HESAPLAŞMA
v
Komedyenin Ölümü
Burhan ARPAD
Bütün sa natçıların en bahtsızı, komedyenlerdir. S a h ne sa na tçısın ın mutluluğu, kişiliği, ömrü, rolleri ve a lk ış ların coşkusuyla sın ırlıd ır. Sahneye çıkm adıkları, çıkam a dıkları gün herşey sona ermiştir. Geride bıraktıkları a l kışlar uzaklaşıverir. Tiyatro sa na tçısın ın en güçlüsü de bu alınyazısına boyun eğer. Ölüm, tiyatro san a tçısın ın be denini alıp götürm ekle kalm az, kişiliğini ve yüceliğini de siliverir. Soluk fotoğraflardan ve kim i gazete yazılarından başka birşey kalm az. Fakat bundan daha a cı durum lar da vardır. Sağ lık, ya da başka nedenler dolayısıyla sah neden uzaklaşm ak. Böylesi ölüm den de beterdir.
Muam m er K oraca, böylesine a c ı bir sonu yıllarca ya şadıktan sonra, ölüm lü dünyadan göçtü. Bütün oyunla ra kişiliğ in i katan, sahneyle seyirci arasınd a vazgeçilm ez bağlantıyı bir anda sağlayıveren sevim li Muam m er K a raca, büyük komedyendi. Onu içtenlikli b ir sevgiyle İzler ken, N aşit Ö zca n 'ı ve De S ic c a 'y ı düşünürdüm:
«De S icca 'n ın üslûbu, kaş kald ırıp şöyle bir bakı- vermekle pek çok şeyi tek söz kullanm adan anlatıverm e ustalığı, Türk halk kom edyenlerinin en büyüğü Naşit Öz- can ’ ı hatırlattı. O ’ nu hatırlayınca da Muam m er K araca gözümde canlandı. Üçünün ortak yanı, Com m edia deil'Ar- te’ye dayanıyordu. Naşit, dönem inin konservatuarı s a yı lan «Muzika-yı Hümayûn»da İtalyan öğretm enler elinde yetişm işti. OsmanlI ‘ Tulûat’ ının ‘ İbiş'ini ço k yönlü bir halk komedyeni yapabilm esi, bundandı. Muammer, N aşit beyin atm osferinin ağ ırb astığ ı Şehzadebaşı tiyatrolarında sahneye çıkm ıştı. Dârülbedâyi ve Şehir Tiyatrosu yılların da hep ikinci, üçüncü planda rollerde kalm ış ve ancak kendi topluluğunu kurunca büyük halk komedyeni M uam mer K araca olabilm işti.»
Cum huriyet'in ilk yıllarında tiyatro sa n a tçısı olab il mek ateşiyle İstanbul Opereti'nde p arasız oynıyan ve kuru sahne tahtasında geceleyen Muam m er (Ruşen), da ha sonra Ferah Tlyatro’da Dârülbedâyi sanatkârları top luluğuna: «Tiyatroya intisap etmek istiyorum, iyi laz tak lidi yaparım.» diye çekinerek başvurm uştu. Y ılla rca her- şeye katlanm ış, çay sim itle yetinm iş, dekor taşım ış, in ce cik bir pardesüyie k ış geçirm işti. Y ılla r sonra, Tepeba- şı bahçesinde A labanda revüsüne bir lira a ylık la g e çişi ni «O günlerde b ir liraya tabiiyet değiştirilirdi.» diye ş a kayla anlatırdı. Zira Şehir T iyatrosu’ndan yüz lira aylık alıyordu.
Muam m er K a ra ca 'n ın tiyatroculuğu yarım yüzyıldon çok sürdü. Fakat onun Türk komedyeni olarak güçlü yeri, güldürülere politik yergiyi u stalıkla getirebildiği yıllardan başlar. Yüzlerce kez oynanm ış adapte Fran sız vodvil lerini «Muammerleştirme» üslûbuyle ele alırken, o gün lerin en yaygın toplum yergilerini de konuşm alara ser- plştiriverlyordu. Daha önceden düşülünüp yazılm ış bir metni oynuyor gibi değil, hemen o anda dilinin ucuna ge liverm iş gibi. S on raları bu yolda politik yergiler yapan, bunu hâlâ sürdüren kimi topluluklarda böylesine yalın ve in and ırıcı yergi tadın ı bulm ak biraz güç.
Muam m er K a ra c a ’nın bu yolda İlk büyük b a şarısı C l- ball K arako lu ’dur. Binlerce kez oynandı. Bu türde bir baş ka b a şarısı da Senâtü r’dür. K a ra ca ’nın adını günlük po litikaya karışm ış sananlar, sahne sa n a tçısı m oralini bil- mlyen kalıp düşünceli kişilerdir. Muam m er K a ra ca için, bü tün öteki sahne sa n a tçıla rı gibi, tek am aç vardı. Sahne de başarıya ulaşm ak. Ne var kİ, M uam m er K a ra ca b u nu yaptığı yıllarda, Demokrat Parti İleri gelenlerinin, so n ra da Adalet Partililerin en ön sırada oturduğu günlerde, toplumun güncel olaylarını kıyasıya alaya alab ilm iş bü yük bir komedyendi. Senatör’ün g iriş sahnesi, bunu bel geler. Adam, Dolm abahçe’de motörden inince gazeteciler çevresini sarar ve nerden geldiğini sorarlar. Adadan gel diğini söyler ve ertesi günü gazetelerde adı ve fotoğrafı basılır: Falanca, dün Y a ssıa d a ’dan geldi. Adam salt bu gülüne yanılgı dolayısıyla, partinin senatör (senâtür)ü olur. B öylesine h ın zırca alayı her gece başarıyla yinele- yebllen b ir sanatçı, büyük komedyendir.
M uam m er K araca, eski İstanbul’un efendi külhanbeyi şa ka cılığ ın ın usta bir örneğiydi. Her yanıyla. Ses tonu, b a kışı, d avranışları, ça p k ın lık durum ları, gerektiğinde sa y gın olabilm esiyle. K a ra ca Tiyatro'nun perdesi yirmi yıl hep a lkışla rla kapandı. Fakat günün birinde önce seyirci * eridi. Zira, Beyoğlu tükenm iş, G alata yan sokakları bütün çam uru ve pisliğiyle Beyoğlu'nu sarm ıştı. Sonra tiyatro salonu elden çıktı. S onra topluluk dağıldı. O pek sevdiği ve övündüğü villa da vergicilerin eline düştü.
İstanbul'un yetiştirdiği büyük komedyen Muammer Rûşen Karoca, öldü. Nisan sonlarının güneşli b ir günün de.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
11
0 6 2 4 0 1 0