET

Ömür boyu

edebiyat

1907’de İstanbul’da doğan Cevdet Kudret, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten (1933) sonra Kayseri ve Ankara Atatürk liselerinde, Ankara Devlet Konservatuvan’nda edebiyat öğretmenliği (1934-1945), İnönü Ansiklopedisi’nde memurluk yaptı. Türk Dil Kurumu’nda, Bilgi Yayınevi’nde çalıştı. Siyasal Bilgiler Fakültesi Basm Yayın Yüksekokulu’nda edebiyat ve kompozisyon dersleri verdi. Edebiyata şiirle giren Cevdet Kudret’in Darülbedayi’de sahnelenen üç oyununun yanı sıra Sınıf Arkadaşları, Havada Bulut Yok, Karıncayı Tanırsınız adlı üç romanı yayımlandı. Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (1965-67), Karagöz (3 cilt, 1968-70), Ortaoyunu (1973), Abdülhamit Devrinde Sansilr (1977), Örnekleriyle Edebiyat Bilgileri (1980) edebiyat tarihi alanındaki yapıtlarının başlıcalandır.

ATİLLA ÖZKIRIMLI

‘‘A nkara’da tanıştığım bir Türkoloğa kitaplarımı hediye et­ tiğimde; ‘Bizde bu kadar kitabı olan bir yazarın özel bir köşkü, arabası, şoförü vardır’ dedi. Gül­ düm, bilim ve sanatın bizde geçer akçe olmadığını, bunlarla günlük ekmek paramızı bile çıkaramadı­ ğımızı söyleyemedim adam a.”

Hocam, ustam saydığım Cevdet Kudret’i dinlerken, iyi ki söyleme­ mişsiniz diyemedim ben de. Böy­ le şeyler söylenir miydi hiç? Ma- zallah bir yabancıya, elin gâvuru­ na Türkiye’yi kötülüyorsun deyip yurttaşlıktan çıkarıverirlerdi insa­ nı. Bizde her şeyin hayalisinin sa­ tışı helaldir de temelde kendisi ha­ yali olan edebiyatın satışı haram değil midir?

Şaka bir yana, Türkiye’de ken­

dini bilime, kültüre adamak, bu yolda durmaksızın ürün vermek karın doyurmayan, boşuna bir uğ­ raştır. Yazarlığı seçmek, çileli bir yaşamı seçmek demektir. Ayrıca suçtur ülkemizde edebiyatla, yazı çiziyle uğraşmak. Kuşkusuz ger­ çekleri, doğruları dile getiriyor, ik­ tidarların dümen, suyuna girme­ mekte direniyorsamz...

Cevdet Kudret de bu suçu işle­ yenlerden. Servetifünun Dergi- si’nde yayımlanan şiirleriyle ede­ biyata girişinden bu yana tam 61 yıldır yazıyor.

“ Bizler, 1907-1908 doğumlular, cumhuriyet dönemi edebiyatının iik kuşağı oluyoruz. Osmanlı dö­ neminde doğduk, ama edebiyata doğuşumuz cumhuriyet dönemine rastlar. Bizden önceki kuşaktan olanlarda biraz Osmanlı bulaşığı vardır. Bizim övüncümüz ilk cum­

huriyet kuşağı oluşumuzdur. Dev­ rimlerin içinde yaşadık, onlarla övür (arkadaş, yaşıt) olduk. Arka­ daşlarımın hepsi öldü, ben bütün devrimlerin sonradan teker teker yok edildiğini de gördüm. Öylesi­ ne büyük bir mutluluktan sonra böyle bir mutsuzluğa katlanmak zor geliyor.”

Nasıl zor gelmesin? Cumhuriye­ tin edebiyat öğretmenidir Cevdet Kudret. Hukuk öğrenimi yapmış, ama edebiyata bulaştığı için ola­ cak öğretmenliği seçmiştir. Bir yandan da şiirler, öyküler, oyun­ lar, romanlar yazmaktadır, işin kötüsü, kimi “ muzır fikirlere” sa­ hiptir. 1940’!ı yıllarda Haşan Âli Yücel bakanlıktan ayrılıp da Re­ şat Şemsettin Sirer Milli Eğitim Bakam olunca, İsmail Hakkı Ton- guç İlköğretim Genel Müdürlü- ğü’ndeıı, Sabahattin Eyuboğlu da

Talim ve Terbiye Kurulu’ndan uzaklaştırılır. Çok geçmeden Cev­ det Kudret de öğretmenlikten alı­ nıp memur olaı ak İnönü A nsiklo­ p ed isin e verilir.

“ 1950’de Demokrat Parti işba­ şına geçince Tevfik İieri’nin ba­ kanlığı sırasında Ansiklopedi’den Bitlis Ortaokulu Türkçe öğretmen­ liğine atandım. Bitlis’e gitmeye ka­ rarlıydım. Tek başıma gider, bir otelde kalırım diyordum. Faik Re­ şit U nat, ‘Kaldığın otel odasına sen yokken bir kâğıt koysalar ne yaparsın?’ deyince ayağım suya er­ di. İster istemez istifa ettim .”

İstifa etmek kolaydır da sonra­ sı zordur. Cevdet Kudret’in de ce­ binde topu topu 25 lirası vardır. Bir geçim sıkıntısıdır başlar. Hu­ kuk mezunudur ya, avukatlık yap­ malı diye düşünür, ön'je staj so­ rununu çözümlerse de yürütemez

avukatlığı. O sırada Demokrat Parti eğitimde tek kitap uygulama­ sını kaldırmıştır.

“ Bundan ben de yararlanmayı düşündüm. Eşimin amcasının oğ­ lu Abdurrahman Nisari’nin adıy­ la lise edebiyat kitapları yazdım. Kitaplar çok tutundu. Bir süre on­ ların geliriyle geçindik. Rakiplerim Nihat Sami Banariı ile Vasfi Ma­ hir Kocatürk, onların da ders ki­ tapları vardı, kitabın gerçek yaza­ rını araştırmaya koyuldular. Bir­ kaç yıl aramadan sonra buluşları­ nı Bakan Tevfik tleri’ye duyurun­ ca benim kitabım listeden çıkarıl­ d ı.”

Yine o yıllarda Cevdet Kudret, bir yandan da Varlık ve Yeditepe Y ayınevlerinin okullar için yar­ dımcı kitap olarak çıkardığı Türk Klasikleri dizilerine, yine geçim kaygısıyla birçok kitap hazırlar. Bunlarda da zorunlu olarak tak­ ma adlar kullanır. Kitaplarının okullara girebilmesi için başka ça­ resi yoktur.

“ Kendimi bağnaz, tutucu ve ge­ rici iktidarların elinde bir tutsak gibi görüyordum. Önce Nevzat Yesirgil, o biraz anlaşılır gibi olun­ ca Yaşar N abi’nin bulduğu Suat Hızarcı adım edindim. İşte bu yol­ daki ilk denemeler beni edebiyat tarihi üzerinde çalışmaya yönelt­ ti. Benim edebiyat tarihçiliğim, pek sevdiğimden değil, geçim sı­ kıntısından kaynaklanır.”

Yani zorla edebiyat tarihçisi ol­ muştur Cevdet Kudret.

Z or... Bir yazarın, bir aydının yaşamında zor sözcüğünün ve onun türevleri olan zorunlu, zora­ lım, zorlamak gibi sözcüklerle zo­ ra koşmak, zor kullanmak, zar zor gibi deyimlerin belirleyicilik taşı­ ması rastlantı değil elbette. Yaz­ mayı seçmişseniz zoru göze ala­ cak, zorlanacaksınız. Yanlışlara, haksızlıklara karşı çıkmayı zorun­ lu saydığınız için zora koşacaklar sizi. Kitaplarınız için de zor alım kararları verecekler kimi zaman. Ara sıra zor kullanacaklar susası­ nız diye. Üstüne üstlük zar zor ge­ çinecek, zorlu günler yaşayacaksı­ nız. Ne gam! Sizle uğraşan zorba­ lar zorbalıklarıyla tarihe gömüle­ cek, unutulup gidecekler. Sizse, birbirinden değerli ürünler vererek zorla kabul ettireceksiniz kendi­ nizi. Tıpkı Cevdet Kudret gibi...

“ Oysa ne kadar isterdim yalnız şiirle, oyunla, romanla uğraşma­ yı. Sabri Esat Siyavuşgil, Ziya Os­ man Saba, Yaşar Nabi Nayır, Mu­ ammer Lütfi, Vasfi Mahir Koca­ türk ve Kenan Hulusi Koray’la Yedi Meşale adlı ortak şiir kitabı­ mızı çıkardığımız günleri hatırlıyo­ rum. Kitap müthiş ilgi görmüş, bunun üzerine Yusuf Ziya Ortaç bir dergi çıkarmayı önermişti. ‘Sermayeyi ben koyarım, yazıları siz yazarsınız, ortak oluruz’ dedi Yusuf Ziya. Derginin adım Meşale koyduk, tik sayı tam 3850 sattı. Çok iyi biliyorum, çünkü muha­ sebe işlerine ben bakıyordum .”

Yalnız Yedi Meşaleciler değil, dönemin ünlü şairleri, yazarları da yazmaktadırlar Meşale Dergisi’n- de. Başyazılar Ahmet Haşim ’in- dir. Ahmet Kutsi Tecer, Necip Fa­ zıl Kısakürek derginin şairleri ara­ sındadır. Şiir başına 5 lira veril­ mektedir.

“ Müthiş adamdı Necip Fazıl. Ünlü Sayıklama şürini bize vermiş, beş lirasını almıştı. Yusuf Ziya, Meserret’e tavla oynamaya götür­ dü bunu. Sonra da tavlada yenip beş lirayı geri aldı. Küplere bindi Necip. Ertesi sayı Otel Odaları’nı getirdi, beş lirasını aldı yine. O sı­ rada bir de Hayat Dergisi çıkıyor­ du haftalık. Bizimki on beş gün­ lüktü. Otel Odaları’nı H ayat’a da veriyor Necip, Faruk N afiz’e (Çamlıbel) her gün telefon edip o hafta yayımlanmasını istiyor şiiri­ nin. Nitekim bizden bir hafta ön­ ce Hayat’ta yayımlandı Otel Oda­ ları. Böylece Necip Fazıl, Yusuf Ziya’dan öcünü almakla kalmadı, tavlada kaybettiği beş lirasını da geri aldı. Üstelik belki bir beş lira da Hayat'tan kopardı.”

Kendi deyişiyle, “ edebiyata bulaştığı” günleri anlatırken ede­ biyatın öğretilemeyeceğini de vur­ guluyor Cevdet Kudret. Ona gö­ re, herkes kendi edebiyatını ken­ disi bulur. Öğretici kişi ancak ki­ mi ipuçlarını vererek, sezdirerek öğlenciyi edebiyata yaklaştırır. Oysa bugün de edebiyat birtakım kalıpları belleterek, ölü bilgileri ez­ berleterek öğretilmeye çalışılmak­ tadır. En iyi yol bütün tanımlar­ dan, kurallardan kaçıp öğrenciyi kitaplarla baş başa bırakmaktır. Çünkü yapıtlar kurallardan değil, kurallar yapıtlardan doğar. Aslo- lan kitaptır. Ama günümüzde...

“ Kitabın tehlikeli bir madde olarak televizyonda gösterildiği, evlerden ve yaymevierinden topla­ nıp çuvallara doldurularak götü­ rüldüğü, yakıldığı, mahkemece aklanmış kitapların dahi kamyon­ larla taşınıp imha edildiği. Kültür Bakanlığı’nın kendi bastığı kitap­ ları bile kâğıt fabrikasına gönde­ rip hamur haline getirttiği, kitap yazarlarının yüzlerce yıllık hapis, milyarlarca liralık para cezalarına çarptırıldığı; okullara ders kitabın­ dan başka kitabın girmesinin ya­ saklandığı bir dönemde, kitap ve kütüphane haftaları düzenlemek bir ‘kara mizah’ örneğidir. Bu ko­ şullarda kitap yoluyla eğitim bir ham hayaldir.”

. Cevdet Kudret’le söyleşimiz, edebiyata girişinden ömrünün “ sürekli işten çıkarılmakla” geçi­ şine, edebiyat tarihi çalışmaların-

(Arkası 13. Sayfada)

İlkokullar

bugün tatil

AN K ARA (AA) — Türkiye

genelindeki tüm ilkokullar

bugün tatil. Milli Eğitim

Gençtik ve Spor

Bakanlığından alınan bilgiye

göre, ilkokul öğretmenlerinin

özlük durumlarının

belirlenmesi amacıyla bugün

devlet ilkokullarında ders

yapılmayacak. Bakanlığın,

personel hakkındaki

bilgilerin bilgisayara

aktarılmasıyla ilgili olarak

uyguladığı Persis projesi

uyarınca, bugün tüm ilkokul

öğretmenleri bilgisayar bilgi

formlarını dolduracaklar.

16 ilkokula

3000 saksı çiçek

SAM SU N (AA)

Samsun’daki ilkokul

öğrencilerine, saksılarla

çiçek dağıtılıyor. Doğayı

Koruma Derneği Samsun

Şube Başkanı Doç. Ragıp

Esenler, “Ağaç yaşken

eğilir. Çocuklarımıza küçük

yaşta doğa sevgisini

aşılıyoruz” dedi. Esenler,

Samsun’daki 16 ilkokulda üç

bin saksı çiçek dağıttıklarını

ve öğrencilere çiçeklerle ilgili

bilgiler verdiklerini belirterek

şunları söyledi: “Verdiğimiz

çiçekler çocuklar tarafından

okullarda büyütülüyor. Bir

saksı çiçeği çocuğa 50 liraya

veriyoruz. Bize sadece

saksının maliyeti 250 lira.

Çocuklara 50 lira gibi

sembolik bir ücret karşılığı

çiçek vererek onlara

sorumluluk aşılıyoruz.

Çocuklar bu çiçekleri

büyütürken sorumluluk

kazanıyorlar. ”

Çay işçisinde

işitme kusuru

AN K ARA (ANKA) — Çay

fabrikalarında çalışan işçiler

arasında önemli boyutlarda

işitme kusurları saptandı.

Çay fabrikalarındaki gürültü

düzeyinin Uluslararası

Çalışma Örgütü (ILO)

standartlarının çok üzerinde

olduğu bildirildi. Bu tür

işyerleri için öngörülen en

fazla gürültü düzeyi 80

desibel olmasına karşın,

yapılan araştırmalar

sonunda, çay

fabrikalarındaki gürültü

düzeyinin 80-104 desibel

arasında bulunduğu, bunun

da işçilerde işitme kaybı

yarattığı kaydedildi. Biyolog

Gülten Vural tarafından

haziran - temmuz 1987

tarihlerinde yapılan bir

araştırmaya göre, işitme

fonksiyonları yönünden

incelenen 328 işçinin, yüzde

78'inde çeşitli derecelerde

işitme küsurları saptandı.

Meryem Anayı

ziyaret

SELÇUK (AA)

Selçuk-

Efes’teki Meryem Ana

E vi’ni, bu yıl bir milyon

kişinin ziyaret etmesi

bekleniyor. 1987 yılında 500

bin kişinin gezdiği Meryem

Ana Evi’ni, geçen hafta

sonunda 10 bin kişi ziyaret

etti. 1951 yılında restore

edilerek bugünkü haline

dönüştürülen Meryem Ana

Evi, dini açıdan

Ortodoksların önemli ziyaret

merkezlerinden birisi olarak

biliniyor. Bülbül Dağı

zirvesinde bulunan Meryem

Ana E vi’ne, her yıl 15

ağustos tarihinde gelen

Ortodokslarca, “Meryem

A n a ’nın ölüm günü töreni”

de yapılıyor.

Ormanda tatil

zamlandı

MUĞLA (AA)

Muğla ve

yöresindeki orman içi piknik

yerlerinde bu turizm

mevsiminde uygulanacak

yeni fiyatlar belirlendi.

Fiyatlarda, geçen yıla oranla

yüzde 25 artış yapıldı.

Muğla Orman Bölge

Müdürlüğü yetkililerinin

verdiği bilgiye göre, Muğla

ve yöresindeki 14 orman içi

dinlenme

ve

piknik alanında

önümüzdeki turizm

sezonunda uygulanacak

fiyatlar şöyle: Günübirlik

giriş (kişi başına): 300 lira,

küçük vasıta girişi: 750 lira,

büyük vasıta girişi: 1500

Hra, çadır kurma (bir

gecelik): 2000 lira, karavan

(bir gecelik): 4000 lira,

bungalon (bir gecelik): 25000

lira.

Elveda Sigara’ya

Varandan destek

İstanbul Haber Servisi

Sağlık ve Sosyal Yardım

Bakanlığı ’nın yürüttüğü

“Elveda Sigara Merhaba

Hayat” kampanyası Varan

Turizm tarafından da

desteklenecek. Çift katlı

otobüslerin yurtiçi

seferlerinde bugünden

itibaren alt katlarda sigara

içmek yasaklanacak. İşletme\

Genel Müdürlüğü ’nden

yapılan açıklamada, bu

girişimin kademeli olarak

genişletileceği bildirildi.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Demek yurdumuzda bir za­ mandan beri yazar, sanatçı yetişmediği herkesçe kabul e- dilmiş de şimdi bunun neden­ leri araştırılıyor, öyle mi? Ba­ na kalırsa

Ulvi Cemal Erkin hemen bütün eserlerinde Türk mü- ziğinin ritm ve melodilerin­ den yararlanmış ve böylece dünya sanat müziğine yeni katkılarda bulunarak

gibi korkuyu yaşamayan daha doğrusu yaşaya- mayan hastalar üzerinde yapılacak çalışmalarla bu hastaların beyinlerinde ve zihinlerinde neler olup bittiğinin

Bakteriyoloji binası dışında, biri la- boratuvara lüzumlu deney hayvanları­ nı yetiştirmeye, diğeri de difteri seru­ mu elde edilen atları barındıran ayrı

Yine akci¤er kanseri hastalar›nda yap›lan bir çal›flmada CA125 düzeyi ortalama 83±14.1 U/ml gibi yüksek bir seviyede saptanm›flt›r; benign akci¤er ve kontrol

M açka Mezat A.Ş.’nin Hyatt Regency Oteli Bi­ zans Efes Salonu’nda gerçekleştirdiği ve 229 parçanın satışa sunulduğu müzayedede, Osman Hamdi Bey’in eşi “Naile

Y ARIM asır önce, soğuk bir şubat günü aramızdan ayrı­ lan Cenap Şahabettin, edebiyatı­ mızda “Gezi notları” türünün ilk örneğini veren kişi olarak

Ayrıca kiraz ve vişne genotiplerinde IBA dozunun artması dallanan kök sayısı ve köklü bitki uzunluğunu artırırken, mahlep genotiplerinde dallanan kök sayısı ve