• Sonuç bulunamadı

OHSAS 18001 İşçi sağlığı ve güvenliği yönetim sistemleri ve elektronik sektöründeki uygulamaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "OHSAS 18001 İşçi sağlığı ve güvenliği yönetim sistemleri ve elektronik sektöründeki uygulamaları"

Copied!
148
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ii

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

OHSAS 18001 İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMLERİ VE

ELEKTRONİK SEKTÖRÜNDEKİ UYGULAMALARI

Nazife Şafak UTAŞ Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Aida ŞAHMUROVA 2006; sayfa:104

İş Sağlığı ve İş Güvenliği çalışmalarının amacı, iş kazaları ve meslek hastalıklarından çalışanları korumak, daha sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamaktır. Ancak iki husus vardır ki bunları gözardı etmemek gerekir. Bunlardan biri üretimin güvenliğini sağlayarak verimi artırmak, diğer ise; işletme güvenliğini sağlamaktır.

İş kazaları ile meslek hastalıklarının neden oldukları kayıpları en aza indirmek amacı ile bilimsel araştırmalara dayalı güvenlik önlemlerinin saptanması ve uygulanması doğrultusundaki çalışmalar ise kısaca “İş Güvenliği” terimi içinde toplanmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliğinin genel amacı; gerek işçiye ve gerekse ailesine, iş yerine ve diğer merciilere gelen yükümlülükleri azaltmak ve buna bağlı olarak, ülke ekonomisine verdiği zararları önlemektir.

(2)

iii

Yüksek Lisans Tezi olarak sunulan bu çalışmada İş Sağlığı ve Güvenliği sorununa çözüm olabileceği düşünülen, bu konuda yeni ancak kabul görmüş ve yaygınlaşmakta olan yönetim Sistemi 18001 ele alınmış, temel kavramları anlatılmış ve Elektronik Sektöründeki uygulamaları üzerinde çalışılmıştır. Örnek olarak seçilen Profilo Telra Elektronik San. Tic. A.Ş.’de ki uygulamalarına yer verilmiştir.

Çalışmada ayrıca, AB uyum çalışmaları çerçevesinde; İş Sağlığı ve Güvenliği konularında oluşan yeni mevzuat irdelenmiş, değişiklikler vurgulanmıştır.

1475 Sayılı İş Kanunundaki “İşçi Sağlığı ve Güvenliği” kavramı yerine,4857 Sayılı yeni İş Kanunu ve bu kanunu destekleyen tüzük/yönetmelikler incelendiğinde; aslında tüm işletmelerin belge almasalarda; bir İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi kurmaları gerekliliği görülmektedir.

(3)

iv

SUMMARY

The aim of the studies on the business health and the business security is to protect employees from industrial accidents and job illnesses, and provide them to work at healthier environment. However, there are two conditions we must consider, which are to increase the productivity by providing the security of the production, and to provide the management security.

Determining and applying the security precautions based on scientific research by minimizing the loss that are caused by the industrial accidents and job illnesses is briefly ‘business security’.

The general purpose of the business health and the business security is to reduce the responsibilities of the employees, their families, factory and the other departments; and related with this, to prevent the damages on the country economy.

In this master thesis, the administration system 18001 which is recently accepted and spreading, and which can be a solution to the business health and security problem is

considered. The main concepts of this is explained and the applications of this on the

electronic sector is expressed. For instance, the applications at ‘Profilo Telra Elektronik San. Tic. A.Ş’ which is selected as an example is explained.

Furhermore, in this thesis, the new concept about the business health and security that is parallel with the EU adaptation studies is studied, and the changes are emphasized.

When new 4857 numbered business law instead of the employee health and security concept in 1475 numbered business law, and the rules and the regulations that support this law is examined, the necessity to set up a business health and a business security

administration system for all the factories is seen.

(4)

1. GİRİŞ

İnsani yaratıcı kapasiteden işletme verimliliği lehine daha çok yararlanılması gerektiği yönündeki argümanların güçlenmesi, kayıpların minimizasyonunun önem kazanması, çalışanların nitelik dokusunun zenginleşmesi ve beklentilerinin artması, toplumsal ve etik sorumluluklardan kaçınmanın giderek başka dar boğazları göğüslemeyi zorunlu hale getirmesi vb. gelişmeler işletmelerde insan faktörüne eskiye oranla daha merkezi bir önem kazandırmıştır.

Kısa bir sure öncesine kadar, yasalara uygun gibi görünmek için gerekli seviyeden ötesini yük, külfet sayan yönetim anlayışı, teorik olarak artık yasalardan kaynaklanan ihtiyaçlara cevap vermenin de ötesinde hedefler belirlemektedir.

Sağlık, güvenlik ve çevre gibi maliyet faktörlerinden sıyrılmanın yollarını bulurken daha gözü kara davranabilen ve hızla büyüme hırsıyla her yolu deneyebilen işletmelerin, böylelikle elde ettikleri rekabet avantajını sınırlandırmak için, büyüme ve güçlenme açısından kritik noktayı geçmenin güvenini taşıyan işletmelerin lehine bir bariyer işlevi de gören “konsensus norm” larının (ISO 9000, QS9000 vb.) kapsamı da genişleyip sağlık ve çevre boyutlarını (ISO 14000, OHSAS 18001) içerir hale gelmektedir.

Diğer yandan bu yeni kavramlar, bilgi ve donanım, teknoloji ve alt yapı gerektirmekte ve bu nedenle yeni bir sektor oluşturmaktadır.

Sonuç olarak farklı nedenler ve dinamiklerle işletmelerde önleyici, koruyucu sağlık servisinin önemine, yine düne göre göreceli olarak, daha fazla vurgu yapan bir yönetim anlayışı gelişmektedir.

İşletmelerin işlerinden, operasyonlarından, hammadde, yarı ve mamül maddeleri, makina ve donanımlarından, bunların temizlik, bakım ve onarım faaliyetlerinden vb. kaynaklanan sağlık etkilerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve zararlı etkilerin koruyucu, önleyici bir anlayışla minimize edilmesi ve izlenmesi, bu aktivitelerin bir yönetim sistemi anlayışı içinde yapılandırılması giderek bir zorunluluğa dönüşmektedir.

Artık “revir” ine kapanıp “reçete” tanzim ederek hastanelere sevk nedeniyle kaybolacak iş günlerini kurtaran hekim tipi, çalışanlar dışında, yönetimlerin de arzu etmediği bir figure dönüşmektedir. Sağlığı koruma ve

(5)

geliştirme sorumluluğunu çalışanlarla paylaşarak, üretim-yönetim fonksiyonlarına mesleki duyarlılığının bakış açısıyla katılan koruyucu hekim tipi işletmelerde geleneksel tedavi edici hekimliğn yerini alacak gibi görünmektedir.

Sanayii alanındaki yeni eğilimler bir yana mesleki misyon ve duyarlılığın, profesyonel sorumluluğun bir gereği olarak hekimler, hastalanma ya da yaralanma olmadan önce olası etkenleri, nedenleri değerlendirebilmeli, sistematik, sürekli bir önleme, koruma, izleme programı geliştirebilmelidirler.

Yukarıdaki açıklamaların ışığında bu çalışmanın amacı; işletmelerde iş güvenliği ve sağlık konularına yönetimsel bir yaklaşımın gösterilebilmesi için gerekliliklerin açıklanması ve özgün bir uygulama ile sistemin örneklenmesidir.

Çalışma ana olarak iki bölümde gerçekleştirilmiş olup ilk bölümde sistemin içinde olması gereken konular ana hatlarıyla açıklanmıştır. Sözü edilen bu konular geniş detaylara sahip ayrı bilim dallarıdır. Bu sebeple her biri için birçok alt başlık altında tez hazırlanabilir. Nitekim geçmiş dönemlerde yapılan çalışmalar incelendiğinde bu konularla ilgili birçok tez hazırlandığı görülmüştür. Ancak bu çalışmada amaç sistemin esaslarını belirlemek olduğu için her konu derinlemesine incelenmemiş, gerektiği kadar detaya girilmiştir.

İkinci bölümde ise elektronik sektöründe iş güvenliği sistem gereklilikleri Profilo Telra Elektronik San. Tic. A.Ş. Çerkezköy Fabrikası’nda yapılan uygulama çalışmasıyla modellenmeye çalışılmıştır. Sistemin kurulma aşaması 4 ay sürmüş bu sürenin bitiminden sonra da 6 ay uygulamaların takibi ile geçmiştir. Uygulamalardan alınan geri bildirimlerle sistem geliştirilmiştir.

(6)

2. İŞ GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ’NİN ESASLARI 2.1. İş Güvenliği ve Sağlık Konularının Mantığı

İş Güvenliği Yönetim Sistemi’nin esasını iş güvenliğini arttırıcı, meslek hastalığı ve iş kazası olasılıklarını ortadan kaldıracak önleyici stratejiler oluşturmaktadır. Şekil 1.1’de verilen “ İş Güvenliği Piramidi”nde sistemin mantığı özetlenmiştir. Piramidin alt bölümünü önleyici stratejiler, başka bir deyişle sistemin temeli oluşturmaktadır. Üst bölümde ise nedenler ve sistemdeki problemler nedeniyle ortaya çıkan sonuçlar yer almaktadır.

Şekil 1.1 İş Güvenliği Piramidi

Piramidin oluşmasında iş güvenliği ve sağlık alanlarında profesyonellik kazanmış kişilerin bilgilerinin ve tecrübelerinin katkısı olmuştur. Piramidin verdiği mesaj çok açıktır. Eğer bir işletmede iş güvenliği sistemi uygulanmıyorsa, sistemi oluşturan elementlerde eksiklikler varsa ya da önleyici stratejiler etkili ve etkin olarak uygulanmıyorsa, bu işletmede güvensiz koşulların ve güvensiz

Yönetimin Kararlılığı

Çalışanların Kararlılığı

Etkili Denetleme Güvenli Davranışları Destekleme Eğitim

Tehlike Kontrol Prosedürleri Tehlikelerin Belirlenmesi Risk Değerlendirme Güvenli Çalışma Güvenli Olmayan Koşullar Güvenli Olmayan Davranışlar Yaralanmalar Yakın Kazalar Sakatlanma Ölüm SONUÇLAR NEDENLER ÖNLEYİCİ STRATEJİLER

(7)

hareketlerin görülebileceği kesindir. Bu durumların da kayıplı olayları doğurması olağan karşılanmalıdır.

2.2. Kayıplı Olaylar

İş güvenliği sistemindeki problemlerden kaynaklanan en önemli sonuçlar kayıplı olaylardır ve bu olaylar aşağıdakileri içermektedir:

 Yaşam kaybı, çalışanın ölmesi  Kalıcı ve geçici sakatlanma

 Çalışanın sağlığını etkileyen geçici ve kalıcı hastalıklar

 İş güvenliği sistemindeki aksaklıkları gösteren, farklı zaman ve uzaklıkta gerçekleştiğinde sakatlanmalara ve ölümlere neden olabilecek potansiyele sahip yakın kazalar (zincirin kopması ile zincire bağlı parçanın çalışanın üzerine değil de hemen yanına düşmesi gibi örnekler verilebilir)

2.2.1. Kayıplı Olayların İnsan Maliyeti

İnsanların ölümü ya da sakatlanmasıyla sonuçlanan olayların etkileri mal kaybıyla sonuçlananlardan çok daha fazladır. Bu acı anlarla birlikte yaşamlar sona erer ve insanların geleceği değişir, tüm ümitler ve gerçekleştirilmek istenen hayaller paramparça olur. Bu kayıplı olaylar depresyona, özgüvenin kaybolmasına, yalnızlığa ve diğer kişisel problemlere neden olmaktadır.

Hiçbir sivil toplum, bu olayları yaşamın bir parçası olarak kabul edemez. Benzer şekilde işletmelerde de kayıpları üretimin bir parçası olarak düşünmek mümkün değildir.

2.2.2. Kayıplı Olayların Finansal Maliyeti

Ölümlerin ve sakatlanmaların insanı etkileyen maliyetleri dışında önemli miktarları bulan finansal maliyetleri de vardır. Ulusal İş Güvenliği Konseyi’nin işletmelerdeki ölümleri ve sakatlanmaları içeren 1988 yılında hazırladığı rapor çok düşündürücüdür. Rapora göre günde ortalama 30 kişi iş başında ölmektedir. Günde yaklaşık 5000 çalışan sakatlanmaktadır. Bu rakamlardan yola çıkarak, kayıp zamanlardan doğan ücret kayıpları, sigorta ödemeleri ve tedavi masrafları toplam olarak düşünüldüğünde 47 milyar dolarlık bir maliyet ortaya çıkmaktadır.

(8)

Ford tüm dünyadaki fabrikalarını içerecek şekilde ölüm ve sakatlanmaların toplam finansal maliyetini takip etmektedir. 1989 yılında toplam direk maliyet 87 milyon dolar iken toplam endirek maliyet 262 milyon doları bulmuştur. Endirek maliyet verimlilik kayıpları, fazla mesailer, yeniden eğitimler ve yer değişiklikleri ile oluşan maliyetlerin toplamıdır. Bu durumda endirek maliyetlerle direk maliyetler arasında 3:1 oranı olduğu söylenebilmektedir.

2.3. Güvensiz Koşullar ve Güvensiz Hareketler

Güvensiz koşulların ve güvensiz hareketlerin kontrol altında tutulması iş güvenliği yönetim sisteminin iki önleyici stratejisidir. Bu stratejilerin kullanılmasından önce, güvensiz koşullar ve güvensiz hareketlerden ne anlaşıldığının belirlenmesi gereklidir.

2.3.1. Güvensiz Koşullar

Güvensiz koşullar, çalışma alanlarında bulunan ve kayıplı olaylara neden olabilecek tehlikelerdir. Bu tehlikeler, çalışanların yaptığı hatalar ya da üretim sisteminde görülen aksaklıklar sonucu ortaya çıkmaktadır.

Güvensiz koşullar genellikle bakım, tertip-düzen, çevresel kontrol ve tasarım sistemlerinde oluşan aksaklıklardan meydana gelir.

2.3.1.1. Bakım

Önleyici bakım planı üreticilerin spesifikasyonlarına ya da işletmenin belirlediği esaslara göre hazırlanmalıdır. Son yıllarda makinaların, malzemelerin ve enerji kaynaklarının mekanik ve yapısal limitleri tanımlanabilmiştir. Bu tanımlamaların da yardımı ile, önleyici bakım sistemi operatörler için arızalar oluşmadan önce güvenli bir şekilde makinalarda düzeltmelere, parça değişikliklerine ve tamirlere imkan sağlamaktadır.

Önleyici bakım sisteminin olmadığı ya da olup da uygulanmadığı ve düzeltici bakımların yapılmadığı işletmelerde çalışanlar için riskler oluşmaktadır.

Etkili ve zamanında bakım, orta düzey yöneticilerin doğru takım ve ekipmanlarla çalışan eğitimli insanları sağlamasına bağlıdır. Bunun yanında

(9)

kullanılan takım ve ekipmanların da sürekli iyi durumda muhafaza edilmesi gereklidir.

2.3.1.2. Tertip-Düzen

Üretim sistemi malzeme taşıma, üretim, depolama ve sevkiyat işlemlerinin sürekli akışından oluşmaktadır. Sistem, çalışanların, malzemelerin, makinaların ve taşıtların etkileşimi üzerine kurulmuştur. Üretimin sonucu olarak atıklar ve kirlilik meydana gelmekte ve bu sonucun işletmeye zarar vermemesi için etkili bertaraf yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Tertip-düzen denildiğinde de üretim sonucu oluşan değişikliklerin temizlik yapılarak, gereksiz malzemeler ortadan kaldırılarak, malzemeler ve ekipmanlar tekrar düzenlenerek giderilmesi anlaşılmaktadır.

Tertip-düzen uygulanmadığında, takımlar, makinalar ve zemin üzerinde birikmiş pislikler, çalışma alanları ve koridorlardaki karışıklık güvensiz koşulları oluşturmakta, bu koşullar da kayıplı olaylara neden olabilmektedir.

2.3.1.3. Çevresel Kontrol

Çalışma alanı ortamı insan vücudunu, görme düzeyini, işitme düzeyini, nefes alma düzeyini ve vücut sıcaklığını etkileyen koşulları içermektedir. Çalışmaların verimli bir şekilde sürdürülebilmesi için hava kalitesi, aydınlatma, gürültü ve sıcaklıkla ilgili gerekliliklere uyulması gerekir. Zayıf çevresel koşullar güvensiz koşulları yaratır ve bu da sakatlanmalara ve hastalıklara yol açabilmektedir.

2.3.1.4. Tasarım

Çalışma alanlarındaki güvensiz koşulların birçoğu işlemlerin, makinaların ve ekipmanların yetersiz tasarımından kaynaklanmaktadır. Tasarım aşaması geçildikten sonra uygunsuz durumların tespit ederek gerekli düzeltmeleri yapmak ve uygulamak bazı durumlarda mümkün olamamaktadır. İş güvenliği ve sağlık konularındaki teknolojinin gelişmesiyle yeni projelere iş güvenliği açısından gerekli tasarımları eklemek mümkün olabilmiştir.

(10)

2.3.2. Güvensiz Hareketler

Şekil 1.1’de de görülebileceği gibi kayıplı olayların nedenleri, güvensiz koşullar ve hareketler ya da bu ikisinin kombinasyonudur. Güvensiz koşullar nesneldir, ölçülebilir ve kayıplı olaylara neden olabilecek durumlar daha önceden gözlemlenip tanımlanabilir. Güvensiz hareketlerle karşılaştırıldığında, genelikle tanımlanması, ortadan kaldırılması ve kontrol altına alınması çok daha kolaydır.

Buna karşın güvensiz hareketler, insan doğası kadar karmaşıktır. İnsanların kendilerine zarar vereceği bilinen hareketleri neden yaptıkları açıklanamamaktadır. Güvensiz hareketlerin olası nedenlerini anlamak için kasıtlı ve kasıtsız hareketler olarak ayırmak mantıklı olacaktır.

2.3.2.1. Kasıtlı Olmayan Güvensiz Hareketler

Çalışma alanları gözlenip güvensiz hareketlerin analizi yapıldığında bunların birçoğunun kasıtsız hareketler olduğu tespit edilmiştir. Ancak unutulmaması gereken, kasıtlı olmasa da bu hareketlerin kayıplı olaylara neden olabileceğidir. Bu tür güvensiz hareketlerin kontrolü için aşağıdaki konular incelenmelidir:

 Can Sıkıntısı: Sürekli tekrarlanan işler can sıkıntısına neden olabilir. Uyarı eksikliği çalışanın konsantrasyonunu ve ilgisini azaltması sonucunu doğurabilir. Bu durumda da çalışan yaptığı güvensiz hareketlerin farkında olmayabilir.

 Yorgunluk: Fiziksel olarak yorulan bir kişi zihinsel olarak da yorgunluk hissedebilir. Bu da ilginin ve konsantrasyonun dağılmasına neden olmaktadır.

 Bilgi Eksikliği: Bazı durumlarda çalışan işin nasıl doğru yapılacağını bilemeyebilir. Bu sebeple tüm çalışanlara iş hakkında eksiksiz bilgi verilmelidir.

 Aşırı Yakınlık: Belirli bir süre geçtikten sonra çalışanlar yaptıkları işe çok alışabilirler. Bu da işe çok yakın olduğu için “İşletme körlüğü” olarak da ifade edilebilen çalışanın ortamdaki tehlikelerin farkına varamamasına neden olabilir.

(11)

 İş Güvenliği Eğitimi Eksikliği: Bu durumda çalışanlar iş güvenliği prosedürlerini ve uyulması gereken kuralları bilmezler. İyi planlanmış tüm çalışanları kapsayan bir eğitim programı ile bu problem aşılabilir.

2.3.2.2. Kasıtlı Güvensiz Hareketler

Güvensiz hareketlerin diğer kategorisi olan kasıtlı hareketler daha karmaşıktır, açıklanması ve kontrol edilmesi güçtür. Kasıtlı güvensiz hareketler, çalışanların tehlikelerin farkında oldukları halde riski kabullendikleri ve her koşulda aynı davranışları gösterdikleri durumlardır.

Kasıtlı güvensiz hareketleri engellemenin yolu bunların nedenlerini tespit ederek nedenleri ortadan kaldırmaktan geçmektedir. Aşağıda bu davranışlara neden olan temel sebepler özetlenmiştir:

 Aşırı Güven: Kasıtlı güvensiz hareketlerin en genel nedeni kişilerin kendilerine aşırı güven duymalarıdır. Tecrübeli çalışanlar, bilinen güvensiz hareketlere herşeye rağmen devam ederler çünkü yıllardır bu şekilde çalışmalarına rağmen bundan hiç zarar görmemişlerdir.

 Personel Tatmini: Bazı noktalarda çalışanlar güvensiz hareketleri yaparak tatmin olabilirler. Bunlar diğer çalışanların ilgisini çekmek için başvurulan davranışlardır.

 İşle İlgili Avantaj Yakalama: Buradaki sebep direk olarak işle ilintilidir. İşi daha çabuk bitirerek daha fazla dinlenmek, daha fazla öğle tatili yapmak, işi daha az gayret harcayarak yapmak gibi kişinin kendisine avantaj sağladığını düşündüğü durumlara ulaşmak için tehlikesi bilindiği halde güvensiz davranışlar sergilenebilir.

 Personel Problemleri: Çalışanların problemlerini çözmeye yönelik başarısız girişimler, onların işletmeye karşı kin, öfke ve düşmanlık beslemesine neden olabilir. Böyle durumlarda da çalışanlar tepkilerini göstermek için tehlikelerinin farkında oldukları güvensiz davranışlara başvurabilirler.

(12)

3. RİSK DEĞERLENDİRMESİ

3.1. Risk Değerlendirme Çalışmalarının Yeri

İş sağlığı ve güvenliği açısından riski değerlendirilecek olgular; iş kazaları ve meslek hastalıkları ile, işe, iş aktivitelerine bağlı olarak ortaya çıkan veya seyri şiddetlenen diğer sağlık sorunlarına yol açan etkenlerdir. Binalar, bina donanımları, makinalar, ekipmanlar, maddeler ve operasyonlar kazalara ve zararlı maruziyetler aracılığıyla da hastalıklara neden olabilmektedir.

Zararlı etkenlerin değerlendirilmesi ve derecelendirilmesi, önleme ve kontrol faaliyetleri için hangi özelliklerin ne kadar gözetilmesi, hangi kaynakların tahsis edilmesinin ortaya çıkabilmesi için gereklidir. Katlanılabilir olanlarla acilen ortadan kaldırılması veya katlanılabilir düzeylere kadar azaltılması gerekenleri ayıklamak için bir değerlendirmeye ihtiyaç bulunmaktadır.

Herşeyden önce “tehlike” ve “risk” kavramlarının tanımlanması ve ayrımların netleştirilmesi gerekmektedir.

Tehlike; zarar, hasar veya yaralanma yaratabilme potansiyelidir ve makine-ekipman, bina-donanım, madde-operasyon vb. kaynaklı olabilmektedir. Kaza ya da hastalık nedeni olabilecek tehlike kaynaklarının bulunması demek kaza ya da hastalık riskinin de bulunduğu anlamına gelmez.

Riskten söz edebilmek için tehlikenin açığa çıkma olasılığı ile bu nedenle meydana gelebilecek zarar, hasar veya yaralanmanın şiddet derecesini öngörebilmek gerekmektedir.

Esasen tehlike kaynaklarından tümüyle arındırılmış bir üretim ve üretim ortamı tesis etmek mümkün değildir. Mümkün olan riskin azaltılması, kabul edilebilir düzeylere indirilmesidir. Yani tehlike kaynaklarının açığa çıkma olasılığı küçültülebilir, meydana gelebilecek hasar veya yaralanmanın şiddet derecesi, etkileri azaltılabilir.

Risk değerlendirmesi işletmede proaktif davranabilmenin nesnel dayanağını oluşturan kilit işlevlerden biridir. Risk değerlendirmesiyle, tehlikelerin belirlenmesi, herbir tehlikenin ortaya çıkma olasılığıyla, muhtemel sonuçların şiddet derecesinin değerlendirilmesi, mevcut kontrollerin etkinliğinin gözden geçirilmesi, dolayısıyla da acil önlem gerektiren risklerle, orta vadede kabul edilebilir düzeylere indirilebilecek risklerin tanımlanması sağlanmış olur.

(13)

3.2. Risk Değerlendirmesinin Aşamaları

Risk değerlendirmesi üç aşamada gerçekleştirilmektedir:  Tehlikelerin Tanımlanması

 Tehlike Boyutunun ve Olasılığının Hesaplanması  Risklerin Kontrol Altına Alınması

3.2.1. Tehlikelerin Tanımlanması

Bir çalışma ortamında tehlikeleri tanımlayabilmek için öncelikle tüm tehlike kaynaklarını arayıp bulmak gerekmektedir. Bu aşamada çok değişik verilerden yararlanılabilir. İş kazası istatistikleri ve günlük poliklinik kayıtları işletmeler için önemli veri kaynağı oluşturmaktadır. Makinaların teknik dokümanları, çalışma talimatları ve kimyasal maddelerin malzeme güvenlik formları başvurulması faydalı diğer kaynaklardır.

Tehlike tanımlanmasına yönelik en sistematik yaklaşım ise işyerlerinde mevcut tüm iş çeşitlerinde ve bu işlerde çalışan personel üzerindeki tehlikeleri incelemektir. Bu amaçla özellikle işyerlerinde varolan tüm iş süreçlerindeki görevlerin listelenmesi önemli bir çalışmadır. Ek olarak, çalışma ortamında bulunan tehlikelerin saptanması, iklim koşulları gibi dış faktörlerin dikkate alınması, işin yürütümü sırasında psikolojik ve sosyal faktörlerinin değerlendirilmesi gereklidir.

Tehlikelerin belirlenmesi aşamasında en önemli başvuru kaynakları işi yapan işçiler, ustalar ve teknik personeldir.

3.2.2. Tehlike Boyutunun ve Olasılığının Hesaplanması

İşyerlerinde toplanan tehlike ile ilgili verilerin değişik kriterlere göre sınıflandırılması gereklidir. Burada temel olarak iki kriterden sözedilebilir: Zararın Ciddiyet Derecesi ve Zararın Ortaya Çıkma Olasılığı. Diğer bir ifadeyle, Risk = Zararın Ciddiyet Derecesi X Ortaya Çıkma Olasılığı

(14)

İş ortamında saptanan ve çalışanların maruz kaldıkları zararların (fiziksel, kimyasal, biyolojik ve ergonomik) düzeyi, oluşabilecek zararın ciddiyet derecesidir.

5 Ölüm,

4 Büyük yaralanma,

3 En az üç gün istirahat gerektiren yaralanmalar, 2 İlkyardım gerektiren küçük yaralanmalar,

1 Hasar ya da yaralanmaya neden olmayan ya da kılpayı atlatılmış kazalar derecelendirme basamaklarıdır.

Bir tehlikeye bağlı olarak meydana gelecek hasar ya da zararın ihtimali; işyerinde yasalara ne düzeyde uyulduğuna, tehlikelere kaç kişinin maruz kaldığına, güvensiz koşul ve durumların hangi sıklıkla var olduğuna, kişisel koruyucuların ve makina koruyucularının etkin olarak kullanıp kullanılmadığına, makina ve malzeme hatalarına göre artar veya azalmaktadır. Bu nedenle zararın ortaya çıkma olasılığı araştırılırken tüm sayılan faktörler ele alınmalıdır.

Oluşacak riskin ne düzeyde olduğunu, ya da tehlikelerin ne kadar ciddi boyutlarda var olduğunu saptarken iş ortamında çalışanların maruz kaldıkları riskleri ayrı ayrı incelemenin yanında, risklerin bileşik etkisini de değerlendirmeyi unutmamak, mevcut risklerin diğer işlerle olan ilişkisini kurmak yararlı olacaktır. Risk değerlendirmesinin yapıldığı bu aşama teknik ve bilimsel bir ekip çalışmasını gerektirmektedir.

Ortaya çıkma olasılığı için derecelendirme basamakları: 5 Her gün (çok yüksek olasılık)

4 Haftada bir (yüksek olasılık) 3 Ayda bir (orta olasılık) 2 Üç ayda bir (düşük olasılık) 1 Yılda bir (çok düşük olasılık) olarak belirlenmiştir.

Tüm risklerin belirlenmesi ve ne düzeyde olduğunun saptanmasından sonra işyeri ortamına yönelik çok verimli bir risk haritası ortaya çıkacaktır. Bu haritada hangi risklerin düşük, orta veya yüksek olduğu, hangi risklerin hafif, orta veya ağır düzeyde insan sağlığını etkilediği ya da ne düzeyde kabul edilebilir

(15)

olduğu su yüzüne çıkacaktır. Risklerin derecelendirilmeleri düşük-orta-yüksek şeklinde ifade edilebileceği gibi 1,2,3,4,5 şeklinde de puanlandırılabilir. Şekil 3.1’de zarar derecesi ve olasılık seviyeleri düşünülerek hazırlanmış “Risk Derecelendirme Matrisi” verilmiştir.

Zarar Derecesi

Olasılık

Çok Hafif

(1) Hafif (2) Orta (3) Ciddi (4) Çok Ciddi (5) Çok Düşük (1) Anlamsız (1) Düşük (2) Düşük (3) Düşük (4) Düşük (5) Düşük (2) Düşük (2) Düşük (4) Düşük (6) Orta (8) Orta (10) Orta (3) Düşük (3) Düşük (6) Orta (9) Orta (12) Orta (15) Yüksek (4) Düşük (4) Orta (8) Orta (12) Yüksek (16) Yüksek (20) Çok Yüksek (5) Düşük (5) Orta (10) Orta (15) Yüksek (20) Tolore Edilemez (25)

Şekil 3.1. Risk Derecelendirme Matrisi

Matriste her kutu, tehlikenin zarar derecesi ile olma olasılığının çarpılması sonucu elde edilmiştir. Örneğin; yüksekte çalışma gerektiren bir kalıp montajı aktivitesi hiçbir önlem alınmadan, koruyucu kullanılmadan, ölümcül yaralanma nedeni olabilecek bir yükseklikte, uygun bir platform olmadığı halde sürdürülüyorsa, değerlendirmeyi yapan ekip düşme olasılığını çok yüksek (5), oluşacak yaralanmanın ciddiyet derecesini de çok ciddi (5) olarak değerlendirerek buradaki risk derecesini 5X5=25 olarak saptayacaktır.

3.2.3. Risklerin Kontrol Altına Alınması

Ülkemizde ne yazık ki risk kontrolü deyince önce akıllara kişisel koruyucu ekipmanlar gelmektedir. Oysa kişisel koruyucu ekipmanlar,

(16)

 Çalışma konforunu azaltmaları,  İkincil sorunlara yol açmaları,  Uygun koşullarda saklanmamaları,  Uygun sıklıkta yenilenememeleri,

 Gerekli eğitim ve gözetim desteğinin sağlanamaması,  Standartlara uygunsuzluk

vb. nedenlerle çoğu zaman etkin sonuç sağlamayan, en son çözüm olarak düşünülmesi gereken pahalı gereçlerdir. Sorunun kaynakta ve ortamda kontrol edilmesiyle ilgili adımlar atılmadan sadece kişisel koruyucu ekipman sağlamak etkin bir çözüm olmaz.

Risk kontrolünde öncelik sırası;

1. Tehlikeli olanın daha az tehlikeli ile değiştirilerek riskin yok edilmesi, 2. Mühendislik çözümleri ile riskin kaynakta veya ortamda kontrol edilmesi, 3. Çalışma sistemlerinin idari anlamda yeniden organize edilmesiyle

maruziyetin azaltılması,

4. Etkin acil durum planlarının yapılması ve ilkyardım olanaklarının sağlanması

şeklindedir.

Bütün bu seçenekler değerlendirilip, çözüme ulaşılamıyorsa kişisel koruyucu ekipman ve giysi sağlanmalıdır.

Mühendislik yöntemleriyle gerçekleştirilen çözümlerin, insana dayalı çözümlerin önünde gelmesi gerektiği; risk kontrolünün aciliyeti ve harcanacak çabanın, riskin boyutu ile orantılı olması gerektiği unutulmamalıdır.

Tasarlanan kontrol ve önlemler uygulama öncesinde yeniden gözden geçirilmeli,

 Bazı riskler ortadan kaldırılırken, yeni risklerin yaratılmadığından,  Birileri için güvenlik sağlanırken, diğerlerinin riske sokulmadığından,  Karanlıkta kalan, değerlendirmeye alınmayan bir operasyon veya

aktivitenin kalmadığından,

 Kontrollerin çalışanların iş yükünü arttırmadığından, emin olunmalıdır.

(17)

İş kazalarının elektriksel, kimyasal ve mekanik kontrollerle önlenmesi mühendislik yaklaşımı gerektirmekte ve işletmelerde de bu konuda uzmanlık desteği sağlayacak oldukça fazla personel bulunabilmektedir. Fakat işe bağlı sağlık sorunları ve mesleki hastalıkları açısından tehlike kaynaklarının belirlenmesi, risklerin değerlendirilmesi, hekim duyarlılığı ve koruyucu hekimlik metodolojisi gerektirmektedir.

3.3. Risk Değerlendirmesinde Görev ve Sorumluluklar

Risk değerlendirmesi sırasında sorulması gereken sorulara olabildiğince isabetli yanıt verilmesi çok önemlidir. Olasılık nedir? Sonuç ne olur? Kimler etkilenir? Bu sorulara yanıt verebilmek işte ve işletmede deneyimli olmayı, makine, donanım, maddeler ve operasyonları tanımayı gerektirir. Risk değerlendirme sürecine operasyonları yürüten çalışanlar mutlaka katılmalı, nihai derecelendirme, kayıt ve dokümantasyonu metodoloji eğitimi olan bir ekip işletme bütününde sürdürmelidir. Ekipte operasyonel deneyimi olan teknisyenler, işletmenin geçmişini iyi bilen yöneticiler, bakım elemanları, sağlık personeli vb. çalışanlar bulunur. Uzmanlık gerektiren konularda danışmanlardan yararlanılabilir. Ancak risk değerlendirmesi uzmanlık açısından yetkinlik derecesi ne olursa olsun dışarıdan gelen uzmanların tek başlarına yapabilecekleri bir iş değildir.

İşletmede yönetim, tolore edilemez, yüksek ve orta dereceli risklerle karşılaşıldığında ne yapılacağını, kimlerin yetkili olacağını belirlemiş olmalıdır.

(18)

4. İŞ KAZALARI 4.1. İşçi Açısından

İş kazalarının sonuçlarından en önemlisi tartışmasız çalışan insanın yaşamını yitirmesidir. Kuşkusuz insan yaşamının değerini ölçmek ve maliyetini değerlendirmek olanaklı değildir. İş kazalarının işçi açısından maliyetinin önemi açık olarak ortaya çıkmakta ve en büyük bedeli işçi ödemektedir. İş kazası sonucu yaşamını yitiren işçinin ailesi maddi ve manevi yıkıma uğramaktadır. İş kazasında yaşamını yitiren işçinin ailesi, kaybettiklerinin acısını çekerken diğer yandan da gelirinin azalması veya tümden bitmesi nedeniyle geçim sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. İş kazasına uğrayan işçi sosyal güvenlikten yoksun ise bu durumda ailesi herhangi bir ödenek de alamamaktadır. İş kazasına uğrayan işçi yaşamını yitirmese bile beden ve ruh sağlığında önemli kayıplar oluşabilmektedir.

İş kazası sonucu çalışamayacak durumda sakat kalan veya çalışma gücü azalan işçiyi bu kez başka önemli sorun olan işsizlik beklemektedir. İş kazasına uğrayan işçi eğer sosyal güvenlik kapsamında ise geçici ya da sürekli iş göremezlik ödeneği almaya hak kazanmaktadır. Ancak, sürekli iş göremez duruma düştüğünde gelir yaratma yeteneği azalacak, rehabilitasyon sonrası daha düşük gelir getiren bir işte çalışmak zorunda kalacaktır. İş kazasına uğrayan işçi sosyal güvenlik kapsamında değilse ya da iş kazası ölümle sonuçlanmışsa yukarıdaki olasılık da ortadan kalkmaktadır. Ülkemizde çalışanların ancak %35’inin sosyal sigortalar kapsamında olduğu ve ölümle sonuçlanan iş kazalarının büyük oranlara ulaştığı düşünüldüğünde konunun önemi ve iş kazalarının işçi açısından maliyetinin boyutları daha iyi kavranacaktır.

4.2. İşyeri Açısından

İş kazaları neden oldukları acı ve ızdırapların yanında makine, malzeme ve ürün kayıplarına da neden olmakta ve verimliliği düşürmektedir. Uluslararası kuruluşlarca yapılan araştırmalar, iş güvenliği ve iş gücü verimliliği arasında karşılıklı etkileşim olduğunu, güvenli işyerlerinde verimliliğin arttığını ortaya koymuştur. İş kazalarının önlenerek iş güvenliğinin sağlanması, ikinci ya da yan etki olarak işyerlerinde verimlilik ve üretim artışına da neden olmaktadır. İş kazaları işin akışını durdurarak üretimin kesintiye uğramasında neden olmaktadır.

(19)

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) araştırmalarında üretimde kullanılan makine ve tezgahlarda koruma sistemlerinin geliştirilerek iş güvenliğinin sağlanması sonucu önemli ölçüde üretim artışı sağlandığı saptanmıştır. İş kazaları nedeniyle üretim araçlarında ve iş gücünde uğranılan kayıplar üretim maliyetlerine de olumsuz yönde etkilemektedir.

İş kazaları, verimlilik ve üretim etkinliği üzerindeki kayıpların yanında makine, araç, gereç ile hammadde, malzeme ve ürün kayıplarına ve en önemlisi de iş gücü kayıplarına neden olmaktadır. İş kazaları sonucu üretimin durması, gerekli düzenleme ve onarım çalışmaları da diğer kayıpları oluşturmaktadır.

Ayrıca iş kazalarının işçiler üzerindeki etkisi ile iş yavaşlamakta, yaralanan işçiye yardımcı olan işçiler ve gözlemci personel ile olayı izleyen işçiler ve üst düzey yöneticilerinin zaman ve iş gücü kayıpları ortaya çıkmaktadır. İş kazaları sonucu işçilerin moral bozukluğu ve çekingenliği artmakta bu da üretimde niteliksel ve niceliksel düşmelere neden olmaktadır. Bunun yanında, iş kazasına uğrayan işçinin yerine yenisinin bulunup yerleştirilmesi, eğitilmesi ve gerekli niteliklerin kazandırılması işletmeye ek maliyetler yüklemektedir.

4.2.1. Doğrudan Kayıplar

 Kaza anında yapılan ilkyardım masrafları

 Kazalıya ödenen geçici ve sürekli iş göremezlik ödenekleri  Gerekli dinlenme süreleri için ödenen ücretin üçte ikisi  Kazalıya ya da ailesine ödenen tazminatlar

 Mahkeme giderleri

 Ölümlü kazalarda uygulanacak cezai hükümlerin bedelleri

4.2.2. Dolaylı Kayıplar 4.2.2.1. İş Gücü Kaybı

 Kazalının çalışamaması nedeniyle  Kazalıya yapılan ilkyardım nedeniyle

 Kazalının işyeri arkadaşlarının verdikleri aralar nedeniyle

 Usta ve yöneticilerin kazayı incelemek için kaybettikleri zaman nedeniyle  Yaralı işçinin üzerindeki işi yeniden düzene koymak nedeniyle

(20)

 Yasal işlemler için kaybettikleri zaman nedeniyle

4.2.2.2. Üretim Kaybı

 Kaza sırasında üretime ara verilmesi nedeniyle

 Üretimin aksaması nedeniyle iş akım ve programındaki aksamalar nedeniyle

 Makinelerin durması ya da hasara uğraması nedeniyle  Malzeme ve hammaddenin zarara uğraması nedeniyle

 Kazaya uğrayan işçinin işe dönmesi halinde verimdeki düşmeler nedeniyle 4.2.2.3. Siparişlerin Zamanında Karşılanamamasından Doğan Kayıplar

 Firmanın imaj kaybı

 Geç teslim nedeniyle ödenen para cezaları

 Erken teslim halinde alınabilecek primden kayıplar

4.3. Ulusal Ekonomi Açısından

İş kazalarının işçi ve işyerine maliyetleri yanında ulusal ekonomiye de önemli maliyeti bulunmaktadır. Sosyal güvenlik sistemi ile hastane, rehabilitasyon merkezi gideri gibi toplumun tümüne yüklenen maliyetler sözkonusudur. İş kazaları ülke ekonomisinin üretken kapasitesini olumsuz yönde etkilemektedir. İş kazaları ulusal kaynakların yok olmasını da doğurmaktadır. İş kazaları ulusal kalkınmayı engelleyici ve ulusal refahı azaltıcı işlev görmektedir. Genel olarak iş kazaları ülke kaynaklarının yok olmasına iş gücü ve iş günü kayıplarının önemli boyutlara ulaşmasına neden olmaktadır.

İş kazalarının net olarak maliyeti yalnızca SSK verilerinde görülmektedir. Dolaylı harcamalar, doğrudan harcamaların 4 ile 10 katı arasında gerçekleşmektedir. İş kazalarının sosyal güvenlik sistemine maliyeti trilyonlara ulaşmaktadır.

İş kazaları sonucu kaybolan iş günleri tüm dünyada önemli boyutlara ulaşmış durumdadır. Ülkemizde ise iş kazası sonucu kaybolan iş günleri daha da büyük önem taşımaktadır.

İş kazaları nedeni ile kaybolan iş günleri doğrudan ülkemizde yaratılan katma değeri düşürmektedir. Bu durum ulusal ekonomimiz açısından önemli

(21)

kayıplara neden olmaktadır. İş kazalarının katma değer olarak ulusal ekonomimizdeki kaybına ayrıca işçi, SSK ve işveren açısından ortaya çıkan kayıpları da eklemek gereklidir. Bunun ise ülke ekonomisine maliyeti önemli boyutlara ulaşmaktadır.

(22)

5.ENDÜSTRİYEL HİJYEN 5.1.Kimyasal Maddeler

Kimyasallar herkesin yaşamında bir parçadır. Dünyada bilinen 5-7 milyon farklı türde kimyasal madde bulunmaktadır. Her yıl dünyada, tarımda kullanılan kimyasal maddeler, gıda katkı maddeleri, ilaçlar, enerji üretiminde kullanılan yakıtlar, kimyasal tüketim maddeleri dahil en az 400 milyon ton kimyasal madde üretilmektedir. Sadece Kuzey Amerika’da yılda en az 1200 yeni kimyasal madde geliştirilmektedir.

Kullanılan ve geliştirilmekte olan kimyasal maddelerin çoğunun, bunları üreten ya da işyerinde kullanan işçilerin sağlığını kısa ya da uzun dönemde nasıl etkileyeceği konusunda çok az konu açıklığa kavuşmuştur. Buna rağmen işçilerin, potansiyel olarak toksik (zehirli yada işçiye zararlı) maddelerle çalışması istenmektedir. Bazı ülkelerde işçiler, çok az koruma önlemi alınarak ya da hiç korunmadan, insan sağlığına zararlı olduğu bilinen kimyasal maddelerle çalışmak durumundadır. Gelişmekte olan bazı ülkelerdeki işçiler, çoğu zaman, zararlı etkileri nedeniyle gelişmiş ülkelerde yasaklanmış olan toksik kimyasal maddelerle çalışmak zorunda kalmaktadır. Benzer şekilde, gelişmekte olan ülkelerde (ve bazı gelişmiş ülkelerde sendikasız işçilerin çalıştığı tarım işlerinde) tarım işçileri, ilaçlama işini çoğu zaman hiçbir koruma önlemi olmadan gerçekleştirmektedir. Gelişmiş ülkelerin çoğunda aynı kimyasal maddeleri kullanan işçiler ise, kimyasal maddelerin bulaşmasına karşı koruyucu giysileri ile neredeyse uzay adamına benzemekte ve yıkama olanaklarından ve düzenli sağlık kontrollerinden yararlanmaktadır.

Çoğu ülkede kimyasal maddeler çevreye atılmakta ve bu durumun insanlar ve ve çevre üzerinde genellikle ciddi sonuçları olmaktadır. Çevreye atılan kimyasal maddenin türüne göre, bu maddelerin tehlikelerini bilmeyen işçiler ve çevrede yaşayan insanlar ciddi sağlık sorunları ile karşılaşabilmekte ve çevrede kalıcı tahribat meydana gelebilmektedir. Bazı ülkelerde ise, insanları ve çevreyi korumak amacıyla kimyasal maddelerin ne şekilde bertaraf edileceğine ilişkin katı yasalar bulunmaktadır.

(23)

5.2. Kimyasal Maddelerin Sağlık Üzerindeki Etkileri

Sanayide yaygın olarak kullanılan kimyasal maddeler çok çeşitlidir ve endüstriyel kimyasallar, birkaç farklı açıdan tanımlanabilmektedir. İşçi üzerindeki etkisi (kimyasal maddenin aşındırıcı olup olmadığı ya da dermatite yol açıp açmadığı vb.) ya da kimyasal maddenin fiziksel biçimi (yani toz, tütsü, buhar, gaz vb.) bu farklı tanımlamalara örnek olarak verilebilir.

Kimyasal maddeler vücuda akciğer, deri ve ağız yoluyla girmektedir. Toksik kimyasallar vücuda bir kez girdiğinde, hemen görülen (akut) etkiler ya da maddeye maruz kalınmasından sonra yıllarca ortaya çıkmayabilen uzun dönemli (kronik) etkiler de dahil olmak üzere, değişik zararlı etkilere neden olabilmektedir. Toksik kimyasallar, kimyasal maddenin türüne ve maddeye maruz kalınma yoluna bağlı olarak, lokal ve sistematik etkiler de yapabilmektedir.

Bir kimyasal maddenin ne tür bir toksik etki yaptığı, çeşitli faktörlerce belirlenmektedir. Bu faktörlerden bazıları:

 Tehlikeli maddenin kimyasal bileşimi (kimyasal yapıları nedeniyle bazı maddeler diğerlerinden daha zararlıdır),

 Kimyasal maddenin fiziksel biçimi (toz, buhar, sıvı vb.),  Kimyasal maddenin vücuda giriş yolu,

 Kimyasal maddenin biriktiği ya da lokalize olduğu dokular ve organlar,  Maddeye maruz kalma sıklığı, yoğunluğu ve süresi

 Kimyasal maddeye tepki kişiden önemli ölçüde farklılık gösterebileceğinden, ilgili işçinin o kimyasal maddeye tepkisi

olarak kabul edilmektedir.

Bazı endüstriyel kimyasalların toksik etki türlerinden bazıları Çizelge 5.1’de gösterilmektedir. Bu çizelge, kimyasal maddenin toksik özelliğine, kimyasal maddenin vücudun hangi kısmını etkilediğine, hastalığın ne kadar sürede geliştiğine, kimyasal maddenin ne tür bir etki yaptığına ve bu etkilere neden olan kimyasal maddeler için bazı örneklere yer vermektedir.

(24)

Toksik Özellik Vücutta Etkilenen Kısım Ortaya Çıkış Süresi Etki Örnek Tahriş edici ya da aşındırıcı Genellikle gözler, akciğerler ve deri olmak üzere herhangi bir organ

Birkaç dakikadan birkaç güne kadar

Maruz kalan bölgede iltihaplanma, yanıklar ve kabarcıklar. Akut maruziyet sonrasında genellikle iyileşir. Kronik maruziyet kalıcı tahribata yol açabilir.

Amonyak, sülfirik asit, azot oksitler, kostik soda Fibrojen Genel olarak

akciğerler

Yıllar Akciğer fonksiyonunda zaman içinde azalma ve kronik maruziyet durumunda işgöremezlik ve ölüm Boksit tozu, asbest, şeker kamışı küsbesi Allerjik Çoğunlukla akciğerler ve deri olmak üzere herhangi bir organ

Günler ya da yıllar

Akciğerlerde astım, benzer kronik hastalıklar ve sürekli işgöremezlik. Deride endüstriyel dermatit. Toluen diizosiyanat, epoksi reçineleri için aminli sertleştiriciler Dermotoza yol açıcı Deri Günler ya da yıllar

İltihaplı ve soyulan deri kızarıkları. İrritanlara, allerjenlere, çözücülere ve deterjanlara kronik maruziyet sonucunda ortaya çıkabilir. Kuvvetli asitler, alkaliler, deterjanlar, karbon tetraklorür, trikloretilen Kanserojen Çoğunlukla deri,

akciğerler ve mesane olmak üzere herhangi bir organ

10-40 yıl Etkilenen organda ya da dokuda kanser. Erken ölüm ile sonuçlanabilir.

2-naftilamin, bazı katranlar ve yağlar, benzidin, asbest Zehirli Çoğunlukla karaciğer, beyin ve böbrekler olmak üzere herhangi bir organ

Birkaç dakika ya da uzun yıllar

Hayati organlarda hücre ölümü ve bu durumun sonucunda organın önemli biyolojik fonksiyonlarını yerine getirememesi. Ölümle sonuçlanabilir.

Karbon tetraklorür, civa, kadmiyum, karbonmonoksit, siyanür asidi Boğucu Akciğerler Dakikalar Gazlar, havadaki oksijenin yerini alır. Asetilen,

karbondioksit

Çizelge 5.1. Endüstriyel Kimyasalların Toksik Etki Türleri

İnsanlar değişik ilaçlara, gıdalara farklı tepki gösteriyorlarsa, işçilerin de endüstriyel kimyasallara farklı fizyolojik tepkiler gösterebileceğini anlamak önemlidir. Bazı işverenler “tehlikelere dirençli” olma düzeyi daha yüksek işçileri seçmeye ve zayıf sağlık belirtileri gösteren işçileri uzaklaştırmaya çalışabilirler. İşverenlerin, doğurgan yaştaki kadınları fetusun rahimdeki gelişimini etkilediği bilinen iş süreçlerinde (örneğin kurşunla çalışılan işler) istihdam etmeyi kabul etmediklerine de yaygın olarak rastlanmaktadır.

İşçileri kimyasal tehlikelere karşı koruyucu bir sendika stratejisi, bütün işçilerin yaptıkları iş nedeniyle sağlıkları etkilenmeden çalışabildikleri güvenli bir çalışma ortamı yaratmak için çaba göstermelidir. Düzenli sağlık muayeneleri,

(25)

doğurganlık çağındaki kadınlar gibi “hassas” işçilerin işverence elenmesinin bir aracı asla olmamalıdır.

5.2.1. Kimyasal Madde Türleri

Kimyasal bir maddenin fiziksel biçimi maddenin vücuda nasıl girdiğini ve bir ölçüde de yaptığı tahribatı etkileyebilir. Kimyasal maddeler esas olarak katı, toz, sıvı, buhar ve gaz biçimindedir.

5.2.1.1. Katılar

Kimyasal zehirlenmeye yol açma olasılığı en düşük olan kimyasal maddeler katı biçimde olanlardır. Ancak, katı kimyasal maddelerden bazıları deriye ya da yiyeceklere bulaştığında, bunların vücuda alınması zehirlenmeye neden olabilir. Katı biçimdeki kimyasal maddelerin yutulmasını önlemek için kişisel hijyen önemlidir.

Katı maddelerde en büyük tehlike, bazı iş süreçlerinin bunları daha tehlikeli biçime dönüştürebilmesidir. Örneğin, doğranmakta olan kereste talaşa dönüşebilir ve solunum yoluyla vücuda girebilir. Kaynak çubukları dumana ve gazlara dönüşebilir. Normal olarak katı biçimdeyken güvenli olan poliüretan köpük, yandığında öldürücü gazlar çıkartmaktadır.

Katı biçimdeki kimyasal maddeler solunabilen toksik buharlar çıkartabilir, yanıcı ve patlayıcı olabilir ve deriyi aşındırabilir.

Katı kimyasal maddelerle çalışılırken özellikle de bunları daha tehlikeli maddelere dönüştüren iş süreçleri sırasında etkili kontrol önlemleri uygulanmalıdır.

5.2.1.2. Tozlar

Tozlar, çok küçük katı parçacıklardır. İşyerinde normal olarak toz biçiminde bulunan maddeler (örneğin çimento torbaları), ya da toz çıkaran iş süreçleri (örneğin cam elyafla çalışılırken toksik toz oluşmaktadır) nedeniyle toza maruz kalınabilmektedir. İşyerindeki tozun güvenli düzeylerde tutulması için etkili kontrol önlemleri uygulanmalıdır.

(26)

Zararlı tozlarda esas tehlike bunların soluk alınırken akciğerlere gitmesidir. Soluk alındığında daha büyük toz parçacıkları genellikle kıllar ve mukoza tarafından yakalanır ve vücut da bunları dışarı atar. Ancak, daha küçük parçacıklar daha tehlikelidir; çünkü bunlar akciğerlere kadar ulaşarak tahrip edebilir ya da kana karışarak vücudun diğer bölgelerine taşınıp buralarda tahribata neden olabilir. Toz parçacıkları gözleri de zedeleyebilir.

Tozlar kolayca görülmeyebilir. Özel aydınlatma olmaksızın çoğu zaman küçük toz parçacıkları bulutu görülememektedir. Bazı durumlarda ise tozlar patlayabilir. Örneğin tahıl silolarında ya da un değirmenlerinde patlama olabilir.

5.2.1.3. Sıvılar

Asitler ve çözücüler gibi tehlikeli maddelerin çoğu normal ısıda sıvı biçimindedir. Sıvı kimyasalların çoğu, solunabilen ve kimyasal maddenin türüne bağlı olarak çok toksik olabilen buharlar çıkartır.

Sıvı kimyasallar deri yoluyla absorbe olabilir. Bazı sıvı kimyasallar deride ani tahribata neden olabilir. Diğer bazı sıvılar deriden geçerek doğrudan kana karışabilir ve vücudun çeşitli bölgelerine ulaşarak buralarda tahribata yol açabilir.

Soluma, deri maruziyeti ve göz tahribatı ihtimalini bertaraf etmek ya da azaltmak için sıvı kimyasallarla çalışırken etkili kontrol önlemleri uygulanmalıdır.

5.2.1.4. Buharlar

Buharlar, havada asılı kalan çok küçük sıvı damlacıklardır. Sıvı kimyasalların çoğu oda sıcaklığında buharlaşır, yani buhar oluşturarak havada kalır.

Bazı kimyasal maddelerin buharı gözleri ve deriyi tahriş edebilir. Toksik kimyasal buharları solumak sağlık üzerinde çeşitli ciddi sorunlar yaratabilmektedir.

Buharlar parlayıcı ya da patlayıcı olabilir. Yangından ya da patlamadan kaçınmak için buharlaşan kimyasalları kıvılcımlardan, ateşleme kaynaklarından ya da bağdaşmayan kimyasal maddelerden uzak tutmak önemlidir.

İşçilerin sıvı, katı ya da diğer biçimlerdeki kimyasal maddelerden çıkan buharlara maruz kalmasını önleyecek kontrol önlemleri uygulanmalıdır.

(27)

5.2.1.5. Gazlar

Bazı kimyasal maddeler normal ısıda gaz biçimindedir. Sıvı ya da katı biçimdeki bazı kimyasallar da ısıtıldığında gazlara dönüşür. Genellikle rengi ya da kokusu nedeniyle gazlar kolayca farkedilebilir. Ancak, hiç görünmeyen ve kokusu olmayan gazlar da vardır ve bunlar sadece özel teçhizat ile saptanabilmektedir.

Bazı gazlar anında tahriş edebilmektedir. Bazı gazların sağlık üzerindeki etkileri ise ancak insan sağlığı ciddi biçimde zarar gördükten sonra farkedilebilmektedir.

Gazlar parlayıcı ya da patlayıcı olabilir. Bu tür gazların bulunduğu ortamlarda çalışırken son derece dikkatli olunmalıdır.

5.3. Kimyasal Maddelerin Çevreye Etkileri

İşverenlerin çoğu toksik kimyasallarla bağlantılı tehlikelerin bilincinde değildir ve kimyasal atıklardan güvenli bir şekilde nasıl kurtulacağını bilmemektedir. Sonuçta, bu işverenler kimyasal atıkları çevreye boşaltmaktadır. Uygun olmayan biçimde atılan toksik kimyasallar sonuçta içme suyuna, yiyeceklerin yetiştirildiği toprağa ulaşmaktadır.

Günümüzde, her ülke kimyasal atık sorunu ile mücadele etmekte ve kimyasal atıklardan kalıcı ve aynı zamanda güvenli bir şekilde kurtulmanın yollarını aramaktadır. Bugüne kadar bulunmuş olan en iyi çözüm yolu, kimyasal maddelerin yeraltı sularına ve yerleşim ya da tarım alanlarına sızmasını önleyecek özel olarak onaylanmış ve bakımlı atık boşaltma alanlarının kullanılmasıdır.

5.4. Kimyasal Maddelerle İlgili Bilgilere Ulaşma 5.4.1. Tehlike Bilgi Formları

Tehlike Bilgi Formları (TBF) kimyasal maddeler hakkında ayrıntılı bilgi içeren sayfalardır. Malzeme Güvenlik Bilgi Formu (MGBF), Kimyasal Güvenlik Bilgi Formu (KGBF) olarak da adlandırılmaktadır. Bunlar genellikle kimyasal madde imalatçıları ya da Uluslararası Kimyasal Güvenlik Programı (IPCS) tarafından hazırlanmakta ve kullanıma sunulmaktadır. TBF’ler kimyasal maddeler konusunda önemli ve ulaşılabilen bilgi kaynakları olmakla birlikte bunların tümü aynı kalitede değildir. Örneğin, çoğu zaman bu metinleri okumak ve anlamak

(28)

zordur. Diğer bir sorun, bu metinlerin, belirli kimyasalların yarattığı tehlikeler ve bunlarla çalışırken alınması gerekli önlemler konusunda yeterli bilgi içermemesidir. Bunları aşmanın yolu, TBF’lerle birlikte mümkün olduğunca diğer bilgi kaynaklarının da kullanılmasıdır.

Aşağıdaki bilgiler tehlike bilgi formlarının tümünde yer almalıdır:

Ürünün ve İmalatçının Adı: Ürünün adı, kimyasal adı ya da ticari adı

olarak yer alır. Listedeki ürün adı etikette yazılı olanla aynı olmalıdır. Tehlike bilgi formları ürün ya da maddenin eşanlamlılarını da vermelidir. Eşanlamlılar, ilgili madde için kullanılan diğer adlardır. Örneğin; metil alkol, metanol ya da odun ispirtosu adıyla da bilinmektedir.

İmalatçının (ya da satıcının) adı, adresi, telefon numarası, TBF’nin hazırlandığı tarih ve iş saatleri dışında acil aramalar için bir telefon numarası yer almalıdır.

İçindeki Tehlikeli Maddeler: Karışım olan ürünlerde tehlikeli kimyasallar

listesinde olan ve ürünün yüzde birini (%1) ya da daha fazlasını oluşturan maddelerin yazılması gereklidir. Kanserojenler istisnadır, karışımın binde birini (%0,1) oluşturuyorsa listede belirtilmelidir. Ürünün içindeki tehlikeli maddeler kimyasal isimleriyle listelenmelidir.

Listedeki maddelerin herbiri için maruz kalınabilecek konsantrasyon sınırı belirtilmelidir. Tehlike bilgi formunda, hem uyulması zorunlu olan, müsaade edilen azami konsantrasyon değeri (MAK), hem de tavsiye edilen eşik sınır değeri (ESD) yazılmalıdır.

MAK, bir maddenin işyerindeki havada bulunmasına izin verilen maksimum miktardır. MAK, yasal olarak uyulması gereken bir sınırdır. ESD ise tavsiye edilen bir sınır değerdir ve buna uyulması yasal bir zorunluluk değildir. Özel bir kuruluş tarafından geliştirilen ESD’ler, çoğu işçinin zarar görmeden günlük olarak maruz kalabileceği konsantrasyonları göstermektedir.

Fiziksel Veriler: Bu bölümde kaynama noktası, buhar basıncı, buhar

yorgunluğu, erime noktası, görünüm, koku vb. bilgiler yer alır.Bu bilgiler bir kimyasal maddenin davranış biçimini ve yaratabileceği tehlike türünü anlamaya yardımcı olmaktadır.

(29)

Yangın ve Patlama Verileri: Parlama, yanma ya da patlama sınırlarını

göstermekte ve olası bir yangının nasıl söndürüleceği anlatılmaktadır. Bu bölümdeki bilgiler, kimyasal yangınları ve patlamaları önlemek ve yangın ya da patlama durumunda yapılması gerekenleri planlamak ve yapmak için gereklidir.

Reaksiyona Girme Verileri: Maddenin diğer maddelerle etkileşime girip

girmediğini ve eğer giriyorsa buna bağlı tehlikeleri gösterir. Bu bölümde, uyumsuz maddeler (birarada bulundurulmaması ya da kullanılmaması gereken maddeler) sıralanmaktadır. Ürünün uygun biçimde saklanması ve kullanılması için bu bilgi önemlidir.

Sağlık İçin Yarattığı Tehlike Verileri: Vücuda giriş yolları (solunum, deri

absorbsiyonu ya da sindirim), sağlık üzerinde yarattığı akut ve kronik etkiler, maruziyet işaretleri ve belirtileri, ürünün kanserojen olup olmadığı, maruziyet durumunda daha da kötüleşen sağlık sorunları ve tavsiye edilen ilkyardım/acil durum prosedürlerinin tamamının bu bölümde yer alması gerekir.

Kullanımda Alınması Gereken Önlemler: Acil durumlarda ne

yapılacağına ilişkin planlar geliştirmek için gereken bilgiler, temizleme işlemleri, güvenli bir şekilde atma yöntemleri, gerekli depolama ve kullanma önlemleri bu bölümde detaylı bir şekilde yer almalıdır.

Kontrol Önlemleri: Tehlike kontrolünde havalandırma, çalışma

uygulamaları ve kişisel koruyucu teçhizat gibi tavsiye edilen yöntemler detaylandırılmalıdır.

Respiratör tipi ve ürüne en dayanıklı koruyucu giysi ve eldiven belirtilmelidir. Ancak bu bilgiler çoğu zaman eksiktir. TBF’ler, en dayanıklı koruyucu malzemeyi önermek yerine basit eldiven ve giysilerin kullanılması gerektiğini belirtmekle yetinmektedir.

5.4.2. Etiketler

Kimyasal madde kaplarının ya da bidonlarının üzerindeki etiketler de önemli bilgi kaynağıdır. Etiketler her zaman bu kaplara tutturulmalıdır ve etikette belirtilen kimyasal madde ile kabın içindeki kimyasal madde ile aynı olmalıdır.

Tehlike bilgi formlarında olduğu gibi etiketlerin de yetersizlikleri vardır. Örneğin etiketlerdeki bilgiler eksik olabilir ya da kimyasal maddenin üretildiği

(30)

ülkeye bağlı olarak, etiket bilmediğiniz bir dilde yazılmış olabilir. Bu zorlukları aşmak için, etiketlerin diğer bilgi kaynakları ile birlikte kullanılması en iyi yoldur.

Endüstriyel kimyasalların çoğunun iki ismi olduğu bilinmelidir: Kimyasal maddenin yaygın olarak bilindiği ticari isim ve yalnızca kimyasal maddenin tanıtımı için kullanılan marka. Maddenin içindekiler değişmediği sürece kimyasal ismi değişmez; ancak ticari isim her zaman değişebilir.

Birçok işyerinde kullanılan kimyasal maddeler genellikle farklı kimyasalların karışımıdır ya da toksik olabilecek diğer kimyasal maddelerden eser miktarda kirlenmiş olabilir. Her iki durumda da bilgi edinmek zordur. Çünkü tehlike bilgi formları karışımlar için değil, yalnızca saf kimyasal maddeler için bilgi içermektedir ve kirleticilerin etiket üzerinde belirtildiği durumlara nadiren rastlanır. Maddelerin birlikte reaksiyona girdiği ya da daha güçlü bir etki yarattığı durumlarda kimyasal karışımlar tehlikelidir.

5.4.3. Eğitim

Etkili bir eğitim, kimyasal tehlikelerle ilgili bilgi edinmenin önemli araçlarından biridir. Kimyasal maddelerle çalışılan işletmelerde, işveren kimyasallardan etkilenmesi muhtemel işçilere eğitim verilmesini sağlamalıdır. Eğitim aşağıdaki konuları içermelidir:

 Belirli kimyasalların olası ya da bilinen tehlikeleri ve sağlık üzerindeki etkileri konusunda bilgiler,

 Sözkonusu kimyasal maddelerle güvenli biçimde nasıl çalışılacağı konusunda bilgiler,

 Acil durum ve ilkyardım önlemleri,

 Gerekli olabilecek koruyucu teçhizatın kullanımı ve bakımı,

 Kontrol önlemlerinin etkili bir şekilde işleyip işlemediğinin nasıl anlaşılacağı,

 Etiketlerin, tehlike bilgi formlarının ve kimyasal maddelerin üzerindeki diğer tehlike bilgilerinin nasıl yorumlanacağı

Yeni işçiler için eğitim gereklidir ve çalışmakta olan işçiler de düzenli aralıklarla bilgi tazeleme kurslarından geçirilmelidir. Şirketin düzenlediği eğitim

(31)

programlarının etkili olmasını sağlamak için bu programların geliştirilmesinde ve planlanmasında sendikanın işverenle birlikte çalışması tavsiye edilmektedir.

(32)

6. ERGONOMİ

6.1. Ergonomiye Genel Bakış

Ergonomi gerek iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemlerin etkinliğini sağlamak, kazaları önlemek, gerekse iş veriminin artmasındaki etkileri nedeniyle giderek önem kazanmaktadır. Ne yazık ki ergonomik değerlendirme ve danışmanlık hizmeti sunabilecek ergonomi ekipleri ya da danışma birimleri ülkemizde etkin bir işlev kazanamamıştır. Çıraklık okullarından başlayarak kişilere temel ergonomi ilkelerinin öğretilmesi işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarına önemli katkıda bulunacaktır. Ergonominin belirli disiplinlerin teknik ayrıntıları ile işlenmesi günlük yaşamdaki öneminin kavranmaması özellikle ilk, orta ve lise öğrenimi düzeyinde ergonomi bilincinin yerleşmesini sağlayacak yaklaşımlar için engelleyici olmuştur. Günümüzde ergonomik özellik sadece tüketicilerin yönlendirilmesi amacıyla bazı reklamlarda kullanılan, ancak tüketicinin bilgilendirilmesine gerek görülmeyen bir kavram olarak kalmıştır. Öte yandan ergonomi hem çalışma hayatında, hem de günlük yaşamda insan sağlığı, verimi ve etkinliği açısından çok büyük önem taşıyan ilkeleri ortaya konan bir temel disiplin olma özelliği ile toplum genel kültürüne katılamamıştır.

6.2. Ergonomi Tanımı

Ergonomi iş, ürün tasarımı, ev yaşamı ve dinlenme dönemi etkinlikleri ve bunlara yönelik üretimle ilgili olarak çevre ile kişinin etkileşimi olarak tanımlanabilir. Çeşitli iş ve çevre koşullarında insanların makinelerle ilişkisini konu edinir. Bu ilişki bedensel ve ruhsal özellikleri göz önüne alır. İnsan eğilimlerinin, yeteneklerinin ve kısıtlılıklarının, bu ilişkideki rolü üzerinde durur. Bu değerlendirmelerin sonucunda elde edilen verileri insan/makina sistemlerinin tasarımında,işyeri ve çalışma ortamının düzenlenmesinde kullanır. Kısacası yaşamın insana uygun hale getirilmesi ve yaşamın insana uydurulması işiyle uğraşmaktadır.

İnsanoğlu ilkel yaşam dönemlerinde sadece yer değiştirmek ve düşmanlarından kaçabilmek için ayaklarını, toplayabilmek için ellerini kullandığı dönemleri aşarken giderek ağaç parçalarını, taşları kullanmaya daha sonra bunları biçimlendirerek araç yapmaya başladı. Bu gelişme günümüzün karmaşık

(33)

teknolojisine kadar ulaştı. Günlük yaşamımızda kullandığımız, insan faktörleri göz önüne alınmaksızın yapılmış birçok araçlarla karşılaşmakta ancak bunların farkına varmamaktayız. Kimi zaman kullandığımız araçla istediğimiz işi yapmakta güçlük çektiğimizde bunun hangi insan faktörüyle uyumsuzluğu nedeniyle bu sonucu verdiği üzerinde pek durulmamaktadır.

Ergonomi insanların iş ve her türlü uygulamadaki durumunu, uygulama ortamındaki her türlü stresi ve bu stresle uyum sağlama yeteneğini konu edinmektedir. Burada insanı doğrudan etkilemekte olan etmenler daha çok iş ortamında olduğundan genellikle iş ortamındaki stres ve bu strese uyum yeteneği ön plana çıkar. Amaç çalışma birimlerini, fabrika ve ofisleri, mobilyaları, araç, gereç ve donanımları ve iş taleplerini insan boyutları, yetenekleri ve beklentileri ile uyumlu hale getirerek stresi azaltmaktır.

İnsan, makine, iş gereksinimi ve çalışma yöntemleri arasındaki karmaşık ilişkiyi konu edinen ergonomi bilimi birçok bilimin sağladığı verilerden yararlanmak zorundadır. İşin niteliği ne olursa olsun insan üzerinde değişik derecelerde stres yani zorlanma nedenidir. Ergonomistler çalışma ve yaşama ortamındaki stresi ve insanın bu strese uyum çabalarını ya da uyumunu sağlayacak önlemleri araştırır. Kısacası hayatın insan üzerindeki zorlayıcı ve olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması ya da sınıflandırılmasına yönelik bütün çabalar ergonomi alanına girer. Kişiler erkek, kadın, çocuk ya da yaşlı, üretici ya da tüketici, sakat ya da sağlam oluşlarına göre değişik özelliklere sahiptirler. Doğumlarından başlayarak çevre koşulları ve dış dünyadaki birçok durum ve araçla etkileşim içerisine girerler. Ortamın aydınlanması, ısısı, gürültüsü, çalışma ortamının boyutları, tasarımı, yerleşimi, kullanılan araç gereç ve avadanlıkların özelliği, mobilyalar, dinlenme etkinliklerinde kullanılan araç ve gereçler, günlük yaşamın birer parçası olan tüm ekipmanlar kişinin etkileşim içerisinde olduğu dış dünyanın bir bölümüdür. Ergonomi kişilerin hayatının insanlaşmasını ve insana uygun hale getirilmesini amaçlar. İnsanların yaşama kalitesini yükseltir. Yakın çevrenin sağlık koşullarına uygun hale getirilmesi, birtakım tehlike olasılıklarının ortadan kaldırılması temel amaçtır. Çalışma saatlerinin düzenlenmesi, fizyolojik özelliklere uygun çalışma düzeni, kullanılan araçların işe ve kullanan kişiye uyumunun sağlanması etkinliğin artmasında önemli kavramlardır.

(34)

İnsan hayatının büyük bir bölümünün işyerinde geçmesi, işyeri koşullarının sağlıkla çok yakın ilişkisi ergonomi ilkelerinin en yaygın olarak bu alanda kullanımında etkin olmuştur. Bu nedenle kabaca ergonomi tanımı yapılırken konunun doğrudan işyeri ile ilişkili olduğu kanısını verecek bir yaklaşım içine girilebilmektedir. Ancak doğuştan başlayarak bebeğin yattığı beşikten, evimizde oturduğumuz sandalyelere, masanın yüksekliğine, bıçak, tornavida ve çatalın ya da makasın sapına ya da ağırlığına kadar birçok faktör ergonomi bilimince belirlenir.

Ergonomi terimi Avrupa’da en yaygın olarak kullanılan terim olmakla birlikte, ABD’de bunun karşılığı olarak “İnsan Faktörleri” terimi kullanılmaktadır. Zaman zaman insan faktörleri ile ergonomi arasında ayırım yapma çabaları olmuş ancak bu ayırım başarılı olamamıştır. ABD’de askeri terim olarak “İnsan Mühendisliği” terimi kullanılmasına rağmen bu terim kabul görmeyerek giderek az kullanılır hale gelmiştir.

6.3. Ergonomi Biliminin Amaçları

Ergonomi bilimi insanlar ve bunların iş ve günlük yaşamlarında kullandıkları ürün, araç, gereç, uygulama süreci ve çevreleriyle etkileşimleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Dikkat edilirse burada ağırlık insana verilmektedir. Oysa mühendislik biliminde daha çok teknik mühendislik noktalarına ağırlık verme eğilimi vardır. İnsanoğlunu etkileyen şeylerin nasıl tasarlanacağı üzerinde durulmaktadır. Ergonomi bilimi insanların kullandığı şeyleri ve çevreleri değiştirme olanakları arar; böylece söz konusu şeylerin kullanımı sırasında insanların gereksinimini daha etkin sağlayacak, kısıtlılıklarını azaltacak, yeteneklerine uyumlu hale getirecek tasarımları öngörür.

Ergonomi bilimi, yapılan iş ve diğer etkinliklerin etkililiğinin ve veriminin artmasını hedefler. Böylece kullanım elverişliliğini, hataların azaltılmasını, verimin artmasını sağlar. Bir başka hedef ise insan değerlerinin artmasını ve gelişmesini sağlamaktır. Güvenliğin arttırılması, yorgunluğun azaltılması, stresin azaltılması bunların arasında sayılabilir. Dikkat edilirse bütün bu hedeflerde sadece “iş hayatı” kısıtlaması bulunmakta, insanın tüm günlük yaşamının her evresi gözönüne alınmaktadır. Burada en önemli iki avantajdan söz edilmektedir:

(35)

 Sadece çok özel uygulamalar açısından sınırlı bir hedef alt grubunun sağlanması gerekmektedir.

 Ulaşılması gereken hedefler genellikle birbiriyle uyumlu ve birbirini bütünler özelliktedir.

Güvenli bir makinenin yapılması hedeflendiği varsayılırsa bunun daha az yorucu olması, güvenlikle bağlantılıdır. Sonuçta makinenin kullanımı daha az yorucu olmakta, kullanıcının çalışma etkinliği ve üretiminin artmasına yol açmaktadır. Kullanım kolaylığı ve yorgunluğun azalması çalışanın stresinin de azalmasını sağlamaktadır. Sonuçta bir hedefler grubu, birbirini bütünler biçimde gerçekleştirilmekle ergonomik açıdan yeterli bir tasarım sağlanmış olabilmektedir. Eğer bu sağlanamayacak olsaydı, gerçek anlamda ergonomik bir aracın yapılabilmesi mümkün olamayacaktı.

Ergonominin başlıca amaçları şöyle sıralanabilir:

 İnsanlar tarafından kullanılan araç, gereç ve düzeneklerin kullanım etkinliğinin arttırılması

 Günlük hayatta karşılaşılan insan kullanımına ve etkileşimine açık olan herşeyin insana uygun tasarımının sağlanmasıyla; performansının arttırılması, güvenliğinin sağlanması, sağlığının korunması ve iyileştirilmesi, mutluluğunun ve doyumunun sağlanması

Ergonomi tanımında sık olarak vurgulanan iki özellik vardır:  İnsan kullanımı için tasarım

 Çalışma ve yaşama koşullarının en elverişli duruma getirilmesi

Ancak bunlar tek başlarına ergonominin temel yaklaşımını tam olarak ortaya koyamaz. Bu özelliklerinden birisine veya diğerlerine ağırlık verilmesi ergonomik yaklaşımın hatalı algılanmasına neden olabilir. Ergonominin bütün yönleriyle tanımında verimli, rahat, etkili ve güvenli insan kullanımı vurgulanırken bu amaçla araç, makine, sistem, görev, iş ve çevre tasarımlarının hedeflendiği, bu amaçla da insan davranışı, yetenekleri, kısıtlılıkları ve diğer özellikleri ile ilgili bilgilerin esas alındığı açıklanmalıdır. Sonuçta bu yaklaşım bizi Chapanis tarafından yapılmış olan çağdaş ergonomi tanımına götürmektedir:

“Ergonomi üretken, güvenli, rahat ve etkili bir insan kullanımı sağlamak üzere; araç, gereç, makine, sistem, görev, iş ve çevre tasarımlarında insan

Referanslar

Benzer Belgeler

KEP, e-Yazışma Teknik Rehberi’nde de kamu kurumlarının resmi yazışmalarında varsayılan yöntem olarak belirlenmiştir (T.C. Rehber’e Ankara’daki üniversitelerin

2002 y›l›nda 36 Avrupa ülkesi ile birlikte Türkiye’nin de yer ald›¤› PULMAN-XT (‹leri A¤lar› Hareketlendiren Halk Kütüphaneleri) Projesi’nin kat›l›mc› her

Özel eğitime gereksinim duyan bireylere yönelik olarak düzenlenen eğitim- öğretim hizmetlerinden, bu bireylerin yeterince yararlanabilmeleri için bazı hususlara

Onun her zaman abi dediği, 1959 yılında Ankara Tıp Fakültesini bitiren, 1963’de Tulane Gastroenteroloji’de fel- low olan Kemal Akdamar zaman içinde Tulane’de gastroenteroloji

Bizim günlük çalışmalarımızda da mevcut üstünlükleri sebe- biyle MRG yöntemleri, daha kolay uygulanabilir ve değerlen- dirilebilir olması bakımından kimyasal şift

Bülent Ecevit Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Anabilimdalı Bulent Ecevit University, Faculty of Education, Department of Turkish Education

“Üst kademe kamu yöneticilerinin” en önde gelenlerinin (cetvel -I-) görev sürelerinin Cumhurbaşkanının görev süresiyle senkronizasyonu yeni bir

Ameliyat edilen ve kaybedilen evre I-III olgularda orta- lama yaşam süresi, ameliyat edilmeyen, kaybedilen ve tümörü klinik olarak evre IV'den az olgulara göre anlamlı fazla idi