• Sonuç bulunamadı

View of Determination of the premenstrual syndrome and affecting factors among married women

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "View of Determination of the premenstrual syndrome and affecting factors among married women"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Evli kad nlarda premenstrual sendrom görülme durumu

ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi

1

Nülüfer Erbil

2

Nurgül Bölükba

3

Sevcan Tolan

4

Fatma Uysal

5

Özet

Amaç: Bu çal ma, evli kad nlarda premestrual sendrom ve etkileyen faktörleri belirlemek

için yap ld .

Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipte planlanan bu çal man n evrenini 4 nolu sa k oca na kay tl 15-49 ya lar aras ndaki 11092 evli kad n olu turdu. Örnekleme bu sa k merkezine ba vuran ve çal maya kat lmay kabul eden 302 evli kad n al nd . Çal ma 23 Mart- 25 May s 2007 tarihleri aras nda yap ld . Veriler soru formu ve Premenstrual Sendrom Ölçe i (PMSÖ) ile yüz-yüze görü me tekni i kullan larak topland . Verilerin istatistiksel de erlendirmesi, SPSS 11.5 kullan larak yap ld .

Bulgular: PMSÖ puan ortalamas 88.61±30.05 (44-181) bulundu. Çal maya kat lan

kad nlar n %68.5’i menstrual siklusun ba lamas ndan önce menstruasyon hakk nda bilgi alm . Kad nlar n % 48.2’si anneleri taraf ndan bilgilendirilmi ti. Kad nlar n %69.1’si premenstrual sorunlar n evlenme ve do um yapma ile de medi ini belirtti. Kad nlar n %49.4’u evlenme ve do um yapmalar n sonucunda menstruasyon a lar n daha az oldu unu ya da art k olmad belirtti. Ara rma kapsam na al nan kad nlardan; annesi okur-yazar olmayanlar n, gelir düzeyi yetersiz olanlar n, ehirde ve köyde ya ayanlar n ve anemisi olanlar n PMSÖ puan n di erlerine göre daha yüksek oldu u ve fark n istatistiksel olarak anlaml oldu u belirlendi (p<0.05). Kad nlar n ya , medeni durumu, mesle i, e itim seviyesi, aile tipi, sigara içme durumu, menar ya ve menar tan önce menstruasyon hakk nda bilgi almalar n premenstrual sendrom görülmesinde etkisi olmad saptand (p>0.05).

Sonuç: Bu çal ma sonucunda, evli kad nlar aras nda premenstrual sendromun hafif düzeyde

ya and belirlendi. Bununla birlikte, premenstrual semptomlar n daha az ya anmas için sa k personelinin kad nlara premenstrual sendrom konusunda planl e itim vermeleri önerilir.

Anahtar Kelimeler: Premenstrual sendrom; evli kad n; etkili faktör.

1

Bu ara rma 6. Ulusal Üreme Sa ve Aile Planlamas Kongresi’nde poster bildiri olarak sunulmu tur, 23-25 Nisan 2009, Ankara, Türkiye.

2

Yard. Doç.Dr.,Ordu Üniversitesi Sa k Yüksekokulu, Ordu, Türkiye, e-posta: nilufererbil@mynet.com 3

Yard. Doç.Dr.,Ordu Üniversitesi Sa k Yüksekokulu, Ordu, Türkiye, e-posta: nurbol_52@hotmail.com 4

Hem ire, Ordu Üniversitesi Sa k Yüksekokulu, Ordu, e-posta: sevcantolan@hotmail.com 5

(2)

Determination of the premenstrual syndrome and

affecting factors among married women

Abstract

Objective: This study was done to determine affecting factors and premenstrual syndrome

among married women.

Method: This study was planned as cross-sectional. Population of this study was constituted

from married women registered a Health Centre of Ordu province, in Turkey. The sample was composed of 302 married women who applied in this Health Centre and accepted to join. The study was made between the dates 23rd of March-25th of May, 2007. Data were collected with the questionnaire form and Premenstrual Syndrome Scale (PMSS) by using face to face technique. The statistically evaluation of data were done by using SPSS 11.5.

Results: PMSS score of women was found 88.61±30.05 (range 44-181). 68.5% of women

who joined to the study were informed about menstruation before the menarche and 48.2% of them were informed by their mothers, 69.1% of them stated that marriage and giving birth don’t change their premenstrual problems, 49.4% of women reported that they experienced fewer or no dysmenorrhea after marriage and giving birth. PMSS scores of women who illiterate of their mother, “ inadequate” income, residence in the province and in the village with anemia were found higher than other women and the difference was statistically significant (p<0.05). It was found that women’s age, marital status, occupation, education level, family type, smoking, menarche age and knowledge about menstruation before menarche of women were no effected on premenstrual syndrome (p>0.05).

Conclusion: As a result, premenstrual syndrome was found “mild level” among married

women. However, it may be suggested that health personals should give planned education about premenstrual syndrome to the women for less experienced of premenstrual symptoms.

(3)

Giri

Kad nlar n ya amlar n 30-35 y kapsayan ve fizyolojik bir olay olan menstruasyon, her ay düzenli olarak tekrarlayan bir süreçtir (Akdeniz ve Karada , 2006). Menstrual siklusun luteal faz s ras nda ortaya ç kan ve menstruasyonun ba lamas yla h zla düzelen somatik, bili sel, duygusal ve davran sal bozukluklar “premenstruel sendrom” (PMS) terimiyle tan mlan r (Parker, 1993). PMS ilk defa 1931 y nda Frank taraf ndan tarif edilmi tir (Karada , 2001). Yakla k 200 semptomun bu sendromda görülebilece i bildirilmektedir (Halbreich, 2004). Bu semptomlar; kar n ve memelerde lik, hassasiyet, ba

, kilo alma, çarp nt , bulant , terleme gibi fiziksel semptomlar ve huzursuzluk, üzüntü hali, gerginlik, öfke, kendini küçük görme, agresyon gibi psikolojik semptomlardan olu maktad r. En s k rastlanan semptomlar; duygu bozukluklar , huzursuzluk, ödem ve meme hassasiyetidir. Semptomlar intihara kadar götürücü ve ba kalar na kar iddet hareketlerine sebep olacak kadar önemli olabilir (Mishell, 2005; Ad güzel, Ta n, Danac , 2007; Karada , 2001; Baker & Driver, 2007).

Menstruel döngünün hemen öncesinde duygu durum de ikli i, sinirlilik, kayg , enerji azalmas , depresif duygudurum, de ersizlik dü ünceleri, dikkat toplama güçlü ü, tahta de iklikler, gö üslerde kinlik, eklem a lar gibi belirtilerle ortaya ç kan PMS, menstruasyonun ba lamas yla sonlanmakta ve bir sonraki menstruel döngüye kadar ortaya kmamaktad r (Akdeniz ve Karada , 2006). Amerikan Jinekoloji ve Obstetri Koleji’nin raporuna göre adet gören kad nlar n %80’i hafif iddette de iklik ya amaktad rlar. Bu kad nlar n %20-40’ adet öncesi dönemde daha fazla güçlük ya amakta, % 2-10’u ise i , ili kiler ve sosyal i levselselli i bozacak iddette belirtiler ya amaktad r. Tan konulan adet öncesi sendrom ya ayan kad nlarda ya am boyu depresyon görülme s kl %30-76 aras nda de mektedir (Baker & Driver, 2007). Sadece Amerika Birle ik Devletleri’nde PMS’yi bu kadar iddetli ya ayan yakla k 3-7 milyon kad n bulunmaktad r (Borenstein, Dean, & Leifke, 2007; Komura, Ohtsuki,& Miyake, 2006; Akdeniz ve Gönül, 2004).

PMS, sadece ki iyi de il, ailesini ve toplumu da etkilemektedir. PMS’li hastalar n ailelerinde çocuk örselenmesi ve aile içi kavgalar rapor edilmi tir. Fransa, Kanada, ngiltere ve ABD’de PMS tan alm kad nlar n cezalar nda indirim yap lmas söz konusudur. 1956 ve 1969’da yap lan çal malarda, PMS’nin neden oldu u i e devams zl n ABD

(4)

endüstrisinde 5 milyar dolarl k kayba neden oldu u tahmin edilmi tir (Mishell, 2005; Borenstein, et al. 2007; Akdeniz ve Gönül, 2004).

Bu sendromun gerek etyolojisi, gerekse tan konusunda yap lan ara rmalar n sonucunda büyük farkl klar n olmas yöntemsel ayr klara ba lanmaktad r. PMS tan koymak için ise ICD-10 tan ölçütleri kullan r. PMS için ICD-10 tan ölçütleri; hafif psikolojik huzursuzluk, me hissi/kilo alma, memelerde hassasiyet, el ve ayaklarda me, çe itli a lar, dikkatte azalma, uyku bozuklu u, i tah de ikli idir (Borenstein et al., 2007).

Fiziksel ya da psikolojik belirtilerden birinin olmas tan koymak için yeterlidir. Sosyal ya da rol i levselli inde bozulma olmas gerekmemektedir (Karada , 2001; Akdeniz ve Karada , 2006; Baker & Driver, 2007). Türkiye’de tan için gerekli kriterler kullan larak yap lan PMS prevalans çal malar , daha çok belirli bir bölgede ya ayan kad n toplulu u ile hastanelere çe itli nedenlerle ba vuran kad nlarda yürütülmü tür (Aky lmaz, Özçelik, Polat, 2003; Müderris, Gönül, Sofuo lu, 1999; Demir, Y ld z, Güvenda , Güven, 2006). Baz uzmanlar PMS’nin bat kültürüne özgü bir hastal k oldu unu dü ünmektedirler. Bu nedenle son zamanlarda PMS rk, kültür ve sosyoekonomik durum göz önüne al narak ara lm r. Kad nlar çok do uran ve emziren ülkelerde menstruasyon sikluslar az ya and için PMS’un daha az görüldü ü öne sürülmü tür (Borenstein et al., 2007). Abraham ve Taylor’un çal mas nda, PMS’nin Japon kad nlar nda, Amerikan, Nijerya ve Türk kad nlar ndan çok daha az görüldü ü belirtilmi tir (Abraham & Taylor, 1991). Her ne kadar kad nlar n %75’i kendilerinde premenstruel de iklik tan ml yorlarsa da ancak %4 kadar nda klinik te his konulabilmektedir. Premenstruel disforik bozukluk prevalans , kullan lan ara rma metoduna göre %14-45 aras nda de mekle beraber depresyon ve irritabilite en s k rastlanan semptomlar olarak bildirilmektedir (Akdeniz ve Gönül, 2004; Müderris ve ark., 1999).

Bu çal ma kad nlar fiziksel, ruhsal ve davran sal aç ndan etkileyen premenstrual sendromun evli bayanlarda görülme durumunu ve baz de kenlerin sendrom üzerindeki etkisini incelemek amac yla yap lm r.

Materyal ve Metod

Kesitsel tipte olan bu ara rman n evrenini Ordu ili 4 nolu Sa k Oca ’na kay tl evli ve 15-49 ya grubunda olan 11092 kad n olu turmu tur. Örneklemi ise 20 Mart-23 May s 2007 tarihleri aras nda oca a ba vuran ve ara rmaya kat lmay kabul eden 302 evli kad n

(5)

al nm r. Ara rman n yap ld kurumdan yaz izin, ara rmaya kat lan kad nlardan sözlü izin al nm r.

Ara rmada premenstural sendromu etkileyece i dü ünülen kat mc lar n ba ms z de kenleriyle ilgili 21 sorudan olu an soru formu ve Gençdo an taraf ndan geli tirilen ve 44 sorudan olu an Premenstruel Sendrom Ölçe i (PMSÖ) kullan lm r (Gençdo an, 2006). PMSÖ’nün puanlamas nda “hiç” seçene i 1 puan, “çok az” seçene i 2 puan, “bazen” seçene i 3 puan, “s k s k” seçene i 4 puan, “sürekli seçene i 5 puan olarak de erlendirilmektedir. Ölçe in depresif duygulan m (1., 2., 3., 4., 5., 6. ve 7. madde), anksiyete (8., 9., 10., 11., 13., 15. ve 16. madde), yorgunluk (12., 14., 17., 18., 25. ve 37.madde), sinirlilik (19., 20., 21., 22. ve 23. madde), depresif dü ünceler (24., 26., 27., 28., 29., 30. ve 44. madde), a (31., 32. ve 33.madde), i tah de imleri (38., 39. ve 40. madde), kinlik (41., 42. ve 43. madde) olmak üzere toplam dokuz alt boyutuna ili kin puanlar ve tüm alt boyutlardan al nan puanlar n toplam ndan olu an PMSÖ toplam puan elde edilmektedir. Ölçekten al nabilecek en dü ük puan 44, en yüksek puan 220’dir. Puan yükseldikçe premenstruel sendrom belirtilerinin yo unlu u artmaktad r.

statistiksel çözümleme SPSS 11.5 ile gerçekle tirilmi tir. Verilerin analizinde, s kl k, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma, t testi, Mann-Whitney U testi, Kruskal Wallis testi ve One-way ANOVA analiz testi kullan lm r.

Bulgular

Çal maya kat lan kad nlar n ya ortalamas 31.81±6.68 (aral k 17-49 ya ), ilk adet ya ortalamas 13.37±1.33 (aral k 10-18 ya ), adet süresi ortalamas 5.72±1.80 gün (aral k 2-15 gün) olarak saptanm r. Ara rma kapsam na al nan kad nlar n %55’i ev han , %41.4’ü ilkokul mezunu, %77.1’i çekirdek aile, %68.8’i il merkezinde ya amakta ve %62.1’inin anneleri ilkokul mezunudur. Kad nlar n %31.5’i sigara kulland ve %72.5’i anemi sorunu ya ad belirtmi tir. Kad nlar n PMSÖ puan ortalamas 88.61±30.05 (aral k 44-181) olarak saptanm r. PMS görülme s kl ile anne e itim düzeyinin dü ük olmas (p=0.024), gelirin yetersiz olmas (p=0.020), yerle im yerinin il ve köy olmas (p=0.012) ve anemi durumu aras nda istatistiksel olarak anlaml ili ki saptanm r. Kad nlar n ya , medeni durum, meslek, e itim durumu, aile tipi, sigara, ilk adet ya ve adet hakk nda daha önceden bilgi edinme durumu gibi özellikleri ile PMS görülme s kl aras nda anlaml ili ki olmad bulunmu tur (p>0.05), (Tablo 1).

(6)

Tablo 1. Kad nlar n sosyo-demografik özelliklerine göre premenstrual sendrom ölçe inden

ald klar n puanlar n da (n=302)

De kenler S % Ölçek ort. Test ve p de eri

Medeni Durum Evli 293 97.0 88.75±29.32 MW-U=1235.500 Di er (ayr ya yor) 9 3.0 99.00±45.54 p=0.748 Meslek Ev han 166 55.0 88.07±29.70 Memur 86 28.5 89.18±29.20 KW=2.411 df=3 çi 36 11.9 86.25±2450 p=0.492 Di er (Emekli, çiftçi) 14 4.6 107.14±43.31 itim durumu lkö retim 125 41.4 86.98±29.52 F=0.766 df=2 Lise 109 36.1 89.26 ±29.90 p=0.466 Üniversite 68 22.5 92.54±30.55

Anne e itim durumu

Okur-yazar de il 86 28.6 95.22±29.73 KW=9.409 df=3 lkö retim 187 62.1 86.11±30.21 p=0.024 Lise 26 8.3 90.60±25.03 Üniversite 3 1.0 69.00±17.34 Gelir düzeyi Yeterli 159 53.0 88.67±27.68 KW=7.848 df=2 smen yeterli 119 39.7 86.79±31.62 p=0.020 Yetersiz 24 7.3 104.72±32.96 Aile yap Çekirdek aile 232 77.1 88.46±29.55 KW=0.488 df=1 Geni aile 66 21.9 90.84±29.57 p=0.485 Parçalanm aile 4 1.0 101.00±66.77 Ya an lan yer l 208 68.8 91.58±31.07 F=4.489 lçe 56 18.6 78.37±21.57 p=0.012 Köy 38 12.6 91.00±31.26

Sigara kullanma durumu

Evet 95 31.5 89.33±28.26 t=.109 Hay r 207 68.5 88.93±30.64 p=0.913 Anemi durumu Evet 55 18.7 98.21±30.50 KW=8.432 df=2 Hay r 220 72.4 86.39±29.08 p=0.015 Bilmiyorum 27 8.9 86.55±33.92

Ara rmaya kat lan kad nlar n %68.5’inin menar tan önce adet hakk nda bilgileri oldu u ve bu bilgiyi %48.2 oran nda annelerinden ald klar görülmektedir. Ara rmaya

(7)

kapsam na al nan kad nlara göre adet görme; hormonlar n dengeli olmas ve sa kl olma (%30.8), kad n olman n bir göstergesi (%22.8) anlam na gelmektedir (Tablo 2).

Tablo 2. Kad nlar n adet görme ile ilgili bilgi alma durumlar ve adetle ilgili dü ünceleri

lk adet öncesi adet hakk nda bilgi (n=302) S %*

Evet 207 68.5

Hay r 95 31.5

Adet ile ilgili bilgi ald z ki i (n=274)**

Anne 145 49.2 Abla 42 18.2 Teyze, hala 8 3.6 Arkada 56 20.4 Dergi, gazete vb. 21 7.9 Di er 2 0.7

Adet görme ile ilgili dü ünceler (n=263)

Hormonal denge, sa kl olma 81 30.9

Kad n olman n belirtisi 60 23.7

Rahatlama 37 14.1

Genç k zl k ve ergenlik 19 7.2

Kirli kan n gitmesi, temizlenme 17 6.5

S nt ve a 17 6.5 Do urganl k 11 4.3 Büyüme, geli me 4 1.5 Yumurtan n at lmas 4 1.5 Uterusun yenilenmesi 2 0.8 Hamile olmama 2 0.8

Gereksiz bir durum 2 0.8

Dinlenme süreci 1 0.4

*Yüzdeler belirtilen “n” say üzerinden al nm r.

(8)

Tablo 3. Kad nlar n evlilik yada do umla adet öncesi ya ad klar sorunlarda de iklik olma durumu ve premenstrual sorunlara yönelik yapt klar uygulamalar

De kenler S %*

Evlilik yada do um sonras adet öncesi

ya ad z sorunlarda de iklik oldu mu? (n=302)

Evet 89 29.7

Hay r 207 68.5

K smen 6 1.8

Cevab z evet ise de iklik durumu?(n=95)

A m azald , yok oldu 45 47.4

Kanama miktar azald 14 14.7

A m artt 8 8.4

Kanama artt 8 8.4

Adet siklusum düzeldi 6 6.3

Adet siklusum k sald 5 5.3

Adet siklusum uzad 4 4.2

Sinirlilik, vücutta yanma ikayetim artt 3 3.2

Ü üme ba lad 2 2.1

Adet öncesi sorunlar ne art r? (n=252)

So uk hava 134 53.2

Ailevi sorunlar 68 27.0

S cak hava 36 14.3

Arkada larla olan sorunlar 14 5.5

durumunda ne yapars z? (n=302)

A kesici kullan m 98 32.5

Yatarak dinlenirim 83 27.5

Hiçbir ey yapmam 52 17.2

S cak uygulama yapar m 39 12.9

Yürüyü yapar m 13 4.4

Bitkisel çaylar içerim 9 2.9

Masaj yapt m 6 1.9

Doktora giderim 2 0.7

(9)

Ara rmaya kat lan kad nlar n %68.5’i evlilik ya da do um sonras nda, adet öncesi ya ad klar sorunlarda de iklik olmad ifade etmi lerdir. De iklik ya ad klar söyleyen kad nlarda bu de iklik a da azalma, a n tamamen yok olmas (%49.4), kanama miktar nda azalma (%14.7) olarak belirtilmi tir. Kad nlar n %53.2’sinde so a maruz kalman n adet öncesi sorunlar art rd saptanm r. Adet öncesi a ya ayan kad nlar n %32.5’i a kesici kullanarak, %27.5’i istirahat ederek a lar geçirmeye çal klar ifade etmi lerdir (Tablo 3).

Tart ma

Ara rmadan elde edilen bulgular evli kad nlar n PMSÖ puan ortalamas n 88.61±30.05 oldu unu göstermi tir. Premenstruel sendrom görülme durumu ile anne e itim düzeyinin dü ük olmas (p=0.024), gelirin yetersiz olmas (p=0.020), yerle im yerinin il ve köy olmas (p=0.012) ve anemi durumu aras nda anlaml bir ili ki saptanm r (p<0.05). Genç k zlarla yap lan çal malarda PMSÖ puan ortalamas , Erbil, Karaca ve K ç’ n (2010) çal mas nda 112.27±31.24; Tanr verdi, Selçuk ve Okanl ’n n çal mas nda (2010) 121.94±31.27 olarak saptanm r. Bu durum evli kad nlar n genç k zlara göre daha az PMS ya ad klar dü ündürmektedir. PMS kad nlarda oldukça yayg n bir durumdur. Hafif belirtiler de dahil edildi inde yayg nl k oran %90’ bulmaktad r. Sadece orta iddette ya da

iddetli belirtilerin s kl ise %2 ile %88 aras nda de mektedir. PMS belirtileri menar tan sonra herhangi bir ya ta ba layabilir. Ba lang ç ya ortalama 26 olarak bildirilmi se de, asl nda PMS gençlik döneminde ba layan bir bozukluktur, ancak gençlerde belirtiler tedavi gerektirecek kadar iddetli de ildir. PMS belirtileri 25-35 ya aras kad nlarda di er ya lara göre daha iddetlidir ve ya la birlikte artarken menopoza yak n dönemlerde azalmaktad r (Mishell, 2005; Aky lmaz, Özçelik, Polat, 2003). Bizim çal mam zda kad nlar n ya ortalamas 31.81 olmas na ra men, PMS görülme oran hafif düzeyde bulunmu tur (Ölçekten al nabilecek en dü ük puan 44, en yüksek puan 220). Ad güzel ve arkada lar n (2007) yapt klar çal mada PMS riski olan kad nlar n ya ortalamas 26.9±7.8, PMS riski olmayan ya da dü ük olan kad nlarda ya ortalamas 31.2±7.4 olarak belirtilmi tir. Bu sonuç bizim çal mam zla paralellik göstermektedir. PMS ile çal ma ve e itim durumu, adet döngüsü özellikleri aras nda anlaml bir ili ki bulunamam r. Bu sonuç Ad güzel ve arkada lar n (2007) sonuçlar yla ayn do rultudad r. Demir, Y ld z ve Güvenda (2006) yapt klar çal mada bayanlarda premenstruel semptomlar n art nda ekonomik nedenlerin etkili

(10)

oldu unu belirtmi lerdir. l merkezinde ya amak stresör faktörlerin artmas olarak dü ünülebilir. Bu anlamda stresin PMS görülme oran art rd belirten çal malar mevcuttur (Baker & Driver, 2007; Abraham & Taylor, 1991). Anemi gibi durumlarda ki i halsizlik, yorgunluk gibi belirtiler gösterir. Bu belirtileri ya ayan bir ki ide PMS bulgular n daha iddetli ya anmas kaç lmazd r. Anne e itim düzeyi dü ük olan k z çocuklar , özellikle menar öncesi bilgilendirmenin olmamas ya da eksik bilgilendirme nedeniyle, premenstrual dönem ve adet dönemi ile ilgili daha fazla s nt ya ayacaklard r. Erbil ve Türkcan’ n (2008) yapt klar çal mada k zlar n % 80.8’i menstruasyon konusunda bilgi almak istemekte ve % 58.5’i bu bilgiyi anne ya da abladan almak istemektedirler.

Sigaran n PMS’yi art etkisi vard r. PMS tedavisinde semptomlar azaltmak için sigara tüketiminin k tlanmas önerilmektedir (Mishell, 2005). Demir ve arkada lar (2006) ise sigara içmenin PMS s kl anlaml düzeyde art rd saptam lard r. Bizim çal mamam zda ise, sigara içme ile PMS aras nda istatistiksel olarak anlaml bir fark bulunmam r. Güne ve arkada lar n yapt klar çal mada çal an kad nlarda, PMS ev han mlar na göre anlaml ölçüde yüksek saptanm r (Güne , Pehlivan, Genç, E ri, 1997). Demir ve arkada lar (2006) sa k çal anlar nda PMS oran yüksek olarak belirtmi lerdir. Bizim çal mamam zda da, ev han ya da çal an kad n olma durumunun PMS görülme

iddetini etkilemedi i ve fark n anlams z oldu u bulunmu tur.

Ara rmaya kat lan kad nlar n %30.8’i adet görmeyi hormonal denge ve sa k, %22.8’i kad nl n göstergesi, %14.1’i rahatlama olarak ifade etmi lerdir. Güne ve arkada lar n (1997) yapt klar çal mada, adeti normal kar layanlarda PMS s kl %16.7, olumsuz duygular belirtenlerde %25.5 olarak bildirilmi tir. Aralar ndaki fark istatistiksel olarak anlaml bulunmu tur. Bizim çal mam zda da adet görme ile ilgili olumlu duygular n belirtilmi olmas nedeniyle PMS görülme oran n hafif düzeye yak n oldu u sonucunu belirtebiliriz.

Demir ve arkada lar (2006) yapt klar çal mada kad nlar n yakla k yar (% 49.8) do um sonras nda premenstruel yak nmalar nda de iklik olmad belirtmi lerdir. Bizim çal mam zda bu oran %69.9 olarak saptanm r. Do um sonras dönemde; kad nlar n %47.4’ü a lar n azalmas ya da yok olmas , % 14.7’si kanama miktar n azalmas olarak PMS’de de iklik ya ad ifade etmi lerdir.

(11)

Sonuçlar ve Öneriler

Sonuç olarak bu çal maya kat lan evli kad nlarda PMS’nin hafif düzeyde ya and ortaya konulmu tur. PMS semptomlar n anne e itim düzeyinin dü ük olan, gelirin yetersiz olan, yerle im yeri il ve köy olan ve anemisi olan kad nlarda anlaml bir ekilde daha fazla görüldü ü saptanm r.

PMS ya ayan kad nlara yap labilecek uygulamalar hakk nda bilgi vermek ve gere inde yönlendirme yapmak, özellikle halk sa alan nda çal an hem ire ve ebelerin önemli rol alaca konulard r. Ebe ve hem ireler, bu problemin fark nda olmal ve sa k

itimi planlar n içine bu konuyu da almal rlar. Bulunan sonuçlar do rultusunda öneriler;

Özellikle e itim düzeyi ve gelir düzeyi dü ük kad nlar n ve genç k zlar n PMS aç ndan de erlendirilmeleri,

Anemik kad nlar n, bu durumunun düzeltilmesi için giri imlerin planlanmas , Özellikle ilde ve köyde ya ayan kad nlar n PMS aç ndan de erlendirilmesi,

PMS ile ilgili faktörlerin belirlenmesine ve PMS’den etkilenmenin azalt lmas na yönelik ileri ara rmalar yap lmas önerilir.

Kaynaklar

Abraham, G.E., Taylor, R.J. (1991). Current Obstetrics and Gynecology. New York: Lange & Appleton.

Ad güzel, H., Ta n E.O., Danac A.E. (2007). Manisa ilinde premenstruel sendrom belirti örüntüsü ve belirti yayg nl n ara lmas . Türk Psikiyatri Dergisi, 18 (3), 215-222. Akdeniz F., Karada , F. (2006). Adet döngüsünün duygu durum bozukluklar üzerine etkisi

var m r?. Türk Psikiyatri Dergisi, 17 (2), 1-9.

Akdeniz, F., Gönül, A.S. (2004). Kad nlarda üreme olaylar ile depresyon ili kisi. Klinik Psikiyatri, 2, 70-74.

Aky lmaz, F., Özçelik, N., Polat, M.G. (2003). Premenstruel sendrom görülme s kl . Göztepe T p Dergisi, 18 (2), 106-109.

Baker, F.C., Driver, H.S. (2007). Circadian rhythms, sleep, and the menstrual cycle. Sleep Medicene, 8, 613-622.

Borenstein, J.E., Dean, B.B., Leifke, E. (2007). Differences in symptom scores and health outcomes in premenstrual syndrome. Journal of Women’s Health, 16 (8), 1139-1144. Demir, B., Y ld z, A.L., Güvenda , E.S. (2006). Sa k çal anlar nda premenstrüel

sendrom insidans ve etkileyen faktörlerin ara lmas . TJOD, 3 (4), 262-270. Erbil, N., Türkcan C. (2008) Lise ö rencilerinin menstruasyon ile ilgili bilgi, tutum,

davran ve alg lar n belirlenmesi. Hem irelik Forumu, 11 (1), 74-78.

Erbil, N., Karaca, A., K , T. (2010). Investigation of premenstrual syndrome and contributing factors among university students. Turk J Med Sci, 40(4).565-573.

(12)

Gençdo an, B. (2006). Premenstruel sendrom için yeni bir ölçek. Türkiye’de Psikiyatri, 8 (2), 81-87.

Güne , G., Pehlivan, E., Genç, M., E ri, M. (1997) Malatya’da lise ö rencilerinde premenstrual sendrom s kl . Turgut Özal T p Merkezi Dergisi, 4 (4), 403-406. Halbreich, U. (2004). The diagnosis of premenstrual syndromes and premenstrual dysphoric disorders-clinical procedures and research perspectives. Gynecol Endocrinol, 19:320-34. Karada , F. (2001). Adet öncesi disforik bozukluk. Psikiyatri Dünyas , 5, 11-14.

Komura, H., Ohtsuki, Y., Miyake, A. (2006). Psychosomatic obstetrics and gynecology in Japanese adolescents. Anorexia nervosa and premenstual syndome. International Congress Series, 1287, 318-322.

Mishell, D. (2005). Premenstrual disorders: Epidemiology and disease burden. The American Journal of Managed Care, 11, 473-479.

Müderris, ., Gönül, A.S., Sofuo lu, S. (1999). Genç kad nlarda premenstrüel disforik bozukluk prevalans . Klinik Psikiyatri, 3, 197-201.

Parker, P.D. (1993). Premenstrual syndrome. American Family Physician, 50(6):1309-1317. Tanr verdi, G., Selçuk, E., Okanl , A. (2010). Üniversite ö rencilerinde premenstrual sendrom prevelans . Anadolu Hem irelik ve Sa k Bilimleri Dergisi, 13(1):52-57.

Referanslar

Benzer Belgeler

Daha önce vajinal doğum tecrübesi olan kadınların % 20,2’sinin mevcut gebeliğinde sezaryen doğum istemesinin ne- denlerine bakıldığında ise kötü vajinal doğum tecrü-

• Menstrual kan, bakteri için üreme ortamı • Tamponla vajina içinde kalan sıvı bakteri proliferasyonu için mükemmel (!). • Toksin üretimini

Sa¤l›kl› hasta yak›nlar›nda HLA klas I antijenlerinden A26, A28, B57, B62, HLA klas II antijenlerinden DR14,DR4,DQ1 anlaml› derecede yüksek HLA-A29, A30, HLA-DR3, DR11,

Böyle prestijli bir alan- da çal›fl›yor olmak, üst ihtisas alan›nda ilgili yasan›n ç›kar›lmas› konusunda gerekli siyasi deste¤in bulunmas›nda da büyük kolay-

Benlik-alg›s› boyutlar› ile benlik-kurgusu temel boyutlar›n›n kutuplar› dikkate al›narak aralar›ndaki örüntüye ayr›nt›l› olarak bak›ld›¤›nda, bireysel

Bu çal›flmada, Atatürk E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Nefroloji Klini¤inde takip edilen ve herhangi bir sebepten dolay› hemodiyalize giren HBsAg ve antihepatit C virüsü

KAH olan grupta sigara içme oran›, bel çevresi ölçümü, açl›k plazma glikozu ve trigliserit dü- zeyleri di¤er gruba göre daha yüksek, HDL kolesterol düzeyleri ise daha

Mehmet Abdussamet Bozkurt Mehmet Adnan Öztürk Mehmet Hurşitoğlu Murat Ekin Ömer Faruk Oya Hergünsel Ömer Karahan Özge Metin Özlem Harmankaya Sadık Sami Hatipoğlu