Ilmi
Araştırmalar2,
Istanbul
I 996
DiLiN
DİLİ
VE
ŞiiRiN DİLİ
Hasan
AKAY'
"Haşre
dek
şerh ıtnıeğe kadırdeguldur
dı! dılı Kadrını unvanını ahkamını asarını"(Yahya Bey)
Dilin
Yaratıcı Kullanılışıve Dilde
Yaratıcılığın AnlamıDilde
yaratıcılığın anlamıkonusunda önemli tespitlerde bulunan Geoffrey
N. Leech, dilın, özellikle
şiir di lınin
yaratıcı kullanılışı meselesinde şunlarısöy-lemektedir: "Dil, içindekini
aktaı·abilmek için şairin kullandığı en mühim vasıta ol-duğunagöre,
-dediği gibi- bir şair, dili bir anlamda yaratıcı şekilde kullanmadan nasıl yaratıcı olabilir? Denilebilir ki şair, eğer yaratıcı değilse hiçbir şey değildır. Şiir geleneği ile şiirin yepyeni ve kendine has oluşu yanı orijinalliği bırbirine zıtkuvvetlerdir:
Sanatkarın yaratıcıfaaliyetini veya
anlıkruhi
atılımını,bir
bakıma, şiirle ılgili yıpranmışgbreneklerin, T. S.
Eliot'ın deyışiyle 'eskimiş şiir eğilimlerinin'
basmakalıplığından uzaktaşma şeklindenitelendirebiliriz.
Şair, şiirdilini ihya
etmek
ıçin, doğrudan doğruya çağdaş dilin kaynaklarına eğilir, onu kullanır veiçindekini onunla resmeder.
Eliot'ın dediğigibi,
"Şiirdeher devrim, ortak dilehir
·
dönüştür"l.
Bu
şekilde yapılan
faaliyet,
şairi,
dilde yeni
imkanları
yoklamaya,
daha doğrusu zorlamaya götürür.
Öte yandan,
şiir
dili, göstergebilimin "dilin dili"yle
kastettiği şeye2,
günün
"alelade dili"ne
kapalıkalamaz.
Eğer şiirdili günlük dile lüzumundan çok
kapalı kalırsa, basmakalıp oluşun başka tür bir tehlikesıne, vasat bır tisiCıptehlikesine
düşer. Başarılı bır şaırı,-Leech'in
ifadesıyle- basmakalıp olanıniki boyutundan
yani
geçmiştekı şıır geleneğinin basmakalıplığı ile dilın her gün başvurulangunlük
kullanılışındaki basmakalıplığından sakınanbir
şairolarak
düşünürüz.Bu iki
kuvvet, zıt istıkametlere doğru atılırlar, aralarında
nadir olarak sağlam
ve istikrarlı
*
2
Yard Doç Dr, M S U
Fcn-EdcbıyatFak, Turk
Dılıve
EdebıyatıBol
G N Lecch.
A
Luıguıstıc Gıııde to EnglıslıPoetry, Longman Group Ltd , London 1980, p
23-35,
"Dılın
Yaratıcı Kullanılışı",(çev H Akay),
M S U
Fen-EdebıyatFaku/te
sı Dergısı, yıl /sayı2, Ocak
ı995, s 7-23
M
Çavuşoğlu, Yalıya B er,
Dıvan-
Tenkıdlı Basım,Istanbul
ı977,
Yahya B er ve D
ıvanındanOrnek/er. Ankara I 983
bir denge bulunur.
Şairindiliyle
şairin yaşadığı zamanıngünlük dili
arasındamüphem
bırmünasebet
vardır.Bu yüzden,
yaratıcı kullanılışifadesinde geçen
"yaratıcı"nıniki
anlamıda,
basmakalıplığın ikincisiyle(günlük kullanılışındaki basmakalıplığı) al ak alı dır.Bir yazarın, dili,
yaratıcı bir şekilde kullandığından bahsedebiliriz, ancak eğerbu yazar (a) dilin
yerleşmiş imkanlarınıyeni bir tarzda
kullanabilıyorve (b)
gerçek anlamda bu imkanların ötesine geçebiliyor,
bunların ardındakiniyakala-yabiliyorsa, o zaman dili
yaratıcıbir
şekilde kullanmışolur.
Yazar/şair,dilde
he-miz mevcut olmayan yeni
iletişim imkanları yaratabiliyorsa, dili yaratıcı biçimde kullanıyordemektir. Sözkonusu edilen bu iki anlamdan bin
dilbilımiyleilgi
lı yara-tıcılık, yanı yaratıcı şekilde buluş, ımibdilik; dığeri orjınallıkyani
yenilıkve
bam-başkalık kelımeleriyle açıklanabilir.Bu ise,
şiır dilinın yaratıcı şekilde kullanılışma
giren bütün
kullanımların
ve üst seviyedeki
şiir
dilinin
ayırdedici niteliğidir3.
Dilin ifade
Yollarından
Yararlanma
Dilbılimi açısıdan yaratıcı olma, edebi bakımdan yaratıcı olma anlamında dır. Aslında yaratıcının dilbilimiyle ilgili iki anlamı ile edebi ifadenin ıki tıpi
( mensur ve
nıanzunı) arasında güçlü bir alaka vardır. (Şiirle nesrin farkı sadece nazınılaştırınave anlam
yoğunlaşnıasıyla ilgilı değildir,fakat sarfedilen gayretin
niteliği
veya nitelendirilmesi ile ilgili bir
farktır. İyi şiir
ile iyi nesir müstakil
ideal-ler olarak
düşünüllirse, bunlarınherhangi birini biz,
"nesir/şiir'intipik niteliklerine
sahip" anlamında kullanırız. Bir zamanlar nesrin tamalı ederek şiıre yaklaşmak
is-temesi
gıbi, şıirde -kompozisyon
açısından-nesre
yakınlık duymuş,nesir gücüne
sahip olmayı gaye haline
getirmiştir. "Nesir gücü", dilin ifade yollarını, bunlarıtecavüz etmeksizin dikkate
değerbir
şekildeinceleyen
yazılarauygun
düşenbir
te-rimdir. Bu hususiyet
bakımından üstün olan şiir,"iyi bir nesrin
vasıflarına" dasahip olmak mecburiyetindedir.
Herhangi bir kimsenin teorik
açıdan sınırsız denılebilecekölçüde cümleler
kurımı ve böyle cümleleri kavrama kabiliyetı bulunsa da, pratik açıdan bu cümlekurma kapasitesini çok
sınırlıolarak
kullanır,çünkü tekrar tekrar
kullanılmışolan
sınırlıbir repertuvara (kullanmaya
hazırmalzemeye, eseriere vs.) güvenmek ve
bu
hazır yollarıkullanmak, yeni cümleler bulup
onları kullanınaktandaha
kolay-dır.Bu
hazırunsurlar, kelimeler, ibareler, cümleler olabilir; fakat
çoğuvasat
uzunlukta, belki de üç dört kelimelik parçalardır. Mesela bir aktardan
bır şeyister-ken, hemen hemen hiç gayret sarfetmeden ve otomatik olarak ister ve cevap alırız.
Önceden
hazırlanmış, kalıplaşmış
cümleler
plansız, gelişigüzel,
içten
gel-diği gibi tabii ileti şimin
kaçınılmaz bir yanını teşkil eder; her kelime tek tek tartı !ıp seçilmiş olsa bile soluk alanıayacakkadar kendiliğinden
ve dayanılmaz
bir şekilde
hızlıcereyan eden
iletişim (haberleşme) dilinde bu tür cümleler kaçınılmazdır.Ancak bu tür şeyler
genellikle kötü nesir üslubunun bir işareti
ve entellektüel bir
3
G N Lccch, a c ,
p24-25
DILIN DILI VE
ŞIIRiN DILI ı5
- - - - · - - · · · · · · -yavanlığın, akli bir zayıflığın veya işiaceleye getirip yapmanın
bir belirtisi olarak
düşunülür...
Günlük haberleşme
dilindeki mekanik, can
sıkıcı, tekrar tekrar söylenen ba-yağılaşmış unsurlar, vazifesi, geçerliliğini yitirmiş lingüistık akçenin değeriniyükseltmek ve yeniden geçerli hale getirmek olan edebiyat
sanatçısıiçin nefret
ve-rici bir
işolmaktan
başka bır şey değildir.Edebiyat
sanatçısınınvazifesi,
Eliot'ınMallarme'den aktardığı ifadeyle
"aşiret lehçesini tasfiye etmek" (Little Gidding),yani
saflaştırmaktır. Değerli edebi i.ısllıp,yazann sahip olduğu hüküm ve
hassasi-yet
tecri.ıbelerıyleancak
ulaşılabilensöz
dağarcığıya da gramer
yapısınıntek tek
itina ile seçiminde yatar. Gerçekten de,
dilın önceden kararlaştırılmış maksatlaragöre çok ciddi bir
şekılele kullanılması,mana ve
maksatlarınauygun ve
mananınbtitün
ağırlığını taşıyan bir üslfıp ıdealıne doğru goti.ırür. Bu durumda akla gelen"le nıot_ıuste" (doğru, yerınde kullanılan kelime) deyınıi ile,
şayet kabul görmu~ bır nesir üslfıbunun sadece en doğru kelimelerin veya ibarelerin seçılnıesı veye-rinde
kullanılması meselesinden ibaret olduğu kastediliyorsa, nıesele yanlış anla-şılmış olacaktır Aslında nıesele,dilin butün ifade
yollarından,lügat, gramer, hatta
imla ve konuşmayla
ilgi
lıses
kaynaklarından hazırmaksatlar için serbestçe istifade
etme meselesidir.
lrıs
Murdoch'un Under the Net
(Ağ Altında) adlımodern
romanında şu ıfadelergeçmektedir:"Ben bu
düşiınceleriçinde yüzerken,
zihnimın bıryerinde
sakın sakin ktiçük bir sel akıpgidiyordu,
zayıf, veciz bir hatıriama seli. Neydi o?Bir şey hatırlanmış olmayı arzuluyordu. Elimdeki kitabı
hafifçe tutarak hiç acele
etmeden,
hatıranın canlanmasınıbekleyen
dalgınlığımın akışınıtakip ettim". Bu,
üslfıbu yavan, basit ve cansız dilde, "zihnin ardındaki bir şeyi takip ederekyaka-lamaya gayret etme"
şeklınde, düşünülmesi pek mümkün olmayan bir tecrübeyitasvir etmektedir. En uygun kelimelerin seçilmesi cümle yapısı vasıtasıyla erişilen
tecrübenin belirgin ve
canlı
ifadesini verir.
Uslfıp, "hatırlanmış olmayı
arzulayan"
ve neticede "kendine gelmesi" beklenen bir
hafızanın kişileştirilmesı bakımındanancak şiirde rastlanabilecek bir cür'ete yaklaşmakta;
fakat öte yandan, gerçeğe
uy-gun olmayan
hususıyetleriihtiva etmektedir. Yine de,
hafızanın "ağır ağır, sakınsakin akan bir sel" olarak tanımlanması, şuur
seli, bilinç akışı ve
düşünce akıntı ları, diıştince seli gibi ıbarelerde bulunan fazla kullanılmış bır mecazı taptaze veyeni
bır
tarzda
yenıden yaratmaktadır4.
Dilin
Kuralını Bilmek ve UymamakMedizi
dil,
geleneksel bir
nevi'dır.Mesela, "devlet gemisi"
mecazı klasıkedebiyatta da bulunur. Iyi nesrin
sağlam, gosterışten uzak nitelikleri, belki de dü-şündüğümüzdendaha çok,
şiirin asli bir uzvudur.T.
S. Eliot, The Music of
Po-etry
yazısında şöylediyor.
"Hiçbir
şair,iyi birnesir
ustası olmadıkçauzun soluklu
şiir
yazamaz"5.
Dilın, uyulan ya da uyulmayan bir kaideler mecmuasıolarak
dü-şünülmesi yararlıdır. Ancak dilbilımıyle ılgilısapma konusundakı
'hep ya da hıç'
görüşuminde
sınırları vardır:Bu anlamda
"ınformatıon", hangı manayı taşıdı ğından bağımsızbiçimde dılbilimıyle ilgıli her seçımın iletışim sağlayıcı değerine
veya ağırlığına e~itlenebılir. Dilin bır cuzundeki
"ınformation" miktarı, giıçlü ile-tişim sağlama, daha serı haber nakletme kabthyetine bağlıdır. Alışılagelmiş sıradan
haberleşmelerde(mesela, her gtin rastlanan
iş mektuplarında)daha
serıhaber
iletme gticü yuksektir, buna
karşılık taşıdığı"information"un
mıktarı düşüktur.Öte yandan, halis bir nesirde seçmeler, daha az seri haber iletme
vasatı
üzerinde
yapılmıştır ve taşıdığı"information"
miktarı çok daha fazladır.Bir edebi eser,
üsttinkorü bir okumayla kavranması için
gereğinden çok "information" taşır. Birdil
kuralınıihlal etme, "information" için,
yapılanseçimin boyutuyla
alakalıdır.Kurallar
dışındakiherhangi
bırseçmenin,
dilınbünyesi
ıçınde bulunması imkan-sızdır. Fakat bir şair içın, dilın kurallarınaitaat edip etmeme meselesinin bizatihi
·kendisi bir seçim mevzuudur.
Dylan Thomas'ın
"a grief ago"6 ibaresi,
şiirde dilbilimiyle ilgili sapınanın meşhurbir durumudur. Bu ibarede şair, normalde zaman ölçme isimleri için
kulla-nılanbir durum
ıçine yerleştirilmiş grief kelimesini, öyle olmadığı halde sankiza-man ölçme
ismı imişgibi
yorumlamışve
kullanmıştır.Dylan
Thomas'ınihlal
et-tiğıkural ve
uyguladığı metot, şöyle açıklanabilir:"Zaman-ölçme isimleri üzerine
kurulan ibare, (. ... önce)
tarzında bir cümle yapısına dönüşebilir" ve bu kural uygulanıncada mesele doğru
bir şekilde tanımlanmış gıbi görünür; çünkü dakika,
gün vb. zaman ölçme
isımleri hakıkaten küçük, sıralanabilir,duzenli bir grup
meydana getirirler. Hatta bu durumda,
"Nasıl bırsapma?" sorusunu
basıt şekıldeki "Bu bir sapma mı yoksa değil mi ?" sorusundan daha çok düşunmek
zorun-dayız.Kuraldışılık derecelerınin
daha
açıkbir
misalı,mecaz
vasıtasıyla ternın edı lebilır. Şiirde yeni tarzda yapılmış bir mecaz, kelime ya da ifadenin yürürlükteolana uygun olmayan mecaz]
manasınıyaratmak suretiyle sözlükte
kaydedilmış kullanışıbozar ve onu
aşar."Bir
iğneningözii", "vakit öldürme", "gururunu
yenme" gibi
kullanışlar,kabul
görmüşve sonunda sözltiklere
gırmiştir.Böyle
kı yaslayıcılıkgücünü
kaybetmişolan "ölu" bir mecaz
ıleyeni tarzda
yapılmış bırmecaz
arasında dağlarkadar fark
vardır. Dolayısıylabütün can
çekişmemertebe-leri, işte bu ıki aşırı uç -yani ölü mecaz ile diri
mecaz-arasındayer almaktadır7.
Şiir
ve Günlük Dil
Dilin asli' olarak
şi ır olan ve şıır olmayan kısımları dıye bir şey yoktur. Şiir dılinin, eski deyim ve ifadeler gibi eski malzemelerinin çoğuzaten yıkılıp gitmiş
tır. Şairlerde
tıpkı havacılıkve maliye terminolojisi gibi en olmaz kaynaklarda
5
TS E
lıot, "The
Musıcof Poetry", Selected Prose,
PenguınBooks, I 953,
p58
6
G N Lccch. a e . p 23-60
7
a c .
p
24-32
DILIN D!Ll VE
ŞllR!NDILI
17
gayretli
araştırmalara gırişnıışlerdır.Pound,
Elıotve 1930'1u
yılların şairlerialel-ade diye
adlandırabıleceğimızgünlük
konuşımı dılinin
bayağıyönlerinden ve göze
batacak
~ekildekötü nesirden istifade etmek
suretıyle, seçinılerinı,her türlü
kayıtve tazyiklerden kurtarma direnç ve
kararlı lığını gösternıışlerdır. 1950'1erın yenı şıırındebu
dalgalanıııa şıır dılıninguçlu bir
vasıtasıolarak
konuşma dılinde
kulla-nılan
hatta argo olan
konuşmaların tenıkinleve
kolaylıklakabulü
tarafınaka
ynıış rı r~.Turk
şiırıne bırınci yenının getırdığiargoyu
hatırlayalım.Mesela, bu
donenı şaırlerine gelınceyekadar
hiçbır şaır,"çekeramhmm giderim"
gıbı bır ıfadeyi ~ı ırde kullanınanıı~ya da buna gerçek
şıırgozuyle
bakınamıştır.Kulebi'nin
yaptığı gihı,O.
Vclı'nın yaptığıda bugun çok genlerde
kalmıştır.Can
Yucel'ınveya
adınıanmak
gereğını duymadığını bır sünı şaıı-ınortaya
koyduğu şiir-denen
me-tın-ler
bu tur
bır ılıtıyacahaddinden fazla cevap verecek
nıtelik arzetmektedır.Fa-kat,
şıır dılı nın, ozellıklcgerçek
şıırıngünluk
konuşınalarda kullanılan keliıneler,sözler ve
sozdızımındenbüsbütün
farklı bır şey olduğunu bilı:nekve görmek
ge-rekır.
Çunku,
gerçek
şiirin dilıne gıren kelııne, artık halkın malıolmaktan
çıkmışve ancak
seçkın bır zümrenınestetik
beğenısineseslenen
bıryapay nesne halini
almıştır.
ÇLinku o,
artıkgünluk hayatta, gazetelerde, televizyonlarda
kullanılanve
eskıyen dıl değıldır; fakatşiirın-moda tabırıyle
söyleyelim-
hiıyülu dunyasında değer kazanmış,mücevher
gıbı ışlenmişve
bır malıfaza ıçine alınmış kıymetlibir
şeydir.Gunlük hayattan
uzaklaşmışve
bambaşkabir konuma
sahıp olmuştur.O
adeta,
Valery'nın dedıği gıbı,"dil içinde 1kinci hir dil"
haline
gelmiştır.Bu
bakımdan,
şıır dilıyle ılgılıbu
ayrıcalıkgüzden
kaçırılmamalıdır. Dıyebilirizki,
şiirdi
lı,günlLik dille
değil,adeta
sessızbir dille
ıletişim sağlar,ruhtan ruha
doğrubir
akış halınin gösterge~idırsanki.
Alımed Haşım'ın,ünlü "Pan
ltı" şiırinde dediği gıbı·"Ate~ gıbı bır nehr
akıyordu
Ruhunıla
o ruhun
arasından"Şıır dılı, bırazda
boyle
bır akışın dılı, bır lıftl dılıdır.Ve
şaır,bu
lisftn-ı lıal lerınbazen sadece
bır çevırmenıdırBurada, gunluk
dılın sadece
sağladığı iletışimı aşan hır şey vardır kıher
şey yerındedır-Ruben anlaşmak, ruhların bırbınne
akra-balıkları nı keştetmelerı, aynı
emelele bir ve beraber
olmaları,adeta
a~k halının tat-tırdığıhal
gıbı bırsaadet
halı. NitekımAhmed
Ha~iııı'ın -yukarıda adıgeçen
~ı ırinınl! ılk kıtasınıtamamlayan-
şu ıkı ıııısraıbunu
açıkçaortaya
koymaktadır:"Bahsettı derınden
ona
hillım Aşkınbu
unulına; yarasından"Bu durum,
bırazda,
halkımızın"kalpten kalbe yol
vardır" şeklindekendi
clılıne aktarıp söyledığigül kokulu sözun
gerçeğıne ışaretetmektedir.
Hıç kımse:-\ a c .
r
25-5')
bu
elınas dıli
ınkaredemez.
Şıir dılıdenilen
şey aslında sanatçıyahas
bırus!Gp
değil mıdır? Bır nevı kendıne
has
ıfade eclış tarzı,kendine has
eclası, yenıbir
ba-kış
ve
gorüşufku ..
Bız,Orhan Veli'mn,
şıir dılını ınkar gıbigorülen
tavrıylaan-latmak
istedığı şeyı, Baki'nın şuson derecede
anlamlı, i'mftlıve
iğneleyıcı beytıııdcgoruyonız:
"Vallfıhı
ga;:el soylerneden çokdan
usamlıkMaksud hemen
hfısıcle bır pfıre ezildır" ı OŞiır
denilen
şey, ustasınınelinde her tLirlü
hunerıgosterebilen bir
şeydir.Aslolan
ustalıktır. Bılmeyeniçin mazeret çoktur. Baki',
söylediğigazeller
yüzün-den
kendisınehaset etmekten
başkabir
şey yapanıayan cahılrakipleri (bunlara
müteşaır, şair taslakları
da diyebiliriz)
ılealay etmekte,
aslındagazel soylemekten
artık usanclığını,fakat
sırfbu hasetçilere bir parça daha eziyet olsun diye gazel
söylediğını soylemektedır,
ama
akıllanankim? O. Veli'nin
eskıtarzda bir defter
dolusu
şiırının bulunduğunuve
bunlarıyok
ettiğinibiliyoruz. Onun bu
tavrıve
sLissLiz ve
tenıızbir
dıl içınde,söylemek istediklerini
billurlaştırma çalışması, şıir clilıııinsadece
clıl zevkinelerıibaret
olmadığının farkında olduğuna işaret oduğı.ıkadar bir hodri
ıneyclanında
açık işaretidir.O,
şiıı·de değerlıolan
şeyinne
oldu-ğununve ne
olmadığının farkındaclır.Onun da kendi
imzasını taşıyankendine
mahsus
kelimelerıve
ediisı vardır.Bunu
ınkfıretmek mümkün
değildir.Şiirde
Kelimelerin Yeri ve
DeğeriT. S.
Elıot dıyor kı:"Her
kelııne şıırele dığer kelıınelereanlam
kazandıracak şekıldc yerınıbulur.. Yeni ve
eskı kelımclcr hıçbırzorlama
olmaksızın bırbinyle arılam alışverişindeclırler,günlük
kelımeler kabalaşınaclaıı, resnıı kelımelerukalü-laşınaclan, eksiksız bır şekilde anlamlarını
bulurlar ve tam bir uyum
ıçindeortak
bır
mu
sıkının tenıposuııaayak uydururlar. "
Şiırde kelimelerın mısra İçındekiyer-leri ve meydana
getırdikleriahenk ve
ımısikı açısından eleğerleri üzerınde durarıYahya Kemal,
Ncelım'in şu beytınibuna ornek olarak
gbstermiştırı ı: "Ayağın sakımırak basımıaman
SultanınıDokulen
ıney kırılan ~Işe-ı rınclilnolsun"
(Neclıın)Burada
-bılhassa ıkıncı mısradaki- altı kelımenıniç ahenk gücLiyle kendine
has
bırdüzen içinde
ınısraa yerleştirıldiğıgörülmektedir. Yahya
Keınal'egcire bu
kelımelerinhiçbinnin yeri
değiştırilemez;çünkü herbirinin bu
dizilişve düzen
ıçındebelli
bır yerıve
değeri vardır.Mesela,
FuzGII'nın şuünlü
Murahha'ındaki sunuluş,kelimelerin
dizilişdüzeni gerçekten or:pnaldir,
tamamıyla şairine hastır, yenıdırve
enfestır:ı O S Kuçuk, 8akı fJmını, Ankara ı 994
DiLIN DILI VE
ŞIIRIN DILI"Perişan halın
oldum
sormadın hal-ı perlşanıın Ganıındanderele
duştum, kılnıaclın tedblr-ı derınanınıNe
clersın, rilzıgarıın,boyle
ını geçsınguzel
hanım Gozunı cilnıın efendım ~cvdığııııdevletlu
~ultiiııını"19
Alı
Nihat Tarlan,
Edebiyar Meseleleri'nde, bu
mısra ıle ilgılıvukuflu
bır ızah yapınaktadır12. Ona gore, ınısrada uç ayrı ımıelde geçmektedir·göz,etin, efendi
Bunlarınhemen
ardındangelen
"sevdiğim devletlı sultanıın" ıfadesi ıse,"Efen-dim"
kavramını ızah etmektedır. Bi.ıttin Şark edebıyatlarındasevgili,
aşığınefen-disi ve
sultanıdırve
aşığacevreder. Fuzull bu uç maddeyi
(göz, côn, efendi)
tatet-tayin
sıralamaz, altında bır şeyler gizlemiştır. Murahha'ınsbzkonusu
mısra dışındaki
dığertiç
mısraındabu uç kavram
gızlenmiştir;yani
bırinci mısradagöz,
ıkinci mısradaccln, üçuncü
mısradaise
efendi, sultan
kavramları gizlenmişolarak
mev-cuttur
(Bırİncı mısrada: aşk yi.ızünden perışandır, iyileşmek ıçınyari
görmesi
ge-rekir, burda
"göz"
kavramı gızlennıiştır. İkincisinde:
sevgilinin
ganııyla
derele
düşmüştür,ama
derınanıyoktur.
Canını aşkyuzunden kaybetmektedir, burda
"can"
kavramı gızlenmiştır.
Üçuncü
nıısrada geçen"hanım", kadın değil;
efendim,
emlrımdemektir ki burada da
"efendi"
kavramı gizlenmıştır)... Gözden
ıçendecan, ondan içende sultan, ondan içeride de sevgilı vardır diyebilirız.
Şıir dilinde kelimeler tek başına, değişik tamlamalar ve alışılmadık bağc!aş tırınalar ıçinde, biçım
ve anlam
açısındansapmatarla yer alabilir ki bunlar anlam
olaylarını açığa çıkarır20.
yy.
başılarında dilbilimde çığıraçtığı genelliklebe-nımsenen
ve modern
dilbılımın
kurucusu
sayılan İsvıçrelı bılgın
Perdinand de
Sa-ussure,
dilin hir tenmler dizini
hırsozcitk listesi
değil.birbiriyle
sıki ilişkileriçinde görev yapan bir göstergeler (kelimeler) sistemi, Initunu
olduğunuılerı sur-ınlıştur.Ona gore bir
dılde
fiÔstergeler, o
dılın
seslerınden oluşanve
bırnesneyle
bir
adı değil,lwvrumlu ses
ınıaJilnlneden11z hir ba,qlu
bırleştirenogeleuilr.
Me-sela,
Guneş kelimesinciekı beşsesten
oluşan gcistergenın bırycinü
gosterılen (ı şaret edilen)dırki
güneşinkendisi
değil, guneş kavramıdır yanı zıhnimızdegös-tergeyle canlanan günq
tasarımıdır; dığeryönü ise zihnimizde yer eden
göste-ren(ışareteden)dir. Bu da
bırses
olmayıp bırses
iınajıdır;sessiz okumacia bile
-sesin
bulunmadığıortamda da- bu ses
imajıderhal gosterilen'i
(işaretedileni)
çağrıştırır. Gösterdiklerısomut ya da soyut kavramla
doğrudan doğruyabir
bağ lantıları olmadığıhalde, her dilde
ayrı karşılıkları bulunduğu ıçinnedensiz
sayı lırlar.Yani bu ses bi leş
i m
lerıyle dile getirdikleri nesneler arasında bir ilişki yoktur;her dilbirliğinin kendince
oluşturduğu saymaca bir semboldurl3. Saussure, kelımeyi (göstergeyi) birçok
çağrışımların odağıolarak gbrur.
(Dılbılimindeanlam
kavramıda
tartı~malıclır). Birçokları,dilde bir
gösterenıntek bir
kavramı yaıısıt maması, değışikdurumlarda çeşitlı kullanımlarının bulunması gerçeğine
dayana-rak
"Dilde anlam
değil,kullannn varcltr"
demektedırler. Şiirdi
lısbzkonusu
oldu-12 A N Tari an.
F:delnyat M elele/en.Istanbul 19X 1,' 90-9J. 207-224
1
:ıD Aksan.
~·u ı !Jtlt ve Turk Şut !Jtlı,Ankara 199J. s 70
ğuncla bu kullanınııın mutlaka yara/ict hıçımdc olması gereklığını unutmamak la-zımdır. Şıir dılınde kelınıclcrın (gostergelerın),
günluk
kullanılı~larınınve yan
anlam ve
dcğcrlcrlc, değışık fonksıyonları yerıne gctırı~lcrının ıncclcnmc~ı nıum kundlır.Bunun
ıçın kelıınclerın"wzlrun
dmrcsi"nın ıncelenmesı gerekırŞiir İçindeki
Kelimelerin Anlam Dairesi ve Atmosferi
Gırıft bır
ruh
halının ıfadesıolan
şıırde, kclimclcrınnufuz cdılnıcsıgereken
anlam
claırc~ine -Anlanıbılıını açısındanda
cleğcrlcndirılclığitakdirde-
~unlar gı rcbılır K e
lı ınelerın ıemel
anianıları,yan
anianıları,duygu
değerlerı,u;,ak
çağrı ~ınıları; cınaslı, qanlaınlıve
çokanlamlıngelerden yararlanma, kavram
kar~ıtlı ğınclanyararlanma;
dcyını aktarınaları,ad
aktarmaları(
nıeıoıııyın, mccazınıur\ciJve
otckı aktarnıalar, alı~ılmaını~ bağdaştırınalar; ~ı ır dılınde sapınalar,ses
tekrar-larıvs .. Bunlardan ne
anla~ılnıası gerekıığıne daır Edebıyat Lugatıve
Istılfılıat-ı Edebıyyc gıbı kıtapiarda olduğukadar hatta daha çok, G N
Leeclı'ın kıtabı ıle Doğan Aban'ın ozellıklc ŞiirDt/i ve
Turk
ŞiirDilt
ıleAnlnm!Jilimi
ı•cTitd
;\n-lmnhilimi,
kıtaplannda yetcrlı bılgıve
mısal varclır14 A~·ıklaıııalarınıızdabunlar-dan yararlanmak istiyoruz
Kelıınelerın
temel
anlamları ıleyan
anlamları, anianı daıresının bır ogesıdır Şıırele tenıcianlam,
ŞurDili ve
Turk
ŞurDt!i'ne
gon!,
kclinıelcrıııilk once
dıle
gc-tırdiklerı,çqitli
aklarınalarve yan
anianılar dışındakalan
kavramlarıdırMesela,
Bo,qaz'm, ko/'un,
oyak'nıtemel
anlamları. gostcrdıklerı mganlardır Meselfı,Go::
kelımesınıve bundan
yararlanılarak yapı! ını~ cleyıııılcrıgöz cinüne
getırınız.Go::dc
olmak, gozc girmek, go::dcn
duşmek.Burada goz,
"ıtıbardaolmak,
ılıbar edılen" anlaınındadır. Aynı ~ekılde,goz'dcn yararlanan yepyeni
kurulu~lar gerçcklqtırmck mumkündür.
Şiır
dilinele temel anlam
clı~ındaki oğelerı,yani yan (tüll veya
ıkincı dcrccc-clckı) anlamlarınıda
doğru bıçııııcleele almak
gerekırBunlar da, anlam
daıresının onemlı ogesıdır.Mesela, Yahya
Kemal'ın ~ıır dılınde bclırgın ozcllıklerclcn bın,onun,
bazı kelımclcrıtemel
anlamı dı~ında kullanınasıdırBu, okurun
zıhnındc yaratılacakgoruntu ve
duygulanı bır derınlıkve
gcnı~lik sağlamaya yaramaktadı ı DoğanAksan, buna guzel
bırornek verir ve yorumlar "Hayal
Şehır" adlı ~ıırındcgeçen
"Ba~kadır
çunku bu
ak~aıııbutun
ak';aınlardaıı Gurıc~ın vehnıısaraylar
yaralır caııılardan"Vchm
kelııııesı, "kuruntu, yer:-.ız korku"clemektır Guneştnve/11111
tanılanıasıburada
gune~ın verdığıurkuntü ya da kuruntuyu
değıl, gunqın batı~ı sırasında karşı tepelerın
canıların dak
ı yansımasını,bu
yansımanı ıı kar~ ıtepelerde
canıdan14
Talııru'I-Mcvlcvı. /:'de!Jfm! Lugo/1, htanbul 197:1.
MuiıllımN
acı.l.llihlhclt-t
/:'de!Jlne. (lıaz
A
Yalccın-AHayhcr). Istanbul 19R 1. D Aksan.
~·,u f)ı/, ı·eTurk
:;>w
Ot/i, Ank<ıra1 1)93. '
69. 75-77.
An!mn!Jf!tml ı·eTud
Anlamhtlunı,Ankara 1971. s 61-62, 72-73. G N
Lccclı,r
23-65
DILIN DILI VE
ŞIIRINDILI
21
saraylar
varını~duygusunu
uyandırdığı belırtılınekte,ve
lım 'ıbu anlamda
kullan-maktadır Aynı ~ıırdekı"O
ıliilıııı hutuıı ılhiiııııfakat
iiııldırBu
atc~tcıı yapılar Jiiııldır"Mısralarında aynı yansıına
bu defa
ıfhmn kclııne~ınclen yararlanılarak anla-tılmı~tırBurada Arapça
ıflwm kelıınesı, "AIIah'ın ınsanıngonlunde
olu~turduğu ~ey, esın" anlamı değıl, fakatılah yerıne koyduğu gunqın ı~ınlarının yan~ıına~ı clır; "yansınıa, ı~ıkgoruntusu"
anlamındadır Yıne "Açık Denız" şıirıncleyahya
Kemal·
"Mağlupkcn
ordu.
ya-;lıdururken vatan
Ruyaına gırdı
her gece
fiitılıiiııc;.an"
Burada"sunmu. se;:me"
anlamınagelen Arapça ::ann
kelınıesı,bu temel
an-lamı dı~ında kullanılını~tır;bununla
aniatılmak ıstenen "ffıtılılerınguçlu
ısteğı,fc-tıh unıudu, ıcleali, gaycsı" gıbı kelınıelcrlc anlatılabılır Nıtekıın
daha
oneekı"Duydum
akıneı ecdlerıının ıhtırasını" mısraındag:eçen
"akıneı eedlerın ılıtira~ı"tanılaması
da bu
cluşuneeyı kuvvetlenclırmcktedır
1·"
Bu tur
kullanılışiara
gunluk
dıldede
rastlanınaktadırDuygu
değerlerı,anlam
daıresının bır ogcsıdır Orneğınguf.
fwmnfıl,lo/c
vh
çıçeklerı bı ldıren
gostergclerın yanında/)/ rosrı, pat!ımn./oh una,
ka
hak
v!J
ısebze
adları soylcndığınde bızdeuyanan duygular, bu
kelınıelerınduygu
eleğerlerı bırbınndençok
başkadır Orneğın, Nefl'nın,Sultan
Murad'ı ovcluğu kasıdesındcgeçen,
"Clul
dcvrı ay~ eyyiiııııdır1evk u
satillıcııgilııııdırA,1tkloun IHn·mnudtr
hu
nıevsıııH ferlıuııdc-dcın"Beytındek ı "Gıt!
dev
n (
gul
ZW11UI11 ).ti
11·1klann
lwwumıdır" ıf<ıclcsıveya
"Seı'gı/ılergul
wmanı /Juluş!ular" cunılesı ıle,"Sevgililer
pımMlzwnw11
hu!uştular"
cuınlcsıne bakıııız.B
ırıncısınde okuyanı roınantiznıe, guzellığe yonelterıduy-gular
uyandığına (aynızamanda !ale
devrı, gıildevri
gıbı ıına.ılarırı belırlı bır clo-neının tarıhı perspektıfınde l)Jleınlıve
belirleyıci bırrol
oynadığına, clevır ılesos-yal
eğılınılcr arasınclakı ılı~kıyc gorıclermelerde bulunduğuna), ikıncı~ıncleise -hele
bırınce~ıyleardarda
soylendığınde- tanı tcr~ı bırdurum ortaya
çıktığına,dinleyen
ve
okuyanın gulduğune tanık olabılırızBuna
kar~ılık ınorg.cenaze, kanser,
ha-pıslıane, otopsı, sava~,deprem
gıbıgostergeler
bızdc urkLıntu, karanı~arlık,korku
gıbı duyguları carılandırırlrı Dılınıızclegul
ıle ılgılı ısıınlerınfazla
olına~ı-Turkcen11L
Strfnn'
nda da d
ıle getırıldığıuzere- sosyal
açıciarı olduğukadar
dıi
ve
1 'i D Ak'drı. ,)w f)i/t ı·c Tw/, ,)·"' n!lt, , lJO-CJI
J(ı
A
Kaı·,ıJıaıı. Ncj'i /)1\'WIIndun Sqmc/!'1. Kulıuı Ba~aıılıiiı Yayııılaıı10'J2.' r:2.
r::ı.D
Al-.,aıı.a c . a
ıııll. ;\nlwn!Jiillllf ı·c T111k Anlwnlnlulff.' 61-(ı272-73
kültür
tarıhi açısındanda son derece
anlamlıve ilgi çekicidir.
SezaıKarakoç,
kul-tür ve medeniyet
dünyamızdakigül ile
ilgıli müstakılbir
şiir kitabı yayımlamış tır:"Gül Muştusu"17 ...Eskilerin dilinde daha çok, "gül
devrı,gül
zamanı,gul
çağı"gi
bıterk
ıpler geçiyordu. Bugün, -
Tanpınar'ın"gizli mutabakati ar"
eledığı yenı birtakım bağlantılar keşfedilmişve yeni
ımajlarortaya
çıkmıştır.Mesela,
"gül
tankı","gül
devrımi" gibı.Karakoç'un
şu imajı, şıir clılıni yenıleyentaze
imajlanı bır
misal olarak gösterilebilir: "Bahar
gül tank!anyla
gelir".
HılmıYavuz gibı şairler ıse, aynı içerıktenyola
çıkarak, değişikhayallere ("gül
devrimı" gibı) ulaşmaktadır.Uzak
çağrışımlar,anlam
dairesının bır ogesidır. Orneğın,Sezai Karakoç'un
şu mısralarında Osmanlı Sarayı,
cariye
kelimesı(gostergesi) ile,
geçıni~ımızle ıl gilıuzak
çağrışımlarla yansıtılmaktadır:"Su
yerınesus
akıyorDel
ı klerıodenEğılmış
olumcul
ınce bıleklıCanyeter
bakıyor Derınden gelıyor seslerı"Eşanlaınlı
ve
çokanlanılı, cınaslıögelerden yararlanma, anlam
daıresınınögelerindendir. Mesela, Divan
şiirineletevriye
adıverilen söz
sanatı, çokanlamlı kelımelerinbu
ozelliğındenyararlanarak
mısralarıanlam
bakımından zengınleş tirıneyı amaçlıyordu... Baki bir beytinde böyle bir tevriye
kullanır:"Guzeller
mıhrıbanolmaz demek
yanlıştırey Baki
Olur
vallahı bıllfıhıhemen
yalvarıgorsunler"
Buradaki
"ya/van gonnek"
ifadesıhem
"yalvarınak" anlamınagelmekte hem
de
eskı bırpara biriminden
sözedilmiş olmaktadır.Yahya Kemal ise,
"KanmadtA
gaşy
eden bu
mavilt,~e"derken "kanmak"
kelimesinın yakın anlamıolan
"aldaıımak"
anlamını değıl,fakat uzak
anlamıolan "doymak"
anlamınıkastetmekte ve
tevrıye ıle ifadesınİ güzelleştirmektedır.
Ahmed
Paşa'nın şubeytincle ele,
okunuşu aynıfakat
ımiası farklıiki
kelııneden yararlanılarakmefruk cinas
yapılmaktadır:"Aşkın
yolunda
hıcretahammul
guııfıh ıınış Uşşil.kın ışı anın ıçunher gun ah
ımı~"Yahya
Kemal'ın"Kanmadık gaşy
eden bu
mavılığe"mısraında "kannıadık" kelımesiyle yalın
tevriye
gerçekleştirilınıştir:Burada
keli-menın yakın anlamı
olan "aldanmak"
değil,fakat uzak
anlamıolan "doymak"
kastedilmiştır.
DILIN DILI VE
ŞIIRINDILI
23
Kavram
karşıtlığından
yararlanma anlam
dairesının ögelerınclendır.
Örne-ğin,Yavuz Sultan
Selım:"Şirler
olurken
ler;c-ı kalınındalerziln
Beııı bır go~:lerı alıOya ~:ebOn ettı
felek"
(Arslanlar
kahrınıın pençesınde tıtrerken,fellek
benı bırceylan gozlu
-guçsuze-
esır etti, bağlı kıldı) ınısralarında heınuslanlcevlun
kar~ıtlığıııdaıı, hemde
ıkı ayrıdurumdan
(bıryanda
aslanları pençesıncle tıtretnıedurumu,
dığeryanda
bırceylan
gozllıye teslım o/ımı gıbı bırbırının zıcldı ıkıdurum) soz
etmektedırBenzetmeler ele anlam
daıresının ogelerındendır Anlatımıdaha somut ve
ctkıleyıcı kılmak ıçın yapılır:Buzgibi, poncor
[iiln,
dovul gihi.
1~. Şiir dilinde, kalıplaşını~benzetmelere
olduğu gıbı şaırın
kendisınehas benzetme/ere ele rastlan
maktadır
Turk
şıırıııclede
etkıleyıcive
orwınalbenzetmeler
vardır.Bunlar ortak
dılın bun-yesıneele
dahılolur zaman zaman. Mesela,
Necıp Fazı!:clenıektedı
r 19.
lçııııcle danıla
damla
bırkorku
bırıkıym Sanıyorumher sokak
ba~ıııı ke,ınışdevler
Sıınsıyalı canılarını uzerınıe dıkıyor Go~:une ını! çekılmış bır iiına gıbı
evler"
Sedat Umran "Mq'aleler"2°
adlı şıırinde teşhis sanatını, nesnedekı sırrı
keşfetmenın
bir
yontemıolarak
kullanmaktadır:"Netes
alıyor 'essızperdeler
karanlıktaAy
'uklıtlaoruyor tcnhii.da
ko;:a,ıııı Fısıldıyorperdeler
bırhaber
karanlıktaVe
uyku
u;atıyor suklındolu
tasını"Şi ır dılınde deyım aklarımıları
(mecaz,
açıkve
kapalı ıstıarcvb)
anlaın da-ı resda-ında-ın ogelerda-ındenclda-ır Dcyda-ım aklarmalarda-ında-ınen
yaygınturu
ınsan organlarınınvucu1
bolnıelerıııııı, ın:-,aııla ılgılı ncsnelerın adlarınınve
ınsanla ılgılı nıtelıklcrııı tabıatta beıızcclıklerı -fonksıyoıı bakımından yakın oldukları-nesnelere
aktarılınasıdır21.
Toplu
ığnenın ba~ı, iğnenın gozlı, ~ı~enın
boynu,
dağın eteğı; aslanını,
meleğıın kelınıelerındc gorlılduğu gibi. Nii.ill'nin qsız yenı bcyıtlcrındcıı bırıııı22 deyını aktarımısına nıısalolarak
aktarabılirız:1 ~ Bu ııw,allcr ıçın hkz D AJ..;,aıı. ,'illi /)ı/ı ı•c Tıu k
,'iw
f)ıfr. ;,)5-77
I'J
S Unıraıı-H Akay. Cumhu11ret Oonemı Twk ,)"urınde /lrluıen ı•e li!luwıercn Sohl'\('1/t'rAnıoloJısı.
b,tanhul
I'J'J4.;, ':!7
20 S Uııır,ııı. Mt\l'alelel, bt<ıııhu\
1':!4')
21
D
Abarı. a c . ;, 126-15022 ll lpcktcıı. Nfirfi' 1Jn,wu. Ankaıc~ 1')~6 Şıııdc "c~>ıl yenı olaıı"a daıı ha/ı ıııı;,a\ler ıçııı ~u ıııaJ..,ılcyc hakılabılır H Akc~y. "Şıııdc 'E;,kı'
ve
'Yenı' Me;,clc-,ı".Ilmi
Alil,lflllna!tu. -,ayı 1."Hep
sıyeh-pu~oldular
kasd-ı şeblhun-ı dıleGırdıler
muJganlarun
bırrenge cadOlar
gıbı" (Niiıll)..
Kirpiklerın
gonle kaselederek
cadılar gıbi bırrenge
gırınelerıncle -kıbu renk
şüphesız sıyahtır,
hem de
sımsıyah-bugun
ıçın bıle hayalımizı okşayan yepyenı bır ımajtazelenmesi goze
çarpmaktadırVakit
gecedırve
sankıgecenin
sımsıyah sayfasında ıkihece
gıbigözler
ışılclamaktave göz
alıcı bır kasıt takımı -nıuntazaııı aralıklıbir saf
hfılınde-parılclamaktadırBu
beytın ıçerığınclen, yenı bıranlamlama
ve yorumlama ile, gece
baskınına çıkmışve tepeden
tırnağa sımsıyah gıyınnıış bırninja hayahne
ulaşmak bıle mumkunclur.
"Gül-i
ra'nii"yı dadıyabenzeten Nedim, gül koynuncia
beslenmişgül
yapra-ğından
narin
kadıntenmi -hem
çağrışım,hem telaffuz, hem de görsellik
açısmclan- gerçekten
olağanustübir maharetle göz önünde
canlandırmaktaclır:"BOydan
ho~rengelen
pakizedır nazık tenın Be~lemı~koynuncia
gı1ya kım gul-ırana
senı"Yahya
Kem~ıl, Eşki ŞiırinRiizganyla
esennde yer
alan"MfıhurdanGa-zel"ınde, gtizel'ı
ay'a benzetmektc ve
kadınlara aıtüzelliklerden (omuza
şalatmak,
gul yanakl ar,
yaşmaktutunmak)
bır şaheserörmektedir:
"Gordum ol
ıneh duşuna bır şal atıplahurdan
Gul yanaklar ustune
ya~mak tutunmuşnurdan".
Yahya Kemal'in "Bahçelerclen Uzak"
adlı şiirınden:"Her sabah
ba~kabahar olsa da ben
uslandım Uğraınam balıçelerın sepıtıneguldcn
yanclıııı"Yine Yahya
Kenıal'den."Bu
~eb bızısevketse telek
nıev'ıd-ı aşkaVuslat
tutuşur şu'lc-ı plraheııırnı;,den"Şimdi
ele Mehmecl Akifin
mısraınclaki deyım aktarmasına bakınız:"Çatma kurban
olayım çelırenı,ey
nazlı hılal 1"" (Akıf) "Bır kuş eşelerdalda kar
kullerını"(S. Umran)
"Içın ıçın ağlarken karşımızda ağaçlar"(S.
Umran)
"Sonra donen, donerken inleyen tekerlekler" (F
Nafız) "Sessızlığınboyuna
kıpırdar dudakları"(S.Umran)
"Kor butun
bılgıler" (Dağlarca)Bu sonuncusunda, insanlar ve
dığer canlılariçin
kullanılankor
sıfatının bılgi için
kullanılması bırdeyim
aktarmasıdır.Ad
aktannaları (riıetoniym, mecazımürsel)ve
ötekıaktarmalar anlam
daıre sinınögelerindendir. .. Herhangi bir
kavramın bağlantılı olduğu başka bırkelı-DILIN DILI VE
ŞllRJNDILI
25
nıeyledile
getırılmesıMesela, Türkçeele
af!/amak
fiılıvarken bunun yerine
goz-yaşl
dok111ek;
bırçokyere
uğramakyerine
kırk kapının ıpinıçekmek. Ya da
Akıf 'ın ıııısraında şehit kavramını kar~ılayan başka bır ıfaclenın kullanılması gıbı:"Duşun altıııdakı bııılerce kefensız yataııı"
Ruhundaki
a~k heyecanıyla,ruh'u on plana
çıkarakonu
ınsanın temsilcısı hftlıne getırcnYahya Kemal, "Vuslat"ta ruh
zevkınıten
zevkıyle aynıfmcla
okuyu-cunun
kalhınc zerketınektecltr""Bır
ruh o
derınbahçede
bırdet'a
ya~arsaBoynuncia onun
kolları,koynuncia o
var~a"Şiır dılincle alı~ılmamı~ bağciaştırmalar
anlam
daıresının ogelerınclenclırÇünku
şiır, girıft bırruh
halının ıfaclesiclır.Bu
gıriftlığin -dıyelımYunus
Eıııre'nın şıırlerınde olduğu gıbı-çok saf ve
yalın bıçııncle dıle getırılmış olması clerınlığı azaltınadığı gıbı gırıftlığıele ortadan
kaldırmaz.Suyu temiz olan
clcnızın derınlığı yokımı~ gıbıgorunur, ama gciz bakmaya
devanıettikçe kavrar bu
clerınlığıBu tur
bakışlar,adeta
bırtur
bo~ verış sayılabılırBu
alışılmadık bağdaştırıııalardaruh
hali
nın, mızacınve
derın yaşantının olduğukadar,
bıyografıkgerçekicnn de
te~ırı olabılır.Bu tur
bağciaştırmalar ıçınornekler
aktarılabılır Meselfı, Alımeel Haşıın'ın"O Belde"
adlı şahesennde
geçen
şu eıifes
soz'
unc
bakınız
23, hızzat Hfışıın'ın şıır
dılı
ile
"Şu'le-ı bl-1ıyi\-yı hu~:n-ı
kamer
Multecl
sankısade
ellerıne""Ayın
hüznuni.in
ışıksız şulesısanki
yalnızca senınellerine
sığınmış." Bu-raclakı ıfade,
şi ır dılının ımıcizevı bakışınada son derece
duyarlı bır şaırınyeni ve
oı]ınal bakışınaayna
tutmaktadır.Bu
şi ır dılınde, artık,gunluk
dılın
malıolan
kc-lıme yoktur.
Kastı ın ız kelıınelerin esk
ıyani Osman
1
ı Türkçesıneya da Arapça
Parsça
kelımeler oluşu cleğıl,fakat
bunların yepyenı bır lıuvıyet kazandıklarıve
mucevher
değerını alclıklarıdır.Burada
Hfışiın'ın kendı sesınıduyuyoruz. Bu,
onun
şıır dılıdir. Altına ıstediğınızkadar
başka bırının adınıve
ımzasını atınız,hiç
kimseyı kandıramazsınız.Bır
misal de, Sassenage
şatosunclasürgünde iken yerel Lorclun
kızı-ya da
karısıolan-
PhillipıneHelenede Sassenage'a
fışıkolan ve
aşkında karşılık gör-cluğiı rıvayet eelilen Cem Sultan'clan24_ Diyor ki·"Lebııı gırclını
dcvr
etnıı~gorenler
hattıneydırNe
Kev~erdırbu
kım daıın bıtersunbul
ayağıncla"2:ı
S
Uınraıı-H
Al--ay. ac. :-,
:ıo24 G A Waltcr.
"Osmanlı Kulturuııc Dı~arıdaıı Baknıak"(ç·cvN
Salılıoğlu),Ta11h
ı•eToj!lwn,
Nı-;aıı1 <J95.
-;ayı 13(ı. '13-20
Ba~ka bır mısal
·
"e/yu::nW.\1
uellur
asılmı~duvarlara"
(HılııııYavu1)
"acı
;,o;:ler huyuttuk
dılın koyaklarıııda" (HılmıYavu;.)
Macar
asıll
ıN
ıcolausLe n au (180 l-1849)nun "Efsane"
adlı ~ıi
rınde geçen
~uharika
ınısrada bunun güzel
bır ını~alıdır:"Dalga
nabuları durınu~lu denı;:ııı"
Şıir
dil
ınde sapmalar anlam
daıresının ogelcrındendırBunlar, kelime
bakı mından sapınalarda
olabilır, anianı bakımındanda
olabilır.Kelime
bakımındansapma ya, Yahya Kemal
'ın
~u nıısraındakızumrut /eye n
kcl i
nıe
sıörnek
verıle bi
lır.
"Gördunı.. guze/vücudunu zümrütleyen deri.
Sedat
Uınran'ın "Senı
GorLince"
adlı ~iırınde25
geçen:
Gı;:lenırsenaynaların ıçınde gızlen
;,al
dalgalarını ıçıme denı;:len' "ınısraı gıbıAnianı bakımından sapınalar
da
~ı ırd
ılindegörulen
tasarruflardır. Kemalet-tınKamu'nun
~u ınısralarıbunun bir
ınısalıolarak
gosterılebılw"Bırıkıntı
;,ularda
Yaprak
cenazelerı"Burada,
alı~ılmamı~daha
doğrusu lııç kullanılnıanıı~ bır tanılamadan yarar-lanı1
ını~tır: Anlaınbı lı ııı açısından yapılan sapnıada,cenoze
k el i
ınesıninduygu
de-ğerıni,
sonbalıarın yarattığı hüzünlü ortaımı uygun dü~ecek bıçınıdeyoprak
kelı nıesıne (gostergesıne) aktarılını~tır2(ı.K eli me
sırasın
ın
değı~tırı lnıesidenormal
kullanı~tan yapılan
bır sapınadır.
Mesela, Yahya Kemal'in "Eylül Sonu"2
7adlı ~ıırınde
geçen hile
bağiacının kelımc
sırası değı~tırılıni~
(normal
kullanılı~ sırası şoyledır·
Olumden hile beter)
ve
ka-fıye değerı kazanını~tır."Hıç doıımeınek
olum
gecesındeıı salııle Bıtnıez bır o;:leyıştır,olumden beter
bıle"Biçim
açısmclan,ses
açısından,bolge
ağızlarınagore
sapınalarda
vardır Şnr dılınde ses agelerınden Calliterasyon vd.), ses tekrarlarından ve eliğertekrar türlerinden
(tekrır vs Mesela, Haşiın'm O Belde şiirı;Necip
Fazıl'ınOtel
25 S
Unıraıı.l'wnwk U(
/w wdulu
Ywıgnı,/995.' 52
26
Ba~ka ını-;allcr ıc,:ıııbJ..z D
Ahaıı.a e, '
166-1 X3
DILIN DILI VE
ŞHIUNDILI
27Odalun
adlı ~ıırıncle gorulduğu gıbı), paralelızmclen (Cenah'ın Rrm!ı-t/_cwil
adlı ~ıırınclekı gıbı), vezınclen, kafıyeden, cınaslardan..
yararianınada
daıma ~ozkonusudur.
Bunu
~ı ır dilinın ayırdeelıcı özelliklerındenolan
muzikalıteya da ahenk
ba~ lığı altında değerlendırnıek münıkündur.Şıırde, biçıınin
konuya güre
duzenlenişı onemlıbir husustur.
Apollaınaire'in "Calligmmmes"ları şıirınkonuya güre
dLizenlenişi bakımındanbir
çığır açmıştır. Onun"Fiskıye" şiıı·ininsayfada
serpilişı, tanı anlamıylabir
fıskıye gorüntLisunde-clır. Servet-ıFünun
şiirının temsileılerindenCenab
Şahabeddın'in "Eihan-ı Şitft"2X adlı ~ıirıde biçimin konuya güre
düzenlenişıneguzel
bır ornektır Necatıgıl'ın""Hassas
Terazı" adlı şıırındckelimeleri, bir
terazinın kefelerıni
anelıracak bıçınıdebolerek
yerleştırmesi gıbı:"Az
uzağımzaboyle daha
ıyı bır hafıf yankı ses eder gıttıyseııı gore~ı;: deııı;ler otede Sil:.Ya da Cemal
Sureya'nın "Strıptiz" adlı şıırı. HılınıYavuz'un "Gomu"
ve"Unlem"
şiın29Şıircle
bütun bunlardan bin,
bırkaçıbulunur. Aslolan
bunların yepyenıtarzda, -daha once
ba~kalarınca hıç başvurulınamı~ bağcıaştırmalaryapmak ve
bunu özel
bırsoz
dizımı ıçınıclcözel
bır bıçınıclesunmak
tarzında- kullanılınasıclır. Unutulmamalıdır kı, şıırele kalıcılığı sağlayan şey,orpnal,
şahsf yaşantı,duygu,
duyarlılık
ve
duşünceyonüclur
Şiir
Dilinde
AyırdediciNitelikler
Şiir dılının ayırcledıci nıtelıklerı vardır
Her dönemde, her
ülkenın şıırındcbunlara
başvurulmuştur.Yeni
1viir,
bu agelerelen
birçoğunu bırakmıştır,ama
bü-tLinunden
vazgeçemenııştır.I
yı şiirlerdebulunan özellikler veya ageler
şöyletespit
edilınektedır· 1
%rin
iJzıi-içerii{iapstndan:
1.
Orjinal duygu ve
duşuncelerindile
getırılıne~i, değışik ııngelcr.
2.
İçtenlik,
içten
anlatıma
yönelme. 3 Her
cloneıncle
geçerli olan konulara
değınıne.4. belli
bırkonu, duygu,
clüşünceyıbir bütuniLik
içıncle
aktaran
bırmetin
oluşturma. Şiirin sunuluşu-sôylcylŞ açtsuıdan:1. Rahat
bir
soyleyış, konuşulandilelen yararlanma.
2.
Kısa anlatını (gostergelerınun/wn dairesınıntum
ogelerındcn gereğinceyararlanma, az sozle çok
şeyıdile
getırnıe, eksiltılı anlatım.3.
Alışılnıanıış bağdaştırınalara başvurma4.
Deyım aktarnıala rından (istiaı·e,mecaz vb.), yararlanma. 5.
Kafıye, vezın, ritıın,ses
tekrarı,ımizı-28 Ru ~ıırııı talılılı ıçın bkt: M Kapları,
,)w
Tahlı!ielll. Istanbul 1975,' lJ5-IOI 2lJ 8u nı ısaller ıçın bkl D Ab,an.o e,
s (ılJ. 75-77kal
tertıplerdenyararlanma. 6. Nonnal
kullanı~tansapmalar,
oı:ıınalturetmeler 7.
Ses ve anlam
bakımından kuvvetlendirıcıtekrarlardan yararlanma
10 .Iyi
şair,taptaze,
yepyenı imgelerı dıle getırebılen (onları bıçıın, kafıye, vezın gıbıogelere feda etmeyen), bu taze
ınıgelenve
duygularıve
hayallerı bır soykyı~ guzellığı ıle zengın bırahenk
ıçınde aktarabılen, kısaca dıle
bLitunuyle
hakınıolan.
dilin butun
ıncel!klenntve gucunu
kavmvu!Ji!mt~·olan ve hunu içten ve guze!!Jir
sovleytş!e(uslüplu) (/t/e
gettrehılen kı~ıdırMallarnıe, ressanı
Degas'ya
'\~'itr,kelimeler/c yupt!tr"
denıı~tı Nesır ıçınde
geçerli
değıl ınıdirbu? Fakat
unutulmamalıdır kı,büyuk
~ıırsadece
kelınıeyle değıl,fakat
derın bır sezgıve hayal gucune
sahıp,kulturlu ve
"derın" bırruh
ıle yazılır.Buyuk
şair,gozuyle
değil(Yunus'un "gomil gozu"
yerıne geçırebılecc ğıınız bır ıfadeylesöylersek), ruhuyla görür. O
yi.ızdengerçek
~ıirde,kelimeler
dıkkatiınıze
çarpmazlar, onlar
bizı bır parıltıyla kar~ı karşıya bırakırlar.Buyuk
~ıir -Montaıgne'ın gerçeğı onıkıclenvuran
ifadesıyle- "ıııuhakemeınızı tatınınet-mez, altüst eder".
Ba~kabir
deyışle,büyük
şıırcle, -ınıge,anlam ve
soyleyı~ açı sından- olağanustuluk esastırŞaır, bır