• Sonuç bulunamadı

Balıkhane nazırı Ali Rıza Beyin hikayelerinden:Vuruyor mu, dokunuyor mu?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Balıkhane nazırı Ali Rıza Beyin hikayelerinden:Vuruyor mu, dokunuyor mu?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Balıkhane naztn

A li Rıza beyin hikâyelerinden: ( * )

Vuruyor mu, Do!

nuyor mu?

Balıkhane nazarı A li Rıza beyin

sohbeti fevkalâde hoştu. Hele hikâ

yeleri sade nükte ve zarafet idi. Ken

dişinin ağzmdan pek çorunu dinle-

mişimdir, Ne yazık hiçbirini kaydet­ miş değilimdir. Aklımda katanlardan

bazılarını arada sırada yazmağa ça­

lışacağım.

Güzel hikâyelerinden biri şudur: Ustad Ekremin babası Recai efen­ di, edip, şair, hattat ve çok zarif bir

adam imiş. Vaniköyündeki yalısın­

dan sandalma binerek balık avına

mahsus takanları da yanma alıp de­

nize açılmak en büyük zevklerinden

biri imiş.

Recai efendinin denize açıldığı

böyle bir akşamda tebdili kıyafet ile

şehirde dolaşmağı pek seven Sultan

Abdüiâziz deniz üstünde g e ;t safa-

sına çıkmağa heves eder. Hazırlanan

sandalla o zamanki nedimini yanına

alarak suların üstünde dolaşmağa

başlar.

Devrinin hoşluğu re zarafeti ile

tanınmış ricalinden bulunan Recai e- fendiyi gören padişah, derha' kendi­ sini tanıtınca:

— Efendiye biraz takılalmı, iradesini verir,

Hamlacıya verilen emir üzerine san

dal kaç çifte ise küreklerin hepsini

birden suya daldırıp çıkarılarak pek

büyük bir gürültü ile Recai efendinin sandalı yakınma yaklaşılır.

Şamata ile yaklaşan bu sandalın

gürültüsü balıklan kaçıracak kor ke­

şiyle bu münasebetsiz sanda'a Recai efendi fena halde içerlemekle beraber hiç sesini çıkarmaz. Biraz sonra da

j

suların akıntısı sandalian birbirlerine ! büsbütün yanaştırınca nedim, içinden i bir hayli kalayı basmakta otan Re- ; cai efendinin omuzuna eliyle vurarak:

— Dokunuyor m » ? Vuruyor mu? Diye sorar.

Recai efendi: — Eh bazı bazı..

Diye hafini biç arkasına çevirmeden asabiyetle cevap verir.

Fakat bu sorular, arkası kesiîmiye rekt durmadan o kadar çok tekrar edi­ lir ki kürek gürültüsiyle balıklan ür­ küten bu m ünasebetsizine saten pek içerliyen Recai efendi büsbütün çile­ den çıkar ve adamakıllı küplere bin­ meğe başlar. Başım da hiç çevirme-"

den her seferinde sesini biraz daha

yükselttikçe nedimin “ vuruyor mu?

Dokunuyor m u„ lan daha fazla sık­ laşır ve sıklaştıkça da Recai efrndi-

nin siniri bozulur. Nihayet öyle bir

hale gelir ki artık daha fazla sabrede- miyerek bomba patlar gibi bütün &- vaziyle:

— Bazı, bazı vuruyor dedik ya di­ ye bağırırken başmı onlara doğru çe­

virince ay ışığmm yardımiyle sanda­

lın kıçında oturan padişahı görüp: — Ben sana gösterirdim ama^ san­ dalın arkasında oturan şu top sakallı zata şükret.

Der.

Padişah kahkahayı koyuverdikten

sonra kendisine birçok iltifat ederek

maksadının bir lâtife olduğunu söy­

ler, Bir cemile olmak üzere de y a t ma kadar Recai efendiyi teşyi eder.

Recai efendi merhumun bir resmi ve el yazısı

Bazı hediyelerle de efendiyi ta ltif e- der.

Şimdi Recai efendi merhumun ufak bir hal tercümesini yazıverelim

Mehmet Şakir Recai efendi 1803

senesinde Istanbuida doğmuştur. Tü- murtaş paşazade Umur beyin torunla­

rından maden kalemi baş halifesi

Hafız Ahmet Nurettin efendinin oğ­ ludur. i 874 senesinde yine İstanbul • d a ölmüştür.

• Eyüpte gömülüdür.

Zamanın tahsilini gördükten sonra evvelâ babasının dairesine, sonra da

Babıâli kalemlerine devam etmiştir.

Serasker Hali) R ıfat paşanın divan

kâtipliğini de yapmış, A enedi hülefa-

iığmda ve Ametçi vekâletinde bu -

lunmuştur. 1847 senesinde vakanü-

vis olmuştur. 1848 senesinde takvim hane nazırlığına tayin edilmiştir. Bu

vazifede bulunurken faydab birçok

kitaplara basılmasına hizmet etmiş­ tiro

Maarif meclisi ve encümeni diniş

salıklarında bulunan Recai efendi

Bosna ve İşkodra Kapı kethüdalığm da da vazife ifa etmiştir.

Pek güzel yazı yazarmış, kitap tez hib etmek, güzel cildler yapmak gibi hünerleri de varmış. Musikiden anlar fevkalâde ney çalarmış.

Uzun seneler takvimhane nazırlığı yapan Recai efendi, bu makamın bu

lunduğu mahzen gibi yerde vazife

görmekten bıkarak:

Sem en”geldi Recaiye bu mahzende oturmaksan

Murana yazıp yüksek makamlara takdim eder.

"X »

Bu mısraı kelimelerin yerlerin* de ğiştirerek nasıl okursanız okuyun vec ni düşmez,

Recai efendi Ercümend Ekrem Ta-

lû’ nun büyük babası spor muharriri

Muvakkar Talû’nun da büyük dede­

sidir.

R efid Halid Gönç

( * ) 8 nisan 1944 tarihli '‘ Vakit,,

gazetesinde Balıkhane nazırı Âli Rıza bey hakkında bir yazı cardır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Watson ve Crick, DNA’n›n yap›s›n› bulmaya giriflmeden önce, 1940’larda, bilim adamlar› canl›lar›n her türlü ifllevlerinden genlerin sorum- lu

Yirminci Kolordu Kumanda­ nı Ali Fuat Paşa ile vali ve­ kili Yahya Galip Bey, Heyeti Temsiliye’yi Dikmen sırtların, da Emirgölü cihetinde evvelâ

ANKARA — Mustafa Kemal Paşanın, İ- lılaf devletleıinin hakkımızda idam hükmünü andırır sulh şartlarını zor i a kabul ettirme­ ye kalkışacaklarını,

Yeni Türkiyenin kurucusu ve ruh vericisi olan Büyük Devlet Adamı­ nın başarmış olduğu muazzam esere devam etmek vazifesile mükellef olan zatın Meclis

Eski Şehir'deki Mısır Çarşısı saf Osmanlı İstanbul'udur, Balık Pazan ve Paris modelinde üstü cam kubeyle kaplı Çiçek Pazan ise yüzyıl başı kozmopolit

[r]

Senelerden sonra ihti­ yar köşkün hemen hemen hara­ besi karşısında Hâmit sırf bura­ sı için yazdığı bir manzumede Sami paşa köşkünü şöyle tarif

“Bo- zay›ya olan ilgim 1998-2000 y›llar›nda Avrupa Birli¤i taraf›ndan desteklenen kurtlar üzerine yürüttü¤üm proje s›ras›n- da bafllad›” diyor Emre ve