• Sonuç bulunamadı

Esenboğa'daki canavarlık ve ardındaki gerçek

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Esenboğa'daki canavarlık ve ardındaki gerçek"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet 2

W. § •

H S’

t

-O L A Y L A R V E G Ö R Ü Ş L E R

TPŞ&PMb

Esenboğa’daki Canavarlık

ve Ardındaki Gerçek

i *

Erol ULUBELEN

S

on yıllarda Türk diplomatlarına yöne­ len Ermeni terörü değişik yorumlan da birlikte getirmektedir. Dünyanın çe­ şitli ülkelerine yerleşmiş Ermenilerin bu ülkelerde eriyip yok olmamaları için son elli - altmış yıldır Türk düşmanlığına sar nlmalan anlaşılabilir, belki de bağışlana- bilirdi. Ancak günümüzde durum değiş­ miş, hele Esenboğa’da giriştikleri canavar­ lıktan sonra Ermenilerin eskiden olduğu gibi kullanılmakta olduklan açıkça ortaya çıkmıştır.

Ermenilerin ülkemize karşı yeniden kul­ lanılması Kıbns olaylan ile başlar. Akla ilk gelen bu kez Yunanlıların Ermenileri kul­ landığı varsayımıdır. Ancak olay bu ka­ dar basit olabilir mi. kökeninde daha de­ ğişik nedenler yok mudur? Bir Fransa, Er­ menileri neden adeta terörizme itmektedir? Yoksa koca Fransa’yı Ermenilerin oyuncak ettiğine mi inanalım, ya da Kurtuluş Sa­ vaşımız sırasında olduğu gibi, Fransa'nın Ermenileri yeniden Türklere karşı herhan­ gi bir art niyetle kullanması mı söz konu­ sudur? Dikkat edilirse Ermenileri Türklere karşı kullanmış milletlerin hiçbiri Fran­ sızların yaptığı gibi Ermenilere kendi üni­ formalarını giydirip, kendi ordusu içinde görev vermediği görülür. Ermeniler dokuz yüz yıl içiçe yaşadıkları, kültürünü payla­ şıp benimsedikleri bir topluma neden isyan etmişlerdir? Bu ve benzeri soruların yanı­ tını bulmak için geçmişe dönmek gerekir.

★ ★ ★

Endüstri devrimi ile birlikte dünya kapitalizmi sonsuz büyümüş ve beraberin­ de militarizmi getirmiştir. Emperyalizm te­ rimi ilk kez bir İngiliz ekonomisti tarafın­ dan «Yüzyılımızın mucizesi« diye kullanıl­ mış, daha sonra bu terim «Kapitalizmin son aşaması» olarak tanımlanmıştır. Sana- y»leşme, üretimi büyük ölçüde arttırdığın­ dan endüstri toplumlannin yeni pazar ve ham madde kaynaklarına kaçınılmaz gerek­ sinimini ortaya çıkartmıştır. Öte yandan kapitalist rekabet endüstri toplumlannı birbirine düşürmüş, bu da militarizmi ge­ liştirmiştir. Dünya pazarlarım denetim al­ tına alabilmek için su yollarını, kanalları e’ de etmek savaşımını başlatmıştır. Sanayi toplumunun yaşaması, gelişmemiş ülke ve hammadde kaynaklarının var olmasına bağlıdır. Bu kaynakları elde edebilme sa­ vaşımı Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının baş nedeni olmuştur. Kapitalist ülkeler ge­ lişmemiş bölgelerde hiçbir ahlâki ölçü ta­ nımadan kendi aralarında ve bölge insan­ ları ile mücadeleye girişmişlerdir Sanayisi ve yetişmiş insan gücü olmayan OsmanlI İmparatorluğu, Asya, Afrika ve Avrupa’da­ ki geniş ve verimli topraklan, hammadde kaynakları nedeniyle bu kavganın en be­ lirgin yürütüldüğü odaklardan biri belki de birincisi olmuştur.

Osmanlı Devletinin nasıl parçalandığı

herkesçe bilinmektedir, amaç bu devleti parçalamak, yok etmek ve bu arada en bü­ yük payı kapmaktı. Osmanlı Devletini iç­ ten yıkmak yapılacak işlerin en kolayı idi, bu nedenle öteki unsurlara olduğu gibi Ermenilere de el atıldı. Gerçekte tüm em­ peryalist ülkeler aynı yöntemleri uygula­ dılar, ancak Ermenileri başlangıçta en çok etkileyenler Amerikan misyonerleri idi, bunlara göre Müslümanlar kâfirdi ve din uğruna bu kâfirlere her türlü kötülük ya­ pılabilirdi. İmparatorluk içinde 96 kolej açtılar, etki altına aldıkları Ermenileri Gre- gorian Kilisesi’nden ayırıp Protestan yap­ tılar, kolejlerde eğitilen genç Ermeniler komşuları Türk köylülerden daha bilinçli duruma geçmeye başladılar. 1840 yılında Cyrus Hamlin İstanbul’daki koleji (sonra- dan Robert Kolej) kurduğunda ilk öğren» çilerin hemen hepsi Ermenilerden seçildi, imparatorluğun içinde, gözler önünde ama her türlü denetimden uzak, anarşist ve te­ röristler yetiştirildi. Misyonerler bir yan­ dan Ermenilere dinamit yapmayı öğretir­ ken, öte yandan Türklerin insan kasabı ol­ duğu efsanesini dünyaya yayıyorlardı. Er­ meniler, Türk ve Müslüman halka karşı kullanmak üzere yetiştirildi (1). AvrupalI emperyalist güçler amaçlarına varmak için «İnsanların hayvan sürüleri gibi kullanıl­ dığı» (2) ve aralarındaki kuvvet dengesi­ ni sağlamak için «insanları kurban ettik­ leri» (3) bir dönem başlattılar. Her ne ka­ dar Prof. J. Dawey. «Küçük Asya’da mil­ letlerin ıstırabının insanı titretip çoğunluk, azınlık herkese merhamet duyulduğunu» ve Prof. Mears, «Ermenilerin bugünkü du­ rumundan AvrupalI emperyalisler sorum­ ludur» (4) diye yazüılarsa da politikacı­ ların tutumu değişmedi, uzun, ıstıraplı yıl­ lar sürdü gitti.

★★★

O dönemde yazılan kitaplar, makaleler ve resmi belgeler incelendiğinde emperya­ list ülkelerin hiçbir zaman samimi olarak bir Ermeni devletinin kurulabileceğine 1- nanmadıklannı ve bunu pek de istemedik­ lerini görürüz. Ermeni devleti kurulması hayalleri bu ülkeler için bir araçtı, Osman­

lI Devleti içinde bir çıban başı idi. Erme­

nilerin ıstırapları ise amaca büyük ölçü­ de yardım edecekti, çünkü emperyalist güçler Osmanlı İmparatorluğunu parçala­ ma çabalarını yürütürken, kendi halkla­

rından gerçekleri saklama durumunda idi­ ler. Türklerin barbar, vahşi, insan kasabı olduğu propagandası her bahane ile kul­ lanılıyor ve Türklere karşı bir ortam ya­ ratılıyordu. Ne yazık ki bugün dostumuz olan ülkelerin çoğunda benzer propagan­ daların canlı tutulma çabaları vardır. Türk­ lere barbar diyen bu ülkeler, Ermenileri isyana ve terorizme teşvik etmişler, dina­ mit yapmasını öğretmişler ve silahlandıra­ rak Türk köylerine saldırtmışlar, yani vah­ şetin ve barbarlığın örneklerini vermişler­ di; bütün bunlardan sonra da Ermenileri kaderleri ile başbaşa bırakmışlardır.

En basit bir mantık o günlerde Erme­ nilerin ne kadar oyuna getirildiklerini an­ lamaya yeter. İngiltere ve Fransa gibi o dönemin en güçlü devletlerinin orduları Çanakkale’de yenilirken, ellerinde Ingiliz- lerin verdiği 25.000 tüfekle Ermeniler. Türk­ lere karşı nasıl bir başan sağlar ve Trab­ zon’dan Adana’ya kadar uzanan Doğu A- nadolu’yu içine alan bir devleti nasıl ku­ rabilirlerdi? Hiç kuşkusuz emperyalist ül­ keler bunu bilecek durumda idiler, ancak Ermenilerin feda edilmesi Türk cephelerin­ de kendi yüklerini azaltacağından ve Türk­ lere karşı suçlamaları canlı tutacağından, çoktan kararlaştırılmıştı. Yıllarca süren tahrik ve silahlandırılma sonucu ve dev­ let kurmak hayali ile Ermeniler Türk kom­ şularına en ağır vahşetleri yapmışlar, so­ nuçta istenilmeyen olaylar meydana gel­ miştir. O günlerde yazılan belgeler bu du­ rumu açıkça göstermektedir. Harbome,

«Ermeniler hiçbir korku duymadan yerle­ rine dönüyorlar, yolculuğumuz boyunca Türklerin Ermenileri öldürmek istedikleri­ ne dair bir işaret görmedik. Üç ay önce bir tek Ermeni kalmayıncaya kadar hep­ sinin yok edildiğini duymuştuk, oysa duy­ duklarımız doğru değilmiş, ben böyle bir katliamı hep şüphe ile karşılamıştım» (5) diye yazarken, Kitston şunlan söylemiştir: «Ermenilerin komşularım öldürdüklerin­ den hiç şüphem yok aynca Erivan’ı kont­ rollerinde tutan Taşnak çetesine güvenme­ mek gerekir. Taşnaklar, inanılmaz bir vah­ şetle saldırıyorlar, bu da Ermenilerin le­ hine olmuyor» (6). Ve bu sırada İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon gizli bir bel­ gede şunlan yazıyordu: «Bugos Nubar Pa­ şa ve Bay Ahorroniyan beni ziyarete gel­ diler, aptalca davranışlan nedeni ile ken­

dilerini azarladım, Türklerl öldürmek için verdiğimiz silahları AzerbaycanlIlara karşı kullanmanın aptallık olduğunu belirttim» 17). Yine aynı şahıs bir başka belgede «Er­ menilere silahlar Batum yolu ile gönderi­ lecektir» (8) derken, bunun resmen yalan­ lanması gereğini de belgelemektedir Î9). Aynı İngiliz belgeleri Sir de Robeck’in bir yazısını da içerir. «Bay Khatissian majes­ telerinin hükümetine derin minnet ve şük­ ranlarını arz etti. 25.000 tüfeği aldıklarını, ellerinde ayrıca Rus yapısı 30.000 tüfeğin daha bulunduğunu, Yunan ilerlemesi baş­ lar başlamaz kendilerinin de harekete ge­ çeceğini bildirdi» (10).

Yüzlerce belgeden birkaçı bile Ermeni­ lerin ne kadar insafsızca kullanıldığını belirtir. Ermeniler hem çok kötü kullanıl­ mışlar, hem çok vahşet yapmışlar, hem de ihanete uğramışlardır. Londra konferan­ sında bir belgede şu cümle yer alır: «... Er- menisiz bir Ermenistan, gülünç olmuyor mu?» (11). Ayrıca Lord Curzon’a gönderi­ len bir rapor, «... Ermeniler hiçbir yerde çoğunlukta değiller, gerçekler ve mantık Trabzon’dan Adana’ya kadar uzanan bir Ermenistan’a karşıdır» (12) der.

★★★

Sonuç olarak emperyalist ülkeler, Er­ menilere istediklerini yaptırdıktan sonra onlan yüzüstü bırakmış ve Ermeni soru­ nunun halli bir Kürt sorunu doğurur de­ yip yeni bir düşünce geliştirmiş ve kendi çıkarlarına hizmet edecek yeni insanlar aramaya başlamışlardır. Günümüzde bü­ tün bu gerçekler unutulmuş ve kulaktan dolma bir Türk düşmanlığı yaşatılıp dur­ muştur. Dünkü olaylar, hem Türklere hem de Ermenilere acı çektirdi, o günün insan­ larının pek çoğu ne olduğunu bile anla­ yamadan emperyalist güçlerin oyuncağı oldular. Günümüzde de pek çok kişi far­ kında olmadan aynı oyunu oynamaya ko­ şullandırıldı. Olaylan derinine bilmeyen "bir Ermeni delikanlısının Türk diplomat­ larını vurması ve son Esenboğa’daki ca­ navarlık, ne geçmişin kan davasıdır ne de geleceğin vatanı. Dün olduğu gibi bugün de görünmez eller insanlan birbirine düş­ man etmekte ve çıkar çevreleri kirli he­ saplarını akan kanlann birikintisinde zevk­ le yapmaktadır.

(1) E. M. Earle, Freign Affairs cilt 7.

s.

398. (2) Müslüman Asya’da Kuvvetlerin Mücadelesi s. 14. (3) Prof. P. M. Brown «Olaylı Yıllar» cilt 2, s. 148. (4) Prof. J. Da­ wey Politik Yeni Cumhuriyet s. 268, (1924).

(5) British Documents on the Origin of War, cilt 4, s. 817. (6)îhid, s. 907, beige 609. (7) ibid, cilt 8, s. 589, beige 533. (8) Ibid, s. 590, beige 534. (9) ibid, s. 590, beige 535. (10) ibid, s. 629, beige 590. (11) İbid, cilt 7, s. 81, beige 10. (12) ibid, s. 1016, beige 658.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

The textual agreements between the solar eclipse omens of the Arabic and Turkish malhama texts with the respective omens in Enuma Anu Enlil may suggest that the genre continued

Bunlardan ilki, Velet Çelebi tarafından yayıma hazırlanan 1480 tarihli yazma ile başlayıp zaman içinde çeşitli biçimlere sahip olarak günümüzde de devam eden yerli

節拍式化學治療可「減緩癌症復發機率」 ,北醫大舉辦國際研討會並展開臨床試 驗 臺北醫學大學醫學院於 2017 年 3 月 11

Dikov, 1978 y›l›nda yay›mlad›¤› bir makalede, yerleflim merkezinde ortaya ç›kard›¤› 12.600 y›ll›k yontma tafl aletlerin yan› s›ra, daha alt katmanlar›n birinde

QRS-T açısının frontal, horizontal ve sagittal aks değerlerinin cinsiyete ve yaşa göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek için İki Yönlü

Râvi hakkında gelen rivayetler, bilinen özelliklerle ilgili oluşan zanna göre râvinin güvenilir olup olmadığı belirlenmeye çalışılırken, Hadis İlmi dışındaki

sanayide şahsî teşebbü­ sün gelişmesiyle ve şimdiye kadar bu partinin 1945 Toprak Kanununu tatbik etmediğine göre büyük topr«k sahibi sınıfla, kısacası

Baş vekâlet m üsteşarı, tem yiz, şûrayı devlet, divanı m uhasebat