• Sonuç bulunamadı

Vefatının 24. yılında İbnü'l Emin Mahmud Kemal İnal

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Vefatının 24. yılında İbnü'l Emin Mahmud Kemal İnal"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Vefatının 24. Yılında

r r - S k lil'h

İbnn’I Emin Mahmnd Kemâl İnal

: ■ •V' ’"*< '.v.a.

Dursun G U R L E K İ t '■ i .

„(£■ í ■•ÍW.¡

-S-Edebiyat Târihi müellifi Faik Reşat Bey. Muallim Nâci'- den başka büyük şâir olduğu kendisine isbat edilemeden ölen şâir Halil Edib Bey.

Bu odanın dört duvarından ikisinde Tüfk ve Acem hat tatlarının el yazmaları, bu yazıların Türkçe olanları bile Dana o zamanlar lam elıtlerıyle Arapçadır hissini verir, irabında yanlışlık yapacağım diye korkumdan yüksek ses­ le okumazdım, üçüncü duvarda çürük kaplı, ruhanî ciltli kitaplarla dolu kütüphane... İçinde Birinci Abdü'lhamid'in Üçüncü Selim'in elyazılarını İbnü'l Emin Mahmud Kem âl Bey in çıkarıp misafirlerine uzaktan gösterdiği cilbendler.. Dördüncü duvar hep pencere... Ve bu pencerelere asıldı­ ğı için perde sandığım sevâîler, Buhâra işlemeleri. Deve tüyü renginde, kulpsuz fincanlarda Yem en kahveleri... Bir de misafirler yudum yudum içmezlerse lbnü'1-Emin Mah­ mud Kem âl Bey'in halâvetine yandığı turunç şerbetleri... Bu odada levhaların, kitapların üzerindeki tozlar, bir velî türbesinin toprak zerreleri gibi mukaddestir. Hizm etçi bu mukaddes şeylere ancak ev sahibinin izniyle yalnız ayda bir d e fa el sürebilirdi."

Mithat C em alin bu şekilde tasvirini yaptığı lbnü'1-E- min'in konağında haftada bir kere, her pazartesi akşamı, yatsı namazından sonra, saz ve söz toplantıları yapılır, devrin ünlü musikişinasları, icrâcıları, kısaca, mûsikîye me­ raklı kimseler iştirâk ederlerdi. Gece yarılarına kadar de­ vam eden bu toplantılarda dinî, ahlâkî, edebî, tasavvuf! sohbetler yapılır, fasıl topluluğu ile Türk Mûsikîsi icrâ e- dilirdi. Toplantı Hazret-i Hüdaî'nin "Kudumün" diye baş- Iıyan İlâhîsi ve aşr-ı şerifler okunarak sona ererdi.

İbnü'l Emin Mahmud K em âl Bey'in, Muallim Kâzım Bey tarafından sûzinak makamında bestelenmiş bir şar­ kısı:

Cûy-i bâre döndi eşkim hasretinle ağlıyor Hâlime hasret değil vuslat da her dem ağlıyor Can edâ-yı aşka yok mu bir nigâhı merhamet? Hâlim e hasret değil vuslatta her dem ağlıyor Na t-ı Ş erifin d en bir örnek.

Ey rûh-i müşahhas ki bütün canlara cânsın A ğyâ ra nihansın dtl-i uşşâka âyansın Bûyindir eden güllere îras-ı revâyih Kılyinle de mihr-u meh'e edvâr-ı feşansın Her zerre senin lem'a ı vechinde celidir Bir öyle cemîlsin ki cemâllerde nihânsın

1957 yılının Mayıs ayında Hakkın rahmetine kavuşan İbnü'l Emin Mahmud Kem âl B ey'i bu vesileyle rahmetle anıyoruz.

mm

Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda yaşamış, eser vermiş ilmini ve otoritesini herkese kabul ettirmiş,’ bu memlekete ve m illete faydalı olmak için çırpınmış ni­ ce büyük şahsiyetler vardır ki, yeni nesiller o kıym etli bü­ yüklerin eserlerini okumak, hizmetlerinden haberdâr olmak nimetinden mahrumdurlar. Bu büyük şahsiyetlerden birisi de büyük tarihçi, edebiyatçı ve mûsikîşinaslarımızdan biri­ si olan İbnü'l-Emin Mahmud Kemâl'dir.

Îbnül-Emin Mahmud Kem âl Bey merhum, 1870 yılında Veznecilerde Zeynep Hanım Konağında dünyaya geldi. Babası Sultan Abdülhamid'in Mühürdarı Mchmed Emin Paşa'dır. Annesi, fazileti ve nezâheti ile tanınan Hamide Nergis hanımdır. (İn al) soyadını bilâhere almıştır. Sistem­ li bir tahsil görmemiş olup kendi kendisini yetiştirm iştir.

r

Hâfızası kuvvetli, irâdesi sağlam, çok büyük merak gücüne sahip bir kimsedir. Sadrazâm Yusuf Kâmil Paşa'nın zama­ nında Mektûbî Kalemi Müdürlüğünde, M eşrûtiyet inkılâ­ bından sonra da, İ stanbul V ilâ yeti I y âlât-ı Mümtâze Müdür-, lüğünde on üç yıl bu vazifede bulunmuş olup, en önemli va­ zifelerinden biri olan Divân-ı Hümâyun Beylikçiliğinde bulunmuş, bilâhere bir kaç arkadaşıyla kurdukları "Islâm Eserleri Müzesi Müdürlüğü"nde ve Müzenin "tarihî vesika­ ları tasnif heybeti” reisliğinde, "Tarih Encümeni A zalığı"n - da çalışmış, Evkaf Müzesi Müdürlüğünden em ekliye ayrıl­ mıştır. Bazı gazete ve mecmualarda çeşitli yazılar yazmış- tır. Çok değerli, basma ve yazma kitaplardan müteşekkil bir kütüphanesi vardır. Bu kütüphaneyi üniversite kitaplığı­ na hediye etmiştir.

Mercan'daki konağı târihî eşya ve yazılarla süslüdür. Duvarlar çeşitli levhalarla kaplıdır, fbnü'l-emîn'in üzerine mukaddes bir türbe gibi titrediği bu konağın tasvirini Mit- had Cemal Kuntay şöyle yapmaktadır:

"1903 senesinde Beyazıt'ta Mercan yokuşunda, İbnü'l- Emin Mahmut Kem âl beyin yazı odası... Cuma günleri bu odada toplananlar: Tanzimat'ın ilân olunacağı günün ge­ cesi Koca R eşit Paşa'nın sabaha kadar kaç kahve içtiğini bilen A ziziy e fesli Pertev Paşa torunu A ziz Bey (Meclisi

Evkaf azasından). Sesi ihtara benziyen Adana'lı Hayret Hoca. İki eliyle dizleri üstüne usul vurarak Itrî'nin beste­ lerini okuyan yetm iş yaşında Halil Efendi Hoca (Dârü'l- muallimat Farisî Hocası). Şâir N ed im ’den başka bir şâir Nedim olduğunu söylediği günden beri gözümde büyüyen

«j

*

-5'

» > O

4

.

a

K O K - 29

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Amacı, ilköğretim öğrencilerinin Seviye Belirleme Sınavı (SBS) İngilizce alt testinden aldıkları ham puanlar ile proje görevi, performans görevi, ders içi katılım ve

Klinik ortamda öğrenci hemşirelerin klinik eğitimine destek veren rehber hemşireler öğrencilerin bu amaca ulaşmasını sağlamak için; uygulama ortamına gelmeden

1948 yılında İstanbul’da doğan sanatçı, resim öğrenimini İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Bedri Rahmi.. Eyüboğlu Atölyesi’nde

Akademi ve daha sonraki yıllarda çeşitli yurt içi ve yurt dışı karma ve kişisel sergilerde eserlerini sundu.. 1970'de Salzburg

— Şiir dışındaki yazın tür­ lerinde yayımladıklarım, o tür­ lerin zorunlu yapı başkalıkları dışında, sanırım, şiirlerimdeki temaları, sanat, İnsan

Sonuçları Mayıs ayında Geological Society, London Special Publications’da yayımlanan bir araştırmada bi- lim insanları Antarktika’da buzul tabakasının altında

Böylelikle bebeğin beynindeki si- nir hücreleri arasında daha önce bu durum özelinde kuru- lan bağlantı kopar, sinir hücreleri yeni bağlantılar oluştu- rur. Bu da ağlama

Ço­ cukluğundan günümüze, Çukurova’da su bekçiliğinden Adana’daki kütüphane hade­ meliğine, “ Âşık KemaT’den dünya çapın­ da bir rom ana olmaya dek,