USLUP
£ £ \ # AĞMA yok. Göreceksiniz, nasıl seçece- ¡ Y ğiz;. Dost da, düşman da çatır çatır çat-
S ¡ayacaktır..”
“ Belediyelere Oy verdiniz. Uğursuzluk geldi. Ku raklık geldi. Eskiden de (İsmet Paşa’yı kastederek), ‘Geldi İsmet, kesildi kısmet’ derlerdi..”
"Belediyelere para vermiyor, diyorlar. Gözünü ze, dizinize dursun.”
"Reisicumhur o mu olacak, şu mu olacak?. Sen olmayacaksın be kardeşim.”
“ ..Cumhurbaşkanlığı istemiyormuş.. Ona ‘Yan cebime koy’ derler..”
Bu sözler, iki ay sonraki seçim için cumhurbaş kanlığı adaylığından söz edilen Sayın Turgut ö z a l’ın önceki günkü sözleri.
Cumhurbaşkanlığı makamına şimdi Özal’la birlik te, böyle bir “üslûp” da aday olacaktır, eğer o aday lık kesinleşirse..
A m a bu üslûp, o makamın, Anayasa’da yazılı iş levlerine uygun mudur:
“Tarafsız” olmak.. “Devletin başı” sıfatıyla “mil letin birliği”ni temsil etmek?.
Milletin seçtiği belediyelere “uğursuzluk ” atfedip, kuraklığın nedenlerini “Geldi İsmet.. ” gibi tekerle melere bağlayarak, “milletin birliği” nasıl temsil edi lir? Nasıl “tarafsız” olunur?.. Ve iki yumruğunu üst üste vurur gibi “dostu-düşmanı çatlatma” merakıy la, nasıl “devletin başı” olunur?.
Hepsini bir yana bırakalım: A N A P ’ın son yerel se çimde üçüncü partiliğe düşmesini?. Oy oranının yüz de 21.80’e inmesini.. Meclis’teki 289’luk üye sayısı nın, güncel seçmen iradesinin tam tersini yansıtmasını.. Bir an için varsayalım ki, son yerel seçim olma mıştır. A N A P yüzde 35 ’in üstünde bir oy tabanına sa hiptir. Ve cumhurbaşkanını tek başına seçme iddiası, şimdikinden daha az yadırganır haldedir..
O halde dahi, cumhurbaşkanı adaylığı söz konu su olanların, sözlerine biraz daha dikkat etmeleri ge rekmez mi?
Aslında o dikkati göstermeleri, sadece cumhurbaş- kam adaylarmdan değil, başbakanlardan da beklenir, bakanlardan da, milletvekillerinden de.. A m a artık devletin, cumhurbaşkanlığından daha üst mevkii yok.. Sözler, teşbihler, tekerlemeler, hiç olmazsa o maka ma talip olunduğunda, biraz süzgeçten geçirilmelidir. Bunları ilk defa yazmıyoruz. Bundan bir buçuk yıl önce, Sayın ö za l’ın adaylığının ilk gündeme gelişinde de belirtmeye çalışmıştık: O adaylığı, A N A P ’m o zaman ki oy oranı açısından “Olmayacak şey” de saymamıştık.
— “ Yalnız” demiştik, "Eğer özal cumhurbaşkan
lığına aday olmayı gerçekten istiyorsa, buna kendini de, başkalarım da yavaş yavaş ahştırsa.. Siyasal p o lemiklerin üzerine çıkmaya başlasa.. A N A P ’ı yöne tecek halef adayları bulup onları ön plana çıkarsa.. Bi raz uzlaştırıcı olsa.. Ve A nayasa ’nın öngördüğü nitelik lerde bir cumhurbaşkanı olacağına başkalarını da inan dırmaya başlasa (7-8 Ocak 1988,11-12 Mayıs 1988)..
1.5 yıl önceki o temennilerden geçtik. Bugün cum hurbaşkanı seçimine sadece iki ay kalmıştır. Ve Baş bakan, hâlâ gerek görmemektedir öyle bir “inandı rıcılık” yolunda, en ufak bir adım atmaya..
Başkaları bir yana.. Onları inandırmak zaten güç.. Am a, kendi partisinin üyelerine karşı bile o zahmete girdiği yok. Anlaşılıyor ki, adaylığını koyarsa, Mec lis’teki A N A P ’lıların oylarını da “ikna” yolu
'ğü. ur çanr . '' ' f f i
tara almak . ”1 i f§
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi
SS
İK