• Sonuç bulunamadı

Deniz tarihimize dair bazı yeni vesikalar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Deniz tarihimize dair bazı yeni vesikalar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Deniz tarihimize dair

bazı yeni vesikalar

16. asrın sonlarında bahri satve-

timiz la fa uğramı}, Barbaros vt haleflerinin Afcdenizde kurdukları hâkimiyet nihayet bulmuştu.

III. Murad. zamanında açılan Şark seferleri IV. Murad saltanatına ka­ dar devam etmiş, bu seferler esna­ sında bahriyenin ıslahına, takviye­ sine bakılamamış ve gemi inşa san­ atı, yeni harb usulleri hakkında AvrupalIlardan geri kalınmıştı.

Bu devirlerde, donanmanın gö­ nüllü takviye kuvvetleri olan Ce- zair garb ocaklarının ilgasına kal­ kışılması, donanmanın sadece üç

ay sefere çıkıp, dokuz ay bağlı

tutulması da fena neticeler vermiş, bahriyeden yavaş yıvaş tecrübeli, bilgili gemiciler ayrılmaya ve ter­ sane ocağını bostancılar işgal etme­ ye başlamışlardı.

Sadnâzam Koca Sinan Paşanın III. Murıda hitaben yazdığı telhis ierde o vakitki bahriyemize temas edenler de bulunmakta ve bunlar

deniz tarihimizin bir devri için

yeni vesikalar teşkil etmektedir. Sinan Paşa, Akdeniz muhafaza­ sına çıkacak donanmadan bahseden bir telhisinde aynen şöyle demek­ tedir; (Bu yıl derya muhafazası için taşrada olan derya beylerin­ den gayri tersinei âmireden dahi

yirmi pare kadirga gönderilmek

lâzım olmakla erkenden tedarikine şuru’ olunup gemiler merremat olu­ nup ta kıştan beni bazı bazı kadı­ lıklara avarız salmmayıp kürekçi için evımiri şerife gönderilmişti.) Fakat kadılar bu emirlere rağmen (avarızdan indifa’ları ziyadece ol­ duğundan) kürekçi getirmemişler, fakat kendilerine şiddet gösterildi­ ğinden, yeniden kürekçi getirmeye dönmüşlerdi. Fakat Sadnâzam ge­ miler hazır olduğu hılde kürekçi­

lerin getirilmemiş bulunmasına

eseflenmekte ve hükümdara şun­

ları yazmaktadır (Bilmezüz, bun­

larla halimiz nice olur, şu mak- şadla defi mazarrat, ehli İslâm için olan umurda böyle idicik sair umur dahi ana kıyas buyrula.)

Kayıklar kürekçi bulup getirme­ ye gittik1 »ri hu »rafarda S- drıâzam (kâfirin üç pare kadırgası ve üç

pare flikasmın âvazesi çıktığını)

haber almış ve bunun üzerine der­ hal tersaneye giderek beş gemiyi teçhiz eylemişti.

Bu gayretinden de şöyle

bahset-enektedir; (Ney-edik ise eyledik

tersaneden beş pare kadirganın kü. rekçi vesair levazımı filhal ihzar olunup, yüz yirmi beş nefer kürekçi nakıs olmakla mîrî forslardan tek­

mil olunup, Selânik beyi küllen

bundadır kenduyi baş ve buğ (baş.

buğ) edip ve İznik beyinin

dahi gemisi bile koşup cümle yedi pare kadirga olup, cebeciden ve topçu asker tayin olunup inşarilâ- hütaaiâ himmeti aliyei padişahide bu cumadan sonra muaccelen ada- lar canibine gönderilmek mukarrer oldu.)

Sadrıâzfm bu hazırlıkları tamam lşrken Padişaha kürekçiler tamam pisaydı, şimdi hep birden yirmi

ka-V E F A T

Safiy e Ere» Ue Merhum Ah- med efendinin oğlu, Naciye Erea in eşi, Ercan Ergun, Ülkü re Ah med Eres’in babaları, Mehmed Akman İle Oülizar Akman'm da

madı, Çankırı mebusu Tahlr Ak man İle Emin, Meral, Metin, Na. ciye Akman'm enişteleri, Akif, Hüseyin, Basrl, Muhiddtn, Çu- 3 reddin Eres'ln amcazadeleri An.

i karada Ülkü Mağazası ve îstan-

3 bulda Eres Mağazası sahibi

» RA H A K nnİN J?T?ırc

YAZAN i

H alûk Y. Ş eh su va ro ğiu

dirganm sefere çıkacağını ve bun­ lara derya beylerinin filolarının da katılacağını ve böylece Akdeniz eır niyetinin iki kol halinde sağla­ nacağını bildirmektedir.

Sinan Paşa bir kolun İskenderi­ ye Boğazını bir kolun dahi Selânik ve Ağnboz Boğazını muhafaza ede­ ceklerini yazmakta, bu tertib ta­ mam olamadığında^ şimdi gönderi­ len yedi pare kadırganın, gene yoiu hıfzedeceklerini, zahire gemi­ lerini himaye ve sıyanet eyliyecek- lerini bildirmekte ve yakında on

dört pare gemi de gönderilerek,

yeni iki kol halinde vazifeye devam olunacağını da bildirmektedir.

Bundan sonra Sinan Paşa Padi­ şaha gene din ve devlet uğruna ta­

kati beşeriyeden ziyade hizmet

gördüğünü söylemekte ve tersane vaziyetine temas ederek şunun yazmaktadır, (Tersane hizmeti ek­ ser dilekle ve rica ile verilmekle

tersanei âmire şimdiyedek katı

hali idi. Ahvale vakıf kullarınızdan sual buyurun, hele şimdi himmeti al iyeniz de yerine gelmesiie başla­ mıştır. İnşaıllâhütaalâ ümidim bu­ hur ki hâzineden nesne çıkmadan Saadetlû Padişahım, bir muazzam donanma ihzar eyliyeyim, andan sonfa gene vilâyet fethi ve â’da kahrı hususuna Allah kefildir...)

III. Murad zamanında bahriye-

miz Kanuni devrinin ihtişamını

kaybetmiş olmakla beraber Kaptan Paşalık makamı için gene titiz dav ranılmakta ve buraya ehil şahsi­ yetler aranılmakta idi.

III. Muıad Veziriazam Koca Si­ nan Paşaya gönderdiği bir hattı

hümayununda (Kaptanlığa derya

ilminde mahir korsan kimesne ge­ rektir ve Mehmed Paşa ile Rodos beyi Hüsam Beyden kangisi ev­ lâdır.) diye sormuştu.

Sinan Paşa, bunun üzerine tak­

dim ettiği arizada şuraları yazı­

yordu: «Devletlû Padişahım, Meh­ med Paşa kullan dahi yaramaz de­

ğildir. Ama Hüsam Bey kulları

dahi eski emektar ve korsandır.

Mehmed Paşa bunda hazırdır, Hü­ sam Bey el’an hizmeti muhafaza­ dadır. Cezayir garb kaptanlarından Arnavud Memi ve Murad Reis kul­ lan cümleden yarar olup, namları dahi cümleye galibdir. Ol asıl a-

damlar bunda istihdam olunmak

gerektir deyu geçenlerde kendileri­ ne birer sancak tevcih olunup, e- mirleri gönderildi. Bu semtlere gel­ meye ihtiyar edemeyip, biz gece

gündüz düşman ile cenk eylemeyi ögremmüşüzdür, ol asıl yere vara- mazuz diye haber gönderdiler Her

biri ikişer, üçer kadirga edinip,

deryada korsanlık edip gezerler.

Anlar bunda hazır olmayıp ve A-

sitane ahvalinden dahi haberdar

değildirler. Ve Cefalı zade Sinan Paşayı nice anlarsın deyu ferman olunmuş, ol kulları dahi müsta­ haktır ve yarardır, yaramz değildir. Keyfe müptelâdır derler, hemen bu halin zikir ve naklederler. Saadet­ lû Padişahım dahi tecessüs buyu­ run, ahvaline muttali oîursuz, ama Tebrizde olan Vezir Cafer Pasa kulları, sabika Cezayir garb beyler beyisi olup ve bir iki defa donanma ile dahi aştı, ol kulları Sinan Paşa kullarından evlâdır. Ol kullarına inayet buyurulsa veçhi vardır. Ge­ reği gibi hakkından gehır kulları-OSMANLI

' İMPARATORLUĞU TARİHİ *

Z.

D A N I Ş M A N

1. inci Fasiküî Çıktı -100 Kuruştur

İki haftada bir Cuma günleri çıkar. B ütün bayilerde b u lu n u r | Bu fasikülde şu bahisler vardır. (XIII. üncü asırda dünya

devletlerinin vaziyeti X III üncü asırda Batı Asya ve

A nadolu Selçuk Feodalitesi - Kayı aşiretinin A na -

doluya gelişi - O sm anlIların neş’eti - E rtu ğ ru l Gazi Zam anı Osman Gazi - K arak teri - F erm an lar meselesi - Osman G a ' zinin evlenm esi - Bizans'la m ücadele b aşlıy o r..,)

T aşra Bayii S abri Ö zakar

o s a a c c

1.EKIM ÇEKİLİŞİNDE

" 4 5 3

Hesap sahibine

1 0 0 .0 0 0

LİRA

!:

dır. İkisinin dahi adamları bunda' dır. Kangisirae inayet buyurulursa birer miktar hediyeleri dahi vardır. İkisi dahi hakkından gelur kulla­ rıdır.)

Fakat devletin bu mühim mev­ kiine yalnız bahriye bilgisi olanlar değil, sarayın ileri gelenleri de ta­ lih oluyorlar, Sinan Paşanın ariza-

smdan anlaşıldığına göre (Bos-

tancıbaşı ve Özengi ağalan da) Kap tan Paşa olmak istiyorlardı.

Sinan Paşa arizasınm sonunda

bahriye işlerinin za’fa düşmesinin asıl sebebi üzerinde durmakta ve şunları yazmaktadır:

(Evvelden korsan beyler ve reis­ ler vardı Hizmet dahi bir hoşça

görülürdü. Ol beyler ve reisler

sorulup gitmekle derya hıfzına

meşakkat çekülür, halk Elvare ve Yemene kondu gemimizde 350 detı ziyade yarar korsan reisleri vardı. Geçenlerde yoklayıp gördük yok­

tur. Reislerden ancak bir yetmiş

nefer kalmış, onlar dahi kimi pir ve kimi ameli manda olmuşlardır, İş görmüş kimesneler hep sürüldü Do ranma ile taşra çıkmaya hayli ya­ rar iş görmüş kulları gerektir. Do­ nanma hususî olur olmaz nesneye benzemez. Devletlû Padişahım Kap tanlığa lâyık Hüsam Bey kullarıdır, Mehmed Paşa dahi yaramaz değil­ dir. Cafer Paşa ile Sinan Paşa kul­ larının dahi ahvalleridir. Ferman Padişahımıradır.)

Bu telhisin üzerine İÜ. Muradın yazdığı hattı hümayunda ise şöyle denilmektedir:

(Hüsam, Beye mahfi emir gön­ derilsin, hele Asitaneye gelsin ama nesne eşrab olunmaya, ol gelince dahi tecessüs üzere oluna, Haktaslâ görelim kime nasib eder, dahi te­ fekkür olunsun bir nâehle düşmek lâyık değildir, dahi müşavere o- lunsun.)

O sıralarda (Fransa diyarına ih­

tilâl gelmiş ve İspanya müstevli

olmak ihtimali vardır) diye bir ha­ ber duyulmuş, gerek Padişah, ge­ rek Veziriazam bu haber üzerinde durmuşlardır. III. Murad (Tersane

tedariki lâzımdır) diyen Kaptan

Paşaya (Veziriazamla söyleşip yap

yap lâzım olan tedarik olunsun)

emrini vermişti.

Bu emir üzerine Sinan Paşanın hükümdara gönderdiği telhiste deniz harbinin ehemmiyetine şu satırlar­ la temas edilmektedir. (... Malûmu saadetleridir ki kara seferi hemen bit emre muhtscdır. Herkes atına binip gider, derya seferi öyle de­ ğildir, faraza lâzım gelse her ne kadar bezlimal olunsa yedi sekiz ayda hasıl olur ve bilcümle zaman ister... Yalnız yeniden yüz pare gemi olmalı olsa, her bir gemi ta­ mam tekmil olunmaya üç yük akçe gerektir.) Veziriazam bundan son­ ra hâzinelerin vaziyetini anlatmak ta ve para tedarikinde çekilen müş külâta temas etmektedir.

Sinan Paşa zaman zaman da Ter saneye ^uğruyor ve Tersane halkı­ nın şikayetierile meşgul oluyordu. Bir defasında tersane halkı Kethü­ da Muraddan şikâyet etmiş, bunun üzerine Veziriazam (Bahçei hüma­ yunda duran kadirga reisi olup â-

ralannda Hünkâr reisi demekle

maruf olan Hemdem reisi, cümle­ nin emektar ve ihtiyarı olduğun­ dan) Tersane kethüdalığma getir­ mişti.

Sinan Paşa bütün icraatını mim- tazaman m . Murada bildirivor ve telhisler arasında drima kendisi hakkında yapılmış tezvirlere karsı yeminlerle teminat vermekten geri durmuyordu.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta ha To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Önümüzdeki yıllarda beyin dalgalarıyla iletişim dış dünyayla bağlantı kurmak için yeni bir yöntem olarak günlük hayatımızda yer alabilir.. Stanford

bahsedelim: 1) Sadrazam Ahmed Cevat Paşa Kütüphanesi Padişah II.Abdülhamid dönemi sadrazamlarından Ahmed Cevat paşa (1850- 1900)’ın BabIali’deki Hazi- ne-i

Osmanlı Devleti klâsik iktisadî sistemini İslâm-Türk Medeniyetinden devralmıştır. İslam Hukuku, Osmanlı iktisat sisteminin temelini oluşturmuştur. Para, maliye, fiyat

Sonuç olarak; tüberküloz tedavisi s›ras›nda ortaya ç›kan uyumsuzlu¤u hastan›n kendi- sinin yorumlad›¤› bu anket çal›flmas›nda; tedavi ile yak›nmalar›n azalmas›

İnvazif aspergilloz (İA)’un, invazif pulmoner veya disemine formu ise daha çok akut lösemili ve uzamış nötropenisi olan hematopoetik kök hücre transplantı alıcıları

Ciddi sepsis tanımlanan nötropenik hastalarda serum PCT düzeylerinin anlamlı derecede yüksek bulunduğu ve tedaviye yanıt veren olgularda PCT düzeylerinde düşme

Evet, Cahide Sonku, oyuncu Nur­ seli İdiz in, rejisör Hakan Altıner in ve va- zar Nezihe Araz in bakışıyla “Cahide” mü­ zikaliyle Talimhane Sahnesi nde selamla­ yacak

Bir ülkede, ülke vatandaşları tarafından gerçekleştirilen üretim seviyesine GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) denmektedir (Bocutoğlu, 2009, s. 62) ve turizmin