• Sonuç bulunamadı

Kronik Şizofren Hastalarda Negatif ve Pozitif Belirtilerin Bazal Kortizol Düzeyleriyle Karşdaştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kronik Şizofren Hastalarda Negatif ve Pozitif Belirtilerin Bazal Kortizol Düzeyleriyle Karşdaştırılması"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kronik

Ş

izofren Hastalarda Negatif

ve Pozitif Belirtilerin Bazal Kortizol Düzeyleriyle

Kar

ş

da

ş

t

ı

r

ı

lmas

ı

Ahmet COŞKUN, Haluk A. SAVAŞ, Şahap ERKOÇ, A. Tamer AKER, Oğuz ARKONAÇ

ÖZET

Şizofrenik hastalarda pozitif belirtiler ile bazal kortizol seviyeleri arasında anlamlı derecede ilişki olduğu ileri sürülmektedir. Bu çalışmada kronik şizofren hastalardaki negatif ve pozitif belirtilerinin şiddeti ile bazal kortizol seviyesi arasındaki ilişki araştırıldı. Negatif belirtiler ile hastaların bazal kortizol seviyeleri arasında zayıf de-recede negatif bir ilişki bulundu. Sağlıklı kontrol grubuyla kronik şizofren hastaların bazal kortizol düzeyleri karşılaştırıldı. Anlamlı bir fark bulunamadı.

Anahtar kelimeler: Kronik şizofreni, negaif belirtiler, kortizol

şünen Adam; 1997, 10 (2): 12-15

SUMMARY

It's claimed that there is a positive correlation between positive symptoms and basal cortisol levels of chronic schizophrenic patients. ın this study both negative and positive symptom scores of schizophrenic patients and

basal cortisol levels were analysed. Between total negative scores of each patient shown weakly negative sta-tistically significant correlation with basal cortisol levels. Also basal cortisol levels of chronic schizophrenic pa-tients compared with normal control group there was no significant dilierence.

Key words: Chronic schizophrenia, negative symptoms, cortisol

GİRİŞ

Psikiyatrinin gelişimi içerisinde son yıllarda bi-yolojik çalışmalar büyük hız kazanmıştır. Kra-epelin'in manik-depresif psikoz ve demantia pre-cox'u tanımlamış olmasından bu yana ve daha sonra şizofreni olarak tanımlanan klinik tablo mizaç send-romlanndan ayn olarak ele alınmıştır. Zaman içe-risinde hezeyan, varsanılar, gros davranış bo-zukluklarıyla seyreden şizofrenin yanında kısıtlı ya da düz duygulanım, irade yoksunluğu, konuşma içe-riğinin fakirliği gibi belirtilerle tanımlanabilen bir başka şizofreni boyutu tarif edilmiştir (2).

Daha sonra birincil negatif belirtilerin hakim olduğu bu klinik tabloya negatif şizofreni adı verilmiştir. Ş i-zofreninin bu alt tipinin diğerinin aksine sinsi baş -langıçli olduğu, ilaç tedavilerine olumsuz yanıt ver-diği, beyin görüntüleme teknikleriyle saptanan yapısal bozukluklara daha çok sahip olduğu, kötü bir gidiş ve zihinsel yıkımla sonlanma gibi özellikleri gözlenmiştir. Crow (7) bu iki sendromu Tip I ve Tip II olarak sınıflandırmış ve bu ayrımın klinik öne-mine dikkat çekmiştir.

Psikotik hastalar başta olmak üzere, psikiyatride ya- pılan biyolojik çalışmalar özellikle de nöroendokrin

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 2. Psikiyatri Birimi 12

(2)

Kronik Şizofren Hastalarda Negatif ve Pozitif Belirtilerin Bazal Coşkun, Savaş, Erkoç, Aker, Arkonaç Kortizol Düzeyleriyle Karşılaşırilması

alanlarda giderek yoğunlaşmaktadır. Merkezi sinir sisteminde hipotalamo-hipofiz-böbrek üstü eksenin-deki aksaklıklarla psikiyatrik bozukluklar arasında ilişkiler araştınlmaktadır (832' 19'20) .

Bu çalışmada şizofreninin pozitif ve negatif be-lirtileriyle bazal kortizol düzeyleri arasıda literattirde iddia edildiği gibi bir ilişkinin olup olmadığının tes-piti amaçlandı.

GEREÇ ve YÖNTEM

Bu çalışmaya Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 2. Psikiyatri birimine bağlı krnnik şi-. ,

zofreni servisinde uzun y ıllar yatarak tedavi gör-mekte olan 24 hasta alınmıştır. Ayrıca hastalardaki kortizol seviyelerini karşılaştırmak için sağlıklı bi-reylerden oluşan ve halihazırda ilaç kullanmayan 13 kişilik kontrol grubu çalışmaya alındı (5). Hastalara

şizofreni tandan DSM-IV tanı ölçütlerine göre bir-birinden habersiz iki uzmanın fikir birliği ile ko-nuldu (I).

Hastalığın seyri kronik olarak değerlendirildi. En-dokrin, renal, hepatik hastalığı olanlar ve daha önce kortizol tedavisi görenler çalışmaya alınmadı. Ay-rica kan örnekleri alamadan önceki 3 hafta 'içinde hastaların psikotrop ilaçları kesilebilenler çalışmaya alındı. Çalışma kapsamına alınan 24 hasta SANS (Scale for Assessment of Negative Symptoms) ve SAPS (Scale for Assessment of Positive Symptoms) ölçekleriyle değerlendirildi (3,4,9,10) Bu ölçeklerden elde edilen her hasta için toplam SANS ve SAPS de-ğerleriyle hastaların bazal kortizol seviyeleri is-tatistiksel olarak değerlendirildi.

Bunun yanında adı geçen ölçeklerdeki alt başlıklann herbirinin toplam şiddeti de bazal kortizol seviyele-riyle karşdaştırıldı. Ayrıca hastaların kortizol se-viyeleri sağlıklı kontrol grubunun bazal kortizol se-viyeleriyle de karşılaştırıldı. Bu çalışmada ayrı ayrı negatif ve pozitif belirtilerin toplam değerlerinin ve/ veya alt başlıklarının toplam şiddetlerinin klasik bil-giler ışığında bazal kortizol düzeyi ile negatif veya pozitif ilişki (anlamlı derecede) gösterebileceği ön-görüldü.

Hastaların kan örnekleri almıncaya kadar herhangi bir ilaç verilmedi. Venöz kan örnekleri saat 8'de

alındı. Serumlar kan örneklerinden 3500 devir/dk hı -zıyla 5 dk santrifüj edilerek ayrıldı. Solid-phase ra-dioimmunoassay ile bazal kortizol düzeyleri sap-tandı.

Bu çalışmada SPSS paket istatistik programı ile or-talama, standart sapma, korelasyon analizi ve t testi gibi işlemler kullanılmıştır.

BULGULAR

Çalışmaya alınan 24 kronik şizofren hastanın yaş or-talaması 53±37 yıl (ort. 9.60) idi. Kontrol grubunun yaş ortalaması ise 31±92 yıl (ort. 9.02) idi. SANS toplam değerlerinin ortalaması 11.79 puan (ort. 3.46), SAPS toplam değerlerinin ortalaması 7±83 puan (ort. 4.73) olarak bulundu. Çalışmaya alınan ş i-zofren hastaların bazal kortizol seviyelerinin or-talaması 19.00 pg/dl (ort. 5.91) idi. Sağlıklı bi-reylerden oluşan kontrol grubunun bazal kortizol değerlerinin ortalaması 19±34 (ort. 5.96) idi. Has-taların SANS toplam değerleriyle bazal kortizol de-ğerleri arasında istatistiksel zayıf derecede negatif anlamlı ilişki tesbit edilmiştir.

Hastaların SAPS toplam değerleriyle bazal kortizol seviyeleri arasında anlamlı derecede istatistiksel iliş -ki saptanamamıştır. Ayrıca hastaların SANS ve SAPS değerleri ve hastaların yaşlanyla istatistiksel olarak karşılaştırıldığında, SAPS toplam değerleriyle Tablo 1. Şizofren hasta grubunda SANS, SAPS toplam değerleriyle bazal kortizol seviyelerinin istatistiksel ilişkisi

Şizofrenik hasta bazal kortizol düzeyi SANS toplam değeri r: -0.31* p:0.13

SAPS toplam değeri r: - 0.05 p:0.81

Tablo 2. Şizofren hasta grubunda bazı SANS ve SAPS değerleriyle bazal kortizol seviyelerinin istatistiksel ilişkisi

Şizofrenik hasta kortizol düzeyi Affektif düzleşme toplam şiddeti r: -0.08 p:0.68

Aloji toplam şiddeti r: 0.00 p:1.00

Anhedoni-asosyallik toplam şiddeti r: 0.22 P:0.29

Dikkat toplam şiddeti r:-0.45* p:0.02

Hezeyanlar toplam şiddeti r:0.08 p:0.70

Garip davranış toplam şiddeti r:0.10 p:0.62 Pozitif forma) düşünce boz. toplam şiddeti r:-0.32* p:0.11 * istatistiksel anlamlılığı olan değerler.

13

(3)

Kronik Şizofren Hastalarda Negatif ve Pozitif Belirtilerin Bazal Coşkun, Savaş, Erkoç, Aker, Arkonaç Kortizol Düzeyleriyle Karşdaşirdmast

yaş arasında orta güçte negatif bir ilişki bulundu (r:0.63). Negatif belirtilerden dikkat alt başlığının toplam şiddeti ile bazal kortizol seviyesi arasında zayıf derecede negatif bir ilişki bulunmuştur (r:- 0.45). Ayrıca pozitif belirtilerden pozitif formal dü-şünce bozukluğu toplam şiddetiyle bazal kortizol se-viyesi arasında yine zayıf derecede negatif bir ilişki bulunmuştur (r:-0.32).

TARTIŞMA

Bu çalışmada elde edilen verilerle şizofreninin po-zitif belirtilerinin toplam şiddeti ile kortizol se-viyeleri arasında bilinenin aksine anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Fakat negatif belirtilerle bazal kor-tizol düzeyleri arasında zayıf derecede negatif bir ilişki bulundu. En son Türkiye'de yapılan bir ça-lışmada da ortaya konulduğu> gibi pozitif belirtili ş i-zofren hastalarla negatif belirtili şizofren hastalar arasında bazal kortizol düzeyi açısından anlamlı fark olduğu bildirilen yayınlar mevcuttur (14,16) Fakat

sözü edilen çalışmada bu ilişki sadece pozitif be-lirtiler ile bazal kortizol düzeyi arasında istatistiksel olarak pozitif bir ilişkiden bahsedilmektedir. Benzeri sonucu Crow ve ark. (7) DST ile ulaştılar. Bunun ya-nında Saffer ve ark., Tandon ve ark., Minas ve ark.'mn yaptığı çalışmalarda DST (Deksametazon Supresyon Testi) negatif belirtili şizofren hastalarda yüksek oranda pozitif olarak tespit edilmiştir (13,17,18)

Yine Coppen ve Abou-Saleh'in (6) sonuçları da ne-gatif belirtili hastalarda kortizol değerlerinin DST sonrası yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Gö-rüldüğü gibi literatürde bazal ve DST sonrası kor-tizol seviyeleri bazen şizofreninin pozitif be- lirtileriylebazen de şizofreninin negatif belirtileri ile pozitif ilişki göstermektedir. Literatür bu konuda tam bir mutabakat içerisinde değildir. Bizim ça-lışmamızda ise negatif belirtilerle bazal kortizol dü-zeyleri arasında negatif bir ilişki tesbit edilmiştir. Pozitif belirtilerle bazal kortizol düzeyi arasıda her-hangi bir istatistiksel anlamlılik taşıyan bir ilişki tes-bit edilmemiştir.

Ayrıca çalışmamızda kontrol grubu olarak aldığımız sağlıklı grupla şizofren hasta grubun bazal kortizol düzeyleri arasında da rakamsM olarak çok yakın de-ğerler bulunmuştur. Çalışmamızda ele aldığımız gru-

bun kronik şizofren hastalardan oluşması, uzun sü-redir hastanede yatıyor olmaları, negatif veya pozitif şizofren olarak adlandınlamayıp kanşık belirtiler ta-şıyor olmaları, kortizol seviyesiyle belirtiler arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmemesinde etkili olmuş olabilir. Eğer kortizol seviyeleri gerçekten pozitif belirtilerle ilişkili ise çalışmamızda negatif skorlarla ters, pozitif skorlarla doğru bir ilişki göstermesi bek-lenirdi.

Nitekim negatif belirtilerin skorlanyla bazal kortizol düzeyleri arasında zayıf bir negatif ilişki tesbit edil-miştir. Pozitif belirtilerin toplam puanlannın bazal kortizol düzeyleriyle anlamlı bir pozitif ilişki gös-termemesinin çeşitli nedenleri olabilir. Mesela ça-lışmaya alınan hastaların uzun süre antipsikotik ilaç kullanıyor oluşlan ve bunun kortizol seviyelerini et-kilemesi gibi. Rybakowski ve Linka'nın (15) 1991'de yaptıkları bir çalışmada pozitif belirtili şizofrenlerde antipsikotik tedavinin kortizol seviyelerini dü-şürdüğü bildirilmektedir. Yine Herz ve ark. (11) akut şizofrenide kortizol düzeylerinin kronik hasta ve sağlıklı deneklere göre yüksek olduğunu ortaya koy-dular.

Literatürdeki bilgilerin daha çok akut şizofren has-talarda yapılan çalışmalara dayandığı görülmektedir. Akut hastalarda pozitif belirtilerle kortizol seviyeleri arasında pozitif bir ilişki tespit edilse de kronik has-talarda yapılan az sayıdaki çalışmalarda benzer bir ilişki tespit edilememiştir. Yaptığımız çalışma bu an-lamda kronik hasta popülasyonunda olması itibariyle anlam kazanmaktadır.

Bu çalışmadan çıkan bir başka yan sonuç ise has-taların yaşları ile pozitif belirtiler arasında yapılan korelasyon analizinde orta derecede bir negatif iliş -kinin tespit edilmiş olmasıdır. Bunun anlamı has- talann yaşları arttıkça daha az pozitif belirti gös-teriyor olmasıdır. Bu veriyi şöyle yorumlamak mümkündür, çalışmaya aldığımız hastaların anti-psikotik tedaviyi uzun süre alıyor olmaları da pozitif belirtilerinde azalmaya sebep olmuş olabilir. Ayrıca negatif belirtilerden dikkatin azalması ve pozitif be-lirtilerden pozitif formal düşünce bozukluğunun ayn ayrı bazal kortizol düzeyleriyle zayıf derecede ne-gatif ilişkili olduğu tesbit edilmiştir. Çağdaş ş i-zofreni araştırmalarında biyolojik etyolojiye vurgu yapan ve şizofreniyi bir "beyin hastalığı" olarak ni-

14

(4)

Kronik Şizofren Hastalarda Negatif ve Pozitif Belirtilerin Bazal Coşkun, Savaş, Erkoç, Aker, Arkonaç Kortizol Düzeyleriyle Karşdaştrilması

telendiren görüşlerin ağırlık kazandığı görülmek-tedir. Bu çerçevede SANS ve SAPS ölçeklerinin alt başlıklarına göre ayrımlanmış daha geniş hasta po-pulasyonlannda yapılacak kortizol ve DST çalış ma-larıyla daha özgül sonuçlara varmak ve yorumlamak mümkün olacaktır.

SONUÇ

Bugüne kadar akut hastalarda araştınlımş olan po-zitif ve negatif belirtiler ile kortizol seviyeleri ara-sındaki ilişkinin kronik hastalara genellenemeyece-ği, kronik hastalarda akutlara nazaran pozitif be-lirtilerin bazal kortizol seviyeleriyle anlamlı bir iliş -ki içerisinde bulunmadığı gözlenmiştir. Bunun ya-nında negatif belirtilerin toplam skorlarıyla bazal kortizol düzeyi arasındaki zayıf derecedeki is-tatistiksel negatif ilişki de tespit edilmiştir.

Ayrıca sağlıklı kontrol grubuyla kronik şizofren hasta popülasyonunun bazal kortizol seviyeleri ara-sında fark olmadığı anlaşılmıştır. Bu konuda ya-pılacak olan yeni çalışmalarda DST'nin de araştırma kapsamına alınması ve hasta sayısının arttınlmasıyla daha sağlıklı sonuçlara ulaşılması mümkün ola-bilecektir.

KAYNAKLAR

1. American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (4 ed). Washington DC, 1994. 2. Andreasen NC: Negative and positive schizophrenia defination

and validation. Arch Gen Psychiatry 39:789-94, 1982.

3. Andreasen NC: The scale for the assessment of negative symptoms (SANS) lowa City, University of lowa 1983. 4. Andreasen NC: The scale for the assessment of negative symptoms (SANS) lowa City, University of Iowa 1984. 5. Christie J, Whalley LD, et al: Raised plasma cortisol con-centrations are a feature of drug-free psychotics and are not spe-cific for depression. Br J Psychiatry 148:58-65, 1986.

6. Coppen AM, Abou S: DST in depression and other psychiatric illness. Br J Psychiatry 142:498-504, 1983.

7. Crow TJ: Positive and negative schizophrenic symptoms and the role of dopamine. Br J Psychiatry 137:383-86, 1980. 8. David C, Jimerson MD, Robert M, et al: Cerebrospinal fluid cortisol levels in depression and schizophrenia. Am J Psychiatry 137:979-80, 1980.

9. Erkoç Ş, Arkonaç O, Ataklı C ve ark. (a) Negatif semptomian değerlendirme ölçeğinin güvenilirliği ve geçerliliği. Düşünen Adam 4:14-15, 1991.

10.Erkoç Ş, Arkonaç O, Ataklı C ve ark. (b) Negatif semptomlari değerlendirme ölçeğinin güvenilirliği ve geçerliliği. Düşünen Adam 4:20-24, 1991.

11.Herz MI, Fava GA, Molnar G, et al: The DST in newly hos-pitalized schizophrenic patients. Am J Psychiatry 142:127-29, 1985.

12. Kaneko M, Yokoyama F, Hoshino Y, et al: Hypothalamic-pituitary-adrenal axis function in chronic schizophrenia as-sociated with clinical features. Neuropsychobiology 25:1-7, 1982. 13. Minas TH, Jackson HJ, Burgess PM, et al: Depression, ne-gative and positive symptoms and the DST in schizophrenia. Sch Res 3:321-27, 1990.

14.Özcankaya R, Kırpınar I: Negatif ve pozitif belirtili şizofren hastalarda bazal kortizol düzeylerinin Icarşılaşurılmasi. Türk Psi-kiyatri Dergisi 1:52-56, 1994.

15. Rybakowski J, Linka M: Effect of neuroleptic treatment on positive and negative symptoms of schizophrenia and results of DST. Psychiatr Pol 25:1-6, 1991.

16.Rybakowski J, Linka M, Makowski K, et al: DST and the po-sitive and negative symptoms of schizophrenia. Psychiatr Pot 25:9-15, 1991.

17. Saffer D, Metecalfe M, Cooper A, et al: Abnormal DST in type II schizophrenia. Br J Psychiary 147:721-23, 1985.

18.Tandon R, Goodson J, Silk KR, et al: Positive and negative symptoms in schizophrenia and DST. Biol Psychiatry 25:788-91, 1989.

19.Whalley L, Christie JE, Blackwood DH, et al: (a) Disturbed endocrine function in the psychoses I: Disorder homeostasis or di-sease process? Br J Psychiatry 155:455-61, 1989.

20. Whalley L, Christie JE, Blackwood DH, et al: Disturbed en-docrine function in the psychoses II: Discriminant function analy-sis of multihormone data. Br J Psychiatry 150:682-84, 1989.

15

Referanslar

Benzer Belgeler

First of all, explanatory factor analysis was carried out with half of the data set (n=254) in order to calculate the construct validity of the Divergent Thinking

Son yıllarda artan antibiyotik kulla- nımları birçok antibiyotiğe intrensek dirençli olan ve hiçbir antibiyotiğin tek başına bakterisitik etki gösteremediği enterokokların

P regnancy is one of the most important events of a woman’s life, in which biological and psychosocial changes are experienced simultaneously. Studies show that the

x Genel çözüme dikkat edilirse, bu çözümler denklemin birer Tekil-Çözümü olduğu görülür (gözlemleyiniz!).. (Tam Diferansiyel denklem).. dx şeklinde integrasyon

Literatürde KOAH’ın ileri evrelerinde ve kronik kor pulmonale gibi ağır klinik durumlarda pulmoner arter basınçlarının ve sağ ventrikül fonksiyonlarının değerlendiril-

Yandaki küçük evde bekçi Hüseyin Ağa, soldaki yeşil kapılı evde Arinacı Bohor, daha aşağıda Sirkeci Yani yaşardı...".. Ayfer Atay bir nostalji içinde

îşte bu yazısından da anlaşıldığı gibi harikulâde mizah ka­ biliyeti olan, kültürlü ve eski bir İstanbul Efendisi kadar nazik Aziz Nesin; bugün dört

In a multi-processor configuration, tests by Molka on a 12-core Haswell Intel Xeon E5-2680 v3 processor showed a reduction in latency of about 7 percent (Table III) and a 3.7