~ T T ~
5Y<
ENTELLEKTUEL BAKIŞ
MHliyet
Cuma 15 Eylül 1995
Şahin Alpay - Nilüfer Kuyaş
--- Fax: (212) 505 62 55 —
Erm eni sorunu üzerine araştırm alarıyla tanınan Taner Akçam
Taner Akçam , “Ermeni Soru
nu” üzerine çalışan araştırma
cılarımızdan biri. 1977’den bu
yana Almanya'da yaşayan Ak
çam, yakınlarda yurda döndü.
Son olarak Hamburg Sosyal
Araştırm alar Enstitüsü nde a-
raştırmacı olarak çalışan Ak
çam ' in başlıca yayınları S iyasi
Kültürümüzde Zulüm ve İş
kence (1992), Türk Ulusal
K im liği ve Ermeni Sorunu
(1992), İslam ’da Hoşgörü ve
Sınırlan (1994) ve Türkiye’y i
Yeniden Düşünmek (1995)
başlıklı kitapları. Yakınlarda
Erm enistan'ı ziyaret eden Ak
çam ile son zamanlarda iyileş
me işaretleri veren Türk - Er
meni ilişkileri üzerine konuş
tuk.
ŞAHİN A LP A Y
‘Türk-Erm eni
ilişkileri iyileşebilir’
rkiye ile Ermenistan sındaki ilişkilerin normalleşmesinin her iki ülkenin de çıkarma olduğu bir dönemden geçiyoruz. İlişkilerin geleceğini nasıl görü yorsunuz?
Türkiye - Ermenistan yakınlaş masının iki tarafı da psikolojik ola rak büyük ölçüde rahatlatacağını ve her ikisinde de demokratikleşme eğilim lerini güçlendireceğini düşü nüyorum. Bunun yanmda Türki ye’nin gerek bölgedeki barış ve is tikrara katkısı, gerekse Batı’ya en tegrasyonu açısmdan Ermenistan i- le ilişkilerin büyük önemi var. Bu nu görmek zorundayız.
• Ermenistan’da kamuoyunun Türkiye’ye yaklaşımı nasıl?
Tabii ki geçmişin izlerini, önyar gıları gözlemek mümkün. Bunda Türkiye’nin 80 yıllık tutumunun da payı var. Ancak Ermeni yönetici kadrolarının akıllı ve reel politik bir tutum takındıklarını; Türki ye’yle dostluğa çok sıcak baktıkları nı biliyorum.
• Muhalefet de bu tutumu pay laşıyor mu?
Taşnak partisini ayırmak gere kir. Türk m illiyetçilerinin tepkisi neyse, Ermeni m illiyetçilerinin tep kisi de o. M illiyetçiliğin Türkü Er- menisi olmuyor.
• MHP genel başkam Alpaslan Türkeş milliyetçi tepkileri yu
muşatma ve Ermenistan’la ilişki leri ilerletmede bir rol oynamı yor mu?
Türkeş ve m illiyetçi hareket bu konuda açmaz içinde... Bölgedeki gelişmeleri anlamak istiyorsak, Bi rinci Dünya Savaşı’nm çıkış koşul larını hatırlamalıyız. Bugün bölge deki bütün güçler, adeta o dönemin ruh haliyle politika yapıyor. MHP’nin Kaikaslara yönelik politi kasında belirleyici olan Rusya. E- sas tehdit olarak Rusya’yı görüyor. Denebilir ki, Ermenistan yakınlaş masının bu yönü dolayısıyla m illi yetçi hareket böylesi bir projeye sı cak bakmak istiyor. Ama bu, tarihe nesnel bakmayı da Zorunlu kılar.
• Ermeni diasporası, özellikle ABD ve Fransa’daki Ermeni ör gütlenmeleri nasıl bakıyor Tür kiye ile yakınlaşmaya?
Ermenistan devletiyle Ermeni di- asporası arasında önemli fark oldu ğunu görmek gerekiyor. Ermenis tan'ın yurtdışmdaki Ermenilere va tandaşlık hakkı tanımaması son de rece ilginçtir. Batı’daki Ermenile- rin katı tavrının, Ankara - Erivan ilişkilerinin gelişmesiyle, zaman i- çinde çözüleceğini sanıyorum.
• Şöyle bir iddia var: ABD ve Fransa’daki Ermenilerin bir kıs mı o ülkelerde erimemek, kim liklerini yaşatmak için soykırım iddiasını canlı tutmaya çabalı yor...
Şunu iddia ediyorum, Türkiye soykırım meselesini tabu olmaktan çıkardığı ve rahatça konuşmaya başladığı zaman, dünya Ermeni topluluğu içinden olum lu bir ses duyacaktır. O topluluk 80 yıldır, kendisine yapılan haksızlıkların Türkiye’de hemen hiç konuşulma- masmm verdiği bir gerilim i yaşı yor.
• Türkiye soykırım iddiasını
konuşmaya başlamadı mı sizce?
Şimdi başhyor ve bu, olumlu so nuçlarını önümüzdeki dönemde gö rebileceğimiz önemli bir adım. En önemlisi akademik dünya. Benim gördüğüm, Türkiye bilim dünyası bu problemi sakince konuşmaya hazır. Bu konuda ana engelin, top lumun kendi kendisinden korkusu olduğunu düşünüyorum. Soykırım iddiasmm serbestçe tartışüamayışı- nın, devlet baskısı ve benzeri baskı lardan çok, kendi kimlik sorunları mızla ilgili olduğunu düşünüyo rum.
• Azeri - Ermeni uyuşmazhğı, Türkiye’yle Ermenistan arasın daki ilişkilerin gehşmesini fren leyen ana unsur oldu. Ermeni
-Azeri ilişkilerinin geleceği ne o- labilir?
Bölgedeki enerji kaynaklarının güvenilir yollardan Batı’ya nakli projesine bağlı olarak iki ülke üze rine yapılan büyük baskılar sonun da, Rusya'nın da büyük oyun bo- zanlıklar yapmaması halinde so runların çözülebileceğini sanıyo rum. • Ermenistan - Rusya ilişkilerin de günümüzün gerçekleri ne? Ermenistan ba ğımsızlığına ka vuştuktan sonra Rus birlikleri ül keden çekildiler. Fakat, Türkiye’de ortaya atılan “Ad
riyatik’ten Orta Asya’ya Türk-
ler” ve benzeri, eski pan - Türkist
hülyaları hatırlatan beyanlar; dış politikayı etnik ve dinsel ortaklık lara dayandırma arzuları Ermenile- ri korkuttu. Bunun üzerine Rus as kerlerini geri çağırdılar.
Ermeni - Rus ilişkilerinin gelece ğini belirleyecek olan, Türkiye’nin Ermenistan’a göstereceği dostluk ve yakınlıktır. Bölge halklarıyla ba rış içinde ve dostlukla bir arada ya şamak istiyorsak, geçmiş tarihin komşularımız için ne anlama geldi ğini hatırlamamız ve tarihimiz üze rine konuşmaktan korkmamalıyız. Özellikle bu nedenle Atatürk’ün belki en önemli ilkesi olan “Yurtta
sulh cihanda sulh ilkesi” ni dış
politikamıza hakim kılmalıyız.
• Araştırmalarınız ışığında, İt tihat ve Terakki yönetiminin 1915 yılında Osmanlı Ermenileri- ne toptan imhaya yönelik bir ka rar aldığı yönünde kuvvetli ipuç ları olduğu kanısına vardığınızı söylüyorsunuz. Nedir bu ipuçla rı?
İngiliz, Amerikan ve özellikle Al man arşivlerindeki belgeler. Al manya'nın bu karara katkısına iliş kin belgeler de var. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden, birbirleriyle hiç irtibatı olmayan konsolosların, göz lemcilerin aktardıkları raporlarda olayların seyrinde büyük benzerlik ler okunuyor. İkinci önemli ipucu, 1919 - 21 İstanbul İttihat ve Terakki yargılamaları. Mahkemenin iddia namesinde yer alan ve mahkemede okunan belgeler... Ancak bunun, tüm Osmanlı devletinin değil
Itti-hat ve Terakki partisinin kararı ol duğunun altının çizilm esi gerekir.
• Resmi tarihçilerin görüşleri ni bir yana bırakalım. Bernard Lewis ve Stanford Shaw gibi ya bancı tarihçiler de, 1915 olayları nın bir tehcir olayından ibaret olduğunu; iki taraftan ölümle rin, savaş koşullarının getirdiği bir sonuç olduğunu söylüyor. Bunlara ne diyorsunuz?
Lewis ve Shaw bu konuda özel o- larak araştırma yapmış değillerdir. Zaten benim bütün söylediğim şu dur: Bu konunun araştırılmasının çok başındayız. Tam tablo henüz ortaya çıkarılmış değil. Önemli o- lan, sakin ve rahat olarak bütün belgelerin masanın üzerine konula rak ciddi bir tartışma yapılabilme si. Farklı yerlerdeki arşiv belgeleri ni inceleyerek ciddi tarihsel araş tırmaların yapılması.
• Son kitabınızda Mustafa Ke mal önderliğinin başlangıçta İtti hat ve Terakki partisinin bu soy kırım suçunu işlediği kanısına vardığı ve suçluların cezalandı rılması yönünde eğilimi olduğu, ancak sonradan bu tutumu ter- kettiğini söylüyorsunuz. Niçin?
Atatürk, bir defasında öldürülen Ermeni sayısını 800 bin olarak ve rerek, olaydan en az üç yerde söz e- der. İlginçtir 24 nisan 1920’de m ecli sin açılışındaki ilk konuşmasında bu olaydan tarihteki büyük bir fe caat olarak bahseder. Çeşitli yaban cı gazetecilerle
: j j i Türkiye’nin gerek
bölgedeki banş ve
istikrara katkısı, gerekse
B atı’ya entegrasyonu
açısından Ermenistan ile
ilişkilerin büyük önemi var.
Bunu görmek
z o ru n d a y ız ^
yaptığı görüşme lerde de, bunun sorumluları yar gılansın diyerek açık tavır takı nır. Amasya protokolünün 1. maddesi bu su çu işlemiş İtti hatçı önderlerin ya gıla n m aları- nm siyaseten el zem olduğunu belirtir.
Sorumluları uluslararası mahke melerde değil, Türkiye’de yargıla yalım diye verilmiş sözler vardır. Bu sözlerden vazgeçildi. Bunun üç önemli nedeni var. Birincisi, Ingi- lizlerin bu yargılama konusunu, Türkiye’nin taksimi planıyla birlik te ele alması. İkinci neden, doğuda Ermenilerle savaşın başlaması. Er- meniler biraz da Batıkların teşvi kiyle Büyük Ermenistan hülyaları na dalmıştı. Üçüncü neden de, Mus tafa Kemal hareketinin içinde a- zımsanmayacak sayıda İttihatçının bulunması.
• Türkiye’nin bugüne kadarki tutumunda, soykırım iddiaları nın kabulü halinde bir sonraki adım olarak toprak talepleriyle karşılaşılması endişesinin rolü yok mu?
Bu haklı olmayan, ama anlaşıla bilir bir tepki. 1878’den 1917’ye ka dar nüfusunun yüzde yetmişini, topraklarının yüzde seksenini kay betmiş bir ülkenin bu tür bir kaygı ya kapılmasının anlaşılması gere kir. Ermenistan’da yaptığım konuş mada da söyledim: Bu size saçma gelse bile, Türklerin endişesini an lamak zorundasınız. Benim tezim şu: Sevr ve Lozan tarihini, bir sı nırlar tarihi olarak artık kapatmak gerekir. Farklı halkların sınırlar ü- zerine düşünmeden; barış, kardeş lik ve dostluk içinde birarada yaşa masını gerçekleştirebiliriz. Artık tarihin sayfalarını, toprak kavgala rı tarihi olarak kapatmamız, ama bir insan hakları tarihi olarak aç mamız gerekir.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi