• Sonuç bulunamadı

Başlık: Ege Bölgesi Halk ilaçları : Folk Remedies of Aegean RegionYazar(lar):TANKER, Mekin;SUCU, İkbal Cilt: 13 Sayı: 1.2 Sayfa: 130-140 DOI: 10.1501/Eczfak_0000000292 Yayın Tarihi: 1983 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Ege Bölgesi Halk ilaçları : Folk Remedies of Aegean RegionYazar(lar):TANKER, Mekin;SUCU, İkbal Cilt: 13 Sayı: 1.2 Sayfa: 130-140 DOI: 10.1501/Eczfak_0000000292 Yayın Tarihi: 1983 PDF"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ankara Ecz. Fak. Mec. J. Fak. Pharm Ankara 13. 130 (1983) 13. 130 (1983) E g e B ö l g e s i H a l k İ l a ç l a r ı F o l k R e m e d i e s o f A e g e a n R e g i o n Mekin T A N K E R * İkbal S U C U * * GİRİŞ

İlk ç a ğ l a r d a n başlayarak herşeyin insanların gereksinimlerinden d o ğ d u ğ u düşünülecek olursa, halk ilaçlarınında tarihin çok eskidevir-lerinden beri kullanılageldiği fikri yanlış o l m a z . Bu ilaçlara duyulan gereksinimler g ü n ü m ü z e k a d a r ulaşmıştır.

G ü n ü m ü z d e bazı gelenek ve göreneklerin hala sürgelmesi ül-kemizde tıbbi folklorun yerleşip yayılmasına etken olmuştur. B u g ü n tıbbın geliştiğini, eski halk ilaçlarının kullanılışının azaldığını düşün-sek bile, gelenek ve göreneklere bağlı kimseler, tecrübeli yaşlılardan ve a k t a r l a r d a n y a r a r l a n m a y a d e v a m etmektedirler. Bilimsel hekim-lik, tıbbi folklorun en ileri a ş a m a s ı n d a ortaya çıkmış, bu gelişirken tıp folkloru da gelişmiştir(l). Bu nedenle halk bilgileri her geçen g ü n unu-tulmayıp aksine d a h a yenileri ilave edilmiştir. Böylece hekimle te-m a s a g e ç te-m e zorluğu ile karşılaşan halk kendi bilgilerini uygulate-mıştır. Nitekim A n a d o l u ' d a birçok hastalıkların halk ilaçları ile tedavi olun-d u ğ u görülmekteolun-dir.

Batılı devletlerin X I X . y ü z y ı l d a n beri folklor a l a n ı n d a y a p m a k t a oldukları geniş çalışmalar yanında, ülkemizde bu a l a n d a yapılan bilimsel çalışmalar o k a d a r fazla değildir. H a l b u k i folklor çalışma alanı en geniş olan bilimlerdendir(2). Folklor bilindiği gibi halk bilgisi demektir ( 3 ) . Halkın olanakları b u l u n m a d ı ğ ı d u r u m l a r d a ve bazı

Redaksiyona verildiği tarih: 13 Haziran 1983

* Farmakognozi Anabilim Dalı, Eczacılık Fakültesi, Ankara Üniversitesi. ** Eczacılık Tarihi ve Deontoloji, Eczacılık Fakültesi, Gazi Üniversitesi.

(2)

nedenlerle hekime gidemeyince veya istemeyince kendini k o r u m a ve hastalıklarını iyileştirme a m a c ı y l a uyguladığı bütün yöntem ve eylem-lere "Halk Hekimliği" denir (3, 4 ) . Bu ç a l ı ş m a m ı z d a E g e Bölgesinde tedavide kullanılan halk ilaçlarını, halkla ilişki k u r m a k suretiyle s a p t a m a y a , halk hekimliğinin g ü n ü m ü z d e ülkemiz için hangi ölçü-lerde y a ş a m a k t a olduğunu göstermeye çalıştık.

MATERYAL ve YÖNTEM

Çalışmamızın materyalini halktan topladığımız bilgiler oluştur-maktadır. A ğ ı z d a n a ğ ı z a geçen bilgiler, bütün tarihsel a r a ş t ı r m a l a r d a kaynak görevini sürdüregelmiştir. Nitekim a ğ ı z d a n a ğ ı z a bilgi inti-kalinin, hekimliğin g ü n ü m ü z e k a d a r u l a ş m a s ı n d a önemli etkisinin olduğu bilinmektedir (2, 5, 6 ) . Bu nedenle halk a r a s ı n d a tedaviler u s t a d a n çırağa, b a b a d a n o ğ u l a geçmek suretiyle g ü n ü m ü z e k a d a r uygulanmışlardır ( 7 ) .

A r a ş t ı r m a m ı z d a E g e Bölgesinin çeşitli yörelerindeki yaşlılardan ve kırsal a l a n d a y a ş a y a n yörüklerden halk ilaçları bilgisini t o p l a m a y a çalıştık. Bu a m a ç l a bölgedeki yaşlı ve tecrübeli kişilerle, tanıdık, hatırı sayılır kimseler aracılığı ile, b a z e n de bir sohbet havası içinde konuşa-rak, az soru sorup güvenlerini k a z a n m a y a çalışarak görüştük. Sohbet-ler sırasında drogların halk arasında ve ticaretteki adlarını, hangi hastalıklar için ne şekilde kullanıldığını, yapılan tedavileri saptadık ve aldığımız c e v a p l a r a göre değerlendirmeye tabii tuttuk.

I - E g e B ö l g e s i n d e n D e r l e n e n H a l k İ l a ç l a r ı n ı n İ n c e l e n m e s i A r a ş t ı r m a m ı z d a , Afyon-Sandıklı, D e n i z l i - Ç a r d a k - Ç a l , U ş a k , Aydm-Nazilli-Bozdoğan, M u ğ l a - M i l a s - G ü l l ü k , Manisa-Turgutlu-Ak-hisar-Gördes, İzmir-Ödemiş T i r e - B e r g a m a - K ı m k - P o y r a c ı k yörele-rinde ve kırsal a l a n d a yaşayan yörüklerden 425 tane halk i l a c ı der-lenmiştir. 425 i l a c ı bir y a y ı n d a vermek m ü m k ü n o l m a d ı ğ ı n d a n bu m a k a l e d e hastalıklara göre birkaç örnek seçilerek sunulmuştur.

1 - A ğ r ı K e s i c i O l a r a k K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı

1.1. Bir miktar toz edilmiş baldıran otu, y u m u r t a sarısı ile

ka-rıştırılarak ağrıyan b a ş a sarılır. . 1.2. İki veya üç adet haşhaş başı s u d a kaynatılır, bir çay b a r

(3)

132 Mekin T A N K E R İkbal S U C U

1.3. Diş ağrılarında, mercimek büyüklüğündeki afyon diş çürü-ğüne konur, üzerine b a l m u m u yapıştırılır.

1.4. K u l a k ağrısı için, sarımsak dövülüp zeytinyağ ile kavrulur, süzülür, çıkan y a ğ kulağa damlatılır.

1.5. H a r d a l tohumu ısıtılarak lapası, hazırlanır l a p a tülbent a r a s ı n d a ağrıyan yere yakı gibi bağlanır.

2 - B a r s a k P a r a z i t l e r i n e K a r ş ı K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı 2.1. Aç karına lOOg k a b a k çekirdeği içi ve üzerine sarımsaklı yoğurt yenir.

2.2. Pelin otu ve defne y a p r a ğ ı beraber kaynatılır ve sabahları aç karına bir b a r d a k içilir veya taze pelin otu avuç içinde y u v a r l a n a -rak yutulur.

2.3. T e r e tohumu dövülerek toz edilir ve aç karına suyla alınır.

3 B ö b r e k v e B o ş a l t ı m O r g a n l a r ı H a s t a l ı k l a r ı İ ç i n K u l -l a n ı -l a n H a -l k İ -l a ç -l a r ı

3.1. B a k l a çiçeği kaynatılarak suyu böbrek kum ve taşlarını düşürücü olarak içilir.

3.2. T a v u k taşlığının zarı soyulur, kurutulur, dövülerek toz edilir ve toz su ile beraber taş düşürücü olarak alınır.

3.3. S i y a h turp rendelenir, suyu sıkılarak aç karına içilir. 4 - C i l t H a s t a l ı k l a r ı İ ç i n K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı

4.1. Allerji için, y a b a n i arıların yuvaları su içinde eritilerek içilir.

4.2. Zedelenmiş ve m o r a r a n yere patates dövülerek sarılır. 4.3. M o r sümbülün soğan kısmı dövülerek sütde pişirilir, elde edilen m e r h e m çıban ve y a r a üzerine sürülür.

4.4. Y a r ı m kilo yeşil mercimek hafif kavrulur, dövülerek toz edilir ve sabahları aç karına bir tatlı kaşığı alınır.

4.5. Y u m u r t a sarısı kömür kıvamına k a d a r kavrulur ve bir mik-tar zeytinyağ ile karıştırılarak ağır yanıklara sürülür.

(4)

5 - G ö z H a s t a l ı k l a r ı İ ç i n K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı 5.1. G ö z ağrısı ve k a n l a n m a s ı için, a s m a dalı kesilir, a k a n suyu bir şişede biriktirilir ve göze 3 d a m l a damlatılır.

5.2. G ö z kaşıntısı için boru çiçeği ateşe atılıp tütsü yapılır. 6 - H e m o r d İ ç i n K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı

6.1. B a m y a çiçeği kaynatılarak lapası hazırlanır ve ılık l a p a hemoroidli yere konur.

6.2. K e n g e r tohumları hafif kavrularak dikenleri temizlenir, toz edilir ve süzme bal ile karıştırılarak aç karına alınır.

7 - J i n e k o l o j i d e K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı

7.1. Ç o c u ğ u olmayanlar için, böğürtlen kökü kaynatılarak suyu aç k a r m a içilir.

7.2. Adet söktürücü olarak havuç tohumu kaynatılır, suyu aç karına içilir.

7.3. Ç o c u k düşürücü olarak çiğ kahve kaynatılarak suyu içilir. 7.4. D o ğ u m kontrolü için, sabun rendesi, kinin ve limon suyu karıştırılarak ovül yapılır.

8 - K a n s e r İ ç i n K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı

8.1. Isırgan otu kökleri kaynatılarak suyu su yerine içilir. 8.2. Üzerlik tohumları h a p gibi yutulur.

9 K ı r ı k , Ç ı k ı k v e B u r k u l m a l a r d a K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç -l a r ı

9.1. B a l d ı r a k a r a yaprakları kaynatılarak lapası hazırlanır ve l a p a burkulan ve şiş olan yere bağlanır.

9.2. Yanlış kaynamış çıkığı düzeltmek için, incir sütle pişirilir, elde edilen pelte çıkık olan yere sarılarak bir gece bekletilir.

1 0 - S a r ı l ı k İ ç i n K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı

10.1. Diken ü z ü m ü (amberparis) kök kabukları kaynatılarak suyu içilir.

(5)

1 1 - Ş e k e r H a s t a l ı ğ ı İ ç i n K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı 11.1. Çileğin kök ve yaprakları kaynatılarak suyu, su yerine içi-lir.

11.2. Böğürtlen kökleri su ile kaynatılarak içilir.

1 2 - S i n d i r i m S i s t e m i H a s t a l ı k l a r ı n d a K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı

12.1. 3 tane incir zeytinyağ içinde bir gece bekletilir, her öğün bir tane kabızlığa karşı hastaya yedirilir.

12.2. Ülser için, taze kantoron bitkisi bir şişede zeytinyağ içinde güneşte 3 gün bekletilir, elde edilen sıvıdan aç karına bir fincan içilir. 12.3. Ülser için, patates yıkandıktan sonra k a b u ğ u ile birlikte rendelenir, sıkılır, suyu aç karına bir fincan içilir. Bu tedaviye 16 g ü n d e v a m edilir.

1 3 - S o l u n u m S i s t e m i H a s t a l ı k l a r ı n d a K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı

13.1. Astım ve nefes darlığı için, kurutulmuş boru çiçeği sigara şeklinde sarılır, bu s i g a r a l a r d a n sık sık içilir.

13.2. Astım ve öksürük için, siyah turpun içi oyulur, içine y a r ı m kilo bal doldurulur, ağızı kapatılır, a y a z d a bir gün bekletilir ve sulu kısımdan s a b a h a k ş a m birer fincan içilir.

13.3. B a d e m c i k ve b o ğ a z iltihablarında, bir miktar okalüptüs y a p r a ğ ı s u d a kaynatılarak suyu ile sık sık g a r g a r a yapılır.

13.4. G r i p ve nezle için, elmanın içi oyulur, içine günlük bitkisinin özü doldurulur ve közlü ateşde pişirilir, hastaya sıcak sıcak yedirilir.

13.5. Tüberküloz ve zafiyet için sedef otu kaynatılarak suyu sık sık içilir.

13.6. Zatürrie için, keten tohumu kaynatılarak lapası hazırlanır, iki tülbent arasına konur, ısıtılır, l a p a n ı n üzerine toz edilmiş h a r d a l t o h u m u serpilir ve ılık olarak göğüse konur, s o ğ u d u k ç a değiştirilir.

1 4 - D i ğ e r H a s t a l ı k l a r İ ç i n K u l l a n ı l a n H a l k İ l a ç l a r ı 14.1. Sinüzit için sarımsak dövülür, sıkılır ve suyu b u r u n a çekilir. 1 3 4 Mekin T A N K E R İkbal S U C U

(6)

14.2. Sinüzit için, eşşek hıyarı meyvası sıkılarak suyu b u r u n a damlatılır.

14.3. K a b a k u l a k için, bal gazete kağıdına sürülür ve şiş yere sarılır.

I I - İ l a ç l a r d a k i D r o g l a r ı n İ n c e l e n m e s i

E g e Bölgesinden derlenen 425 ilaçtan s a p t a n a n 106 drog ayrı ayrı alfabetik olarak aşağıdaki örneklerdeki gibi incelenmiştir.

Afyon, O p i u m

P a p a v e r somniferum ( P a p a v e r a c e a e ) varyetelerinin meyvaların-d a n elmeyvaların-de emeyvaların-dilen usarenin kurutulmuş şeklimeyvaların-dir.

Afyon analjezik, hipnotik, antitussif, antispazmotik ve ast-renjan etkilerinden dolayı b u g ü n g ü n ü m ü z tıbbında olduğu k a d a r halk hekimliğinde de çok kullanılır. Diş ağrısı giderici olarak, bir miktar afyon, kükürt ve sirke ile kaynatılarak ağız bu sıvı ile çalka-lanır. Ayrıca mercimek büyüklüğündeki afyon çürük dişe konur, ü-zeri b a l m u m u ile kapatılır. H e m o r o i d tedavisinde, bir miktar afyon yumuşatılarak p a m u ğ a sürülür ve bu p a m u k hemoroidli kısma ko-nur. R o m a t i z m a d a ağrı giderici olarak, bir miktar afyon ılık keten tohumu lapası ile karıştırılır, lapanın üzerine toz edilmiş h a r d a l to­ h u m u serpilir ve bu karışım iki tülbent arasına konularak ağrıyan yerlere sarılır. B u n d a n başka iç kısmı çıkarılmış limonun içine afyon doldurulur ve közlü ateşde pişirildikten sonra limonun içinde mey-d a n a gelen yumuşak kısım alınarak ağrıyan yerlere sürülür. Öksürü-ğe karşı, bir miktar afyon, tarçın ve leblebi unu ile karıştırılarak mer-cimek büyüklüğünde h a p l a r yapılır, bu h a p l a r d a n yemeklerden son-ra birer tane alınır.

O p i u m , şiddetli ağrıları kesmek, öksürüğü ve uykusuzluğu gi-dermek, ishali d u r d u r m a k ve çizgisiz a d a l e s p a z m l a r ı n d a n d o ğ a n sancıları gidermek a m a c ı y l a kullanılmaktadır (8, 9 ) . Afyonun bu etkileri, bileşiminde b u l u n a n çeşitli alkoloitlerden ileri gelir (8). Af-yon alkoloitlerinden morfin, kuvvetli bir analjezik ve narkotiktir. K o d e i n i n analjezik tesiri çok azdır, fakat bu alkaloit iyi bir öksürük kesicidir (8, 10). Papaverin, çizgisiz a d a l e spazmlarını çözer, narko-tin ve narsein ise morfin gibi analjezik ve narkotiktir (8, 9 ) .

(7)

136 Mekin T A N K E R İkbal SUCU

Afyon, hayvanların su sakağısı (gourme) hastalıklarında bir kar-gı ile b u r u n a üflenerek, b u r u n akıntısını azaltıcı olarak kullanılır ( 1 1 ) .

Eskiden aktar d ü k k a n l a r ı n d a o p i u m "afyon y a ğ ı " a d ı altında gizlice satılırdı ve alışkın olanların çok a r a d ı ğ ı bir d r o g d u . Afyonun sakızını y u t m a , d u m a n ı n ı çekme, suyunu içme ve çiğneme şekille-riyle bir keyif aracı olarak kullanıldığı bilinmektedir ( 1 2 ) .

D r o g u n yüzyıllardanberi tedavide yeri vardır. Ebers Papiru-s u n d a ( M . Ö . m500) kayıtlı olan drog (7), EPapiru-ski H i n t ' d e ve EPapiru-ski Ç i n ' de narkotik olarak bilinirdi ( 1 3 ) . Afyonu b u g ü n k ü m a n a d a ilaç ola-rak hazırlayan ilk hekim Dioskorides'dir. Dioskorides mercimek bü-yüklüğündeki afyon usaresini ağrıları dindirmek, öksürüğü kesmek ve u y u t m a k için kullanır ( 1 4 ) . D r o ğ u n adı Celsus ( M . S . 64) ve Galen ( M . S . 130-201) tarafından hazırlanan reçetelerde geçmektedir ( 1 5 ) . Razi (854-932) droğu böbrek sancılarında ağrıyı azaltıcı olarak önerir ( 1 6 ) . Al-Biruni (973-1048) ise afyonun y u k a r ı d a saydığımız farmakolojik etkilerinden söz ettiği gibi, d r o ğ u n süt ve k a y n a m ı ş y u m u r t a sarısı ile karıştırılmış şeklini gut tedavisine uygular ( 1 7 ) . X I X . yüzyılda b u l u n a n afyon alkoloitleri (18) yine b u yüzyıldan itibaren Düstur Edviye (19) ve benzeri T ü r k kodekslerinde yer al-mıştır.

M e y a n K ö k ü , R a d i x L i q u i r i t a e

Glycyrrhia g l a b r a ( L e g u m i n o s a e ) varyetelerinin kurutulmuş kök ve rizomlarıdır. Bitkiye Batı A n a d o l u ' d a halk a r a s ı n d a Biyam, Biyan ve Piyan gibi a d l a r da verilir (20, 2 1 ) . H a l k hekimliğinde özel-likle öksürük kesici ve b a l g a m söktürücü olarak kullanılır. B u n u n için m e y a n kökü, incir meyvası ile kaynatılarak içilir. 200 g m e y a n kökü, 2 lt s u d a bir litre su kalıncaya k a d a r kaynatılır, ılık olarak h a s t a y a bir b a r d a k içirilir. D r o g taşıdığı glisirrizin isimli saponozitden dolayı a n t i e n f l a m a t u a r ve antispazmotik etkidedir ( 8 ) . İnfüzyonları ecza-cıhkda d a b u a m a ç l a kullanılır ( 1 8 ) .

M e y a n kökünün b a l g a m söktürücü ve göğüs yumuşatıcı etkisi eski devirlerden beri bilinir. Eski ç a ğ d a göğüs hastalıklarında kulla-nıldığı Asur tabletleri ve E b e r s Papiruslarından anlaşılmaktadır ( 1 2 ) . Dioskorides droğun göğüs yumuşatıcı ve öksürük kesici özelliğinden sözeder (14). AlBiruni eserinde aynı etkilerden bahseder ( 1 7 ) . B u

(8)

-g ü n ihraç ettiğimiz d r o -g l a r d a n biri olan m e y a n kökü (22), ilk ko-dekslerimizden Düstur al-Edviye'de ve diğer T ü r k kodekslerinde kayıt-lıdır ( 1 9 ) .

S O N U Ç ve TARTIŞMA

Bu çalışma halk hekimliğinde görülen batıl inançların, dini te-davilerin ve geleneklere dayalı kullanımların y a n ı n d a değerli ve ya-rarlı bilgilerin de v a r o l d u ğ u n u göstermektedir. Nitekim b u g ü n kul-lanılan ilaçların bir kısmının halk ilaçları üzerindeki çalışmaların bir sonucu olması gibi, bu a l a n d a y a p ı l a c a k araştırmaların tıp dünyasını geniş ölçüde zenginleştirebileceği de bir gerçektir. Bu ç a l ı ş m a d a , bir yöre halkının ilaçlar ve hastalıkların tedavi yöntemleri hakkında sa-hip olduklarına, bu k o n u d a bildiklerine örnekler verilmeye çalışıl-mıştır.

Derlenen 425 halk ilacı üzerinde y a p ı l a n a r a ş t ı r m a sonuçlarına g ö r e :

a- İlaçların % 27 sini bilimsel nitelik taşıyanlar oluşturmakta-dır. Y a n i halkın kullandığı ilaçlardaki drogların söz konusu hastalık üzerindeki farmakolojik etkileri, d r o ğ u n etken m a d d e l e r i b u g ü n bi-linmekte ve kabul edilmektedir. Bu droglar g ü n ü m ü z t ı b b ı n d a da aynı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Örneğin, karminatif ola-rak kullanılan anason, kişniş, rezene, ekspektoran olaola-rak kullanılan hatmi, gelincik çiçeği, ı h l a m u r diüretik olarak kullanılan m a y d o n o z , ayrık kökü, mısır püskülü gibi drogların bu farmakolojik etkileri ve etken m a d d e l e r i g ü n ü m ü z d e de bilinmekte ve kabul edilmektedir.

b- İlaçların % 68 sini farmakolojik etkileri ve kimyasal yapıları kesinlikle belirlenmemiş olanlar oluşturmaktadır. Bu gruptaki ilaç-ların bir kısmının, kullanıldığı hastalık üzerindeki etkilerinin ne ol-d u ğ u ve yine bu gruptaki bazı ol-drogların etken m a ol-d ol-d e l e r i hakkınol-da k a y n a k l a r d a kesin bir bilgiye raslanamamıştır. Örneğin, böğürtlen kökü, fasulye çiçeği, incir y a p r a ğ ı gibi. Bu nedenle bu ilaçların ve drogların tedavi edici etkilerinin ne o l d u ğ u ve yapıları h a k k ı n d a a-raştırma yapılmasının yararlı o l a c a ğ ı kanısındayız.

c- İlaçların % 4 ünün ise anlamsız olarak kullanıldığı yani drogların o hastalık üzerinde hiçbir tedavi edici etkiye sahip

(9)

olmadık-138 Mekin T A N K E R İkbal S U C U

ları bellidir. Örneğin, hemoroid tedavisinde kirpi eti yedirilmesi, as-tım tedavisinde sırtlan kanı içirilmesi gibi.

d İlaçların % 1 ise zararlı olarak nitelendirilebilir. H a l k ı n b u n -ları kullanıması sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, sa-rılık tedavisinde köpek pisliği, idrar içirilmesi, diabette benzin içi-rilmesi gibi.

T o p l a n a n bu ilaçlar 175 ilaç h a m m a d d e s i n d e n oluşmaktadır. B u n l a r ı n ; a- % 86.8 i Bitkisel, b- % 6.8 i H a y v a n s a l , c- % 6.4 ü Ma-densel olduğu saptanmıştır. Bu ilaç h a m m a d d e l e r i n d e n 106 tanesi eczacılık tarihi açısından incelenmiştir. B u n l a r ı n :

a- % 50.7 inin eski k a y n a k l a r d a da aynı a m a ç l a r l a kullanıldı-ğı saptanmıştır. İncelediğimiz halk ilaçları, Dioskorides'ın, Biruni'in, İbni Sina'nın eserlerinde adı geçen d r o g l a r l a ve tıp ve eczacılık tarihi kitaplarındaki droglarla karşılaştırılarak bu sonuca varılmıştır. Ör-neğin, centiyan kökü, haşhaş başı, kimyon gibi.

b- % 38 inin ise eski k a y n a k l a r d a değişik a m a ç l a r l a kullanıldı-ğı saptanmıştır. Örneğin, boru çiçeği, çörek otu, p a m u k t o h u m u gibi.

c- % 11.3 ne ise eski k a y n a k l a r d a ve yapılan karşılaştırmalı in-celemede raslanamamıştır. Örneğin, b a m y a çiçeği, iğde y a p r a ğ ı gibi.

G ü n ü m ü z Türkiye'sinde halk hekimliği vardır ve y a ş a m a k t a d ı r . Nüfusun büyük ç o ğ u n l u ğ u n u n köylü olması ve kırsal kesimde yer alması bu folklorun y a ş a m ı n d a etken olmuştur. A n c a k haberleşme, eğitim, ulaşım gibi olanakların giderek artması ve yaygınlaşması hal-kın geleneksel kültürünün ç a ğ d a ş kültürle etkileşim içinde olmasını d o ğ u r m a k t a d ı r . Bu nedenle halk bilgileri giderek batıl i n a n ç l a r d a n sıyrılıp, gelenek ve göreneklerin d a h a akılcı yönleriyle etkisini d e v a m ettirmektedir. Ç a l ı ş m a m ı z d a topladığımız ilaçların önemli bir kıs-mının (68) farmakolojik etkileri kesinlikle bilinmemektedir. A n c a k halk bunları hastalıklarını iyileştirmede k u l l a n m a k t a ve şifa gör-mektedir. K a n ı m ı z c a bunları anlamsız veya zararlı olarak nitele-mek doğru değildir. Aksine halkın bu ilaçları tedavide kullanmaları-nın nedenini bilimsel olarak s a p t a m a k için, diğer eczacılık dallarıkullanmaları-nın bu ilaçların farmakolojik etkileri ve etken maddeleri üzerinde araş-t ı r m a y a p m a l a r ı gerekir.

(10)

ÖZET

Bu çalışma, E g e Bölgesinde hastalıkların tedavisi a m a c ı y l a kullanılan halk ilaçları üzerinde yapılan bir araştırmayı k a p s a m a k -tadır. A m a c ı m ı z g ü n ü m ü z Türkiye'sinde halk hekimliğinin hangi ölçülerde yaşadığını ortaya koymaktır. Bu a m a ç l a , E g e Bölgesinin çeşitli yörelerinden 425 ilaç toplandı. Bunların, a- % 27 sini bilim-sel nitelik taşıyan ilaçlar oluşturmaktadır, b- % 68 ini farmakolojik etkileri ve kimyasal yapıları bilinmeyen ilaçlar oluşturmaktadır, c-% 4 ü anlamsız olarak kullanılmaktadır, d- c-% 1 nin zararlı etkileri söz konusudur. Bu i l a ç l a r d a n 175 ilaç h a m maddesinin % 86.8 i bitkisel, % 6.8 i hayvansal, % 6.4 ü madensel h a m m a d d e l e r i oluş-turmaktadır.

SUMMARY

This study embraces an investigation in the field of folk remedi-es which are used in order to cure diremedi-eseasremedi-es in A e g e a n R e g i o n . O u r purpose is to reveal that, to date, folk medicine is currently in use in Turkey. 425 types of drugs were collected from various regions in the Western Anatolia. Of these: a-27 % contained drugs which are sci-entifically recognized b- 68 % were drugs which p h a r m a c o l o g i c a l effect a n d exact chemical structures are unknown, c-4 % were drugs which were used irrationally, d-1 % were drugs which c a n be posi-tively categorized as harmful to health. 175 chemicals were identifi-ed as the effective agent containidentifi-ed in these folk remidentifi-edies. Of these: a- 86.8 % were derived from plants, b- 6.8 % were derived from animals c- 6.4 % were mineral based.

LİTERATÜR

1- Ünver, A.S., Tıbbi Folklor ve İyi Telkinler, Konferanslar Serisi III, Burhaneddin Basımevi, İstanbul (1938).

2- Saintyves, P., Folklor El Kitabı, Çev. Bilal Aziz Yanıkoğlu, Doğan Kardeş Basımevi, İstanbul (1951).

3- Boratav, P.N., 100 Soruda Türk Folkloru, Gerçek Yayınevi, İstanbul (1973). 4- Asil, E., Soner, O., I. Ankara Eczacı Odası Bülteni, 3(4), 9, (1981).

5- Goldstein, K.S., Salıda Folklor Derleme Metotları, Çev. A.Uysal, Başbakanlık Bası-mevi, Ankara, (1977).

(11)

140 Mekin T A N K E R İkbal S U C Ü

6- Sıgerist, H.E., A History of Medicine, Vol. I, Primitive and Archaic Medicine, Ox-ford University Press, New York, (a955).l

7- Şehsuvaroğlu, B., Eczacılık Tarihi Dersleri, Hüsnü Tabiat Matbaası, İstanbul (1970). 8- Tanker, M., Tanker, N., Farmakognozi I, Özışık Matbaası, İstanbul, (1973). 9- Claus, E.P., Pharmacognosy, Printed in the USA, Philadelphia, (197:7.

10- Wallis, T.E., Texbook of Pharmacognocy, Fifth Edition, A Curchiel LTD, London, (1967). 11- Dinçer, F., Türk Folklorunda Veteriner Hekimliği Üzerine Araştırmalar, (Doktora) tezi,

A.Ü.Vet. ve Ziraat Fak.Basımevi, Ankara, (1967)..

12- Demirhan, A., Mısır Çarşısı Drogları (Doktora tezi), Sermet Matbaası, İstanbul, (1975).

13- Major, R.T., A History of Medicine, Press of Menasha, USA, (1954).

14- Gunther, R.T., The Greek Herbal of Dioskorides, Hafner Publishing Co, New York, (1959).

15 Mettler, C.C., History of Medicine, Klakiston Company, Toronto, (1947). 16 Robinson, V., The History of Medicine, The New Home Library, New York, (1943). 17- Said, H.M., Al-Biruni's Book on Pharmacy and Materia Medica, Hamdard National Foun­

dation, Pakistan, Karachi, (1973).

18- Singer, C, A History of Medicine, Oxford University Press, London, (1962). 19- Hüseyin, S., Düstur al-Edviye, Mekteb-i Tıbbiye Matbaası, İstanbul, (1874). 20- Söz Derleme Dergisi (Türkiye Halk Ağzından), index, Türk Tarih Kurumu

Ba-sımevi, Ankara, (1957).

2 1 - Baytop, A., İstanbul Ecz. Fak. Mec, 4, 55, İstanbul, (1968). 22- Tanker, N., Baytop, T., Ankara Ecz.Fak.Mec, 2, 60, (1972).

Referanslar

Benzer Belgeler

İzmir ilinin çeşitli semtlerindeki camileri, anıtları, müzeleri, Efes kenti kalıntıları, Meryemanaevi, Bergama'da bir tepenin üzerinde kurul­ muş olan antik Pergamon

Türkiye coğrafi bölgeleri, illeri, Erzurum ve ilçeleri için bulduğumuz ortalama köy büyüklükleri, parsel sayıları ve parsel büyüklükleri ile ilgili değerler,

for prompt J/ψ mesons lies systematically above that of the ψ(2S) state, indicating different nuclear effects. in the production of the

Bu sonuçlara göre, düzenlenen psiko-eği- tim programının uygulandığı ebeveynlerle uygulanmadığı ebeveynlerin üstün yetenekli çocukla iletişim düzeyleri arasında,

The major sources of systematic uncertainty can be grouped into three different categories: normalization uncertainties that are assigned to each of the background processes

Education, Science, Technology and Innovation, Ecuador; the Ministry of Education and Re- search, Estonian Research Council via PRG780, PRG803 and PRG445 and European

Bu belgeler, han odasında ölen şehrin ‘yabancı’sının maddi dün- ya sının detaylarını, yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan uyku seti, keyif verici

Başta Carl Schmitt olmak üzere, kararcı paradigmaya mensup olan teorisyenlerin liberalizm kar şıtlığı ile liberal teorisyenlerin iktidarı kısıtlama ve devlet