• Sonuç bulunamadı

Başlık: MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK'ÜN) "SÖYLEV'"İYazar(lar):SONYEL, Selâhi R.Sayı: 1 DOI: 10.1501/Tite_0000000080 Yayın Tarihi: 1988 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK'ÜN) "SÖYLEV'"İYazar(lar):SONYEL, Selâhi R.Sayı: 1 DOI: 10.1501/Tite_0000000080 Yayın Tarihi: 1988 PDF"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK'ÜN) "SÖYLEV "'t

Dr. Selâhi R. SONYEL Ankara'daki İngiliz .diplomatik temsilcisi, 2. sekreter R. H. Ha-dow'un, o sırada İstanbul'da bulunan İngiliz büyükelçisi Sir George Clerk'e 15 Ekim 1927'de bildirdiğine göre, o gün, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 3. Kongresi, Ankara'da, Büyük Millet Meclisi binasında oturumlarına başlıyor; buna, 315 milletvekilinin tümü ve Türkiye'-nin her yanından gelen 200 parti üyesi katılıyordu. Hadow'a bakıla-cak olursa, Kongrenin başlıca amacı, Türk Ulusal Akımı'nm tarihini bizzat partinin ulu önderinin ağzından dinlemek ve bunu, Türkiye-' nin oğul ve kızlarına istenilen açıdan öğretmekti.

Gazi, yakın dost ve danışmanlarının son birkaç aydan beri çoğu kez gözden geçirmekle görevlendirildikleri, dikkatle hazırlanmış ve elle yazılı bir metinden yararlanarak, kendine özgü enerjiyle, günde yedi, sekiz, hatta dokuz saat olmak üzere, altı gün konuşuyordu.

Cumhurbaşkanı, kullanacağı sözcüklerin gerçek anlamına o denli ö-nem veriyordu ki, her gece, sabahın saat 2'sine dek, hatta daha son-raları, dostları, söylevin ertesi gün saat 10'da okunacak olan bölümüne

"son bir cilâ vurmaya" çağrılıyorlardı. Dinleyicileri daha çok "inan-dırmak için", ilginç her belge-olanaklıysa belgenin aslı - sağlanarak teşhir ediliyor; söylev'i, tarihi bir olay yapmak için gerekli tüm öl-çemlere başvuruluyordu.

Her devletten bir kişi olmak üzere, Kongre'ye davet edilen ya-bancı devlet temsilcileri veya sekreterleri de oturumlarda hazır bu-lunuyorlardı. Cumhurbaşkanı, konuşmasına, "19 Mayıs 1919'da Sam-sun'a çıktım..." sözleriyle başlıyor; daha sonra, olayların gelişimini vurgulamaya büyük dikkat gösteriyordu. Yüce öğretmen, daha son-ra ülkenin her yanma dağılason-rak Türkiye'nin yeniden dirilişi haberini yayacak olan "sadık havarilerine" ders veriyordu.

Yine Hadovv'a bakılacak olursa, tüm söylev süresince en kötü rol İngiltere'ye atfediliyor; Fransa'dan biraz ve Yunanistan'dan, da pek doğal olarak, gittikçe pek çok söz ediliyordu. Daha sonra

(2)

İtalya'-76 SEI.ÂHİ R. S0NYEL

ya da değiniliyor; Ulusalcıların savına karşı çalışan tüm hainler doğal olarak açıkça ifşa ediliyordu.

ingiltere Dışişleri Bakanlığı yetkililerden G.W. Rendel, Ga-zi'nin söylevine ilişkin olarak şu yorumda bulunuyordu:

"Söylev'in, tarih olarak, herhangi bir değeri olması ihti-mali yoktur... Ancak, ingilizlere karşı güçlü bir önyargıya yol açacağından üzüntü vericidir"..

Ama öteki yetkililerden D.G. Osborne, söylev'in "zarar vereceğini" sanmıyordu.

Bu arada, ingiliz büyükelçisi Sir George Clerk, 26 Ekimde Lond-ra'ya gönderdiği yazıda, Gazi'nin söylev'ini, "ilk bakışta, başarılı bir Diktatörün kendi kendini övmesi gibi görünen çarpıcı bir atılım" ola-rak niteliyor, şöyle diyordu:

"istanbul ve izmir dışında Türkiye, Gazi'nin bu ülkeyi yenileştirme çabalarının anlamım pek kavramayan, dağımk, cahil ve okuma yazma bilmeyen köylüler ülkesidir. Dolayı-sıyla, söylev, Türk köylülerinin kafalarına siyasal eğitim ilkelerini en iyi biçimde yerleştirmek için hazırlanmış ve verileceği zaman ona göre ayarlanmıştır...

Kemal, söylev'i, her gün saat 10'da başlayarak gece saat 9'a dek, altı günde vermiştir... Gazi'nin bu denli fiziki bir çabaya katlanması, onun sağlığının iyice olduğunu biraz gösterir. Kongrenin daha sonraki oturumlarına katılan

(ingiliz temsilcisi) Helm, ancak sona doğru Mustafa Ke-mal'in sesinde yorgunluk sezildiğini bildirdi. Söylev'in bü-yük bir bölümünü ılımlı ve sabit bir tonla okudu ve sesini, arada sırada bir konuyu vurgulamak amacıyla yükseltti". Söylev'in bir özeti, Milliyet gazetesinin 16 ile 23 Ekim tarihleri arasındaki sayılarında yorumlarla birlikte yayımlanıyordu. Clerk, yazısını şöyle sürdürüyordu:

"Bırakışma evresi ve Cumhuriyetin ilk günleri hakkında Türk açısından bir rapor olarak, söylev, tarihi bakımından oldukça ilginçtir... Söylev'in en önemli tüm noktaları, pek doğal olarak ,Gazi'nin başarılarını anımsar ve vurgular, ama kullanılan dil pek gururlu olmadığı gibi olaylar da pek abartılmış değildir...

O (Gazi), son mücadelede, yine ve yine kendi kararımn'duru-mu kurtarmış olduğunu açıkça ima eder. Kısaca, Türkiye'nin

(3)

MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK'ÜN) "SÖYLEV"'! 77

yeniden doğuşuna yol açan bu yorucu, ama başarılı yılların kendi yapıtı olduğunu, pek haklı olarak öne sürer, ama, İsmet, Fevzi v.s.'yi cömertçe över.

Bay Helm'in bana anlattığına göre, oturumun sonuna doğ-ru Gazi'nin sesi hemen hemen duyulmayacak kadar kesili-yor, ama kendine çeki düzen vererek, Türk Gençliği'ne, bir istilâcı önünde bile, görevlerinin Cumhuriyeti kurtarmak olduğunu öğütleyerek sözlerini bitiriyor; bu son sözleri (Gençliğe hitabesi), dinleyicilerini ve bizzat kendisini o denli çoşturuyordu ki, o (Gazi) ve dinleyicilerinin çoğunun gözleri yaşarıyordu".

Mustafa Kemal, Türk Gençliği'ne şöyle sesleniyordu: Ey türk Gençliği!

Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, son-suzluğa değin korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel senin en değerli güven kaynağındır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun et-mek istiyen düşmanlar bulunacaktır, savunmak zorunda kalırsan, ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin...."

İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nda, yetkililerden James Morgan, Gazi'nin söylevine ilişkin olarak şu yorumda bulunuyordu:

"Gazi, 1919'da Anadolu'ya ayak bastığı günden 1923'de Cumhuriyeti kurduğu güne dek geçen evrede yer alan olayları ılımlı ve doğru biçimde anlatıyor... İngiltere'ye insaf gösteriyor..."

Öteki yetkililerden G.D. Osborne şunları ekliyordu:

"Söylev'in, tarihe ciddi bir katkıda bulunması muhtemel-dir"!.

1 İngiliz Devlet Arşivi (Public Record Office); İngiltere Dışişleri Bakanlığı belgeleri, FO, 371/12321 /E 44921: Büyükelçi Sir George Clerk'in 20.10.1927'de İstanbul'dan Lond-ra'ya gönderdiği yazı; ilişikte, R.H. Hadovv'un 15.10.1927'de Ankara'da kaleme aldığı rapor. Yazarın, yakında yayımlanacak olan Atatürk-Brilish Reminiscences (İngiliz Anılarında Atatürk) adlı yapıtından.

Referanslar

Benzer Belgeler

(12) Peter Badure Göttingen'deki ilk dersinde, Verwaltungsrecht im libe- ralen und im sozialen Rechtsstaat (Liberal ve sosyal hukuk devletin­ de idare hukuku), Recht und Staat (Hukuk

At this point, going beyond the question of ratification, I would like to submit the view that the United States should not content herself vdth mere adherence to the Human

Çünkü, Roma hukuku ancak kendi sistemi içinde kavranabilir ve bu sistem içinde mukayeseli medeni hukuk çalışmalarında Roma - Germen hukuk sisteminin temeli olarak bü­ yük

Bir varlık 'iyi' olmaktan çıktığında insan olarak kalabildiği halde (en azından 'kötü insan' ifadesi bir çelişkiyi dile getirmiyor) böyle bir varlık Tanrı olarak

Haricilerin, orjinalitesi olan iki konu- daki görüşlerine; büyük günah işleyenlerin durumu ile hillifet hakkın- daki düşüncelerine bu açıdan bakılmasının daha

Ancak tevbe edineeye kadar hapsedilir ve kendisine ta'zir cezası uygulanır 59• Üçüncü, defa hırsızlık yapanın sol elinin, dördüncü defa hırsızlık yapanın sağ

I9ll MEHMET BAYRAKDAR... 214

Günümüzde artık bir insan hakkı olarak genel kabul gören çevre hakkının öznesinin ise yaşayan ve gelecek kuşakta yaşayacak olan insanların tümü